[tag] Haberleri |İlkses Gazetesi - Son Dakika [tag] Haberleri

#Prof.Dr. Tanju Tosun

Prof.Dr. Tanju Tosun haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Prof.Dr. Tanju Tosun haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Prof. Dr. Tosun: Seçmenin üzerinde Özdağ etkisi büyük Haber

Prof. Dr. Tosun: Seçmenin üzerinde Özdağ etkisi büyük

AYSELİN UZUN-ÖZEL HABER Seçimin ikici tura kalmasıyla birlikte Ata İttifakında görüş ayrılıkları meydana geldi. Ata İttifakı Cumhurbaşkanı adayı Sinan Oğan, Cumhur İttifakını desteklerken, Ümit Özdağ Millet ittifakına destek verdiğini açıkladı. Bu durumun sandığı nasıl etkileyebileceğini değerlendiren Siyaset Bilimci Prof.Dr. Tanju Tosun “Zafer partisi ve Oğan’a oy veren seçmenlerin tercihlerinin sandığa yansıması anlamında Özdağ’ın etkisinin daha fazla olacağını, bunun bir nedeninin de Oğan’a oy veren seçmenler içinde Cumhur İttifakına siyasi mesafe anlamında siyasi değerler temelinde uzaklığın daha baskın olduğunu düşünüyorum” şeklinde konuştu. OY KULLANMA EĞİLİMİ DAHA YÜKSEK  Sinan Oğan’a oranla, Ümit Özdağ’ın seçmen kitlesinin 28 Mayıs Cumhurbaşkanlığı seçiminde daha etkili olacağını belirten Tanju Tosun “Oğan’ın oyları içinde Zafer partisi oylarının yaklaşık 1.2 milyon olduğu düşünülürse, Oğan’ın oyları içinde en az yüzde 40’lık bir Zafer partisi seçmeninin varlığı gibi bir sonuç çıkıyor. Seçmen eğilimleri açısından bakıldığında, Zafer partisi seçmeninin genel başkanları Özdağ’ın destekleyeceğini açıkladığı aday yönünde oy kullanma eğilimi daha yüksek. Bunun nedeni; kurumsal bir partinin, tek adayın tercihine kıyasla seçmeni motive etme imkanı her zaman daha fazla olur. Şunu da belirtmek gerekir ki iki ismin seçmenlerinin de blok olarak genel başkan ya da oy verdikleri adayın işaret ettiği isme oy verme olasılığı düşük. Çünkü seçmenin aday verme tercihini etkileyen lider faktörü dışında, ideolojik yakınlık, siyasi değerler, toplumsallaşma sürecinde aile etkisiyle biçimlenen parti/aday tercihleri de etkilidir. Sonuçta, Zafer Partisi ve Oğan’a oy veren seçmenlerin tercihlerinin sandığa yansıması anlamında Özdağ’ın etkisinin daha fazla olacağını, bunun bir nedeninin de Oğan’a oy veren seçmenler içinde Cumhur İttifakı’na siyasi mesafe anlamında siyasi değerler temelinde uzaklığın daha baskın olduğunu düşünüyorum. Çünkü bu seçmenin milliyetçi, ulusalcı, aynı zamanda ağırlıklı olarak seküler seçmen olduğunu unutmamak gerekir” dedi. OĞAN’IN İRADESİ DIŞINDA HAREKET EDEBİLİR Tanju Tosun, bir önceki seçimde diğer partilerden Oğan’a oy gittiğini ancak bu oyların önümüzdeki seçimde gidemeyeceğine dikkat çekerek, şu sözleri etti: “Türkiye Ekonomi Araştırma’dan Can Selçuki ve ekibinin yaptığı ekolojik çıkarım çalışmasına göre, Oğan’a oy veren 2.8 milyon seçmenin yaklaşık 1 milyonu hem 2018 genel seçimi, hem de 14 mayıs genel seçiminde İYİ Parti’ye oy vermiş seçmen olduğu tespit edilmiş. Bu seçmenin yeni seçimde öncelikli tercihinin Cumhur İttifakına yönelmesi, yoğun politik kutuplaşma ve parti/aday politik mesafesinin açıklığı nedeniyle zor. Aksoy araştırmanın yaptığı yeni bir kamuoyu araştırmasına göre de benzer tercihlerin yapıldığı anlaşılıyor. Bunun yanı sıra, Oğan’a oy veren seçmenler arasında Memleket partisi seçmeni olduğu da dikkate alınırsa, oran olarak bir şey söylemek mümkün olmasa da, azımsanmayacak oranda bir seçmen kitlesinin Oğan’ın iradesi dışında hareket etmesi olası görünüyor.” diyor. HER KOŞULDA KILIÇDAROĞLU Ümit Özdağ’ın Cumhurbaşkanlığı seçiminde Millet İttifakının adayı Kemal Kılıçdaroğlu’nu destekleyeceğini açıklamasıyla, Millet İttifakına destek veren HDP ve Yeşil Sol Parti seçmeninin sandıktaki kararında değişiklik olup olmayacağına değinen Tosun “Taraflar arasında imzalanan protokole HDP tepkisini bir basın bildirisiyle açıkladı. Net kararlarını da açıklayacaklar. Bu çizginin vereceği karar Kılıçdaroğlu’nu desteklememe yönünde olursa, blok olarak seçmenlerinin sandığa gitmeme olasılığı yüksek. Destek kararı açıkladıkları takdirde, büyük çoğunluğu Kılıçdaroğlu’nu destekler. Çünkü bu seçmende özerk oy kullanmaktan ziyade, sıkı ideolojik bağlılık nedeniyle parti elitlerinin işaret ettiği yönde oy kullanma eğilimi yüksek. Diğer yandan, Kılıçdaroğlu’na destek yönünde bir karar çıksa dahi, sandığa gitme anlamında belirli oranda fireler olabilir. Bunu ilk turda dahi gördük. İller bazında seçime katılım verileriyle Yeşil Sol-Kılıçdaroğlu’nun oy miktarı ilişkisi matematiksel olarak dikkate alındığında bunu görebiliyoruz. Bu seçmenin özerk oy kullanma eğilimi partiyle aralarındaki ideolojik bağ nedeniyle zayıf. Bununla birlikte alınacak karardan bağımsız olarak, özellikle büyük kentlerdeki HDP-YSP seçmeninin sınırlı ölçüde özerk oy verme davranışına yönelmesi mümkün. Kaldı ki zaten YSP içinde özellikle TİP seçmeninin her koşulda Kılıçdaroğlu’na oy verme eğiliminin çok yüksek olacağı kanaatindeyim” sözlerini etti.

