#Sağlık çalışanları

Sağlık çalışanları haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Sağlık çalışanları haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Sağlık çalışanları bu kez imza kampanyası ile ses yükseltti Haber

Sağlık çalışanları bu kez imza kampanyası ile ses yükseltti

Sağlık çalışanlarına yönelik devam eden saldırılar, Türk Tabipleri Birliği’nin de söylediği gibi ‘terör’ boyutuna ulaştı. Her geçen gün ya bir hekim öldürülüyor ya da yaralanıyor. Meslektaşlarını kaybeden sağlık çalışanları yaşamlarından endişe ederken, Türkiye’nin dört bir tarafından kitlesel iş bırakma eylemleri de gerçekleştiriliyor. Öte yandan, sosyal medya platformlarından da ses yükselmeye başladı. Op. Dr. Murat Molu tarafından ‘Sağlıkta şiddete hayır’  başlığıyla imza kampanyası oluşturuldu. Kampanya şimdiden 88 bin 946 destekçiye ulaştı. GÜNDE YAKLAŞIK 80 BEYAZ KOD! Kampanya metninde yer alan ifadeler şöyle: “Şubat 2023’de yaşadığımız deprem felaketlerinden sonra ülke olarak yaralarımızı sarmaya devam ediyoruz. 1999 depreminden ders almadığımız, yaşadığımız yıkımdan ve acı kayıplarımızdan anlaşılmaktadır. Deprem bölgesine ulaşmadaki gecikmeler, kurtarma çalışmalarındaki yetersizlikler ve organizasyon eksikliklerini hep birlikte yaşadık. Kaybettiğimiz yurttaşlarımız için Allah’tan rahmet, geride kalanlara metanet, şifa ve baş sağlığı dileriz. Bu dönemde ‘Sağlıkta şiddete hayır’ kampanyası için sessiz kalmayı uygun bulduk. Ne var ki, sağlıkta yaşanan şiddeti unutmamız mümkün değil. TTB’nin verilerine göre ortalama günde 80 kadar Beyaz KOD uygulaması olmaktadır. Son 10 yılda ise toplam 110 bine ulaşmıştır. Yine Sağlık-Sen’in hazırladığı raporda bu durum farklı boyutları ile rapor edilmiştir.” YILLARDIR TEKRAR ETTİĞİMİZ GİBİ… TBMM iktidar ve muhalefet partilerinin, sağlıkta şiddeti çözmek için özel bir oturumla derhal toplanması gerektiğini kaydeden Molu, açıklamasına şunları ekledi: “Tüm şiddete karşı olmakla birlikte, sağlıkta yaşanan şiddeti sonlandırabilmek için çabalamak bizlere düşen kutsal bir görevdir. Yıllardır tekrar ettiğimiz gibi... Öncelikle yetersiz kalan yasalar tekrar gözden geçirilerek yeni yasalar çıkarılmalı ve caydırıcı hukuki yaptırımlar uygulanmalı. Güvenlik önlemleri artırılmalı. Hasta ve hasta yakınları için eğitici kamu spotları hazırlanmalıdır. Sağlıklı olmak her vatandaşın hakkıdır. Unutmayalım ki sağlık çalışanlarının da sağlıklı yaşama ve arkalarında Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin olduğunu hissederek, huzur ve güven içerisinde çalışma ve yaşama hakları vardır. Ülkedeki huzur ve barışı sağlamak ise TBMM’nin çıkaracağı yasalara bağlıdır. Bunları hayata geçirmek ise Türkiye Cumhuriyeti Hükümetlerinin görevidir.” Kampanya metnine buradan ulaşabilirsiniz: https://www.change.org/p/sa%C4%9Fl%C4%B1kta-%C5%9Fiddete-kar%C5%9F%C4%B1-etkili-bir-yasa-%C3%A7%C4%B1ks%C4%B1n-g%C3%BCvenlik-%C3%B6nlemleri-art%C4%B1r%C4%B1ls%C4%B1n-sa%C4%9Fl%C4%B1ktasiddetehay%C4%B1r?utm_source=grow&utm_medium=tr_instagram&utm_campaign=com BU İÇERİK DE İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR: TTB: İyi hekimlik yargılanamaz!

