[tag] Haberleri |İlkses Gazetesi - Son Dakika [tag] Haberleri

#müzisyen

müzisyen haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, müzisyen haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Tunuslu müzisyen Emel Mathlouthi: Türkiye'ye geldiğimde, evime gelmiş gibi hissediyorum Haber

Tunuslu müzisyen Emel Mathlouthi: Türkiye'ye geldiğimde, evime gelmiş gibi hissediyorum

Beyoğlu Kültür Yolu Festivali kapsamında düzenlenen "5. İstanbul Uluslararası Halk Müzikleri Festivali"nde sahne alan sanatçı, yeni çalışmalarını, Türkiye'de de sevilen "Holm" adlı şarkısının hikayesini ve son günlerde yaşanan İsrail-Filistin çatışmalarına dair görüşlerini paylaştı. Türkiye'de verdiği konserlerin her zaman çok özel olduğunu dile getiren sanatçı, "Türk dinleyicileri, müziğe başladığımdan bu yana bana her zaman sahip çıktı. Buraya gelmek benim için sıradan bir ziyaretten daha fazlası, evime gelmiş gibi hissediyorum." diye konuştu. "Yeni albüm yüzde yüz kadınlar tarafından yapıldı" Mathlouthi, yeni çalışmalarına da değinerek, "Yeni albümümün çalışmalarını bitirdim. Gelecek yıl nisan ayında piyasaya süreceğim. Albümün özelliği, yüzde yüz kadınlar tarafından yapılmış olması. Sadece kadınlardan oluşan teknik ekip ve kadın müzisyenlerle çalıştım." ifadelerini kullandı. Albümde 7 dilde şarkılar yer alacağının altını çizen sanatçı, "Ukrayna, Irak, Mali, Fransa, Nijerya ve İran'dan kadın sanatçıları albüme dahil ettim." dedi. Mathlouthi, yeni albümün turnesini 2024'ün ilkbaharında yapmayı planladığını, bu kapsamda Türkiye'nin farklı şehirlerinde de konser vermek istediğini dile getirdi. "Müzik, Kovid-19 zamanında en güçlü vasıta haline geldi" Başarılı sanatçı Mathlouthi, 2020'de kaydettiği "Holm" (Bir Rüya) şarkısının Türkiye'de ve dünyada çok sevildiğine işaret ederek, şarkının hikayesine ilişkin şunları söyledi: "Holm şarkısını Kovid-19'un ilk günlerinde yazmıştım. Müzik o zamanlarda birbirimizle irtibat kurmak için en güçlü vasıta haline gelmişti. Süreç bizim için çok acılı geçmiş olmasına rağmen bu virüsle savaşmak için en azından elimizde müzik olduğunu düşünüyordum. Bu yüzden yazdığım şarkı, dinleyiciler için çok şey ifade etti. Şarkıda mücadele mesajı vermenin yanı sıra hayatımızdaki tüm olumsuzlukların üstesinden gelip daha iyi bir dünya yaratabileceğimizi vurguladım." "Şiddetin sebebi işgal ve baskılar" İsrail-Filistin çatışmalarına da değinen Tunuslu sanatçı, üzüntü duyduğunu vurgulayarak, "Son birkaç gündür yaşananlar gerçekten korku verici. Durumun daha kötüye gideceğinden endişe ediyorum. Dünya genelinde, özellikle Batıdaki söylemler çok hatalı. İsrail'e yönelik çok büyük bir destek var." değerlendirmesinde bulundu. Mathlouthi, Filistinlilerin kendi vatanlarında onurlu ve özgür bir şekilde yaşama hakkı olduğunun tüm dünyaya anlatılması gerektiğinin altını çizerek, "Filistin 75 yıldır baskı altında. Bölgede şiddetin vuku bulması beni üzüyor, fakat bu olanların kökeninde işgal ve baskıların yattığı gerçeğini de görmemiz gerekiyor." ifadelerine yer verdi. Emel Mathlouthi kimdir? Çocuk yaşta müziğe ilgi duyan ve ilk bestesini 10 yaşında yapan Tunuslu müzisyen Emel Mathlouthi, profesyonel müziğe üniversite yıllarında kurduğu metal grubuyla başladı. Mathlouthi, daha sonra dünya müziğine ilgi duyarak politik içerikli şarkılar yazmaya başladı ve 2006'da yayınladığı "Ya Tounes Ya Meskina" (Zavallı Tunus) şarkısıyla dönemin hükümetinin tepkisini çekti. Şarkılarının 2008'de Tunus hükümeti tarafından yasaklanması üzerine Mathlouthi, Fransa'ya yerleşti ve müzik çalışmalarına burada devam etti. Mathlouthi'nin Tunus'ta 2010'da başlayan protestolardan ilham alarak yazdığı "Kelmti Horra" (Benim Dünyam Özgür) şarkısının Tunus devriminin simgesi haline gelmesi, sanatçıyı dünya çapında üne kavuşturdu. Kariyeri boyunca 5 stüdyo albümüne imza atan Emel Mathlouthi, 2017'de kaydedilen "Philia: Sanatçılar İslamofobiye Karşı" albümüne "Insanity" (Cinnet) şarkısıyla katkı sağladı. BU İÇERİK DE İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR- "Dünyanın en eski batığı"nda yeni keşifler!

