#prostat kanseri

prostat kanseri haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, prostat kanseri haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Uzmanı açıkladı: Obezite prostat kanseri riskini artırıyor Haber

Uzmanı açıkladı: Obezite prostat kanseri riskini artırıyor

Prof. Dr. Erdal Kukul “15 Eylül Prostat Kanseri Farkındalığı Günü” sebebiyle prostat kanseri hakkında önemli açıklamalarda bulundu. Prostatın, erkeklerde spermi besleyen ve taşıyan seminal sıvıyı üreten küçük ceviz biçimli bir bez olduğunu aktaran Kukul, “Prostatta oluşan kanserdir ve erkeklerde görülen en yaygın kanser türlerinden biridir. Prostat kanserinin bazı türleri yavaş büyür, prostat beziyle sınırlı kalır ve yayılmaz. Hatta sadece takip edilir ve hiç tedavi gerektirmeyebilir. Ancak, bazı prostat kanseri türleri agresiftir ve hızla yayılabilir” diye konuştu. “Ne kadar erken fark edilirse iyileşme olasılığı o kadar yükselir” Prof. Dr. Kukul, 50 yaşın üzerinde olanlar veya ailesinde prostat kanseri öyküsü olanların daha yüksek risk altında olabileceğini aktardı. Kukul, prostat kanserinin her zaman yaşamı tehdit edici olmadığını da belirterek, “Ne kadar erken fark edilirse iyileşme olasılığı o kadar yükselir” dedi. “Prostat kanserinin spesifik belirtileri daha çok kemik ağrılarıdır” Prostat kanserinde erken teşhisin önemine dikkat çeken Kukul, “Mesanenin altında ve rektumun önünde bulunan küçük ceviz şeklindeki bir bez olan prostatta gelişir. Bu küçük bez, spermin gebe kalma ve gebelik için sağlıklı kalmasını sağlayan, semenle karışan sıvıyı salgılar. Prostat kanseri ciddi bir hastalıktır. Neyse ki, prostat kanseri olan çoğu kişi, prostat bezlerinin ötesine yayılmadan önce teşhis edilir. Bu aşamadaki tedavi genellikle kanseri ortadan kaldırır. Prostat kanseri erken evrelerde belirti vermez. Çoğunlukla belirtiler kanserle birlikte olan normal prostat büyümesinin idrar yolunu sıkıştırmasıyla ortaya çıkar. İleri dönemlerde ise prostat kanserinin spesifik belirtileri daha çok kemik ağrılarıdır” dedi. “Prostat kanserinin çoğu 50 yaş ve üzeri erkeklerde görülür” Prostat kanserinin sebebinin sıklıkla bilinmediğini aktaran Kukul, “Yaş, ırk ve genetik durumlar yakalanma riskini artırabilir. Prostat kanserinin çoğu 50 yaş ve üzeri erkeklerde görülür. Siyahi erkeklerde daha yaygın ve Asyalı erkeklerde daha az yaygındır. Babası veya erkek kardeşi prostat kanserine yakalanan erkekler daha fazla risk altındadır. Son araştırmalar ayrıca obezitenin prostat kanseri riskini artırdığını göstermektedir.” dedi. “Cerrahi yaklaşımda amaç prostatın tamamının alınmasıdır” Prof. Dr. Erdal Kukul, “Prostatın fiziksel muayenesi, kan testleri (PSA), multiparametrik MR taraması ve biyopsi gibi birkaç tanı yöntemine başvurulmaktadır. Prostat kanseri tanısı alan hastalarda, hastanın genel sağlık durumu, hastalığın derecesi ve görülen bir şikayetin olup olmadığı gibi durumlara bakılarak tedavi belirlenir. Erken evrede hiçbir şikayeti olmayan hastalar gözlemlenerek hiçbir tedavi bile almayabilir, bazı prostat kanseri türlerinde ise erken evrelerde tedavi sayesinde prostat kanseri tamamen ortadan kaldırılabilir. Prostat kanserinde cerrahi, erken dönem prostat kanserinin en yaygın ve en başarılı tedavisidir. Cerrahi yaklaşımda amaç prostatın tamamının alınmasıdır. Cerrahi dışında radyoterapi vb (HIFU gibi) yöntemler prostat kanserinin tedavisinde uygulanmaktadır. Uygun vakalarda prostat çevresinde bulunan ve peniste sertleşmeye yardımcı olan sinirler korunabilir” şeklinde konuştu. Kukul ayrıca, prostat kanserinden korunmak için düzenli prostat taramaları yaptırılması, ideal kilonun korunması, düzenli egzersiz ve düzenli bir diyet yapılması ile sigaranın bırakılması gerektiğine de dikkat çekti.

