[tag] Haberleri |İlkses Gazetesi - Son Dakika [tag] Haberleri

#Merkez Bankası

Merkez Bankası haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Merkez Bankası haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

2024 Ekim ayı Merkez Bankası faiz kararı: Ekim ayı faiz kararı ne zaman, saat kaçta açıklanacak? Haber

2024 Ekim ayı Merkez Bankası faiz kararı: Ekim ayı faiz kararı ne zaman, saat kaçta açıklanacak?

Ekim ayı Merkez Bankası faiz kararı için geri sayım heyecanla devam ediyor. Amerikan Merkez Bankası (FED)'in uzun bir aradan sonra ilk kez faiz indirimi yapmasıyla beraber, gözler Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın alacağı faiz kararına çevrildi. Merkez Bankası Para Politikası Kurulu'nun açıklayacağı karar öncesinde, dolar, altın ve borsa yatırımcıları temkinli ve heyecanlı bir bekleyiş içinde. Peki, Ekim ayı faiz kararı ne zaman, saat kaçta açıklanacak? Ekim ayı faiz kararı ne zaman, saat kaçta açıklanacak? Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Para Politikası Kurulu'nun ekim ayı faiz kararı için tarih belli oldu. Merkez Bankası, ekim ayı faiz kararını 17 Ekim 2024 Perşembe günü saat 14.00'te açıklayacak. Faiz oranlarına dair beklentiler neler? AA Finans’ın Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın (TCMB) 17 Ekim Perşembe günü düzenlenecek Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısına yönelik yaptığı beklenti anketi, 16 ekonomistin katılımıyla gerçekleştirildi. Anket sonuçlarına göre, ekonomistlerin politika faizinde değişiklik beklemedikleri ve faizin yüzde 50 seviyesinde kalacağı yönünde bir görüş birliği var. Yıl sonu politika faizi tahminlerinin ortalaması ise yüzde 47,50 olarak belirlendi. Bununla birlikte, ekonomistlerden 5'i politika faizinin yıl sonunda yüzde 50 olacağını, 7'si ise yüzde 47,5 seviyesine ineceğini öngörüyor.

Merkez bankaları neden faiz artırır? Faiz artışları ekonomiyi nasıl etkiler? Haber

Merkez bankaları neden faiz artırır? Faiz artışları ekonomiyi nasıl etkiler?

Merkez bankalarının aldığı faiz artırımı kararları, ekonomide güçlü etkiler yaratır. Bu küçük gibi görünen kararlar, aslında enflasyonu kontrol altına almak, tasarrufu teşvik etmek ve harcamaları dizginlemek gibi durumlar için tanımlanır. Peki, merkez bankaları neden faiz yükseltir ve bu karar ekonomiyi nasıl etkiler? Merkez bankaları neden faiz artırır? Bankaların, bireylere ve işletmelere sunduğu faiz oranları genellikle merkez bankalarının belirlediği oranlarla uyumlu şekilde hareket eder, ancak başka