[tag] Haberleri |İlkses Gazetesi - Son Dakika [tag] Haberleri

#mustafa torun

mustafa torun haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, mustafa torun haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Dr. Mustafa Torun: Hekimler yol göstericidir Haber

Dr. Mustafa Torun: Hekimler yol göstericidir

Bornova Belediyesi tarafından düzenlenen Bornova Kitap Günleri, Büyükpark’ta 4. kez okurlara kapısını açtı. Toplam 60 yayınevi, 400 yazar ve 600 bin kitabın yer aldığı etkinlikte Bornova’dan ve farklı semtlerden gelen vatandaşlar, edebiyat severler yakından takip etmeye devam ediyor. Yazarları, okurları ve yayınevi temsilcilerini bir araya getiren 4.Bornova Kitap Günleri; imza günleri, söyleşiler, konserler, şiir dinletileri, atölye çalışmaları ile renkli görüntülere sahne oluyor. Kitap Fuarında eserleri ile yer alan gazetemizin yazarlarından Dr. Mustafa Torun, yeni çıkan kitabı“ Hekimler Siyaset Yapamaz mı?” eserinin ortaya çıkış sürecini anlattı. Dr. Mustafa Torun, hekimlerin neden siyasetin öznesi olması gerektiğini, toplumsal dönüşümde hekimlerin önemli rolü olduğunu gazetemize açıkladı. Bornova Yazarlar Standında Dr.Mustafa Torun ile birlikte aynı stantta yer alan Kezban Şahin Taysun, Mesime Elif Ünalmış gibi yazarlar, okuyucuları ile buluştuktan sonra Bornova Kitap Günleri için açıklamalarda bulundu. HEKİMLER TOPLUMA YÖN VEREN İNSANLARDIR “Hekimler Siyaset Yapamaz mı?” adlı eseriyle hekimlerin topluma yol gösterdiğini ve ileriye taşıdığını vurgulayan Dr.Mustafa Torun, Bizim ülkemizde ve geri kalmış tüm ülkelerde hekimler maalesef siyasette yer alamıyor. “Siyaset bir bilim dalıdır; herkesin siyaseti sevmesi, tüm vatandaşların siyasetin içinde olması ve taşın altına eline koyarak mücadelenin bir parçası olması gerekiyor. Tıp fakültesini okuyan değerli sağlık çalışanları, doktorlar siyasette aktif olarak rol alması önemli… Siyaset günlük bir politika değildir, siyaset bir bilim dalıdır. Bütün insanların siyasi bilincinin olması gerekiyor. Hekim sadece vatandaşları tedavi ederek onları iyileştirin değildir, hekimler topluma yol gösteren, ivme kazandıran, geliştiren, çağdaşlaştıran ve bilimselleştiren insanlardır. Hekimler toplumun gelişmesinde önemli rol oynayan, toplumu ileriye taşıyan biri olarak toplum lideri olmalıdır. Şartlar ne olursa olsun hekimler siyaset yapacaktır, bundan bir kaçış yoktur. Toplumumuz; hekimler, mühendisler, yetişkin insanlar ve hukukçular el ele vermesi lazım” ifadelerini kullandı. HEKİMLER SİYASETE SEYİRCİ KALMAMALI “Hekimler Siyaset Yapamaz mı?” kitabının yazarı Dr. Mustafa Torun sözlerine şu şekilde devam etti: “Hekimler aynı zamanda bir eşgüdümcüdür. Dünya Sağlık Örgütü’nün sağlık tanımına göre; ruhsal, fiziksel ve aynı zamanda iyilik halidir diye tanımlar. Ben ayrıca bu tanıma siyasetin de iyilik halidir diye ekliyorum. Toplumun iyi olması için eşgüdümün iyi olması lazım… Siyasetin öznesi hekimler olduğu takdirde toplumsal değişimi ve dönüşümü gözlemleyebilirsiniz. Hekimler, doktorlar ve sağlık temsilcileri hiçbir şekilde siyasetin dışında kalmamalıdır. Aksi takdirde ülkedeki olumsuz kötü gidişatı izlemeye mahkum kalırlar. Tüm Dünya’da modern ve çağdaş ülkelerde hekimler hep ön planda, yol gösterici ve iyi bir eşgüdümcüdür. Eğitimleri gereği toplumu iyileştirir. Hipokrat yeminlerimizde dahi toplumsal fayda sağlayacağımıza dair yemin ettik. Çağdaş ülkelerde hekimler önemli görevler almaktadır. Siyasete seyirci kalmamız gerekiyor.” YAZAR VE OKUR ARASINDA KÖPRÜ Yazdığı eserlerle ödül alan Yazar Kezban Şahin Taysun, “Bornova kitap günleri gerçekten çok keyifli ve eğlenceli geçiyor. Belediye başkanımız Mustafa İduğ’a buradan çok teşekkür ediyoruz. Tabi ki okur ve yazar arasında köprü görev olmak için bu tarz organizasyonları önemsiyorum. Son çıkan kitabım Kelebekten Sığınak, Kafesteki kalp romanım onlarda çok ilgi ve talep duyulduğu için çok mutluyum. Daha çok roman ve öykü yazıyorum. Eserlerim ulusal yarışmalarda öldü aldı. Önümüzdeki günlerde öykü dosyamı yayınevi ile anlaşarak yayınlatmayı düşünüyorum” dedi. ORGANİZASYONUN DAHA AKTİF OLMASI GEREKİYOR 4.Bornova Kitap Günlerini yeterli katılımcı olmadığı için eleştiren Yazar Oya Uslu, “Bornova Kitap Günlerine 3.kez katılıyorum. Organizasyonun biraz daha aktif ve katılımcı olması gerekiyor. Burada birbirinden değerli yazarlar ve şairler var. Maalesef beklenen okurları burada göremiyoruz. Okullar ve üniversiteler açılmasına rağmen yeterli sayıda katılımcı göremiyoruz. Kitap fuarlarının daha geniş kapsamlı, daha planlı olmasını temenni ediyoruz” şeklinde konuştu. Yazar Mesime Elif Ünalmış, “Etkinliği maalesef çok yeterli görmüyorum. Burada kitap fuarında okur ve yazar arasında bir kopukluk olduğunu fark ettik. Kurumların, belediyelerin ve okulların bu tarz organizasyonlar için daha planlı ve programlı olması gerekiyor. Yayınevleri, okuyucu ve yazarlar arasında doğru iletişim kurulmalı… Umarım bundan sonraki kitap fuarları daha kapsamlı olur” diye konuştu.   BU HABER DE İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR: Sinema Birleştirir seyirci ile buluşacak

