[tag] Haberleri |İlkses Gazetesi - Son Dakika [tag] Haberleri

#KORDON

KORDON haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, KORDON haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Kordon’a beton bariyer tepkisi: Utanç duvarından vazgeçin Haber

Kordon’a beton bariyer tepkisi: Utanç duvarından vazgeçin

GÖNÜL MORSÜNBÜL- ÖZEL HABER - İzmir’in Konak ilçesine bağlı Alsancak semtinde sağanak yağış ve fırtına nedeniyle Kordon’da meydana gelen deniz taşkınları sonrasında İzmir Büyükşehir Belediyesi harekete geçti. Afetlere ve iklim değişikliklerinin olumsuz sonuçlarına karşı Kordon Acil Eylem Paketi çerçevesinde Alsancak Limanı’ndan Cumhuriyet Meydanı’na kadar olan bin 700 metrelik sahil şeridinde kıyıya paralel beton bariyerler kurulmaya başlandı. Kurulan bariyerler ile deniz suyunun karaya ulaşması engellenmesi amaçlanırken sahil şeridi boyunca oluşturulan 22 sel kapısı olası afetlerde kapatılacak. Kış aylarının yaklaşmasıyla birlikte İzmir Büyükşehir Belediyesi Fen İşleri Dairesi Başkanlığı ile Park ve Bahçeler Dairesi Başkanlığı çalışmaları hızlandırdı. Fırtına duvarının yapımı Gündoğdu Meydanı’na kadar ilerlerken, beton bariyerlerin kurulumunun tamamlandığı yerlerde ise su drenajının sağlanacağı öne sürülen geçirgen düzenlemelerinin yapılmaya başlandığı, su tutucu bitkilerin ekildiği görüldü. Kent Stratejileri Planlama Uzmanı Ali Rıza Avcan, projeye karşı eleştirilerde bulunarak Kordon’un tarihsel, kültürel ve toplumsal önemine dikkat çekti. Avcan yetkililere seslendiği açıklamasında “İzmirlilerin istemediği bu utanç duvarını örmekten vazgeçmeli, İzmirlinin aklına ve sesine kulak verilmelidir” ifadelerine yer verdi. KENTİN DIŞA AÇILAN YÜZÜ Her kentin kimliğini özetleyen, tarihini ortaya koyan yerler olduğuna dikkat çeken Avcan, “İzmir’in Kordon’u, içinde bulunduğu kent açısından tarihi, toplumsal, kültürel ve ekonomik yönden önemli bir hafıza mekanıdır. Bu anlamda Kordon, İzmir’in tarihinin yazıldığı eski bir liman, işgalin ve kurtuluşun yaşandığı, geçmişte ve günümüzde İzmirlinin ‘promenade’ yaptığı; yani, gezip dinlendiği ya da eğlendiği yer olarak kentin dışa açılan yüzüdür. Kordon’u Kordon yapan, onun 1850’li yıllardan başlayan rıhtıma dönüşme macerası sonrasında deniz kıyısında yapılan güzel, süslü konsolosluk binaları, oteller, gazinolar ve birahaneler ile devam eder ve bu binalar, 1970’li yıllardan sonra yapılan apartmanların başlattığı ‘Çin Seddi yapmak’ gayretine rağmen günümüzde yer yer varlıklarını sürdürüp gözümüzü okşamaya devam etmektedir” dedi. ÖZGÜRLÜĞÜN SEMBOL ALANI Kordon’un İzmir’de yürütülen demokratik kent mücadelesinin kazanıldığı bir mekân olarak hafızalara yerleştiğini vurgulayan Kent Stratejileri Planlama Uzmanı Ali Rıza Avcan, “Bu kent, Kordon’u Kordon yapan olumlu şeyleri yaşamakla birlikte ona zarar veren; hatta yok etmeye çalışan kötülükleri de yaşamıştır. Bu kötülüklerden en kötüsü ise 1997 yılında Kordon’dan geçirilmek istenen otoyol nedeniyle kıyının 3 metre yükseklikte 150 metre kadar doldurulmasıdır. 1997-1999 döneminde işlenen bu kent suçu, neyse ki kentteki meslek odalarıyla derneklerin ve sivil halkın mücadelesi ile defedilmiş; ancak geriye, insanın denizden uzaklaştığı toprakla doldurulmuş geniş bir alan ve derinleşmiş bir kıyı şeridi bırakmıştır. Bundan böyle Kordon; özellikle de Kordon’un Cumhuriyet Meydanı ile Alsancak Limanı arasında kalan bölümü, İzmir’de yürütülen demokratik kent mücadelesinin kazanıldığı bir mekân olarak kentin hafızasına yerleşmiş, Kordon o tarihten bu yana özgürlüğün sembol alanı olarak kabul görmüş; hatta, 2013 yılında İstanbul’daki Taksim Direnişi ruhunu İzmir’e taşımak isteyen İzmirliler, bu alanda çadırlar kurarak İstanbul’daki eyleme destek verdikleri bir alan olmuştur” dedi. PİSİ PİSİNE ÖLDÜLER Kordon’da yapılan dolgu çalışmalarının birçok sorunun ana nedeni olduğunu belirten Avcan İzmir’deki altyapı yetersizliği nedeniyle iki insanın yok yere hayatını kaybettiğini ifade ederek “1997-1999 döneminde yapılan dolgu, sahildeki derinliği daha da arttırıp gelen dalganın sönümlenmesini mümkün kılmadığı için kıyıya vuran büyük ve sert dalgaların sahile döşenen büyük kayalarla önlenmesine çalışılmış; böylelikle, hem insanların suya ulaşması, ayağını denize sokup serinlemesi mümkün olmaktan çıkmış, hem de fırtınalı havalarda sahili döven büyük dalgaların oluşturulan yeşil alanı işgal ederek sular altında bırakmasının yolu açılmıştır. Buna bir de Alsancak bölgesindeki kanalizasyon giderleriyle yağmur suyu giderlerinin yıllardır birbirinden ayrılmaması nedeniyle yağmurlu ve fırtınalı havalarda rögarlardan fışkıran sıvı atıklarla yağmur sularının karışması eklendiğinde, tüm Alsancak bölgesinin sokakları sel ve deniz suları altında kalmaya başlamış; hatta bu nedenle oluşan su birikintilerine elektrik hatlarından karışan elektrik nedeniyle, yakın zamanda iki genç insanımızın pisi pisine ölmesine neden olunmuştur” sözleriyle tepki gösterdi. İZMİRLİNİN SESİNE KULAK VERİN İzmirlilerin görüşleri alınmadan yapılan müdahalelerin çözüm değil, daha fazla sorun yaratacağına dikkat çeken Avcan, yapımı süren duvara şu sözlerle tepki gösterdi: “İzmir Büyükşehir Belediyesi hiçbir kurum, kuruluş, meslek odası, sivil toplum kuruluşu ve asıl önemlisi İzmirlilere sormadan, onların görüş, düşünce ve önerilerini başvurmadan; yani bu işin içine kentliyi katmadan kendi kafasına göre Kordon’da beton bir duvar örmeye kalkmış ve bütün uyarılara rağmen bu işi devam ettirmeye çalışmıştır. Oysa fırtınalı havalarda kabaran deniz nedeniyle sahilin sular altında kalmasının nedeni ayrıntılı bir şekilde araştırılmadan, suyun geldiği deniz tabanında incelemeler yapılıp önlemler alınmadan, gelen dalganın şiddetini azaltacak yüzer ve deniz dibi dalgakıranları gibi alternatif çözümler soruşturulmadan, Alsancak’taki kanalizasyon gideri ile yağmur suyu giderini birbirinden ayırmadan yapılanlar araştırmayı ve bilgiyi önceleyen bilimsel çalışmalara aykırı olduğu gibi eldeki kısıtlı kamu kaynaklarının israfı anlamına da gelmektedir. O nedenle, Körfez’in kirlenmesinin nedenlerini bile bilmeyen, bu konuda araştırmalar yapmayan İzmir Büyükşehir Belediyesi, İzmir’deki demokratik kent mücadelesini geçmişi açısından çok önemli olan bu alanda, TMMOB Mimarlar Odası ve Şehir Plancıları Odası İzmir şubelerinin de uyardığı şekilde beyhude yatırımlar yapmaktan vazgeçerek, İzmirlilerin istemediği bu utanç duvarını örmekten vazgeçmeli, İzmirlinin aklına ve sesine kulak vermelidir.”  

