#muayene

muayene haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, muayene haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Muayene süreleri indi  tetkik sayıları patladı Haber

Muayene süreleri indi tetkik sayıları patladı

SEMİ TEKTAŞ-ÖZEL HABER- Türkiye bir süredir ‘Sağlıkta Dönüşüm’ projesini tartışıyor. Doktorların üzerine yük olmaya devam eden proje, sağlık çevrelerinde tepkiyle karşılanıyor. Özelikle muayene sürelerinin kısalığı doktorlardan alınan verimi düşürüyor. Bunun sonucunda da birçok olumsuz durum ortaya çıkıyor. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca muayene sürelerinin 10 dakika olarak sınırlandığını söylese de bazı hastanelerde bu sürenin 3 dakikaya kadar indiği iddia ediliyor. Sağlık çevrelerinde 10 dakikalık sürede doktorun fiziki muayene, hastayı dinlemesi ve çözüm üretmesi imkânsız olarak görülüyor. Bu durumun sonucunda da tetkik sayılarında ciddi yükselişler olduğu belirtiliyor. MR ve tomografi Avrupa ile kıyaslanamayacak derecede artışın olduğunu söyleyen Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) İzmir 2 No’lu Şube Eş Başkanı Başak Edge Gürkan, sağlıkta dönüşüm projesi kapsamında bu durumun şirketlere para kazandırma yöntemi olduğunu ifade etti. EN AZ 15-20 DAKİKA Hastanelerde randevu krizi yaşandığını belirten Edge Gürkan, minimum muayene süresinin 15-20 dakika olması gerektiğinin altını çiziyor. Edge Gürkan, “Şu anda hastanenler de büyük bir randevu krizi yaşanıyor. İnsanlar randevu bulamıyorlar. Özellikle bazı spesifik bölümler için asla ve asla randevu bulunamıyor. Bakanlık şimdi bu randevu krizini çözmek adına muayene sürelerini kısalttıkça kısalttı. Buna karşılık olarak ta verilen hizmetin kalitesi düşüyor. Bir hekimin hastayı muayene edebileceği bir süre 3-5 dakika değil. Aynı zamanda bu durum tedavi hizmetinin kalitesini düşürüyor. Hekimi ilgilendiren bir durum da yok. Hekime de bu kadar süre içinde bu kadar hasta bakacaksın diyorlar. Hekim ancak o süre içinde sanırım sadece hastanın yüzüne bakabilir. Standart muayene süresi 15-20 dakikadan aşağı olamaz. Hekimin hastanın şikayetini dinlemesi, ondan sonra fiziki muayeneye başlaması bu aşamaları düşündüğümüzde minimum muayene süresi 15-20 dakika olmak zorunda aslında. Bu süre bazı bölümler için bu daha uzunda olabiliyor” diye konuştu. MR VE TOMOGRAFİ PATLAMASI Muayene sürelerinin kısa olmasından dolayı MR ve tomografi tetkik sayılarında çok ciddi artışların olduğunu söyleyen Edge Gürkan, “Muayene süreleri kısaldıkça hekim fiziki muayeneyi yapamıyor. Çok hızlı hastaya bakıp diğer hastayı almak zorunda kalıyor. Bu da aynı zamanda gereksiz tetkik sayısını arttıran olay olarak karşımıza çıkıyor. Sağlıkta dönüşüm projesi tam olarak budur.  Sağlık sistemi kâr-zarar üstüne kuruluyor. Hekim, muayene süresinde hızlıca sonuca varabilmek için çok fazla tetkik istemek mecburiyetinde kalıyor. Bu tetkiklerin aslında bir kısmı süre yetersizliğinden kaynaklı isteniyor. Hekim hastayı yeterli dinleyerek muayene edemediği için. Atölye hastanelerin MR ve tomografi hizmeti taşeron firmadan alınıyor. Büyük hastanelerin de büyük bir kısmında böyle. Beyin cerrahisi, ortopedi gibi daha fiziki muayene dayalı bölümlerde, muayene süresi yeterli olmadığı için MR ve tomografi sayılarında Avrupa’yla kıyaslanamayacak düzeyde ciddi bir artış var. Bir taraftan sağlıkta dönüşüm projesi dediğimiz şey tam olarak da böyle bir şey. Bir taraftan hastanın muayene süresini kısaltıyor ama bir taraftan da görüntüleme şirketlerine para kazandırmanın da bir aracı olarak kullanıyor” diyerek sözlerini noktaladı.