Kızamık 'ciddi' boyutlara ulaşıyor Haber

Kızamık 'ciddi' boyutlara ulaşıyor

KEMAL ÖZKURT - ÖZEL HABER Kovid pandemisi sürecinde başlayan aşı karşıtlığı, aşı reddi ve denetimsiz göçmenler,  kızamık salgınının son günlerde artmasına sebep oldu. Kızamığın özellikle çocuklarda görülmesi ise ebeveynleri endişelendiriyor. Kızamık hastalığı, bulaşma ve korunma yolları konusunda bilgiler veren Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Dr. Mustafa Torun, aşı reddi hareketinde kendi meslektaşlarının da bulunmasından dolayı rahatsızlık duyduğunu ve özellikle ilerleyen süreçlerde ölümcül olabilen kızamık hastalığı için mutlaka aşı yaptırması gerektiğini dile getirdi. YETERLİ ÖNLEMLER ALINMAZSA ÖLÜME SEBEP OLABİLİR Aşıların sadece aşılanan kişiyi değil, bulaşıcı hastalıkların topluma yayılmasını engellediğini ve tüm toplumu koruduğunu söyleyen Torun, "Kızamık virüsü çok bulaşıcı olan bir hastalıktır. Aşılanmamış topluluklarda 2 - 3 yılda bir salgın yayılır. Bunun yanı sıra kendi çocuklarımız aşılanmazken, aşısız yabancı çocukların da ülkemize gelmesi çok büyük sorun teşkil ediyor. Kızamık basite indirgenen bir hastalık olarak gözüküyor şu anda ama yeterli önlemleri almazsak ölümcül bir hastalık haline gelebilir. Kızamık ilerleyen süreçlerinde zatürre, menenjit, orta kulak iltihabı gibi ciddi sorunlara sebep oluyor. Bu yüzden mutlaka aşı programları kapsamında, aşımızı yaptırarak kendimizi ve çocuklarımız bu ciddi hastalığa karşı korumuş oluruz" diye konuştu. "AŞI REDDİ KAYBOLAN HASTALIKLARIN GERİ GELMESİNE SEBEP OLDU"  Çocuklarda olduğu gibi yetişkinlerde de aşılamanın önemine vurgu yapan Tosun, "Bugün maalesef aşı reddi ve olumsuz bilgilendirme yüzünden kızamık başta olmak üzere kökü kazınan birçok enfeksiyon hastalığının toplumu tekrar tehdit etmeye başladı. İnsan yaşamını tehdit edebilecek ciddi sonuçlar doğurabilen hastalıklardan korunmada bağışıklamanın önemi gün geçtikçe daha da artmıştır. Bu bulaşıcı hastalıklarının başında da kızamık geliyor. Aşı reddi gruplarıyla birlikte aşı konusunda kamuoyunda oluşabilecek tereddütleri zamanında sağlıklı bilgiler vererek gidermenin toplum sağlığı açısından çok önemlidir" ifadelerini kullandı. TOPLUMUN EN AZ YÜZDE 95'İ AŞILANMALI Kızamığın ölüm hızının ciddi boyutlara ulaşabileceğine vurgu yapan Torun, "Kızamık virüsünün tek rezervuarının insan olduğu için  etkili ve güvenli aşısının bulunması nedeniyle tamamen ortadan kalkabilir. Virüsünün dolaşımının durdurulabilmesi için toplumun yüzde 92-95'inin kızamık içeren bir aşı ile aşılanması gerekir. Kızamık virüsü bulaştığı andan itibaren, ölüm oranı gelişmiş ülkelerde yüzde 0.05-0.1 arasında, gelişmemiş ülkelerde yüzde 7.4 ile 10 arasındayken, mülteci kampları gibi özel topluluklarda ise yüzde 32'lere kadar çıkabiliyor" diye belirtti. KIZAMIK VİRÜSÜNÜN BELİRTİLERİ Kızamık virüsünün yayılma süreci ve belirtileri hakkında bilgiler veren Torun, "Virus konjonktiva veya solunum mukozasından vücuda girer ve giriş yerinde çoğalarak bölgesel lenf bezlerine bulaşır. Kan dolaşımı ile organ ve dokularına giden virüs burada çoğaldıktan sonra ikinci kez kana karışır ve bu evrede kuluçka dönemi  belirtileri başlar. Daha sonra ise ateş, halsizlik, iştahsızlık, gözde yanma, batma, sulanma, burun akıntısı ve kuru öksürük gibi belirtiler görülebilir" dedi.

