[tag] Haberleri |İlkses Gazetesi - Son Dakika [tag] Haberleri

#sanatçı

sanatçı haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, sanatçı haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Çukurovalı sanatçılardan 'Frekans C' sergisi Haber

Çukurovalı sanatçılardan 'Frekans C' sergisi

Çukurovalı 45 sanatçının 92 eserinin yer aldığı sergide resim, heykel, seramik ve tekstil tekniklerinin yanı sıra, enstalasyon ve video gibi güncel sanatlar da yer alıyor. Sergi aynı zamanda Çukurova’daki sanat üretimlerinin bir envanteri niteliğini de taşıyor. Sergi açılışına katılan Yenişehir Belediye Başkanı Abdullah Özyiğit, galerilerinin sanata erişimi kolaylaştırdığını ve serginin bölgenin sanatsal zenginliğini yansıttığını belirtti. Galerilerinde 21. sergiyi açtıklarını ifade eden Özyiğit, "Galerilerimiz sanatseverin buluşma noktası oldu" dedi. "Vatandaşlarımızın sanata erişimini kolaylaştırıyoruz” Serginin Çukurova'nın sanatsal zenginliğini yansıttığını vurgulayan Özyiğit, "Açtığımız her sergi, kentimizin kültürel dokusuna yapılan değerli bir katkıdır. Çukurova'dan çıkan sanat eserleriyle dolu bu sergimiz, bölgemizin sanatsal üretkenliğini ve çeşitliliğini gösteriyor. Sanat, bir toplumun aynasıdır. İnsanların düşüncelerini, duygularını ve kültürel kimliklerini yansıtır. Bu nedenle, sanatı desteklemek ve yaymak, toplumun ilerlemesi ve zenginleşmesi için hayati öneme sahiptir. Galerilerimizle vatandaşlarımızın sanata erişimini kolaylaştırıyoruz" diye konuştu. Serginin açılışına Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Dairesi Başkanlığı Koordinatörü Bengi İspir Özdülger, Mersinli ressam Ahmet Yeşil, sanatçılar ve sanatseverler katıldı. İbrahim Tokaslan’ın küratörlüğünü yaptığı serginin, 30 Ağustos'a kadar sanatseverleri ağırlayacağı bildirildi.

Türkçe Rap’in ilkleri sosyal medyadan atıştı: Sagopa ve Fuat Ergin X’te dissleşti Haber

Türkçe Rap’in ilkleri sosyal medyadan atıştı: Sagopa ve Fuat Ergin X’te dissleşti

