[tag] Haberleri |İlkses Gazetesi - Son Dakika [tag] Haberleri

#şair

şair haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, şair haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Hasan Hüseyin Korkmazgil kimdir, neden öldü? Haber

Hasan Hüseyin Korkmazgil kimdir, neden öldü?

Hasan Hüseyin Korkmazgil hayatı ve eserleri ile dikkat çeken bir isimdir. Türk edebiyatına kazandırdığı kitaplar ve şiirler ile tanınan Hasan Hüseyin Korkmazgil kimdir? Ünlü şairin yaşamı ve eserleri hakkında merak edilenleri, haberimizin devamında sizin için derledik. Hasan Hüseyin Korkmazgil kimdir? Hasan Hüseyin Korkmazgil, 4 Mart 1927 tarihinde Sivas'ın Gürün isimli ilçesinde dünyaya geldi. Lise eğitimini tamamladıktan sonra öğretmenlik kariyerine başladı, ancak siyasi nedenlerle bu meslekten uzaklaştırıldı ve hapis cezası aldı. 1955-1960 yılları arasında farklı işlerde çalıştıktan sonra, İstanbul'a ve ardından başkent Ankara'ya yerleşti. Edebiyat dünyasına adımını atan Hasan Hüseyin Korkmazgil, Akis Dergisi’nde çalıştı ve bir dönem Forum Dergisi’nin sanat sayfalarını yönetti. Şiir yazmaya lise yıllarında başlayan Korkmazgil'in eserleri birçok ödül kazandı. Kavel (1963), Kızılkuğu (1971) ve Filizkıran Fırtınası (1981) gibi eserleri önemli ödüllerin sahibi oldu. Hasan Hüseyin Korkmazgil eşi kimdir? Hasan Hüseyin Korkmazgil’in eşi Azime Korkmazgil'dir. Çiftin Temmuz Korkmazgil adında bir oğlu vardır. Hasan Hüseyin Korkmazgil neden hapse girdi? Hasan Hüseyin Korkmazgil, Kızılırmak adlı kitabında komünizm propagandası yaptığı suçlamasıyla mahkemeye çıktı. Üç sene hapis yatan Korkmazgil, daha sonra aklanarak cezaevinden çıktı. Hasan Hüseyin Korkmazgil neden öldü? 1983'te beyin kanaması geçiren Hasan Hüseyin Korkmazgil, bir yıl boyunca komada kaldıktan sonra 26 Şubat 1984'te hayatını kaybetti. Hasan Hüseyin Korkmazgil öldüğünde kaç yaşındaydı? Hasan Hüseyin Korkmazgil, hayatını kaybettiğinde 56 yaşındaydı. Hasan Hüseyin Korkmazgil şiirleri 1963 – Kavel 1965 – Temmuz Bildirisi 1966 – Kızılırmak 1971 – Kızılkuğu 1972 – Ağlasun Ayşafağı 1972 – Oğlak 1073 – Acıyı Bal Eyledik 1974 – Kelepçemin Karasında Bir Ak Güvercin 1976 – Koçero Vatan Şiiri 1977 – Haziran'da Ölmek Zor 1981 – Filizkıran Fırtınası 1981 – Acılara Tutunmak 1982 – Işıklarla Oynamayın 1988 – Tohumlar Tuz İçinde 1989 – Kandan Kına Yakılmaz Hasan Hüseyin Korkmazgil çocuk kitapları Eşeğin Gözyaşları Aşıcı Baba Ormanın Öcü Ressamın Bıldırcınları Becerikli Çocuğun Düşleri