Prostat kanserinde beslenmeye özen gösterilmeli Haber

Prostat kanserinde beslenmeye özen gösterilmeli

Prostat kanserinin erkeklerde prostat bezinde meydana gelen kötü huylu hücrelerin kontrolsüz bir şekilde artmasıyla meydana gelen bir kanser türü olduğunu aktaran Üroloji Uzmanı Doç. Dr. Hüseyin Cihan Demirel, Prostat Kanseri Farkındalık Günü sebebiyle açıklamalar yaptı. Prostatın erkek üreme sisteminin bir parçası olup, mesanenin altında yer aldığını ve idrarın dışarı atılmasını sağlayan üretrayı çevreleyen bir organ olduğunu aktaran Doç. Dr. Hüseyin Cihan Demirel, prostat kanserinin çoğunlukla yavaş ilerlediğini ve erken evrelerinde belirti vermeyebildiğini ifade etti. “Son yıllarda prostat kanseri vakalarında artış yaşanmaktadır” Türkiye’de prostat kanserinin erkekler arasında en çok görülen kanser türlerinden biri olduğunun vurgusunu yapan Doç. Dr. Demirel, “Her yıl binlerce yeni vaka tespit edilmektedir. Son yıllarda prostat kanseri vakalarında artış yaşanmaktadır. Bu artışın sebepleri arasında toplumun yaşlanması, sağlık hizmetlerine erişimin artması ve farkındalığın yükselmesi sayılabilir. Ayrıca PSA testlerinin daha yaygın bir şekilde kullanılması da erken teşhis oranlarını artırmıştır” dedi. “Genç yaşlarda da prostat kanseri görülebilir” Prostat kanserinin özellikle 50 yaş üzeri erkeklerde daha çok rastlandığına vurgu yapan Doç. Dr. Demirel, “Ancak 65 yaş ve üzeri erkeklerde risk daha da artar. Bu yaş grubundaki erkeklerde prostat kanseri, daha agresif seyredebilir. Genç yaşlarda prostat kanseri görülme olasılığı düşük olmakla birlikte, genetik yatkınlığı olan kişilerde daha erken yaşlarda da görülebilir. Nadiren de olsa genç yaşlarda da prostat kanseri görülebilir. Genellikle ailede prostat kanseri öyküsü olan veya genetik mutasyon taşıyan genç erkekler bu kanser türüne daha erken yaşlarda yakalanabilir” dedi. Prostat kanseri belirtileri neler? Prostat kanseri genellikle erken evrelerinde belirgin belirtiler göstermese de, ilerleyen evrelerde idrar yaparken zorluk veya zayıf idrar akışı, idrar sırasında yanma veya ağrı, idrarda kan görülmesi, sırt, kalça veya pelvik bölgede ağrı, ejakülasyon esnasında ağrı, idrar kaçırma ve kemik ağrıları (kanserin metastaz yapması durumunda) gibi belirtilerin meydana gelebileceğini aktaran Doç. Dr. Hüseyin Cihan Demirel, bu belirtilerin bazılarının prostat kanseri haricindeki durumlarla da ilişkili olabileceğini, bu sebeple de belirtileri fark eden kişilerin mutlaka bir doktora başvurması gerektiğini aktardı. Risk faktörlerine dikkat Prostat kanserinin kesin sebepleri net olarak bilinmese de bazı risk faktörleri olduğunu aktaran Doç. Dr. Demirel, bu faktörleri şu şekilde sıraladı: “Yaş: Prostat kanseri genellikle 50 yaş ve üzeri erkeklerde daha sık görülür. Aile geçmişi: Ailede prostat kanseri öyküsü olan erkeklerin bu kansere yakalanma riski daha yüksektir. Genetik faktörler: BRCA1 ve BRCA2 genlerinde mutasyonlar prostat kanseri riskini artırabilir. Hormonlar: Yüksek testosteron seviyeleri gizli kalmış prostat kanserinin daha agresif seyretmesine yol açabilir. Yaşam tarzı: Sigara, sağlıksız beslenme ve hareketsiz bir yaşam tarzı prostat kanseri riskini artıran faktörlerdir.” Tanıda 4 farklı yöntem Prostat kanserinde erken tanının hayat kurtaran önemli bir faktör olduğunu vurgulayan Doç. Dr. Demirel, prostat kanserinin genellikle aşağıdaki yöntemlerle teşhis edilebileceğini ifade etti: “PSA testi (Prostat Spesifik Antijen): Kan testinde PSA seviyesinin yüksek olması prostat kanseri olasılığını işaret edebilir. Parmakla rektal muayene (PRM): Doktor, parmakla prostatı kontrol ederek anormal büyüme olup olmadığını değerlendirir. Görüntüleme yöntemleri: MRI ve ultrason gibi yöntemler, tümörün boyutunu ve yayılımını tespit etmek için kullanılır. Ayrıca PSMA-PET ve kemik sintigrafisi gibi yöntemlerle de uzak organ ve kemik metastazları araştırılır. Biyopsi: Prostat dokusundan standart yöntemle veya hedefe yönelik örnekler alınarak mikroskop altında incelenir ve kanserli doku olup olmadığı araştırılır. ” “Ölüm oranları diğer bazı kanser türlerine göre daha düşüktür” Doç. Dr. Demirel, “Erken teşhis edildiğinde tedavi edilebilme ve hastanın tamamen sağlıklı yaşama oranı oldukça yüksektir. Ancak metastaz yapmış ileri evre prostat kanseri, daha yüksek ölüm oranlarına sahip olabilir. Genel olarak prostat kanseri, erkeklerde en sık görülen ikinci kanser olmasına rağmen, ölüm oranları diğer bazı kanser türlerine göre daha düşüktür” dedi. “En sık kullanılan tedavi yöntemleri” Prostat kanserinin tedavisinin kanserin evresine, hastanın sağlık durumuna ve yaşına göre farklılık gösterdiğini ve her hasta için uygun tedavi yönteminin doktor tarafından kişiselleştirildiğini aktaran Doç. Dr. Demirel, sık kullanılan tedavi yöntemleri hakkında şu ifadelere yer verdi: “Aktif izlem: Erken evredeki ve yavaş ilerleyen kanserlerde tedavi yerine düzenli izleme tercih edilebilir. Fokal Terapi: Sadece prostatın içindeki kanserli dokunun çeşitli yöntemlerle tedavi edildiği bir tedavi yöntemidir. Cerrahi: Prostatın tamamen çıkarıldığı radikal prostatektomi, yaygın bir tedavi yöntemidir. Radyoterapi: Tümör bölgesine radyasyon uygulanarak kanser hücrelerinin öldürülmesi sağlanır. Hormon tedavisi: Kanserin büyümesini tetikleyen hormonlar baskılanır. Kemoterapi: İleri evre kanserlerde, kanserin yayılmasını önlemek amacıyla ilaç tedavisi uygulanır.” Prostat kanserinde beslenme önemli Doç. Dr. Demirel, tedavi sürecini destekleyebilecek önerileri sıraladı: “Sebze ve meyve tüketimi: Özellikle domates, brokoli gibi antioksidan açısından zengin gıdalar önerilir. Lifli besinler: Tam tahıllı ürünler ve baklagiller sindirimi kolaylaştırır. Yağ tüketimi: Kırmızı et ve doymuş yağların azaltılması önerilir. Omega-3 yağ asitleri açısından zengin besinler tercih edilmelidir. Süt ürünleri: Fazla miktarda süt ürünleri tüketiminin prostat kanseri riskini artırabileceği bazı çalışmalarla gösterilmiştir. Bu nedenle bu ürünler dengeli tüketilmelidir.”

