[tag] Haberleri |İlkses Gazetesi - Son Dakika [tag] Haberleri

#polis

polis haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, polis haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Emekli polisler anlatıyor: Herkes polise gelince kör, sağır, dilsiz Haber

Emekli polisler anlatıyor: Herkes polise gelince kör, sağır, dilsiz

Kamu Denetçiliği Emniyet Raporu’na göre; Son 20 yılda bini aşkın polis intihar etti. Polislerin intihar oranı, Türkiye’nin intihar ortalamasının 4 kat üzerinde. Polislerin psikolojilerini, sosyal ve aile hayatlarını bozan nedenlerden bazıları ise haftada 40 saatten fazla çalışma, fazla mesai ücretinin verilmemesi, mesai dışı ek görev, pandemi döneminde artan iş yükü, çalışma koşullarının zorluğu, yıllık ve idari izinlerin kullanımındaki sıkıntılar, mobbing ve maaş düşüklüğü, emniyet teşkilatında liyakatten uzak atamalar. Tüm bunların gölgesinde polis memurlarının görüşlerine yer vermek güç hale gelirken, emekli polis memurları yaşanan sorunlara dikkat çekti. Konuya ilişkin düşüncelerini aktaran emekli polisler, temel sorunun geçim ve zaman olduğunu aktardı. Öte yandan emeklilik döneminde de intihara meyilli polislerin olduğu belirtilirken, “Yakacak parası dahi alamıyorlar. Bugün bir emekli polis 17 bin TL maaş alıyor. Neredeyse asgari ücret kadar. Fakat bundan 15-20 sene öncesine kadar polis emeklileri asgari ücretin 3 katını alıyordu” bilgisi paylaşıldı.  GEÇİM EMEKLİ OLDUKTAN SONRA DAHA DA ZORLAŞIYOR Görüşlerine yer verdiğimiz bir emekli polisin, sözleri şöyle: “Emekli polislerin de intihar ettiğini duyuyoruz, görüyoruz. Verilen emekli maaşı yetmiyor, geçim emekli olduktan sonra daha da zorlaşıyor. Yakacak parası dahi alamıyorlar. Bugün bir emekli polis 17 bin TL maaş alıyor. Neredeyse asgari ücret kadar. Fakat bundan 15-20 sene önce polis emeklileri asgari ücretin 3 katını alıyordu. Şu an bu ne mümkün. 55-65 yaşına kadar çalışıyor, emekli olduktan sonra da eli iş tutamıyor. Başka bir geçim kaynağı bulmak istese dahi gücü yetmiyor. Ev kiraları 15 bin TL’yi geçti. Şimdi siz söyleyin, 17 bin TL’lik maaş ile emekli polis nasıl geçinsin? Özlük haklarının neredeyse hepsi kesiliyor. Çalışan polis memurlarının da sorunları çok fazla. Çalışma saatleri özellikle! Bayram, yılbaşı gibi özel zamanlar izin yok. Herkes eşiyle, çocuğuyla vakit geçirirken, polisler yine sokakta. Çalışan da olsa, emekli de olsa polislikte en büyük sıkıntı geçim ve zaman! Polislik, mesleği severek yapanlar için zor değil. Fakat sevebilmeleri için de şartların iyileştirilmesi gerekiyor.” SAHİPSİZ VE KİMSENİN UMURSAMADIĞI BİR MESLEK Mesleğe 1978 yılında başlayan bir başka emekli polis ise şunları söyledi: “Emekli oldum hala aynı hikayeler… Sadece gülüyorum. Polis yatmaz, uyumaz, acıkmaz, üşümez, hastalanamaz, ailesiyle hafta sonu tatili planlayamaz. Düğünü, bayramı olmaz. Tüm bunları polisin rutini haline getirdiler. En önemlisi de ümera takımının bitmez tükenmez kaprisleri, memurun insan yerine bile konulmaması üstüne üstlük birde ekşimeleri. Bir de bunlara ek olarak geçim derdi de eklendi, polis geçinemiyor artık! 40 saat ne ki? Onu ikiye, üçe katlayıp çalışan çok meslektaşımız var. Polis de insan, aile babası, bu ülkenin evladı. Yetkililerin diğer kamu kurumlarına yaptığı gibi şartlarını iyileştirmesi lazım. Herkes polise gelince kör, sağır, dilsiz! Ve daha sayamadığımız nice sorunlar... Sonuç ne? Sahipsiz ve hiçbir kimsenin umursamadığı ancak bir o kadar da senden iş beklediği bir meslek. Sebep olanları Allah ıslah etsin. Bunlar sadece görünen kısmı… Mobbing, istediğin zaman izne çıkamama, çıksan da istediğin kadar alamama, izin yok, rapor alsan onun amirlerce polise yansıması daha fena! Polisin fazla mesaisi, özlük haklarının yok sayılması kul hakkıdır ve insan hakları ile bağdaşmamaktadır. Acilen bu onurlu mesleğin mensuplarının maddi-manevi olarak gerekli tüm özlük hakları iyileştirilerek teslim edilmelidir.”