İYİ Parti beklediği sonucu elde edemez Haber

İYİ Parti beklediği sonucu elde edemez

TENZİLE AŞÇI/ÖZEL HABER Deprem felaketiyle bir süre rafa kalkan seçim gündemi depremin yaralarının sarılmaya başlaması ve siyasilerden art arda gelen açıklamalarla birlikte yeniden ülke gündemine oturdu. 6’lı masa geçtiğimiz gün yaptığı toplantıda ortak bir isim çıkaracakları konusunda mutabık kalırken İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in aday isim üzerine yaptığı açıklamalar ülke gündemine damgasını vurdu. Akşener, 6’lı masanın dağıldı mı sorusunu akıllara getiren konuşmasında CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun adaylığını kabul etmeyip İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’a “aday olun” çağrısında bulundu. Ege Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü öğretim üyesi Prof.Dr. Tanju Tosun, siyasi gelişmeleri İLKSES’e yorumladı. MANSUR YAVAŞ'IN SEÇİLME ŞANSI YOK Masa Sayın Akşener’in açıklamasının ardından masadan İYİ Parti ayrılmıştır denilebilir. Ama masa dağılmış mı onu masanın diğer 5 partisinin kurumsal yapısına bakacağız. Sayın Kılıçdaroğlu’nun taşlar yerine oturacak ifadesiyle kalan dört partiyle devam mı edecekler net bir şey söylemedi.İlk andaki izlenimim bu sürecin İYİ Partisiz devam ettirilmesi yönünde. Diğer partilerin CHP ile hareket etmesi onlar için bir avantaj sağlıyor. Sayın Akşener, Ekrem Bey ve Mansur Bey’e seslendi. Oradan ne yanıt gelecek? Ekrem Bey bugün açıklama yaptı ve onun için parti sadakati. Mansur Bey de geçmişte Kemal Bey’in arkasındayız demişti ancak birkaç gündür ortak aday olursa reddetmedi. Ama Mansur Bey için de İYİ Parti adayı olarak seçime girmesi risk. Diğer tarafta Kemal Bey’in CHP ve masadaki diğer partilerin adayı olması durumunda Mansur Bey’in de seçilme şansı yok. İlerleyen Süreçte ya Meral Hanım kendisi aday olur ya da onlar bir aday çıkarabilir. İYİ Parti bu ayrılıştan bence beklediği sonucu elde edemez. Çünkü 6’lı masa kazan-kazan stratejisi üzerinde kurulmuştu. Belirleyebilseler ortak adayın cumhurbaşkanı seçilme ihtimali vardı. Aynı zamanda partinin ittifakla milletvekili sayılarının Parlamentoda fazla olması söz konusu olacaktı. İYİ Parti bu süreci muhtemelen kendi başına yönetecek gibi görünüyor. Kazan-kazan stratejisi yerine tek başına kazanmaya çalışacak. Burada kaybetme riskini de göz ardı etmemek gerekiyor. Çünkü İYİ Parti içinde sadece milliyetçi değil kentli ve liberal seküler seçmen de var. Kentli liberal seküler seçmen çekilirse gelmek istediği konum olan merkez sağdan uzaklaşma riski de var. Kendileri açısından en büyük siyasal deprem riski bu şekilde okunabilir. Her koşulda bu karar İYİ Parti açısından tutarlı ancak partinin iktidar elde etmesi açısından çok doğru bir karar olarak okumuyorum.