Dr. Torun: Korunma tedaviden üstündür Haber

Dr. Torun: Korunma tedaviden üstündür

YAREN ELMAS GÜZELKAN-ÖZEL HABER Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Dr. Mustafa Torun, yaz aylarında artan sıcaklıklarla birlikte besin zehirlenmelerinin de arttığını belirtti. Besin zehirlenmelerine karşı vatandaşları uyaran Torun, “Korunma tedaviden üstündür. Bazen çok önem vermediğimiz ve basit gördüğümüz el yıkama, yöntemine uygun şekilde gerçekleştiğinde çoğu istenmeyen ve salgın yapan besin zehirlenmelerini önler” dedi. KUSMA, KARIN AĞRISI, İSHAL… Besin zehirlenmelerinin neden kaynaklandığını ve zehirlenme sonrasında kişide görülen bulgulara değinen Torun, “Halk arasında gıda zehirlenmeleri, yiyecek zehirlenmeleri olarak adlandırılan bu grup hastalıklar önemli halk sağlığı sorunudur. Doğrudan besinlerin kendisi (mantar gibi) ya da besinler üzerinde üreyen mikroorganizmaların (genellikle bakterilerin) veya onların ürettikleri zehirlerin (toksinlerin) insan vücuduna girip hastalık oluşturması tablosu diye basitçe tanımlayabiliriz. Bu süreç genellikle gıda yendikten en geç 72 saat içinde oluşur. Bilindiği gibi bakteriler uygun sıcaklık, uygun PH, uygun nem ortamını buldukları anda sevdikleri besinlerde üreyip çoğalırlar. Bazıları ise üreyip çoğaldıkları gibi ortama zehirlerini de salarlar. Böylece alınacak besin, bakterilerle kirlenmiş olur. Bu kirli (kontamine) besini alan kişide, mide bağırsak sistemine giren bakteri veya toksin miktarına bağlı olarak bulantı, kusma, karın ağrısı, ishal, sıvı kaybına bağlı olarak halsizlik, yorgunluk, kırgınlık, baş dönmeleri ile bazen ateş de olabilir. Bazı bakterilerin zehirli (havasız ortamda üreyen ve genellikle konserve yiyenlerde gözlenen anaerop bakterilerin oluşturduğu tablo) doğrudan sinir sistemini tutarak, nörolojik bulgulara (felçlere) yol açabilir” ifadelerini kullandı. BAŞLICA BESİN ZEHİRLENMELERİ Hangi tür besin zehirlenmeleri olduğunu ve belirtileri neler olduğunu bahseden Torun, “Başlıca besin zehirlenmeleri; Stafilokokus Aureus denen, irin yapan bakterinin saldığı toksinin (zehirin) besinlerle alınması ile oluşur. Alındıktan 1-6 saat içinde gelişip kısa zamanda düzelebilen bulantı kusma ile karakterize bir zehirlenmedir. Olguların üçte ikisinde ishal gelişir. Sıvı kaybı fazla ise ateş görülebilir. Genellikle salam, kremalı yiyecekler, mayonezli patates salatası, açıkta satılan köfteler vb. risk oluşturabilirler. Salmonella besin zehirlenmesi; süt, et, yumurta gibi gıdalarla olan, tifo dışı salmonella bakterilerinin yaptığı zehirlenmedir. Genellikle