SABİM’e bağlı sağlık çalışanları ülke genelinde iş bıraktı Haber

SABİM’e bağlı sağlık çalışanları ülke genelinde iş bıraktı

KEMAL ÖZKURT Sağlık ve Sosyal Hizmet Birlik ve Mücadele Platformu (SABİM), toplu iş sözleşmesini protesto etmek ve sağlık sisteminin işlevsizliğini görünür hale getirmek için ülke genelinde 1 – 2 Ağustos tarihlerinde aciller hariç iş bırakma eylemine başladı. İzmir Buca Seyfi Demirsoy Eğitim ve Araştırma Hastanesi önünde sabah saatlerinde toplanan sağlık çalışanları toplu iş sözleşmesi ve sağlıkta şiddet olaylarına karşı protestolar atarak basın açıklamasında bulundu. SABİM platformu tarafından yapılan ortak basın açıklamasında “Toplu sözleşme taleplerimizi belirleyerek platformun büyük çoğunluğunun katılımıyla 1-2 Ağustos’ta ülke genelinde iş bırakma kararı aldık. Çünkü ölüyoruz, öldürülüyoruz, ekonomik olarak açlık sınırındayız ve artık tükeniyoruz” ifadeleri kullanıldı. ÖLÜYORUZ, ÖLDÜRÜLÜYORUZ Buca Seyfi Demirsoy Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin önünde okunan basın açıklamasında, “Ayrı yönlerimizi bir kenara bırakarak sağlık ve sosyal hizmet kolunda görev yapan kamu çalışanlarının ortak taleplerini, haklı mücadelemizi daha sesli duyurabilmek ve birlikteliğimizi ortaya koyabilmek adına SABİM platformu çatısı altında bir araya geldik. Toplu sözleşme taleplerimizi belirleyerek platformun büyük çoğunluğunun katılımıyla 1-2 Ağustos’ta ülke genelinde iş bırakma kararı aldık. Çünkü ölüyoruz, öldürülüyoruz, ekonomik olarak açlık sınırındayız ve artık tükeniyoruz. Sağlıkta şiddeti engellemek için sadece kanunların yeterli olmayacağını biliyoruz. Rant alanına dönüştürülen, kışkırtılan sağlık talebi, saygının yok edilmesi, eksik istihdamla verilmeye çalışılan hizmet, sanal kuyruklar ve  5-10 dakikalık muayene süreleri şiddeti üreten bu sistemin kendisidir. Çeşitli kalemler altında ödenen ve emekliliğe yansıtılmayan ek ödemlerle kandırılıyoruz. Gerçek enflasyon karısında bizleri sadece yüzde 17,5 zam reva görülürken emekliliğimize yansıtılmayan seyyanen zam ile eğitimli olmak cezalandırılıyor ve mezarda emekliliği mahkûm ediliyoruz” ifadeleri kullanıldı.  İMDAT DEMEYEN KİMSE KALDI MI? Basın açıklamasının devamında, iş hukukuna göre normal mesailerinin iki katı olması gerekirken yarısından daha azını aldıklarını belirten temsilciler basın açıklamasını “Çocuklarımız için sağlıklı beslenme koşullarını sağlayamıyor, eğitim masrafları ve kiraları bile ödemekte zorlanıyoruz. Sağlık sitemindeki kargaşa ve hukuksuzluk nedeniyle hekimlerimiz, hemşirelerimiz, ebelerimiz, teknikerlerimiz ve teknisyenlerimiz kısacası sağlık ekibinin hiçbir üyesi artık nefes alamıyor. İmdat demeyen kimse kaldı mı aramızda? Daha ne kadar dibe vurabiliriz. Artık göğsümüzü gere gere hekimim, ebeyim, hemşireyim demeyi geçtik, çalışanlar olarak memurum demekten utanır hale geldik Sendikal ikramiyenin barajlara bağlanmasını kabul etmiyoruz. Yetkili sendika tarafından kullanılan ve ayrımcılığa yol açan tabip dışı ifadeyi kabul etmiyoruz” sözleriyle sonlandırdı.