etmenlerden de etkilenir. Faiz oranları, kredi talebi ve arzına göre de şekillenir. Yani, tüketicilerin ve şirketlerin ne kadar harcama yapmayı veya yatırım gerçekleştirmeyi düşündükleri ve piyasada mevcut kredi miktarı bu oranları doğrudan etkiler. Bu durum aslında temel ekonomi prensiplerine oldukça benzer. Örneğin, bir ürüne olan talep yüksek ama arz düşükse, fiyatların artması beklenir. Faiz oranları da bu mantığa göre işler. Eğer insanlar ve şirketler harcama yapmak veya yatırım yapmak istiyor, ancak yeterince kredi bulamıyorsa, bu durumda faiz oranları yükselme eğilimine girer. Bu da borç almanın daha maliyetli hale gelmesi anlamına gelir. Bu noktada devreye merkez bankaları girer. Merkez bankaları, bankalara ihtiyaç duyduklarında borç sağlar, aynı zamanda bankalar da fazla nakitlerini merkez bankalarına yatırır. Bu süreçte, bankalar ile merkez bankası arasındaki borçlanma maliyetini belirleyen ve merkez bankası tarafından düzenlenen faiz oranına politika faizi adı verilir. Merkez bankaları, para politikalarını bu faiz oranını belirleyerek ve gerektiğinde değiştirerek yönetirler. Merkez Bankası politika faizini yükselttiğinde; Faiz Kanalı: Bankalar, müşterilerine uyguladıkları faiz oranlarını artırır. Kredi çekmek daha maliyetli hale geldiğinden, insanlar borçlanmayı erteleyip tasarrufa yönelirler, bu da harcamaların azalmasına neden olur. Beklenti Kanalı: Enflasyonla mücadele beklentisi güçlenir, enflasyon beklentileri düşer ve bu durum gelecekteki ekonomik kararları şekillendirir. Döviz Kanalı: Döviz kurları geriler, Türk lirası değer kazanır. Bu da ithal ürünlerin fiyatlarının düşmesine ve bu ürünlere olan talebin azalmasına yol açar. Faiz artışları ekonomiyi nasıl etkiler? Faiz artışlarının başlıca sebeplerinden biri, ödemeler dengesinde açık veren ülkelerin ekonomik sıkıntılarını hafifletmek için yabancı yatırımcıların sermayesine ihtiyaç duymasıdır. Bu nedenle, ülkeler ödemeler dengesi sorunlarını çözmek amacıyla faiz oranlarını yükselterek sıcak para çekmeyi hedefler. Ayrıca, sıcak para girişi ülkenin para biriminin değerlenmesine de katkıda bulunur. Para birimi güçlendikçe, döviz kurundaki yükselişin neden olduğu maliyet enflasyonu baskılanır. Merkez bankaları, enflasyonun temel kaynaklarından biri olan maliyet enflasyonunu kontrol altına alırken, faiz artışlarıyla iç piyasadaki talebi de düşürerek talep enflasyonunu frenlemeyi amaçlar. Ancak, faiz artırımlarının getirdiği bu olumlu sonuçların yanı sıra, bazı olumsuz yan etkiler de ortaya çıkabilir.