kirli gıdalar alındıktan sonra ateş, ishal, bulantı, kusma karın ağrısı gözlenir. Dışkı tetkikinde lökositler ve az sayıda eritrositler gözlenebilir. Son zamanlarda tek bir merkezde üretilip geniş alanlara dağıtımı yapılan hayvansal gıdalar nedeniyle artış saptanmıştır. Bacillus Cereus besin zehirlenmesi; genellikle Çin lokantalarında pirincin kızartılmasından önce oda ısısında hafif haşlanıp, bekletilmesi sırasında, bu bakterinin toksinleri ile kirlenmesinden oluşur. Bulantı-kusma, bazı tiplerinde kramp tarzında karın ağrısı ile kendini gösterir. Enterotoksijenik E.Coli besin zehirlenmesi; seyahat ishallerinin başlıca nedenlerinden biridir. Kirli gıda alındıktan 16-72 saat sonra gelişir. Kramp tarzında karın ağrısı ve ishal ön plandadır. Tablo 3-4 gün sonra düzelir. Sinir sistemi bulguları ile seyreden besin zehirlenmeleri; bunların başında Botilizm gelir. Genellikle evde yapılan konserve yiyenlerde gözlenir. Buzdolabında saklanmamış yağda sarımsak da önemli bir risktir. Görme bozukluğu, ışıktan korkma, yutma güçlüğü, halsizlik, bulantı ve kusma başlıca bulgular olup, bazen solunum güçlüğü, kas zayıflığı, ağız kuruluğu, göz kapaklarında düşme, kan basıncı düşmeleri görülebilir. 85 derecede 5 dakika pişirmek veya kaynatmak toksini etkisiz hale getirir. Tanıda mikrobiyolojik testler yol göstericidir. Toplu zehirlenmeler medyayı da ilgilendirdiği için ülkemizde de devamlı gündeme gelmektedir. Geri kalmış ülke sorunu olmakla beraber ileri ülkelerde de görülebilir. Genel temizlik kurallarına uymak, gıdaları uygun ortamlarda depolamak, gıda denetimlerini sık yapmak, sağlık alt yapı sorunlarını çözmekle mesafe alınır düşüncesindeyim” şeklinde konuştu. GIDALAR İYİCE PİŞİRİLMELİ Besinlerin iyice pişirilmesi konusuna vurgu yapan Torun, “Gıdaları iyice pişirmekle bazılarının önüne geçebiliriz. Gıda zehirlenmesi tablosu gösteren kişi veya kişilerin en yakın sağlık kuruluşuna başvurması gerekir. Son zamanlardaki toplu besin zehirlenmeleri maalesef fazla bilgi sahip olamadığımız ve tablonun gizlenmesi nedeni ile burada hangi tür besin zehirlenmesi olduğuna dair fikir yürütemediğimiz için ilgili konularda bilim insanlarının ve konunun uzmanlarının halkı aydınlatma görevi maalesef engellenmiştir. Sorunun kökeni denetimsizlik, gıdanın işlenmesi aşamasındaki temel kurallara uyulmamasıdır. Her zaman korunma tedaviden üstündür. Bazen çok önem vermediğimiz ve basit gördüğümüz el yıkama, yöntemine uygun şekilde gerçekleştiğinde çoğu istenmeyen ve salgın yapan besin intoksikasyonlarını (zehirlenmelerini) önler” dedi.

