[tag] Haberleri |İlkses Gazetesi - Son Dakika [tag] Haberleri

#Prof. Dr. Celalettin Kozanoğlu

Prof. Dr. Celalettin Kozanoğlu haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Prof. Dr. Celalettin Kozanoğlu haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Çatıya eklenen yük binada risk oluşturur Haber

Çatıya eklenen yük binada risk oluşturur

Binaların dış cephelerindeki tehlikelere karşı vatandaşları uyaran Prof. Dr. Kozanoğlu, binaya sonradan eklenen su deposu, anten ya da klima ünitelerinin depremin yanı sıra rüzgarda bile düşerek ölüm ve yaralanmalara neden olabileceğini vurguladı. Binanın en üstüne eklenen tonlarca ağırlığındaki su depolarının, deprem anında binada risk oluşturabileceğini söyleyen Prof. Dr. Kozanoğlu, “10 daireli bir apartmanda, herkes için birer tonluk depo konsa, binaya 10 ton ekstra yük eklendi demektir. Hiçbir statik hesapta yer almayan bu yük, deprem anında binanın salınımını etkiler, dayanımını azaltır. Elbette ‘Su deposu yapılmasın’ demiyorum ama bu işlem, bina inşa edilmeden önce mutlaka projelendirilmeli” dedi. SU DEPOLARINA DİKKAT! Özellikle binaların çatı katına yerleştirilen su depolarına karşı dikkatli olunması gerektiğini belirten Prof. Dr. Kozanoğlu, “Öncelikle şunu anlamalıyız; binaya sonradan yapılacak eklemelerin mutlaka mimari projede daha önceden belirlenmesi gerekir. Siz, binanın üzerine su deposu eklenebilecek şekilde mimari projeyi oluşturursanız, mühendis de buna göre bir statik hesaplama yapar. Yani bina, muhtemel bir deprem anında su deposunu da taşıyacak güçte yapılmış olur. Biz ne yapıyoruz? Hiçbir statik hesapta yer almamasına, planlanmamasına rağmen kafamıza göre su deposunu binaya yerleştiriyoruz. Su deposunu da özellikle daha kolay yapılması ve ekonomik olması için çatı katına koyuyoruz. 10 dairelik apartmanda, herkes için birer tonluk su deposu yapılsa, binaya eklenen yük 10 ton demektir. Peki, bina yapılırken çatıdaki bu yük hesaplandı mı? Cevap maalesef hayır. İşte tam da bu aşamada sorun başlıyor demektir” ifadelerini kullandı. PROJEDE YER AMIYORSA YAPILMAMALI Prof. Dr. Kozanoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Binaya sonradan eklediğiniz bir yükün hangi kısımda yer aldığı da önemli. Yani, çatıya eklenen yükle zemin katta olan yük, deprem anında bina performansını farklı etkiler. Çatıya eklenen tonlarca ağırlığındaki yük, binada çekiçleme ya da başka bir ifadeye kırbaçlama etkisi yapar. Binanın depremdeki salınımını etkiler, binaya fazlaca yük verir. Bu tarz eklentiler, projede yer almıyorsa yapılmamalı. İlla da yapılacaksa, uygun bir pompaj sistemiyle zemin katta yapmak, çatı katına oranla çok daha iyi. Ancak pompaj sistemi ekstra bir maliyet olduğu için bu depolar hep çatıya konuyor. Eğer imkan varsa, şu anda çatıda yer alan su depoları da zemine alınabilir. Maalesef kafamıza göre hareket ediyoruz. Depremler bize gösteriyor ki, kafamıza göre yaptığımız işler, sonradan başımıza birçok iş açıyor.” Binadaki klima üniteleri ve antenlerin de kontrol edilmesi gerektiğini aktaran Prof. Dr. Kozanoğlu, “Deprem anında birçok klima ünitesinin, bina yıkılmasa bile yere düştüğünü gördük. Bu üniteler, dübel ya da palyatif bazı aparatlarla tutturuluyor. Zaman içinde bu eklentiler aşınıyor, paslanıyor. Ufak bir depremde bile düşerek büyük risk oluşturuyor. Antenler için de aynı durum söz konusu. Klima ya da antenler, mutlaka işinin ehli kişiler tarafından takılmalı ve düzenli olarak bunların kontrolü yapılmalı” diye konuştu.

