[tag] Haberleri |İlkses Gazetesi - Son Dakika [tag] Haberleri

#korona

korona haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, korona haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Eris varyantından nasıl korunulur? Uzmanlar anlatıyor Haber

Eris varyantından nasıl korunulur? Uzmanlar anlatıyor

Enfeksiyon Hastalıkları Uzm. Dr. Gülay Kılıç, Eris varyantına ilişkin açıklamalarda bulundu. Kılıç, Eris varyantının hastalandırma özelliği düşük olmasına rağmen bulaştırıcı etkisinin yüksek olduğunu söyledi. Risk gruplarının hastaneye yatış oranında artış olduğunu belirten Kılıç, “Otoriteler henüz endişe edici bir durumun söz konusu olmadığını, ölümlerde önemli artış olmadığını ifade etmektedir. Ancak daha kötü mutasyonların çıkmaması ve daha ciddi sağlık sorunları oluşmaması için tedbir alınması gerekmektedir” uyarısında bulundu. “Eris varyantı damlacıklar yoluyla bulaşıyor” Eris varyantının tıpkı diğer Covid-19 varyantları gibi solunum damlacıkları yoluyla bulaştığını belirten Kılıç, bu damlacıkların kişinin hapşırması, öksürmesi veya konuşması sırasında havada salındığını belirtti. Kılıç, “Damlacıkların havada asılı kalması ve klavye, kapı kolları, asansör düğmeleri gibi sık kullanılan yüzeylere dokunulduktan sonra el hijyenine dikkat edilmemesi ile virüs tekrar ağız-burun mukozasına yerleşir. Bu durumda da bulaş devam edebilmektedir” dedi. Eris varyantının belirtileri Uzm. Dr. Gülay Kılıç, Eris varyantının diğer varyantlarda olduğu gibi daha çok üst solunum yolu enfeksiyon bulguları gösterdiğini belirtti. Eris varyantının çoğunlukla soğuk algınlığı gibi hafif semptomlar gösterse de özellikle 65 yaş üzeri, bağışıklığı baskılanmış veya kronik hastalığı olan kişilerde zatürre gibi alt solunum yolu enfeksiyonları belirtileri de gösterebileceğini vurgulayan Kılıç, zatürre ve nefes darlığı şikayetlerinin hastanın hastaneye yatmasına neden olabileceğini belirtti. Enfeksiyon Hastalıkları Uzm. Dr. Gülay Kılıç, Eris varyantında sıklıkla görülen semptomları şöyle sıraladı: “Boğaz ağrısı veya boğazda yanma, ateş, kuru öksürük, burun akıntısı veya burun tıkanıklığı, baş ağrısı, hapşırma, halsizlik ve yorgunluk, kas ve vücut ağrıları, iştahsızlık, nefes darlığı, bulantı ve kusma, ishal, tat ve doku kaybı, deri döküntüsü, ağız mukozasında aft ve ülserler, kızarmış ve ağrılı el veya ayak parmakları, boğuk bir ses, kaşıntılı veya kırmızı gözler.” “Kişisel hijyene dikkat etmek en önemli korunma yolu” Dr. Kılıç, daha önceki Covid-19 varyantlarında olduğu gibi Eris varyantında da kişisel hijyene dikkat etmenin en önemli korunma yolu olduğunu belirtti. Tüm solunum yolu enfeksiyonlarında olduğu gibi Eris varyantından korunmanın yönteminin de bilinçli maske kullanımı olduğunu belirten Kılıç, “Kapalı, havalandırması iyi olmayan, kalabalık ve iki metre mesafeyi koruyamadığımız okul, hastane, toplu taşıma araçları, toplantı salonlar, kalabalık işyerleri gibi mekanlarda mutlaka maske takılmalıdır. Evde solunum yolu enfeksiyonu geçiren bireylerin mümkün olduğunca izole olması gerekmektedir” ifadelerini kullandı. Ayrıca Kılıç, Eris varyantından korunmak için kişisel hijyene özen göstermenin, temas edilen yüzeylerin düzenli bir şekilde dezenfekte edilmesinin, bağışıklığı güçlü tutmak için sağlıklı beslenme, bol su içmek ve yeterli uyumanın önemli olduğunu vurguladı. Kılıç, hasta olduğunu düşünen bireylerin başkalarına bulaşı engellemek için evde kalması gerektiğinin altını çizdi. “Eris varyantı PCR testi ile önemli oranda tespit edilebiliyor” Dr. Gülay Kılıç, Covid enfeksiyonunu doğrulamanın en kesin yolunun PCR testi yaptırmak olduğunu söyledi. Eris varyantının mevcut PCR testleri ile önemli oranda tespit edilebildiğini belirten Kılıç, kullanım kolaylığı ve hızlı sonuç vermesi nedeniyle hızlı antijen testlerinin de tercih edilebileceğini söyledi. “Bu süreçte bol sıvı tüketmeye ve dengeli beslenmeye dikkat edilmelidir” Bağışık sistemi zayıf, kronik hastalığı olan ve yaşlı kişilerde varyantın etkilerinin daha şiddetli görülebileceğini belirten Kılıç, “Özellikle alt solunum yolu semptomları gerçekleştiğinde, riskli grupta bulunan kişilerin yatarak tedavi edilmesi gerekmektedir” ifadelerini kullandı. Hafif-orta semptomlarla hastalığı geçiren bireylerin diğer solunum yolu enfeksiyonlarında olduğu gibi evde dinlenmelerinin uygun olacağını belirten Kılıç, “Bu süreçte bol sıvı tüketmeye ve dengeli beslenmeye dikkat edilmelidir. Nefes darlığı, 3 gün sonunda geçmeyen ateş, koyu renk-kıvamlı balgam gelen öksürük ve artan sırt ağrısı şikayetleri olan hastaların hastaneye başvurması gerekmektedir” açıklamasında bulundu. BU HABER DE İLGİNİİZ ÇEKEBİLİR: Eris varyantının etkileri neler?

