[tag] Haberleri |İlkses Gazetesi - Son Dakika [tag] Haberleri

#nakil

nakil haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, nakil haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Karaciğer nakli bekliyordu... Dayısı ona bir hayat verdi Haber

Karaciğer nakli bekliyordu... Dayısı ona bir hayat verdi

Mardin'de yaşayan ve uzun yıllardır karaciğer rahatsızlığıyla mücadele eden Emrah İlhan, çeşitli merkezlerde hastalığına çare aradı. Son olarak danıştığı doktorun karaciğer yetmezliği tanısı üzerine 18 yaşındaki genç ve ailesi İstanbul'a gelerek Biruni Üniversite Hastanesi Organ Nakli Merkezi'ne başvurdu. Doktorlar, yapılan tetkikler sonucunda anne ve babasının karaciğerinin nakil için uygun olmadığını belirledi. Bunun üzerine, İlhan'ın yakınları karaciğerini vermek için gönüllü oldu. 44 yaşındaki dayısı Sadık Akyol'un karaciğeri nakil için uygun bulundu ve Biruni Üniversite Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Halil Erbiş tarafından başarılı bir nakil operasyonu gerçekleştirildi. Operasyonun ardından Emrah İlhan sağlığına kavuştu. “Nakilden başka şansı yoktu” Operasyon hakkında bilgi veren Doç. Dr. Halil Erbiş, “Son dönemlerde hastanın gözlerinin ve vücudunun sararması dolayısıyla başvurduğu hekim, karaciğer yetmezliği olduğunu söyledi. Bunun üzerine hasta karaciğer nakli için buraya başvurdu. Burada yapılan tetkiklerinde karaciğerinin artık son dönem yetmezlik haline geldiği ve nakilden başka şansı olmadığı ortaya çıktı. Tetkiklerde dayısının bütün tahlilleri karaciğerini vermesi için uygun çıktı. Bunun üzerine dayısından karaciğer naklini yaptık. Hastamız artık taburcu olabilecek durumda. Önceki hastalık hali ve görüntüsü kalmadı. İnşallah bundan sonraki hayatına sağlıklı bir birey olarak devam edecek” dedi. Erbiş, dayı ve yeğeninin normal bir hayat sürebileceğini belirterek, “Dayısını taburcu ettik. Hayatına eskisi gibi devam edecek, kendi işlerini yapabilecek. Yeğeninin ise bizim kontrollerimizde kullanacağı ilaçlar var. Kontrolümüzde normal bir hayat sürdürecek” şeklinde konuştu. “Yakınlarımızın organlarını bağışlamaktan çekinmemeliyiz” Organ bağışının önemine dikkat çeken Doç. Dr. Halil Erbiş, sözlerini şu ifadelerle sonlandırdı: “Karaciğer, böbrek naklinin aslında kadavradan yapılması çok daha güzel olur. Maalesef ülkemizde organ bağışı yeteri düzeyde değil. O yüzden bizim ülkemizde canlıdan karaciğer ve böbrek nakli çok daha fazla. Kadavradan organ nakli yüzde 10'un daha altında. Yüzde 90'dan fazlası canlıdan nakil ediliyor. Organ havuzu, kadavra havuzu geniş olan ülkelerde bu oran tam tersi. Beyin ölümü gerçekleşen yakınlarımızın organlarını bağışlamakta çekinmemeliyiz. Bugün başkalarının ihtiyaç duyduğu organlara yarın biz de ihtiyaç duyabiliriz.” “Ameliyat olacağıma hiç inanmıyordum” Yaşadığı mutluluğu dile getiren Emrah İlhan ise, “Yıllardır acılardan dolayı işkence çekiyordum. Dayımdan Allah razı olsun. Ameliyat olacağıma hiç inanmıyordum, beklemiyordum. Ameliyatımızı olduk, tedavimiz devam ediyor. Bir ay önceye bakıyorum bir de şu ana bakıyorum. Şu an dincim, dışarı çıkmak istiyorum, hava almak istiyorum, insan yüzü görmek istiyorum. Eskiden dışarıyı görmek istemiyordum. Hep içeride yatmak istiyordum. Şimdi dışarıyı görmeye çok hevesliyim” dedi. “Yeğenim sağlığına kavuştu, mutluyuz” Yeğenine karaciğerini veren dayı Sadık Akyol ise, doktorlar başta olmak üzere tüm hastane personeline teşekkür ederek, “Onların sayesinde yeğenim sağlığına kavuştu. Mutluyuz. Hem doktorumuzun hem hemşirelerin hem de tüm hastane personelinin emeği var. Hepsine teşekkür ediyoruz” diye konuştu.