İzmir’deki kötü koku esnafı bezdirdi Haber

İzmir’deki kötü koku esnafı bezdirdi

Körfez’de denizin renginin değişmesi ve balık ölümleriyle birlikte etkili olan kötü koku, Konak ile Alsancak Limanı arasında bulunan yaklaşık 4 kilometrelik Kordon bölgesindeki işyerlerini etkiledi. Esnafın zor günler yaşadığını dile getiren Kordon İşadamları Derneği Başkanı Ömür Şanlı, "Müşterilerimiz işletmelerimize gelince belli bir noktadan sonra 'burnumun direği kırıldı artık' diyor. Müsaade isteyip ayrılıyor. En az yüzde 30-40 işlerimizde düşme oldu. İnsanlar kokunun olmadığı İzmir'in farklı noktalarına Gaziemir ve Menderes gibi yerlere gitmeye başladı" dedi. EN ÇOK BALIK RESTORANLARI ETKİLENDİ Özellikle balık restoranlarına olan talepte düşme yaşandığını ifade eden Şanlı, "İnsanlar ‘körfezden toplanan ölü balıklar mı satılıyor’ gibi yanlış düşünceler nedeniyle bu restoranlara gitmek istemiyor" dedi. ESNAF ŞİKAYETÇİ Kordon'da iş yeri bulunan esnaflardan Oktay Akbulut ise kötü koku ve balık ölümlerinin işlerini kötü etkilediğini ve moralleri bozduğunu kaydederek, "Esnaf olarak zor durumdayız. Başka kentlerden gelen müşterilerimiz, 'bu kokuyla nasıl yaşıyorsunuz' diyor. Biz bile mecbur kalmayınca dışarıya çıkmıyoruz. Artık insanlar Kordon'a gelmiyor. Öncesinde buralar tıklım tıklım olurdu. Geceleri zaten yer bulunmazdı. Koku ve balık ölümleriyle insanların Kordon'a inmeleri azaldı" ifadelerine yer verdi.