Prof. Dr. Okyay: Eris varyantı çok bulaşıcı, hızla yayılıyor Haber

Prof. Dr. Okyay: Eris varyantı çok bulaşıcı, hızla yayılıyor

Türk Tabipleri Birliği (TTB) Pandemi Çalışma Grubu’nun hazırladığı ‘Pandemide Merak Ettiklerimiz’ programlarının 41’incisine TTB Pandemi Çalışma Grubu üyesi ve Halk Sağlığı Uzmanı Prof. Dr. Pınar Okyay konuk oldu. Pandemiye neden olan virüsün değişken yapısı nedeniyle varyantlarla varlığını sürdürdüğünü söyleyen Okyay, gündemdeki Eris varyantının ülkemizde bir süredir var olduğunu tahmin ettiklerini fakat Sağlık Bakanı’nın son açıklamasıyla bu bilginin resmiyete döküldüğünü belirtti. YENİ BİR KOVİD-19 AŞISI VAR “Eris varyantı çok bulaşıcı, hızla yayılıyor” diyen Okyay, “İnsanlar Kovid-19 hastalığındaki belirtileri aynı biçimde geçiriyorlar. Ama ilk veriler, kırılgan gruplar dışında insanların birçoğunda hastalığın daha hafif seyrettiğini gösteriyor” bilgisini paylaştı. İlk etabın kırılgan gruplar için yapılacaklar olduğunu ifade eden Okyay, virüse karşı en etkili mücadele aracı olarak aşıyı işaret etti. Dünya genelinde etkili ve güvenli aşıların yaklaşık 14 milyar doz uygulandığını ve bu sayede on milyonlarca insanın hayatının kurtulduğunu anımsatan Okyay, yeni varyantlara karşı koruyuculuk sağlayan, Dünya Sağlık Örgütü tarafından önerilen ve birçok ülkede uygulamaya başlanan yeni Kovid-19 aşısı olduğunu aktardı. O AŞI TÜRKİYE’DE YOK Bu aşının ise Türkiye’de henüz olmadığını dile getiren Okyay, “Hızla temin edilmesini ve risk grubu yaklaşımıyla aşılamaya başlanmasını temenni ediyoruz” sözlerine dikkat çekti. Okyay, yeni aşının temin edilememesi durumunda, her ne kadar etkisi yeni varyantlar ile biraz düşse de koruyuculuğu halen süren mevcut aşıların üç dozunun tamamlanması gerektiğini de vurguladı. Halk sağlığının korunması için aşı dışında alınması gereken önlemler olduğuna da dikkat çeken Okyay bu önerileri şöyle sıraladı: “El yıkama alışkanlığının korunması, kamusal alanların temizliğinin sağlanması, kapalı ve kalabalık alanlarda maske kullanılması, havalandırma tedbirlerinin alınması, sağlık otoritesinin risk gruplarına kit dağıtımı ve atık sulardan takip gibi yeni varyantları izleme sorumluluğunu yerine getirmesi, doğru bilgilerin şeffaf bir biçimde halk ile paylaşılması.” BU HABER DE İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR: Sağlık Bakanı Koca’dan yeni aşı açıklaması! Tekrar Covid aşısı olacak mıyız?