Prostat kanseri artık 40'lı yaşlara kadar indi Haber

Prostat kanseri artık 40'lı yaşlara kadar indi

Eylül ayının prostat kanseri farkındalık ayı olduğuna dikkat çeken Üroloji Uzmanı Prof. Dr. Bülent Oktay, prostat kanserinin eski dönemlerde 80'li yaşlardan sonra meydana geldiğini ama bu yaşın artık 40'lı yaşlara kadar düştüğünü ifade etti. Bundan dolayı erkeklerin prostat kanseri konusunda daha bilinçli ve dikkatli olması gerektiğini belirten Oktay: "Prostat, yer olarak derinde bir yapı. Doktorlar muayenede ancak makattan muayene ile ulaşabiliyor. Dolayısıyla kişinin kendi kendini muayene ederek anlaması mümkün değil. Ancak Prostat Spesifik Antijen (PSA) denilen tarama testi, kanserin erken tespit etme imkan veriyor. Basit bir testtir. Hastadan kan alınır ve incelenir. Yani prostat kanseri olduğunuzu bir damla kan vererek öğrenebilirsiniz. 40 yaşlarından sonra yılda bir kez PSA testi yaptırmalarını öneriyorum. Böylece erken teşhis olabilir ve erken teşhis ile tedavi başarısı artar." ifadelerini kullandı. ''Yağ oranı yüksek ve et ağırlıklı besinleri tercih ediyorlar'' Prostat kanserinin genetik yatkınlıkla da bağı olduğunu belirten Prof. Dr. Oktay, ailesinde birinci derece yakınlarında prostat kanseri mevcutsa, bu kişilerin en yakın zamanda bir üroloji uzmanına başvurmaları ve takiplerini ihmal etmemeleri gerektiği konusunda uyardı. Prostat kanserinde beslenmenin de ihmal edilmemesi gerektiğini açıklayan Prof. Dr. Bülent Oktay, "Prostat kanserinin beslenmeyle kısmi ilgisi var. Prostat kanseri hastalarının yaşamına bakıldığında bazı ortak noktalar olduğunu görüyoruz. Öncelikle sigara tüketimleri var. Ayrıca karbonize dediğimiz aşırı kızartılmış ve yanmış yiyeceklerle beslenmeyi seviyorlar. Yağ oranı yüksek ve et ağırlıklı besinleri tercih ediyorlar. Oysa bu beslenme tarzı, birçok hastalık gibi, prostat kanseri riskini de artıyor" şeklinde konuştu. ''Sağlıklı beslenme bir hayat tarzı olmalı" Oktay, sebze ağırlıklı beslenmenin prostat kanserinden koruduğunu söyleyerek, "Kanserden korunma yöntemlerinin birçoğunda olduğu gibi burada da dengeli beslenme ve sebze ağırlıklı tüketim gerekiyor. Tabi ki vücudun ete ihtiyacı var. Özellikle kan yapımı ve kas gücü için et yiyeceğiz. Ama her gün değil. Prostat kanserinden korunmak için ayrıca brokoli başta olmak üzere, kabak çekirdeği tüketilmelidir. Ancak bunların az miktarda yıllarca tüketilmesi lazım. Yani bir ay kür yapıp, kabak çekirdeği ve brokoli yiyerek korunmaya çalışmak çok doğru değil. Sağlıklı beslenme bir hayat tarzı olmalı" şeklinde konuştu.

