[tag] Haberleri |İlkses Gazetesi - Son Dakika [tag] Haberleri

#Recep Tayyip Erdoğan

Recep Tayyip Erdoğan haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Recep Tayyip Erdoğan haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

CHP’li Özel'e Haber

CHP’li Özel'e "Cumhurbaşkanına Hakaret" ve "İftira" soruşturmasında ''yetkisizlik'' kararı

Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın avukatının, CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in Esenyurt Belediyesi önünde yaptığı konuşmada kullandığı ifadeler nedeniyle "Cumhurbaşkanına alenen hakaret" ve "iftira" suçlamalarıyla yaptığı suç duyurusu üzerine başlattığı soruşturmada yetkisizlik kararı verdi. Başsavcılık, dosyanın Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Parlamenterler Bürosu'na gönderilmesine karar verdi. Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı Özel Soruşturma Bürosu tarafından alınan yetkisizlik kararında, şikayet edilen Özgür Özel’in 28. Dönem CHP Manisa Milletvekili olduğu belirtilerek, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 161/9. maddesi uyarınca milletvekilleri hakkında yürütülecek incelemelerin Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yapılması gerektiği ifade edildi. Kararda, ilgili kanun maddesi şu şekilde açıklandı: "Seçimden önce veya sonra bir suç işlediği ileri sürülen milletvekili hakkında soruşturma ve kovuşturma yapma yetkisi, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı ve bu yer ağır ceza mahkemesine aittir. Soruşturmayı Cumhuriyet Başsavcısı veya görevlendireceği vekili bizzat yapar." Suç duyurusu dilekçesi Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın avukatı Ahmet Özel tarafından İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı'na sunulan suç duyurusu dilekçesinde, Özgür Özel'in Esenyurt Belediyesi önündeki konuşmasında ağır ifadelerle doğrudan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı hedef aldığı vurgulanmıştı. Dilekçede, Özel’in suçlarından en yüksek cezayı alması için gerekli adımların atılması talep edilerek, "Türkiye Cumhuriyeti, Cumhurbaşkanlığı makamı nezdinde ve Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan özelinde ağır bir hakarete uğramıştır. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin ve Türk milletinin itibarına ve şerefine karşı alenen suç işlenmiştir." şeklinde ifadeler yer almıştı. Dilekçede, Özgür Özel'in konuşmasına atıfta bulunularak, Türk Ceza Kanunu'nun "Cumhurbaşkanına alenen hakaret" ve "iftira" hükümleri uyarınca cezalandırılması için gerekli soruşturmanın başlatılması ve kamu davası açılması talep edilmişti. 1 milyon liralık manevi tazminat davası İstanbul Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi'ne sunulan dava dilekçesinde, Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer'in "PKK/KCK silahlı terör örgütü üyesi olmak" suçlamasıyla gözaltına alındığı ve güçlü suç şüphesi nedeniyle tutuklandığı belirtilmişti. Dilekçede, Özgür Özel'in konuşmasında devlet organları ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'a yönelik hakaret ve iftira içeren ifadeler kullandığı belirtilerek, bu söylemlerin Erdoğan'ın onur, şeref ve saygınlığına saldırı niteliği taşıdığı, ayrıca kanunlarla korunan kişilik haklarına ciddi bir tehdit oluşturduğu ifade edilmişti. Manevi zararın telafi edilmesinin mümkün olmadığı vurgulanan dilekçede, "Müvekkilimin zarar ve mağduriyetinin bir nebze olsun azaltılması amacıyla sayın mahkemeye başvurarak, dava konusu eylem için 1 milyon TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesini talep etme zorunluluğu doğmuştur." şeklinde bir ifade kullanılmıştı. Dilekçe, Anadolu 51. Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından kabul edilmişti.