Eris varyantı Omicron’dan daha mı bulaşıcı? Haber

Eris varyantı Omicron’dan daha mı bulaşıcı?

Covid-19'un Omicron varyantının bir alt türü olarak tespit edilen Eris varyantına karşı korunma yöntemlerinin Covid-19'dan korunmak için alınan yöntemlerle benzer olduğunu ifade eden  Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Dr. Dilek Leyla Mamçu, “Eris varyantı, Covid-19'un diğer varyantları gibi, bağışıklık sistemi zayıflamış kişilerde, kalp yetmezliği, diyabet, tansiyon gibi kronik hastalığı olanlarda, yaşlılarda ve aşısız kimselerde daha ağır seyredebiliyor.” uyarısında bulundu. Uzman Dr. Dilek Leyla Mamçu, Covid-19'un Omicron varyantının bir alt türü olarak ilk kez Şubat 2023'te İngiltere’de tespit edilen ve daha sonra hızla yayılarak dünyada 50’den fazla ülkeden rapor edilen Eris varyantı hakkında bilgi verdi. Dr. Dilek Leyla Mamçu, halen Dünya Sağlık Örgütü’nün ‘izlenmesi gereken varyantlar’ listesinde olan Eris varyantının Omicron varyantından daha bulaşıcı olduğunun düşünüldüğünü vurguladı. Eris varyantının belirtileri Eris varyantının hastalık şiddetini artırıp artırmadığının henüz net olmadığını da kaydeden Dr. Dilek Leyla Mamçu, şunları dile getirdi: “Eris varyantının belirtileri diğer Covid-19 varyantlarının belirtilerine benziyor. Burun akıntısı, boğaz ağrısı, ateş, öksürük, kas ağrıları yanında bazı vakalarda ishal de görülebiliyor. Hastalık genelde hafif seyirli ve kendiliğinden iyileşiyor. Ancak altta yatan hastalıkları olan kişilerde ve aşısı olmayanlarda daha ciddi semptomlara neden olabiliyor.” Dr. Dilek Leyla Mamçu, Eris varyantının bulaşma şeklinin Covid-19 virüsü ile aynı olduğunu anlatarak, “Damlacık yolu ile bulaşır. Enfekte kişilerden öksürme, hapşırma, konuşma sırasında havaya yayılan küçük damlacıklar, direkt olarak veya kirli eller aracılığıyla sağlam kişilere bulaşır.” dedi. Eris varyantına nasıl tanı konuyor? Dr. Dilek Leyla Mamçu, Eris varyantına da Covid-19 antijen testleri ve PCR testi ile tanı ile konulduğunu vurguladı. Eris varyantına karşı korunma yöntemlerinin Covid-19' dan korunmak için alınan yöntemlerle benzer olduğunu da ifade eden Dr. Dilek Leyla Mamçu, korunma yöntemlerini şöyle sıraladı: Aşı: Covid-19 aşıları, Eris varyantı dahil olmak üzere birçok varyanta karşı koruma sağlıyor. Ancak, aşıların etkinliği zamanla azalabiliyor. Bu nedenle, özellikle risk altındaki kişiler için, düzenli olarak takviye dozu yaptırmak önemli. Maske: Kalabalık ortamlarda, kapalı alanlarda veya sosyal mesafenin korunamadığı durumlarda maske takmak önemli. Sosyal mesafe: Başkalarıyla en az 1-2 metre mesafeyi korumak, enfekte kişilerin öksürme veya hapşırma sırasında çıkan damlacıkların ulaşmasını engeller. El yıkama: Ellerin en az 20 saniye boyunca sabun ve suyla yıkanması, virüsün el yoluyla bulaşma riskini azaltır. Yüzeylerin temizlenmesi ve dezenfekte edilmesi: Enfekte kişilerin dokunmuş olabileceği yüzeyleri temizlemek ve dezenfekte etmek, virüsün yayılmasını önlemeye yardımcı olabilir. Hasta kişilerin evde kalması: Hastalık belirtileri başladığında kişinin evde kalması ve diğer insanlarla temastan kaçınması, toplumda hastalığın yayılmasını engeller.  Eris varyantı kimler için tehlikeli? Dr. Dilek Leyla Mamçu, Eris varyantının en çok kimler için tehlikeli olduğunu anlatarak, sözlerini şöyle tamamladı:  “Eris varyantı, Covid-19'un diğer varyantları gibi, bağışıklık sistemi zayıflamış kişilerde, kalp yetmezliği, diyabet, tansiyon gibi kronik hastalığı olanlarda, yaşlılarda ve aşısız kimselerde daha ağır seyredebiliyor. Bu kişiler hastalık belirtileri görüldüğünde bir sağlık kuruluşuna başvurmalı.”    BU HABER DE İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR: Eris varyantından korunmanın yolları

