[tag] Haberleri |İlkses Gazetesi - Son Dakika [tag] Haberleri

#müsilaj

müsilaj haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, müsilaj haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Marmara Denizi’nde müsilaj alarmı: Yeniden görüldü Haber

Marmara Denizi’nde müsilaj alarmı: Yeniden görüldü

Erdek Körfezi’nde 23 Ekim 2024’te gerçekleşen dalışta, 10 metreden başlayarak 15 metreye kadar müsilajın oluştuğu belirlendi. 25 Ekim’de gerçekleşen sonraki incelemelerde ise müsilajın 24 metreye kadar yayıldığı gözlemlendi. Deniz yüzey sıcaklığının uzun yıllar ortalamasından 2 derece yüksek seyretmesi müsilajı tetikleyen unsurlar arasında. Uzmanlar, Marmara Denizi’ni müsilajdan korumanın tek yolunun deniz kirliliğini azaltmak olduğuna vurgu yapıyor. 2021’de uygulamaya alınan Marmara Denizi Eylem Planı (MDEP), kirlilikle mücadele çerçevesinde 22 madde içeriyordu, fakat bu planın etkin uygulanamaması sebebiyle müsilaj tekrar sorun oldu. Tedbirler artık aciliyet taşımaktadır Prof. Dr. Mustafa Sarı, başta balıkçılık ve turizm olmak üzere, Marmara Denizi’ni olumsuz etkileyen müsilajın daha da yayılmasına engel olmak için merkezi ve yerel yönetimlerin bir an önce harekete geçmesi gerektiğini ifade etti. Marmara Denizi’ne akan Gönen, Nilüfer ve Ergene Nehirleri gibi kaynaklardan kontrolsüz endüstriyel atıkların boşaltılması durdurulmalı; akarsuların deşarj limitleri yeniden düzenlenerek denetimler yükseltilmelidir. Marmara Denizi’nin korunması için alınacak tedbirler artık aciliyet taşımaktadır. Deniz canlılarının yaşamsal faaliyetlerini durduracak kadar ağırlaşıp dibe çöküyor Müsilaj, kirliliğin etkisiyle artan azot ve fosforu kullanan alglerin suya salgıladığı kıvamlı bir polisakkarit yapısından meydana geliyor. Müsilaj kümeleri, denizde kilometrelerce yayılarak sünger, midye ve mercan gibi deniz canlılarının yaşamsal faaliyetlerini durduracak kadar ağırlaşıp dibe çöküyor. Marmara Denizi çevresinde yaşayan 25 milyon insanın atıklarının yalnızca yüzde 55’i tam arıtılabiliyor. Geri kalan yüzde 45’i ise derin deşarj yoluyla denize veriliyor. Ülkenin yarısından fazlası Marmara Denizi çevresinde bulunan sanayi tesislerinin atıklarının da yalnızca yarısı arıtılıyor. Tarımsal gübre ve kimyasallar da akarsularla denize taşınıyor ve müsilajı tetikleyen kirlilik yükünü artırıyor.