İntihar eden polislerin ardında: Amir tahakkümü Haber

İntihar eden polislerin ardında: Amir tahakkümü

Son yıllarda artış gösteren polis intiharları vahim bir tablo oluştururken, geçtiğimiz haftalarda üç gün içerisinde 3 polis intiharının yaşanması durumun ehemmiyetini arttırdı. Peki, polis intiharları neden yaşanmaya başladı? Medyanın polis teşkilatını yansıtma biçimi nasıl? Polis aileleriyle bu konuya ilişkin istişareler yapılıyor mu? Ve mecliste konuya ilişkin sunulacak önergeler var mı? Önlemek adına neler yapılmalı? Konuya ilişkin önemli çalışmalar yürüten isimlerden biri de Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İzmir Milletvekili Murat Bakan. Hem mecliste hem de basında polis sorunlarına oldukça geniş yer veren Bakan, İLKSES’e konuştu.  ARKALARINDA SADECE BİR NOT DEĞİL, ALENEN İSİM BIRAKIYORLAR Milletvekili Murat Bakan, sözlerine şöyle başladı: “Bir meslek grubunda yıldan yıla, günden güne hızla katlanarak artan intiharlardan bahsediyoruz. Özellikle son yıllardaki artış dikkat çekiyor. Hemen hemen her gün memleketin bir köşesinden bir polisin intihar ettiği haberini alıyoruz. Bir kısmı bilerek, isteyerek, severek polis olan; bir kısmı üniversite mezunu olup atanamadığı ya da işsiz kaldığı için polis olan yüzlerce genç polis, nasıl çok kısa bir süre içinde intihar etme noktasına gelir? Ya da hırsızla, arsızla, kaçakçıyla, katille uğraşmış, devlet büyüğü korumuş, kamu güvenliğini sağlamış yani onlarca yıl bu teşkilata, bu ülkeye hizmet etmiş, emekliliğine çok az kalmış kıdemli bir polis neden intihar eder? İntihar eden polisler bıraktıkları notlarda hep ‘amir tahakkümü’nden bahsediyor, ‘Biz de insanız ve insanca çalışmak istiyoruz’ diyor, ‘Personelini aşağılamak, tehdit etmek, meslekten etmek, küçük düşürmek, yalancı konumuna koymak en iyi yaptığınız iş olsa gerek. Her insanın bir gururu vardır ve ben o lafları kaldıramadım’ diyor. Arkalarında sadece bir not bırakmıyorlar, alenen isim bırakıyorlar.” SOYLU GİTTİ YERLİKAYA GELDİ, YANITLAR DEĞİŞMEDİ Açıklamanın devamında Bakan, “İçişleri Bakanlığı, bu notları ‘ihbar’ kabul edip, polislerin intihar etmesine sebep olanların peşine düşüyor, o notlarda yazan isimler hakkında soruşturma açıyor mu? Hukuku, mevzuatı uyguluyor mu? Denetim mekanizmalarını en aşağıdan en yukarıya aynı hassasiyette işletiyor mu? Hiçbirini yapmıyor. Bizim itirazımız, dikkat çektiğimiz noktalardan biri bu. İntihar eden her polisin ardından yazılı soru önergeleri veriyoruz. Süleyman Soylu döneminde bir yanıt hazırlatılmış, her önergemize aynı mükerrer yanıt gönderiliyor. Süleyman Soylu onlarca önergemize aynı yanıtı göndermişti, Soylu gitti Yerlikaya geldi, yanıtlar değişmedi. Kamuoyunda itibar popülizmi yapılan, farklı çevrelerce sürekli takdir toplayan Ali Yerlikaya, polis intiharlarıyla ilgili Süleyman Soylu’nun izinden gidiyor. Aynı duygusuz, sorumsuz ve mükerrer yanıtlarla cevap veriyor. O polislerin hepsi insan. Birer fotokopi, birer metin, birer sayı değiller; her biri evlat, eş, baba, anne, arkadaş, dost… Bu çocukların hepsi işçinin, emekçinin, çiftçinin, esnafın çocukları; yalılarda, villalarda oturanların çocukları değil hiçbiri. Ben intihar eden polislerin ailelerini arıyorum, baş sağlığı diliyorum, elimden geldiğince yanlarında oluyor ve bu konuyu sürekli kamuoyunun gündemine getiriyorum. Malum ülke gündemi çok değişken, yoğun… Ve çok sarsıcı olayları peş peşe yaşıyoruz ancak basın da bu konuya yer ayırıyor aslında” dedi. KURUMSAL OLARAK SAHİPSİZ Polis intiharlarının sebeplerinin araştırılması ve çözüm için gerekli politikaların belirlenmesi amacıyla, defalarca Meclis’te araştırma komisyonu kurulmasını istediklerini kaydeden Bakan, “Her seferinde Cumhur İttifakı oylarıyla reddedildi. Şehit olduğunda esip gürleyenler, bu insanlar yaşarken onları umursamıyor, sorunlarını çözmek istemiyor. Yapılması gerekenler çok net; CHP olarak polislerin tüm sorunlarına çözüm olacağını düşündüğümüz temel iki çözüm önerimiz var: biri sendikalaşmalarının sağlanması, diğeri ise tüm özlük hakları ve çalışma koşullarını düzenleyen Emniyet Teşkilatı Personel Kanunu’nun çıkarılması. Polis garip, polis kimsesiz, polis sahipsiz; kurumsal olarak sahipsiz. Sendikası yok, başı sıkıştığında ona sahip çıkacak bir mekanizma yok” cümlelerine dikkat çekti. POLİSE SENDİKA HAKKINI BİZ TESLİM EDECEĞİZ “Tüm gelişmiş ülkelerde polis sendikası var; Kongo’da yok, Moritanya’da yok, Mozambik’te yok, bir de bizde yok” diyen Bakan, “Polise sendika hakkını biz teslim edeceğiz. Sorunu çözmenin ve hakkı olana hakkını vermenin yolu; sıkı sıkıya bağlı kalınacak kanun yapmaktır. Felce uğramış denetim mekanizmalarını sonuna kadar işletmektir. Zihniyet ve yönetimin değişmesidir. Biz Emniyet Teşkilatı’nın tüm sorunlarını da çözümlerini de biliyoruz. Hiçbir polisin yaşamına son vermediği, her polisin insanca çalıştığı, kendisini değerli hissettiği ve emekli olup çocuklarıyla, torunlarıyla rahat bir emeklilik hayatı sürecekleri bir sistemin mümkün olduğunu biliyoruz, bu sistemi de biz kuracağız” mesajını iletti.