Ev sahibi olmak isteyenler müjde! Düşük faizli konut kredisi oranları belli oldu Haber

Ev sahibi olmak isteyenler müjde! Düşük faizli konut kredisi oranları belli oldu

Merakla beklenen düşük faizli konut kredisi kampanyasında son aşamaya yaklaşıldı. Kamu bankaları aracılığıyla sağlanacak krediler, ev sahibi olmak isteyenler için yeni bir avantaj sağlayacak. Vakıfbank, Ziraat Bankası, Halkbank, Ziraat Katılım, Vakıf Katılım ve Emlak Katılım bankaları, ilk kez ev alacaklar için aylık yüzde 1,49 faiz oranıyla kredi imkanı sunacak. EV SAHİBİ OLMAK İSTEYENLERE MÜJDE Merkez Bankası'nın verilerine göre, Türkiye’deki ortalama konut kredisi faizi şu anda yaklaşık olarak yüzde 3,6 civarında. Kamu bankalarının sunacağı yüzde 1,49 faiz oranı ile mevcut faiz oranlarının neredeyse yarısına denk geliyor ve bu oran, ev sahibi olmak isteyenler için çok önemli bir fırsat sunuyor. Yeni konut kampanyası kapsamında 1 milyon TL'lik konut kredisi kullanan bir kişi, aylık 17.900 TL taksit ödemesi sağlayarak ev sahibi olabilir. Kampanyadan faydalanmadığı takdirde aynı kredi için ödemesi gereken aylık tutar 36.500 TL’ye çıkacak. ŞARTLAR BELLİ OLDU Düşük faizli ve uzun vadeli konut kredisi imkanından herkes faydalanamayacak. Bu kampanyanın öncelikli hedefi, ilk kez ev sahibi olacak yeni evli çiftler. Ayrıca, daha önce ev sahibi olup da 6 ay önce evini satanlar da bu avantajdan yararlanabilecek. Haziran 2023'ten bu yana Türkiye'de faiz oranları hızla artmaya başladı. Faizlerin yüzde 8,5'ten yüzde 50'ye kadar çıkması, inşaat sektöründe derin bir etki yarattı. Mayıs 2023'te aylık yüzde 1,40 olan konut kredisi faizleri, sadece 10 ay içinde 2,5 kat artarak yüzde 3,6 seviyesine ulaştı. Bu hızlı artış, kredili konut satışlarını neredeyse tamamen durma noktasına getirdi. Faiz artışları, inşaat malzemeleri ve işçilik maliyetlerini de artırdı. borsalideri.com'da yer alan habere göre bu durum, inşaat projelerinin kârlılığını düşürdü ve bazı projelerin ertelenmesine veya iptal edilmesine yol açtı. Faizlerdeki yükseliş, inşaat malzemeleri ve işçilik maliyetlerini de beraberinde getirdi. Borsalideri.com'da yayımlanan habere göre bu durum, inşaat projelerinin kârlılığını azalttı ve bazı projelerin ertelenmesine veya iptal edilmesine neden oldu. Yüksek faiz oranları, yatırımcıları daha az riskli ve yüksek getirili olan mevduat, altın, döviz gibi yatırım araçlarına yöneltti. Tüm bu gelişmeler, konut satışlarında ciddi bir düşüşe ve sektörde belirgin bir durgunluğa yol açtı. İnşaat firmaları, ürettikleri konut projelerini satamadıkları için önemli bir konut stoğu birikimi yaşadı. KAMPANYA YENİ BİR İVME KAZANDIRACAK Konut sektöründeki durgunluğu gidermek ve ev sahibi olmak isteyenlere yardımcı olmak amacıyla yeni bir konut kampanyası başlatılıyor. Bu kampanyanın, konut satışlarını canlandırarak inşaat sektörüne ivme kazandırması hedefleniyor.