İzmir Körfezi’nde müsilaj şiddeti artıyor Video Galeri

İzmir Körfezi’nde müsilaj şiddeti artıyor

Süleyman Demirel Üniversitesi Eğirdir Su Ürünleri Fakültesinden emekli öğretim üyesi Erol Kesici, İzmir Körfezi'nde yıllardır inceleme yaptıklarını, önceki yıllarda da rastladıkları müsilajın bu yıl bazı kısımlarda yerel olarak şiddetini artırdığını söyledi. Körfezde kirlilik nedeniyle artan azot ve fosfatın, normalde oksijen ürettiği için faydalı deniz marulunun aşırı artmasına sebebiyet verdiğine işaret eden Kesici, aynı kirliliğin yine faydalı kırmızı su yosunlarının yeterince büyüyemeyip kopmasına ve deniz üzerini kaplamasına neden olduğunu, son günlerde İzmir Körfezi'nde kırmızı su yosunlarının geniş alanları kapladığını dile getirdi. "OKSİJEN SEVİYESİ 2 DÜZEYİNDE" Bu tür organizmaların sudaki oksijeni azaltarak canlılığı olumsuz etkilediğini, suyun üzerini kaplayarak ışığın su altına ulaşmasını engellediğini kaydeden Kesici, "Kırmızı su yosunlarının tamamen her tarafı kapladığını, bununla birlikte diğer su yosunlarıyla ve diğer kirlilikle birlikte pelteleşme olayı veyahut da salyalaşma olayı oluşturduğunu sahil boyunca belirledik. Yapmış olduğumuz araştırmalarda salyalaşmanın başladığını ve denizin dip çamuru dediğimiz kısımlarında peltemsi yapıların giderek arttığını ki bu çok büyük tehlike, orada bir ölü toprağı gibi yayıldığını görmekteyiz. Körfezin başlangıç kısmının olduğu yerde oksijen seviyelerinin 2 düzeyinde olduğunu, belirli noktalarda 1'e düştüğünü, çözünürlük olayının yani yukarıdan baktığımız zaman görünürlük oranının neredeyse sıfır olduğunu gördük. Oksijen miktarının en az beş olması gerekir ki o zaman yaşam olabilecektir" diye konuştu. Kesici, deniz marulu, kırmızı su yosunu ve sudaki diğer organizmaların salyalaşmasının, kentte özellikle temmuz ağustos aylarında yine şiddetli bir koku oluşturacağını belirtti. Önlem alınması için, İzmir Körfezi'nde daha çok su altında olan müsilajın su üzerine daha çok çıkmasının beklenmemesi gerektiğini dile getiren Kesici, şöyle devam etti: "Denizin kirliliği artık tamamen içini bırakın, yüzüne vurmuş bir durumda. Azot ve fosfat miktarı çok üst seviyelerde, denizlerde bulunmaması gereken seviyelerde. Arıtılmış, arıtılmamış evsel atıklar, tarımsal atıklar, sanayi atıkları, deniz trafiği gibi etkenler azot, fosfat miktarını giderek yükseltiyor. Bunun da göstergesi ilk çıkış kaynaklarında, denizin dip çamurunun olduğu yerlerde, su seviyesinin az olduğu yerlerde çok aşırı derecede çünkü oralarda hem deniz marullarının hem de kırmızı su yosunlarını giderek arttığını görüyoruz. Halbuki gerek deniz marulları gerek kırmızı su yosunları çok faydalı organizmalar ama bunların miktarı artınca artık çürümelere, kokuşmalara ve oksijen üretir değil oksijen tüketir bir hale gelmiş oluyorlar." ÇÖZÜM ÖNERİLERİ Kesici, çözüm önerilerine ilişkin "Körfezi sürekli temizlemek durumundayız. Körfeze ulaşan suların mutlak suretle arıtılmış su olması gerekir. Belirli bir dönem mümkünse buraya atık su verilmemesi gerekiyor. Yüzeysel sular derelerle, çaylarla, kanallarla gelecektir ama oralarda bir arıtma sistemlerini kurmamız gerekiyor. Derelerin kanalının kesinlikle beton olmaması gerekiyor. Dip çamurunun mutlak sürede temizlenmesi gerekiyor. Süzgeç görevi gören kıyıları doğal akışında bırakacağız, kıyıların işgal edilmemesi gerekiyor" ifadelerini kullandı. "İSTANBUL'DAKİYLE AYNI DEĞİL" İzmir Körfezi'nin hem Karşıyaka hem de Narlıdere, Sasalı gibi farklı noktalarını incelediklerini kaydeden Kesici, "Körfezde müsilaj oluşumunu biz geçen yıllarda da gördük, bu yıl giderek arttığını gördük. Mesela on beş gün önce yine bir müsilaj oluşumunu belirledik. Eğer gerekli önlemler alınmazsa yaza doğru bu müsilaj olayı şiddetle artacaktır, yüzeye vuracaktır" dedi. İstanbul'daki müsilaj görüntüsü ile İzmir'dekinin farklı olduğunu belirten Kesici, Marmara Denizi ile körfezdeki alg türünün farklı olduğunu söyledi. İzmir Körfezi'nde aşırı artan alg türünün turuncu renkli "noctiluca" olduğunu dile getiren Kesici, "İstanbul'dakiyle buradaki müsilaj aynı değil. Oranın çeşitliliği farklı, buranınki de farklı olduğu için farklı şekillerde yansımaktadır" dedi. Kesici, yüzeydeki müsilajın özellikle denizin sakin olduğu saatlerde ve yerlerde görülebildiğini sözlerine ekledi. AA

Marmara'da yeniden müsilaj tehlikesi! Haber

Marmara'da yeniden müsilaj tehlikesi!