Türkçe Rap denildiği zaman akla gelen ilk isimlerden olan ve Türkiye’ye bu müzik türünü kazandıran, bu işin en eski ve duayenlerinden olan Sagopa Kajmer lakaplı Yunus Özyavuz ile Fuat Ergin sosyal medya platformu X üzerinden ‘kıyaslama’ konusu ile birbirlerine küfür ve hakaret ettiler. Fuat Ergin’in Sagopa Kajmer ve Ceza için, “Onların hayattaki en büyük şanslarından biri benimle kıyaslanmak.” sözü üzerine aralarında küfürlü tartışma yaşandı. “BEN VE CEZA İLE KENDİNİ KIYASLAMA…” Sagopa Kajmer, Ergin’in kıyaslama açıklaması üzerine kişisel X hesabı üzerinden bir paylaşım yaparak “Ben ve Ceza ile kendini kıyaslama.” dedi. Kajmer yapmış olduğu paylaşımın devamında: “Ben ve @ceza_ed ile kendini kıyaslama bu 1. Osmanlıca sözlükler karıştırıp söz yazma bu 2. Ayrıca bana ne mikrofon aldın ne de müzik programı aldın bu 3 Bir de; şu …. şarkını dinle: Fuat - Rast Gel Kazara” ifadelerini kullandı. Bu paylaşımın üzerine sessiz kalmayan Fuat Ergin, Kajmer’in paylaşımını alıntılayarak şunları söyledi: “Sözlük ve müzik hırsızı da sensin. Beni arayıp şarkılarını dinlettiğini daha anlatmadım. Bildiğin her şeyi benden gördün. İlk nağmeleri de ben yaptım. Kötü kopya. Sen önce bi ÖSS birincisi olduğunu ispat et, ondan sonra raple ilgili dediklerine inansın millet. Kadın ve çocuk dövdüğünü de unutmadık. Uzak ol. Fanlarına güvenme, evde yalnız kaldığında gerçeği en iyi sen biliyon.” SAGOPA KAJMER KİMDİR? Gerçek adı Yunus Özyavuz olan, sahne adıyla Sagopa Kajmer  ya da bilinen eski adlarıyla DJ Mic Check ve Silahsız Kuvvet, Türk rap müzisyenliği, müzik yapımcılığı, söz yazarlığı ve DJ'lik yapmaktadır. Yunus Özyavuz, 17 Ağustos 1978 tarihinde Samsun'da dünyaya geldi. İlköğretim, ortaöğretim ve lise eğitimini Samsun'da tamamlayan Özyavuz, Samsun'da yerel bir radyoda DJ'lik yaparak müzik kariyerine başladı. Sonrasında üniversite eğitimi için İstanbul'a taşındı ve İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi, Fars Dili ve Edebiyatı bölümünden mezun oldu. 1998 yılında Kuvvetmira adlı rap grubunu kurarak bu grupta Silahsız Kuvvet adıyla yer aldı. Türk rap sanatçılarının 1999 yılında çıkardığı "Yeraltı Operasyonu" albümünde bulunan Özyavuz, başta Silahsız Kuvvet mahlasını kullanırken sonrasında Sagopa Kajmer ismini kullanmaya başladı ve bu isimle bir albüm çıkardı. Bu albüm dışında, 2001'de "On Kurşun", 2004'te "Bir Pesimistin Gözyaşları" gibi projeleri Türkçe Rap dünyasına kazandırdı. Bunun yanı sıra, G.O.R.A. filminin müziklerini de besteledi. 2005 yılında "Romantizma" albümünü çıkardı ve 2006'da kendi plak şirketi olan Melankolia Müzik'i kurdu. 2007 yılında Kolera ile "İkimizi Anlatan Bir Şey" isimli düet albümünü yayımladı. 2008 yılında "Kötü İnsanları Tanıma Senesi" adlı solo albümü, 2009'da "Şarkı Koleksiyoncusu", 2010'da Kolera ile 2. düet albümü olan "Bendeki Sen", 2011'de "Saydam Odalar", 2013'te "Kalp Hastası", 2017'de "Ahmak Islatan" albümlerini çıkardı. 