[tag] Haberleri |İlkses Gazetesi - Son Dakika [tag] Haberleri

#libya

libya haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, libya haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Emekli Büyükelçi Özülker anlattı: Kıbrıs Barış Harekatı'nda Libya'nın desteği Haber

Emekli Büyükelçi Özülker anlattı: Kıbrıs Barış Harekatı'nda Libya'nın desteği

Özülker, dönemin Libya lideri Muammer Kaddafi'nin, 20 Temmuz 1974'te düzenlenen Kıbrıs Barış Harekatı dönemindeki tutumuna ilişkin açıklamalarda bulundu. Özülker, Kaddafi'nin o dönem Türkiye'ye çok yakın tutum sergilediğini belirterek, "Türk Silahlı Kuvvetlerinin Kıbrıs'a çıkarma yapması konusunda dünya çapında çok az ülkeden destek gelmiştir. Ama destek veren ülkelerin başında gelenlerden bir tanesi de Libya'dır, Kaddafi'dir." ifadelerini kullandı. Dönemin Libya yönetiminin Türkiye'yi çok iyi tanıdığına dikkati çeken Özülker, "Kaddafi esas itibarıyla bir diktatör. Aynı zamanda rejim de fevkalade katı. Ama bu kapsam içinde Türkiye ile olan ilişkiler fevkalade sıcak ve olumlu." diye konuştu. Özülker, o dönemki Libya'nın, Türkiye ile olan ilişkilerine de değinerek, özellikle bölgede iş yapan müteahhitler için Libya hükümetince çok fazla destek sağlandığını söyledi. "Kaddafi silah depolarını topyekün bize açtı" Kıbrıs Barış Harekatı'nın düzenlendiği tarihteki sürece değinen Özülker, şöyle konuştu: "Libya o tarihte bize çok net bir biçimde müracaatta bulundu. Onların iki tane çok büyük silah deposu vardı. Libya o tarihte bütün silahlarını Amerika'dan alıyordu. Dolayısıyla Amerika'yla yakın ilişki içindeydiler. Bu koşullar altında Libya o tarihte depolarında bizim kullanabileceğimiz birçok yedek parça veya ihtiyacımız olabilecek başka şeyler olabilir düşüncesiyle depolarını topyekün bize açmıştır." Özülker, o tarihte Kaddafi'nin kendilerine, "Hava sahamız da depolarımız da açık. Neye ihtiyacınız varsa gelin alın. Eğer bu depodakilerin tamamı ihtiyacınızı giderebilecek konumdaki malzemeyse onların tümünü de alabilecek şekilde istediğiniz her şeyi almakta serbestsiniz ve ben de size bu manada destekçiyim." dediğini anlattı. Kaddafi'nin bu çağrısı sonrasında Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından Libya'ya uzmanlar gönderildiğini aktaran Özülker, "Uzmanlar incelemelerde bulundu. Ancak oradaki malzeme ile bizdeki silahlar karşı karşıya konduğunda çok fazla uyuşmadığı anlaşıldı. Dolayısıyla depolar topyekün açıldı ama biz onların içerisinde belirli sayıda ve imkan olarak bizimle uyuşabilecek nitelikte olanları alabildik. Ama bu arada bizim silahlarımızla uyumlu olan ellerinde ne varsa onların hepsini de verdiler." diye konuştu. Özülker, Kaddafi'nin, hem harekat sürecinde hem de sonrasında Türkiye'ye Kıbrıs konusunda desteğini sürdürdüğünü belirterek, "Kaddafi yönetimindeki Libya hükümeti Kıbrıs konusunda Türkiye'ye topyekün arka çıktı." ifadesini kullandı.