Genç müzisyenin öldürülmesi davasında yeni gelişme Haber

Genç müzisyenin öldürülmesi davasında yeni gelişme

İzmir'de, müzisyen Bora Aşçılar'ın (16) ölümüne neden olan alkollü sürücü Mehmet Emrah Kurtoğlu, mahkemenin hükmettiği 200 bin liralık tazminatı ödemesini isteyen Aşçılar'ın ailesini tehdit ettiği iddiasıyla açılan davada 7 ay 15 gün hapis cezasına çarptırıldı. İzmir 33. Asliye Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya, tutuksuz sanık Mehmet Emrah Kurtoğlu katılmadı. Bora Aşçılar'ın babası müşteki Osman Aşçılar, annesi Hayal Aşçılar ile taraf avukatları ise duruşma salonunda hazır bulundu. Cumhuriyet savcısı, sanığın "tehdit" suçundan cezalandırılması yönünde görüş bildirdi. İNDİRİMSİZ CEZA TALEBİ Baba Osman Aşçılar ve avukatı sanığın indirimsiz cezalandırılmasını talep etti. BERAAT TALEBİ Sanık avukatı da beraat talebinde bulundu. Hakim, sanığın "tehdit" suçundan 9 ay hapisle cezalandırılmasına, duruşmadaki iyi hal ve tavırları nedeniyle cezanın 7 ay 15 güne indirilmesine karar verdi. Ayrıca, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına da karar verildi. ''KATİL OLMAK SUÇ DEĞİL'' Osman Aşçılar, oğlunun ölümüne neden olan sürücünün olaydan 5 yıl sonra kendilerini avukatları aracılığıyla tehdit ettiğini ve ağza alınmayacak küfürler kullandığını belirtti. Evladının alkollü sürücünün kullandığı araç nedeniyle yaşamını yitirdiğini anlatan Aşçılar şöyle konuştu: "Maalesef cezalar yeterli değil. Türkiye'de birinin ölümüne neden olup sonra da onun ailesini tehdit etmek cezasız kalıyor. Herkes istediği gibi davranabilir anlamına geliyor. Bu tehdit davasının olduğu gün aynı zamanda evimin önünden ayakkabı çalan kişinin de davası vardı. Evimin önünden ayakkabı çalan şahıs 2 ay tutuklu kaldı. Ama 103 promil alkol ile aşırı hızlı yayayı gördüğü halde fren yapmayan, olay sırasında cep telefonu ile konuşan ve oğlumun ölümüne sebep olan kişi 1 gün dahi hapis yatmadı. Hırsız olmak daha ciddi bir suç, katil olmak suç değil resmen." NE OLMUŞTU? Grubuyla amatör olarak konserler veren lise öğrencisi Bora Aşçılar, Konak ilçesindeki Mustafa Kemal Sahil Bulvarı'nda 24 Mart 2017'de yolun karşısına geçmeye çalışırken Mehmet Emrah Kurtoğlu yönetimindeki otomobilin çarpması sonucu hayatını kaybetmişti. Alkollü olduğu belirlenen ve Bora Aşçılar'ın ölümüne ilişkin yerel mahkemece 2 yıl 9 ay 10 gün hapse çarptırılan Kurtoğlu hakkındaki bu karar, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. Ceza Dairesince onanmıştı. Kurtoğlu hakkında açılan bir başka davada ise anne ve babaya 100'er bin lira manevi tazminat ödemesine hükmedilmişti.  Tazminat ödenmeyince Aşçılar ailesi, avukatları aracılığıyla icra takibi başlatmış, bu süreçte küfür ve tehdit ettiği gerekçesiyle Kurtoğlu hakkında "tehdit" suçundan 2 yıla kadar hapis istemiyle dava açılmıştı. AA