İstanbul Üniversitesi (İÜ) Su Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Melek İşinibilir Okyar, Marmara Denizi'nde yazın sıcaklıklarının artışıyla tekrar müsilaj görme riskinin bulunduğunu söyledi. Prof. Dr. Okyar, 2021 yılında Marmara Denizi'nde yıkıcı bir müsilaj olayının yaşandığını hatırlattı. Bu büyüklükte ve uzun süren müsilajın dünyada bir emsalinin olmadığını, bu nedenle Marmara Denizi ekosisteminin derinden etkilendiğini belirten Okyar, "Müsilajın ardından birincil tüketici olan zooplanktonik organizmalarla balık yumurta ve larvalarını örnekleyememiştik, balık stokları yok denecek kadar azdı. Marmara Denizi'nde balıklar genellikle daha kıyısal alanlara kendilerini çekmişlerdi." dedi. Prof. Dr. Okyar, müsilajın Marmara Denizi'nde görünürden kaybolduğunu ancak zaman zaman bölgesel olarak görülen müsilaja derinlerde rastlandığını anlattı. Bunun etkili ve yıkıcı olmadığına dikkati çeken Prof. Dr. Okyar, şöyle devam etti: "Müsilajın olmaması, olmayacağı anlamına da gelmez. Geçen yıl Marmara Denizi'nde müsilaj görmedik. Bu sene de şanslıydık. Çünkü tam müsilajın oluşabileceği dönemler biraz serin geçti. Yani daha serin ve daha soğuk bir bahar geçirdik. Şu anda hazirandayız. Hava gayet serin, çok rahatsız etmeyen bir hava söz konusu. Doğal olarak müsilajın oluşması çok görünür hale gelmedi. Biz, her ay Marmara Denizi'nde örneklemeye çıkarak takip ediyoruz. Şubatta İzmit Körfezi'nin doğu bölgesinde bir müsilajın oluşumunu gözlemleyerek biraz endişe etmiş ve 'Müsilaj tekrar mı oluşuyor?' diye düşünmüştük. Çünkü genellikle Marmara Denizi'nde müsilajın ilk gözlemlendiği yer İzmit Körfezi. Buradan başlayıp, diğer bölgelere yayılıyor. Fakat sonrasında havanın serinlemesiyle birlikte bu müsilajın sürekliliği ortadan kayboldu." Prof. Dr. Okyar, müsilajı oluşturan organizmaların Marmara Denizi'nde mevcut olduğunu, koşulların tekrar oluşması durumunda müsilajın ortaya çıkabileceğini dile getirdi. Marmara Denizi'nde müsilajın tekrar görünmemesi için su sıcaklığının önemli olduğunun altını çizen Prof. Dr. Okyar, "Marmara Denizi'nde şu an için hava ve deniz suyu sıcaklıkları normal seviyede hatta mevsim normallerine göre bir tık aşağıda. Fakat su sıcaklıklarının artışıyla birlikte tekrar müsilaj görme riski söz konusu." diye konuştu. "Balıkların ve omurgasız canlıların dağılımına ve miktarına bakıyoruz" İÜ Su Bilimleri Fakültesince Marmara Denizi'nin düzenli olarak takip edildiğine işaret eden Okyar, Marmara Denizi'nin üst tabakasının son derece dinamik olduğunu belirtti. Prof. Dr. Okyar, bu durumun oksijen seviyesini yüksek seviyede tutabildiğini fakat alt tabakalar da oksijenin hala düşük olduğunu dile getirerek, "Onların takip edilmesi lazım. Biz araştırma gemimiz 'R/V Yunus-S' ile çalışmaları sürdürüyoruz. Belirlenen istasyonlarda suyun fizikokimyasal parametrelerini ölçüyor, farklı derinliklerden örnekler almaya devam ediyoruz. Ayrıca balıkların ve omurgasız canlıların dağılımına ve miktarına bakıyoruz." diye konuştu. AA