TCMB: Makroihtiyati politikalar finansal piyasalara hızlı ve etkili bir şekilde yansımaktadır Haber

TCMB: Makroihtiyati politikalar finansal piyasalara hızlı ve etkili bir şekilde yansımaktadır

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), Finansal İstikrar raporunu yayımladı. Raporda sıkı para politikası duruşunun ve makroihtiyati politikaların finansal piyasalara hızlı ve etkili bir şekilde yansıdığı, uygulanan politika bileşiminin kredi büyümesi üzerindeki etkisinin belirgin bir şekilde gözlenirken, Türk lirası kredi büyümesi iç talebi dengeleyici nitelikte ılımlı seyrettiği ifade edildi. Raporda TL mevduat faizlerinin seviyesi tasarrufu teşvik ederek Türk lirasına olan ilgiyi artırdığı belirtildi. Yabancı para krediler büyüme sınırı düzenlemesine dahil edilirken, bu krediler iç talep ve dış ticaretteki dengelenmeye etkisi açısından yakından takip edildi. Rapora göre kur korumalı hesaplarda düşüş sürerken, Nisan ayından itibaren yabancı para mevduat hesaplarında kayda değer gerileme gözlendi. Yurt dışı ve yurt içi yerleşiklerin Türk lirası finansal varlıklara yönelimi ile finansal sistemde oluşan likidite fazlası, ilave zorunlu karşılık adımları ile sterilize edildi. Ülke risk priminde gözlenen iyileşmeyle birlikte reel sektör ve bankacılık sektörü vadesi gelen dış borçlarını yüksek oranlarda yeniledi. Finansal koşullardaki sıkılaşma sonrasında bireysel kredi kalitesinde sınırlı bir bozulma görülürken, bu kredilerdeki gelişmeler yakından takip edildi. Hanehalkı borçluluğundaki düşük seviye korunmakla birlikte kısa vadeli bireysel kredi kartı borcunun hanehalkı borcu içindeki payı arttı. Reel sektörün düşük borçluluk oranının yanı sıra yüksek kârlılık ve likidite oranları, sıkı finansal koşulların ticari kredi kalitesi üzerindeki etkisini sınırlandırdı. Raporun tamamı şu şekilde paylaşıldı: “Küresel finansal koşullar ve gelişmiş ülke merkez bankalarınca uygulanmaya devam edilen sıkı para politikaları küresel büyümeyi baskılamaya devam etmektedir. Temel ekonomik göstergeler, ABD ekonomisinde büyüme görünümünün Türkiye’nin ana ticaret ortaklarından Euro Bölgesi’nden olumlu ayrıştığına işaret etmektedir. ABD başta olmak üzere gelişmiş ülke merkez bankalarının faiz indirim süreçlerine yönelik belirsizlikler ve küresel risk iştahına ilişkin gelişmeler, gelişmekte olan ülkelere yönelik portföy akımlarında dalgalı bir seyre neden olmaktadır. İç talebin büyümeye katkısı yıllık bazda azalmakla birlikte yurt içi talepteki dirençli seyir sürmektedir. Tüketimin büyümeye katkısı azalırken, net ihracatın katkısı artmaktadır. İç talepteki dengelenme eğilimi ve beklentilerin iyileşmesiyle birlikte, cari işlemler açığı gerilemiştir. Son dönemde cari işlemler açığının finansmanında uzun vadeli borçlanma araçları ile portföy akımlarının ağırlığı da artmaktadır. Kamu maliyesinde ise deprem kaynaklı harcamaların etkisi sürmekte olup bütçe açığının GSYİH’ye oranı yükselmiştir. Son Rapor döneminde yıllık enflasyon ise, hizmet grubu ağırlıklı olmak üzere artış kaydetmiştir. Türk lirasındaki istikrarlı seyir, finansal koşullardaki sıkılaşma ve iç talepteki dengelenme, önümüzdeki dönemde fiyat artışlarının yavaşlamasını sağlayacaktır. Şubat ve mart aylarında ivmelenen Türk lirası (TL) ticari krediler politika faiz artırımı ve makroihtiyati tedbirler sonrasında yavaşlarken, yabancı para (YP) kredi kullanımı canlanmıştır. TL ticari kredi büyümesi politika faiz artışının yanı sıra kredi büyüme sınırının düşürülmesi ve zorunlu karşılık tesisi uygulaması sonrasında nisan ayından itibaren gerilemiştir. TL’de değer kaybına yönelik beklentilerin zayıflaması, kur oynaklığının azalması ve TL ticari kredi ile YP kredi maliyetleri arasında beklenen maliyet farkının açılması ise, YP kredi talebinin artmasına neden olmuştur. Sistemde