Meme kanseri farkındalık ayında erken teşhisin önemi vurgulandı Haber

Meme kanseri farkındalık ayında erken teşhisin önemi vurgulandı

Her yıl Ekim ayında düzenlenen ‘Meme Kanseri Farkındalık Ayı’ çerçevesinde, kadınların meme kanserine karşı alabilecekleri tedbirler ve bireysel muayeneler ön plana çıkarılıyor. Erken teşhisin ardından müdahale edildiği takdirde meme kanserinin korkulacak bir hastalık olmadığını vurgulayan Eskişehir Özel Anadolu Hastanesi Genel Cerrahı Op. Dr. Hüseyin Pala, kadınlara önemli uyarılarda bulundu. Yaptığı ameliyatların ardından sağlığına kavuşan hastalarıyla bir araya gelerek meme kanserine karşı bilinçlendirmeyle ilgili konuşan Op. Dr. Pala, “Meme kanseri farkındalığının kadınlarda oluşabilmesi için bu ay özelikle çok önemli. Kadınların yapacağı elle muayenede herhangi şüpheli bir şey görülürse mutlaka bize gelmesi gerekiyor” dedi. “KADINLAR BANYODAN SONRA KENDİLERİNİ ELLE MUAYENE ETMELİLER” Meme kanserine karşı ilk teşhisin ve erken tedavinin hayat kurtardığını, bundan dolayı da kadınların evde kendilerini muayene etmeleri gerektiğini belirten Eskişehir Özel Anadolu Hastanesi Genel Cerrahı Op. Dr. Hüseyin Pala, “Meme kanseri farkındalığının kadınlarda oluşabilmesi için bu ay özelikle çok önemli. Bu anlamda kadınlarımızı her zaman olduğu gibi kontrollere gelmelerini zaten söylüyoruz. Ancak kadınların tek başına yapabileceği şeyler var. Bunlardan ilki her adet döneminde, eğer adet görüyorsa her ayın belli bir zamanında banyodan sonra kendini muayene etmesi. Bu muayenede herhangi şüpheli bir şey görürse mutlaka bize gelmesi gerekiyor. Ancak normal şartlarda biz genelde 6 ay duruma göre 1 yıllık kontrollerle mamografi meme ultrasonu yaparak takip ediyoruz hastalarımızı. Herhangi bir lezyon saptandığında bu lezyonun önemli olup olmadığı konusunda hastayı bilgilendiriyoruz. Belli kontrollere geldiğinde eğer büyüme varsa bu kütleleri alarak erken teşhisle hastanın hayatı kurtulmakta. Dolayısıyla günümüzde çok ilerlemiş meme kanserlerini nadir görüyoruz Allah’tan. O kadar ilerleyen güzel tetkik yöntemlerimiz var” dedi. “KANSERDEN KORKMASINLAR, KANSER DEĞİL BİZ GÜÇLÜYÜZ’’ Memesindeki kitleyi kendi yaptığı küçük çaplı muayenede fark eden ve Op. Dr. Hüseyin Pala tarafından yapılan operasyonun ardından gördüğü tedaviyle 9 yıl önce meme kanserini atlatan Sabriye Özkan, hastalığa karşı verdiği savaşı bileğindeki pembe bileklik ile herkese gösteriyor. Meme kanserindeki farkındalığın artırılması ve erken teşhisin önemini her fırsatta dile getiren Özkan, “Benim ablam meme kanseriydi. Zaten kontroldeydim ben. Elime gelen bir kitle sonucunda doktorum Hüseyin Bey’in bana önerisiyle alıp önümüzü görelim dediler o kitleyi. Aldıktan sonra kanser olduğumu öğrendim. Tedavi süreci başladı böylelikle. İlk duyduğum zamanda biraz bocaladım tabii ki ama doktorumun, eşimin, ablalarımın desteğiyle yendim çok şükür. Erken teşhis çok önemli. Benim bayanlardan tek isteğim, elle olan muayenelerini aksatmasınlar. Rutin tetkiklerini yaptırsınlar. Ben tek kitleyken ikinci evrede yakalandım. Kontrollerim devam ediyordu. Önereceğim bu. Kanserden korkmasınlar, kanser değil biz güçlüyüz” dedi. “AMELİYATA GÜLEREK GİRDİM, DOKTORUMA GÜVENDİM” Elle muayenede fark ettiği meme kitlesini geçirdiği operasyonla aldıran ve sağlığına kavuşan Rukiye Yıldırım, şu ifadeleri kullandı: “Ben şimdi çok iyiyim. İlk olarak evde elle muayenede fark ettim. Sürekli banyodan sonra kontrol ediyordum. Elle muayenede fark ettikten sonra doktora gittim, teşhisim kondu. Sonra Hüseyin Bey ile buluştuk. Tedavim