Bu hastane Osmanlı döneminden beri böbrek hastalarına şifa oluyor Haber

Bu hastane Osmanlı döneminden beri böbrek hastalarına şifa oluyor

Ekim 2023'te hasta kabulüne başlayan hastanede 10 ayda 108 böbrek nakli gerçekleştirildi. Sağlık turizmine de hizmet eden hastanede 55 yatak, 7 yoğun bakım ünitesi ve 3 ameliyathane bulunuyor. Gaziantep Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ayşe Balat, merkezin bölgeye hitap ettiğini ve hastalara konforlu bir hastane ortamı sunduklarını söyledi. Doğu, Güneydoğu ve Ortadoğu'dan hastaları merkezde ağırladıklarını ifade eden Balat, "Ekim 2023'ten bu yana 108 başarılı böbrek nakli gerçekleştirildi. Gurur duyulacak bir sayı. Mart ve mayıs aylarında Türkiye'de ilk sıraya çıktık ve en çok tercih edilen merkezlerden biri olduk." dedi. "Hekim ve hasta hakları o dönemde garantiye alınıyor" Prof. Dr. Balat, Ayıntap Şer'iyye Sicili'nde yer alan bilgilere göre kentte 1539 yılında böbrek ameliyatının yapıldığını aktararak, şunları söyledi: "Geçmişe döndüğümüzde Osmanlı döneminde İstanbul tıp alanında çok aktif ama Anadolu'da tıp ise Sivas, Kayseri ve Gaziantep'teki kayıtlardan anlaşılıyor. Gaziantep konumu itibarıyla o dönemde kültür, sanayi ve ilimde iyi bir yerde. Gaziantep'te o dönem Nazar oğlu Hekim Budak, ameliyat yapabilen hekimdir. Budak Hekim, hastayla birlikte kadıya gidiyor ve (kayıtlarda) şu ifade yer alıyor, 'Oğlumun kasığında bir taş var. Hekim, bu taşın yarılarak çıkarılması gerektiğini söyledi. Bizden 4 altın istedi, biz birini verdik kendisi de üçünü bağışladı, Allah razı olsun. Bu cerrahi işlem sırasında oğluma bir şey olursa ben hekimden şikayetçi olmayacağım.' diyor. Bu 4 şahit eşliğinde yapılıyor. Bu bize çok önemli bilgiler veriyor. Avrupa'da gündeme gelen hastayı ve hekimi koruyan Onam Formu'nun kentte o dönemde kayıtlarda olduğunu görüyoruz. Hekim ve hasta hakları o dönemde garantiye alınıyor ve bu hukuk önünde yapılıyor. Bu kadim topraklarda aslında ahde vefanın göstergesidir." Kendisinin de Gaziantepli olduğunu ve yaklaşık 500 önce yapılan ameliyatın kendisini gururlandırdığını belirten Balat, kentin bölgeye hitap ettiğini aktardı. Balat, "Şehrine hizmet eden bir hekim olarak yüzyıllar öncesinde burada gerçekten başarılı cerrahi operasyonları yapmış hekimlerin bulunması bizi gururlandırıyor. Yıllar sonra burada bir böbrek nakil olması aslında bir ahde vefanın önemli bir göstergesidir." diye konuştu.