Tat ve koku kaybı geri döndü Haber

Tat ve koku kaybı geri döndü

Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Şevket Özkaya, Kovid-19'un yeni varyantında en sık rastlanan şikayetin tat ve koku kaybı olduğunu belirtti. Açıklamada görüşlerine yer verilen Prof. Dr. Özkaya, yeni varyantta en sık rastlanan şikayetin Kovid-19'un ilk zamanlarında da görülen tat ve koku kaybı olduğuna işaret etti. Yeni varyantın bulaşıcılık oranının yüksek olduğunu belirten Özkaya, Dünya Sağlık Örgütü'nün (DSÖ) bazı ülkelerde Kovid-19'a bağlı salgın nedeniyle hastaneye yatış, yoğun bakıma kabul ve ölümlerle ilişkin raporlardaki artışlara dikkati çektiğini aktardı. Özkaya, "DSÖ, Kovid-19'un başta EG.5.1 (Eris) gibi varyantların riskini değerlendirebilmesi için ülkelerden gelecek raporların önemine işaret ediyor. Tüm ülkeleri hayat kurtarmak ve uzun süreli Kovid-19 yükünü önlemek için mevcut tavsiyelere ve önlemlere uymaya çağırıyor." ifadelerini kullandı. "Önümüzdeki günlerde vakalarda artış olabilir" Türkiye'deki durumu da değerlendiren Özkaya, "Yeni akciğer tutulumu görülen vakaların olmasına rağmen ağır ve kritik hastamızın olmaması sevindirici. Ancak okulların açılması ve yurt dışı seyahat hareketliliğinin artmasının yanı sıra hava sıcaklıklarının azalması ile önümüzdeki günlerde vakalarda artış olacağını tahmin ediyoruz." uyarısında bulundu. Prof. Dr. Özkaya, son zamanlarda aşılara bağlı hastalıkların hem haberlerde hem sosyal medyada tartışma konusu olduğunu belirterek, şunları kaydetti: "Neredeyse toplu aşılamanın üzerinden 2 yıla yakın zaman geçti. Etkisi olduğunu düşünmüyoruz ama şu bir gerçek, geriye baktığımızda 3 yıllık pandemide Kovid-19'u geçirenlerin büyük kısmında hastalık sonrası fiziksel ve psikolojik anlamda ciddi sorunlar yaşandı. Hastaların birçoğunda yaşlanma ve yıpranma etkileri görülüyor. Halen süregelen şikayetlerden mustaripler. Aşılar o dönemde hayatta kalmamızı sağlayan tek bilimsel gerçekti. Sonuç olarak bugünkü hastalıklarımız aşılardan değil, Kovid-19'un vücudumuza verdiği hasarlardan kaynaklanıyor." "Aşılar hayat kurtardı" Salgının yayınlaşması durumunda tekrar aşı olunup olunmayacağı sorusuyla çok sık karşılaşmaya başladıklarını belirten Özkaya, Kovid-19 salgınının yaşayarak öğrenildiğini, aşıların hayat kurtardığını vurguladı. Özkaya, "Sağlık Bakanlığımızın önderliğinde Sinovac yani Çin aşısı ilk gelen aşıydı ve en riskli grup olan sağlık çalışanlarının hepsi bu aşıyı oldu. Alman aşısı Biontech ise test sonuçlarına göre koruyuculuk oranı daha fazla aşıydı. Toplumumuz kolayca ulaşabildi. Sonra yerli aşımız Turkovac geliştirildi ve kullanıma sunuldu. Koruyuculuk oranları daha düşük görünse de bugün geriye baktığımızda yeni bir salgın tehlikesi altında tekrar aşı olmak gerektiğinde güvenle inaktif yerli aşımızı olabileceğimizi düşünüyorum." ifadelerini kullandı.  "Aşılar arasında ölümden koruma açısından fark yok" Prof. Dr. Özkaya, "Bizim toplumumuz için inaktif Sinovac ve Turkovac aşısı ile en çok tartışılan mRNA aşısı Biontech aşıları arasında ağır hastalık geçirme ve ölümden koruma açısından fark olmadığını görüyoruz. Ayrıca geriye dönüp baktığımızda, Sağlık Bakanlığımız bu salgında belki tüm dünyadaki en başarılı kurumların başında geliyor ve toplumda en az hasarla salgını atlatmamızı sağladılar diyebiliriz. Bundan sonra da Sağlık Bakanlığımızın önerileri en büyük güvencemiz olacağı için, yeni bir varyant ile vakalar artarsa toplumun endişe etmesine gerek yoktur." görüşlerini paylaştı. BU HABER DE İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR: Ağrılarınızın sebebi depresyon olabilir

