[tag] Haberleri |İlkses Gazetesi - Son Dakika [tag] Haberleri

#ozon tedavisi

ozon tedavisi haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, ozon tedavisi haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Ozon tedavisi ile gelen sağlık Haber

Ozon tedavisi ile gelen sağlık

Havaların soğuması ile birlikte vücut ısımızı 36,5 derecede sabit tutabilmek için daha fazla enerji kullanımına ihtiyaç doğacağını belirten Medicana Bursa Hastanesi Romatoloji Uzmanı Dr. Yüksel Karakoç, “Çocuklarda ve gençlerde buna uyum kolay olmakta iken, 40 yaşından sonra enerji üretimi ve kullanımı artık eskisi gibi olmamaya başlar. Yaşlıların bazen yaz aylarında bile kemiklerim üşüyor, kendimi ısıtamıyorum dediğine şahit olmuşuzdur. Bazen sağlıklı olduğumuzu sanırız ama aslında hastayızdır. Bazen de hasta olduğumuzu sanırız ama aslında sağlıklıyızdır. Bu ikisini birbirinden ayırmada tecrübeli bir uzman hekim değerlendirmesine bazen ihtiyaç duyulabilir. Sağlıklı olmak kadar sağlığın uzun süre korunması da önem taşır. Hepimizin isteği, olabildiğince genç kalabilmek, sağlıklı ve uzun bir ömür yaşamaktır” dedi. Dünyanın aslında bazı yönleri ile insan vücuduna benzediğini belirten Karakoç, “Orantısal olarak çok ortak yanları vardır. Örneğin dünyanın ve insanın yaklaşık yüzde 65-70 sudur. Dünyanın ve insanın yapısında en fazla bulunan atom oksijendir. Atomlardan moleküller, moleküllerden maddeler oluşurken elektronlar ya paylaşılır ya da aktarılır. Mikro dünyanın temellerinden olan bu olayı günlük insan ilişkilerimizde de aslında farkında olmadan hep taklit ederiz. İnsanın vücut ısısında birkaç derecelik yükselme olduğunda ateş yüksekliğinden bahsederiz. Bugün dünyada olan ısı artışını 1,5 derecenin altında tutmak için çare arayışları tüm hızıyla devam etmektedir. Antibiyotikler keşfedilmeden önce insanlığın en büyük sağlık sorunu mikroorganizmalarla oluşan salgın hastalıklara bağlı toplu ölüm vakaları idi. Günümüzde enfeksiyon tehdidi yine gündemde olmasına rağmen kanser, dejeneratif hastalıklar, otoimmün hastalıklar ve metabolik hastalıklarda giderek artan sayılarla karşılaşmaktayız. Bu dört hastalık gurubu bu kadar yaygın olmasına rağmen tam olarak anlaşılabilmiş değildir. Bu hastalıkların tedavisinde güncel modern tedavilerimizi başarılı bir şekilde uyguluyoruz. Özellikle cerrahi alanda ilerlemeler hepimize umut veriyor. Ancak kronik hastalıkların tedavisinde güncel modern tedavilerin yanı sıra bazen geleneksel tıp/ tedavi yöntemlerini de uygulamak tedavi başarısını artırabilmektedir” diye konuştu. Ozon tedavisinin geleneksel tedavi yöntemlerinden biri olduğunu ifade eden Karakoç, “Yüzyıldan uzun bir süredir bilinmektedir. Özellikle Avrupa olmak üzere tüm dünyada kullanılmaktadır. Ozon tedavisinin özünde oksijen yatmaktadır. İnsan vücudunun yüzde 90’ını üç element oluşturmaktadır. Bunlar, oksijen, hidrojen ve karbondur. Atom ağırlığı açısından vücudumuzdan en sık bulunan atom oksijendir. Oksijen hem yapısal olarak hücre ve dokularda bulunurken hem de besin, su ve gaz olarak vücudumuza her gün almaktayız. Kemik, kas gibi devasa yapılara sahip olan insan bedeninin 10 dakika oksijen gazsız kalması, hayatının sonra ermesi çok ilginçtir. Oksijen sürekli alınmak zorundadır. Bu çarpıcı olayın temelinde bedenimizde oksijen deposunun olmaması yatar. Dolayısıyla tüm hayatsal işlevler için (okumak, düşünmek, planlamak, keşfetmek gibi zihinsel işlemlere ilaveten temel biyolojik işlevler, hareket etmek, avlanmak, yemek, içmek gibi) gerekli olan enerjinin de deposu yoktur. Her hücre vücutta bulunduğu her noktada kendi enerjisini kendi sürekli üretmek zorundadır. Bunun için kesintisiz bir oksijen kaynağına ihtiyaç duyar. İnsanlar bunu solunumla sağlarlar. Soluyarak aldığımız havadaki oksijen O2 olarak adlandırılır. İki oksijen atomu içerir. Ozon gazı O3’dür. Yani üç oksijen atomu içerir” dedi. Ozon gazının dezenfektan olarak başlıca su ve besin dezenfeksiyonlarında kullanılmakla birlikte otomobil temizliğinden haşarat öldürmeye kadar çok farklı alanlarda günlük hayatta kullanılmakta olduğunu belirten Karakoç, “Medikal oksijen doz/konsantrasyon olarak bunlardan çok farklıdır. Tıp da medikal cihazlarda saf oksijen elektriğe maruz bırakılarak atomlarına parçalanır ve ozon oluşur. Yüz mililitrelik bir gaz karışımının yüzde 95’i saf oksijen, yüzde 5’i ozon olacak şekilde karışım hazırlanır. Cihaz 1 mililitrelik bir gazda 1 mikrogram ozon içerecek şekilde karışımı ayarlar. Hastalıkların tedavisinde kullanılan ozon miktarı günlük hayatta kullanılan dozlardan çok çok daha azdır. Ozon tedavisi hem mikroorganizmalara bağlı gelişen enfeksiyon hastalıklarında etkili olmakta, hem de yukarıda bahsettiğimiz günümüz insanın 4 ana grup hastalığında da (kanser, otoimmünite, dejeneratif ve metabolik) kullanılabilen ilginç bir tedavi ajanı olarak durmaktadır. Acil servisten kardiyolojiye, romatolojiden nörolojiye, kısacası tıbbın her branşında kullanılabilme potansiyeli taşımaktadır” şeklinde konuştu. 2019 yılından bu yana tüm dünyada korona virüs salgını yaşandığını belirten Karakoç, "Son yıllarda ozon tedavisinin tekrar gündeme gelmesi ve sıkça konuşulur olması sebeplerinden biri de ciddi korona virüs enfeksiyonlarında ozon tedavisinin etkinliğinin gözlenmiş olduğu vakalardır. Ozon tedavisi yalnızca hastalıklarla mücadelede hekime destek verebilmesi yanında hiçbir hastalığı olmayan ama enerji ve mod düşüklüğü hisseden ya da kendisini daha iyi hissetmek isteyen herkes bu tedaviyi alabilmektedir. Şunu da hatırlamakta yarar vardır. Hiçbir ilaç veya tedavi yöntemi yoktur ki herkese iyi gelsin. Bu sebeple ozon tedavisinin de hiç alınmaması gereken durumların yanı sıra alınmasının riskli olabileceği durumlarda vardır. Dolayısıyla ozon tedavisi almak isteyen birisi ilgili hekimle tedaviye uygun olup olmadığını danıştıktan sonra ozon tedavisine başlaması gerekir" diye konuştu. BU HABER DE İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR: Her 8 kadından 1’i meme kanseri! Kanser riskini düşürmek mümkün

