#MS hastalığı

MS hastalığı haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, MS hastalığı haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

MS hastalığı nedir? MS ilk belirtileri nelerdir? Haber

MS hastalığı nedir? MS ilk belirtileri nelerdir?

MS hastalığı hakkında bilgiler merak ediliyor ve arama motorlarında aratılıyor. Bizler de sizin için MS hastalığı hakkında merak edilen tüm detayları derledik. Peki MS hastalığı nedir ve ilk belirtileri nelerdir? İşte detaylar… MS hastalığı nedir? MS (Multiple Skleroz), merkezi sinir sistemini etkileyen bir hastalıktır ve kol ya da bacaklarda güçsüzlük, görme problemleri, yürüyüş zorlukları ve denge-koordinasyon sorunlarına yol açabilir. Bu hastalık, bağışıklık sisteminin sinir liflerini çevreleyen koruyucu miyelin kılıfına saldırması sonucu, beynin vücutla olan iletişimini bozar. Multiple Skleroz hastalığında, öncelikle santral sinir sistemindeki beyaz madde yapıları etkilenir. Beyaz madde, santral sinir sistemindeki sinir liflerinin yanı sıra, bu bölge ile vücudun diğer kısımları arasındaki iletişimi sağlar. MS ilk belirtileri nelerdir? Multiple Skleroz (MS)  hastalığının başlangıç belirtileri, genellikle kol veya bacaklarda güç kaybı ve görme problemleri şeklinde ortaya çıkar. Hastalık ilerledikçe, uyuşma, karıncalanma, duyusal eksiklikler, denge ve koordinasyon sorunları, halsizlik, kas spazmları, bulanık görme ve idrar kaçırma gibi belirtiler görülebilir. Titreme de hastalığın diğer semptomları arasında yer alır. MS hastası olup olmadığımı nasıl anlarım? Multipl Skleroz teşhisi genellikle nöroloji uzmanının gerçekleştirdiği muayene ile konulur. Bu muayeneye ek olarak, çeşitli nörolojik testler ve radyolojik görüntüleme yöntemleri uygulanır. Bu testlerin sonuçlarına dayanarak MS tanısı konur. Hastalık, neredeyse her yaş grubunda görülebilir. MS hastalığı sebepleri nelerdir? MS hastalığı, bağışıklık sisteminin beyin, optik sinir ve omurilikteki sinir hücrelerinin etrafını saran koruyucu miyelin kılıfına saldırması sonucu gelişir. Hastalığın kesin nedeni henüz net olarak belirlenmemiştir; ancak çevresel etkenlerin, bazı genetik mutasyonları tetikleyerek hastalığın ortaya çıkmasına katkıda bulunduğu düşünülmektedir. MS hastalığının gelişiminde etkili olabilecek bazı faktörler şunlardır: Çevresel Faktörler: Organik çözücüler, cıva, böcek ilaçları ve radyasyona maruz kalma, hastalık riskini artırabilir. Etnik Köken: Hastalık, Kafkas ve Kuzey Afrika kökenli bireylerde daha yaygın görülür. Sarı ve kısmen siyah ırk, beyaz ırka kıyasla hastalıktan daha fazla korunma sağlar. Ayrıca, Kuzey Avrupa, Amerika ve Kanada'nın kuzey bölgelerinde hastalık oranı yüksekken, ekvator çevresindeki bölgelerde daha düşük orandadır. Virüslerin Rolü: Geçmişte herpes ve varisella zoster virüslerine maruz kalmanın hastalık üzerinde etkili olabileceği düşünülmektedir. Kalıtım: Genetik faktörler, çevresel tetikleyicilerle etkileşime girerek hastalığın gelişiminde rol oynar. MS'li bir ebeveynin çocuğunda hastalığın görülme riski, aynı yaş grubundaki diğer bireylere göre 7-10 kat daha fazladır. Ancak genetik faktörler, hastalığın oluşumunda tek başına belirleyici değildir. Örneğin, genetik olarak aynı olan tek yumurta ikizlerinden birinde MS gelişmişse, diğerinde hastalığın ortaya çıkma riski %25'tir.  