Depremzede hastaya, nakille ikinci hayat Video Galeri

Depremzede hastaya, nakille ikinci hayat

11 ili vuran depremde Gaziantep’te ağır hasar gören apartmandan sağ çıkan, gönüllü donörlerinden biri enkaz altından kurtarılan karaciğer yetmezliği hastası Ekrem Demirel (49) İzmir’de nakil olup ikinci hayatına başladı. Kent Hastanesi’nde depremzede baldızı Gülşah Arıkan’dan (46) karaciğer dokusu nakledilen Demirel, ameliyat öncesinde ‘üstesinden geleceksin” diye moral veren çok sayıda dostunu, arkadaşını depremde kaybettiğini belirterek, “Kayıplarımız çok, acımız büyük. Daha yiyecek ekmeğim varmış. İnşallah bundan sonra güzel günlere kavuşuruz. Ben iyiyim, daha da iyi olacağıma inanıyorum” dedi. Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından Şanlıurfa ve Adıyaman’da yaşanan sel felaketi yıkım ve can kayıplarını artırıp acıları büyütürken, bu kara tabloların içinde ortaya çıkan kimi hayat hikayeleri ise tebessüm ettiriyor, umutları yeşertiyor. İşte böyle bir hikaye İzmir’de yaşandı. Gaziantep’te TÜİK Bölge Müdürlüğü’nde İstatistik Grup Müdürü olarak çalışan Ekrem Demirel, yaklaşık 5 ay önce karaciğer yetmezliği tanısı aldı, ardından nakil kararı verildi. Ancak Demirel’in Malatya Turgut Özal Tıp Merkezi’nden karaciğer nakli için “gelin” diyecekleri telefonu bekledikleri gün Türkiye deprem felaketiyle sarsıldı. Binlerce kişinin yaşamını yitirdiği depremde Demirel Gaziantep’te eşi Şehnaz (48) ve kızı Elif Berra (15) ile 9. katında oturduğu ağır hasar gören bir apartmandan sağ kurtuldu. Rahatsızlığının böbrek yetmezliğine de yol açtığı Demirel, haftanın üç günü girdiği diyalizi yaşanan büyük felakette günlerce yaptıramadı, nakil için beklediği telefon da gelmedi. Artçı sarsıntılar yüzünden hasarlı evlerine giremeyen aile tüm depremzedelerle benzer sorunları yaşayıp kayıplarının yasını tutarken, Demirel kendisine gönüllü donör de olan kuzeni Oktay Demirel’in (37), eşi ve kızıyla enkaz altında olduğu haberini aldı. Kuzeni ve ailesinin kurtarılması bir nebze olsun acılarını hafifletirken, Ekrem Demirel eşi, kızı ve diğer gönüllü vericisi olan baldızı Gülşah Arıkan ile birlikte 10 Şubat’ta İzmir’e geldi. Demirel ve beraberindekiler önce Torbalı’da bir aileye misafir oldu, birkaç gün sonra da İzmir’de karayolları misafirhanesine nakledildi. 18 Şubat’ta nakil için İzmir Kent Hastanesi’ne yatırılan Demirel’e 7 Mart’ta baldızı Arıkan’dan alınan karaciğer dokusu nakledildi. Hastanın böbrek yetmezliği yönünden takibini Nefrolojii uzmanı Doç. Dr. Ebu Sevinç Ok üstlenirken, İzmir Kent Hastanesi Karaciğer Nakli ve Hepatobiliyer Cerrahi Bölümü kurucu başkanı Prof. Dr. Murat Kılıç da Doç. Dr. Cahit Yılmaz, Opr. Dr. Kamil Kılıç, Opr. Opr. Dr. Rasim Farajov, Opr. Dr. Zaza Iakobadze, Doç. Dr. Mert Akan, Uzm. Dr Alihan Pirim ve Uzm. Dr. Özgür Bolat’tan oluşan ekip tarafından gerçekleştirilen nakil sonrası şunları söyledi: “Alıcının da vericinin de durumları iyi” “Ekrem Bey karaciğer yetmezliği nedeniyle karaciğer nakline hazırlanmış bir hastaydı. Ama deprem nedeniyle nakil sekteye uğrayınca İzmir’e gelmişler. Durumu oldukça ağırdı, hem karaciğer hem böbrek yetmezliğiyle savaşan bir hastaydı. Ameliyata hazır hale gelince 8 Mart’ta nakil gerçekleşti. Alıcı da verici de iyi durumda. Yakın zamanda taburcu etmeyi