Korona virüsten sonra bu rahatsızlıklarda artış yaşandı! Haber

Korona virüsten sonra bu rahatsızlıklarda artış yaşandı!

Dünyayı etkisi altına alan korona virüs, iş ve yaşam dengesi yönünde insanların fiziksel sağlığını da etkiledi. Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Dr. Murat Baloğlu, pandemiden sonra Covid-19 kaynaklı hasta sayılarının pik yaptığını açıkladı. Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Dr. Murat Baloğlu, özellikle Covid-19'u atlatan vatandaşların bol bol egzersiz yapması yönünde uyarılarda bulundu. Son yıllarda toplumda hareketsizliğin artmaya başladığını ifade eden Baloğlu, "Modern hayatın getirdiği arabalarla artık seyahat ediyoruz, fazla yürümüyoruz, masa başında uzun zamanlar geçiriyoruz. Bunlar da kaslarımızda trofinin artmasına ve böylece kemik yapımızın kalitesinin düşmesine ve ağrı oranlarımızın daha da artmasına neden oldu. Bu yüzden de fiziksel tıp ve rehabilitasyon gittikçe güncel bir hale geliyor ve hasta sayımız da giderek artıyor" dedi. Baloğlu, şunları kaydetti: "Covid-19 hastalığının post covid sendromu dediğimiz son yıllarda rastladığımız birçok şey vardı. Covid-19 hastalığının da oluşturduğu fiziksel tedaviyle ilgili bir tablo oluştu. Covidden kaynaklı hasta sayımız şu an çok fazla. Bu hastalarımızın tedavisine yönelik çalışmalarımızı devam ettiriyoruz." "Ağrısız hayat tıbbın temelidir" Ağrı formatını kırmanın en önemli yanının egzersiz olduğuna dikkat çeken Baloğlu, "Ağrısız hayat tıbbın temelidir. Ama bu ağrı formatını kırmada da en önemli şey egzersizdir. Modern hayat ortaya çıkınca insanlarda hareketsizlik çok fazla arttı. Hareketsizlik artınca da kaslarda dejenerasyonlar ortaya çıktı. Bu hastaların da özellikle egzersiz yapmaları gerekiyor. Örneğin masa başında çalışan bir memuru düşünün. Sadece elleri oynarken, sırt, boyun, bel hiçbir şey oynamıyor. Kaslar artık atrofiye gidiyor. Bunun yanında ağrı oranı da artıyor. Günde en az 45 dakika yürünmelidir. Belli bir tempoda yürüyüş yapılması gerekiyor. Yapılan yürüyüşün birçok faydası olacaktır. Böylelikle kemik erimesi azalacak, solunum kapasitemiz artacak, kalp rahatsızlığımız olmayacak. O yüzden gün içerisinde hareketsiz kalmaktansa, hareketli yaşamı tercih edelim" diye konuştu. BU HABER DE İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR: Alzaymır’da erken tanı önemli