Nöroloji Uzmanı Taşkıran: Siz de MS hastası olabilirsiniz Haber

Nöroloji Uzmanı Taşkıran: Siz de MS hastası olabilirsiniz

Bağışıklık sistemindeki bozukluğun bir sonucu olarak omurilik ve beyinde çok sayıda plağın oluşması ile ortaya çıkan multiple skleroz, halk arasında bilinen ismi ile MS hakkında bilinmeyenleri anlatan Dr. Esra Taşkıran, rahatsızlığın 20-40 yaş aralığındaki kadınlarda daha sık görülen kronik inflamatuar, miyelin kaybıyla giden bir hastalık olduğunu belirterek, "Dünyada 3 milyona yakın, Türkiye’de ise sağlık bakanlığı veri tabanıyla yaptığımız son çalışmaya göre yaklaşık 82 bin MS hastası var. Her 10 kişiden biri MS hastası diyebiliriz" dedi. MS hastalığının belirtileri neler Taşkıran, MS hastalığının belirtilerinin ilerleyen yıllarda kalıcı olabildiğini belirterek, "Genellikle alevlenme ve düzelmelerle seyreden, santral sinir sistemini (beyin ve omurilik) etkileyen, çoğunlukla myelin dediğimiz sinir hücresi kılıfı ve sinir hücrelerinde hasar oluşturur. MS hastaların çoğunda ataklar ve düzelmelerle, küçük bir grupta ise sürekli olarak ilerleyici belirtilerle seyretmektedir. Ataklar özellikle başlangıç döneminde tamamen düzelme gösterse de ilerleyen yıllarda bazı belirtiler kalıcı hale gelebilir. Ataklar; genellikle saatler içinde ortaya çıkan, 24 saatten uzun süren, ateşin ve enfeksiyonun eşlik etmediği yeni nörolojik belirtilerdir" ifadelerini kullandı. "Farklı hastalıkları taklit edebiliyor" MS’in bir merkezi sinir sistemi hastalığı olduğunu ve beyin ile omuriliğin birçok alanını etkilediğinin altını çizen Taşkıran MS, görme bulanıklığı, çift görme, görüntünün kayması gibi görme bozuklukları, bir kolda bacakta ya da her iki bacakta güçsüzlük, yürümede dengesizlik, bir veya iki elde titreme, uyuşma, idrar kaçırma ya da yapamama, cinsel disfonksiyon gibi belirtilerle kendini göstermektedir. Ayrıca MS hastalığı farklı hastalıkları da taklit edebilmektedir. Bu nedenle ayırıcı tanı birçok incelemeyi gerektirebilir. Tanıda ve ayırıcı tanıda MRG (manyetik rezonans görüntüleme) ve beyin omurilik sıvısının (BOS) incelenmesi yararlı yöntemlerdir" şeklinde konuştu. ‘Vitamin düşüklüğü ve sigara kullanımı’ Hastalığın nedeninin tam olarak bilinmediğini vurgulayan Dr. Esra Taşkıran, "MS ve