Polislere yeterli psikososyal destek verilmiyor mu? Haber

Polislere yeterli psikososyal destek verilmiyor mu?

Son yıllarda artış gösteren polis intiharları vahim bir tablo oluştururken, geçtiğimiz haftalarda üç gün içerisinde 3 polis intiharının yaşanması durumun ehemmiyetini arttırdı. Peki, polis intiharlarının başlıca psikolojik nedenleri neler?  Mesleği icra etmeden önce polislik için psikolojik eğitimlerden geçiliyor mu? Sosyal medya ve basın-yayın kuruluşları polislikte dahil bazı meslekler üzerinde belirleyici rol oynuyor mu? Polis intiharlarının önüne geçebilmek adına kimler, hangi görevleri üstlenmeli?  Konuya ilişkin görüşlerine yer verdiğimiz Uzman Klinik Psikolog / Avrupa Birliği Uzmanı Metin Olataş, önemli uyarı ve taleplerde bulundu. UMUDUN TAMAMEN YOK OLMASI… Olataş, sözlerine şöyle başladı: “Ne yazık ki her geçen gün ülkemizde başka bir trajedi ile karşılaşıyoruz. Yine maalesef ki bu trajik olaylar insanlarımızın canına mal olmakta ve çeşitli duygusal yıkımlara sebep olmakta. İntihar denilen olgu aslında bir insanın yaşadığı umutsuzluk durumunda gelmesi en zor olan ve en son olan durumdur. Bir insanın yaşayabileceği en kötü durum hiçbir kurtuluşa dair umut ve ümidin kalmadığına dair kalıcı bir inanca sahip hale getirilmesidir. Ayrıca bu kişiye çevresinden sağlanan sosyal destek mekanizması da yoksa işler çok daha hızlı bir şekilde kötüye gider. İntiharı konuşmak kolaydır; ancak bunun eyleme dökülebilmesi bir o kadar zordur. Umudun tamamen yok olması, gerçek anlamda tükenmişlik ve tam anlamıyla yalnız hissetmek bir insanı intihar yoluna sokabilmektedir. Bahsini etmiş olduğumuz polislerimiz büyük ihtimalle az evvel bahsini ettiğim umutsuzluk ve ümitsizlik batağından çıkmak için çok çaba sarf etmelerine rağmen; kendileri ya da etraflarından bir çözüm bulamamaları sebebi ile son çare olarak bu girişimde bulunmuşlardır.”  YETERLİ PSİKOSOSYAL DESTEK VERİLMİYOR MU? Konuşmasına devam eden Olataş, “Polislik eğitiminde temel düzeyde psikoloji dersleri olduğunu biliyoruz. Bu dersler daha çok sosyal psikoloji ağırlıklı olmakla beraber, kısmen de olsa rehberlik çalışmaları da müfredatta yer almakta. Sanırım esas sorun derslerin sadece ders olarak kalmasında ve esas olabilecek ihtiyacın yani meslek eğitiminde ve sonrasında bu zorlu mesleği yerine getirirken gerekli ve nitelikli psikolojik desteğin sağlanamaması. Ülkemizde ne yazık ki psikolojik destek ve psikolojik sağaltım hizmetleri bir lüks durumunda. Bunun bir sürü sebebi var. Ancak en temelde özellikle insanla ve daha da önemlisi kırılgan ve/veya risk grubundaki insanlarla çalışan kişilere kurumlarınca yeterli psikososyal desteğin verilememesi yatmaktadır. Bu meslekleri icra eden kişiler hem iş hayatlarında hem de gündelik hayatlarında çeşitli zorluklarla karşılaşırken diğer insan gruplarına kıyasla başa çıkabilme konusunda daha da zorlanmaktadırlar. Bu sebeple bahsini etmiş olduğumuz çeşitli çöküntülerin okul zamanından sonra, mesleğe başladıktan itibaren ve meslekte yıllar geçtikçe yaşanıyor olabileceğini varsaymak mümkün olabilir” bilgisini paylaştı. DUYGUSAL-PSİKOLOJİK ÇÖKÜNTÜ Öte yandan, sokak ortasında polislerin darp edildiğine ilişkin bazı videolar sosyal medyaya yansıyabiliyor. Polislik mesleğinin itibarsızlaştırılmaya çalışılmasının bu kutsal mesleği sürdürenler için zorlayıcı bir unsur olabileceğini