Siyaset bilimci Tosun’dan seçim yorumu: Erdoğan 14 Mayıs’ı seçti çünkü… Haber

Siyaset bilimci Tosun’dan seçim yorumu: Erdoğan 14 Mayıs’ı seçti çünkü…

TENZİLE AŞÇI - RÖPORTAJ Türkiye’nin uzun süredir öncelikli konusu olan seçim gündemi Kahramanmaraş merkezli ve 11 ilde büyük yıkıma neden olan deprem felaketiyle bir süre rafa kalksa da depremin yaralarının sarılmaya başlaması ve siyasilerden art arda gelen açıklamalarla birlikte yeniden ülke gündemine oturdu. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın depremden etkilenen 10 ilde 3 aylık OHAL ilan etmesiyle birlikte Anayasa’ya göre 18 Haziran’da yapılması gereken genel seçimin kasım ayında yapılacağı iddiaları ortaya atılmıştı. Öte yandan; Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın geçtiğimiz günlerde partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada “Bu millet 14 Mayıs’ta gereğini yapacaktır” sözleriyle birlikte seçim tarihinin ibresi yine 14 Mayıs’a döndü. Depremin ardından seçim atmosferine girilmesi kamuoyunda bazı soru işaretleri yaratırken Ege Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü öğretim üyesi Prof.Dr. Tanju Tosun, seçim tarihini ve depremin seçime olası etkilerini İLKSES’e yorumladı YSK BU GÖREVİ YERİNE GETİREBİLİRSE Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan seçim için 14 Mayıs’ı işaret etti. Bu tarihi nasıl yorumluyorsunuz? Özel bir nedeni ya da amacı olabilir mi? 14 Mayıs’ın seçim tarihi olarak seçilmesinin özel nedeni, 14 Mayıs 1950’de CHP’nin tek parti iktidarını sona erdirip, Demokrat Parti’yi iktidara taşıyan seçim tarihi olması. Türkiye sağı bu tarihe her zaman sembolik bir anlam yüklemiş, 14 Mayıs aracılığıyla halkla sembolik de olsa organik bir ilişki kurmaya çalışmıştır. Ayrıca, DP ile simgesel bağ kurmak suretiyle, o gelenekten gelen sağ seçmeni partide tutmaya ya da AK Parti’yi desteklemeyenleri partiye çekmeye çalışmaktadırlar. Parti kurulduğu ilk yıllarda inşa edilen bu simgesel, sembolik tarih köprüsü algısı işlevsel olmuştur. Önümüzdeki seçimde ne olur derseniz, onu öngörmek kolay değil. Halen enkaz altında cesetlerin olduğu iddiaları gündemdeyken sizce bu koşullarda seçim yapılabilir mi? Bu seçim sağlıklı bir seçim olur mu? Maalesef ülkemizi derin yasa boğan, binlerce cana mal olan bu felaketin ardından, seçim tarihi Anayasal olarak oldukça yakın bir zamanda.  Anayasa seçimlerin 5 yılda bir yapılacağını kesin hükme bağladığı ve seçim tarihine de 3 ay kaldığı için, en geç 18 Haziran’da yapılmak zorunda. İktidar kanadı seçimi 40 gün öne çekerek 14 Mayıs’ta yapılmasını istiyor. Muhtemelen Cumhurbaşkanı seçimlerin 14 Mayıs’ta yenilenmesi kararı alarak, ülke seçime gidecek. Bu nedenle, önümüzde 2,5 aylık bir süre var. YSK deprem nedeniyle yer değiştirmelere dayalı seçmen hareketliliğini son nüfus ve ikamet kayıtlarını dikkate alarak yönetebilir diye düşünüyorum. Zaten YSK’ya bu Anayasa ve kendi kanunu ile verilmiş bir görev. Dolayısıyla, YSK bu görevi yerine getirebilir ve seçimler, listelerin hazırlanmasından, oy kullanmaya kadar, sağlıklı koşullarda yapılabilir. SEÇMEN YA CEZALANDIRIR YA ÖDÜLLENDİRİR Yaşanılan deprem felaketi ve sonrasında yaşananlar (müdahalede gecikilmesi, Erdoğan tarafından yapılan açıklamalar, Kızılay polemikleri, helallik istenmesi vb.) seçimleri ve seçmen eğilimlerini nasıl etkiler? Doğal afet doğaldır ki ülkenin gündemini değiştirdi. Özellikle afetle mücadele sürecinin başlangıcında yaşanan depremin yol açtığı can kaybının daha az olmasına yönelik afet yönetiminde yetersiz kalınması, ister