İzmir Karaburun'a müsilaj uyarısı Haber

İzmir Karaburun'a müsilaj uyarısı

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğü ile İÜ Su Bilimleri Fakültesi Deniz Biyolojisi Ana Bilim Dalı Başkanlığı tarafından 2021 yılından bu yana İzmir'de sürdürülen "Karaburun Ildır Körfezi Özel Çevre Koruma Bölgesi Denizel Biyoçeşitliliğin Araştırılması" projesinde 3 deniz seferi tamamlandı. Öztürk koordinesinde yürütülen proje kapsamında "R/V Yunus-S" araştırma gemisiyle temmuz ayında son deniz seferi gerçekleştirilecek ve çalışmanın raporu eylül ayında Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığına sunulacak. BİYOÇEŞİTLİLİK AÇISINDAN ZENGİN Araştırmada şu ana kadar elde ettikleri bulgular konusunda değerlendirmelerde bulunan Öztürk, Karaburun Ildır bölgesinin denizel biyoçeşitlilik açısından zengin olduğunu, bölgede 80'in üzerinde balık, 130'un üzerinde de omurgasız türünün yaşadığını belirtti. Bölgede Akdeniz foklarının mağaralarının bulunduğuna ve mağara ekosistemlerinin korunmasının önemine değinen Öztürk, şimdiye kadarki bulgularına göre kara kökenli kirleticilerin en olumsuz etken olduğunun altını çizdi. Öztürk, "Deniz suyunun kirlenmesini sağlayan ana faktör arıtılmadan verilen deşarjlar. Eksik olan arıtma yatırımlarının hızla yapılması gerekiyor, bu çok önemli. Aksi takdirde Marmara Denizi'nde olan müsilajın zaman içinde burada olması mümkün." diye konuştu. ''BURADAKİ MÜSİLAJ BENTİK'' Karaburun Ildır'ın yanında bulunan İzmir Körfezi'ne dikkati çeken Öztürk, "Buradaki müsilaj bentik yani Marmara Denizi'nde gördüğümüz tipte bir müsilaj yok. Bu zaman içinde olabilir çünkü müsilajın olma mekanizması denize verilen aşırı besin maddelerinin planktonlarca kullanılarak çoğalmaları. Bu mümkün ve Marmara Denizi örneğinden ders almamız lazım." görüşünü paylaştı. DENİZ ÇAYIRLARI HAKKINDA Bölgede koruma altındaki endemik sert mercanların ve yunusların yanı sıra deniz çayırlarının da bulunduğunu anlatan Öztürk, şunları söyledi: "Deniz çayırları bambaşka nitelikte, haritalamasını yapıyoruz. Deniz çayırları iklim değişikliğine karşı da bizi koruyan, sıfır maliyetle çalışan öncü askerlerimiz. Bunun için mutlaka haritalanması ve korunması için ciddi çaba gösterilmesi gerekiyor. Geniş bir deniz çayırı alanı var, bir kısmı kirlenme nedeniyle parçalanmış, bozulmuş durumda ama bölgede ekosistem çok büyük bir oranda sağlıklı." TÜRKİYE ve YUNANİSTAN İŞBİRLİĞİ Karaburun Ildır bölgesinin, karşısında bulunan Sakız Adası nedeniyle sınır ötesi işbirliği açısından da önemli olduğundan bahseden Öztürk, Türkiye ve Yunanistan'ın bu denizin korunması için birlikte çaba sarf etmesi gerektiğinin altını çizdi. Öztürk, "Çeşme, Ildır, Karaburun, Mordoğan arıtma bakımından zayıf ama Sakız Adası da çok zayıf. Suyun sınırı yok, karşılıklı işbirliği çok önemli. Buna karşın bölge 2019 yılında Özel Çevre Koruma Alanı ilan edilerek önemli bir başlangıç yapıldı." sözlerini sarf etti. ARITMA İÇİN YATIRIM YAPILMALI Öztürk, bölgede alınması gereken önlemleri şöyle sıraladı: "Acil olarak bölgede kara kökenli kirleticilerin denize boşaltılmasının behemehal durdurulması lazım. Arıtma için yatırım yapılması, para ayrılması lazım. Burada belediyelere, bakanlıklara, STK'lara, üniversitelere büyük iş düşüyor. Aksi takdirde deniz kirlenecek, buna müsaade etmememiz gerekiyor. Kötü senaryo denizin kirlenmesi, balığın bitmesi, turistin gelmemesi, denizel biyolojik çeşitliliğin azalması demek. Kötü senaryoya yaklaştığımızı düşünmüyorum ama hala zamanımız var, hep birlikte çalışmalıyız. Bunun için bilimsel birikimimiz, beşeri sermayemiz var, yeter ki karar verelim." AA

