[tag] Haberleri |İlkses Gazetesi - Son Dakika [tag] Haberleri

#Parkinson

Parkinson haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Parkinson haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Tai Chi sporu Parkinson semptomlarını yavaşlatıyor Haber

Tai Chi sporu Parkinson semptomlarını yavaşlatıyor

Daily Mail Gazetesi'nin haberine göre, bilim insanları, 2016-2021 döneminde iki gruba ayırdığı 334 Parkinson hastasını gözlemledi. Araştırmada, gözlem grubundan birine hafta 2 kez birer saat Tai Chi sporu yaptırılırken, diğer grup ise rutin ilaç tedavilerini sürdürdü. Bu kapsamda, Tai Chi sporunun, beynin hareketleri kontrol etmekle yükümlü bölgesindeki hücrelerin çalışmaması ile ortaya çıkan ilerleyici bir hastalık olan Parkinson hastalığının semptomlarını yavaşlatabildiği görüldü. Tai Chi sporunu yapmayanlarda ilaçların dozunu artırması gereken hasta sayısı yüzde 83,5'ten yüzde 96'ya çıkarken; bu sporu yapan grupta oran yüzde 71'den yüzde 87,5'e yükseldi. Şanghay Jiao Tong Üniversitesi Tıp Fakültesinden Araştırmacı Dr Gen Li, Tai Chi sporunu yapan kişilerde Parkinson semptomların yavaşladığının, uyku ve yaşam kalitesinin geliştiğinin tespit edildiğini belirtti. Gen, araştırma sonucunda, Tai Chi'nin Parkinson hastalığı üzerinde uzun vadeli yararlı etkiyi koruduğunun, yürüyüş, denge ve bilişsel kabiliyetler gibi hem motor hem de motor olmayan semptomlarda yavaşlatıcı etkileri olduğunun görüldüğünü kaydetti. Hastaların yüzde 96’sı 50 yaş üstü Parkinson hastalarının yüzde 96’sının 50 yaş üstü olduğu ve dünyada 10 milyonun üstünde insanı etkilediği belirtiliyor. Tai Chi, dövüş sanatlarından türetilen geleneksel Çin tıbbının enerji egzersizlerinin bir parçası olan fiziksel bir disiplin olarak biliniyor. Araştırmanın sonuçları, Nöroloji, Nöroşirürji ve Psikiyatri Dergisi'nde yayımlandı. BU İÇERİK DE İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR: Vergito sadece bir baş dönmesi değildir