immunoloji alanındaki bilimsel araştırmalar 'multipl skleroz'un ortaya çıkış nedeni, oluş mekanizmaları, tanısı ve tedavisi konusunda her geçen gün daha yeni bilimsel verilere ulaşmamızı sağlamaktadır. MS hastalığında temel neden vücudun immun sisteminin kendi hücrelerine saldırmasıdır. Genetik yatkınlık dışında MS hastalığının ortaya çıkışını enfeksiyonlar (EBV vb.), D vitamini düşüklüğü, sigara, erken yaşta menarş gibi çevresel faktörler tetikleyici olabilir. Özelikle sigaranın pasif içicilik dahil hastalığın ortaya çıkışında, hastalık seyrinde ve tedavi yanıtında önemli olduğunu gösteren kanıtlar giderek artmaktadır" diye konuştu. MS hakkında yanlış bilinenler MS hastalığının öldürücü bir hastalık olmadığını hatırlatan Dr. Esra Taşkıran, MS hakkındaki yanlış bilinenleri şöyle sıraladı: "Multipl skleroz bulaşıcı bir hastalık değildir, aynı evi paylaşan aile bireylerine, aynı ortamda çalışan iş arkadaşlarına bulaşmaz. Ailevi yatkınlık bazı bireylerde tanımlanmasına karşın sadece genetik geçişli bir hastalık değildir. MS hastaların çocuk sahibi olmalarını engelleyen bir hastalık değildir. MS hastaları uygun tedavi yönetimi ve ilaç seçimi ile çocuk sahibi olabilirler. Multipl skleroz öldürücü bir hastalık değildir. MS ruhsal bir hastalık değildir. Multipl skleroz tedavisi olmayan, çaresiz bir hastalık değildir. Gelişen yeni tedavi yöntemleri ile MS tedavi edilebilir bir hastalıktır." MS tedavisinde yeni gelişmeler MS hastalığının tedavisinde büyük mesafe kat edildiğini belirten Taşkıran, dünyadaki tüm uygulamaların Türkiye’de de uygulandığını vurgulayarak, "Multipl skleroz bilimsel çalışmalar ışığında yeni ve etkin tedaviler ile tedavi seçeneklerinin arttığı, MS hastaları ve nöroloji uzmanı arasında sıkı bir iş birliği gerektiren, sosyal, ailesel ve toplumsal desteğin önemli olduğu bir hastalıktır. Dünyada olan tüm tedavi seçenekleri ülkemizde de bulunmaktadır. Enjeksiyon tedavileri, oral tabletler ve serum şeklinde uygulanan infüzyon tedaviler ile artık hastalık aktivitesi çok iyi bir şekilde azaltılmaktadır. Engellilik oranı yüksek olan hastalarda mevcut tedavilerin etkinliği daha düşük olup engeliliğin kısmen de olsa iyileştirilmesinde aktif ve sürekli fizik tedavi oldukça etkindir" şeklinde konuştu.