İzmir’in göz bebeği Kordon cazibesini yitiriyor Haber

İzmir’in göz bebeği Kordon cazibesini yitiriyor

KEMAL ÖZKURT – ÖZEL HABER- İzmir’in simge bölgelerinden olan Kordon’u her gün yerli ve yabancı binlerce insan ziyaret ediyor. En popüler destinasyonlarından biri olan Kordon, denizin ve açık havanın tadını çıkarmak isteyen vatandaşların uğrak noktası oluyor. Son zamanlarda körfezde baş gösteren balık ölümleri ve koku sorunu vatandaşların Kordon’a uğramamasına neden olurken bu durumdan ise en çok esnaf mağdur oldu. Siyasiler körfez sorununu rant haline getirip çözüm aramazken mağdur olan esnafın sesine ise kulak veren yok. Kordon’da yaşanan sorunların bunlarla sınırlı kalmadığını, bakımsızlık ve güvenlik sorunları sebebiyle işlerinin her gün daha da geriye gittiğini belirten Kordon İşadamları Derneği Başkanı Ömür Şanlı, “İzmir’in turizmini baltalıyoruz. Kordon gün gün eriyor. Sadece yabancı turist değil yerli insanımız da artık gelmemeye başladı. Biz suçlu aramıyoruz. Bir an önce çözülsün istiyoruz” diye konuştu. İZMİR SAHİPSİZ KALDI İzmir Körfezi’nde yaşanan koku sorunu sebebiyle Kordon esnafının işlerinin düştüğünü ifade eden Şanlı, “Koku sorununa halen çözüm bulunmuş değil. Esnafımız bu durumdan gerçekten mağdur. Dükkâna gelene müşterilerimiz burunlarını tutarak oturuyor. Kimisi de çok fazla oturamadan kalkıp gidiyor. Sadece Kordon değil, Göztepe’de, Karşıyaka’da, Bayraklı’da da aynı sorunlar var. Bu sorun sadece bize değil tüm İzmir’in turizmine etki ediyor. Kruvaziyer gemilerinden inen turistler gemiden inerken burunlarını tutuyor. Ölü balıkları gören turistler fotoğraflarını çekiyor. İzmir’in turizmini baltalıyoruz. Yazık değil mi? Ortada bir sorun var ve bunun çözülmesi gerekiyor. Çünkü çevre hepimizin çevresi. Yaşananlar İzmir’in Kordon’un reklamını olumsuz yönde etkiliyor. Biz suçlu aramıyoruz. Bir an önce çözülsün istiyoruz. O yüzden ne yapılabilir diye ortak akılla hareket etmeliyiz. Bu şehir çok sahipsiz kaldı. Kordon gün gün eriyor. Sadece yabancı turist değil yerli insanımız da artık Kordon’a gelmemeye başladı” diye belirtti. GEREKİRSE ÖZÜR DİLERİM Körfezde yaşanan koku sorunun rant malzemesi haline getirilmesinin İzmir’e zarar verdiğini dile getiren Şanlı, “Bu durumun siyasi malzeme yapılması kimsenin çıkarına olmaz. Ama maalesef Türkiye’de her şey siyaset bulaştığı gibi bu iş de bulaştı. Aslında bu şehirden kim sorumluysa bu denizlerin kirlenmesinden de onlar sorumludur. Bahaneler bulmamak lazım. Önceki belediye başkanı ‘Körfezde yüzeceğim’ dedi aradan 5 yıl geçti bir hareket yok. Bunun nedenlerini araştırmak gerekiyor. Böyle şeyler her yerde yaşanabilir, doğaldır. Bunu siyasi malzeme yapıp demeç verene kadar nasıl çözeceğiz diye demeç verseler daha sağlıklı olur. Ortaya bir sorun çıktığı zaman eşelemek yerine önümüze bakmamız gerekiyor. Şu anda belediye başkanı hepimizin belediye başkanıdır. Onun yapacağı çözüme hepimiz saygı göstereceğiz. Yeter ki bulacağı çözümler hakkında açıklamalar yapsın, çalışmalar başlatsın” dedi. Kordon’da koku sorunu haricinde neredeyse her akşam çıkan olaylar sebebiyle güvenlik sorunu yaşandığını ve bunun da esnafı mağdur ettiğini vurgulayan Şanlı, “Çimlerin üzerinde bir anda kavga çıkıyor. Canını kurtarmak isteyen kişi esnafın dükkanına sığınıyor. Kavga mekana taşınınca masa sandalyeler havada uçuşuyor. Böyle olunca insanlar gelmeye korkuyor. Ben kendi ailemle Kordon’a oturamıyorum, çimlerin olduğu bölümde yürüyemiyorum. Bunu yaşam tarzı veya kültürümüz diyerek insanlara dayatmanın bir anlamı yok. Çünkü böyle bir özgürlük dünyanın hiçbir ülkesinde yok. İzmir’in siyasilerinden, medyasından bir heyet oluşturalım, gidelim Paris’in Şanzelize Meydanı’n veya Atina Plaka Meydanı’na. Turizmin olduğu bölgeler bu şekilde kullanılıyorsa ben İzmirlilerden özür dileyeceğim” diye belirtti. Kordon’da yaşanan sorunları dile getirdiği zaman hemen siyasi tartışmaların içine çekildiğini söyleyen Şanlı, “Kordon’da belediye tarafından yapılan güzel bir park var, ancak her yanı cam şişelerle dolu. Çocukların oyun alanları bile artık işgal altında. İzmir’de yeşil alan denince insanların aklına sadece alkol geliyor. Sadece Kordon değil, Gaziemir, Buca ve Karabağlar’da da çocukların oynaması gereken yerler alkol alınan alanlara dönüşmüş durumda. Bu durumu dile getirdiğimde ise farklı yorumlanıp hedef tahtasına konuluyorum, hemen partici oluyorum. Öyle bir şey yok. Amacım alkolü yasaklamak değil, yaşanabilir alanlar yaratmak. Burası bir turizm bölgesi ve çok daha güzel bir hale getirilmeli. Kordon, fotoğraf çektirilen, keyifle vakit geçirilen bir yer olmalı. Umarım kötü bir olay yaşanmadan önce bu soruna çözüm bulunur” şeklinde konuştu.