Libya'da, İsrail'i destekleyen ülkelere yönelik talepler tartışma konusu oldu Haber

Libya'da, İsrail'i destekleyen ülkelere yönelik talepler tartışma konusu oldu

Fakat, Libya'nın doğusundaki Tobruk kentinde bulunan Temsilciler Meclisi (TM) ile Libya Devlet Yüksek Konseyinin, bu adımı atma nedeni ve bunun uygulanabilirliği soru işaretlerine neden oldu. Öncelikle, "TM ile Konsey'in, düzenledikleri gösterilerle Filistinlilerin yanında yer aldıklarını gösteren Libya halkının desteğini kazanma amacıyla mı böyle bir talepte bulunduğu?" sorusu akıllara geldi. İkinci soru ise "TM ile Konsey'in, bu cesur adımın uygulanması aşamasında Trablus'taki Ulusal Birlik Hükümeti (UBH) ile Bingazi'de Usame Hammad liderliğindeki hükümeti ne derece zorlayabileceği" oldu. Ülke içinde ve dışındaki dinamiklerin etkisi ne yönde olur? Başbakanı seçme ve görevden alma salahiyetini haiz olmaları göz önüne alındığında, TM ile Devlet Konseyi'nin pek çok Arap parlamentosunun sahip olmadığı bir yetkiye sahip. Ancak ülkede iki hükümetin varlık göstermesi, bu yetkinin kullanılmasını neredeyse imkansız hale getiriyor. Tobruk kentinde bulunan TM'nin; ABD, İngiltere, Fransa ve İtalya'nın büyükelçilerinden ülkeyi terk etmelerini istemesi, bu büyükelçilerin çoğunun TM'nin nüfuz alanı dışındaki Trablus'ta olması nedeniyle sonuçsuz kalıyor. Hatta TM'nin bu talebi, Trablus ve batı bölgesinde nüfuzu olan Devlet Yüksek Konseyi tarafından desteklense bile durum değişmiyor. Zira Konsey'in, Trablus'taki Abdulhamid Dibeybe başkanlığındaki Ulusal Birlik Hükümetini bu talebi uygulamaya zorlayacak fiili yetkisi bulunmuyor. Üstelik, ülkede 2014 başlayan iç savaş sonrası teker teker büyükelçiliklerini kapatan ülkelerin yeniden Trablus'ta faaliyet göstermesi için yoğun çaba harcayan UBH'nin, bunca emeği heba edip büyükelçileri sınır dışı etmesi güç. Böyle bir adım atılacak olursa, Filistin adına yapılmış büyük bir siyasi fedakarlık anlamına gelir. Bu, UBH'nin ve Dibeybe'nin ülke içinde ve Arap dünyasında popülaritesini artırır ama menfi yansımaları da olur. Ancak Dibeybe hükümetinin, iktidarda kalmaya devam edebilmek için Batı tarafından tanınma ihtiyacı göz önüne alındığında böyle bir adım pek olası görünmüyor. Zira böyle bir durumda Washington ve Avrupalı ​​müttefikleri, Dibeybe hükümetine sırt çevirebilir ve tanınma meselesi de Bingazi'deki meclise kayabilir. Ancak, TM ile Devlet Yüksek Konseyi, büyükelçilerin sınır dışı edilmesi konusunda ortak bir tutum sergileyerek -bu konuda siyaset ve halk nezdinde bir konsensüs de oluşursa- Batılı devletlerin elinden "Dibeybe hükümetini tanıma" kozunu alabilir. Böylesine ortak bir tutum ise Fransız sömürgesine karşı yürütülen Cezayir devrimine (1954-1962) destek vermiş ve Mısır'dan gelen silahları Tunus üzerinden Cezayir'e göndermiş Libya halkı ve hükümetine yabancı değil. Fakat, bu adım uygulamaya konulmadan önce Dibeybe'nin, Batı karşısında yalnız kalmamak için Arap ve İslam dünyasından benzer bir tutum ve desteğe ihtiyacı var. Petrol ihracatının durdurulması imkansız değil ama desteğe muhtaç TM ile Konsey'in, Gazze saldırılarında İsrail'i destekleyen ülkelere petrol ve gaz ihracatını durdurma adımı ise Dibeybe ve Hammad hükümetlerinin kararı olmadan da uygulanabilir ancak bunun da bazı sonuçları olur. Daha önce ülkenin doğusundaki güçlerin lideri Halife Hafter'i destekleyen kabile ve aşiretler, petrol gelirleri üzerinde yaşanan anlaşmazlık nedeniyle limanlar ile petrol kuyularını kapatmıştı. Bu senaryo, Gazze saldırılarına destek veren ülkelere karşı da tekrarlanabilir. Dibeybe ve Hammad hükümetleri, petrol ihracatını durdurmak konusunda zorlanırsa, Hafter'den gelecek desteğe (petrol hilali bölgesindeki kabilelere limanları kapatma talimatı vermesi) ihtiyaç duyabilir. Ancak bu adım hayata geçirilirse, Libya'nın önde gelen müşterilerinin (İtalya, Almanya, İspanya, Çin, Yunanistan ve Hollanda) dışında kalan ABD, İngiltere ve Fransa zarar görmemiş olur. En büyük zararı ise Libya'dan Avrupa'ya ihraç edilen petrolde yüzde 23'lük paya sahip İtalya görür. TM ile Konsey'in, büyükelçilerin sınır dışı edilmesi ve petrol ihracatının durdurulması talebi, "uygulaması güç ve ülke üzerinde ekonomik ve siyasi yansımaları olacak bir adım" olsa da Cezayir kurtuluş savaşına ya da 1973'teki Arap-İsrail savaşına destek veren Libyalılar için imkansız değil. Ancak, güç koşullar içinde olmalarına rağmen Arap kurtuluş hareketlerine destek veren bu halkın, bu sefer Arap ve İslam dünyasından özellikle Cezayir ve Körfez ülkeleri gibi petrol ve gaz ihraç eden ülkelerden gelecek desteğe ihtiyacı var ki; 1973'te ABD ve İsrail'e destek veren ülkelere uygulanan petrol ambargosunun yaptığı etki tekrarlanabilsin. BU HABER DE İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR: BM kuruluşları: Gazze'de 2 bin 326 kadın ve 3 bin 760 çocuk öldürüldü