Yaz yorgunluğuna dikkat Haber

Yaz yorgunluğuna dikkat

YUSUF ÇAĞIRTEKİN-ÖZEL HABER İzmir’de hava sıcaklıkları bir hayli arttı. Özellikle öğlen saatlerinde artan sıcaklıkla birlikte vücudun aşırı su kaybetmesi ile yüksek nem ve sıcakta, kalbin hızlı atmasına ve buna bağlı olarak hızlı solumaya neden olduğu bilinirken, insan vücudu da dolayısıyla yorulduğu biliniyor. Sıvı ve tuz kaybı, tansiyon değişikliklerine yol açtığını ifade eden Mustafa Torun, bu kayıpların zihin yorgunluğunu beraberinde getirdiğini belirtti. AŞIRI SIVI KAYBI Yorgunluğun basitçe güçsüzlük, dermansızlık, keyifsizlik, yoğunlaşamama halleri ile kendini gösteren bir durum olarak bilindiğini söyleyen Mustafa Torun, yorgunluğa neden olabilecek birçok neden olabileceğini söyledi. Torun, “Uyku bozukluğu, tiroit bezi hastalıkları, düzenli alkol alımı, depresyon, gebelik ve kronik yorgunluk kişinin kendini yorgun hissetmesine neden olurken, yaz mevsiminde İzmir gibi sıcak iklimli yerlerde de insan bedeninin değişen havaya gösterdiği tepkiye bağlı olarak sürekli yorgunluk hissetmesi normaldir. Aşırı sıvı kaybetmemeye özen göstermeliyiz. Tansiyon, şeker, kalp rahatsızlıkları olan bireyler sıcağın en fazla hissedildiği öğlen saatlerinde acil bir işi olmadıkça dışarı çıkmaması gerekmektedir” diye konuştu. PSİKOLOJİK SEBEPLER Yaz yorgunluğuna fizyolojik sebeplerin yanı sıra, psikolojik sebeplerinde neden olabileceğine dikkat çeken Mustafa Torun, “Yaz mevsimi insanların kafasında genellikle tatille özdeşleşir. Birçok çalışan birey yıllık izinlerini yazın kullanır. Bu da yaz geldiğinde kendini yorgun hissetmene neden olabilir ya da bazı bireyler yakın çevresi tatil yazın tatil yaparken, kendisinin çalışmasını kendine dert edinebilir ve buna bağlı olarak yaz yorgunluğu oluşabilir” ifadelerini kullandı. STRESTEN UZAK YAŞAM Yorgunlukların büyük çoğunluğunun ruhsal olduğuna da dikkat çeken Mustafa Torun, okuyuculara bir takım önerilerde bulundu. Mustafa Torun: “Yorgunlukların çoğunun ruhsal nedenlerden kaynaklandığını biliriz, geriye kalanı organik nedenli olabilir. Bazı enfeksiyon hastalıkları (Viral Hepatitler, İdrar Yolu Enfeksiyonları, Nezle, Grip, Brusellozis, Tüberküloz), kanserler, akciğer, karaciğer, böbrek ve kas iskelet sistemi hastalıkları ile kalp hastalıklarını unutmamak gerekir. Organik nedenli değilse fiziksel aktivite, düzenli uyku, sağlıklı beslenme ve stresten uzak yaşam önemli noktalardır” dedi.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.