Müzisyen Onur Şener davasında karar Haber

Müzisyen Onur Şener davasında karar

Ankara'nın Çankaya ilçesinde bulunan eğlence mekanında çıkan tartışma sonucu müzisyen Onur Şener'in kırık cam bardakla boynundan yaralanarak ölmesi sonucuna ilişkin 5 sanığın yargılandığı davada karar açıklandı. Sanıklar İlker Karakaş ve Ali Gündüz'e "kasten öldürme" suçundan müebbet hapis cezası verdi. Mahkeme sanıklara takdiri indirim uygulayarak cezayı 25 yıla düşürdü. Ankara 31. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen duruşmaya tutuklu sanıklar İlker Karakaş, Ali Gündüz ve Semih Soyalp ile tutuksuz sanıklar Gözde Gündüz ve Jale Erberk ile taraf avukatları katıldı. Mahkeme Başkanı, geçen celse savcılığın esasa ilişkin mütalaasını sunduğunu belirterek sanıklara son savunmaları için söz verdi. Şener'in göğsüyle iteklemek suretiyle üzerine geldiğini iddia eden tutuksuz sanık Gözde Gündüz, "Onur Şener bize küfür etti, itekledi. Ben kendisini durdurmaya çalıştım ama ayıramadım. Eşim ayırmaya çalıştı, şiddet gördü. Eşim düştükten sonra ben de düştüm, kalktık sonra eşimin yanına gittim onunla ilgilendim" dedi. Sanık Gündüz, 9 aydır olayın aydınlanması için hukuk mücadelesini sürdürdüklerini belirterek, eşi ve kendisi hakkında beraat kararı verilmesini mahkeme heyetinden talep etti. Tutuksuz sanık Jale Erberk de olay anında Şener'in Ali Gündüz'ü tuttuğunu, Semih Soyalp'i de yola fırlattığını, o sırada kendisinin de bağırdığını aktardı. Erberk, olayla ilgisinin bulunmadığını savundu. Tutuklu sanık Semih Soyalp, olay anında kavgayı ayırmak için ne yapabileceğine çok defa düşündüğünü söyleyerek, şunları anlattı: "Onur Şener'in gelip İlker'e saldıracağını, İlker'in de gelip bardakla vuracağını ben öngöremedim. O anda bile içeriye girmeye çalıştım. Onur'a kötü bir şey yapmayı düşünmedim, bardak gelmesin diye araya elimi koydum, elim yaralandı. Benim Onur'a onun da bana yönelik müdahalesi olmadı. Göz göze bile gelmedik. İlker'i gördüm. İlker üzerine atladı. Olay bitti; 112'yi aradım. Elimden geleni yaptım. Ne yazık ki böyle kötü bir şey olması beni çok üzüyor. Çok üzgün olduğumu ifade etmek istiyorum. Suçum günahım yok benim. Beraatımı ve tahliyemi istiyorum." Tutuklu sanık İlker Karakaş, olay anına ilişkin karar duruşmasında şu ifadelere yer verdi: "Olayda sahne önüne geldim, şarkı söyledim. Onur bana küfür etti. Onur'un daha sahnenin önünde neden küfür ettiğini anlamadım. Aslında çok basit bir konu. Anons yapılmış da biz çıkmamışız. Sahnenin önünde 3 küfürlü laf var. Laf arasında 'ya arkadaşım erkekler dışarı çıkın' deseydi ben konuyu anlar, problemi çözerdim. 