Sunay Akın'dan İzmir'de anlamlı etkinlik Haber

Sunay Akın'dan İzmir'de anlamlı etkinlik

KEMAL ÖZKURT Türkiye'nin önemli şair ve yazarı Sunay Akın, İzmir Atatürk Organize Sanayi Bölgesi (İAOSB)'nde bulunan Nedim Uysal Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi'nde sevenleriyle buluştu. Sanayicilerin buluşması kapsamında düzenlenen etkinlikte sahne alan Akın,  Türk Bayrağı'nın tarihinden, Osmanlı tarihinden, Mustafa Kemal Atatürk'ten ve kültürün asıl anlamından bahsederek izleyenlere hem keyifli hem de duygulu anlar yaşattı. TÜRK BAYRAĞI'NIN ANLAMI Sohbet havasında geçen etkinlikte büyük alkışlarla sahneye çıkan ünlü yazar Akın, ilk olarak Türk Bayrağı'nın tarihinden bahsetti. Tarih boyunca sadece tesadüf eseri olarak Türk Bayrağı'nın ortaya çıktığını anlattıklarını söyleyen Akın, "Bir kez olsun bilimin ve bilginin ışığında Türk Bayrağı'nı anlattıklarını duymadım ben. Aslında bayrağın ne kadar estetik, ne kadar kültür dolu ve anlamlı olduğunu hiçbir okul, hiçbir öğretmen tam olarak anlatmamıştır. Bayrakta bulunan yıldızın aslında ne kadar anlamlı olduğunu bilmiyoruz. İlk ay ve yıldızı bir araya getiren III.Selim'dir. Fakat Selim'in kullandığı o yıldız 8 köşeli bir yıldızdır. Ardından Abdülmecid zamanında 5 köşeli yıldıza indirilerek günümüzde kullanılan bayrak ilk şeklini alıyor. Bunun yapılmasının sebebi ise 5 köşeli yıldızın insanı temsil etmesidir. Yani kültür temsil etmesinden dolayıdır. Bilginin temeli kültürdür. Gerçek vatanseverlik, gerçek milliyetçilik, kültürle olur." diye konuştu. BAYRAK ŞEKLİNDE ANKARA Anıtkabir'in tarihinden bahseden Akın, "Anıtkabir'in Ankara'da neden orada olduğu sorusunu sordum kendime. Orada olmasının sebebi Ankara'ya yukardan bakınca bir hilali anımsattığı için yıldızın denk geldiği yere yani Rasattepe'ye yapılıyor. Bu bilginin ışığından uzak yerel yönetimlerin yaptığı kent planıyla neler kaybettiğimizi hepimiz gördük. " dedi. TARİHİ KARAR HAYDARPAŞA GARI'NDA VERİLDİ Mustafa Kemal Atatürk'ün çıktığı seferlerden bahseden Akın, "Kendinizi işgalci kuvvetleri ilk kez orada gören Atatürk'ün yerine koymanızı istiyorum. Atatürk Kurtuluş Savaşı emrini Haydarpaşa Garı'nda vermiştir. Şimdiki yönetimler Haydarpaşa Garı'na şu anda ne yapalım diye düşünüyor. Ne yapacaksınız? Orayı öyle bir kültür medeniyeti haline getireceksiniz ki orada duran her vatandaş kendini Atatürk'ün yerine koyacak ve onun gibi düşünecek. Oradaki kültürün ve bilginin ışığı her vatandaşın önünü aydınlatacak" ifadelerini kullandı. İLK EZAN OKUNAN CAMİ  "Şu anda bile halen daha Fatih Sultan Mehmed'in verdiği yetkiyle ilk ezan orada okunmadan, İstanbul'da hiç bir camiide ezan okunmazdı" diyerek konuşmasına devam eden Akın, "Mehmed öyle bir karakterdi ki sadece dürüstlüğüyle, doğru sözüyle, makam mevki sahibi olmayan birine o yetkiyi verdi. Çünkü dürüstlük, doğruluk insanı insan yapan bir şeydir. Günümüzde insanlar çok doğru, çok dürüst diye övünüyoruz; fakat insanın özü zaten budur. Bu günde bile Ayasofya Camii'nde namaz kılarken gösteriş yapmak isteyenler, Sultan Mehmed'in sadece dürüstlüğü için o yetkiyi verdiği kişiyi bekledi" dedi.