Batur ‘Sular temele ulaştı’ demişti: Güçlendirme Kordon’u kurtarır mı? Haber

Batur ‘Sular temele ulaştı’ demişti: Güçlendirme Kordon’u kurtarır mı?

Birinci derece deprem kuşağında olan İzmir’de irili ufaklı art arda depremler meydana gelirken kentin yapı stokunun dayanıklılığına ilişkin soru işaretleri ise hala giderilmedi. 30 Ekim 2020 depreminin ardından kentsel dönüşüm birincil konu haline gelirken, depreme dayanıklı kent olma konusunda etkili ve güven sağlayan bir yol henüz kastedilmedi. Kentin yapı stokuna ilişkin endişeler devam ederken geçtiğimiz hafta Konak Belediye Başkanı Abdül Batur’un Kordon’dan Güzelyalı aksına kadar olan sahil şeridinde deniz suyunun binaların temeline kadar girdiğini açıklamasıyla birlikte vatandaşların endişeleri bir kat daha arttı. Bölgenin depreme dayanıklı bir alan haline nasıl getirileceği soruları hala devam ederken İnşaat Mühendisleri Odası İzmir Şubesi önceki dönem başkanı ve mevut yönetim kurulu üyesi Eylem Ulutaş Ayatar, yıkım mı yoksa güçlendirme mi olmalı sorusunu yanıtladı. GÜÇLENDİRME MÜMKÜNDÜR AMA… Kordon şeridinde yaşanan bina temeline deniz suyu ulaşması sorununda çözümünde bazı detaylara dikkat çeken Ayatar, “Korozyon sorunu özellikle sahil şeridinde olmak üzere İzmir için önemli bir sorun. Sahil şeridinde bazı binaların bodrum katlarına indiğimizde bunu görebiliyoruz. Burada esas olan bu durumun önüne geçmek. Buralar dolgu alanlar, yeraltı su seviyesi de oldukça yüksek. Bu nedenle binaları, bu sudan yalıtarak inşa etmemiz gerekiyor. Maalesef yalıtım işine gereken önemi göstermemişiz. Hala da ne kadar ediyoruz muamma. Su, bir yapı için baktığımızda ciddi oranda tehlikelidir. Yapının sürekli suya maruz kalması, betonun donatısını bozmasına neden olur. Burada en kritik şey, binaların inşasında yalıtıma gereken önemi göstermek. Güçlendirilme mümkündür elbet. Ama bu, her yapı için her yöntemle olacak diye bir şey yok. Yerinde tetkikle bina özelinde yapılacak çalışmalarla güçlendirme olabilir. Güçlendirme yapıyı deprem riski açısından bakıldığında can güvenliği sağlamayan bir yapıya can güvenliği performansını sağlattırmaktır. Ama tabii bu güçlendirme her yapıda ve zemine uygun olmayabilir. Kordon aksı gibi bir aks boyunca ‘buranın hepsi güçlendirilir’ ya da ‘güçlendirilemez’ demek doğru olmaz. Binanın durumuna bağlı. Güçlendirmeye uygunsa güçlendirilir. Ancak güçlendirme, yıkıp yeniden yapımın ortalama yüzde 40 maliyetini geçerse o yapının yıkılıp yeniden yapılması daha mantıklıdır. Kordon şeridi gibi bitişik nizamda güçlendirme çok özenli bir iştir. Kolay değildir. Aynı şekilde oradaki bir yapıyı yıkıp yapmak da aynı şekilde özenlikli bir imalat gerektirir” dedi. BÜYÜK BİR TABLOYLA KARŞI KARŞIYAYIZ Bina dayanıklılığı konusunda sadece İzmir değil tüm İzmir’in riskli bölge olduğunun altını çizen Ayatar, merkezi iktidar ve yerel yönetimlere çağrı yaparak “Bu sadece o bölge açısından değil İzmir genelinde değerlendirilecek bir durum. 30 Ekim depremi bize işaretler verdi. O bir uyarı depremiydi. İzmir merkezli bir depremde çok daha büyük bir hasar ve yıkımla karşılaşacağımızı biliyoruz. İzmir’in genelinde çok yeni bir yapı stokuna sahip değiliz. Burada yenilikten kastımız 2001’deki Yapı Denetim Kanunu öncesi ve sonrası. Daha iyi tasarladığımızı ve denetlediğimizi düşündüğümüz bir sürece girdik. Türkiye’de hazır beton 2000 yılında kullanılmaya başlandı. Ama bu bir bıçak değil. 2000 öncesi her yapı kötü, sonrasındakiler iyi diye bir şey yok. O nedenle bu sorun sadece sahil şeridinin değil tüm İzmir’in sorunu. O nedenle konuyu oradan fokuslamadan yöneticilerimizin sorunun nasıl çözüleceğini sormaları lazım. Biz Büyükşehir’le imzalanan bir protokolle bina envanterlerini çıkarıyoruz. Biz bunu yapıyoruz ama sonunda ne olacak? Büyük bir tabloyla karşı karşıyayız. Kamu eliyle yapmadan bunun altından kalkamayız. Kamu kaynaklarının öncelikli olarak bu yönde kullanılması gerekiyor. Yerel yönetimlerin yaptıkları ve yapmadıkları var ama esas olarak merkezi idarenin el atması ve yerel yönetimlerle işbirliği yapmaları gerekiyor. Kamu kaynaklarının doğru kullanılması, acil olmayan projeler yerine insan hayatıyla ilgili projelere ağırlık verilmeli. Sahi şeridi ağırlıklı olmak üzere Çiğli, Mavişehir, Bayraklı’da zeminde sıvılaşma var. Bina incelemesi olmadan zemininde ya da temelinde olup olmadığını göremeyiz. Yani sıvılaşma ve korozyon ayrı. Tabii sahil şeridinde riskin yüksek olduğunu söyleyebiliriz” diye konuştu. BU İÇERİK DE İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR: Deniz yükseldikçe kıyılar yükseltiliyor… İç Körfez tehlikede!