‘Müsilaj yok’ sözlerine sert tepki Haber

‘Müsilaj yok’ sözlerine sert tepki

GURBET YAVUKLU İzmir’deki müsilaj açıklamalarıyla gündeme gelen Türkiye Tabiatını Koruma Derneği Bilim Danışmanı Erol Kesici, Sultan Gümüş Kaya ile Birinci Sayfa programına konuk oldu.  İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin ‘Körfezde müsilaj yok’ sözlerine sert tepki gösteren Kesici, “Çok talihsiz bir açıklama! Hiçbir bilim insanı yaşananlara ‘doğal bir olaydır’ diyemez. Su analizleri ortada. Sadece ‘müsilaj yoktur’ demek bilimin önüne geçmektir. İnkar etmenin İzmir’e bir faydası yok. Tarihi hatalar yapılıyor. Yapılan açıklamalar benim gibi 50 yıldır bu alanda çalışmalar yapmış kişilere haksızlık / hadsizlik” ifadelerini kullandı.     TARİHİ HATALAR YAPILIYOR  “İzmir sahillerinde leş var” diyen Kesici, şunları aktardı: “Çünkü ölen organizmaların kokuşmalarıdır tüm bunlar. Müsilaj yüzeye çıkınca bir sorun olduğunu düşünüp temizlemeye başlıyorlar. Hâlbuki dipte, denizin içinde kalıcı bir çözüme ulaştırılmalı. Yüzeyi temizlemek geçici bir önlemdir sadece. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin yapmış olduğu açıklama çok talihsiz bir açıklama! Hiçbir bilim insanı yaşananlara ‘doğal bir olaydır’ diyemez. Su analizleri ortada. Sadece ‘müsilaj yoktur’ demek bilimin önüne geçmektir. Kurumları defalarca uyardım, bir masa etrafında buluşmamız gerektiğini söyledim, ‘size döneceğiz’ denildi ancak büyükşehir de dahil hiçbir kurumdan ses çıkmadı. Her şey ortada. İnkar etmenin İzmir’e bir faydası yok. Tarihi hatalar yapılıyor. Yapılan açıklamalar benim gibi 50 yıldır bu alanda çalışmalar yapmış kişilere haksızlık / hadsizlik.”    İZMİR KÖRFEZİ SEKERATTA Kesici, sözlerine şöyle devam etti: “Biz bir suçlu aramıyoruz. Olayı çözümlemek istiyoruz. Bu görev sadece İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne de düşmüyor zaten. İlgili bakanlıkların da devreye girmesi lazım. Körfez sadece sizin değil, hepimizin. Ortada bir vaka var, körfez kirli, bunu kabul edip yöntemleri hayata geçirmeliyiz. Balık ölümleri, deniz salyası ya da deniz marulları… Bunlar bize körfezdeki aşırı kirliliği işaret ediyor. Ve nüfus arttıkça söz konusu kirlilik daha da artacak, önlemlerin ne denli acil olduğunu iş işten geçince mi anlayacaklar? Şu noktadan sonra önlem almakta çok pahalıya patlayacaktır. Bazı hastalar için sekeratta derler ya İzmir Körfezi de öyle, sekeratta. Ölmek üzere, acı çekiyor. Baktığınız zaman sorunun çözümü açık… Sorun içeride, denizin dip kısmında. Körfezin dip çamurunun temizlenmesi lazım. Dip çamurunun içinde ağır metaller, azot, çamur, fosfat, erozyonla, hava kirliliğiyle, asit yağmurlarıyla gelenler mevcut… Gelecek nesillere sürdürülebilir bir şekilde körfezi bırakmak istiyorsak sorunu inkar etmememiz gerekiyor.”