planlıyoruz. Böbrek yetmezliğinin karaciğer yetmezliğine bağlı geliştiğini düşünüyoruz. Biraz daha bekleyeceğiz. Böbrekler açılır normale dönerse bir sorun olmayacak, kronikleşirse ileride böbrek nakli gerekebilir. Hastamız Nefroloji uzmanımız Doç. Dr. Ok tarafından takip ediliyor. Bu takip sonrasında nakil gerekip gerekmediğine karar verilecek.” “Bana nakil için moral veren çok sayıda arkadaşımı depremde kaybettim” Malatya’da Turgut Özal Tıp Merkezi’nde karaciğer nakli olacağı günü beklerken bölgede yaşanan deprem felaketiyle milyonlarca insan gibi tüm hayatı altüst olan, çok sayıda dostunu, akrabasını kaybeden Ekrem Demirel, 6 Şubat’tan bu yana yaşadıklarını şöyle özetledi: “Yaklaşık 5 ay önce şişkinlik, ödem şikayetlerim başladı. Bypass olan bir yakınımda da aynı şikayetler olmuştu, ben de aynı şüpheyle doktora gittim. Karaciğer yetmezliği tanısı koyuldu, nakil kararı alındı. Bu süreçte böbrek yetmezliği de başladı ve haftanın üç günü diyalize girerek yaşamımı sürdürdüm. Nakil kararı alınınca hem kuzenim hem baldızım gönüllü oldu. İkisinin tetkikleri yapıldı ve uygun oldukları belirlendi. Hastaneden nakil için arayacaklarını söylediler. Depremin yaşandığı gün bu telefonu bekliyorduk, valizimiz bile hazırdı. Ama olan oldu ve hepimiz kıyameti yaşadık. O yaşananları anlatmaya kelimeler yetmez. Ben ödemden davul gibi olmuş bacaklarla 9 katı nasıl indiğimizi bilmiyorum. Apartman ağır hasarlı, girilmemesini söylediler. Islahiye’ye gittik, ama artçılar o kadar sık oluyordu ki orada da kalamadık. Malatya’daki hastaneye telefonla ulaşamadık, birkaç gün diyalize giremedim. Kayıplarımız çoktu. Nakil öncesinde iş arkadaşlarım, dostlar, akrabalar ‘bu işin üstesinden geleceksin. Hele bir nakil ol, ondan sonra şuraya gideceğiz, bunu yapacağız” diye, hayaller, planlarla bana moral vermişti. Bana bunları söyleyen arkadaşlarımı depremde kaybettim. Yani bu hayatta yiyecek ekmeği olan insanlar hasta da olsa ölmüyor. Bana gönüllü donör olan kuzenim enkaz altında kaldı, çok şükür kurtarıldı. Bekar olan baldızım daha genç ve yeni bebeği olan Oktay’ın yerine kendisinin daha uygun olduğunu söyledi. Bizim için de doğrusu buydu. İzmir’e Kent Hastanesi’ne geldik. Durumum ağırdı, epey tedavi gördüm, ardından da nakil gerçekleşti. Ameliyatın kendisi zor, yoğun acı vardı. Yavaş yavaş daha iyiye gidiyorum. Çok şükür. Taburcu olup bir an önce güzel günlere kavuşmayı, işime dönmeyi istiyorum. Ondan sonra 2. bahar mı, 3. bahar mı olur bilmiyorum. Depremin yaraları elbet sarılır da kayıplarımızın acılarını mümkün değil” dedi. “Görevimi yaptım” Öte yandan eniştesine gönüllü verici olup ameliyat masasına yatan Gülşah Arıkan nakil sonrası sağlık durumunun çok iyi olduğunu söyledi. Depreme Gaziantep’in İslahiye İlçesi’nde oturduğu iki katlı evin ikinci katında yakalandığını belirten Arıkan evin hasarlı olup içine girilmediğini kaydetti. Asrın felaketinde çok sayıda akrabasını, dostunu kaybettiğini belirterek, “Acımız çok büyük ve bu acı hiç unutulmayacak, küllenmeyecek. Ama bu felaketin içinde bile hayat devam ediyor. Deprem olmasaydı Malatya’da nakil gerçekleşecekti, olmadı. Diğer verici Oktay benden genç, yeni baba olmuştu. Doğrusu benim ameliyat masasına yatmamdı. Öyle de oldu. Seve seve gönüllü oldum, görevimi yaptım” diye konuştu. İHA