Sağlık çalışanları ev kiralarını ödeyemiyor Haber

Sağlık çalışanları ev kiralarını ödeyemiyor

AYSELİN UZUN Memur maaşlarına gelen ara zamlar sonrasında ülke genelinde birçok sağlıkçı iş bırakma eylemi düzenledi. Katıldığı Soru-Yorum programında, sağlık çalışanlarının 1 günlük iş bırakma eyleminin nedenlerini açıklayan ve hemşire maaşının en az 50 bin lira olması gerektiğini söyleyen Demircan, göreve yeni atanan sağlık çalışanlarının aldıkları maaşla kiralarını dahi ödeyemeyeceğini bu sebeplerle birçoğunun istifa ettiğini belirtti. Enflasyon rakamlarına göre memur maaşlarının belirlenmesine tepki gösteren Demircan, “Enflasyon farkını bizler zam olarak kabul etmiyoruz. Çünkü 6 aylık sürenin sonunda TÜİK tarafından belirlenen enflasyon oranı çalışanlara ve emeklilere zam olarak veriliyor. Ayrıca yoksulluk sınırının altında ücret alıyor arkadaşlarımız, takdir ederler ki herkesin bakmakla yükümlü olduğu bir ailesi var” dedi.  ENFLASYON FARKINI ZAM OLARAK KABUL ETMİYORUZ Türkiye genelinde bir günlük iş bırakma eylemi yaparak yetkililerin dikkatini çekmeye çalışıldığını dile getiren Demircan, karar meclisten geçmeden önce yeniden düzenlenmesini ve maşların daha makul bir seviyeye getirilmesini talep ettiklerini belirtti. Hemşirelerin kamu hizmeti vermesi için atandıkları şehirde ev kiralarını dahi ödeyemediklerine dikkat çeken Demircan, “Sağlık tesislerinde acil sağlık hizmetleri, acil ameliyatlar, doğum hizmetleri ve onkoloji hastalarımızın tedavilerini kapsam dışında bırakarak bir günlük iş bırakma eylem kararı aldık ve yurt genelinde uyguladık. Bunun yapılma sebebi, kamu personeli olarak çalışan arkadaşlarımızın mali ve sosyal hak kayıpları noktasında ilgililerin, muhatapların dikkatini çekmek. Kamu çalışanlarının her yıl Ocak ve Temmuz ayında maaşlarına toplu sözleşmeye bağlı bir iyileştirme yapılıyor. Sayın Cumhurbaşkanımızın genel seçimler öncesinde, en düşük memur maaşının 22 bin liraya çıkartılacağı yönünde bir ifadesi vardı. Geçtiğimiz günlerde de AK Parti Grup Başkan Vekili tarafından bu oran açıklandı. Seyyanen zam, enflasyon farkı ve 2023 yılını kapsayan 6. dönem toplu sözleşme mutabakatına bağlı olarak da 6 puanlık bir iyileştirme yapıldı. Ancak enflasyon farkını bizler zam olarak kabul etmiyoruz. Çünkü 6 aylık sürenin sonunda TÜİK tarafından belirlenen enflasyon oranı çalışanlara ve emeklilere zam olarak veriliyor. Ayrıca yoksulluk sınırının altında ücret alıyor arkadaşlarımız, takdir ederler ki herkesin bakmakla yükümlü olduğu bir ailesi var” şeklinde konuştu. HEMŞİRE MAAŞI EN AZ 50 BİN TL OLMALI Devlet memurlarının ev kiralarını ödeyemediklerini, üstelik lojmanların da satıldığını iddia eden Demircan, bu şartların düzeltilmesi için yeni kararlar alınmalı dedi. Demircan katıldığı Soru -Yorum programında yaptığı açıklamada, “Devlet memurlarının da her insan gibi giderleri var fakat gelirleri bunları karşılamıyor. Yakında meclisimizde plan bütçe komisyonunda da bu oran görüşülecek, sonrasında ise genel kurula gelecek. Gelmeden önce acaba yeniden düzenleme yapılabilir mi diye düşünerek, bir günlük iş bırakma eylemi kararı aldık. Benim gönlüden geçen bugün bir hemşire arkadaşımızın maaşını ele alırsak en az 50 bin lira olmalıdır ki 3 yaşındaki çocuğuyla bir ayakkabı mağazasına girdiğinde 3 bin liralık ayakkabı alabilsin. Çarşıya çıktığında gönül rahatlığıyla kasaba girebilsin. Bugün günümüz koşullarında kira fiyatlarına bakarsak bir devlet memurunun kirayı ödemesi çok zor. Bu şartlarda bizim arkadaşlarımız çalışmak istemiyorlar. Üstelik yeni atamayla göreve başlayan arkadaşlarımız da istifa edip memleketlerine geri dönüyor. Kira sorunlarının yaşanmaması ve kamu hizmetinin devamı için bir formül bulunması gerekiyor. Bizlere lojman verilmiyor. Biliyorsunuz ki lojmanlarımız satıldı. Bugün bir hemşire eğer nöbet tutmuyorsa 17-18 bin TL alıyor. Çeşmede görev yapan bir hemşire kiralar 30 bin lirayken nasıl yaşayacak? Bu mağduriyetin önüne geçek için maaşının en az 50 bin lira olmalıdır” ifadelerine yer verdi.