Türk Kızılayı, Libya'ya 150 tonu aşkın yardım ulaştırdı Haber

Türk Kızılayı, Libya'ya 150 tonu aşkın yardım ulaştırdı

Sel felaketi yaşayan Libya’ya arama kurtarma ekipleriyle destek veren Türk Kızılay'ı, bölgeye ulaştırdığı mobil beslenme aracıyla da sıcak yemek hazırlayarak beslenme ihtiyacına çözüm oluyor. Selzedeler için uçak ve gemilerle milletin yardımlarını Libya’ya ulaştıran Türk Kızılay'ı, şimdiye kadar 150 tonu aşkın insani yardım malzemesini bölgeye gönderdi Yaşadığı sel felaketi sonrası en büyük desteği Türkiye’den gören Libya’da bir yandan kayıpları arama çalışmaları devam ederken bir yandan da Türk Kızılay ekipleri tarafından selin açtığı tahribattan etkilenen selzedelere gıda gibi acil yardım malzemeleri ulaştırılıyor. Gıda kolileri, hijyen setleri, giyim malzemeleri, maskeler, el fenerleri, iletişim cihazları, barınma, mum, pil, powerbank, el feneri, ceset torbasını gibi malzemeleri bölgeye ulaştıran Türk Kızılay'ı, selin olduğu ilk andan bu yana bölgede çalışmalarını sürdüren ekiplerin de beslenme ihtiyacını gideriyor. Türk Kızılay'ı, mobil beslenme araçlarıyla selzedelere sıcak yemek hizmeti verirken tam donanımlı mobil iletişim aracındaki uydu haberleşme sistemiyle de ekiplere kesintisiz iletişim sağlıyor. Selzedeler için uçak ve gemilerle milletin yardımlarını Libya’ya ulaştıran Türk Kızılay'ı, şimdiye kadar 150 tonu aşkın insani yardım malzemesini bölgeye gönderdi. “Zor Gününde Libya İçin El Ele” sloganıyla Libya için yardım kampanyası da başlatan Türk Kızılay'ı, ayrıca sevk edilecek 5. gemide yer almak üzere içinde battaniyeler, gıda kolileri, hijyen setleri, konserve yiyecekler, uyku tulumları, jeneratörler, çeşitli giysiler ve bebek mamalarının bulunduğu 78 tonluk yardım malzemesi hazırladı. Libya Kızılayı ile koordineli olarak selzedelere yardım eden Türk Kızılay'ı, ekiplerin belirlemelerine doğrultusunda yardım çalışmalarına devam edecek. BU HABER DE İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR: Bingöl’de korkutan yangın