Türkiye’nin tek dislektik şairi Haber

Türkiye’nin tek dislektik şairi

SULTAN GÜMÜŞ KAYA Yıllardır yaşadığı akran zorbalıklarına karşı büyük bir direnç geliştirerek, mücadeleci tavrı ile aktivist bir şair olma yolunda ilerleyen Sevinç Su Karlıova’nın ilk şiir kitabı yayınlandı: ‘Ben Senle Büyüyorum Hayat’ “Bizim öğrenme biçimimiz hep dışlanıyor” diyen Karlıova, “Herkes toplumsal deyip kendi normallerini dayatıyor. Peki ya onlar yanlış, bizim tarzımız daha doğru ve normalse ne olacak?” diyor. ÖĞRENME ZORLUĞU YAŞAYAN TÜM ÇOCUKLARA... 15 yaşına basan ve şu sıralar İzmir’ de moda eğitimi alan lise birinci sınıf öğrencisi Sevinç Su Karlıova, yıllardır ötekileştirilen ve dışlanan bir öğrenci olarak; özel öğrenme güçlüğü ve disleksiye dikkat çektiği ‘Ben Senle Büyüyorum Hayat’ adlı kitabında, kendinden yola çıkarak öğrenme zorluğu yaşayan tüm çocukların haklarının savunuculuğunu yapıyor. Alternatif Yayınevi’nden çıkan kitapta; bir yüzde dislektik şiirler yer alırken, diğer yüzündeki kapak ‘Köpek Gibi İnsan Arıyorum’ başlığını taşıyor. Z KUŞAĞININ KATIKSIZ AYNASI Özellikle instagramda başlattığı evcil hayvan hakları ile ilgili kampanyasında ‘pets are not fashion toys’ ile ‘köpekler moda oyuncağı’ değildir diyor. Kimlik arayışı ve toplumsal farklı bakış açısı ile dikkat çeken şair yazar Sevinç Su Karlıova; felsefi, aktivist ve eleştirel yazın tarzı ve üslubu ile de Z kuşağının katıksız aynası oluyor.