Haber

"22 bin 145 öğrencimiz nakillerini tekrar bölgeye aldırdı"

Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer, incelemelerde bulunmak üzere geldiği Kahramanmaraş'ta afet koordinasyon toplantısına katıldı. Bakan Özer, Kahramanmaraş Afet Koordinasyon Merkezi'nde düzenlenen toplantı sonrasında yaptığı açıklamada, Kahramanmaraş'ta eğitim ve öğretimin normalleştirilmesiyle ilgili geniş bir değerlendirme yaptıklarını belirterek, 6 Şubat'tan itibaren eğitim öğretimi normalleştirmek için Milli Eğitim Bakanlığı olarak azami gayret sarf ettiklerini söyledi. "17 buçuk milyon öğrencimizin yüz yüze eğitime devam edebilmesiyle ilgili imkanı geliştirmiş olduk" Bakan Özer, "20 Şubat'a kadar verilen aradan sonra hızlı bir şekilde on ildeki eğitim öğretimi normalleştirme adına üç ayrı koldan ilerleyen bir yaklaşım sergiledik. 1 Mart itibarıyla Kilis, Diyarbakır ve Şanlıurfa'da eğitim öğretimi başlattık. 13 Mart itibarıyla Osmaniye, Gaziantep ve Adana'da eğitim öğretimi başlattık. 27 Mart'ta da dört ilimizde yani Kahramanmaraş, Adıyaman, Malatya ve Hatay'da artık merkez ve ilçelerin tamamında değil, ilçe bazlı bir şekilde ilerlemek üzere yol aldık. Bu kapsamda Malatya'da sekiz ilçeyi, Hatay'da yedi ilçeyi, Kahramanmaraş'ta iki ilçeyi ve Adıyaman'da da beş ilçeyi 27 Mart itibarıyla eğitim öğretime başlattık. Böylece yaklaşık 17 buçuk milyon öğrencimizin yüz yüze eğitime devam edebilmesiyle ilgili imkanı geliştirmiş olduk" dedi. Bundan sonraki süreçlerin valilere bırakıldığını ifade eden Özer, "Malatya'da 27 Mart tarihi itibarıyla başlayan sekiz ilçedeki eğitim öğretime bugün itibarıyla beş ilçe dahil edildi. Dolayısıyla Malatya'daki tüm ilçelerde artık eğitim öğretim başlamış oldu. Ama sadece bu 5 ilçede 156 okulda eğitim öğretim başladı. Hatay'da yedi ilçede eğitim öğretim başlamıştı. Bugün itibarıyla İskenderun da bu kapsama dahil edildi. Kahramanmaraş'ta da bugünkü değerlendirmelerde öne çıkan inşallah önümüzdeki hafta itibarıyla Afşin, Nurhak ve Çağlayancerit'te de eğitim öğretimin başlaması yönünde çalışmalara ağırlık vereceğiz. Tabii amacımız bölgedeki eğitim öğretimi normalleştirerek hayatın normalleştirilmesini hızlandırmak. Çünkü Covid-19 salgınında da gördük ki eğer biz eğitim öğretimi normalleştirirsek hayat olağan akışı çok daha hızlı bir şekilde normalleşiyor. Gerçekten bölgedeki velilerimiz, ailelerimiz, öğretmen ve çocuklarımızla bir an evvel eğitim öğretimin yüz yüze bir şekilde okullarda devam etmesiyle ilgili her gezdiğimiz çadırda, her konteynerde bize iletiyorlar. Biz de hem ilgili bakanlarımız hem valilerimizle birlikte bu süreçleri hızlı bir şekilde yönetmek için azami çaba sarf ediyoruz. Açık olmayan ilçelerde de kurduğumuz çadırlarda, konteynırlarda, prefabrik okullarda eğitim öğretimi mümkün olduğu kadar tüm öğrencileri kapsayacak şekilde devam ettirmek için çaba sarf ediyoruz" diye konuştu. "Yetiştirme kurslarını hızlı bir şekilde aktif hale getirdik" En kritik noktalardan birinin LGS ve YKS'ye girecek öğrenciler olduğunu ifade eden Bakan Özer, "En fazla tedirginlik yaşayan öğrencilerimiz onlar. Onlarla ilgili çok önemli kolaylaştırıcı kararları daha önceden kamuoyuyla paylaşmıştık. Hem ikinci dönem konularının sınav kapsamının dışına çıkartılması hem de devam şartının aranmamasıyla ilgili. Ama bu dönemde, 6 Şubat tarihinden itibaren şu ana kadar özellikle 8 ve 12. sınıf öğrencilerimizi hızla bu sınavlara hazırlama kurslarına katabilmek için Bakanlığımızın en önemli enstrümanı olan destekleme ve yetiştirme kurslarını hızlı bir şekilde aktif hale getirdik" diye konuştu. "129 bin 652 öğrenci yararlandı" "Hem kapasiteyi her geçen gün arttırmaya çalışıyoruz hem de vermiş olduğumuz eğitimin niteliğini arttırmaya çalışıyoruz ki öğrencilerimiz hem LGS hem YKS sınavına bu depremin travmasını hızlı bir şekilde atlatarak öğretmenleriyle buluşup hızlı bir şekilde hazırlansınlar" diyen Özer, şu ana kadar bölgede 2 bin 546'sı LGS, 659'u YKS olmak üzere 3 bin 205 noktada öğrencilerin LGS ve YKS'ye hazırlanması için kurs eğitim desteği sağladıklarını, bu destekten 103 bin 956'sı LGS, 25 bin 696'sı da YKS sınavlarına hazırlanan öğrenciler olmak üzere 129 bin 652 öğrencinin yararlandığını bildirdi. "Bölgede yakın zamanda açacağımız çok kapsamlı eğitim kampüsleri olacak" Bakan Özer, "Yine bölgede yakın zamanda açacağımız çok kapsamlı eğitim kampüsleri olacak. Mesela Hatay'da, Kırıkhan'da, İskenderun'da yaklaşık 4 bin öğretmen ve öğrencinin kalabileceği bir YKS, YGS eğitim kampüsü devreye girecek. Yine aynı şekilde Kahramanmaraş ilimizde de. Yani sadece bir çadır mekanında değil; ayrı bir felsefe okulu gibi, matematik yaz okulları gibi, konaklamanın, eğitim alanlarının, revirin, yemekhanenin olduğu böyle tam teşekküllü bir eğitim kampüsü olacak şekilde. Öğrencilerimizi LGS ve YKS'ye hazırlamada her türlü destek verecek tesisleri, yenilerini kazandırmak için çaba sarf ediyoruz. Yine bu hafta itibarıyla İskenderun'da, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığımızla birlikte İstanbul'dan gelen bir gemide LGS ve YKS'yle ilgili ilk kez