Soyer ‘Kordon’da çalı’ tartışmasına son noktayı koydu Haber

Soyer ‘Kordon’da çalı’ tartışmasına son noktayı koydu

Geçtiğimiz haftalarda Kordon’da meydana gelen asayiş olaylarının yaşanmaması için Konak Belediye Başkanı Abdül Batur ile AK Parti İzmir İl Başkanı Bilal Saygılı arasında ‘çalı’ tartışmaları başlamıştı. Batur, katıldığı bir canlı yayında Kordon bölgesi için çalı önerisini gündeme getirmiş ve Kordon’da sorunların yaşandığı bazı bölgelere çalı tipi bitki konulabileceğini söylemişti. Batur’un sözlerine ise AK Parti İzmir İl Başkanı Saygılı’dan ‘yaşa tarzına müdahale’ çıkışı gelmişti. Saygılı, “Kendi belediye başkanları çalı konulsun dedi. Konak Belediye Başkanı bunu diyor. Ben de istediği gibi serbestçe otursun, çayını kahvesin içsin, sohbet etsinler diyorum. Kimse kimseyi rahatsız etmediği sürece sorun yok. Bu soruya çok ayrıntılı cevap vermeye gerek duymuyorum. İnsanların temel haklarına, eğlencesine karışmak olmaz” demişti. BATUR BÜYÜKŞEHİR’İ İŞARET ETMİŞTİ Batur ise görevdeki 4,5 yılının değerlendirme toplantısında konuya ilişkin, “Kordonda gerek emniyet güçlerinin gerek orada oturan vatandaşların rahatsızlığı şu şekilde; alabildiğine bir disiplinsizlik var. Tabii ki de gençler eğlenecekler. Ayrıca oradaki müzikten rahatsız olan ve orada oturan vatandaşlarımız var. Narlıdere’deki örneğimizi vermiştim. Çalı tipi bir uygulamayla vatandaşların oturmaması için önlem alınır diye söylemiştim. Bir kesim mutlu olurken bir kesim şikayet ediyorsa bunun dengesini sağlamak belediye başkanının görevidir. Ben bunu öneri olarak yapmıştım. Yoksa Kordon’la ilgili bütün tasarruflar Büyükşehir’e ait” ifadelerini kullanmıştı. İ SOYER: KORDON’DAN MEMNUNUZ Öte yandan; tartışmanın ardından İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, konuya ilişkin son sözü söyledi. Kordon’un olduğu haliyle kalacağını belirten Soyer, “Kordon’a ilişkin olan konu kendi aralarında yürüttükleri bir polemik. Bizim orasıyla ilgili yeni bir inisiyatifimiz de yok. Biz kordondan bu haliyle memnunuz” dedi. Bu haber de ilginizi çekebilir: Tunç Soyer: Devletin önceliği depremzedenin dertleri olmalı

Korkutan rapor…  Alaçatı ve Sığacık sular altında mı kalacak? Haber

Korkutan rapor… Alaçatı ve Sığacık sular altında mı kalacak?