Bağışıklığı güçlendirici ilaçlar MS hastalığını yavaşlatabilir Haber

Bağışıklığı güçlendirici ilaçlar MS hastalığını yavaşlatabilir

MS hakkında bilgi paylaşan Dr. Berrin Akpınar, hastalığın kişinin bağışıklık sistemindeki bozukluk sonucu hem beyinde hem de omurilikte çok sayıda plaklarla ortaya çıkan bir rahatsızlık olduğunu söyledi. Hastalığın ataklar halinde seyrettiğini ve son zamanlarda dünyada yaklaşık 3 milyon kişiyi etkilediğini ifade eden Akpınar, hastalarda en sık görme problemleriyle karşılaşıldığını belirtti. Dr. Akpınar, çift görme, işitme, konuşma bozuklukları, vücudun belirli kesimlerinde belirli derecelerde uyuşma, karıncalanmalar, kas güçsüzlükleri, kaslarda sertlikler, idrar kaçırma, hastaların dengelerinin ve yürüyüşlerinin bozulması gibi problemlerle karşılaşılabildiğini dile getirerek, nöroloji uzmanlarının hastalığın tanısını koyduktan sonra tedaviye bağışıklık sistemini düzenleyici ilaçlarla başladıklarını, bu sayede atakları önlemenin, sıklığını azaltmanın ve ilerleyici gidişatı yavaşlatmanın mümkün olduğunu aktardı. “Kasları güçlendirici egzersiz programları ile elektrik stimülasyonları kullanılabilir” Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Dr. Berrin Akpınar, ilaçlara rağmen hastalarda bazı fonksiyon kayıplarının gelişebileceğini ve bu durumda rehabilitasyonun devreye gireceğinden bahsederek, “Hastalar bu fonksiyon kayıplarını en aza indirmek için mevcut vücudundaki fonksiyonla nasıl daha iyi hareket edebilir? Nasıl daha az diğer insanlara bağımlı şekilde yaşayabilir veya yaşam kalitesini nasıl arttırabilir? Rehabilitasyon ile biz hastalarımıza bunu öğretiriz. Burada tabii ki kişiye özel rehabilitasyon programları ön plana çıkar. Neden? Çünkü her hastalık her hastayı farklı derecelerde, farklı şekilde etkileyebilir. Rehabilitasyon sürecinde neleri yapıyoruz? Öncelikle nörolojik rehabilitasyonun olmazsa olmazı belirli egzersizlerdir. Hastanın neye ihtiyacı varsa ona göre hareket ederiz. Eklem hareketlerinde kısıtlılığı ya da kontraktürleri mi var? Bunun için eklem hareket açıklığı ve germe egzersizleri uygulanabilir. Eğer ki kaslarında güçsüzlük varsa, kasları güçlendirici özel egzersiz programları yanında elektrik stimülasyonları da kullanılabilir. Bunun yanında eğer ki dengesi bozuksa hem dengeyi arttırıcı özel egzersizler hem de sanal gerçeklik tedavileriyle hastalarımızı destekleyebiliriz” sözlerini kullandı. “Hidroterapi kasları güzel şekilde gevşetmemizi sağlar” Hastalarda istemsiz kas kasılmaları ve spastisite olabileceğini, bunun için de özel germe egzersizleri ile botulinum toksin enjeksiyonları yapılabileceğine değinen Dr. Akpınar, “Bu kasları gevşetmektedir. Hidroterapi de yine kasları suyun gevşetici özelliğinden faydalanarak güzel şekilde gevşetmemize imkan sağlar. Ancak burada sözünü ettiğimiz hidroterapi sıcak su tedavileri değil, normal egzersiz havuzlarında birebir fizyoterapist eşliğinde yapılan egzersizlerdir. Çünkü MS hastaları sıcak termal suların, kaplıcaların ve hamamların atakları tetikleyebileceğini bilirler. Dolayısıyla bunları önermiyoruz” şeklinde konuştu. “Ozon tedavisi atakların sıklığını azaltmada olumlu sonuç veriyor” Hastaların postürleri ve duruşları bozulduysa bu konuda da egzersizlerine destek verilebileceğine vurgu yapan Berrin Akpınar, konuşmasına şöyle devam etti: "İdrar kaçırma gerçekten ciddi bir sorun olabilir ve MS'li hastalarda pelvik taban kaslarını güçlendirici egzersizlerin yanında manyetik alan stimülasyonlarıyla idrar taşırmalarının önüne geçmek mümkündür. Son yıllarda oldukça popüler olan ozon tedavisi de yine hem atakların sıklığını azaltmada hem de MS rahatsızlığının merkezi sinir sisteminde, omurilikte ve beyinde meydana getirdiği hasarların tamiratında olumlu sonuçlar verebilmektedir. Biz genellikle MS hastalarına düzenli bir yaşantıyı öneririz. Her zaman için uykularını düzenli almalarını, dengeli beslenmelerini, alkolden ve sigaradan uzak durmalarını, stresli bir yaşantılarının olmamasını, çok aşırı yorucu işlerle çalışmamalarını ve üzüntü, kaygı ile depresyondan uzak durmalarını öneririz. Bir de tabii ki mutlaka rehabilitasyonlarına düzenli olarak devam etmelerini tavsiye ederiz.”