gemide öğrencilerimize hazırlanma desteği sağlıyoruz. Yani Milli Eğitim Bakanlığı, 6 Şubat tarihinden itibaren şartların olgunlaşmasını beklemeden her yerde ve her şartta eğitime devam mottosuyla adımlarını attı. Gerekirse çadırda, gerekirse konteynerde, gerekirse prefabrik okulda ve gerekirse şartlar olgunlaştığında sağlam binalarda eğitim öğretimi başlatıp öğrencilerimizin hızlı bir şekilde öğretmenleriyle buluşmasıyla ilgili her türlü önlemi aldı. Şu anda şartlar çok daha olgunlaştı. İnşallah bundan sonra çok daha hızlı bir şekilde süreçler yönetilecektir" şeklinde konuştu. "Naklini 71 ile aldıran 22 bin 145 öğrencimiz nakillerini tekrar bölgeye aldırdılar" Bölgede iyileştirmeler yapıldıkça sonuçlarının yaşanmaya başladığına işaret eden Bakan Özer, depremin ilk günlerinde 10 ilden başka illere giden öğrencilerin konuşulduğunu, ancak şimdi okullar açıldıkça, eğitim normalleştikçe nakillerin tersine döndüğünü, 10 ile öğrenci dönüşlerinin başladığını söyledi. Özer, "Bugün itibarıyla bu kapsamda daha önceden naklini 71 ile aldıran 22 bin 145 öğrencimiz nakillerini tekrar bölgeye aldırdılar. Aslında bu gerçekten umut verici. Biz buradaki eğitim öğretimle ilgili koşulları ne kadar hızlı bir şekilde iyileştirebilirsek, o ailelerimiz de bölgeye artık geri dönüşleri hızlandıracaklar" dedi. "Her türlü desteği sağlıyoruz" Okulun sadece dört duvardan oluşmadığını, okulu destekleyen çok sayıda sektörün olduğuna vurgu yapan Özer, okullar açıldığında tüm ekonomik sektörler hızlı bir şekilde hareketlendiği için bütünleşik bir şekilde süreçlerin iyileşebilme imkanına sahip olduğunu kaydetti. Özer, "Onun için Bakanlık olarak valilerimizle el ele vererek, hızlı bir şekilde inşallah nisan ayının sonuna kadar eğitim öğretime başlamamış hiçbir ilçeyi bırakmama hedefini gerçekleştireceğiz. Tabii bahsettiğim gibi sadece resmi olarak okulların açılması değil derdimiz. Açılmasa bile çocuklarımızın çadırlarda, konteynerlerde zaten eğitim öğretime devam edebilmeleriyle ilgili her türlü desteği sağlıyoruz" ifadelerini kullandı. "Her konteynere Milli Eğitim Bakanlığı olarak televizyon kuruyoruz" Çocukların TRT EBA içeriklerini takip edebilmeleri için 16 bin 560 konteynere televizyon kuruldu. Vatandaşların artık konteynerlere geçiş yaptığını kaydeden Özer, Bakanlığın aldığı en önemli inisiyatiflerden birinin de konteynere televizyon kurulumu olduğunu dile getirdi. Bakan Özer, "Her konteynere Milli Eğitim Bakanlığı olarak televizyon kuruyoruz. Amacımız hem o konteynerin bir aile ortamı olarak şenlenmesi ama aynı zamanda çocukların okullara gittikten sonra konteynere döndüklerinde TRT EBA'da ilgili dersleri tekrarlamaları, öğrenme kayıplarıyla ilgili destekleyici mekanizmaları ev ortamında da sürdürebilmeleri. Bu kapsamda şu ana kadar 16 bin 560 konteynere televizyon kurduk. Yeni konteynerler kuruldukça, hizmete alındıkça inşallah bu sayı her geçen gün daha fazla artacak" dedi. "Deprem bölgesinde açılan 9 bin 435 halk eğitimi kursuna 130 bin 96 vatandaş katıldı" Bölgedeki yetişkin vatandaşların psikolojik sağlamlıklarını desteklemek için halk eğitimi kurslarının da devam ettiğini kaydeden Özer, son haftalarda bu alandaki çalışmaların arttığını ifade etti. "Şu ana kadar açmış olduğumuz 9 bin 435 kursa 130 bin 96 vatandaşımız katıldı" diyen Özer, amaçlarının bir taraftan vatandaşların usta öğreticilerin aktif desteğiyle istedikleri her yetkinliği kazanmalarına imkân vermek, bir taraftan da onlara sosyalleşme ortamı sağlamak olduğunu belirtti. "İnşallah bu süreçleri de hızlı bir şekilde atlatacağız" Kahramanmaraş'ta deprem sonrasındaki süreçte gece gündüz vatandaşla beraber olarak süreçleri başarılı bir şekilde yürüten valilere, il ve ilçe milli eğitim müdürlerine teşekkür ettiğini belirten Özer, şunları söyledi: "Teşekkürün en büyüğü 6 Şubat tarihinden itibaren sahada olan, yemek pişirmeyse yemek pişirme, ekmek üretimiyse ekmek üretimi, malzemelerin tasnifi gerekiyorsa malzemelerin tasnifi, çadırların organizasyonu gibi vatandaşı ilgilendiren her alanda fedakârca çalışan tüm öğretmenlerimize. Onlar bu sürecin kahramanları. Yaklaşık 40 bine yakın gönüllü öğretmenimiz sahada aktif olarak çalışıyor. Ve gerçekten o gönüllü öğretmenlerimiz diğer illere geri dönmek istemiyorlar. O kadar buradaki süreçlerle hemhal olmuşlar ki. Vatandaşın derdiyle uğraşmaktan büyük bir mutluluk duyarak süreçleri yönetiyorlar. Kendilerine Bakanlık olarak minnettarız. Öğretmenlerimizle gurur duyuyoruz. İdari personelimizle gurur duyuyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde devletin tüm imkânları sahada, devlet, millet el ele vererek inşallah bu süreçleri de hızlı bir şekilde atlatacağız" ifadelerini kullandı. Koordinasyon toplantısına Kahramanmaraş Valisi Ömer Faruk Coşkun, Samsun Valisi Zülkif Dağlı, Temel Eğitim Genel Müdürü Tuncay Morkoç, Özel Öğretim Kurumları Genel Müdürü Mustafa Gelen, Personel Genel Müdürü Fehmi Rasim Çelik, Yükseköğretim ve Yurt Dışı Eğitim Genel Müdürü Murat Süt ve Kahramanmaraş İl Milli Eğitim Müdürü Yusuf Kahraman ile ilçe milli eğitim müdürleri katıldı. İHA

