Makedonya'da gezip görülmesi gereken yerler
Tarihi ve kültürel açıdan ülkemiz için son derece önemli bir noktada bulunan Makedonya, sahip olduğu turistik alanlar ile de vatandaşların dikkatini çekiyor. İki ülke arasındaki duygusal bağlar, coğrafi yakınlık ve vizesiz seyahat imkanı nedeniyle sıklıkla Türk turistler tarafından ziyaret ediliyor.
Makedonya-Türkiye arasındaki ilişkiler
Söz konusu Balkan ülkeleri olduğunda, tarihi Osmanlı Devleti dönemine dayanan beş asırlık bir yakınlık bulunuyor. Makedonya ile Türkiye arasında bulunan ortak tarihi geçmiş, kültürel yakınlık ve kurulan pek çok iş birliği, iki ülkenin birbirleri ile sıkı bir diyaloğu olmasını sağlıyor. Ülkemizin Kuzey Makedonya Cumhuriyeti’ni anayasal anlamda resmi ismiyle tanıyan ilk devlet olması da önemli noktalar arasında yer alıyor. Ek olarak Makedonya’nın başkenti Üsküp’te görevlendirilen ilk büyükelçi de Türkiye tarafından yapıldı.
Makedonya’da gezilecek en ünlü 10 yer
10. Başkent Üsküp
Heykeller Şehri olarak da adından söz ettiren Üsküp, hemen hemen her adımda heykel sanatına dair eserleri ziyaretçileri ile buluşturuyor. Kentin içinden geçen Vardar Nehri’nin de ayrı bir görsel şölen sunduğu Üsküp’te Türk Çarşısı ismiyle anılan bir bölge de bulunuyor. Tarihi ve turistik açıdan dikkatleri üzerinde toplayan çarşıda; Osmanlı döneminden kalan camiler, han ve hamamlar yer alıyor. 1395 yılından 1912 yılına kadar Osmanlı Devleti kontrolü altında bulunan Makedonya’da bu durum, Osmanlı mimarisinin sıklıkla görülmesine ve Türkçeden de izler olmasına yol açıyor. Bizans döneminde, İmparator Jüstinyen tarafından 6. yüzyılda yaptırılan taş köprü de kentin gezilecek alanları içerisinde bulunuyor.
9. Matka Kanyonu
Ülkenin en çok dikkat çeken lokasyonlarından biri olan Matka Kanyonu, doğa ile iç içe vakit geçirmek isteyenlerin uğrak noktası. Üsküp’e 15 kilometre mesafede bulunan kanyon, 5 bin hektarlık oldukça büyük bir alana sahip. Bu büyüklük dolayısıyla, içerisinde 14 kilometrelik bir yürüyüş alanı bulunuyor. Kano kiralayarak kanyon turu atmanın da mümkün olduğu Matka’da pek çok endemik hayvan türü de yer alıyor.
8. Mavrovo Milli Parkı
Makedonya’nın en büyük ulusal parkı olma özelliği gösteren Mavrovo Milli Parkı, 73 bin 088 hektarlık bir alan üzerinde bulunuyor. Doğa ile iç içe vakit geçirmek isteyenler için ideal bir ortam sunan Mavrovo’da, kamp ve piknik yapmak mümkündür.
7. Ohri
Ohri Gölü’nün ismini aldığı, hem sakin hem de bir o kadar keyifli bir şehir olarak karşımıza çıkıyor Ohri. Oldukça küçük bir kent olan Ohri’nin en turistik alanlarından biri şüphesiz ki gölü. Burada yapılan tekne turları yapmak ve gölde tutulan balıkların tadına bakmak mümkün. Şehirde ek olarak bolca gezilecek sokak, tarihi kiliseler ve yöresel lezzetlerin tadılacağı pek çok restoran bulunuyor.
6. Sveti Naum Manastırı
Makedonya’nın en kıymetleri eserleri arasında yer alan Sveti Naum Manastırı, Ohrid’e 29 kilometre mesafede konumlanıyor. Çevresinde dolaşan tavus kuşları, oldukça sevimli bir görüntü ortaya koyuyor. Yapıyı değerli kılan özelliklerinden biri; içerisinde 16. yüzyıldan kalma Aziz Naum mezarı. Aziz Naum, Kiril Alfabesi’ni bu bölgeye yayan azizlerden bir tanesi olarak geçmiştir.
5. Manastır (Bitola)
Makedonyalılarca Bitola olarak anılan Manastır, ülkenin ikinci büyük şehri olarak karşımıza çıkıyor. Türkler için bu şehrin anlamı da oldukça büyük. Bunun nedeni ise Mustafa Kemal Atatürk’ün üç sene boyunca askeri eğitim aldığı, Manastır Askeri İdadisi’nin söz konusu kentte yer alıyor olmasıdır.
4. Tetovo (Kalkandelen) Alaca Camii
Ülkenin küçük şehirleri arasında yer alan Kalkandelen’de konumlanan Alaca Camii, duvarlarını süsleyen çiçek desenleri ile turistlerin ilgisini çeken yapılardan biri. 1538 yılında Anadolu’dan gelen Hurşide ve Mensur kardeşler tarafından yaptırılan bu camii, söylentiye göre bu iki kız kardeşin çeyizinden esinlenilerek dizayn edildi.
3. Struga
Ohri Gölü kıyısında konumlanan Struga, turistik açıdan çok fazla görülecek alana sahip olmasa da göl kenarında dinlenmek ve yemek molası vermek için ideal bir yer.
2. Water on the Bones (Bay Of Bones)
Ohrid’e sadece 15-20 dakikalık bir mesafede yer alan Water on the Bones, aslında bir yerleşim yeri olarak yapıldı. Suyun üzerinde konumlanan ve yüzyıllar önce inşa edilen bu evleri, insanlar kendilerini dış etkilerden korumak için yaptı.
1.Holy Mary Perybleptos
Ohri’de yer alan Holy Mary Perybleptos Kilisesi’nin inşa tarihi 13.yüzyıla dayanıyor. Kilise, Bizans İmparatoru Andronicus’un kayınbiraderi Progon Zgur tarafından yaptırıldı. Osmanlı Devleti bu bölgede hüküm sürmeye başladığında, camiye dönüştürülen iki kiliseden Holy Mary Perybleptos’a pek çok tarihi eser ve parşömen taşındı. Bu durum da kilisenin bir katedral haline gelmesine neden oldu. Camiye dönüştürülen kiliselerin yeniden inşa edilmesinin ardından, Holy Mary Perybleptos’a getirilen tüm objeler geri iade edildi.
