Türkiye’nin mimari harikaları
Türkiye köklü tarihi geçmişi dolayısıyla çok eski yıllardan bu yana birçok medeniyete ev sahipliği yapmıştır. Bulunduğu coğrafya nedeniyle son derece verimli ve kıymetli topraklara sahiptir. Adını dünyaya duyurmayı başarmış birçok ünlü mimar ve sanatçının yaşadığı bu topraklar, parmakla gösterilen mimari yapıları bünyesinde barındırır. Türkiye’nin saymakla bitmeyecek eşsiz mimari yapılarından en ünlü olanlarını haberimizin devamında sizin için derledik.
TÜRKİYE’NİN 10 MİMARİ HARİKASI
Türkiye, mimari açıdan tüm dünyanın hayranlıkla baktığı pek çok eserin bulunduğu bir ülke. Bu eserlerden 10 tanesini sizin için inceledik. İşte Türkiye’nin 10 mimari harikası:
10. Ayasofya
“Kutsal Bilgelik” anlamına gelen Ayasofya, binlerce yıllık tarihi ve eşsiz mimarisi ile dünya çapında tanınan son derece önemli bir mimari eser. Günümüzde tam adı Ayasofya-i Kebîr Câmi-i Şerîi’dir. İstanbul’da yer alan Ayasofya, Bizans İmparatoru I. Justinianus tarafından 532-537 yılları arasında yaptırıldı. İnşa edildiği dönem bazilika plan bir patrik katedrali olarak kullanılan Ayasofya, 1453 yılında İstanbul’un Fatih Sultan Mehmed tarafından fethedilmesi ile cami olarak kullanıldı. 1934 yılında yayımlanan Bakanlar Kurulu Kararnamesi ile Mustafa Kemal Atatürk tarafından müzeye dönüştürülen eser, 2020 yılına kadar müze olarak varlığını sürdürdü. 2020 yılından bu yana da cami olarak hizmet veren Ayasofya hem İstanbul’un hem de ülkemizin en önemli simgelerinden biridir.
9. Topkapı Sarayı
Fatih Sultan Mehmed tarafından 1478 yılında yaptırılan Topkapı Sarayı, 600 yıllık Osmanlı İmparatorluğu’nun 400 yılı boyunca devletin idare merkezi olarak kullanılmıştır. Osmanlı padişahlarının yaşadığı saray olarak da bilinen Topkapı’da bir zamanlar 4 bine yakın insanın yaşadığı söylenir. Saray ahalisinin Dolmabahçe ve Yıldız saraylarına taşınması ile Topkapı Sarayı boşaltıldı. Ancak saray hiçbir zaman önemini yitirmedi.
8. Dolmabahçe Sarayı
İstanbul’da 250 bin metrekarelik devasa bir alan üzerine kurulan Dolmabahçe Sarayı, Sultan Abdülmecid tarafından yaptırıldı. 1843 yılında yapımına başlanan saray, 1856 yılında tamamlandı. Dolmabahçe Sarayı’nın tamamlanmasının ardından, Osmanlı Hanedanı yaşamlarını sürdüğü Topkapı Sarayı’ndan ayrıl ve buraya taşındı. Mimari açıdan son derece kıymetli olan yapı, Barok tarzı mimari ve Osmanlı mimarisinin bir harmanı olarak Neo-Osmanlı stilinin en gözde örnekleri arasında yer alır.
7. Sümela Manastırı
Trabzon’un Maçka ili sınırları içerisinde yer alan Sümela Manastırı, Altındere Vadisi Milli Parkı içerisinde konumlanır. Deniz seviyesinden bin 150 metre yükseklikte bulunan Sümela, bir Rum Ortodoks manastır ve kilise komplesi olarak geçer. İnşa edildiği dönemin M.S. 365-395 yılları arasına denk geldiği tahmin edilir. Yapımı ve manastır olarak kullanılma süreci hakkında tam net bir bilgi bulunmaz. 14. yüzyılda yaşanan Türkmen akınlarına maruz kalan Trabzon’un savunulmasında karakol olarak görev alan Sümela Manastırı, Osmanlı kontrolü altına girildiğinde de aynı amaçla kullanıldı.