Depremzede hasta, nakille tekrar hayat buldu Haber

Depremzede hasta, nakille tekrar hayat buldu

11 ili vuran depremde Gaziantep’te ağır hasar gören apartmandan sağ çıkan, gönüllü donörlerinden biri enkaz altından kurtarılan karaciğer yetmezliği hastası Ekrem Demirel (49) İzmir’de nakil olup ikinci hayatına başladı. Kent Hastanesi’nde depremzede baldızı Gülşah Arıkan’dan (46) karaciğer dokusu nakledilen Demirel, ameliyat öncesinde ‘üstesinden geleceksin” diye moral veren çok sayıda dostunu, arkadaşını depremde kaybettiğini belirterek, “Kayıplarımız çok, acımız büyük. Daha yiyecek ekmeğim varmış. İnşallah bundan sonra güzel günlere kavuşuruz. Ben iyiyim, daha da iyi olacağıma inanıyorum” dedi. Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından Şanlıurfa ve Adıyaman’da yaşanan sel felaketi yıkım ve can kayıplarını artırıp acıları büyütürken, bu kara tabloların içinde ortaya çıkan kimi hayat hikayeleri ise tebessüm ettiriyor, umutları yeşertiyor. İşte böyle bir hikaye İzmir’de yaşandı. Gaziantep’te TÜİK Bölge Müdürlüğü’nde İstatistik Grup Müdürü olarak çalışan Ekrem Demirel, yaklaşık 5 ay önce karaciğer yetmezliği tanısı aldı, ardından nakil kararı verildi. Ancak Demirel’in Malatya Turgut Özal Tıp Merkezi’nden karaciğer nakli için “gelin” diyecekleri telefonu bekledikleri gün Türkiye deprem felaketiyle sarsıldı. Binlerce kişinin yaşamını yitirdiği depremde Demirel Gaziantep’te eşi Şehnaz (48) ve kızı Elif Berra (15) ile 9. katında oturduğu ağır hasar gören bir apartmandan sağ kurtuldu. Rahatsızlığının böbrek yetmezliğine de yol açtığı Demirel, haftanın üç günü girdiği diyalizi yaşanan büyük felakette günlerce yaptıramadı, nakil için beklediği telefon da gelmedi. Artçı sarsıntılar yüzünden hasarlı evlerine giremeyen aile tüm depremzedelerle benzer sorunları yaşayıp kayıplarının yasını tutarken, Demirel kendisine gönüllü donör de olan kuzeni Oktay Demirel’in (37), eşi ve kızıyla enkaz altında olduğu haberini aldı. Kuzeni ve ailesinin kurtarılması bir nebze olsun acılarını hafifletirken, Ekrem Demirel eşi, kızı ve diğer gönüllü vericisi olan baldızı Gülşah Arıkan ile birlikte 10 Şubat’ta İzmir’e geldi. Demirel ve beraberindekiler önce Torbalı’da bir aileye misafir oldu, birkaç gün sonra da İzmir’de karayolları misafirhanesine nakledildi. 18 Şubat’ta nakil için İzmir Kent Hastanesi’ne yatırılan Demirel’e 7 Mart’ta baldızı Arıkan’dan alınan karaciğer dokusu nakledildi. Hastanın böbrek yetmezliği yönünden takibini Nefrolojii uzmanı Doç. Dr. Ebu Sevinç Ok üstlenirken, İzmir Kent Hastanesi Karaciğer Nakli ve Hepatobiliyer Cerrahi Bölümü kurucu başkanı Prof. Dr. Murat Kılıç da Doç. Dr. Cahit Yılmaz, Opr. Dr. Kamil Kılıç, Opr. Opr. Dr. Rasim Farajov, Opr. Dr. Zaza Iakobadze, Doç. Dr. Mert Akan, Uzm. Dr Alihan Pirim ve Uzm. Dr. Özgür Bolat’tan oluşan ekip tarafından gerçekleştirilen nakil sonrası şunları söyledi: “Alıcının da vericinin de durumları iyi” “Ekrem Bey karaciğer yetmezliği nedeniyle karaciğer nakline hazırlanmış bir hastaydı. Ama deprem nedeniyle nakil sekteye uğrayınca İzmir’e gelmişler. Durumu oldukça ağırdı, hem karaciğer hem böbrek yetmezliğiyle savaşan bir hastaydı. Ameliyata hazır hale gelince 8 Mart’ta nakil gerçekleşti. Alıcı da verici de iyi durumda. Yakın zamanda taburcu etmeyi planlıyoruz. Böbrek yetmezliğinin