kaydeden Olataş, “Bir mesleği değersizleştirmek bir süre sonra o mesleği yapanları değersizleştirmeye gider. Mesleği icra eden kişiler mesleklerini yaparken değersizlik hissini ne kadar fazla hissederlerse bu durum onlarda çeşitli duygusal-psikolojik çöküntü yaşamalarına sebep olur. Bu çöküntü durumuna erken dönemde müdahale edilmez ve bu kişilerin iyi olma hallerine gerekli destek sağlanamazsa meslekte yaşanan değersizlik ve çöküntü hali kişinin gündelik yaşamına da sirayet eder. Bunun sonucunda da hayatın genelinde çeşitli duygusal ve psikolojik sorunların altında kendini ezilmiş ve biçare olarak görürler. Buna bağlı olarak da ne mesleklerini ne de gündelik hayatlarını sağlıklı bir şekilde yürütmeleri mümkün olmaz” yorumunda bulundu. BASIN VE POLİSLİK MESLEĞİ Sosyal medya ve basın-yayın kuruluşlarının polislikte dahil bazı meslekler üzerinde belirleyici rol oynadığını hatırlatan Olataş, şunları ekledi: “Çünkü biz sıradan insanlar, normal hayatımızda icra etmediğimiz meslekleri, normal hayatımızda karşılaşamayacağımız kişi ve durumları çeşitli sosyal medya ve basın-yayın kuruluşları aracılığı ile tanıma fırsatı buluyoruz. Burada bizlere neyin nasıl sunulduğu oldukça önemlidir. Çünkü bizler orada gördüklerimiz ile bir değerlendirme yapıp, kendi içimizde yargı sistemi geliştirip, iyi-kötü, haklı-haksız, değerli-değersiz olgularını oluşturuyoruz. Bu sebeple gündelik sıradan insanlara bir şeyi sunarken nasıl sunulduğuna dikkat edilmesi hem bireysel hem de toplumsal bir sorumluluktur. Konumuz olan polislik mesleğinin ve bu mesleği icra edenlerin saygınlığının ve sağlığının korunabilmesi adına sosyal medyaya ve basın-yayın kuruluşlarına oldukça büyük bir sorumluluk düşmektedir. Bahsini ettiğimiz mecraların etkisi düşündüğümüzden, tahmin ettiğimizden de büyük olmaktadır. Bu özeni hayatın her alanında gösterebildiğimiz zaman toplumsal iyi oluş ve bireysel iyi oluş yolunda ciddi bir yol kat etmiş olacağız.” HER ŞEY O İLK ADIMI ATMAKLA BAŞLAR Polis intiharlarının önüne geçebilmek adına kimlere, hangi görevlerin düştüğünü de belirten Olataş, “Burada çok yönlü ve eklektik bir şekilde eyleme geçmek gerekmektedir. Bunun için de işin esas muhatapları ile yani emniyet mensupları ile bir araya gelmek ve onların taleplerini sadece dinlemekle kalmayıp; onların ihtiyaç duydukları biyolojik, psikolojik ve sosyal destek mekanizmalarının oluşturulması gerekmektedir. Daha da önemlisi bahsini ettiğim bu mekanizmanın sadece görüntüde kalmaması ve işlevsel bir şekilde bütün ilgili topluluğu kapsaması ve süreklilik taşıması temel ilke olarak kabul edilmelidir. Esasında devletin bütün organlarında benim bahsini ettiğim çalışmaları ve hatta daha fazlasını yapabilecek çeşitli enstrümanlar ve mekanizmalar mevcuttur. Her şey o ilk adımı atmakla başlar. O ilk adım atıldıktan sonra da devamı ve güzel kazanımlar mutlaka gelecektir... Yaşamda en önemli ve en kıymetli olan şey bir canlının hayatıdır. Biz insan olarak insanların hayatta kalmasına ne kadar değer verirsek aslında kendi var oluşumuza da o kadar değer vermiş sayılırız. Bu sebeple bir insanı yaşatmanın önemini anlatmaya söz yetmez. Hele ki bahsini ettiğimiz yaşamlar bizlerin yaşam güvenliğini sağlayan yaşamlarsa daha da dikkatli davranmak ve ona göre hareket etmek hem bir vatandaşlık hem de bir insanlık görevidir” mesajını iletti.