1996 yılından bu yana faaliyette olan, çevre koruma ve krizi ile mücadele alanında bir fikir grubu niteliğinde çalışmalar ve araştırmalar yapan Küresel Denge Derneği, ‘İstanbul ve İzmir İlleri için Deniz Seviyesi Yükselmesi ve Olası Etkileri’ raporunu yayınladı O rapora göre, iklim krizine bağlı olarak deniz seviyesinin yüzyılın ortasında 0,5 metre, yüzyılın sonunda ise 1 metre yükselmesiyle, üç tarafı denizlerle çevrili Türkiye'nin kıyı şehirleri risk altında. Özellikle İzmir’de Körfez, Kordon ile Alaçatı ve Sığacak gibi tatil beldeleri, ayrıca Gediz Deltası Kuş Cenneti büyük bir tehlike ile karşı karşıya. GEDİZ DELTASI KUŞ CENNETİ TEHDİT ALTINDA Raporda yer alan diğer bilgiler ise şu şekilde: “Sadece İstanbul'da 6 milyondan fazla kişinin yaşadığı 120 km2'lik bir bölge sular altında kalacak. İstanbul'da Dolmabahçe Sarayı, Beylerbeyi Sarayı ve Ortaköy Camii gibi tarihi yapılar deniz seviyesinin yükselmesinden etkilenecek. İzmir'de Körfez, Kordon ile Alaçatı ve Sığacak gibi tatil beldeleri, ayrıca Gediz Deltası Kuş Cenneti tehdit altında. İstanbul'da 16 atık su arıtma tesisinden 12'sinde, İzmir'de bulunan 20 atık su arıtma tesisinin dördünde sorun yaşanabilir. Deniz suyu yeraltı sularına karışabilir. Bu, özellikle İzmir'de tarımsal üretim açısından ciddi sıkıntı yaratacak.” Üç yıllık bir çalışmanın sonunda hazırlanan raporun yazarları iklim dinamiği ve ekoloji uzmanı Prof. Dr. H. Nüzhet Dalfes ile İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Sedat Avcı. KÜRESEL DENGE DERNEĞİ HAKKINDA Küresel Denge Derneği, doğal kaynakların sürdürülebilir gelişme prensipleri doğrultusunda; araştırma yapmak, korunmasına, geri kazanılmasına ve iyileştirilmesine çalışmak ve bu yönde yönetim planları oluşturmak, çevre alanında duyarlı ve bilinçli bir toplum yaratılmasına katkı sağlamak, sivil toplum kuruluşlarının rolünü güçlendirmek ve küresel sorumluluğu ülke koşullarımız dikkate alınarak paylaşmak amacıyla faaliyetlerini sürdüren gönüllü bir dernektir. Derneğin üyeleri çeşitli kesimlerden, farklı konulardaki uzmanlık dallarında çalışan kişilerdir. Üye profili ve alanları; çevre, inşaat, jeoloji mühendisliği, doğa koruma politikaları ve yönetimi, kamu yönetimi ve yerel örgütlenme, iklim değişikliği, sürdürülebilir kalkınma, yeşil ekonomi, güneş enerjisi politikaları, biyoloji, arkeoloji, ekonomi, şehir ve bölge planlama, peyzaj mimarlığı, yenilenebilir enerji kaynakları, iletişim ve uluslararası ilişkiler, aktivist sivil katılım vb.dir. Derneğin etkin olarak yürüttüğü faaliyet alanları arasında ise çevre yönetimine katılım süreçlerinde sivil toplum kuruluşlarının hakları – ödevleri ile projelere yönelik fon kaynakları konularında kapasite geliştirme ve bilgilendirme vardır. DERNEĞİN AMACI STK’ların doğrudan yer aldığı çevre yönetimi uygulama süreçleri ve kamu yönetiminde sürdürülmekte olan reformlar kapsamında çevre ile ilgili yeni yaklaşımları ve uygulamaları ilgili kesimlere aktarmaktır. Küresel Denge Derneği, Türkiye’de çevre yönetiminin gelişmesi yönündeki çalışmalara ve AB çevre uyumu süreçlerinde gerektiğinde yapıcı katkı sağlamaktadır. Bu bağlamda Dernek, çevre ile doğrudan ve dolaylı olarak ilgili yasal düzenlemelere yürütme ve yasama zeminlerinde görüşler sunmaktadır. Küresel Denge Derneği son dönemdeki çalışmalarını iklim değişikliği ile mücadele faaliyetlerine yöneltmiştir. Raporun tamamına buradan ulaşabilirsiniz