Türkiye ve Katar arasında 8 önemli anlaşma imzalandı Haber

Türkiye ve Katar arasında 8 önemli anlaşma imzalandı

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamed el Sani, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ndeki baş başa görüşmelerinin ardından "Türkiye-Katar Yüksek Stratejik Komite Onuncu Toplantısı"na başkanlık etti. Toplantının ardından iki ülke arasında yapılacak anlaşmaların imza töreni gerçekleştirildi. Bu törende, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve el Sani'nin huzurunda, iki ülke arasındaki önemli işbirliklerini içeren 8 anlaşma imzalandı. Anlaşmaların detayları ise şu şekilde: " - Türkiye Cumhuriyeti hükümeti ile Katar Devleti Hükümeti Arasında İnsani Yardım Alanında İşbirliği Anlaşması - Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Katar Devleti Hükümeti Arasında Belgeler ve Arşivler Alanlarında İşbirliğine İlişkin Mutabakat Zaptı - Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Katar Devleti Hükümeti Arasında Medya ve İletişim Alanında İş Birliğine İlişkin Mutabakat Zaptı - Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Katar Devleti Hükümeti Arasında Gençlik ve Spor Alanlarında (2025-2026) Yıllarına Ait Uygulama Programı - Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Katar Devleti Hükümeti Arasında Uluslararası Karayolu Yolcu ve Eşya Taşımacılığı Alanında İşbirliği Anlaşması - Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Katar Devleti Hükümeti Arasında Ticaretin Kolaylaştırılmasına İlişkin Niyet Beyanı - Savunma Bakanlıkları Arasında Teknik İşbirliği Anlaşması - Savunma Bakanlıkları Arasında Askeri İşbirliği Anlaşması." Törende Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ile Katar Dışişleri Bakanı Şeyh Muhammed bin Abdurrahman bin Casim El Sani "Türkiye-Katar Yüksek Stratejik Komite Onuncu Toplantısı" bildirisini imzaladı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suudi Arabistan ve Azerbaycan ziyaretlerinden dönüşte gündemi değerlendirdi Haber

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suudi Arabistan ve Azerbaycan ziyaretlerinden dönüşte gündemi değerlendirdi

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Suudi Arabistan ve Azerbaycan ziyaretlerini tamamlamasının ardından dönüş yolunda uçakta gazetecilerin sorularını yanıtladı ve gündeme dair değerlendirmelerde bulundu. Riyad ve Bakü'de gerçekleştirdiği ziyaretleri tamamladığını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, Riyad'da düzenlenen İslam İşbirliği Teşkilatı ile Arap Birliği'nin ortak olağanüstü zirvesinde yaptığı konuşmasında, Gazze ve Lübnan'daki soykırım konularına dikkat çektiğini ifade etti. Acil ateşkes ilanı öncelikli olmak üzere, insani yardımların kesintisiz ve düzenli şekilde ihtiyaç sahiplerine ulaştırılması gerekliliğine dikkati çektiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Malumunuz İsrail üzerindeki baskıyı canlı tutmak ve uluslararası hukuk temelinde bu ülkeye karşı zorlayıcı tedbirler alınması için yoğun gayret gösteriyoruz. İsrail mezalimine dünyada en güçlü tepkiyi veren, bu konuda ticaretin durdurulması dahil en somut adımı atan ülke hiç tartışmasız Türkiye'dir. Gazze'ye gönderilen insani yardım miktarında da en üstte yine biz varız." diye konuştu. Türkiye'nin, İsrail'e