Uzm. Dr. Yetener: Parkinson hastaları düzenli egzersiz yapmalı Haber

Uzm. Dr. Yetener: Parkinson hastaları düzenli egzersiz yapmalı

Postüral kontrolde bilişin de önemli rol oynadığını belirten Uzm. Dr. Yetener, “Düşme riski yüksek olan hastalar mümkün olduğu kadar erken rehabilitasyona sevk edilmelidir. Çünkü parkinson hastalığında antiparkinson ilaçlar ve cerrahi, yürüyüş ve postürü iyileştirmez. PH teşhisi konan her birey, düzenli olarak egzersiz yapmaya teşvik edilmelidir” dedi. Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Dr. Yetener, parkinson hastalığının (PH) yavaş ilerleyip hareket sisteminde bozulmalarla belirti verdiğini hatırlatarak, parkinson hastalarında motor hastalık şiddetini azaltıp yaşam kalitesini artırmak için fizyoterapinin önemine dikkat çekti. Parkinson hastalığının dünya çapında en yaygın ikinci nörodejeneratif hastalık olduğunu, her iki cinsi etkilese de erkeklerde daha yaygın görüldüğünü ifade eden Yetener, şu bilgileri verdi: “Hastalık tipik olarak 50 yaşından sonra gelişir ve 65 yaşından büyük nüfusun yüzde 2'sini etkileyebilir. Nadir görülen bir hastalıktı, ancak iki yüzyıldan daha kısa bir sürede yaygın hale geldi. Dünya genelinde 6.2 milyon parkinson hastası olduğu tahmin ediliyor. Nedeni net bilinmediği için hastalığın gelişimini etkileyen ilgili risk faktörlerinin belirlenmesi zorlaşıyor. Yaş, hastalığın gelişimi açısından bilinen bir risk faktörü ve 80 yaş civarında zirveye ulaşır. Tarım ilaçları, önceden kafa travması geçirme, -bloker (kalp ile ilgili ilaç) kullanımı, kırsal yaşam, tarımsal meslek ve kuyu suyu içme gibi çevre ile alakalı risk faktörleri, hastalığın gelişimi ile ilişkili bulunmaktadır. Ayrıca parkinson ile ilişkili semptomlara neden olan en az 23 genetik lokasyon tespit edilmiştir.” Düşme ve sakatlık nedenleri Uzm. Dr. Yetener, parkinson hastalığında düşme ve sakatlıklara yürüyüş bozuklukları ve postüral dengesizliğin neden olduğunu söyledi. Postüral kontrolde önemli bir rol oynayan bilişin de yürüme, postür değerlendirme ve tedavisine etki edebileceğini kaydeden Yetener, düşme riski yüksek olan hastaların mümkün olduğu kadar erken rehabilitasyona sevk edilmesi gerektiğini kaydetti. Parkinson hastalığında antiparkinson ilaçlar ve cerrahinin yürüyüş ve postürü iyileştirmediğini, bu nedenle bu öneride bulunduğunu belirten Yetener, “Parkinson teşhisi konan her birey, düzenli olarak egzersiz yapmaya teşvik edilmeli” dedi. Nörodejeneratif hastalıklarla ilgili hayvan çalışmalarında fiziksel egzersizin enflamasyon oluşturan faktörleri azalttığının ortaya çıkarıldığını kaydeden Yetener, sözlerini şöyle sürdürdü: “Diz kas kuvveti, parkinson hastalarında düşme korkusu düzeyinin önemli ve bağımsız belirleyicisidir. Dengenin, yürüme stabilitesinin ve diz kas kuvvetinin iyileştirilmesi, parkinsonda denge güvenini arttırmada çok önemli olabilir" dedi. "Yürüyüş donması görülebilir" Yürüyüşün donmasının hastalarda sık görülen bir yürüyüş bozukluğu olduğunu dile getiren Uzm. Dr. Yetener, "Donma tipik olarak birkaç saniye sürer, hasta motor bloğunu aşmak ve ilerlemek için ortak bir çaba göstermesine rağmen ayaklarının yere yapışık olduğunu hisseder ve bu da onun yerinde kalmasına neden olur. Zihinsel şartların da yürüyüş donmasında önemli bir rol oynadığını gösteren kanıtlar mevcuttur. Stres, kaygı, depresyon ve bilişsel olarak zorlayıcı durumlar yürüyüş donması ile ilişkilidir. Günümüzde parkinson hastalarında motor disfonksiyonunu (görev bozukluğu) iyileştirdiği gösterilen ‘zihin-vücut egzersiz terapileri’dir. Aerobik egzersizler, direnç eğitimi, denge ve yürüyüş eğitimleriyle motor hastalığın şiddetinin azaltıp hastanın yaşam kalitesinin artırılması amaçlanır. Öte yandan her bireyde hastalık seviyesi ve buna yönelik ihtiyaçlar farklı olduğu için bireye yönelik eğitimler esastır. Fizyoterapi hizmetleri de bütünleşik bakım yaklaşımı içinde fizyoterapistleri, nörologları, fizik tedavi ve rehabilitasyon hekimlerini, hemşireleri, sosyal hizmet uzmanlarını, konuşma terapistlerini, mesleki terapistleri içerebilen ancak bunlarla sınırlı olmayan çeşitli profesyonellerce sunulmalıdır. Fizyoterapi egzersizlerine ek olarak evde ve toplumsal temelli olarak yapılacak dans (tango), Qhi Gong, Thai chi, yoga egzersizleri de denge, bilişsel performans, düşme korkusunu aşma, kaygı ve depresyonu giderme gibi ek yararlar sağlamaktadır" ifadelerini kullandı. BU HABER DE İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR: B12 eksikliği Alzheimer’a mı sebep oluyor?