Ünlü sanatçılar Kordon’u salladı: Fanta Fest coşturdu Haber

Ünlü sanatçılar Kordon’u salladı: Fanta Fest coşturdu

İlk olarak 2001 yılında gerçekleşen ve kesintisiz olarak 14 yıl boyunca devam eden Fanta Fest coşkusu bu yılda tüm hızıyla devam ediyor. Geçtiğimiz yıl 10 ilde binlerce müzikseverle buluşan Fanta Fest’in bu seneki ikinci durağı İzmir oldu. Müzik ve eğlenceyi Türkiye’nin dört bir yanına Edis, Ceza ve Güneş ile taşıyan Fanta Fest, İzmir Gündoğdu Meydanı’nda yoğun bir katılımla gerçekleşti. Gün boyunca, DJ performansları, yarışmalar, atölyeler ve özel dans şovları gibi etkinliklerin yer aldığı Fanta Fest, akşam da Edis, Ceza ve Güneş konserleri ile İzmirlilere benzersiz bir deneyim yaşattı. EDİS: İYİ Kİ İZMİRLİYİM Festivalin ikinci konserinde izleyenlere muhteşem bir gece yaşatan Türk Pop Müziği’nin ünlü yıldızı Edis sahneye en beğenilen şarkılarından “Benim Ol” ile çıktı. Edis, hit şarkıları, sahne şovu, dans performansı, kostümü ve bitmeyen enerjisiyle etkinlik alanında katılımcılara bambaşka bir atmosfer yaşattı. Festival seyircisiyle buluştuğu için çok mutlu olduğunu söyleyen Edis ‘’Hoşgeldiniz, bu nasıl güzel bir gece, nasıl güzel bir kalabalık onur duydum. Burada olduğunuz için çok teşekkürler. Gündoğdu’da konser vermek benim için çok enteresan, yıllarım burada geçti. İyi ki buradasınız, iyi ki İzmirliyim.’’ dedi. Ünlü yıldız; “Martılar”, “Yalancı”, “Perişanım” gibi en beğenilen şarkılarını sevenleriyle beraber hep birlikte söyledi. Edis, Gülşen ile düet yaptığı ve kısa sürede yüzbinlerce dinlenme rakamına ulaşarak ‘Trendler Listesi’nde bir numara olan ‘Sor’ şarkısını da ilk kez sahnede seslendirdi. Edis, “Hepinizi çok seviyorum.” diyerek performansını sonlandırdı. CEZA: EKSİK OLMAYIN İZMİR! Türk rap müziğinin öncü sanatçılarından Ceza, “Muhteşem görünüyorsunuz, her zamanki gibi. Burada olduğum için çok mutluyum, eksik olmayın İzmir!’’ diyerek İzmirlileri selamladı. Ceza konserde; ‘’Yerli Plaka’’ ve ‘’SusPus’’ başta olmak üzere popüler eserlerini müzikseverlerle tek bir ağızdan seslendirdi. GÜNEŞ: ÇOK GÜZEL GÖZÜKÜYORSUNUZ Son dönemin parlayan yıldızlarından Güneş sevilen parçaları ‘’Dua’’ ve ‘’Suçlarımdan Biri’’yi seslendirmesinin ardından ‘’Nasılsınız? Çok güzel gözüküyorsunuz, keyfiniz yerinde mi İzmir?’’ diyerek şarkılarını seslendirmeye devam etti. Sıradışı makyajı, enerjisi ve dans performansıyla öne çıkan Güneş sevenlerine unutulmaz anlar yaşattı. FENTA FEST DEPREZEDE ÖĞRENCİLERE BURS VERECEK Fanta Fest, bu sene ayrıca Türk Eğitim Vakfı (TEV) iş birliğiyle depremden etkilenen 200 lise ve üniversite öğrencisine burs desteği sağlayacak. Bu haber de ilginizi çekebilir: YKS yerleştirme sonuçları açıklandı

İzmir’de gün batımı izleyebileceğiniz yerler Haber

İzmir’de gün batımı izleyebileceğiniz yerler

RABİA AYKUT Ege’nin incisi İzmir’de, gün batımını izlemek bambaşka. Sevdikleriniz ile birlikte hem konuşup hem de eşsiz manzaralar eşliğinde gün batımını izlemek oldukça keyifli. Bizlerde sizler için İzmir’deki muazzam gün batımını izleyebileceğiniz yerleri sizler için listeledik… TARİHİ ASANSÖR  Karataş’ta bulunan Tarihi Asansör, İzmir’in en ünlü yerlerinden birisi… Asansör, İzmir’in simgelerinden biri olarak bilinir. 1907 yılında vatandaşlarının ulaşımını kolaylaştırmak için Karataş bölgesinde inşa edilen asansör gün batımı manzarası ile kente estetik bir görüntü katmaya devam ediyor.  KORDON  İzmirlilerin vazgeçilmez noktalarından biri de Kordon… 7’den 70’e herkes Kordon’da illa ki vaktini geçirir. Bu yüzden gün batımı, Kordon’da izlemek için harika bir zaman dilimi…  BOSTANLI GÜN BATIMI TERASI  Bostanlı Gün Batımı Terası, Bostanlı’da bulunur. Gün batımını izlemek isteyenler Bostanlı’daki bu iskeleyi tercih edebilir.   İZMİR SEYİRTEPE İzmir Seyirtepesi, İzmir Körfezi'ne bakan bir konumda ve buraya gelerek muhteşem bir gün batımı deneyimi yaşayabilirsiniz.  DÜNYA BARIŞ ANITI  Karşıyaka’da bulunan Dünya Barış Anıtı, İzmir’i ziyaretçilerine gökyüzünden panoramik olarak seyretme imkânı sağlıyor. Gün batımını izlemek için ideal noktalardan biri…  SARPANCIK FENERİ Ege’nin incisi İzmir’de bulunan köylerden biride Karaburun ilçesinin Sarpancık Köyü… Sarpancık Fener’ini gün batımı saatlerinde, gökyüzündeki renklerin ve denizde yansımalarını uyumunu gözlemek için muazzam bir nokta.