Yoga sayesinde MS hastaları verimli nefes alabilecek Haber

Yoga sayesinde MS hastaları verimli nefes alabilecek

Beyin ve omuriliği oluşturan sinirlerin ve merkezi sinir sistemine ait bir hastalık olan multipl skleroz (MS) hastalığının tedavisi ile ilgili Türkiye’de çalışmalar tüm hızıyla devam ediyor. Bu kapsamda Alanya Alaaddin Keykubat Üniversitesi (ALKÜ) bilim insanlarının da yer aldığı Türkiye’de 24 üniversite ve 45 bilim insanıyla birlikte 427 MS hastasının üzerinde yoga yöntemi kullanılarak, yeni bir tedavi yaklaşımı denendi. Dünyada yapılmış ilk ülke çalışması olan ve 427 hastayla 2 ay boyunca yapılan bilimsel çalışmalar neticesinde yoganın MS hastalığı üzerinde olumlu sonuçları kanıtlandı. "Yoganın MS hastalarının üzerindeki faydasını dünya üzerinde ispatladık" MS hastalıklarının tedavisi araştırmalarında çalışma grubu içinde yer alan Alanya Eğitim ve Araştırma Hastanesinde görevli Alanya Alaaddin Keykubat Üniversitesi (ALKÜ) Tıp Fakültesi Nöroloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ahmet Özşimşek aynı zamanda Hindistan’da aldığı eğitimle yoga eğitmeni olup, yapılan bilimsel çalışmanın önemine değinerek şunları söyledi: "Multipl skleroz (MS) beyin ve omuriliği oluşturan sinirlerin otoimmün olaylarla etkilendiği merkezi sinir sistemine ait bir hastalıktır. Ülkemizde 24 üniversite ve 45 hocamızla beraber 427 MS hastamızın üzerinde yeni bir tedavi yaklaşımına baktık. MS’in tedavisinde, medikal tedavilerinin yanında yoga eğitimlerini; MS çalışan ve MS hastalarını takip eden bir hekim olarak MS hastalarımıza haftada 2 gün olmak üzere 2 aylık bir yoga eğitimi verdim. Hastalarımızın bu süre zarfında bilinç, duygu durum ve solunum fonksiyon kapasitelerine bakarak değerlendirdik. Sonuçlar çok yüz güldürücü oldu." Yoga eğitimi almanın; hastaların bilinç durumunda, karar verme becerilerinde, unutkanlığın azalması gibi semptomlarda etkili olduğunu hesapladıklarını belirten Doç. Dr. Ahmet Özşimşek, şu şekilde devam etti: "Başka yaptığımız çalışmada yoga eğitiminin, MS hastalarının üzerinde solunum fonksiyon kapasitelerini geliştirdiğini (akciğer kapasitelerini) ve hastaların daha rahat, daha verimli nefes alabildiklerini ispatladık. Yaptığımız bu bilimsel çalışma ile yoganın MS hastalarının üzerindeki faydasını dünya üzerinde ispatlamış olduk." "Dünya üzerinde ilk ülke çalışması" Dünyada yapılmış ilk ülke çalışması olan ve tüm ülkeyi kapsayan bu çalışmanın; MS semptomunu iyileştirebileceğini ve stres azaltma, kaygı yönetimi ve genel refah için yeni beceriler edinmenin bir yolunu sunabileceğini belirten Doç. Dr. Ahmet Özşimşek, "13. Klinik Nöroimmünoloji Sempozyumu’nda tüm nöroloji hekimlerine bir sunum gerçekleştirerek bu verileri kendileriyle paylaştık. Alanya’dan 50, Türkiye’den 377 hastamızı aldığımız bu çalışma kapsamında projemiz devam edecektir. MS hastalarımızın kliniğimize başvurması halinde yeni yoga çalışmalarımız hastanemizde devam edecektir" ifadelerine yer verdi. Prof. Dr. Hüsnü Efendi: "Kadınlarda daha sık görülüyor" Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hüsnü Efendi ise multipl skleroz'u (MS) sıklıkla genç erişkinlerde görülen, merkezi sinir sistemini (beyin ve omurilik) etkileyen bulgularla seyreden, myelin denilen sinir hücresi kılıfı ve sinir hücrelerinde hasar oluşturan bir hastalık olarak tanımladı. MS hastalığının beyin ve omuriliği etkilediği için çok farklı nörolojik belirtilere yol açabileceğine dikkat çeken Prof. Dr. Hüsnü Efendi, "MS hastalarının çoğunda ataklar ve düzelmelerle, küçük bir grupta ise sürekli olarak ilerleyici belirtilerle seyretmektedir. Ataklar sonrası belirtiler özellikle başlangıç döneminde büyük ölçüde düzelme gösterse de ilerleyen yıllarda