Erkeklerde prostat kanseri sık görülüyor Haber

Erkeklerde prostat kanseri sık görülüyor

Kanser Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi (KANAM) öncülüğünde düzenlenen kongreye Rektör Vekili Prof. Dr. Hilmi Ataseven, Genel Sekreter Doç. Dr. Enis Baha Biçer, Sivas İl Sağlık Müdürü Fethullah Selçuk Moğulkoç, KANAM Müdürü Prof. Dr. Zekiye Özkan Hasbek, Kongre Başkanı Prof. Dr. Esat Korgalı, Rektör Danışmanı Dr. Öğr. Üyesi Gazi Sonkur, dekanlar, müdürler, akademisyenler, öğrenciler ve davetliler katıldı. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın ardından açış konuşmalarına geçildi. "Tüm bilimlerin kanserle ilgilenmesi ve ortak organizasyonlar yapması gerekmektedir" Açış konuşmasını yapan Rektör Vekili Prof. Dr. Ataseven, geçmiş süreçte çok büyük emekler verilerek paneller yapıldığını, çalışma grupları şeklinde toplantılar düzenlendiğini ve makaleler yayımlandığına değinerek, "Çalışmalara sadece akademisyenlerimiz değil öğrencilerimiz de katkı sağladı. Uluslararası Kanser Günlerindeki hedefimiz, tüm disiplinlerin bir araya gelerek etkileşim sağlamaları ve bunun sonucunda ülkemize ve insanlığa bir takım katkılar sunmamızdır. Tüm bilimlerin kanserle ilgilenmesi ve ortak organizasyonlar yapması gerekmektedir. KANAM ekibine, yurt dışından ve yurt içinden gelen tüm katılımcılara teşekkür eder, kongrenin başarılı bir şekilde geçmesini dilerim” dedi. Sonrasında söz alan KANAM Müdürü Prof. Dr. Hasbek, bu yılki kongrenin temel konusunun prostat kanseri olduğunu söyleyerek, "Yaklaşık üç gün sürecek kongremizde çoğu il dışından gelen çok kıymetli bilim insanlarımız bu konudaki en son gelişmeler hakkında bizlerle bilgi paylaşacak. Üniversitemiz Hastanesi onkolojik açıdan oldukça iyi düzeyde olup şehrimizin yanı sıra çevre illere de hizmet vermektedir. Ayrıca bizler Nükleer Tıp Ana Bilim Dalında, Türkiye’de çoğu üniversite hastanesinde uygulanamayan prostat kanseri tedavisindeki en iyi yöntemlerden biri olan hedefe yönelik radyonüklid tedavi verebildiğimizi ifade ediyorum. 2020 yılı Mart ayında “Her Yönüyle Kanser” adlı kitabımız yayımlanmıştır. Bunun yanı sıra “Kanser Tedavileri Yan Etki Yönetimi” başlıklı kitabımız tamamlanmıştır. İlk kongremizi planladığımız günden itibaren hem organizasyonlarımızda hem de altyapı projelerinde desteğini esirgemeyen Rektörümüz Prof. Dr. Alim Yıldız’a, çalışmalarımızda yol gösteren Rektör Yardımcımız Prof. Dr. Hilmi Ataseven’e ve tüm katılımcılara teşekkür ediyorum” şeklinde konuştu. "Oldukça sık görülen bu kanser türünün en önemli risk faktörü yaşlanmaktır" Son olarak konuşan Kongre Başkanı Prof. Dr. Korgalı, erkeklerde en sık görülen kanser türünün prostat kanseri olduğunu ifade ederek, " Oldukça sık görülen bu kanser türünün en önemli risk faktörü yaşlanmaktır. Kongre sürecinde; prostat kanserinin taraması, risk faktörleri, tanı yöntemleri, risk grupları ve bu gruplara uygulanabilecek tedavi ile tedavi sonrası yöntemleri, alanında uzman hocalarımızla değerlendireceğiz. Bizler de hocalarımızın bilgi ve tecrübelerinden yararlanma fırsatı bulacağız” ifadelerini kullandı. Kongre'nin, 30 Eylül tarihine kadar devam edeceği belirtildi. BU HABER DE İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR - İzmir depreminin umudu Sivas'ta yaşatılıyor