Gözler Covid-19’un yeni varyantı Pirola’da Haber

Gözler Covid-19’un yeni varyantı Pirola’da

Covid-19 hayatımızdan henüz çıkmışken, yeni varyantı Pirola ortaya çıktı. Uzmanların büyük bir ciddiyetle uyardığı bu varyantın belirtileri, yeniden aşı olunup olunmayacağı ve neler yapılması gerektiği ise merak konusu. Pirola varyantı nedir? Tüm dünyanın dikkatle takip ettiği Pirola varyantı, Omicron’un bir alt türü olarak karşımıza çıkıyor. Bilimsel ismi BA.2.86 olan bu yeni virüsün, aşıya karşı bağışıklığı olduğu düşünülüyor. 2022 yılında Nature isimli dergide yayınlanan bir araştırmaya göre bu varyant, grip ve nezlenin sahip olduğu belirtilere benzer bir şekilde kendini gösteriyor. Semptomların görüldüğü kişilerin dikkat etmesi gereken başlıca unsur, başka bir sağlık sorununun olup olmadığıdır. Enfekte olduğunu düşünen bireyler, vakit kaybetmeden PCR testi yaptırmalıdır. Pirola varyantının belirtileri neler? Tipik bir soğuk algınlığı gibi ortaya çıkan Pirola varyantını, sahip olduğu bazı ekstra özellikler sayesinde nezle ve gripten ayırmak mümkün. Pirola olan kişilerin yaşayacağı belirtiler şu şekilde karşımıza çıkıyor: Yorgunluk hissi Günlük yaşamda sıklıkla hissedilen yorgunluk hali, Pirola’nın en sık görülen belirtilerinden biri. Uykudan uyanıldığı ilk andan itibaren hiç uyumamışçasına bir yorgunluk yaşanması durumunda, kişilerin dikkatli olması gerekiyor. Bunun en temel nedeni ise Pirola varyantının “vasküler bileşeninin” dinlendirici özelliği bulunmayan bir uyku uyunmasına sebep olması. Burun akıntısı Kovid-19 temelli Pirola varyantının grip ve nezle gibi belirtilere sahip olması, bu gibi durumlarda yaşanan burun akıntısı sorununun kaynağının anlaşılmasını zorlaştırıyor. Ancak 2023 yılında Japonya’da yapılan bir araştırmaya göre, söz konusu varyantın bulaştığı kişilerde, diğer hastalıklara göre çok daha fazla balgam ve burun akıntısı ortaya çıkıyor. Boğaz ağrısı Tipik bir soğuk algınlığı belirtisi olan boğaz ağrısı, Pirola söz konusu olduğunda çok daha tehlikeli bir hal alıyor. Bunun en temel nedeni varyantın etki alanını akciğer ve sinir dokusuna taşıyarak, üst solunum yollarına bulaştırmasıdır. Hapşurma hali En sık görülen hastalık belirtilerinden biri olan hapşurma hali, Pirola söz konusu olduğunda da kendini gösteriyor. Diğer semptomlarla birlikte görülmesi durumunda ise vakit kaybetmeden PCR testi yaptırmak gerekiyor. Yüksek ateş Ateş, yüksek ateş ve titreme hali hem Kovid-19’un hem de Pirola varyantının tipik özellikleri arasında bulunuyor. Güncel veriler incelendiğinde bu yeni varyanta yakalanan bireylerin yarısından fazlasında ateşin yükseldiği görülüyor. Kuvvetli baş ağrısı Pirola varyantına yakalanan bir kişi, normalin üstünde bir şiddette baş ağrısı ile karşı karşıya kalıyor. Yoğun bir şekilde hissedilen ağrı, beraberinde kusma ve bulantıyı da getiriyor. Öksürük Kovid-19 denildiğinde ilk akla gelen semptomlardan biri öksürüktü. Gün içerisinde sıklıkla yaşanan bu kuru öksürme halinin Pirola varyantındaki ayırt edici özelliği, beraberinde sarı ya da yeşil renkte balgam çıkarılmasıdır. BU HABER DE İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR: “Kış aylarını maskeyle geçirebiliriz”