karaciğer yetmezliğine bağlı geliştiğini düşünüyoruz. Biraz daha bekleyeceğiz. Böbrekler açılır normale dönerse bir sorun olmayacak, kronikleşirse ileride böbrek nakli gerekebilir. Hastamız Nefroloji uzmanımız Doç. Dr. Ok tarafından takip ediliyor. Bu takip sonrasında nakil gerekip gerekmediğine karar verilecek.” “Bana nakil için moral veren çok sayıda arkadaşımı depremde kaybettim” Malatya’da Turgut Özal Tıp Merkezi’nde karaciğer nakli olacağı günü beklerken bölgede yaşanan deprem felaketiyle milyonlarca insan gibi tüm hayatı altüst olan, çok sayıda dostunu, akrabasını kaybeden Ekrem Demirel, 6 Şubat’tan bu yana yaşadıklarını şöyle özetledi: “Yaklaşık 5 ay önce şişkinlik, ödem şikayetlerim başladı. Bypass olan bir yakınımda da aynı şikayetler olmuştu, ben de aynı şüpheyle doktora gittim. Karaciğer yetmezliği tanısı koyuldu, nakil kararı alındı. Bu süreçte böbrek yetmezliği de başladı ve haftanın üç günü diyalize girerek yaşamımı sürdürdüm. Nakil kararı alınınca hem kuzenim hem baldızım gönüllü oldu. İkisinin tetkikleri yapıldı ve uygun oldukları belirlendi. Hastaneden nakil için arayacaklarını söylediler. Depremin yaşandığı gün bu telefonu bekliyorduk, valizimiz bile hazırdı. Ama olan oldu ve hepimiz kıyameti yaşadık. O yaşananları anlatmaya kelimeler yetmez. Ben ödemden davul gibi olmuş bacaklarla 9 katı nasıl indiğimizi bilmiyorum. Apartman ağır hasarlı, girilmemesini söylediler. Islahiye’ye gittik, ama artçılar o kadar sık oluyordu ki orada da kalamadık. Malatya’daki hastaneye telefonla ulaşamadık, birkaç gün diyalize giremedim. Kayıplarımız çoktu. Nakil öncesinde iş arkadaşlarım, dostlar, akrabalar ‘bu işin üstesinden geleceksin. Hele bir nakil ol, ondan sonra şuraya gideceğiz, bunu yapacağız” diye, hayaller, planlarla bana moral vermişti. Bana bunları söyleyen arkadaşlarımı depremde kaybettim. Yani bu hayatta yiyecek ekmeği olan insanlar hasta da olsa ölmüyor. Bana gönüllü donör olan kuzenim enkaz altında kaldı, çok şükür kurtarıldı. Bekar olan baldızım daha genç ve yeni bebeği olan Oktay’ın yerine kendisinin daha uygun olduğunu söyledi. Bizim için de doğrusu buydu. İzmir’e Kent Hastanesi’ne geldik. Durumum ağırdı, epey tedavi gördüm, ardından da nakil gerçekleşti. Ameliyatın kendisi zor, yoğun acı vardı. Yavaş yavaş daha iyiye gidiyorum. Çok şükür. Taburcu olup bir an önce güzel günlere kavuşmayı, işime dönmeyi istiyorum. Ondan sonra 2. bahar mı, 3. bahar mı olur bilmiyorum. Depremin yaraları elbet sarılır da kayıplarımızın acılarını mümkün değil” dedi. “Görevimi yaptım” Öte yandan eniştesine gönüllü verici olup ameliyat masasına yatan Gülşah Arıkan nakil sonrası sağlık durumunun çok iyi olduğunu söyledi. Depreme Gaziantep’in İslahiye İlçesi’nde oturduğu iki katlı evin ikinci katında yakalandığını belirten Arıkan evin hasarlı olup içine girilmediğini kaydetti. Asrın felaketinde çok sayıda akrabasını, dostunu kaybettiğini belirterek, “Acımız çok büyük ve bu acı hiç unutulmayacak, küllenmeyecek. Ama bu felaketin içinde bile hayat devam ediyor. Deprem olmasaydı Malatya’da nakil gerçekleşecekti, olmadı. Diğer verici Oktay benden genç, yeni baba olmuştu. Doğrusu benim ameliyat masasına yatmamdı. Öyle de oldu. Seve seve gönüllü oldum, görevimi yaptım” diye konuştu. İHA

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.