bazı belirtiler kalıcı hale gelebilir. Ataklar genellikle saatler içinde ortaya çıkan, 24 saatten uzun süren, ateşin ve enfeksiyonun eşlik etmediği yeni nörolojik belirtilerdir. MS’e bağlı yakınmalar 'MS atağı' sırasında ortaya çıkıp daha sonra iyileşebileceği gibi bir kısmı uzun dönemde kalıcı olabilmektedir. MS, görme bulanıklığı, çift görme, görüntünün kayması gibi görme bozuklukları, bir kolda bacakta ya da her iki bacakta güçsüzlük, yürümede dengesizlik, bir veya iki elde titreme, uyuşma, idrar kaçırma ya da yapamama gibi belirtilerle kendini gösterebilir" diye konuştu. Kadınlarda daha sık görülüyor Multipl sklerozun genelde 20-40 yaşları arasında başladığını ve kadınlarda daha sık görülen bir hastalık olduğunu ifade eden Prof. Dr. Hüsnü Efendi, hastalığın alevlenme ve düzelmelerle seyrine devam ettiğini açıkladı. Prof. Dr. Efendi, şu şekilde devam etti: "Bazı hastalarda başlangıçtan itibaren, bazılarında ise hastalık başlangıcından yıllar sonra ilerleyici nörolojik bulgular ortaya çıkabilir. MS birçok hastalığı taklit edebilir ve bu nedenle ayırıcı tanı birçok farklı incelemeyi gerektirebilir. Tanıda ve ayırıcı tanıda MRG (manyetik rezonans görüntüleme) ve beyin omurilik sıvısının (BOS) incelenmesi yararlı yöntemlerdir. Hastalığın nedeni tam olarak bilinmemekle birlikte multipl skleroz ve immunoloji alanındaki bilimsel araştırmalar 'multipl skleroz'un ortaya çıkış nedeni, oluş mekanizmaları, tanısı ve tedavisi konusunda her geçen gün daha yeni bilimsel verilere ulaşmamızı sağlamaktadır. MS hastalığında temel neden vücudun immun sisteminin kendi yapı ve hücrelerine saldırı yapmasıdır. Genetik yatkınlık dışında MS hastalığının ortaya çıkışında enfeksiyonlar, D vitamini düşüklüğü, sigara gibi çevresel faktörler tetikleyici olabilir. Özelikle sigaranın hastalığın ortaya çıkışında, hastalık seyrinde ve tedavi yanıtında olumsuz etkisini gösteren kanıtlar giderek artmaktadır. D vitamini eksikliği de benzer özellikler nedeniyle önemlidir." "MS çaresiz bir hastalık değil" MS hastalığı ile ilgili yaygın bilinen yanlışların hasta ve hasta yakınlarının hayat konforlarını etkilediğini vurgulayan Prof. Dr. Hüsnü Efendi, MS'e dair düzeltilmesi gereken yanlışları şu şekilde açıkladı: "Multipl skleroz bulaşıcı bir hastalık değildir. Ailesel yatkınlık bazı hastalarda tanımlansa da yalnızca genetik geçişli bir hastalık olduğunu söyleyemeyiz. MS çocuk sahibi olmayı engellemez. Multipl skleroz öldürücü bir hastalık değildir. Hastalığın ortaya çıkış teorileri arasında çevresel faktörler başlığında psikolojik stres var. Multipl skleroz tedavisi olmayan bir hastalık değildir. Gelişen yeni yöntemlerle MS hastalığının ilerlemesini yavaşlatan tedaviler mevcuttur. MS hastaları toplumun diğer bireyleri gibi çalışıp, üreterek, aile kurarak olağan hayatlarına devam edebilmektedir." "MS tedavisinde başarı, iyi bir ekip çalışmasına bağlı" Multipl skleroz hastalığında tedavi seçeneklerinin arttığının altını çizen Prof. Dr. Hüsnü Efendi, konuşmasını şu şekilde tamamladı: "Tedaviler ne kadar gelişse de etkin sonuç alabilmek için hasta ve nöroloji uzmanı arasında sıkı bir iş birliği vazgeçilmezdir. Bununla birlikte sosyal, ailesel ve toplumsal destekler de tedavi başarısına önemli katkı vermektedir. Dünyada 1993 yılından önce MS hastalığının ilerlemesini yavaşlatan onaylanmış bir tedavi bulunmazken günümüzde MS tanısı ve tedavisi ilgili yeni ve önemli gelişmeler yaşanıyor. Erken tanı ve uygulanan doğru tedavi yöntemleri kullanıldığında hastaların çoğu normal hayatına devam edebiliyor. Yapılan araştırmalar ve yeni bilimsel gelişmeler ışığında artık MS çaresizlik ve ümitsizliğe yol açan, tedavisi olmayan bir hastalık olmaktan çıkmıştır."