“Kış aylarını maskeyle geçirebiliriz” Haber

“Kış aylarını maskeyle geçirebiliriz”

İngiltere’de, Kovid-19 Omicron varyantının alt türevi olan Eris'in ülke genelinde yayıldığını duyurulurken, ülkemizde ve dünya genelinde henüz risk yaratmadığı görülüyor. Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Sarhan Sakarya, “Toplumsal bağışıklığın edinilmiş olması, bu mutasyonu halen kolaylıkla alt edilebiliyor. İleri yaştakiler, diyabet, kalp, akciğer hastalığı gibi hastalıkları olan riskli gruplardakilerin bir doz daha aşı yaptırarak kendilerini korumaya almaları önerilebilir. Dünya Sağlık Örgütü, maske, mesafe, hijyen gibi önlemlerin uygulanmasını tavsiye ediyor. Kış aylarını tekrar maskeyle geçireceğimiz anlamı buradan çıkarılabilir” dedi. Yeni varyant Eris (EG.5.1), ülke genelindeki her 7 yeni vakadan birini oluşturuyor. Eris, yüzde 39,4'le vakaların yaklaşık yarısını oluşturan Arcturus'tan sonra İngiltere'de en yaygın ikinci varyant olarak kayıtlara geçti. Yeni kovid mutasyonuyla ilgili açıklama yapan Prof. Dr. Sakarya, “Hastalığın toplumdaki sıklığı da çok ciddi boyutlarda artmış değil. Ancak bu şu anda artmış olmaması, daha sonraki dönemlerde özellikle sonbahar ve kış aylarında yine aynı azlıkta devam edeceği anlamına gelmiyor” şeklinde konuştu. “Mutasyonlar sıklıkla gelişiyor” Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Sarhan Sakarya, kovid’in ilk tespitinden bugüne ciddi boyutlarda farklı mutasyonların olduğunu ve bu mutasyonların kimi zaman hastalığın yayılmasına kimi zaman da ağır geçmesine neden olan mutasyonlar şeklinde karşımıza çıktığını söyleyerek, şu açıklamada bulundu: “Bu mutasyonların devam etmesi virüsün yaşam döngüsü ve yaşam şekline bakıldığında gayet normal olarak tanımlanmalı. Çünkü virüs kendi mutasyonlarını onarabilme yeteneğine sahip bir canlı değil. Bu nedenle oluşan bu mutasyonlar sıklıkla gelişiyor. Bu mutasyonların oluşma sıklığında en önemli nedenlerinden bir tanesi ne kadar fazla insanda, canlıda hastalık yaparsa ve orada çoğalma fırsatını bulursa, bu çoğalma sırasında mutasyon oluşumu kaçınılmaz olarak karşımıza çıkıyor.” “Günlük milyonlara çıktığımız vakalardan bugüne geldik” Mutasyonların öneminin hastalığın şiddetine ve tuttuğu hücre tipindeki değişikliklere göre ortaya çıktığına değinen Prof. Dr. Sakarya, “Yeni varyant olan bir Kovid’in Omicron varyantının bir varyantı E.G 5 Eris tipinin en önemli özelliği Omicron’dan bile daha hızlı yayılabilmesidir. Bu bağlamda günlük olarak Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) ve ülkelerin verilerine göre daha önce Omicron’un hakim olduğu Dünya’daki Covid vakalarında şu anda Eris vakasının öne geçtiği ve daha sık görüldüğü artık bildirilmekte. Ülkemizde henüz bildirilen vaka yok. Şu anda yaklaşık olarak 55 bin kadar vakadan bahsediliyor, bu da bizim için büyük bir rakam değil. Çünkü günlük milyonlara çıktığımız vakalardan bugüne geldik” diye konuştu. “En fazla İngiltere’de görülüyor” Hastalığın toplumdaki sıklığı çok ciddi boyutlara gelmediğini vurgulayan Prof. Dr. Sakarya,  “En önemlisi bunun en fazlası İngiltere’de görülüyor. İngiltere’de görülen vakalarda artık üstünlüğü eline geçirdiği gibi şu anda görülme sayısı yüz binde 1.2 civarında. Bu İngiliz varyantının olduğu dönemde, yüz binde 36 civarındaydı. Ancak şu anda artmış olmaması, daha sonraki dönemlerde, özellikle sonbahar ve kış aylarında yine aynı azlıkta devam edeceği anlamına gelmiyor. Buradaki varyantın üzerindeki değişiklikler yine oluşan mutasyonlarla oluşan değişiklikler olmasına karşın, toplumsal bağışıklığın edinilmiş olması, bu mutasyon halen mevcut bağışıklık tarafından kolaylıkla alt edilebiliyor. Fakat en önemli faktör, yaş faktörü. Ayrıca diyabet, kalp, akciğer hastalığı gibi hastalıkları olan riskli gruplardaki insanlar, önümüzdeki dönemde bir doz daha aşı yapılması durumunda olası hastaneye yatışların önüne geçeceği düşünülmekte. Yaş grupları ve risk faktörlerinin bir doz daha aşı yaptırarak kendilerini korumaya almaları önerilecektir. Şu anda Dünya Sağlık Örgütü, önlemleri gevşetmişken, tekrar önlemlerin sıkılaştırılması için gerekli bilgilendirmelerde bulunuyor. Maske, mesafe, hijyen gibi önlemlerin uygulanmasını tavsiye ediyor. Kış aylarını tekrar maskeyle geçireceğimiz anlamı buradan çıkarılabilir” dedi. BU HABER DE DİKKATİNİZİ ÇEKEBİLİR: Türkiye’de korona paniği… Karantina ve maske geri mi geliyor?