Şerif Pınar okurlarının beğenisini kazanmaya devam ediyor Haber

Şerif Pınar okurlarının beğenisini kazanmaya devam ediyor

Tilki Kitap Yayınevi'nden çıkan ‘Gönül Sevdiğinin Kapısında’ şiir kitabından sonra deniz tutkunları ve amatör balıkçılar için yazdığı özel bir kitap olan ‘İki Adam: Ben ve Babam’ ile okurlarıyla buluşan Şerif Pınar, edebiyat dünyasında güçlü kalemiyle okuyucuya ben buradayım diyor.  Pınar; Kitaplarında yaşamından alıntılara-tecrübelere yer verdiğini, kalp güzelliğini en iyi şekilde yansıttığına inandığını ve özellikle ikinci kitabında sohbet havasında bir yolculuk vadettiğini dile getiriyor. ÖNCELİK NEDEN ŞİİR? “Şiir hayattır. Şiir aşktır” diyen yazar;  “Ben Şerif Pınar torunu Şerif Pınar’ım. Dedem rahmetli de şiirler yazardı. Köşe yazıları yazardı. Genetik unsurlar devreye girmiş olabilir ama baktığımız her yerde, yaşamın kaynağında vardır, "herkes ve her şey için bir şiir" diyor. Şiirin kendini ifade etmenin en güzel şekli olduğunu belirten Pınar; Duyguların sihirden güçlü ve gerçek sihrin insanın kendi içindeki şiir olduğunu, şiirin umuda, güzelliğe, yaşama aitliğine vurgu yapıyor. Şiirin sevgiye, sevgiliye, denize dalıp en kıymetliyi çıkarmanın ürünü olduğunu söyleyen  Pınar; "Deniz insanın kalbidir. Kalpten gelen güzellik ise benim için şiirdir. Bu sebeple duygularımı hep şiirle ya da şiirsel betimlemelerle,  ifade ediyorum "diyor. NEDEN GÖNÜL SEVDİĞİNİN KAPISINDA? Gönüle en uygun yerin sevdiğinin kapısı olduğunu, gönlün kapıya dayandığında o kapının sonuna kadar açıldığını söyleyen Şerif Pınar, Gönül yürektedir, kalpte. Bir sevgi, bir isteği, bir arayış, bir anış,  düşünüştür ve tüm duyguların kaynağıdır gönül, diyor ve ekliyor "kapının ardında  umut, aşk tutku vardır." Kitabında da yaşanmışlıkların olduğunu belirten Pınar,  güzelliklere açılan, gönülün sevdiğiyle bir arada olduğu şiir tadında bir hayatı betimlediğini söylüyor. Herkesin kitaplığında mutlaka  olması gereken,  eşsiz bir şiir kitabı olan ‘GÖNÜL SEVDİĞİNİN KAPISINDA’ okuyucusundan  tam not alarak yazarı merak konusu oldu. İKİ ADAM: BEN ve BABAM Yazarın  ikinci kitabı ise babasına ithaf ettiği, özellikle deniz tutkunları için yazılmış bir eser.  Amatör balıkçılığın kendine has serüveni, yazarın babası ile olan paylaşımları ve anekdotlarını içeriyor. Denizle iç içe yaşadığını belirten şair/yazar Şerif Pınar; "Deniz sevdamız, balıkçılık ise en büyük merakımızdı.  Bu kitapta denizciliğe gönül vermiş baba ile oğulun birlikteliğini göreceksiniz. Kitapta, gerek yaşamdan alıntılar gerekse tecrübeler sohbet havasında okuyucuya aktarılıyor" şeklinde konuştu. PEKİ BU KİTAPTA NELER YAZILDI? Deniz hiç güzel böyle anlatılmadı. Bir evladın babasına yaptığı övgü yer aldı Şahsiyet-i Derya kısmında ve babasıyla yaşadığı deniz kokulu anekdotlar. Amatör balıkçılıkla ilgili pratik bilgiler ve bir babayla oğlunun etkileşimini konu alıyor kitap. MİSYON ÜSTLENMİŞ BİR  YAZAR "ŞERİF PINAR" “Deniz geleceğimiz”, diyor kitabının arka kapağında yazar ve ekliyor:  “Denizlerimizin temiz tutulmasına, deniz kirliliğinin balıklarımızı etkilemesine ve yanlış balık avcılığına dair deyiş içeren  kitabın sloganı ise "deniz geleceğimizdir. Bu kitabı tüm deniz tutkunlarına, balık sevdalılarına, balıkçılara, balık av malzemeleri dükkanlarına ve balıkçılıkla ilgili dernek ve topluluklara ulaştırmak hedeflerim arasındadır," diyen Pınar; bu yönüyle de oldukça dikkat çekecek gibi görünüyor. FUAR ÂŞIĞI ve HALK İNSANI İlk kitabının yayınlanmasından bu yana hep fuarlarda yer alan Şerif Pınar, okurlarıyla buluşmanın en güzel yerinin fuarlar olduğu görüşünde. Yayıneviyle birlikte tüm fuarlara katılımının olduğunu belirten yazar, aynı zamanda tam bir halk insanı. “Elbet de fuarlar çok önemli. Yazarlarla okurların buluşma noktası. Tüm kitaplar fuara özel fiyatlarla sunuluyor. Misafirlerin kitaplara ve yazarlarına ulaşımı güzel bir dokunuş oluyor. Yayınevim Tilki  Kitap  ile çok iyi etkileşimimiz oldu. İstanbul’dan sonra İzmir’de de imza etkinliklerim çok verimli geçti” diyen Şerif Pınar,  “Birlikte çok güzel oluşumlar içinde olacağız" diyor. KİTAPLARA ULAŞIM Şerif Pınar’ın kitaplarına en kolay ulaşım yolu online satış platformları. Tüm online kitap satış sitelerinde kitaplar mevcut. Öte yandan şair ve yazar okurlarını kırmıyor,  Instagram hesabından da, @serifpinarofficial, imzalı kitaplarını sipariş vermek isteyen okurlarıyla buluşturuyor. HABER MERKEZİ

