Öğrenciler tehlikede: MESEM’ler can alıyor!
YAREN GÜZELKAN-ÖZEL HABER- Eğitim sisteminde sorunlar giderek derinleşiyor. Okullarda bir öğün sıcak yemek, Çevreme Duyarlıyım, Değerlerime Sahip Çıkıyorum (ÇEDES) projesi, eğitimde özelleştirme gibi birçok sorun yer alırken Milli Eğitim Bakanlığı tarafından kurulan Mesleki Eğitim Merkezi (MESEM) projesi de bu sorunlardan biri. MESEM; çırak kalfa yetiştirme programı ve bu kapsamda öğrencinin 4 gün işletmelere çalışmaya 1 günde okula gittiği bir sistem… Uygulamaya kayıtlı öğrenci sayısı 1 milyonu geçmiş durumda ve eylül ayından itibaren de toplamda 8 öğrenci MESEM yüzünden hayatını kaybetti.
Eğitim-İş 3 No’lu Şube Başkanı Sevda Ketenci, MESEM uygulamasını eleştirdi. MESEM’in öğrenciyi örgün eğitimden uzaklaştırıp yoksul çocukların emeğini sömürüldüğünü belirten Ketenci, sistemin patronlara yaradığını söyledi. Öğrencilerin çocuk işçi yapılmaya çalışıldığını iddia eden Ketenci, bu durum asla kabul etmeyeceklerini vurguladı. Ketenci, “Meslek liselerini geri plana çekip MESEM’leri ön plana çıkararak çocukların hayatını tehlikeye attıklarını ve ekonomik koşulları uygun olmayan ailelerin bir de evlat acısı ile karşı karşıya kaldığını görüyoruz” diye konuştu.
ÇOCUK İŞÇİLİĞİ KABUL EDİLEMEZ
MESEM uygulamasının ne olduğuna ilişkin konuşan Ketenci, “MESEM; öğrenciyi örgün eğitimin içinden çıkarıp dışarıya karşı eğitimli öğrenci sayısını çok yüksek gösteriyor, ayrıca yoksul çocukların emeğinin sömürüldüğü bir sistem… Patronların karına kar kattığı bir uygulamadır” dedi.
Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) ‘1 milyon öğrenciye ulaştık ve gurur duyuyoruz’ dediği MESEM’in devletin kendi eliyle çocuk işçi çalıştırdığı bir sisteme dönüştüğüne dikkat çeken Ketenci, “Önce bunu protokollerle yapsalar da 2021 yılından itibaren MESEM’ler yasal hale getirildi. Sermayenin mesleki ve teknik eğitim alanına gerek müfredat ile gerekse teknik eğitim alanında yönetim düzeyine girmesi aslında memleketten ne istediğini ortaya koyuyor. Bugün her 4 öğrenciden birinin aç olduğu, öğrenci başına 1 TL bile harçlık düşmediği ekonomik koşulları hesaplarsak eğitim maliyetini karşılayamayan ailelere MESEM başka bir seçenek bırakmıyor. Biz ise burada derinleşen ekonomik krizle hızla yoksullaşan ailelerin çocuklarına devletin eğitim verme hakkını savunuyoruz ve Eğitim-İş olarak en önemli önceliğimiz budur. Öğrencilerimiz nitelikli eğitim hakkını alana kadar da MESEM’lere karşı durmaya devam edeceğiz. 12 yıllık eğitimini tamamlamayan bir öğrencinin, lise çağında örgün eğitiminden ayırıp işletmelerde çocuk işçi olarak çalıştırılması asla kabul edilemez” ifadelerini kullandı.
ÖĞRENCİ DEVAMSIZ SAYILIYOR
MESEM uygulamasında olan öğrencilerin haftanın 4 günü çalışmaya 1 gün ise okula gittiğini ve çocuk okula gitmedi diye devamsızlık yaptığı sayılmasına tepki gösteren Ketenci, “Ayrıca bu çocuklar işletmelerde çalışırken asgari ücretin yüzde 30’unu alıyor ve işletme bu ücreti ödemediği için devletin kamu kaynaklarından karşılanıyor” dedi.
“Devletin en önemli sorumluluğu çocuğa nitelikli eğitim hakkını sağlamasıdır” diyen Ketenci, “Eğitim hakkı da örgün eğitimle yani 12 yıl çocuğun eğitimin içerisinde kalması ile gerçekleşir. Bunu gerçekleştirmesi için devletin öğrencinin eğitim hakkıyla ilgili tüm masrafları karşılaması gerekir. Biz Eğitim-İş olarak neden parasız eğitimi savunuyoruz? Çünkü eğitim devletin sorumluluğudur kamu kaynaklarını çocuğun eğitimi için kullanmalı. Çocuk işçi olarak çalıştırılan çocuğun parasını vermek için değil” eleştirisinde bulundu.
EVLAT ACISI İLE KARŞI KARŞIYALAR
Arda Tonbul, Ulaş Dumlu, Zekai Dikici gibi MESEM adı altında çalıştırılırken işyerlerinde ölüme gönderilen ve ölüm tehlikesinde olan çocuklar adına konuşan Ketenci, “İşçinin orada hangi güvence ile çalıştırıldığını az çok hepimiz tahmin ediyoruz. 1 milyon 300’e yakın çocuk işçi var bu sistemin içinde ve asla doğru bulmuyoruz. Süreci takip ederek gerekli tepkimizi de her yerde veriyoruz. İktidarın ve bu ekonomik koşulları sağlayan hükümetin karlı olduğu da apaçık ortada. Orada çocuk işçi olarak çalışırken çocuğun güvenliğinden asla emin olamayız” isyanında bulundu. Sevda Ketenci, eylül ayından itibaren toplamda 8 öğrencinin hayatını kaybettiğini ve bu sayının ne kadar büyük olduğunu söyleyerek sistemin içine mecburi bırakılan, ekonomik koşulları uygun olmayan ailelerin bir de evlat acısı ile karşı karşıya kaldığını söyledi.
ÇOCUĞUN YERİ OKULDUR
Meslek liselerinin aslında meslek edinmek isteyen öğrenciler açısından öneminin büyük olduğuna değinen Ketenci, “Meslek lisesinde çocuk staj yapar bilirsiniz ki; stajını yapar evet ama mesleğini alanda öğrenmek için yapar. Sistemi devam ettiremeyen, meslek liselerini güncelleyemeyen, modern çağın gereklerine hazırlayamayan hükümet aynı zamanda kamu kaynaklarını daha az kullanmak için örgün eğitimin içindeki çocuğun masrafını azaltmak için MESEM gibi bir yöntem seçmiştir. Bir çocuğun yeri okuldur. Meslek liseleri tabi ki de olacak ama meslek liselerini geri plana çekip MESEM’leri ön plana çıkararak çocukların hayatını tehlikeye attıklarını da görüyoruz” dedi.