Uzmanlardan korona uyarısı! Yeni varyant çoğalıyor… Haber

Uzmanlardan korona uyarısı! Yeni varyant çoğalıyor…

COVID-19’un-Omicron varyantının yeni bir alt tipi olan Eris varyantı son zamanlarda Amerika Birleşik Devletleri, İngiltere ve Çin başta olmak üzere tüm dünyada sık görülmeye başlandı. Eris varyantının daha önceki varyantlardan daha hızlı üremesi ve bağışıklık sisteminden kolay kaçması gibi farkı olmasına rağmen klinik olarak aynı belirtilere neden olduğunu belirten Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Elif Hakko, “Uzun zamandır hayatımızda olan Omicron tipi gibi daha çok üst solunum yolu enfeksiyonu şeklinde kendini gösteriyor. Boğaz ağrısı, burun akıntısı, hafif kas ve eklem ağrıları, halsizlik ve hafif ateş yapabiliyor. Önceki COVID-19 salgınları gibi büyük bir salgın beklenmese de okulların açılmasıyla beraber daha çok vaka görülebilir” açıklamasında bulundu. Eris varyantının sık görülmeye başlanması, üreme kapasitesinin fazla olması ve bağışıklık sisteminden kaçma özelliği olmasına rağmen daha ağır bir tablo yapmadığını paylaşan Doç. Dr. Hakko, “Bağışıklık sorunu olan kişiler, diyabet, böbrek yetmezliği, kalp hastalıkları gibi kronik hastalığı olanlar, ileri yaştaki kişiler hastalığı daha ağır geçirebilir” dedi. KIŞ AYLARINDA HASTALIK YAYILABİLİR Eris varyantının diğer COVID-19 varyantları gibi solunum yoluyla bulaştığını hatırlatan Doç. Dr. Hakko, “Kapalı ortamlarda, yakın temasta hastalığın bulaşma olasılığı artıyor. Vaka sayısında bir artış beklenmesine karşın büyük bir tehlikeye neden olacağı düşünülmüyor. Korunmak için önceki COVID-19 varyantları gibi kalabalık ve kapalı alanlarda maske kullanımı ve el hijyeni en iyi önlem. Risk grubundaki kişilerin Omicron varyantını içeren COVID-19 aşılarını düzenli olmaları iyi olacaktır ancak maalesef bu aşılar ülkemizde bulunmuyor” diye konuştu. KİŞİSEL KORUMA YÖNTEMLERİNE UYULMALI Okulların açılmasıyla beraber bu varyantın daha sık görülebileceğini paylaşan Doç. Dr. Hakko, “Riskli kişiler için Omicron varyantını içeren aşının ülkemize gelmesi ve bu kişilerin grip aşısıyla beraber aşılanmaları gerekiyor. Elbette kişisel korunma önlemlerine uymak da çok önemli” dedi. HABER MERKEZİ

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.