5 dakika içinde sarmaş dolaş olurduk. Onur'un problemi ne bilmiyorum. Ona rağmen dışarı çıktık. Onur'a yönelik pasif bir direniş göstermedim. Sahnede öfkesini gördüm. Benim anlamadığım, biz dışarı çıktık, sen dışarı çıkıyorsun, geri dönüp bize saldırıyorsun. Kadınlara saldırması, ben buna hala anlam veremiyorum. Onur 2 metre, gözü dönmüş şekilde üzerimize saldırıyor. Bize saldıran bir adam vardı. Böyle bir adam üstünüze saldırınca elinizde ne varsa onunla kendinizi korumaya çalışıyorsunuz. Uzaklaşabildiğim kadar uzaklaştım." Tutuklu sanık Ali Gündüz de yaşanan kavganın kadına şiddet sebebiyle çıktığını ifade ederken, şu beyanlara yer verdi: "Onur Şener'le hiçbir temasım yok. İçkimizi alıp dışarı çıktık. İçeride 20'den fazla tanık var. Eldeki yara bir şeyi ifade etmiyor. Elimdeki kesi yere düşmemden kaynaklandı. Ben masumum. Onur Şener gelirken eşim Gözde'yi itekledi. Onur, İlker'e yumruk savurdu. İlker sonrasında bira bardağını Onur'un kafasına vurdu. Üst kısmında dağıldı. Ondan sonra eşim arada kalınca eşimi arkama almaya çalıştım. İlker ile Onur arasında arbede başladı. İki tarafı da ayırmaya çalıştım. Araya girmeye çalıştım. Benim gördüğüm İlker bardağı vurdu, bardağı vurduktan sonra ikisi birbirine girdi. Semih de içindeydi. Ben o esnada eşime odaklandım. Semih bir şey yaptı diyemem, ben sadece İlker'in vurduğunu gördüm. Olayda elimde bir bardak yoktu. Onur'u tanımıyorum. Suç kaydı var, darp olayları var. Ben masumum. Bugün bunun anlaşıldığını düşünüyorum. İnandığım beraat kararının herkesin içine sindiğini düşünüyorum. 8 aydır cezaevindeyim. Çok mağdur edildik. Beraat ve tahliyemi istiyorum." 25’er yıl ceza verildi Avukat beyanlarının ardından kararını açıklayan mahkeme, sanıklar İlker Karakaş ve Ali Gündüz'e "kasten öldürme" suçundan müebbet hapis cezası verdi. Mahkeme sanıklara takdiri indirim uygulayarak cezayı 25 yıla düşürdü. Mahkeme sanıklar Semih Soyalp, Gözde Gündüz ve Jale Erberk'in de üzerlerine atılı tüm suçlardan beraatlerine hükmetti. “Oğlumu geri getirmeyecek ama oğlumu katleden canilere bu ceza çok az” Kararın ardından basın mensuplarına açıklamalarda bulunan Onur Şener’in Annesi Leyla Şener verilen cezadan tatmin olmadığını belirterek, “Hiç tatmin olmadım. Oğlumu geri getirmeyecek ama oğlumu katleden canilere bu ceza çok az. Hiçbirimizi tatmin etmedi. 3 tane beraat. İçime sinmedi. Bunların hepsi canice oğlumu katletmiş. Hepsi var bu işin içinde. Neden iki tanesi? Neden 25 yıl? Bu kadar ucuz mu insan hayatı? Bu kadar ucuz mu?” ifadelerine yer verdi. “Mücadelemiz sonuna kadar devam edecek” Onur Şener’in babası Erhan Şener de karardan memnun olmadıklarını söyledi. İşin takibini bırakmayacaklarını söyleyen baba Şener, “Evet, verilen karardan memnun değilim. Ama 2 kişinin müebbet hapse mahkum olması bir nebze içimizi soğuttu diyemeyeceğim ama bir de teselli noktası ancak bu işi takibini bırakmayacağız. Sonuna kadar devam edeceğiz. Mücadelemiz sonuna kadar devam edecek” dedi. İHA