silah ve mühimmat sevkiyatının engellenmesi amacıyla Birleşmiş Milletler'de başlattığı girişime 52 ülke ve 2 uluslararası kuruluşun desteğini bildirdiğini söyleyen Erdoğan, "Bu girişimimize dair mektubumuzu geçtiğimiz günlerde Birleşmiş Milletler Genel Kurulu Güvenlik Konseyi Dönem Başkanı ve Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri'ne ilettik. Riyad'daki zirvemizde de tüm teşkilat ve Arap Birliği üyelerini mektubumuzu imzalamaya davet eden bir karar alındı. Ülkemizin, katliamın durdurulması için attığı adımlardan ve insani yardım çabalarından sitayişle bahsedildi." dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, zirve kapsamında birçok ikili görüşme yapma fırsatı bulduklarını belirterek, Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman ile gerçekleştirdiği görüşmenin oldukça verimli geçtiğini ifade etti. Erdoğan, aynı zamanda Ürdün Kralı Abdullah, Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas ile ve Katar, Birleşik Arap Emirlikleri, Lübnan, Irak, Gana, Burkina Faso, Çad, Gine Bissau, Senegal, Maldivler gibi birçok ülkenin devlet ve hükümet başkanlarıyla, diğer üst düzey yetkililerle de önemli temaslarda bulunduğunu dile getirerek şöyle devam etti: "Ziyaretimin ikinci ayağında Bakü'de düzenlenen Dünya Liderleri İklim Zirvesi'ne katıldım. Şahsıma ve heyetime gösterilen hüsnükabulden ötürü zirveye ev sahipliği yapan Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev kardeşime bu vesileyle tekrar teşekkür ediyorum. Birleşmiş Milletler çatısı altındaki en önemli iklim etkinliği olan zirveye, 80 ülke devlet ve hükümet başkanı düzeyinde iştirak etti. Zirvede beklentinin en yüksek olduğu müzakere başlığı, iklim değişikliğinin finansmanıydı. Bilhassa gelişmekte olan ülkelerin ihtiyaç duyduğu mali kaynağın ne şekilde oluşturulacağı ele alındı. 2009'da Danimarka İklim Zirvesi'nde açıklanan yıllık 100 milyar dolarlık iklim finansmanı hedefinin, 2025 yılı sonrası için teyidi ve ilave mekanizmalarla desteklenmesini değerlendirdik. Zirveye hitabımda, ülkemizin iklim değişikliğiyle mücadele yolundaki gayretlerini anlattım. Küresel iklim eğilimine katkı sunmaya devam edeceğimizi vurguladım. Eşim Emine Erdoğan'ın girişimleriyle başlatılan ve kısa sürede küresel ölçekte bir projeye dönüşen Sıfır Atık Hareketi'nin önemini ifade ettim. Ayrıca ağaçlandırma, su idaresi ve yenilenebilir enerji başlıklarında kaydettiğimiz ilerlemelere işaret ettim. Yenilenebilir enerjide Avrupa'da 5'inci, dünyada 11'inci sırada yer alıyoruz." Cumhurbaşkanı Erdoğan, her yıl 11 Kasım'ı "Milli Ağaçlandırma Günü" olarak ilan ettiklerini ve bu vesileyle başlatılan seferberlik çerçevesinde milyonlarca fidanın toprakla buluşturulduğunu vurguladı. Bu girişimin, su verimliliği seferberliğiyle de desteklendiğini belirterek, vatandaşların katkılarıyla önemli bir adım atıldığını ifade etti. Liderler Zirvesi'ne katılan Erdoğan, bu etkinlik kapsamında birçok ikili görüşme gerçekleştirdiğini hatırlatarak, İngiltere Başbakanı Keir Starmer, Kazakistan Cumhurbaşkanı Kasım Cömert Tokayev, Moldova Cumhurbaşkanı Maia Sandu, Karadağ Cumhurbaşkanı Yakov Milatoviç ve Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ile bir araya geldiğini söyledi. Bu görüşmelerde, ikili ilişkilerin yanı sıra