Başkan Demircan yetkili sendikayı eleştirdi Haber

Başkan Demircan yetkili sendikayı eleştirdi

Demircan, "Yetkili sendikanın görevi çalışanın mali ve sosyal haklarının korunarak geliştirilmesini sağlamaktır. Ne yapıyor bizim sendikalarımız; genelde siyaset yapıyorlar." dedi. Sağlık çalışanlarına yönelik basın açıklaması yapan Demokratik Sağlık Sen Genel Başkanı Togan Demircan, gerek sistem hataları, gerek değersizlik hissiyle sürekli bir şikâyet içerisinde olduklarını belirterek, şunları sözyledi: "Mali hak kayıpları, kalitesiz yemek problemi, kreş sorunu, emekliliğe yansımayan bilmem kaç çeşit maaş ödemesi, giyim yardımı, liyakatsizlik, çeşitli baskılar, fiziki mekan yetersizlikleri, güvensiz çalışma ortamları, iş yükü ağırlığı, kangrene dönmüş banka promosyon sorunu, ek ödeme adaletsizliği, atama bekleyen sağlık çalışanları, mülakat, mesleki saygınlık, şiddet olayları, görevi başında vefat beden sağlık çalışanlarının şehit sayılmaması, yoksulluk sınırının altında ücret almak ve açlık sınırında yaşamak gibi onlarca madde daha ekleyebiliriz. Bunların tümünün oluşumunda bir değil birçok etken var. Sağlık Bakanlığı, YÖK, Aile Bakanlığı, Hazine ve Maliye Bakanlığı bileşenleri ile Gazi Meclis’imizde bizleri temsil eden vekillerimiz. Peki ya bunların dışında? Bunların dışında bir de sizler tarafından yetki mührünü verdiğiniz yetkili sendika var." "BİZİM SENDİKALARIMIZ SİYASET YAPIYOR" Yetkili sendikanın görevinin mali ve sosyal haklarının korunarak geliştirilmesini sağlamak olduğunu vurgulayan Demircan, "Peki, böyle mi? Ne yapıyor bizim sendikalarımız? Genelde siyaset yapıyorlar. Bardak, bayrak, şal, powerbank, kahve, fincan, cezve gibi promosyon ürünlerini renkli kravatlar takarak, iri cümlelerle siyasilere veya idarecilere takdim ederek faaliyetlerini sürdürüyorlar. Sistem ve sendika hatalarına bir de çalışanların yanlış tercihleri eklenince kamu çalışanlarının mevcut durumda olmaları da kaçınılmaz bir hal alıyor. Her şeyden bu kadar şikâyet eden eğitimli bir camianın kendileri için tek bir çivi çakmayan sendikalara idarenin, hükümetin veya her hangi bir görüşün sendikası anlayışı ile üye olmaları kabul edilemez. Ya üye olmaları kabul edilemez ya da şikâyet etmeleri kabul edilemez. İdareci olmak için sendikaya üye mi olunur veya 'yerim değişmesin' diye sendikaya üye mi olunur. Daha vahim olan kısmı, aylık 180 lira alma hevesi ile bunca şikâyetin birinci derece muhatabı sendikalara üye mi olunur, olunmaz. Olunuyorsa da şikâyet edilmez. Artık kamu görevlisi arkadaşlarımızın olayın vahametinin farkına varmaları gerekiyor. Dünyanın hiçbir yerinde olmayan ancak ülkemizde uygulanan siyasi parti geleneklerinden bir tanesi de siyasete atılan kişinin mensubu olduğu partiye yaptığı maddi bağıştır. Yakın zamanda bir sendika ve konfederasyon başkanı aday adaylığı için görevlerinden istifa etti. Ben merak ediyorum nasıl bir paraya sahip. Adaylığı kesinleştiğinde milyonlarca lira harcayacak. Memur açlık sınırında yaşayacak, memuru yıllarca temsil eden sendika baronları vekil olmak için yarışa girecekler. Yetkili sendika başkanı olarak yapamadıklarını veya yapmadıklarını milletvekili olunca mı yapacaklar? Mecliste geçmiş örnekleri var, gördüğümüz kadarıyla katma değerleri de olmadı. Yine bu yönde kamu görevlerinden istifa ederek aday adayı olan arkadaşlarımızın da sonrasında yeniden kamu idari görevlerine gelmemesi gerektiği görüşündeyiz" ifadelerini kullandı. İHA