oldu, ameliyatım oldu. Korkmasınlar. Şahsen ben korkmadım. İlk evresiydi benim ki. Ameliyata gülerek girdim. Doktoruma güvendim. Onlar da güvensinler. Bu hastalığı yenerler.” Her yıl Ekim ayında düzenlenen ‘Meme Kanseri Farkındalık Ayı’ çerçevesinde, kadınların meme kanserine karşı alabilecekleri tedbirler ve bireysel muayeneler ön plana çıkarılıyor. Erken teşhisin ardından müdahale edildiği takdirde meme kanserinin korkulacak bir hastalık olmadığını vurgulayan Eskişehir Özel Anadolu Hastanesi Genel Cerrahı Op. Dr. Hüseyin Pala, kadınlara önemli uyarılarda bulundu. Yaptığı ameliyatların ardından sağlığına kavuşan hastalarıyla bir araya gelerek meme kanserine karşı bilinçlendirmeyle ilgili konuşan Op. Dr. Pala, “Meme kanseri farkındalığının kadınlarda oluşabilmesi için bu ay özelikle çok önemli. Kadınların yapacağı elle muayenede herhangi şüpheli bir şey görülürse mutlaka bize gelmesi gerekiyor” dedi. ERKEN TEDAVİ HAYAT KURTARIR Meme kanserine karşı ilk teşhisin ve erken tedavinin hayat kurtardığını, bundan dolayı da kadınların evde kendilerini muayene etmeleri gerektiğini belirten Eskişehir Özel Anadolu Hastanesi Genel Cerrahı Op. Dr. Hüseyin Pala, “Meme kanseri farkındalığının kadınlarda oluşabilmesi için bu ay özelikle çok önemli. Bu anlamda kadınlarımızı her zaman olduğu gibi kontrollere gelmelerini zaten söylüyoruz. Ancak kadınların tek başına yapabileceği şeyler var. Bunlardan ilki her adet döneminde, eğer adet görüyorsa her ayın belli bir zamanında banyodan sonra kendini muayene etmesi. Bu muayenede herhangi şüpheli bir şey görürse mutlaka bize gelmesi gerekiyor. Ancak normal şartlarda biz genelde 6 ay duruma göre 1 yıllık kontrollerle mamografi meme ultrasonu yaparak takip ediyoruz hastalarımızı. Herhangi bir lezyon saptandığında bu lezyonun önemli olup olmadığı konusunda hastayı bilgilendiriyoruz. Belli kontrollere geldiğinde eğer büyüme varsa bu kütleleri alarak erken teşhisle hastanın hayatı kurtulmakta. Dolayısıyla günümüzde çok ilerlemiş meme kanserlerini nadir görüyoruz Allah’tan. O kadar ilerleyen güzel tetkik yöntemlerimiz var” dedi. “KORKUP GELMEYEN HASTALARDA İLERLEYEN BİR SENARYO İLE KARŞILAŞIYORUZ” Erken teşhis ile hastalığın kolayca tedavi edilebildiğini fakat geç kalınmış kitlelerin kötü sonuçlar oluşturabildiğini söyleyen Op. Dr. Pala, “Erken teşhis kesinlikle hayat kurtarır. Bu slogan kesinlikle vazgeçilmez gayet güzel bir slogan. Bize gelen bayanlardan tek isteğimiz takip edilmesi gereken bir lezyon olmasa dahi rehavete kapılmayıp hayatları boyunca en az iki yılda bir menopozdan sonra, normal zamanlarda adet dönemindeyse eğer yılda bir kez kontrole gelmelerini istiyoruz. Birinci derece akrabalarında meme kanseri hikayesi varsa bu hastamızın mutlaka yılda bir kez hastaneye gelmesi gerekiyor. Eğer bir lezyon saptanırsa korkmasınlar, çok kolay artık. Kimse artık meme kanserinde erken teşhisi koyduğumuzda rahmetli olmuyor, hayatına devam ediyor, çocuklarını torunlarını seviyor. Bizim çok sayıda hastamız var. Hayatına kaldığı yerden devam etmiş, bir sorun yaşamayan kişiler hep erkenden teşhis koyulmuş kişilerdir. Ancak ilerleyen zaman içerisinde korkup gelmeyen hastalarımızda hep gördüğümüz tablo maalesef ilerliyor. İlerlediğinde maalesef başka yerlere dağıldığında çözümünün imkansız hale geldiği oluyor. Bunları daha azaltmanın tek yolu hastalarımızın takibi bırakmaması, normal rutin meme kontrolüyle gelmesi” ifadelerini kullandı. BU İÇERİK DE İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR: Her 8 kadından 1’i meme kanseri adayı