Diyabet hastalığında ozon tedavisi ile gelen sağlık Haber

Diyabet hastalığında ozon tedavisi ile gelen sağlık

Ülkemizde 1990'lı yıllardan beri uygulanan ozon tedavisi, doğal bir destek yöntemi olarak kullanılan ve birçok hastalığın tedavisinde etkili olabilen bir yöntem ancak yine çoğu hasta bu tedavi uygulamasından habersiz. Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Tıp Fakültesi Farabi Hastanesi Ozon terapi Ünitesi’nde bir çok hastalığa karşı uygulanan yöntem sayesinde hastalar şifa buluyor. “Ülkemizde 1990'lı yıllardan beri birçok üniversite ve klinikte uygulanmaktadır” Konuyla ilgili bilgi veren KTÜ Tıp Fakültesi Dahiliye Tıp Bilimleri Bölümü Genel Dahiliye Bilim Dalı Başkanı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şükriye Taşçı, ozon tedavisinin ülkemizde 1990'lı yıllardan beri birçok üniversite ve klinikte uygulandığını hatırlattı. Taşcı “Ozonu tanımlamak gerekirse, ozon, doğada bulunan doğal bir gazdır. Medikal ozon ise (O3), medikal dozda ve uygun metod ile hastaya uygulanmasıdır. Bu tedavi yönteminin doğadaki ozonla karıştırılmaması gerekir. Ozonun alternatif bir tedavi metodu olarak, Almanya'da 1900'lerin başından bu yana uygulanmaktadır. Ve birçok Avrupa ülkesinde (örneğin, İtalya, İspanya, Almanya) uzun yıllardır kullanılmaktadır. İtalya'da bilim kürsüsü olan ve etki mekanizması birçok çalışma ile aydınlatılmış bir tedavi metodudur. Ülkemizde ise 1990'lı yıllardan beri birçok üniversite ve klinikte uygulanmaktadır. Ozon tedavisi, bağışıklık sistemi üzerinde olumlu etkilere sahiptir ve direkt hücre içi antioksidan sistemini aktive eder, özellikle virüs salgını döneminde destek olarak kullanılabilecek en etkili tedavi yöntemlerinden biridir. Ayrıca, hastanın kendi kanı ile yapılan bir koruyucu tedavi metodu olduğu için allerji riski yoktur. Ozon tedavisi, akciğer ve periferik doku oksijenlenmesini artırır ve akciğerde gaz geçirgenliğini iyileştirir. Bu da özellikle akciğer kapasitesi azalmış hastalarda, efor ve akciğer kapasitesinin artmasını sağlar” dedi. “Ozon tedavisi, hastanın durumuna ve hastalığına göre kişiselleştirilen bir tedavi yöntemidir” Ozon tedavisinin hastanın durumuna ve hastalığına göre kişiselleştirilen bir tedavi yöntem olduğunu belirten Taşçı, “Hangi hastalıklarda kullanıyoruz? Ozon tedavisi, hastanın durumuna ve hastalığına göre kişiselleştirilen bir tedavi yöntemidir. Tedaviyi yönlendiren hekim, uluslararası ozon komitelerinde belirlenen doz aralıklarına göre tedaviyi uygular. Ozon tedavisi birçok farklı hastalık ve durumun tedavisinde kullanılabilir. Başlıca kullanım alanları şunlardır: Bağışıklık sisteminin güçlendirilmesi. Romatizmal hastalıklar. Damar hastalıkları, Fibromiyalji gibi kas hastalıkları. Diyabet ve diyabete bağlı yaraların tedavisi. Allerji tedavisi. Kronik yorgunluk sendromu. KOAH ve astım. Kronik inflamatuar ve enfeksiyöz hastalıklar (örneğin, kronik sistit). Viral enfeksiyonlar. Huzursuz bacak sendromu, Yara ve yanık tedavisi. Covid sonrası