TL likiditenin artması bankaların TL karşılığı para takası işlemlerinin azalmasına yol açarken, bankaların YP kredi plasmanında kullanabilecekleri döviz likiditesinin artmasına neden olarak YP kredilerini arz kanalından da desteklemiştir. Bu gelişmeler ışığında 2018 yılından itibaren gerilemekte olan YP krediler, arz ve talep koşullarının desteklemesiyle 2024 yılında artmıştır. Mayıs ayında düzenleme çerçevesinde yapılan değişiklik ile YP kredilere aylık büyüme sınırı getirilmiş, sınırın aşılması durumunda zorunlu karşılık yükümlülüğü uygulamasına başlanmıştır. YP kredi kullanımına ilişkin gelişmeler, kredi kullanıcısının döviz geliri durumunun yanı sıra, kredi büyümesinin iç talepteki ve dış ticaretteki dengelenmeye etkisi açısından yakından takip edilmektedir. Bireysel kredilere yönelik devreye alınan makroihtiyati önlemler ve politika faiz artışıyla tüketici kredilerinde büyüme zayıflamıştır. 2024 yılının ilk çeyreğinde artan belirsizlik algısı nedeniyle kredi talebinin hızlanması sürecinde, tüketici kredi büyümesi kredi kartı ve ihtiyaç kredisi kaynaklı artmıştır. Bu kredilere yönelik alınan makroihtiyati önlemler ve azami faiz oranlarında yapılan artışlar sonrasında, nisan ayında bireysel kredi kartı ve ihtiyaç kredisi büyümesi zayıflayarak, son iki çeyrekteki büyüme oranlarının altına gerilemiştir. Bireysel kredi kartında nakit avans kullanımı da azalmaktadır. Bireysel kredi büyümesindeki yavaşlama tüketim harcamalarının dengelenmesine ve cari işlemler dengesine olumlu katkı verecektir. Konut ve taşıt kredilerine yönelik uygulamada olan tedbirlerin de etkisiyle bu kredilerdeki zayıf görünüm sürmektedir. Finansal koşullardaki sıkılaşma sonrasında bireysel kredi tahsili gecikmiş alacak (TGA) oranında bir miktar bozulma gözlenmektedir. Bankacılık sektöründe TGA oranı, bireysel TGA oranındaki artışa rağmen firma TGA oranındaki azalış sonucu yatay seyrini korumuştur. Bununla birlikte TGA oranları, tarihsel ortalamalarının altındaki düşük seyrini tüm kredi alt türlerinde korumaktadır. Yakın izlemedeki ticari kredi oranı gerilemeye devam ederken, bireysel kredi yakın izleme oranı ödemesi geciken borçların etkisiyle artmıştır. Bireysel kredi kalitesindeki gelişmeler yakından takip edilmektedir. Finansal koşulların sıkılaştığı bu dönemde iktisadi faaliyette ve istihdamda önemli bir bozulma olmaması bireylerin kredi kalitesi görünümünde dengeleyici olmaktadır. Diğer yandan, kredi kartı, nakit avans ve kredili mevduat hesabı gibi kısa vadeli borçların yüksek faiz ile çevrilmesi borç servis yükünü artırabilecektir. Bu nedenle önümüzdeki dönemde bireysel müşterilerin borç, gelir ve tüketim yapılarında dengelenmenin olması önem arz etmektedir. Bankaların önceki dönemde ihtiyatlı bir yaklaşım ile ayırdıkları yüksek karşılıklar, aktif kalitesi kaynaklı bozulmalara karşı önemli bir tampon görevi görmekte ve banka bilançolarını desteklemektedir. Firmaların borçluluğu gerilerken, kârlılık göstergeleri tarihsel ortalamaların üzerinde seyretmekte ve likidite yapılarındaki güçlü görünüm korunmaktadır. Yükselen TL kredi maliyetleri firmaların YP krediye yönelimini artırmış olmakla birlikte, reel sektörün finansal kaldıraç oranı ve YP açık pozisyonu düşük seviyelerde seyretmektedir. YP kredi borcundaki artışa rağmen firmaların ihracat gelirleri ile YP borçlarını karşılama kapasitesindeki iyileşme devam etmektedir. YP kredi büyümelerinin de düzenleme sınırlarına dâhil edilmesiyle firmaların kur riski görünümünde önemli bir bozulma öngörülmemektedir. Hanehalkı borcunun milli gelire oranındaki düşük seviye korunurken bireysel kredi kartı borcunun payı artmaktadır. Kişi başı borç ve gelire oranla borçluluk göstergeleri bireysel kredi kartı hariç diğer tüketici kredilerinde gerilemeye devam etmiştir. Finansal koşullardaki