[tag] Haberleri |İlkses Gazetesi - Son Dakika [tag] Haberleri

#Ondokuz Mayıs Üniversitesi

Ondokuz Mayıs Üniversitesi haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Ondokuz Mayıs Üniversitesi haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Ergenlik öncesi skolyoz kontrolü tedavi şansını artırıyor Haber

Ergenlik öncesi skolyoz kontrolü tedavi şansını artırıyor

Doç. Dr. Coşkun, omurganın ön ve arka planında 10 dereceden fazla olan eğriliği skolyoz hastalığı olarak kabul ettiklerini belirtti. Skolyozun duruş bozukluğundan ayırt edilmesi gerektiğini vurgulayan Coşkun, duruş bozukluğunun basit egzersizlerle düzelebileceğini, skolyozda ise omurga yapısında bir deformasyondan söz ettiklerini anlattı. Coşkun, skolyozun genellikle 10-19 yaş aralığında görüldüğüne işaret ederek, "Skolyoz, nedeni bilinmeyen bir hastalıktır. Ergenlik, adölesan idiopatik skolyozun en sık görülen yaş grubunu oluşturmakta. Şikayetler genelde omuzların bir tarafında yükseklik farkı olması, bir omuzun daha yukarıda yerleşmesi. Ayrıca hasta öne doğru eğildiğinde, hastada bir tarafında sırtında bir yükseklik, bir kamburluk bulgusu olması. Bu yükseltinin bir tarafta belirginleşme, diğer tarafta silinme, skolyozun ana bulgularındandır." dedi. Skolyozun tedavisinin mümkün olduğunu ve genellikle kabul görmüş üç tedavi şeklinin olduğunu aktaran Coşkun, şöyle devam etti: "Skolyoz hastalığında tedavilerden biri gözlem tedavisidir. Gözlem skolyozda bir tedavidir. Biz gerçekten de 0 ila 20 derece arasındaki eğriliklere pek bir şey yapmayız. Bu çocukların gelişimini takip ederiz ve erişkin yaşa geldiğinde de bu tedaviyi sonlandırırız. Artık bu çocukların bir riski, hastalığın ilerlemesi açısından yoktur. 20 ila 40 derece arasında ise ya da 45 dereceye kadar biz çocuğun yaşı eğer uygunsa korse tedavisi uygularız. Korse tedavisi için çocuğun büyümesinin devam etmesi lazım. Kemik yaşı tamamlan, büyümesi tamamlanmış bir çocukta korse tedavisinin yeri yoktur. 45 dereceyi aşan eğriliklerde ise eğriliğin her sene ilerleyeceğini öngörerek cerrahi tedavi uygulamaktayız." Yaptıkları cerrahi müdahalelerin başarıyla sonuçlandığını aktaran Coşkun, ameliyat sonrası hastaların boylarının birkaç santimetre uzadığını söyledi. "Yüzmenin direkt olarak skolyoz eğriliğinin gerilemesinde bir etkisi yok" Coşkun, yüzmenin skolyoza iyi geldiğinin doğru olmadığı dile getirerek, "Yüzmenin skolyoza iyi geldiği yıllarca söylendi. Biz de hep öyle inandık. Yapılan çalışmalar artık gösteriyor ki yüzmenin direkt olarak skolyoz eğriliğinin gerilemesinde bir etkisi yok. Hatta bazı yayınlar kötüleştirdiğini de söylüyor. Ama bu da teyide muhtaç bir çalışma. Sonuçta yüzme genel vücut sağlığı açısından gayet iyi bir spordur. Tüm kasları çalıştırır. Ancak skolyoza direkt olarak etkisi maalesef yoktur." diye konuştu. Skolyozun özellikle kız çocuklarında daha sık görüldüğünün altını çizen Coşkun, ergenlik öncesi çekilecek bir omurga röntgeninin tedavide daha iyi yol alınmasını sağlayacağına işaret ederek, "Kız çocuklarında doğumsal kalça çıkığında olduğu gibi skolyoz yönünden tedbirli olmakta fayda var. Özellikle adet öncesi dönemde kızların en azından bir omurga röntgeninin çekilmesi, yine erkeklerde de ergenlik öncesi dönemde bir kez omurga röntgeninin çekilmesi olası bir skolyoz hastalığının tedavisine erken başlamak adına önemli. Çünkü tedaviye ne kadar erken başlarsak o kadar iyi sonuç alma ihtimalimiz yüksek." ifadelerini kullandı. Doç. Dr. Coşkun, salgın döneminde kontrollerin aksatılması nedeniyle skolyoz hastalarının sayısında bir miktar artış gözlemlediklerini sözlerine ekledi. BU HABER DE İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR: Lenf büyümesi, gece terlemesi ve kilo kaybına dikkat