bölgesel gelişmeler üzerine de kapsamlı değerlendirmeler yapıldığını belirten Erdoğan, her iki zirvede alınan kararların hayırlara vesile olmasını dileyerek, Suudi Arabistan ve Azerbaycan'a misafirperverlikleri için teşekkürlerini iletti. "İklim meselesi dünyanın önünde bulunan en kritik tespitlerden biri" Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir gazetecinin, Türkiye'nin 2053'e kadar sıfır emisyon hedefine ilişkin sorusu üzerine, şu yanıtı verdi: "İklim meselesi dünyanın önünde bulunan en kritik tespitlerden biri. Savaşları, çatışmaları, göçleri ne kadar önemsiyorsak bu meseleye de aynı ciddiyetle yaklaşıyoruz. Türkiye'de hükümet olarak bu konuda ilgili bakanlıklarımızla ne gibi tedbirler alabileceğimizin üzerinde ısrarla duruyoruz. Dünyamızın sınırlı kaynaklarını en verimli şekilde kullanmak ve insanlık olarak yüzyıllar boyunca gelişim göstererek oluşturduğumuz medeniyetimizi çok farklı bir seviyeye getirebilmek için tedbirlerimizi aldık, alıyoruz ve almaya devam edeceğiz. Türkiye olarak bu konuyu önemsiyor ve üzerimize düşeni yapmak için azami gayret gösteriyoruz. Fakat sadece bizim ya da beraberimizdeki birkaç ülkenin gayretleriyle bu meseleye köklü ve kalıcı çözüm bulmak mümkün değil. Organize hareket etmeli, bu sorunun yükünü hep birlikte omuzlamalıyız. Bazı ülkeler iklim değişikliği ile eksiksiz mücadele ederken, bazıları kar hırsıyla alınması gereken tedbirleri görmezden gelir, hatta çevreyi daha fazla kirletmeye kalkışırsa bu problemin üstesinden gelemeyiz. Toplumların en küçük birimi ailelerden başlamak üzere, kurumlar, kuruluşlar, yerel yönetimler, sivil toplum, ülkeler ve uluslararası kuruluşlara kadar hedefe odaklanmış ve farkındalığı yüksek bir seferberlik haliyle bu küresel sorunu aşabiliriz. Özellikle de iklim değişikliği ile mücadele konusunda yeterli kaynağa ve imkana sahip olmayan ülkelerin de mücadeleye katılımını sağlamak için finansman, teknoloji transferi ve kapasite gelişimi önemlidir." Sıfır atık girişiminin öneminin her geçen gün daha çok anlaşıldığını belirten Erdoğan, bu girişimin yaygınlaştırılması ve bir yaşam tarzına dönüşmesi için gayret gösterdiklerini söyledi. Çevre ve iklim hassasiyetlerinin en üst düzeyde olduğunu ve öyle kalacağını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Biz tedbirlerimizi şu ana kadar nasıl aldıysak, bundan sonra da almaya devam edeceğiz." dedi. "Şüphesiz iki ülke arasında fırsatlar her zaman mevcuttur" ABD Başkanı seçilen Donald Trump ile yaptığı telefon görüşmesi hatırlatılarak, yeni dönemde Türkiye-ABD ilişkileri ile fırsatlar açısından ve riskler bağlamında ilişkilerin seyriyle bu yeni dönemi değerlendirmesi istenen Erdoğan, yeni dönemde Türkiye-ABD ilişkilerinin gelişmesinin, yaptıkları bir telefon diplomasisiyle sağlanamayacağını söyledi. Trump ile uluslararası toplantılar ya da ikili görüşmelerde bir araya gelerek bundan sonraki süreci nasıl değerlendireceklerini daha iyi tespit edeceklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: "Şu anda Sayın Trump'ın kabinesi nasıl oluşacak, nasıl bir kabine ortaya çıkacak bunları görmemiz gerekiyor. Bir de Sayın Trump'ın kabinesi, benim kabinemdeki arkadaşlarla yapacakları görüşmelerle birbirlerini çok daha yakından tanıyacak, bilecek ve ona göre de adımlarımızı