Başkan Demircan: "Banka müdürü gibi davranmayı bırakın" Haber

Başkan Demircan: "Banka müdürü gibi davranmayı bırakın"

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca'nın girişimleriyle Ziraat Bankası ile maaş anlaşması karşılığında yılbaşında alınan kararla, alınacak promosyon tutarında anlaşmaya varılmış, buna göre, sağlık çalışanlarına, 3 yıllık protokol karşılığında personelin maaş miktarına bakılmaksızın toplam 29 bin lira promosyon ödemesi kararlaştırılmıştı. Sağlık çalışanlarına teşvik ve promosyon ödemeleriyle ilgili yönetmelik 4 Ocak 2023 tarihinde Resmi Gazete'de yayımlanırken, promosyon ödemeleriyle ilgili Demokratik Sağlık Sen Genel Başkanı Togan Demircan açıklama yaptı. "Sonuç kocaman bir sıfır" Yetkili sendikaların yeterli çalışmaları sürdüremediğini söyleyen Demokratik Sağlık Sen Genel Başkanı Togan Demircan, "Bir yılı geçti banka promosyonlarında bir adım yol alamadılar. İlk olarak talep yazımız ile 5 yıllık imzalanan sözleşmelerin fesih edilerek günümüz şartlarında maksimum 3 yıl süre ile yeniden ihale edilmesini talep etmiştik. Bu talebimiz bir çok İl de karşılık buldu, ancak bazı iller bu talebimizi haklı bulmalarına rağmen direndiler ve halen direniyorlar. Sonuç kocaman bir sıfır. Ortada çalışanlar lehine ne var, hiçbir şey. Bir yıl önce çağrımızla idarelerin ve bankaların bir araya gelmelerinde telaffuz edilen rakam kuşa döndü, süre artırımlarına gidildi" dedi. "Banka müdürü gibi davranmayı bırakın" Sendikanın kamu çalışanlarının lehine çalışmadığını öne süren Demircan, "Biz ısrarla sözleşme süresinin kısa tutularak, en yüksek oranda sözleşme imzalanmasını talep ederken bakıyoruz yetki mührünü elinde bulunduran sendika temsilcileri noter görevi görüyorlar; üyelerine savaş kazanmış komutan edası ile bilgi mesajı geçiyorlar. Geçmişte söyledik, yine söylüyoruz; gerekirse daha sert ve ifşa ederek de söyleriz. Siz müdürü ile, sendika temsilcisi ile kamu çalışanlarını temsil ediyorsunuz. Banka müdürü gibi davranmayı bırakın. Bu sözleşmeyi kamu çalışanlarının lehine ve azami 3 yıllık olacak şekilde imzalayın. Eğer işin içerisinden çıkamıyorsanız, biz Demokratik Sağlık Sen olarak masanın uzlaşması için katma değer sağlamaya hazırız. Zira şunu da ifade etmem gerekir ki; oyalayarak, öteleyerek kamu çalışanları nezdinde itibarınızı kaybediyor, akıllarda başka soruların doğmasına neden oluyorsunuz" sözlerine yer verdi. İHA

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.