halsizlik, yorgunluk şikayetlerinde” diye konuştu. Nasıl kullanılır? Ozon tedavisinin farklı yöntemlerde uygulanabileceğini ifade eden Taşçı, “Ozon tedavisi farklı yöntemlerle uygulanabilir: Cillt üzerine uygulama/ torbalama: Yara, yanık, cilt lezyonları kozmetik amaçlı kullanılır. Majör Ozon terapi: Hastanın kendi kanı kullanılarak, kapalı steril sistem ile yapılan ozon tedavisidir. Başlıca ozon tedavi metodudur. Minör ozon terapi: Kas içi enjeksiyon yöntemidir. Allerjik reaksiyonlar ve bağışıklık sistemini desteklemek için kullanılır. İnsuflasyon: kapalı boşluklarına ozon uygulaması yapılır, örneğin kulak içi ve rektum gibi bölgeler.Direkt kas ve eklem içi uygulaması: Kas ve eklem problemlerini tedavi etmek için kullanılır” şeklinde konuştu. Diyabetik Yaralarda Uygulama Diyabetli hastalarda yara oluşumu daha kolay olduğunu kaydeden Taşçı, “Diyabetli hastalarda yara oluşumu daha kolaydır. Bu yaraların iyileşmesi de bir o kadar zordur. Diyabetik yara tedavisinde multidisipliner yaklaşım gerekir. Bu hastalarda yara oluşumuna zemin hazırlayan damar patolojilerinin, enfeksiyonun ve diyabet tedavisinin düzenlenmesi gerekir. Ozon tedavisi, diyabetik ayak tedavisinde etkili bir yöntem olarak kullanılır. Yüzeydeki enfeksiyonun tedavisine ve damarlardaki diyabetik ayak oluşumuna neden olan patolojik mekanizmaların iyileştirilmesine yardımcı olmaktadır” ifadelerini kullandı. Erken dönemde tedaviye başlanılması önemli Bu bağlamda hastaların erken dönemlerde tedaviye başlamasının önemine değinen Taşçı, gecikmiş tedavinin süreci uzattığı ve tedavi başarısını azalttığını ifade ederek “Sonuç olarak, ozon tedavisi doğal bir destek yöntemi olarak kullanılan ve birçok hastalığın tedavisinde etkili olabilen bir yöntemdir. Ozon tedavisi, hastaların tedavi sürecini hızlandırabilir ve bağışıklık sistemini güçlendirerek hastalıklara karşı direnci artırabilir. Tedavinin nasıl uygulanacağı, hastanın durumuna ve ihtiyacına göre kişiselleştirilir. Bu nedenle tedaviye başlanmadan önce uzman bir hekime danışılarak hastaya göre tedavi planı yapılması ve tedavi takibi önemlidir” dedi. Önce gelseydim ayak parmağımı kaybetmezdim Gümüşhane ili Kürtün ilçesinden Farabi Hastanesi’ne tedaviye gelen Halit Bozkurt, diyabet yüzünden ayak parmağını kaybettiğini, ozon tedavisini Farabi Hastanesi’nde öğrendiğini belirterek “Ozon tedaviyi burada öğrendim. Ayak parmağımı diyabetten dolayı kaybetmiştim. Daha önce buraya gelseydim belki de parmağım yerinde duruyor olacaktı. Ozon tedavisinin çok faydasını gördüm şu anda gayet iyiyim. Keşke daha önceden duyup gelseydim o zaman parmağım yerinde duruyor olacaktı. 4- 5 ay birkaç doktora gittim başta mantar olmak üzere farklı şeyler söylediler. Benim gibi olanlara burada ozon tedavisi olmaları tavsiye ederim” diye konuştu. BU HABER DE İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR: Anne olmayı engelleyebilen hastalık! Bu hastalık her 5 kadından birinde görülüyor

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.