istemez bunun seçmen eğilimlerine nasıl yansır sorusunun sorulmasına yol açıyor. Benim birkaç günden beri izlediğim deprem sonrası yapılan araştırma sonuçları seçmen eğilimlerinde belirgin bir değişimin yaşanmadığı şeklinde. Fakat bu araştırmalar metodolojik olarak ne ölçüde güvenilir olsa da, kanımca araştırmaların sağlıklı sonuçlar vermesi için bir süre geçmesi gerektiği kanaatindeyim. Dolayısıyla, önümüzdeki günlerde yapılacak araştırmalarda eğilimin ne yönde olduğuna ilişkin daha sağlıklı bilgi alabiliriz. Dünya örnekleri bu tür doğal afetlerde seçmen tercihlerinin iktidar aleyhine olmamasının koşulunu, seçmenin kriz yönetimlerinde iktidarı başarılı bulmalarına bağlı olduğunu gösteriyor. Çünkü başarı/başarısızlık temelli oluşan algı kanaatleri etkiler, bu da tercihlere yansır. Son tahlilde seçmen tercihleri ödüllendirme/cezalandırma temelli işler. Nitekim Hırvatistan’da 2014, 2015 sel felaketleri iktidar partisinin 2014’te Cumhurbaşkanlığı, 2015’te milletvekili genel seçimini kazanmasıyla sonuçlanmıştır. 2015’te Nepal depreminin ardından da iktidar partisi oy desteğini korumuştur. Nedeninin seçmenlerin iş başındaki iktidarların afetlerle mücadelede başarılı olduğu yönünde algı geliştirmeleri olduğu araştırmalara yansıyan bulgulardı. Deprem, sonrası, bağış toplanması ve deprem vergilerinin yeniden gündem olması seçmenin iktidara ve Erdoğan’a olan güvenini sarsmış mıdır? Bu aşamada, seçmende yaygın kaygı duygusu egemen olsa da, araştırma bulgularından yola çıktığımızda, bağış toplanması, deprem vergilerinin gündeme gelmesi özellikle AK Parti seçmeninin iktidara ve Erdoğan’a güvenini sarsmasının belirgin olmadığına işaret ediyor. Parti oylarında şimdilik değişim yoksa, bunun anlamı kaygıya rağmen güvenin sürmesidir. Fakat iddialı bir değerlendirme yapmak için henüz erken. Önümüzdeki süreçte de bu güven örüntüsü devam ettiği takdirde, bunu seçmeninin özellikle Erdoğan ile kurmuş olduğu duygusal özdeşlik ilişkisi ve siyasi kutuplaşma ile parti tabanlarının konsolidasyonuyla açıklayabiliriz. SEÇİMLER İÇİN POLONYA ÖRNEĞİ 10 kentte OHAL kararı seçime engel ya da etki teşkil eder mi? Bu illerde OHAL 3 aylık bir süre için ilan edilmiştir. Dolayısıyla 9 Mayıs’ta bitmesi ve seçime bu illerde OHAL koşulları olmadan girilmesi gerekir. Fakat Anayasa 119. maddeye göre OHAL’in altı aylık maksimum bir süre olarak tarif edilmesi dikkate alındığında, uzatılmaya gidilirse seçim bu illerde OHAL’e denk gelebilir. Umarız ki yaralar bir an önce sarılır ve uzatılmaz. OHAL kararı seçime engel değil tabii ki. Fakat uzatıldığı takdirde özellikle kampanya sürecinde partiler, adaylar arasında eşit siyasi rekabet kolay olmuyor. Nitekim pandemi döneminde örneğin Polonya’da işbaşındaki Andrzej Duda, rakiplerine karşı kampanya üstünlüğünü o dönemdeki kısıtlamaların sonucunda sağlamış ve eşitsiz rekabet yeniden seçim kazanmasında etkili olmuştur. Erdoğan’ın kentlerin yeniden inşası için 1 yıl süre istemesini seçime yönelik hamle olarak değerlendirebilir miyiz? Sayın Erdoğan’ın istemiş olduğu bir yıllık süre, kentlerin yeniden inşası için gerekli gördükleri süre olmakla birlikte, bu süre aslında felaketin yol açtığı yaraları sarmak için iktidarı devam ettirme isteğinden ayrı düşünülemez. Bu istekle bir yandan ‘Dün olduğu gibi, bugün ve yarın da biz yapabiliriz’ mesajı verilerek, seçimlerde bölge illerindeki seçmenin de desteğini alma isteği şeklinde okunabilir. Bu anlamda tabii ki bir siyasi hamle olarak değerlendirilebilir.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.