MS hastalığı nedir? MS hastalığı belirtileri nelerdir? Haber

MS hastalığı nedir? MS hastalığı belirtileri nelerdir?

MS hastalığını pek çok kişi merak ediyor ve araştırıyor. Biz de sizin için MS hastalığı hakkında detaylı araştırma yaptık. Peki MS hastalığı neden olur? İşte detaylar… MS hastalığı nedir? Multiple Skleroz (MS), bağışıklık sisteminin beyin ve omuriliğe zarar verecek şekilde kendi dokularına saldırması sonucu ortaya çıkan bir hastalıktır. MS, genellikle görme sorunları, kas zayıflığı, duyu kaybı, denge bozuklukları ve diğer sinirsel semptomlarla karakterizedir. Bu hastalık, merkezi sinir sisteminin kronik bir rahatsızlığıdır. MS hastalığı belirtileri MS belirtileri, hastadan hastaya büyük farklılıklar gösterebilir ve hastalığın şiddeti ve seyri de kişiden kişiye değişiklik gösterebilir. Bazı hastalarda farklı semptomlar arka arkaya ortaya çıkabilir ve daha sonra tam ya da kısmi iyileşme gözlenebilir. Belirtiler, etkilenen sinir sistemi bölgelerine bağlı olarak çeşitlilik gösterir. Bu belirtiler arasında halsizlik, karıncalanma, uyuşma, duyu kaybı, denge problemleri, çift görme, görme bozuklukları, konuşma zorlukları, titreme, kol ve bacaklarda sertlik, güçsüzlük, idrar kaçırma veya idrar yapamama, erkeklerde cinsel fonksiyonlarda azalma gibi durumlar yer alabilir. Tanımlanan belirtilerin birkaçı bir arada veya tek başına ortaya çıkabilir. MS hastalığı genetik mi? MS hastalığının oluşumunda genetik faktörler önemli bir rol oynamaktadır. MS'nin nedenleri şu şekilde sıralanabilir: Çevresel faktörler: Organik çözücülere ve cıvaya maruz kalma, böcek ilaçlarına ve radyasyona maruz kalma gibi çevresel faktörler MS riskini artırabilir. Etnik köken: MS genellikle Kafkas ve Kuzey Afrika kökenli insanlarda daha sık görülür. Ancak, sarı ve kısmen siyah ırklarda MS'in daha az yaygın olduğuna dair bazı bulgular vardır. Kuzey Avrupa, Amerika ve Kanada'nın kuzey bölgelerinde MS sıklığı daha yüksektir, ancak ekvatora yakın bölgelerde daha düşüktür. Virüslerin etkisi: Geçmişte herpes ve varisella zoster gibi virüslere maruz kalmanın MS riskini artırabileceğine dair bazı kanıtlar vardır. Kalıtım: MS, çevresel tetikleyicilerle etkileşime giren genetik faktörlerle ilişkilidir. MS'li bir ebeveynin çocuğunda MS görülme olasılığı, toplumdaki diğer kişilere kıyasla 7-10 kat daha fazladır. Ancak genetik yatkınlık, MS'nin tek başına gelişmesinde yeterli değildir. Örneğin, genetik olarak aynı olan tek yumurta ikizlerinden birinde MS gelişirse, diğerinde gelişme riski yüzde 25'tir. MS hastalığı ne kadar sürer? MS'in belirtilerinin beklenmedik bir şekilde farklı zamanlarda ortaya çıkması atak olarak adlandırılır. Atağın tanımı, klinik belirtilerden en az birinin en az 24 saat boyunca devam ettiği ve bunların arasında en az 1 ay süreyle devam ettiği durumdur. Ataklar saatlerden günler, haftalar hatta aylar boyunca sürebilir. MS kendi kendine geçer mi? MS'in en yaygın formu, hastaların yaklaşık %80'ini etkileyen tekrarlayan ve düzelen, yani relapsing-remitting MS (RRMS)'dir. İlk ataklarda, düzelme bazen kendiliğinden olabilir. Ataklar genellikle tam iyileşme ile sonuçlanır. İkincil ilerleyici, yani sekonder progresif MS (SPMS), ataklar ve iyileşmeyle başlar, ancak bir süre sonra ataklar sonrasında kalıcı semptomlar ve giderek kötüleşme devam eder. Birincil ilerleyici, yani primer progresif MS (PPMS), atak olmaksızın başlangıçtan itibaren sürekli bir kötüleşme ile karakterizedir.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.