İzmir haber: Kaçtıkları polislerden ağlayarak yardım istediler Haber

İzmir haber: Kaçtıkları polislerden ağlayarak yardım istediler

Olay gece saat 00.15 sıralarında Çiğli’ye bağlı Güzeltepe Mahallesi'nde yaşandı. 45 DD 420 plakalı otomobille seyir halinde olan M.B.G. (22) ve C.B. (20), Karşıyaka ilçesi Yalı Bulvarı üzerindeki asayiş uygulamasında, 'Yunuslar' olarak da adlandırılan Motosikletli Polis Timleri Amirliği ekiplerinin dur ihtarına uymayarak kaçtı. Kovalamaca sırasında uyarı için havaya ateş eden polis, aracın kaçmayı sürdürmesi ve motosikletlerinin otomobille defalarca sıkıştırılması üzerine yine tabancayla aracın arka lastiklerine ateş etti. Otomobilin hakimiyetini kaybetmesi ile yaşanan kazada M.B.G. ve C.B. savruldu ve yere düştü. Ağlayarak polisten yardım istedi Kazanın ardından yerde sürüklenerek yaralanan otomobil içerisindekilerden birisi tabancayla vurularak yaralandığını düşündü. Ağlayarak polisten yardım isteyen şüphelinin o anları ise çevredeki bir vatandaş tarafından cep telefonu kamerasıyla kaydedildi. Hem ehliyetsiz hem de alkollü çıktılar Kaza sonrası olay yerine sağlık ekipleri de çağrıldı. Polis tarafından araçta gerçekleşen aramada bir miktar yasaklı madde ve ruhsatsız tabanca bulundu. Yapılan kontrolde şüphelilerin hem ehliyetsiz hem de alkollü oldukları tespit edildi. Hayati tehlikeleri olmayan yaralı şüpheliler, olay yerine gelen sağlık ekipleri tarafından ambulansla Çiğli Eğitim Araştırma Hastanesine götürüldü. Buradaki tedavilerinin ardından ise M.B.G. ve C.B., asp Büro Amirliğine teslim edildi.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.