inşallah atacağız. Bu noktada başkan yardımcıları ve dışişleri bakanları önem arz ediyor. Bu bakanlarımız bir araya gelmek suretiyle birbirlerini tanıyıp, istişare edecekler. Temennimiz odur ki, Türkiye ile Amerika Birleşik Devletleri arasında çok daha farklı bir süreç başlamış olsun. Şüphesiz iki ülke arasında fırsatlar her zaman mevcuttur. Bu fırsatları değerlendirme iradesi ve iki ülkeye de kazandıracak adımların atılması temel beklentimizdir. Biz konuya, her liderin yaptığı gibi ülkemizin çıkarları perspektifinden yaklaşıyoruz. Trump yönetimi, ekonomiyi öncelikli hedeflerinden biri olarak görüyor. Türkiye de stratejik coğrafi konumu ve genç nüfusu ile yatırım fırsatları sunan bir ülke. İki ülke arasında ticaret hacminin artırılması ve yatırımların teşvik edilmesi için yeni fırsatlar oluşturabiliriz. Özellikle enerji, altyapı ve teknoloji alanlarında yeni işbirliklerini geliştirmemiz mümkün." ABD Başkanı seçilen Donald Trump'la görüşmesinde Elon Musk ve oğlunun da olduğu, Musk'ın New York Türkevi'ndeki görüşme sonrasında elinde, "Daha Adil Bir Dünya Mümkün" kitabıyla çıktığı hatırlatılan Erdoğan, "Elon Musk ile arada sırada görüşür müsünüz? Bunun yanında Türkiye'nin uzaya gitme çalışmaları olsun, teknoloji ile ilgili çalışmaları olsun bu noktada küresel düzlemde Türkiye'yi neler bekliyor?" sorusu üzerine şöyle konuştu: "Bu kampanyada Elon Musk, Sayın Trump'ın yanında yer aldı. Bizi burada ilgilendiren konu Musk'ın uzay ve teknoloji alanında çalışan bir iş insanı olması... Kendisi teknolojiyi yakından takip eden ve bazı ciddi teknolojik adımları da atan bir isim. Türkiye'de kendisiyle bu konuyla ilgili bir görüşme yaptık. Son Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda Türkevi'nde kendisiyle görüştüğümüzde çocuğunu da yanına almış ve Türkevi'ne öyle gelmişti. Türkevi'ndeki görüşmemizde de samimi bir havada görüşmeyi yaptık. Türkiye'nin teknoloji alanında attığı atılımlar, dünyanın dikkatini çekiyor. Teknoloji tek başına ilerleyeceğiniz bir alan değil, mutlaka bazı işbirliklerine ihtiyacınız oluyor. Bu alanda işbirliği fırsatlarının doğması halinde Musk ile de adımlar atılabilir. Elon Musk, Sayın Trump yönetiminde hangi alanda görev alacak, hangi alanda aldığı görevle Sayın Trump'a veyahut da Amerika yönetimine faydası olacak bunu zaman içerisinde göreceğiz." "Trump ile görüşmelerimiz Biden ile mukayese edilemeyecek derecede fazlaydı" Erdoğan, Donald Trump'ın ABD Başkanı olarak seçilmesinin, bölgesel savaş ve İsrail işgali tehdidini ne oranda azalttığına ilişkin soru üzerine, şunları anlattı: "Bana bu konuyla ilgili tespitler için biraz erken gibi geliyor. Trump, görevi Biden'dan teslim alsın bakalım. Devir teslimden sonra yeni dönemde ne gibi adımlar atacak, bunu o zaman göreceğiz. Temennimiz odur ki; Trump bu dönem bölgeye yönelik çok daha farklı adımlar atsın. Çünkü zaman zaman verilen mesajlar bizi kaygılandırabiliyor. Onun için de ocak ayını bir görmemiz lazım. Ocak ayından itibaren ne gibi adımlar atılacağını bence o zaman göreceğiz. Kendisiyle seçilmesi sonrası nasıl birkaç gün içerisinde görüşüp konuştuysak, bundan sonraki süreçte de bu temaslarımızı aynı şekilde gerçekleştireceğimize inanıyorum. Çünkü geçmişte Trump ile görüşmelerimiz, Biden ile mukayese