6. Galata Kulesi
İstanbul’un Beyoğlu isimli ilçesinin sınırları içerisinde yer alan Galata Kulesi, ismini konumlandığı Galata semtinden alır. Gözetleme kulesi amacıyla inşa edilen kule, Romenesk tarzda mimariye sahiptir. 1348 yılında yapımı tamamlanan Galata Kulesi, 2013 yılında UNESCO tarafından Dünya Mirası Geçici Listesi’ne eklendi. 2019 yılında Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından mülkiyet ve işletme hakları alınan yapı, 2020 yılından bu yana müze ve sergi mekanı olarak kullanılıyor. Yerli ve yabancı binlerce turistin İstanbul ziyaretlerinde mutlaka uğrağı Galata Kulesi hakkında bir rivayet de bulunuyor. Bu rivayete göre Galata Kulesi’ne ilk kiminle çıkılırsa, o kişi ile evlenileceği söylenir.
5. Süleymaniye Camii
Kanuni Sultan Süleyman adına Mimar Sinan tarafından 1551 ve 1557 yılları arasında inşa edilen cami, İstanbul’un Fatih isimli ilçesinde konumlanır. Süleymaniye Camii, Mimar Sinan’ın kalfalık eseri olarak nitelendirilir. Süleymaniye Külliyesi’nin bir parçası olarak inşa edilen Süleymaniye Camisi, klasik Osmanlı mimarisinin en önemli eserleri arasında yer alır. Caminin kubbesi 53 metre yüksekliğe ve 27,5 metre çapa sahiptir. Dört fil ayağı üzerine oturan Süleymaniye Camii, yapıldığı dönemden bugüne birçok deprem yaşamış, ancak tek bir duvarında dahi bir çatlak oluşmamıştır.
4. Yerebatan Sarnıcı
526 ila 527 yılları arasında İstanbul’un su ihtiyacının karşılanması amacıyla inşa edilen Yerebatan Sarnıcı, Bizans İmparatoru I. Justinianus tarafından yaptırıldı. Ayasofya’nın güneybatısında konumlanan Yerebatan Sarnıcı’nın ismi, suyun içerisinden yükselen çok sayıda mermer sütundan gelir. Sarnıç üzerinde eskiden bir bazilika yer almasından dolayı, Bazilika Sarnıcı olarak da isimlendirilir. Doğu Romaz tarzı mimarisi bulunan Yerebatan Sarnıcı, bugün bir müze olarak dünyanın dört bir tarafından misafirlerini ağırlıyor.
3. Ulu Camii
Bursa’nın en önemli simgelerinden biri olan Ulu Camii, Osmangazi isimli ilçede konumlanır. 1396-1400 yılları arasında I. Bayezid tarafından inşa ettirilen Ulu Camii, çok ayaklı cami şemasının en klasik ve anıtsal örnekleri arasında yer alır. Ülkemizde iç cemaat alanı en geniş olan camii, Osmanlı Devleti Dönemi’nden kalan en göz alıcı yapılardan biridir.
2. Haydarpaşa Garı
İstanbul’un Anadolu Yakası’nda konumlanan Kadıköy isimli ilçede yer alan Haydarpaşa Garı, Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları’na (TCDD) bağlı bir tren istasyonudur. Haydarpaşa Garı’nın ilk binasının yapımı Osmanlı Devleti Dönemi’ndedir. Osmanlı İmparatorluğu Nâfia Nezâreti tarafından inşa edilmiş ve 22 Eylül 1872 yılında hizmet vermeye başlamıştır. Zamanla binanın yetersiz kalması nedeniyle Alman mimarlar tarafından yeniden tasarlanmıştır. Neoklasik Alman tarzıyla dizayn bina, 19 Ağustos 1908 yılında hizmet vermeye başlamıştır.
1. Anıtkabir
Türk Milleti için son derece önemli bir yere sahip olan Anıtkabir, içerisinde Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün anıt mezarı bulunan bir komplekstir. Ankara’nın Çankaya isimli ilçesinde konumlanan Anıtkabir’in yapımına 1944 yılında başlanmış ve 1953 yılında tamamlanmıştır. Mustafa Kemal Atatürk’ün 10 Kasım 1938 yılında vefat etmesinin ardından naaşı, bir anıt mezar yapılana kadar Ankara Etnografya Müzesi’ne yerleştirildi. Emin Onat ve Orhan Ada tarafından tasarlanan Anıtkabir’in yapımının tamamlanmasının ardından, 10 Kasım 1953’te Atatürk’ün mezarı Anıtkabir’e taşındı.
BU İÇERİK DE İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR: Dünyanın sembolik yapıları