Özel hastane muayene ücretleri dudak uçuklatıyor Haber

Özel hastane muayene ücretleri dudak uçuklatıyor

YAREN GÜZELKAN-ÖZEL HABER Özel hastanelerin muayene ücretleri dudak uçuklatıyor. Yaşanan beyin göçleri ülkede doktor yetersizliğine neden olmakta. Hastalar devlet hastanelerinde, aile sağlık merkezlerinde randevu bulmakta zorlanıyor. Hal böyle olunca vatandaşlar yaşadıkları mağduriyetten dolayı özel hastanelere gitmek durumunda kalıyor. Özel bir polikliniğe gidip muayene olan Kaan Sadıç, özel hastane muayene ücretlerinin abartılı şekilde pahalı olduğu konusunda isyan etti. Durumla ilgili görüşlerini belirten Demokratik Sağlık Sen Genel Başkanı Togan Demircan ise, birinci basamak sağlık hizmetlerimizi geliştirirsek hastanelerde yoğunluğun yaşanmayacağını ve hastaların çok zor durumda kalmadıkça özel hastanelere gitmemelerini söyledi.  ÖZELE GİTMESİNLER Hastaların mağduriyetlerine bir açıklama yapan Togan Demircan, sistemin eksikliğinden dolayı hatalar oluştuğunu, bu sorunun kökünde beyin göçlerinin yer aldığını dile getirerek hastalara seslendi: “Burada asıl problem şu biz bile sağlık çalışanları olmamıza rağmen özel hastanelere gitmek durumunda kalıyoruz. Çünkü aile sağlığı merkezlerinden randevu talep edemiyorsunuz, üniversite hastanelerinden, devlet hastanelerinden almak randevu alamıyorsunuz. 10-15 gün sonraya muayene günü veriyorlar. Cebinde parası olan insanlar için problem değil lakin parası olmayan insanlar ne yapacak? Bu sorunun kökünde aslında beyin göçleri var. Hekim sayısı düşük olmasından kaynaklı olarak hasta yoğunluğu var. Hekim arkadaşlarının üstündeki baskından dolayı kısa sürede hastaları muayene etmeleri gibi. Sistemin eksikliği yüzünden hatalar oluşuyor. Özel hastanelerin maliyetleri çok arttığından muayene ücretleri de artmış durumda. Birinci basamak sağlık hizmetlerimizi daha da geliştirmemiz gerekiyor ki hastanelerde de yoğunluk olmasın. Hastalar özel hastanelere gitmek durumunda kalmasınlar. Hastalar ellerinden geldikçe devlet hastanelerine gitmeye çalışsınlar. Çok zor durumda kalmadıkça vatandaşlar özel hastanelere gitmesinler.” İNSAN CANI DEĞERSİZ OLMAMALI Aile sağlık merkezinde randevu bulamayıp özel bir polikliniğe gidip muayene olmak isteyen Kaan Sadıç, özel hastane ücretinin pahalı olmasından dert yanarak, insan canının bu kadar değersiz olmaması gerektiğini söyleyerek şu ifadeleri kullandı: “Geçtiğimiz gün kendimi iyi hissetmediğim için işe gitmedim. Sağlık ocağına randevu almak için MHRS’ye girdim ama doktoruma randevu gözükmüyordu. Muayene olmam gerektiği için özel bir polikliniğe gittim. Fakat muayene ücretlerinin yüksek olduğunu gördüm ve bu durum beni şaşırttı. Maddi durumum bu fiyatlara elverişli fakat orta gelirli bir aile bireyinin özel hastanelerde muayene olması çok zor. Devlet hastanelerinde ve sağlık ocaklarında doktor yetersizliğinden kaynaklı randevu bulamıyoruz. Sağlık, temel haklarımızdan biri. İnsan canı bu kadar değersiz olmamalı. Özel hastanelerin muayene fiyatları çok abartılı bir şekilde pahalı. Bu konunun hafife alınmamasını ve gerekli mevkideki insanların duruma el atmasını rica ediyorum.”

Hekimlerin yeni sınavı: Yedek hasta! Haber

Hekimlerin yeni sınavı: Yedek hasta!