edilemeyecek derecede fazlaydı. İnşallah bu dönemde de bu adımları en güzel şekilde atarız ve hem Amerika Birleşik Devletleri hem Türkiye buradan kazançlı çıkar." Cumhurbaşkanı Erdoğan, "ABD'nin liderliğindeki Batı, İkinci Dünya Savaşı'ndan sonraki kurulu düzen için Çin ve Rusya'yı tehdit olarak görüyor. Rusya ve Çin'in İsrail ve Gazze konusundaki tutumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusunu şöyle yanıtladı: "Çin Devlet Başkanı Şi Cinping'in, Rusya Devlet Başkanı Putin'in ne gibi tavırları olacak bunları zaman bizlere gösterecek. Bu işin en ideal şahidi zamandır. Bizler de bunu takip etmek durumundayız ve takip edeceğiz. Ona göre de ne gibi tavır takınıyorlar, ne gibi adım atacaklar göreceğiz. Çünkü bunlar artık dünyada çok önemli konuma gelmiş olan ülkeler. Dolayısıyla biz de artık onları takip edeceğiz. Çin ve Rusya, İsrail'in bu saldırılarının haksız ve hukuksuz olduğuna ilişkin açıklamalar yaptı. Saldırıların sonlandırılıp konunun diplomasi yoluyla çözülmesi noktasında beyanları da bulunuyor. Birleşmiş Milletler zemininde başlattığımız, İsrail'e silah ve mühimmat sevkiyatının durdurulması için tedbir isteyen ortak mektup girişimimize Rusya ve Çin imza verdi, bu önemli bir adımdır. Çünkü İsrail'e bu silah ve mühimmat sevki devam ettiği müddetçe İsrail daha saldırgan hale gelecek. İsrail'in durdurulmadığı her gün Filistin ve Lübnan'daki insani tablo biraz daha ağırlaşıyor. İnsani yardımların kesintisiz ulaşımının sağlanamadığı her gün insanlar ilaçsızlık, açlık, susuzluk ve vahşice saldırılar nedeniyle ölüyor." "Zulmün karşısında olmak için insan olmak yeterli" Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Arap ülkeleri ve Türk devletlerine yönelik İsrail konusunda daha aktif rol alınması" çağrısına en fazla desteğin hangi ülkeden geldiğine ilişkin soru üzerine, İsrail'in Gazze soykırımına giriştiği günden bu yana herkesi katliamların ve ölümlerin karşısında olmaya davet ettiklerini hatırlattı. Görüştükleri tüm ülkelerle gündem başlıklarından birinin mutlaka İsrail'in Filistinlilere yönelik zulmü olduğuna dikkati çeken Erdoğan, şöyle devam etti: "Zulmün karşısında olmak için insan olmak yeterlidir. Hangi dili konuştuğunuz, hangi inanca sahip olduğunuz, derinizin ya da saçınızın, gözünüzün rengi değil insani değerlere sahip olup olmadığınız önemlidir. Maalesef bazı Batılı ülkelerin yönetimlerinden bunu göremedik. Çırpınan Filistinli çocukların feryatları karşısında yürekleri titremeyenlerle ortak bir paydada buluşmamız çok zor. Hastanelerin, ambulansların vurulduğunu gördüklerinde buna isyan etmeyenler, bunu normal görüp 'İsrail'in kendini savunma hakkı var' kılıfıyla bu suçu örtmeye çalışanlardan zulme karşı duruş beklemek hayalcilik olur. Arap ülkeleri ve Türk devletleri ile insanlık ittifakını genişletmek, tek ses ve tek yürek olduğumuzu göstermek için çalışıyoruz. Bir ve beraber aynı amaçla ve aynı tonda bu zulme karşı seslerimizi yükseltmemiz gerekiyor. Kaybedilen zamanı çoğaltmadan bunu yapmak ise daha da önemli. Çağrımız somut adımları içeriyor. Mesela Uluslararası Adalet Divanı'nda bir hukuk mücadelesi başladı, ona güçlü destek önemli. Filistin devletinin tanınması için çabalamak bir başka somut adım. İki devletli çözüm olmadan bölgeye huzur ve barışın