‘Emsal’ dediler: Kordon esnafı mahkemelik oluyor Haber

‘Emsal’ dediler: Kordon esnafı mahkemelik oluyor

TENZİLE AŞÇI - ÖZEL HABER Pandemide getirilen kapanma kararlarıyla maddi çıkmazın içine giren Kordon esnafının yüzü pandemiden sonra da gülmedi.   Pandemi sonrasında pandemi dönemi kiralarının ödemesine başlayan Kordon esnafının maddi darboğazına yüksek enflasyon ve döviz kurlarındaki artışla son dönemlerde ‘çıkılmaz hale gelen’ fahiş kira zamları eklendi. Geçtiğimiz yıllarda pik yapan yüksek enflasyon kendini en çok kira artışlarında gösterirken konutlarda kiralara yüzde 25 zam sınırlaması getirilip iş yerlerinin kararın dışında bırakılması birçok esnafı iflasın eşiğine getirdi. Konuya ilişkin İLKSES’e konuşan Kordon İşadamları Derneği Başkanı Ömür Şanlı, ‘fırsatçılık” tepkisinde bulunurken milletvekillerine de çağrıda bulundu. BİZDE BU FIRSATÇILIK OLDUĞU SÜRECE… Mülk sahiplerinin ‘fırsatçılık’ yaptığını ifade eden Şanlı, “Maalesef bizler çalışıp kazandığımız her şeyi mülk sahiplerimize yatırıyoruz. Hiçbir şeye yanaşıyorlar. Halbuki bizler de nasıl düğünde, cenazede bir arada oluyorsak böyle günlerde de onların bizim yanımızda olmaları gerekiyordu. İyi günde biz hep onların yanında olduk, kiralarımızı zamanında ödedik ve sıkıntı yaşamadık. Ama bu süreçlerde… Tüm dünyada olan şeyler var. Ama bizde maalesef biraz da fırsatçılık var. Fırsatçılık olunca bu tür sorunlar yaşanıyor. Ne olursa olsun Avrupa’da bu tür fırsatçılık yok. Bizde her şeyin bir fırsatçılığı var. Ürünü depolamanın da fırsatçılığı var… Dolar yükseliyor zam yapıyor, dolar düşüyor ama o zam devam ediyor. Ahlak olacak. Önce kendimize bir çeki düzen vereceğiz. Bizde maalesef bu fırsatçılık olduğu sürece ne yaparsanız yapın sıkıntı. Ben kiramı ödeyemeyip çıktım diyelim. Gelen kişi ödeyebilecek mi? Aynı kirada o kişi de zorlanacak. Sen benim de yaşam hakkımı ver ki sen de kazan ben de kazanayım. Ama açgözlülük ve fırsatçılık olduğu sürece… ‘Sen çık. Sen şu anda bu kadar kira ödüyorsun ama ben daha fazlaya kiraya veririm’ diyor. Verirsin ama iki ay öder, üçüncü ay o kişi de sıkıntılar yaşar” dedi. YENİ VERİLEN KİRALAR EMSAL GÖSTERİLİYOR Kira artışında, konut kiralarında uygulanması gereken 25 oranının çok daha üstünde zamlarla karşılaştıklarını belirten Şanlı, esnafın mahkemelik olduğunu söyleyerek “Yüzde 25 artmıyor ki. Yüzde 70’lerde artış. Mesela mülk sahipleri başka yerleri emsal gösteriyor. Yani diyelim ki yıllardır bir kiracısı var ama verdiği kira yetmiyor. Yeni kiraya verilen bir yeri emsal göstererek mahkeme yoluyla kirasını artıranlar var. Böyle bir açgözlülük var. Fırsatçılıktan vazgeçip mülk sahipleri de esnafın yanında olması lazım. Kordon’da en düşük kira 35-40 binlerden başlayıp 100-150 bin liraya kadar çıkıyor” diye konuştu. KDV’Yİ DÜŞÜRÜN DAHA FAZLA FİŞ KESİLSİN Esnafın rahat nefes alabilesi için merkezi iktidar ve milletvekillerine çağrıda bulunan Şanlı, şunları söyledi; “Stopaj konusu… Devletin stopajı almaması lazım. En büyük sıkıntımız bu. Kazanan mülk sahibi, stopajı ödeyen esnaf. Bununla ilgili bir düzenlemenin gündeme gelmesi lazım. Ben buradan hem iktidar partisi hem de muhalefetin milletvekillerine sesleniyorum. Çalışma yapılması lazım. Ayrıca 1 ile aldığımız ürünü 8 ile çıkıyoruz. Bu da bize büyük sıkıntılar yaşatıyor. KDV’si  1 olarak aldığımız ürünü 8 olarak çıkıyoruz. Bununla ilgili de bir düzenleme olması lazım. Yani siz KDV’yi düşürürseniz esnaf zaten fişini kesmek zorunda kalacak. Daha fazla vergi alacak devletimiz. En yakınımızda adalarda mesela. Her yediğinizin, içtiğinizin fişi geliyor. Adisyon değil fiş kesiyor. Çünkü vergiler düşük olduğu için insanlar daha fazla fiş kesiyor. Cezaların artırın ama vergileri düşürün. Bu konuda parlamentoda bir çalışma yapılması lazım. Bu konuda da bir çalışma yapıldıktan sonra esnafın önü açılır.”

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.