Leyleklerin erken göçü sert geçecek kışın habercisi Haber

Leyleklerin erken göçü sert geçecek kışın habercisi

Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Coğrafya Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Muhammet Bahadır, AA muhabirine, leyleklerin göç zamanları ile ilgili uzun zamandır devam eden bir araştırma yaptıklarını dile getirdi. Bahadır, Afyon Kocatepe Üniversitesinden (AKÜ) Fen Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölümü Dr. Öğr. Üyesi ve İklim Bilimci Okan Bozyurt'la, 1979 yılında başlatılan çalışmayı 2012'de devralarak 11 yıldır leyleklerin göç tarihlerini yakından takip ettiklerini söyledi. Leyleklerin genellikle Türkiye'den Afrika'ya 26 Ağustos-3 Eylül döneminde göç ettiklerini belirten Bahadır, "Bazı yıllar leylekler bu tarihten 10 ila 12 gün daha erken göç ediyorlar. Özellikle 1979-2012 yıllarını kapsayan çalışmada biz 1984, 2005, 2010 ve 2011 yıllarını referans alarak bu tarihlerle ilgili bir analiz gerçekleştirdik. Bu tarihlerde leyleklerin normal geri dönüş tarihleri olan 26 Ağustos'tan önce yani yaklaşık olarak 12-13 Ağustos'ta döndüklerini gördük. Bu tarihlerden sonraki kış, aşırı derecede sert, kar yağışlı ve soğuk geçiyor. Bunu biz 2005, 2011 ve özellikle 1985 kışlarında teyit ettik. Bu kışlar ülkemizin yaşamış olduğu en sert, aynı zamanda kar yağışının en fazla olduğu kışlar olarak karşımıza çıktı." dedi. "Yüzde 90'ın üzerinde bir doğruluk oranı var" Özellikle 2021 yılının yazında leyleklerin erken bir şekilde Afrika'ya döndüklerini tespit ettiklerini anlatan Bahadır, "Devam eden yılın kışında da çok sert bir kış yaşadık. Hatırlarsanız Samsun özellikle ciddi anlamda bir kar almıştı. Bu yıl da leylekler erken göç etti. Biz bunu analizlere tabi tuttuk. Yüzde 90'ın üzerinde bir doğruluk oranı var. Bu doğruluk oranına baktığımızda ise bilimsel bir geçerliliği olduğunu bize gösteriyor. Yine bu yıl yaklaşık on gün leylekler erken göç etti. Peki bu sene ne bekliyoruz? Öngörümüz ne? Bu öngörü illa tutacak diye bir şey yoktur ama bu sene kışın sert geçme ihtimalinin oldukça yüksek olduğunu düşünüyoruz." diye konuştu. Anadolu'da insanların iklime dair gözlem yaptığına ve bunu da takvimlendirdiğine işaret eden Bahadır, şunları kaydetti: "Mesela hepimizin bildiği bir kavram 'kocakarı soğukları' var. 'Ayva çiçek açtı yaz mı gelecek' şarkılarımıza, türkülerimize konu olmuştur. Ayvanın çiçek açmasının esprisi burada, ayva sıcaklığı tam hissettiği zaman çiçek açar. Yani aslında son çiçek açan meyvelerden birisidir. Artık bu yazın bize geldiğini teyit eder. Bunları hep halkımız gözlemlemiştir. Bizim yaptığımız çalışma da gözleme dayalı bir çalışma. Bozyurt hocam ile birlikte leyleklerin göç etme zamanlarını gözlemleyerek bu çalışmayı yaptık ve bunu sürdüreceğiz. İklimin her şeyi, insanın yaşamını doğrudan ve dolaylı yoldan etkilemektedir. Mesela aşırı kar yağışı aynı zamanda bir berekettir. Karın çok yağması bir bereket ama sosyal yaşamı da etkileyen bir olumsuzluktur. Onun için önleminizi alırsanız, tedbirlerinizi alırsanız, olumsuzluğu az yaşarsınız...Biz olaya coğrafi açıdan bakıyoruz. Biz hayvan gözlemcisi değiliz ama bunu disiplinler arası bir araya gelerek yapabilirsek çok daha farklı sonuçlar, çok daha güzel projeler ortaya çıkabileceğine de inanıyoruz." Bu haber de ilginizi çekebilir: Sosyal yardım alan ailelerdeki öğrencilere ulaşım desteği

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.