‘Prefabrike beton’ daha yaygın kullanılmalı Haber

‘Prefabrike beton’ daha yaygın kullanılmalı

10 ilde büyük yıkıma neden olan depremler, güvenli yapı stokunun önemini bir kez daha gözler önüne serdi. Türkiye genelinde adeta 'deprem' teyakkuzuna geçilirken, İzmir Ekonomi Üniversitesi (İEÜ) İnşaat Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Celalettin Kozanoğlu, prefabrike beton sistemiyle ilgili önemli değerlendirmelerde bulundu. "Prefabrike betonun bize sağladığı bazı avantajlar var" Endüstriyel yapı teknolojisiyle üretilen prefabrike betonların artık daha sık kullanılabileceğini belirten Prof. Dr. Kozanoğlu, "Prefabrike beton sisteminde, binada kullanılacak beton ve içindeki demiri sanayi ortamında hazırlıyor, inşaat alanına taşıyarak kolaylıkla da monte ediyorsunuz; yani yapıyı oluşturan prefabrike beton elemanlar, inşaat sahasına hazır geliyor. Geleneksel yöntemde ise beton inşaat için oluşturulan şantiyede dökülüyor, yani yerinde hazırlanıyor. Prefabrike beton kullanılmayan bina güvensiz demiyorum. Elbette böyle bir şey yok; ancak prefabrike betonun bize sağladığı bazı avantajlar var. Endüstriyel yapı teknolojisi sayesinde binayı daha hızlı ve hafif bir şekilde inşa etmeniz mümkün. Bu hafiflik, deprem anında binanın yükünü azaltıyor" dedi. Prefabrike betonun avantajlarını saymaya devam eden Prof. Dr. Kozanoğlu, "Prefabrike beton, kapalı ortamda hazırlandığı için en zor doğa şartlarında bile üretilebilir. Örneğin; yağmurda beton dökemezsiniz; ancak prefabrike betonu kapalı ortamda, dışarıda kar ya da yağmur yağsa bile üretebilirsiniz. Prefabrike beton, iklim koşullarından tamamen bağımsız. Bakım masrafı da hemen hemen yok gibi. Sıva ve ek işçilik gerektirmiyor. Prefabrike beton için kullanılan malzeme, geleneksel yöntemlere göre çok daha az. Prefabrike beton, ses ve ısı yalıtımı konusunda da oldukça verimli. Yüksek beton direnci sayesinde depreme de oldukça dayanıklı. Örneğin; prefabrike betonda buhar kürü dediğimiz bir uygulama var. Beton, buhar ve ısı vererek dökülür ve beklenir. Bu sayede prefabrike beton 1 günde hazır hale gelir. Şantiyede, geleneksel yöntemlerle döktüğünüz betonda ise, iklim koşullarına bağlı olduğunuz için 1-2 hafta beklemeniz gereken durumlar olabilir. Süreden ve işçilikten tasarruf demek, aynı zamanda maliyetten de tasarruf anlamına geliyor. Prefabrike sistemi, bina temellerine bile uygulamak mümkün. Zayıf zeminlerde prefabrike beton kazıklar kullanılabilir” ifadelerini kullandı. Sorun betonarme değil, yanlış iş yapan insan Prof. Dr. Kozanoğlu, sözlerini şöyle tamamladı: “Prefabrike beton, yeni bir şey değil. İlk olarak 1960’larda kullanıldı; ancak artık bu sistemi daha çok uygulayabiliriz. Apartmanlarımızı, çok bloklu siteleri, büyük organize sanayi merkezlerini bununla yapabiliriz. Türkiye’de prefabrik beton kullanılan büyük yapılar var; ancak sayıyı artırmalıyız. Depremde betonarme yapılarla ilgili çeşitli değerlendirmeler yapılıyor. Şunu net söyleyeyim; doğru bir şekilde yapılırsa ister prefabrik beton kullanın, ister geleneksel yöntemleri uygulayın, binalar güvenlidir. Depremde yıkılan binalar, betonarme olduğu için çökmedi, yanlış yapıldığı için çöktü. Bizim derdimiz zeminle ya da binanın türüyle ilgili değil, bizim sorunumuz yanlış iş yapan insanla. Depremin ardından yapı güvenliği konusunda farkındalık arttı. Elbette çok iyi bir gelişme. Ancak teknolojinin bize sunduğu imkanları değerlendirmeli, bina yapımında da bunları kullanmalıyız.” İHA