SULTAN GÜMÜŞ KAYA / ÖZEL HABER Hekimlere getirilen ‘5 dakikada muayene’ dayatması gün geçtikçe birçok sorunu beraberinde getirirken, görüşlerine yer verdiğimiz İzmir Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Süleyman Kaynak, ‘yedek hasta’ krizine dikkat çekti! Yedek hastaların dahil olmasıyla birlikte kaliteli bir sağlık hizmetinin mümkün olamadığını kaydeden Başkan Kaynak, “Şaka gibi” diyerek sitem etti. Yaşanan durumu ‘insana saygısızlık’ olarak değerlendiren Kaynak, aynı zamanda hekimlerin tükenmesine yol açan çok önemli bir unsur olduğunu da vurguladı. “Sağlıkta kalite zaten kalmadı” ifadelerini kullanan Kaynak, birinci basamak sağlık hizmeti olarak adlandırılan Aile Sağlığı Merkezlerini (ASM) de gündemine aldı. ASM’lerin, apartmanların birinci katına ya da dükkan işlevi gören dairelere gelişi güzel yerleştirildiğini söyleyen Başkan Kaynak, kira ücretlerinin ise hekimler tarafından karşılandığını öne sürdü. ASM’lerin bugün ki kamu yönetiminin öncelikli olarak ihmal ettiği bir basamak olduğunu savunan Kaynak, “Birinci basamak sağlık hizmetleri devlete aittir. Ve depreme dayanıklılığı kesin raporlaştırılmış binalarda yapılmalıdır” dedi. 20 DAKİKANIN ALTINDA HASTA BAKAMAZSIN Başkan Süleyman Kaynak, sözlerine şöyle başladı: “Hekimlerin genelde özlülük haklarını kapsayan 25 başlıklı çalışma alanı var. Bunlardan bir tanesi de hastalarımızın insani koşullar içerisinde bakımının tamamlanması. 5 ya da 3 dakika içerisinde hiçbir şekilde hasta bakılamaz, böyle bir şey mümkün değildir. Dünya Sağlık Teşkilatı’nın bu konudaki öngörüsü en az 20 dakikadır. Ve gelişmiş olan ülkelerde 20 dakikanın altında hekimle yüz yüze kalmış olan bazı hastalar iyi bakılmadığına ilişkin şikayetçi olurlar. Yani 20 dakikanın altında hasta bakamazsınız. Dünya standardı budur. Türkiye’de 5 dakika deniliyor, randevular bu şekilde veriliyor ama aslında ‘yedek hasta’ diye bir kavram ortaya çıkartıldı. Yedek hasta, gelmeme ihtimali olan hastaların yerine çağrılan hastadır. Diyelim ki ben poliklinikteyim ve 60 dakikalık bir sürem var, bu 60 dakikalık süre içerisinde 12 hasta MHRS’den randevu almış, bunlardan 2’si gelmez diye 2 hasta