Kocagül’den zamansız dizeler: Mevsimsiz Haber

Kocagül’den zamansız dizeler: Mevsimsiz

ÇAĞLA GENİŞ-RÖPORTAJ 1973 yılında Hatay Dörtyol’da dünyaya gözlerini açan Hatice Suna Kocagül’ün sözcüklerle yakın ilişkisi henüz küçük bir çocukken başladı. Doğayla iç içe bir yaşamın ortasında, eteğinden bir an olsun ayrılmadığı babaannesinin ağzından çıkan hikaye ve masallarla kalbini doyurdu. Sözcüklere duyduğu açlıkla zamanla adeta bir kitap kurduna dönüşen Kocagül, ortaokulda yazdığı “Her şey vatan için” isimli üç perdelik piyesle okul yarışmasında birinci oldu. Ardından hikayeler, denemeler derken, kaleminin daha çok şiire doğru evrilmeye başladığını fark etti. Bugüne kadar aklından ve kalbinden süzerek biriktirdiği dizeleri, sevdiği ve saydığı isimlerin yüreklendirici desteğini de aldıktan sonra bir kitapta toplamaya karar verdi. 2017 yılından beri İzmir Valiliği İl Sosyal Etüt ve Proje Müdürü olarak görev yapan Kocagül, “Mevsimsiz” adını verdiği ilk kitabını şiir sevenlerle buluşturdu. Kitapyurdu etiketiyle yayınlanan ve içinde 38 şiirin yer aldığı kitap, zaman ölçütlerinden bağımsız ve boyutsuz olarak aslında herkese kendini anlatıyor ve ‘mevsim sizsiniz’ diyor. Şiirlerinin temelini aşk, acı, ayrılık, ölüm, hayal kırıklığı, umut, mutluluk, mutsuzluk yani insana dair her şeyin oluşturduğunu anlatan Kocagül ile ‘Mevsimsiz’i konuştuk. KALEMİMİN ŞİİRE EVRİLDİĞİNİ FARKETTİM -Okurlar için, sizi kısaca tanıyabilir miyiz? 1973 yılında Hatay Dörtyol’da doğdum. Okumaya ve yazmaya olan merakımın ilk tezahürü, ortaokul 1’nci sınıfta kaleme alıp okuldaki yarışmada birinci olduğum “Her Şey Vatan İçin” isimli üç perdelik bir piyestir. Ortaokuldan sonra Maliye Meslek Lisesi’ni kazanarak geldiğim, küçük yaşlardan beri özel bir sevgi duyduğum ve hayallerimi süsleyen İzmir’de, 17 yaşında gümrük teşkilatında memuriyete başladım. Dokuz Eylül Üniversitesi İİBF İktisat Bölümü mezunuyum. İkinci lisansımı Anadolu Üniversitesi AÖF Sosyoloji Bölümü’nde tamamladım. 2017 yılından beri İzmir Valiliği İl Sosyal Etüt Proje Müdürü olarak görev yapmaktayım. -Sözcüklerle yakın bir ilişkiniz olduğunu ne zaman ve nasıl keşfettiniz? Şiirin hayatınızdaki yerini nasıl tanımlarsınız? Sözcükleri işitsel olarak sevmeye, özlemeye, beklemeye, kavuştuğumda mutlu olmaya başladığımda okul öncesi çağlardaydım. Rahmetli babaannemin eteğinin peşinde, doğayla iç içe bir yaşamın ortasında, onun ağzından çıkacak envai çeşit masalları, hikayeleri, destanları, manileri dinlemek inanılmaz bir haz verir, kalbimin doyduğunu hissederdim. Kompozisyonlarım öğretmenlerim tarafından çok beğeniliyordu, çoğunlukla birinciliği kimseye bırakmıyordum. Fakat eser diyebileceğim ilk çalışmam ortaokul birinci sınıfta okuldaki yarışmaya katılmak için yazdığım “Her şey vatan için”  isimli bir piyesti ve son derece kurallarına uygun bir şekilde üç perdelik bir oyun yazmıştım. Yarışmada birinci oldum. Sonra hikayeler, denemeler, piyesler derken kalemimin daha çok şiire doğru evrildiğini fark ettim. Sanırım laf anlatmak değil söz söylemek istiyordum. Şiire sevgim okur olarak hep vardı. Yıldızlar gibi muhteşem şairlerimiz, gökyüzünü avizelendiriyordu zaten. Ve ben o gökyüzünün altındaki yıldız yağmurunun altında olmayı seviyordum. O yüzden hiçbir zaman ben şairim ya da şair olacağım iddiasında ve cüretinde bulunmadım. ISMARLAMA OLMUYOR BU İŞLER -Üretimlerinizde size rehberlik eden ve ilham veren kişi ya