Büyükşehir'den ''Körfez’de müsilaj yok'' açıklaması Haber

Büyükşehir'den ''Körfez’de müsilaj yok'' açıklaması

TÜBİTAK ve Ege Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi’nin bilimsel raporlarına dayanarak İZSU Genel Müdürlüğü’nden yapılan açıklamada “İzmir Körfezi’nde müsilaj sorunu yok. Büyük Kanal Projesi ve arıtma tesislerinin verimli çalıştırılması sayesinde evsel atıkların ve sanayi atıklarının Körfez'e deşarj edilmesi söz konusu değil. Ayrıca Körfezin iç dinamikleri, sığ oluşu ve akıntı sistemleri gereği müsilaj denilen deniz salyası oluşması imkan dışıdır” denildi. Bazı yayın organlarında yer bulan İzmir Körfezi’nde müsilaj oluşabileceği iddialarına karşı İZSU Genel Müdürlüğü’nden açıklama yapıldı. Resmi kurumların ve akademisyenlerin görüşlerine dayanan açıklamada şu ifadelere yer verildi: “İzmir Körfezi’nde 2003 yılından bu yana TÜBİTAK tarafından Oşinografik İzleme Projesi yürütülmektedir. Gözlem istasyonlarından elde edilen veriler ve Ege Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi tarafından yürütülen inceleme verilerine göre, son günlerde haberlere konu olan gelişme alg çoğalması adı verilen bir oluşumdur. Halk çeşitli isimlerle anılan olarak bu türler bir araya gelerek bu şekilde deniz yüzeyinde topaklanmalar yapmaktadır. Liman faaliyetleri sonucu deniz araçlarının neden olduğu kirlilik, nehirler yoluyla taşınan kara kökenli kirleticiler (evsel, endüstriyel, tarımsal vb.) ve erozyon sonucu gelen kirleticiler, körfezin su kalitesini etkilemeye devam etmektedir. Ancak İzmir Körfezinde deniz yüzeyinde yer yer görülen kirlilik deniz salyası değildir. Deniz marulu, kırmızı ve kahverengi alg çoğalmaları, durgun ve akıntısız iç kısımlarda ve kıyısal bölgelerde görülmekte ve denizin rengini kırmızıya boyayan dinoflagellat patlamaları yıl boyunca artan ve azalan şekillerde devam etmektedir. Arıtma tesisleri sayesinde denize atık ulaşmıyor Körfezimizin iç dinamikleri, sığ oluşu ve akıntı sistemleri gereği müsilaj denilen deniz salyası oluşmaz. Ayrıca, 2000'li yıllardan bugüne faaliyette olan Büyük Kanal Projesi ve arıtma tesislerinin verimli çalıştırılması sayesinde denize evsel, sanayi atıklarının boşaltılması söz konusu değildir. İZSU Genel Müdürlüğü Körfezdeki besin tuzlarının azaltılmasına yönelik Çiğli Atıksu Arıtma Tesisi Revizyonu, 4. Fazın yapımı ve Atıksu Arıtma Tesisi Deşarj Hattının değiştirilmesi çalışmalarını titizlikle yürütmektedir.” HABER MERKEZİ