Depreme dayanıklı yapılar için Haber

Depreme dayanıklı yapılar için "yetkin mühendislik" önerisi

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İzmir İl Müdürlüğü Kentsel Dönüşüm İtiraz Komisyonu Başkanı Prof. Dr. Celalettin Kozanoğlu, AA muhabirine, Kahramanmaraş merkezli depremlerde yıkılan binalardaki esas yanlışın beton ve zeminden önce insan unsuru olduğunu vurguladı. "Çelik de beton da ahşap da yapsanız yanlış insanlar yaparsa yanlış binalar olur." diyen Kozanoğlu, özellikle mühendislerin, hekimler gibi fakülteden mezun olduktan sonra "tecrübe silsilesi"nden geçirilmesi gerektiğinin önemine işaret etti. Yetkin mühendislik kavramının geçerli olduğu ülkelerde inşaat mühendislerinin mezun olur olmaz gökdelen inşaatına imza atamadığını vurgulayan Kozanoğlu, "İnşaat mühendisi su, yapı, mekanik, geoteknik gibi hangi alanda uzman olmak istiyorsa o dalda uzmanlık süreci geçirir, o dalda sınava girer ve aldığı sonuca göre imza yetkisine kavuşur. Bunun ülkemizde de kanun altında gündeme gelmesi gerekir diye düşünüyorum." dedi. Kozanoğlu, her inşaat mühendisinin de her projeye imza atmaması gerektiğini vurgulayarak, "İnşaat mühendisliği bugün artık hekimlik gibi. Böbreğiniz için göz doktoruna gitmiyorsunuz. Dolayısıyla inşaat mühendisliği de böyle. Yetkin mühendislik adı altında bu sistem 1999 depreminden sonra birçok kez önerildi, gündeme getirildi. Fakat bir türlü uygulanmadı. Ama bu depremlerden sonra mutlaka tekrar masaya yatırılacaktır diye düşünüyorum. Ve yatırılmalıdır." ifadesini kullandı. "KİRALIK DİPLOMA" İDDİALARI Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından inşaat mühendislerinin diplomalarına ilişkin birtakım iddiaların kamuoyu gündemine taşındığına dikkati çeken Kozanoğlu, şunları kaydetti: "İnşaat mühendisleri diplomalarının kiralanması olayı. Bizi üzen ve duyduğumuz bir dedikodu ama gerçek olduğunu da kısmen biliyorum. Bu tabii çok mahsurlu bir şey. Tıbbi bir müdahalenizi nasıl bir hekimden diploma kiralayan bir insana yaptırmazsanız bizzat o hekime yaptırmak isterseniz, inşaat mühendisliği de böyle. Yani kiralık diplomayla iş yapan maalesef mühendis olmayan insanlar var. Veya kişi inşaat mühendisliği diplomasını kiralayıp bazen şantiyeye bile uğramayabiliyor. Bunlar bizi üzen konular, olmaması gereken konular ne yasal ne teknik sığınağı var. Bunların önlenmesi önemli. Bizim insanımızı doğru iş yapacak hale getirmek ve onu denetlememiz gerekiyor. Denetlemediğimiz zaman yanlışlıklar olabiliyor." BİNAYI ZAYIFLATMAZ Kamuoyunun gündemindeki bir başka konunun da karot testi olduğunu ifade eden Kozanoğlu, testin binayı zayıflattığı iddialarının da doğru olmadığını dile getirdi. Kozanoğlu, söz konusu testin beton dayanımına ilişkin en doğru sonucu olduğunu verdiğini söyleyerek, "Karot testi diş hekimine gittiğinizde doğru dişi çekmek gibidir, yanlış dişi çekerseniz olmaz. Test de mühendisçe yapılmalıdır, karot alınacak yerler bellidir ve bu uygulama binayı zayıflatmaz." dedi. AA

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.