Libya'da altyapının yüzde 70'i sel yüzünden hasar gördü Haber

Libya'da altyapının yüzde 70'i sel yüzünden hasar gördü

Ulusal Birlik Hükümetine bağlı Ulaştırma Bakanlığı Yollar ve Köprüler İdaresi Acil Servis Başkanı Hüseyin Süveydan'ın konuya ilişkin açıklaması, "Hükümetimiz" adlı Facebook sayfasından yayımlandı. Ülkenin doğusunda selin vurduğu bölgelerde altyapının yüzde 70'inin zarar gördüğünü belirten Süveydan, 6'sı Derne'de, 5'i de doğudaki kentlerde olmak üzere 11 köprünün yıkıldığını bildirdi. Süveydan, doğudaki kent ve köylerdeki yer altı su borularının yüzde 80'inin tahrip olduğunu, yolların da yüzde 50'sinin zarar gördüğünü kaydetti. Süveydan, Yollar ve Köprüler İdaresinin, ülkenin doğusunda selden etkilenen tüm bölgelerde alternatif güzergahlar açmaya yönelik tüm çalışmaları tamamladığını ifade etti. Eğitim kurumlarının yüzde 95'i zarar gördü UBH Eğitim Bakanı Musa Mugaryif, başkent Trablus'ta düzenlediği basın toplantısında, selden etkilenen bölgelerde eğitim kurumlarının yüzde 95'inin zarar gördüğünü söyledi. Okulların pazar (24 Eylül) gününden itibaren yeniden açılacağını kaydeden Mugaryif, sel bölgesinden gelen öğrencilerin Bingazi'deki 17 okulda eğitime devam edeceklerini belirtti. Basın toplantısında konuşan Eğitim Kurumları Müdürü Ali el-Kuveyrih de 15 ilçede toplam 114 okulun selden zarar gördüğünü dile getirdi. Libya'daki sel felaketi Orta Akdeniz'de etkili olan ve 10 Eylül'de Libya'nın doğusunu vuran "Daniel" Fırtınası, Bingazi, Beyda, Merc, Suse ve Derne kentlerinde sel felaketine neden olmuştu. Ulusal Birlik Hükümeti Başbakanı Abdulhamid Dibeybe, sel felaketi nedeniyle 11 Eylül'de ülke genelinde 3 günlük yas ilan etmiş, Libya Başkanlık Konseyi de kardeş ülkelere ve uluslararası kurumlara sel felaketinden zarar gören bölgeler için yardım çağrısında bulunmuştu. BM İnsani İşler Koordinasyon Ofisinin (OCHA) raporunda Libya'nın doğusundaki sel felaketi nedeniyle 3 bin 958 kişinin yaşamını yitirdiği ve 9 binden fazla kişinin kaybolduğu ifade edilmişti. BU HABER DE İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR: Japonya'nın kuzeydoğusunda korkutan deprem