sıkılaşmaya ilave olarak bireysel kredilerde ortalama vadenin kısalması, borç/gelir uyumsuzluğu yaşayan bireylerin kredi riskinde artışa neden olabilecektir. Hanehalkının finansal varlık kompozisyonunda TL cinsi varlıkların ağırlığı artarken, kur korumalı ürünlerin payı azalmaktadır. Hanehalkının hisse senedi, yatırım fonu ve emeklilik sistemi gibi Türk lirası alternatif finansal varlıklar ile tasarruflarını çeşitlendirme eğilimi devam etmektedir. Parasal sıkılık ve destekleyici makroihtiyati çerçeve, Türk lirasına geçişi hızlandırırken, bankaların döviz ve TL likiditeleri artmaktadır. Politika faiz artırımı ve ek makroihtiyati düzenlemeler sonrasında TL mevduat faizleri mart ayının ikinci yarısından itibaren hızlı bir şekilde yükselmiştir. Nisan ayının ilk haftasından itibaren YP mevduattan ve kur korumalı mevduattan TL mevduata geçişlerin yanı sıra yurt dışından portföy girişleri ve yurt dışı yerleşiklerle yapılan swap işlemleri de hızlı bir şekilde artmıştır. Bu gelişmeler finansal sistemin TL likidite fazlasına geçmesine neden olurken, bankaların TCMB ile gerçekleştirdiği depo işlemlerinin artmasına ve para takası işlemlerinin azalmasına neden olmuştur. Sistemdeki TL likidite fazlası, ilave ZK adımları ile sterilize edilmiştir. Mevcut politika bileşimi, Türkiye’ye yönelik risk algısının iyileşmesini ve risk priminin düşmesini sağlamıştır. Ülke risk priminde gözlenen iyileşmeyle birlikte bankaların yurt dışı borçlanma maliyetleri azalırken, orta-uzun vadeli enstrümanlar başta olmak üzere ilave yeni kaynak temini ile dış borç yenileme oranları artmıştır. Sendikasyon kredisi yenilemelerinde maliyetler bir önceki döneme göre 100 baz puan (bp) gerilerken yenileme oranı yüzde 120 seviyesinin üzerinde gerçekleşmektedir. Bankaların uzun vadeli eurobond ihraçları ve sermaye benzeri borçlanmaları canlı bir seyir izlemektedir. Bankalar 2024 yılının mayıs ayına kadar olan dönemde 4,1 milyar ABD doları tutarında sermaye benzeri borçlanma ürünleri ile yeni kaynak temin etmişlerdir. Banka bilançolarının etkin yönetilmesi, faiz artırım sürecinin bilançolara etkisinin sınırlı kalmasını sağlamıştır. Sıkılaşma öncesi dönemde değişken faizli ve kısa vadeli kredilerin artması ve mevduat vadesindeki uzama, yeniden fiyatlama kanalı kaynaklı faiz riskinin yönetilebilmesine katkı vermiştir. Menkul kıymetlerin değer azalışı kaynaklı olası kayıplar, bu kıymetleri ağırlıklı olarak itfa edilmiş değerleri ile sınıflandırılması sayesinde dengelenmiştir. Bu çerçevede bankaların olası faiz şoklarına karşı düzenleme sınırlarıyla uyumlu bir risk görünümüne ve bilanço yapısına sahip olduğu değerlendirilmektedir. Bankaların kârlılığı net faiz marjındaki gerilemeye rağmen kredi büyümesi ve ücret-komisyon gelirlerinin olumlu etkisiyle bir miktar dengelenmiştir. Politika faizi artırımlarının kredi ve mevduat fiyatlaması üzerindeki etkileri ile şubat ayına kadar olan dönemde yüksek ZK maliyeti, özkaynak kârlılığında düşüşe neden olmuştur. İkinci çeyrekten itibaren faiz artırımlarının bilançolardaki yeniden fiyatlama etkisinin azalması, ücret ve komisyon gelirlerindeki performansın devamı ve kredi risk maliyetinde artışın sınırlı olması gibi faktörlerle sektörün kâr görünümünün iyileşmesi beklenmektedir. Bankacılık sektörünün sermaye yeterliliği, yasal oranların belirgin üzerinde yer almaktadır. 2024 yılında bankaların sermaye benzeri borçlanmaları, sermaye tamponlarını güçlendirmiştir. Fazla sermayelerin yanı sıra ihtiyati olarak ayrılan serbest karşılıklar, bankaların olası zarar karşılama kapasitesini desteklemektedir. Yavaşlayan kredi büyümesinin önümüzdeki dönemde risk ağırlıklı varlıklardaki artışı sınırlaması ve kâr performansındaki iyileşmeyle birlikte bankaların sermaye yeterlilik göstergelerinde olumlu seyrin sürmesi beklenmektedir."