Piyanonun 11 yaşındaki Türk yeteneği Haber

Piyanonun 11 yaşındaki Türk yeteneği

Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Devlet Konservatuvarı 5'inci sınıf öğrencisi Aytekin Yılgın, piyanonun en prestijli ödülleri arasında gösterilen Uluslararası Mozart Yarışması'nda birincilik elde etti. Müzisyen baba Fırat Yılgın'ın yeteneğini henüz 1,5 yaşında oyuncak davul çalarken keşfettiği Aytekin Yılgın, çok sevdiği müzikle hayatına devam etmek için konservatuvar sınavlarına girdi. Sınavı başarıyla geçen Aytekin Yılgın, dünyanın birçok ülkesinde konserler veren ve Türkiye'nin yeni nesil başarılı piyanistlerini yetiştiren DEÜ Devlet Konservatuvarı Dr. Öğretim Üyesi Demet Eytemiz'in sınıfında eğitim almaya başladı. Eğitiminin daha ilk aylarında Amadeus International adlı uluslararası yarışmada onur ödülü kazanan Yılgın, 30 Aralık 2022'de çevrim içi katıldığı Uluslararası Mozart Yarışması'nda ise kendi yaş grubunda birinci oldu. ÇOCUKLARIMIZ DÜNYAYA SESLERİNİ DUYURUYOR Dr. Öğretim Üyesi Demet Eytemiz, sınıfındaki tüm öğrencilerinin uluslararası yarışmalarda önemli başarılar elde ettiğini söyledi. Konservatuvar eğitimine henüz 8 ay önce başlayan Aytekin Yılgın'ın bu başarılardan birini elde ettiğini belirten Eytemiz, "Aytekin, kendi yaş kategorisinde birincilik aldı. Benim en çok hoşuma giden tarafı o kategoride tek Türk'ün de Aytekin olmasıydı." dedi. Yarışmanın Viyana'da düzenlediğini, katılımcıların ise çevrim içi olarak eserlerini seslendirdiğini belirten Eytemiz, online yarışmaların salgından sonra daha efektif olduğunu kaydetti. Aytekin Yılgın'ın katıldığı yarışmanın genç yetenekler için başarılı bir geleceğin kapısını araladığına dikkati çeken Eytemiz, elinden geldiğince dünya çapında sanatçılar yetiştirmeyi amaçladığını dile getirdi. Sanat alanında ülkeye faydalı olmaya çalıştığını anlatan Eytemiz, "Denizde bir kum tanesiyiz. Ülkemize Aytekin'in genetiğinde inanılmaz bir yetenek var. Çünkü babası da piyano çalıyor. Küçük yaşlarda babasını görerek büyümüş. Babasından ilk derslerini almış. Kanında piyano aşkı var zaten bana geldiğinde. Biz onu biraz forma soktuk. Teknik çalışmalarını geliştirdik." ifadelerini kullandı. Eytemiz, öğrencisinin başarılı bir kariyer için yurt dışında eğitim alması gerektiğini, sanatseverlerden sağlanacak bursla eğitim alırsa Aytekin Yılgın'ın gelecekte Türkiye'yi başarıyla temsil edeceğine inandığını ifade etti. CHOPİN HAYRANI Aytekin Yılgın da müziği çok sevdiğini, aldığı ödülün de çok değerli olduğunu söyledi. En sevdiği bestecinin Chopin olduğunu ifade eden Yılgın, "Daha 1,5 yaşındayken asma davul çaldım. Babam o zaman fark etmiş. 4 yaşında nota okumaya başladım, 5 yaşında da piyanoya başladım. Çok seviyorum piyanoyu." diye konuştu. Müzisyen olan babasına da hayranlık duyduğunu dile getiren Yılgın, "Chopin gibi olmak istiyorum ama babamı da örnek alıyorum. Bundan sonra çok iyi bir piyanisti olmak isterim. Bu da çalışmayla olacaktır. Babamla günde 4-5 saat çalışıyoruz." diye konuştu. Genç müzisyenin anne ve babası Gözde ve Fırat Yılgın da oğullarının başarısıyla gurur duyduklarını ifade etti. AA

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.