daha ilave edilmiş.” İNSANA SAYGISIZLIK Açıklamasına devam eden Kaynak, “Bakınız, toplam 14 hasta oldu. Hepsi geldiği takdirde o 2 yedek hastaya dönüp, ‘Kusura bakmayın, siz olası gelmeyen hastaların yerine çağrılmıştınız. Yedek randevu verilmişti. Size bakamayacağız’ mı diyeceğiz? Böyle bir şey olamayacağı için o kısıtlı süreye onları da dahil ediyoruz. Bu kez yedek hastalarla baş etmeye çalışıyoruz. Ayrıca bizim mevzuatımızda öncelikli hasta dediğimiz hasta grubu vardır. 7 yaşın altı, 60 yaşın üstü, engelliler, hamileler, raporlular, mahkumlar vs… Bu insanlar sırasız bakılır. Bunların içerisinde bazı yüksek devlet memurları da vardır. Geldikleri zaman mevzuat gereği sırasız bakılan hastalardır. Bunları da eklediğiniz zaman 3 dakika bir hastaya ayrılabilirse ne mutlu. Böyle bir şey mümkün değil. Ve şaka gibi. Bu en azından insana saygısızlıktır. Hekimlerin tükenmesine yol açan çok önemli unsurlardan bir tanesidir. Sağlıkta kalite zaten kalmadı. Biz bu konuda ısrarla hastaların yeteri kadar zaman içerisinde bakılmasını öngören girişimlerde ve taleplerde bulunuyoruz” dedi. ÖNCELİKLİ OLARAK İHMAL EDİLEN ASM’LER…  “Bugün itibariyle kamu yönetiminden şunu istiyoruz” diyerek taleplerini aktaran Başkan Kaynak, “Yazılı olarak da müracaat ettik. İzmir’de büyük kamu hastanesi olarak 30 hastane var. Tabi ki bunların yanı sıra birinci basamak sağlık kuruluşları olarak adlandırdığımız Aile Sağlığı Merkezleri de var. Birinci basamak, sağlık hizmetinin en önemli basamağıdır. Ama ne yazık ki bugün ki kamu yönetiminin öncelikli olarak ihmal ettiği bir basamaktır. İhmalin en önemli yanı da şudur. Birinci basamak sağlık hizmetleri apartman dairelerinde, binaların altındaki bir takım dükkan yerlerinde, orayı çalıştırmakta olan hekimlerin kirasını ödemek suretiyle gerçekleşen hizmetlerdir. Yani devlete ait mekanların sayısı azdır. Fakat birinci basamak sağlık hizmetleri devlete aittir. Ve depreme dayanıklılığı kesin raporlaştırılmış binalarda yapılmalıdır. Yoksa hekime gidip, ‘Kendine yer bul, orada hizmet ver’ denemez. Bu devletin sorumluluğundadır” bilgisini paylaştı.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.