gelmesi mümkün değildir. İsrail'e yönelik ticari kısıtlamalar ve ambargolar da yine başka bir mücadele biçimi. Diplomatik baskının artırılması için İsrail'i her alanda köşeye sıkıştıracak aktif bir diplomasi ortaya konulması da mühim. Büyük bir insanlık sınavının ortasındayız. Bu sınavdan geçmek insanlık ittifakının parçası olmakla mümkün. Yoksa tarih İsrail'in yanında duranları da zulme sessiz kalanları da yargılayacaktır." "Erdoğan'ın başında olduğu Türkiye Cumhuriyeti, İsrail ile hukukunu devam ettirmez" "Türkiye'nin, İsrail ile ticaretinin halen devam ettiğine" dair bazı iddiaların gündeme getirildiği hatırlatılarak, bu konudaki düşüncesi sorulan Erdoğan, şunları aktardı: "Siyasetin en kirli tarafı burası. Niye yaparlar bunları? Mevcut hükümeti nasıl yıpratırız anlayışıyla, bu amaç için yaparlar. Biz şu anda Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve hükümeti olarak İsrail ile ilişkileri kesmiş durumdayız. Bizim şu anda İsrail'le bu noktada herhangi bir ilişkimiz yok. Bundan sonraki süreçte de bu ilişkileri geliştirmek için attığımız adım da yok. Malum bu siyasi partiler, ki bunlar da cürmü kadar yer yakar, ne yapıyorlar şimdi? 'Acaba biz Cumhur İttifakı'nı nasıl yıkarız veya Cumhur İttifakı'nı nasıl yerden yere vururuz', bunun arayışı içindeler. Bununla yerden yere vurulmaz. Şu anda Cumhur İttifakı, İsrail ile ilişkilerin kesilmesi konusunda kesin kararlıdır. Biz bu kararlılığımızı bundan sonraki süreçte de devam ettireceğiz. Tayyip Erdoğan'ın başında olduğu Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti, İsrail ile hukukunu devam ettirmez, geliştirmez. Böyle bir niyetimiz de söz konusu değil. Bu konuda bazıları kulaklarını, gözlerini ve zihinlerini hırs tıkaçlarıyla kapatmış durumda. Onlar hakkı görmeye kör, hakkı işitmeye sağır, hakkı söylemeye dilsizler. Onlar için yapacak bir şey kalmamıştır. Bulundukları çukurda çırpınmaya ne dersek diyelim devam edecekler. Bizim muhatabımız iftiracılar hiç olmadı. Biz bu konuyu milletimize anlattık ve anlatmaya devam ediyoruz. Çünkü bizim bu konuda ne kadar samimiyetle gayret gösterdiğimize milletimiz şahittir. Sadece milletimiz değil, dünya şahittir. Biz İsrail ile ticareti de ilişkileri de kestik, nokta. Biz Filistin'in sonuna kadar haklı davasında yanındayız. Biz Netanyahu denilen zalimden de onun çetesinden de bu yaptıklarının hesabını hukuk önünde soracağız. Sonuna kadar zalimlerin ensesinde olacağız. Biz böylesi bir baskı yaptığımız için İsrail'in dümen suyundaki bu iftiracılar bizi hedef alacak, biliyoruz. Biz istikametimizi iftiracıların kirli cümlelerine göre değil, milletimizin işaret ettiği yöne göre tayin ediyoruz."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, COP29 Dünya Liderleri İklim Zirvesi'nde konuşuyor Haber

Cumhurbaşkanı Erdoğan, COP29 Dünya Liderleri İklim Zirvesi'nde konuşuyor