Libya’daki felaketten sonra gündem Türkiye’deki barajların dayanıklılığı Haber

Libya’daki felaketten sonra gündem Türkiye’deki barajların dayanıklılığı

Libya'nın Derne şehrinde sel ve fırtınanın etkili olması sonucu iki baraj yıkıldı. Bir felakete dönüşen durum binlerce kişinin ölümüne, binlerce kişinin ise kaybolmasına neden oldu. Su Politikaları Derneği Başkanı Dursun Yıldız, Libya’da yaşanan olay sonrası Türkiye’deki baraj ve göletlerin dayanıklılığına ilişkin İhlas Haber Ajansı’na (İHA) değerlendirmelerde bulundu. Derne’de şiddetli yağış ve kasırganın etkisiyle oluşan taşkının barajlar tarafından kontrol edilemediğini hatırlatan Yıldız, barajın kırılmasıyla yaklaşık 20-25 milyon metreküplük su hacminin Derne’ye aktığını kaydetti. Yıldız, Derne’de aynı durumun tekrarlanma ihtimaline ilişkin, “Bizim yaptığımız araştırmalar iki barajın gövdelerinin ortadan kalktığını ve yeni bir kasırga veya şiddetli yağış gelmedikçe böyle bir tehlikenin olmadığını gösteriyor. Ama aynı bölgeye daha önce de bazı şiddetli yağışlar geldiği ve taşkın riski yaşandığı için bölgenin gelecekte bu riski yaşama ihtimali var” açıklamasını yaptı. “Barajlarımızın büyük bölümü güvenlik riskine karşı emniyetli” DSİ kayıtlarına göre ülke genelinde 861 baraj bulunduğunu aktaran Yıldız, “Bu barajlarımızı yaparken ve işletirken birçok riske karşı güvenlik katsayılarını çok yüksek tuttuk. Bu nedenle karşılaştığımız birçok şiddetli depremlere rağmen barajlarımızda endişeye sürükleyecek kadar hasar oluşmadı. Bazı yüzey çatlakları ve küçük hasarlarla bu işleri atlatabildik. Türkiye barajlarının çok büyük bir bölümünün güvenlik riskine karşı emniyet katsayılarının yüksek olduğunu söyleyebiliriz. Ama bu bizim aşırı hava olaylarına karşı gerek işletme gerek inşaat açısından hazırlıksız olmamızı gerektirmez. Bizim aşırı hava olaylarına teknik olarak maruz kalabilme potansiyeli yüksek bölgelerimizde, barajlarımızın karşı karşıya kalabilecekleri riskleri gözden geçirmemiz lazım” ifadelerini kullandı. “Göletlerdeki riskler barajdan daha yüksek” Daha çok tarımsal sulama amaçlı kullanılan göletlerin güvenlik açısından daha esnek olduğunun altını çizen Yıldız, şöyle devam etti: “Bana göre göletlerimizde oluşabilecek bazı risklerin önümüzdeki dönem için barajlarımızdan daha yüksek olduğunu söyleyebiliriz. Göletlerimizin kontrol altına alınması, işletme, bakım ve rehabilitasyonlarının daha sık yapılması ve teknik analizler sonrasında hangi göletlerin hangi konularda rehabilite edilmesinin tespit edilmesi iyi olur.” “Çaba içinde olmamızın faydası var” Türkiye’de daha önce herhangi bir baraj yıkılması olayıyla karşılaşılmadığını söyleyen Yıldız, bu durumun bazı risklerle karşılaşılmadığı anlamına gelmediğini belirterek, “Göletlerin büyük bölümü büyükşehir belediyelerince işletilir. Aşırı hava olaylarını ani olarak küçük hacimli göletlerimizi birdenbire doldurup Libya’da olduğu gibi üzerinden suyun aşma riskini azaltmaya yönelik çabalar içinde olmamızda fayda var. Özellikle çok sayıda hidroelektrik santrallerin yağışların aşırı ve kısa süreli bir şekilde düştüğü bölgelerde yer aldığını dikkate aldığımızda onların da aşırı hava olaylarına karşı dikkatli olmasında fayda var” diye konuştu. “Libya ile kıyaslanamayız” Yıldız, şunları dile getirdi: “Türkiye, Libya ile kıyaslanmayacak şekilde çok önemli bir altyapıya ve bilgi birikimine sahip. DSİ Genel Müdürlüğü, barajlarımızın gerek yapım gerek işletme aşamasında güvenliğini alabilecek ve bunu en üst seviyede gerçekleştirecek bilgi birikimi ve donanımına sahip. Ama DSİ’nin dışında göletleri işleten büyükşehir belediyelerimiz ve diğer kurum kuruluşlarımızı bu konuda önümüzdeki dönem yaşanabilecekleri göz önüne aldığımızda daha dikkatli olmalarında ve olası riskleri minimize edecek önlemler konusunda DSİ ile iş birliği içinde yürüyüp gerekli önlemleri almalarında büyük fayda var.” BU HABER DE İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR: BM'de adil temsil ve işlevsellik için reform gündemi

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.