65 yaş üstündeki kişiler dikkat! Prostat kanseri riski yüksek Haber

65 yaş üstündeki kişiler dikkat! Prostat kanseri riski yüksek

Prostat kanserinin erkeklerde en sık görülen kanser türü olduğunu, kansere bağlı ölümlerde ise ikinci sırada yer aldığını işaret eden Üroloji Uzm. Opr. Dr. İdris Kıvanç Cavıldak, Prostat Kanseri Farkındalık ayı dolayısıyla bilgilendirmede bulundu. “Erken dönemde belirti vermeyebilir” Prostatın erkeklerde bulunan, yaklaşık olarak bir ceviz büyüklüğünde, mesanenin altında yerleşmiş, üreme faaliyetleri için çeşitli salgılar üreten bir salgı organı olduğunu belirten Opr. Dr. İdris Kıvanç Cavıldak, “Genellikle 65 yaş üstünde görülen prostat kanseri, erken dönemlerinde hiçbir belirti vermeyebilir. Fakat tedavi edilmezse, zamanla büyüyerek idrar kanalına baskı oluşturabilir. Böyle hastalarda idrar yapmayla ilgili bazı şikâyetler meydana gelir” diye konuştu. “70 yaşın üzerinde her 2 erkekten 1’inde görülüyor” Prostat kanserinde en önemli risk faktörleri yaş ve aile öyküsü olduğunun altını çizen Opr. Dr. Cavıldak, “Prostat kanserinde yaş ilerledikçe görülme sıklığı artar. 70 yaş üzeri erkeklerin yüzde 50’sinde, 90 yaş üzerindekilerin de hemen hemen hepsinde mikroskobik düzeyde prostat kanseri tespit edilmektedir. Hastalığa 50 yaşından genç bireylerde sık rastlanmamaktadır. Bu yüzden erken teşhis için 50 yaşın üstündeki erkeklere prostat kanseri taraması önerilmektedir. Yapılan çalışmalar hastaların yaklaşık yüzde 15’lik bir bölümünde diğer aile üyelerinin de prostat kanseri öyküsü olduğunu ortaya koymuştur. Prostat kanserinin oluşmasından sorumlu kimi gen grupları tanımlanmıştır. Bunların yanı sıra, obezite ve sigara kullanımı da prostat kanseri için tanımlanan risk faktörleri arasındadır” şeklinde açıkladı. “Prostat kanseri belirtileri” Lokalize (prostata sınırlı) prostat kanserinin sıklıkla hiçbir belirti vermeden geliştiğini ifade eden Dr. İ. Kıvanç Cavıldak, prostat kanserinin izlenebilir belirtilerini şunları söyledi: “Özellikle geceleri sık idrar çıkma ihtiyacı, idrar yapmaya başlarken ya da durdururken zorlanma, damla damla, kesintili idrar yapmak,cinsel ilişki sırasında ve boşalma anında ağrı, yanma, acı hissetmek, cinsel ilişki sonrası boşalma miktarında azalma, idrarda ya da menide kan görülmesi, ereksiyon sırasında zorlanma” “Tarama ve rutin kontrollerini yaptırmayanlarda ilerler” Tarama testi yaptırmayan ya da tanı almış olmasına rağmen rutin kontrollerini aksatan kişilerde prostat kanserinin tedavisi geciktiğinin altını çize Kıvanç Cavıldak, bu durumlarda hastalığın ilerlemeye başladığını belirtti. BU İÇERİK DE İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR- Miyalji nedir? Kas romatizmasının belirtileri nelerdir?