İzmir Körfezi’nde müsilaj şiddeti artıyor Haber

İzmir Körfezi’nde müsilaj şiddeti artıyor

Süleyman Demirel Üniversitesi Eğirdir Su Ürünleri Fakültesinden emekli öğretim üyesi Erol Kesici, İzmir Körfezi'nde yıllardır inceleme yaptıklarını, önceki yıllarda da rastladıkları müsilajın bu yıl bazı kısımlarda yerel olarak şiddetini artırdığını söyledi. Körfezde kirlilik nedeniyle artan azot ve fosfatın, normalde oksijen ürettiği için faydalı deniz marulunun aşırı artmasına sebebiyet verdiğine işaret eden Kesici, aynı kirliliğin yine faydalı kırmızı su yosunlarının yeterince büyüyemeyip kopmasına ve deniz üzerini kaplamasına neden olduğunu, son günlerde İzmir Körfezi'nde kırmızı su yosunlarının geniş alanları kapladığını dile getirdi. "OKSİJEN SEVİYESİ 2 DÜZEYİNDE" Bu tür organizmaların sudaki oksijeni azaltarak canlılığı olumsuz etkilediğini, suyun üzerini kaplayarak ışığın su altına ulaşmasını engellediğini kaydeden Kesici, "Kırmızı su yosunlarının tamamen her tarafı kapladığını, bununla birlikte diğer su yosunlarıyla ve diğer kirlilikle birlikte pelteleşme olayı veyahut da salyalaşma olayı oluşturduğunu sahil boyunca belirledik. Yapmış olduğumuz araştırmalarda salyalaşmanın başladığını ve denizin dip çamuru dediğimiz kısımlarında peltemsi yapıların giderek arttığını ki bu çok büyük tehlike, orada bir ölü toprağı gibi yayıldığını görmekteyiz. Körfezin başlangıç kısmının olduğu yerde oksijen seviyelerinin 2 düzeyinde olduğunu, belirli noktalarda 1'e düştüğünü, çözünürlük olayının yani yukarıdan baktığımız zaman görünürlük oranının neredeyse sıfır olduğunu gördük. Oksijen miktarının en az beş olması gerekir ki o zaman yaşam olabilecektir" diye konuştu. Kesici, deniz marulu, kırmızı su yosunu ve sudaki diğer organizmaların salyalaşmasının, kentte özellikle temmuz ağustos aylarında yine şiddetli bir koku oluşturacağını belirtti. Önlem alınması için, İzmir Körfezi'nde daha çok su altında olan müsilajın su üzerine daha çok çıkmasının beklenmemesi gerektiğini dile getiren Kesici, şöyle devam etti: "Denizin kirliliği artık tamamen içini bırakın, yüzüne vurmuş bir durumda. Azot ve fosfat miktarı çok üst seviyelerde, denizlerde bulunmaması gereken seviyelerde. Arıtılmış, arıtılmamış evsel atıklar, tarımsal atıklar, sanayi atıkları, deniz trafiği gibi etkenler azot, fosfat miktarını giderek yükseltiyor. Bunun da göstergesi ilk çıkış kaynaklarında, denizin dip çamurunun olduğu yerlerde, su seviyesinin az olduğu yerlerde çok aşırı derecede çünkü oralarda hem deniz marullarının hem de kırmızı su yosunlarını giderek arttığını görüyoruz. Halbuki gerek deniz marulları gerek kırmızı su yosunları çok faydalı organizmalar ama bunların miktarı artınca artık çürümelere, kokuşmalara ve oksijen üretir değil oksijen tüketir bir hale gelmiş oluyorlar." ÇÖZÜM ÖNERİLERİ Kesici, çözüm önerilerine ilişkin "Körfezi sürekli temizlemek durumundayız. Körfeze ulaşan suların mutlak suretle arıtılmış su olması gerekir. Belirli bir dönem mümkünse buraya atık su verilmemesi gerekiyor. Yüzeysel sular derelerle, çaylarla, kanallarla gelecektir ama oralarda bir arıtma sistemlerini kurmamız gerekiyor. Derelerin kanalının kesinlikle beton olmaması gerekiyor. Dip çamurunun mutlak sürede temizlenmesi gerekiyor. Süzgeç görevi gören kıyıları doğal akışında bırakacağız, kıyıların işgal edilmemesi gerekiyor" ifadelerini kullandı. "İSTANBUL'DAKİYLE AYNI DEĞİL" İzmir Körfezi'nin hem Karşıyaka hem de Narlıdere, Sasalı gibi farklı noktalarını incelediklerini kaydeden Kesici, "Körfezde müsilaj oluşumunu biz geçen yıllarda da gördük, bu yıl giderek arttığını gördük. Mesela on beş gün önce yine bir müsilaj oluşumunu belirledik. Eğer gerekli önlemler alınmazsa yaza doğru bu müsilaj olayı şiddetle artacaktır, yüzeye vuracaktır" dedi. İstanbul'daki müsilaj görüntüsü ile İzmir'dekinin farklı olduğunu belirten Kesici, Marmara Denizi ile körfezdeki alg türünün farklı olduğunu söyledi. İzmir Körfezi'nde aşırı artan alg türünün turuncu renkli "noctiluca" olduğunu dile getiren Kesici, "İstanbul'dakiyle buradaki müsilaj aynı değil. Oranın çeşitliliği farklı, buranınki de farklı olduğu için farklı şekillerde yansımaktadır" dedi. Kesici, yüzeydeki müsilajın özellikle denizin sakin olduğu saatlerde ve yerlerde görülebildiğini sözlerine ekledi. AA

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.