da topluluklar var mı? Hayatın ve insanın ta kendisi diyebilirim. Yaşanmadan ya da yaşanılanı gerçekten derinimizde hissetmeden yazılamıyor. Ismarlama olmuyor bu işler. Şaşı baktığınız, sağır kesildiğiniz, kalbinizi kapattığınız hiçbir şey size ilham vermez. Yürekte bir karşılığı olmalı mutlaka. -Nasıl bir yazma pratiğiniz var? “Masamda otururum”, “Mutlaka yanımda defter taşırım” gibi ritüelleriniz var mı? Yanımda mutlaka kalem, kağıt, ajanda gibi şeyler vardır. Telefonumun not defterini de aktif kullanırım. Eskiden uzunca süre aklımda da tutabiliyordum, şimdi şansa bırakmıyorum. Uyku arasında bile geldiyse mutlaka not ediyorum. Ama özel bir konumlama ya da zamanlama yok. Masa başı olur, pencere kenarı olur, yatak olur, sokak olur, araba olur, gece gündüz, sabahın körü, akşamın hüznü, fark etmiyor. Geldiyse gelmiştir… -Şiirlerinizin temelini oluşturan temel konular ve duygular neler? İnsana dair her şey; aşk, acı, ayrılık, ölüm, hayal kırıklığı, umut, mutluluk, mutsuzluk... ‘MEVSİM SİZSİNİZ’ DEMEK İSTEDİM -‘Mevsimsiz’ adlı kitabın çıkış sürecinden bahseder misiniz? Neden adı Mevsimsiz? Ailem ve sevenlerim yıllardır kitap mevzusunu dile getirir dururlardı. Fakat ulu çınarlar gibi yükselen ya da gökyüzünü avizeye çeviren ve yeryüzünde söylenebilecek bütün sözleri en güzel biçimde söylemiş şairlerin dünyasında şiir kitabı çıkarmak hadsizlik gibi geliyordu. Fakat zamanla şöyle bir düşünce de gelişti bende; çocuklarıma annelerinden derli toplu ve anlamlı bir anı bırakmak. Bir gün arkadaşım Ayşegül İnceoğlu ile birlikte Okan Yüksel üstadı ziyaret ettik ve şiir dosyasını kendisine teslim ettik. O, memleketimizin en önemli şairlerinden, benim de hayran olduğum... Hatta onunla aynı gün (15 Haziran) doğmuş olmaktan içten içe hep sevindiğim, Attila İlhan’la yakın çalışma arkadaşlığı yapmış, İzmir’in duayen gazeteci yazarlarındandır. Üstad, şiir söz konusu olduğunda son derece acımasız olduğunu, yaşamı boyunca sadece inandığını söyleyip, inandığını yazdığını beyan ederek dosyamı aldı ve çok değerli şair Yıldız Aktaş ile birlikte değerlendirme yapacaklarını söyledi. Mahcup ve heyecanlı bir bekleyişten sonra onlardan o kadar yüreklendirici ve mutluluk verici bir geri dönüş aldım ki, işte bu kitabın çıkış noktası tam da burasıdır. Bir gün çocuk kitapları yazarı sevgili Dilşat Deniz Kaya geldi ve bu işe resmen el koydu. Süreci baştan sona yöneterek kitabın Kitapyurdu’ndan kısa bir sürede yayınlanmasına vesile oldu. Deniz’e de ayrıca teşekkür ediyorum. Acıların da, sevinçlerin de, aşkların da, savaşların da bilinen zaman ölçütlerinden bağımsız ve boyutsuz olduğuna inanıyorum. Bu nedenle şiirlerimde tarih yok, mevsimsiz. Aynı zamanda kışın mücadelesini, yazın özgürlüğünü, baharın umudunu, sonbaharın hüznünü yaşamı boyunca hercümerç ederek ruhunda taşıyan insana ‘mevsim sizsiniz’ demek istedim. -Kitapta kaç şiir yer alıyor, ne anlatıyor? Yazma serüveniniz devam edecek mi? Kitapta 38 şiir yer alıyor. Şiirler insanın yaşadığı, hissettiği, ürettiği, kazandığı ve kaybettiği şeylere ait bütün sırların teşekkül ettirdiği birer ayna misali yüzüne tutan herkese aslında kendini anlatıyor. Yazma serüvenim devamlılık halinde. Kalemimin ucundan bazen bal damlıyor, bazen zehir, bazen kan, bazen bir şebnem… Aslında ikinci ve üçüncü kitabı dolduracak kadar şiirim mevcut… Ancak şimdi mevsim “Mevsimsiz...”

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.