KDV ve ÖTV zamları Türkiye ekonomisini esir alıyor
KEMAL ÖZKURT
Türkiye’de Resmi Gazete’de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın imzasıyla yayımlanan karara göre yüzde 18 düzeyindeki Katma Değer Vergisi’nin (KDV) yüzde 20’ye, yüzde 8 seviyesindeki KDV’nin ise yüzde 10’a çıkarılmasının ardından temizlik ürünlerinden teknolojiye, akaryakıttan alkol ve sigaraya kadar birçok ürüne zam geldi. KDV ile birlikte benzin ve motorin fiyatı bir anda 6 TL birden artarken, 28 lira olan bir litre benzin 34 liraya, 26 lira olan motorin ise 32 liraya yükseldi. Otogaz ise 4 liralık artışla 16 liraya dayandı. Bu zamların ardından tüm ülke perşembe günü açıklanacak faiz kararını ve temmuz ayı enflasyon rakamlarını merakla beklemeye başladı. Temmuz ayında açıklanacak enflasyon rakamlarının rekor seviyelerde olacağını beklediğini belirten Ekonomist Prof.Dr. Coşkun Küçüközmen, “KDV artı ardından tüm vergiler de arttırıldı. Bunun enflasyona etkisi olmayacak mı? Tabii ki de ciddi boyutlarda olacak. Çok sağlam ve sağlıklı bir ekonomi politikası uygulanmazsa, bu enflasyondan nasıl kurtulacağımıza dair ufukta bir ışık göremiyorum” dedi.
YIKICI ETKİLERİ OLACAK
Seçim sonrası kur artışlarının açıklanan haziran ayı enflasyon rakamlarına yansımadığını belirten Küçüközmen, temmuz ayı enflasyon oranlarında döviz kurunun yükselişinin ciddi yıkıcı etkileri olacağını söyledi. Yapılan zamları TÜFE ve ÜFE’yi arttırmasının kaçınılmaz olduğuna dikkat çeken Küçüközmen, “Son zamanlarda gıda fiyatlarındaki artış biraz duraklamıştı ama bu zamlarla birlikte yeniden hızlanacak. Bugün bir bakkala, manava veya markete gittiğiniz zaman sürekli fiyat ayarlaması yaptıklarını görüyoruz. Temel mallar grubunda ve dayanıklı tüketim mallarında fiyatlar yüksek seyrediyor. Bugün AVM’de bir bardak çay 50 TL. Bu şekilde olmasına rağmen halen daha satılıyor. Bu yüzden de ülke şu anda ciddi bir enflasyon sarmalına girdi ve kolay kolay bir çıkış yapabileceğini düşünmüyorum. Sıcak para şeklinde para gelmezse durumumuz daha fazla kötüye gidecek. KDV arttı ardından tüm vergiler de arttırıldı. Bunun enflasyona etkisi olmayacak mı? Tabii ki de ciddi boyutlarda olacak. Çok sağlam ve sağlıklı bir ekonomi politikası uygulanmazsa, bu enflasyondan nasıl kurtulacağımıza dair ufukta bir ışık göremiyorum” diye belirtti.
VAZGEÇİLMELİ
Açıklanacak olan temmuz ayı enflasyon rakamlarını rekor boyutlarda olduğunu belirterek açıklanacak rakamın zamanında alınmamış önlemlerin bir sonucu olduğunu ifade eden Küçüközmen, “Bu durumu bir insan bulunan hastalığa benzetecek olursak eğer uzun süre bir hastalığa çare bulamazsanız günden güne artar ve sonrasında ne yaparsanız yapın bundan kurtulamazsınız. Şimdi ekonomide o noktaya gelmiş durumda. Ortada zamanında alınmış bir tedbir yoksa ilerleyen süreçte sonuçları da ağır olur. Ödemeler dengesi açığı mayıs ayında 8 milyar dolar oldu, ilk 5 ayda yaklaşık 40 milyar dolar oldu. Bu açığı ihracatla kapatmak zorundayız ama burada en önemli olan şey şu; enflasyon beklentileri yüksek olduğu sürece insanlar sürekli olarak mallarına zam yapacaklar. Öncelikle bu beklentiyi kırmak gerekiyor. Bunların dışında 6 Şubat depremi diye bir gerçek var. Bu depremin maliyet de ciddi boyutlarda. Depreme ek bütçe yapıldı ve tamamen ayrı kalemde takip edilmesi gerekiyor. Sonuç olarak iktidarın vergi ve zamlarla beslenen kamu bütçe yönetiminden vazgeçmesi gerekiyor” diye konuştu.
ZAM GELMEYE DEVAM EDECEK
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’ın yıl sonuna kadar vergi artışı beklemiyoruz sözlerini de değerlendiren Prof.Dr. Küçüközmen, “Şimdiye kadar yapılan artışlar milletin canına okudu zaten bundan sonra neyin artışı yapılacak. Vergilerin arttırılması güzel bir gelir kalemi oluşturdu fakat enerjiye yapılan zamlar çok yüksek. Bu süreçten sonra vergi artırımı olacağını beklemiyorum ama benzine, mazota, tütün ve alkollü ürünlere yapılan zamların devam edeceğini düşünüyorum. Çünkü onlar hükümetin hanesine anında gelir olarak yazılabilen kalemler” dedi.
ŞEFFAF YÜRÜTÜLMEZSE BİR ANLAMI OLMAZ
Konuşmasının sonunda Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in kamu kurumlarına gönderdiği tasarruf genelgesine eleştiride bulunan Prof.Dr. Küçüközmen, şu ifadeleri kullandı: “Dünyada bizim gibi kamunun emrinde her makama tahsis edilmiş aracı olan başka bir ülke yok. Kamulara tasarruf genelgesinin gönderilmesi vatandaşa uygulanan ekonomi politikalarını kamalara da uyguluyoruz gibi göstermek için gönderildi. Kamu neyden tasarruf edecek? Elektriği mi az kullanacak? Suyu mu az kullanacak? Her yere arabayla gidiyorlar. Özel durumları için makam araçlarını gereksiz kullanıyorlar. Geçenlerde bir liste yayımlandı birçok kurum ve kuruluşu makam araçlarını yenilemek istiyorlar. Tasarruf genelgesi çıkarılması sorun değil önemli olan bunun takibinin yapılmasıdır. Bakalım genelgeden sonra ne kadar tasarruf sağlanacak. Genelgenin bir anlam ifade edebilmesi için şeffaf bir şekilde takibinin yapılması ve sonuçlarının paylaşılması gerekiyor.”