Prostat kanserine karşı yılda bir kez kan testi uyarısı Haber

Prostat kanserine karşı yılda bir kez kan testi uyarısı

Sağlık Bakanlığı Dr. Abdurrahman Yurtaslan Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi Üroloji Kliniği Eğitim ve İdari Sorumlusu Prof. Dr. Halil Başar, 15 Eylül Prostat Kanseri Farkındalık Günü kapsamında, AA muhabirine yaptığı açıklamada, prostat kanserinin 50-65 yaş aralığındaki erkeklerin yüzde 25'inde görülen bir kanser olduğunu, her 8 erkekten birinin risk taşıdığını belirtti. Hastalığın erken evrelerinde özel bir semptomu olmadığına ve çok sinsi ilerlediğine dikkati çeken Başar, hastaların genellikle gece sık idrara çıkma, gündüzleri birkaç saat aralıklarla tuvalete gitme, idrarın ince gelmesi gibi belirtilerle hastaneye başvurduğunu aktardı. Prof. Dr. Başar, "O şikayetler başlamadan hastayı fark etmek, yakalamak istiyoruz. Hastalığın semptom ve belirtileri çok geç evrede ortaya çıkıyor. Her ne kadar bizim yaklaşımımız kemoterapi, radyoterapiyle oluyorsa da hasta küratif tedavi şansını yitirmiş oluyor." diye konuştu. Prostat kanserinin tedavisinde de erken tanının önemli olduğuna işaret eden Başar, "Prostat kanserini erkenden teşhis etmek için bugün elimizde PSA testi var. Bu testle hastalığı, daha milimetrik boyutlardayken tespit ediyoruz. Hastalık yayılmadan yüzde 90 üzeri başarıyla tedavi ediyoruz" dedi. "Erkekler randevu almadan kliniğe gelip tarama muayenesi yaptırabilir" Prof. Dr. Başar, hastanede Haziran ayı itibarıyla "Prostat Kanseri Tarama ve Takip Polikliniği"ni hayata geçirdiklerini ve günde 15-20 kişinin prostat kanseri taraması için polikliniğe başvurduğunu bildirdi. Erkeklerin randevu almadan kliniğe gelerek tarama muayenesi yaptırabileceklerini aktaran Başar, şu uyarılarda bulundu: "Genelde rektal muayeneden rahatsız olunduğu için çekince yaşanıyor. Ancak buna ihtiyaç duymadan kandaki PSA değerine bakarak hastalığı tespit edebiliyoruz. En çok 50-70 yaş aralığındaki hastaları önemsiyoruz. Çünkü hastalarımıza erken tanı imkanını vermek istiyoruz. 50-70 yaş aralığındaki erkeklerin yılda bir defa tarama yaptırarak kanlarında PSA değerine baktırmaları gerekiyor."  BU HABER DE İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR: Alzaymır’da erken tanı önemli

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.