Uzmanlardan Merkez Bankasının faiz kararı değerlendirmesi Haber

Uzmanlardan Merkez Bankasının faiz kararı değerlendirmesi

TCMB Para Politikası Kurulu (PPK), politika faizi olan bir hafta vadeli repo ihale faiz oranını değiştirmeyerek yüzde 50'de tuttu. AA Finans analisti ve ekonomist Haluk Bürümcekçi, TCMB'nin karar metninde kullanılan, "Aylık enflasyonun ana eğiliminde belirgin ve kalıcı bir düşüş sağlanana ve enflasyon beklentileri öngörülen tahmin aralığına yakınsayana kadar sıkı para politikası duruşu sürdürülecektir. Enflasyonda belirgin ve kalıcı bir bozulma öngörülmesi durumunda ise para politikası duruşu sıkılaştırılacaktır." cümlesi ile gerekmesi durumunda politika faizinde ilave artışlar olabileceği sinyalinin verilmeye devam edildiğini belirtti. Ancak bankanın kısa vadede finansal koşullardaki sıkılaşmanın yansımalarını ve parasal sıkılaştırmanın gecikmeli etkilerini gözlemeyi tercih etmesi nedeniyle likidite fazlasının açıklanan tedbirlerle sterilize edilerek fonlama maliyetini ve gecelik repo faizini yüksek tutmaya çalışabileceğini ifade eden Bürümcekçi, "Finansal koşullardaki sıkılaşmanın ve para politikasındaki ilave sıkılaşmanın dezenflasyon patikasına dönüş açısından katkılarının olmasını beklerken, maliye politikasında açıklanan kamu tasarrufu kaynaklı tedbirlerden gereken boyutta destek gelmeyeceği anlaşılmıştır." dedi. "Politika faizinin yüzde 50 seviyesinde ne kadar korunacağı enflasyon eğilimine bağlı" Bu doğrultuda, politika faizinde haziran ayında da değişim beklenmezken, politika faizinin uzun süre yüzde 50 seviyesinde korunacağı düşüncesinde olduklarını söyleyen Bürümcekçi, bu sürenin uzunluğunun ise enflasyon eğilimi ve enflasyon beklentilerinin TCMB senaryosuna uyumuna dair gelişmelere bağlı olacağını kaydetti. In Touch Capital Markets Kıdemli FX Analisti Piotr Matys de enflasyonun mayıs ayında yüzde 75-76 seviyelerinde zirveye ulaşacağı ve yılın ikinci yarısında yavaşlamaya başlayacağı göz önünde bulundurulduğunda TCMB Başkanı Fatih Karahan liderliğindeki Merkez Bankası yetkililerinin para politikasının yeterince sıkı seviyede bulunduğu görüşüne sahip olduğunu belirtti. Bu nedenle bugün politika faizinin yaygın olarak beklendiği gibi yüzde 50'de bırakıldığını ifade eden Matys, TCMB'nin ayrıca enflasyonun resmi tahminlerden belirgin şekilde sapması halinde ciddi bir faiz artırımı düşünebileceğini de yinelediğini vurguladı.

Merkez Bankası'ndan yeni adımlar: Kur korumalı mevduat ve döviz kredilerinde değişiklik Haber

Merkez Bankası'ndan yeni adımlar: Kur korumalı mevduat ve döviz kredilerinde değişiklik

TCMB'den yapılan duyuruda, makro finansal istikrarın korunması, parasal aktarım mekanizmasının desteklenmesi ve likidite fazlasının sterilizasyonu amacıyla TL mevduat ve KKM hesaplarına uygulanan zorunlu karşılık oranlarının artırıldığı belirtildi. TL mevduat ve KKM hesaplarına uygulanan zorunlu karşılık oranları şöyle belirlendi:                                                        Önceki Oran         Yeni Oran Kısa vadeli TL mevduat                  Yüzde 8                Yüzde 12 Uzun vadeli TL mevduat                Yüzde 0                 Yüzde 8 Kısa vadeli KKM                             Yüzde 25             Yüzde 33 Uzun vadeli KKM                           Yüzde 10             Yüzde 22 Duyuruda, zorunlu karşılıkların yarın tesis edileceği bildirildi. Zorunlu karşılık faiz ve komisyon uygulamalarında da KKM'nin TL'ye geçişine ilişkin hedefin korunduğu belirtilen duyuruda, yenileme dahil toplam hedefin yüzde 75'e düşürüldüğü bilgisi verildi. Duyuruda, tüzel kişi KKM ile gerçek ve tüzel kişi YUVAM hesaplarının bir sonraki hesaplama döneminden itibaren geçerli olacak şekilde toplam hedef hesaplamasından kaydedilerek, toplam hedefin sağlanması halinde KKM için tesis edilen zorunlu karşılıklara uygulanan faiz oranının politika faiz oranının yüzde 40'ına düşürüldüğü ifade edildi. Yabancı para kredilere aylık yüzde 2 büyüme sınırı getirildi Yabancı para kredilere aylık yüzde 2 büyüme sınırı getirildiği belirtilen duyuruda, sınırı aşan kredi tutarı kadar TL cinsinden zorunlu karşılığın bir yıl boyunca bloke olarak tesis edilmesine karar verildiği kaydedildi. Duyuruda, "Zorunlu karşılık oranlarına ilişkin karar Resmi Gazete'de yayımlanacak olup, diğer kararlara ilişkin uygulama talimatları bankalara iletilecektir." ifadesi kullanıldı.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.