Jel tedavisi ilaç ihtiyacını oldukça azaltıyor Haber

Jel tedavisi ilaç ihtiyacını oldukça azaltıyor

İleri evre Parkinson’un yeterli doz ve sürede ilaç tedavisi alınmasına rağmen ilacın etkisinin kısa sürdüğü, iyi ve kötü olunan durumların birbirini izlediği, iyilik dönemlerinin kalitesinin az olduğu ve istemsiz hareketlerin olduğu bir hastalık dönemi olduğunu ifade eden Nöroloji Uzmanı Doç. Dr. Yakup Türkel, bu tablonun hastanın günlük yaşamını ciddi şekilde etkilediğini belirtti. "Tedavi yöntemine hekim karar vermeli" İleri evre Parkinson hastalığında cihaz destekli tedaviler olarak isimlendirilen beyin pili, apomorfin enjeksiyon pompası ve levodopa/karbidopa intestinal jel tedavilerinin uygulandığını söyleyen Doç. Dr. Türkel, “Parkinson hastalığı konusunda deneyimli nöroloji uzmanı tarafından hasta değerlendirilerek, hastanın bu tedavilerden hangisine uygun olduğuna karar verilmektedir” şeklinde konuştu. "İlaç ihtiyacını azaltıyor" Tıp literatüründe “duadopa” olarak da adlandırılan levodopa/karbidopa intestinal jel yönteminin Parkinson'da altın standart olan levodopanın emildiği yer olan ince bağırsaktan sürekli infüzyon şeklinde uygulanan bir jel formu olduğunu dile getiren Doç. Dr. Yakup Türkel, şu bilgileri paylaştı: “Duodopa ülkemizde son yıllarda uygulanmaya başlayan etkili bir yöntemdir. Duodopa, özel bir pompa vasıtası ile sürekli ve sabit hızda dopamin uyarısı sağlayan, ince bağırsaktan infüzyon şeklinde uygulanan ve levodopa/karbidopa içeren bir jeldir. Hastalara kalıcı perkütan endoskopik gastrojejunostomi sistemi ile bir bağırsak tüpü takılmakta ve tüpün dışarıda kalan ucuna ise duodopa pompası bağlanmaktadır. Bu pompa vasıtası ile gün boyunca levadopa/karbidopa jeli uygulanmaktadır. Böylece hastalığın olumsuz etkileri büyük oranda düzelmekte ve ilaç ihtiyacı oldukça azalmaktadır. Bu tedavi için kullanılan ilaçlar ve tıbbi malzemeler Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) tarafından karşılanmaktadır.” BU İÇERİKLERDE İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR: Parkinson erken teşhisinde akıllı saat dönemi   Her aşamadaki Parkinson hastalığının tedavisi var mıdır?

Eliniz titriyorsa dikkat! Sebebi bu hastalık olabilir Haber

Eliniz titriyorsa dikkat! Sebebi bu hastalık olabilir

YAŞ İLERLEDİKÇE GÖRÜLME SIKLIĞI ARTIYOR Parkinson hastalığı beyinde yer alan bir grup sinir hücrelerinin sıklıkla yaşa bağlı olmak üzere dejenerasyonu olduğunu söyleyen Uzman Dr. Alpaslan, yaşın ilerlemesi görülme sıklığını arttırdığını belirterek, “En fazla ellili yaşlardan sonra görülür. Bununla birlikte 40 yaş altında ortaya çıkması durumunda, erken başlangıçlı Parkinson hastalığı adını alır. Nadiren 20 yaşın altında başlayan olgular da mevcuttur. Hastalıkta temel problem hareketin koordinasyon bozukluğudur. Buna bağlı, değişik oranda yavaşlama, katılık, çoğu olguda titreme, postür değişikliği ve dengenin kolay bozulması yakınmaları ortaya çıkar” dedi. HANGİ BELİRTİLERE DİKKAT ETMELİYİZ? Uzman Dr. Alpaslan, hastalığın en büyük belirtisinin titreme olmasına rağmen tüm hastalarda görülmeyebildiğini söyleyerek, “Diğer yakınmalar ise katılık, hareketin yavaşlaması, öne eğilme ve dengenin kolay bozulmasıdır. Titreme var ise sıklıkla istirahatte ve bir taraf elden başlar. Aynı taraf bacak ve çeneyi de tutabilir. Yıllar içinde genellikle karşı tarafa yayılır. Katılık kol, bacak, boyun ve gövdede görülebilir. Bu katılık hali eklemleri hareket ettirme sırasında tüm yönlerde bir pasif harekete karşı direnç şeklinde ortaya çıkar. Hastalarda değişik oranda öne doğru eğilme dikkat çeken bir başka durumdur. Öne eğilme başlangıçta hafif derecede ve bel bölgesinde görülürken; zamanla bu durum daha da netleştiği gibi; dirsekte ve dizlerde de bükülme ortaya çıkar. Yavaşlamanın belirtisi yüzde mimiklerin azalmasından yürümenin yavaşlamasına kadar tüm kaslarda görülür. Bununla birlikte zaman zaman paradoksal olarak yürüme sırasında istemsiz ani hızlanma ve koşma görülebilir. Hastalarda değişik oranda terleme bozukluğu, ciltte yağlanma, ağrı, ağızdan salya akması, idrar problemi, cinsel fonksiyon bozukluğu, depresyon ve bunama da görülebilir” şeklinde konuştu. “BEYİNDE EKSİK OLAN YERİNE KONUR" Uzman Dr. Alpaslan günümüzde aktüel tedavi yönteminin beyinde eksik olan maddeyi yerine koyma stratejisine dayandığını söyleyerek, “İlaç uygulaması değişik grup ilaçların ağızdan alınması, cilt altına aralıklı ya da devamlı pompa uygulaması, bağırsaklara tüp takarak uygulama şeklinde olabilir. Motor keşifler dışında diğer yakınmalara yönelik semptomların tedavisi yaşam kalitesini artırmada oldukça önemlidir. Bu tedavilerin yeterli olmadığı uygun hastalarda derin beyin stimülasyonu denilen, sıklıkla beyne pil uygulaması olarak bilinen cerrahi uygulamalar da tedavide yer alır” ifadelerini kullandı. İHA

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.