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Azerbaycan'ın başkenti Bakü'de gerçekleştirilen Birleşmiş Milletler (BM) İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 29. Taraflar Konferansı (COP29) Dünya Liderleri İklim Zirvesi'nde konuşma yaptı. Erdoğan, zirveye ev sahipliği yapan Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev'e teşekkürlerini sundu. İklim krizinin menfi etkilerinin en yoğun hissedildiği ülkeler arasında olduklarını vurgulayan Erdoğan, "2053 yılı için net sıfır emisyona ulaşma ve Yeşil Kalkınma vizyonumuz ekseninde kilit sektörlerimizi dönüştürüyoruz. Yeşil finans stratejisini uygulama ve Ulusal Yeşil Taksonomi oluşturma gayretlerimiz devam ediyor. Emisyon Ticaret Sistemi'ni de ihtiva eden iklim kanunumuzu çok yakında Meclisimize sunacağız. COP29 öncesinde iki yıllık şeffaflık raporumuzu ve uzun dönemli iklim stratejimizi yazmanlığa ilettik." şeklinde konuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2024-2030 yıllarını kapsayan İklim Değişikliği Azaltım ve Uyum Strateji Eylem Planları'nı uygulamaya aldıklarını anımsatarak, şunları söyledi: "Toplam kurulu güç içerisinde yenilenebilir enerjinin payını yüzde 59'a yükselttik. Bu oranla Avrupa'da 5'inci, dünyada 11'inci sıradayız. 2053 net sıfır emisyon hedeflerimiz için temel önceliklerimiz yenilenebilir enerji, enerji verimliliği ve nükleer enerjidir. Bugün 31 bin megavat olan rüzgar ve güneş enerjisi kurulu gücümüzü 2035 yılında 120 bin megavata çıkaracağız. Nükleer enerjide ise 2050 senesinde, 20 bin megavatlık bir kapasiteye ulaşmayı hedefliyoruz. 2024-2030 yıllarını kapsayan Ulusal Enerji Verimliliği Eylem Planımızla 100 milyon ton karbondioksit eş değeri emisyon azaltımı öngörüyoruz. Elektrikli milli otomobilimiz Togg'u yaygınlaştırmaya devam ediyoruz. Eşim Emine Erdoğan'ın himayesinde başlatılan ve küresel düzeye taşınan Sıfır Atık Projesi, iklim değişikliğiyle mücadelemize ilave güç katıyor. Bu sayede projenin başlangıcından bu yana 5,9 milyon ton sera gazı emisyonunun önüne geçtik. Su kaynaklarımızın etkin kullanımı için su verimliliği seferberliği ilan ettik." "(İsrail'deki) Mevcut hükümet büyük bir çevre kıyımına yol açmayı sürdürüyor" Milli Ağaçlandırma Günü olarak belirledikleri her 11 Kasım'da milyonlarca fidanı toprakla buluşturduklarını dile getiren Erdoğan, "Tabii tüm bu gayretlerin ekonomik maliyeti çok yüksektir. Küresel mücadelemizi daha güçlü ve etkili kılmak bakımından bilhassa gelişmekte olan ülkelerin ihtiyaçlarına cevap verecek bir iklim finansmanı hedefinin, bu zirvede belirleneceğine inanıyorum." dedi. Gelecek nesiller için adil, sürdürülebilir ve doğaya saygılı bir dünyayı inşa etmek için Birleşmiş Milletler 79. Genel Kurulu'nda Gelecek Paktı'nı kabul ettiklerini aktaran Erdoğan, sözlerini şöyle tamamladı: "Bugün burada gelecek nesillere daha adil bir dünya bırakmayı konuşurken, İsrail'in Filistin ve Lübnan'ı hedef alan hukuk, ahlak ve vicdan dışı saldırıları devam ediyor. (İsrail'deki) Mevcut hükümet maalesef çocuk, kadın ve yaşlı demeden insanları katletmeyi, büyük bir çevre kıyımına yol açmayı sürdürüyor. İsrail saldırıları nedeniyle toprağa ve yer altı sularına sızan kimyasallar Gazzeli çocukların geleceğini şimdiden karanlığa bürümüştür. Bu ağır insani ve çevre felaketine sebep olanların, uluslararası mahkemelerde bunun hesabını vermeleri gerektiğini düşünüyoruz. Kıymetli dostlarım, 2026 Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği 31. Taraflar Konferansı'na ev sahipliği yapmak için adaylığımızı açıkladık. Adaylığımıza destek veren ülkelere teşekkür ediyor, değerlendirmeleri sürenlerin desteğini bekliyoruz."

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.