2019 yılında "Sarkastik EP" albümünü ve 2022'de "Kağıt Kesikleri" albümünü rapseverler ile buluşturdu. Ünlü sanatçı, müzik kariyerine ek olarak birçok projede yer aldı ve Türkçe rap müziğinde önemli bir figür olarak yer edindi. FUAT ERGİN KİMDİR? Fuat Ergin, 30 Ekim 1972 tarihinde Batı Berlin'de Şileli bir aileye doğdu. Sanatçı, müzik kariyerindeki ilk adımlarını 1992 yılında İngilizce rap şarkılarıyla atmış olup, 1995 yılından itibaren Türkçe sözlerle müzik yapmayı sürdürmüştür. Berlin'de sahne alarak başladığı hiphop kariyerinde Almanya'nın birçok şehri dahil olmak üzere, Türkiye, Avusturya, Hollanda, İsveç ve Kuzey Kıbrıs gibi ülkelerde konserler verdi. İlk profesyonel kaydını 1995 yılında "Hassickdir?" isimli albümle ortaya koyan Fuat Ergin, Almanya'da Royalbunker plak şirketinin 2001'de çıkarmış olduğu "M.O.R." adlı toplama albümle geniş kitlelere ulaşmayı başardı. Fuat, müzik kariyerine ek olarak önemli hip hop isimleriyle röportajlar yaparak adını duyurdu. Beastie Boys, Nas, Fugees, Blade, Onyx, Gunshot, Das EFX, Readykill, House of Pain, Guru, Gravediggaz, Boo-Yaa T.R.I.B.E. gibi isimlerle röportajlar gerçekleştirdi. 1995–1996 yılları arasında Almanya hükûmetinin desteklediği Hip Hop Mobil projesi kapsamında konserler ve rap eğitimleri verdi. 1997–1998'de Berlin Hip Hop Haus'ta rap workshop'u düzenleyerek 8–16 yaş grubundaki Alman ve Türk çocuklarına rap dersleri verdi. Fuat Ergin, 1999 yılında DJ Hype ile çıktığı Almanya turnesiyle uluslararası alanda tanındı. Arsonists, DJ Vadim, Del The Funky Homosapien, Casual, X Man, C.V.E. gibi önemli isimlerle konserlere çıktı. 2002'de RZA'nın Wu-Tang Clan albümü "The World According to RZA"da yer aldı. 2003–2004 yıllarında Berlin Theater Zerbrochene Fenster’de tiyatro oyunlarında sahne aldı. 2003 yılında Killa Hakan ile düet albümü "Rapüstad"ı yayımladı. Sanatçı, 2004 yazında Berlin Kreuzberg Bizim E.V.'de Türk öğrencilere yönelik rap workshop’ları düzenledi. Aynı yıl Karneval Der Kulturen’de öğrencileriyle konser verdi. Eylül 2004 tarihinden itibaren kariyerini Türkiye'de sürdüren Fuat Ergin, Ceza ile birlikte konserler verdi. 2005 yılında "Her Ayın Elemanı" albümünü çıkardı. 2009'da "Kalbüm" isimli albümüyle müzik dünyasındaki yerini sağlamlaştırdı. Sanatçı, müzik kariyerinin yanı sıra televizyon dizisi "Pusat"ta 13 bölüm boyunca rol aldı ve "Rapstar" adlı yarışmada jüri üyeliği yaptı. Fuat Ergin, İstanbul Kültür Sanat Vakfı ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları tarafından düzenlenen Çocuk Şenliği'nde rap öğretileri verdi. Ayrıca Sabancı Üniversitesi'nde Rap Workshop düzenledi. Sanatçı, çağdaş sanatçı Halil Altındere'nin Wonderland adlı video çalışmasında Tahribad-ı İsyan müzik grubu ile birlikte yer aldı. Bu video çalışması MoMa'da kalıcı eser olarak kabul edildi. 2019'da "Omurga" isimli albümünü piyasaya süren Fuat Ergin, 2022 yılında '50 Kalibre' adını taşıyan yeni albümünü müzikseverlerle buluşturdu. Müzik kariyerine olan ara verdiği 10 yılın ardından çıkardığı bu albümde, Gezi Parkı olayları ve toplumsal konulara dikkat çekti.

İstanbul’da sanat ve sanatçıya destek Haber

İstanbul’da sanat ve sanatçıya destek

Devrim Erbil Sergisi, Üsküdar Belediyesi’nin desteği ile Nevmekân Sahil’de açıldı. Açılışı yapılan sergiye sanat ve iş dünyasından yoğun bir ilgi oldu. Küratörlüğünü Erkan Doğanay’ın yaptığı sergi 24 Ekim’e kadar sanatseverlerle bulmaya devam edecek. Sergide, ünlü sanatçı Devrim Erbil’in son 20 yılda yaptığı İstanbul ve Anadolu temalı eserlerinden bir seçki yer alıyor. Türkmen: “Devrim Erbil, ulusal görsel hafızamızda önemli bir yerde duruyor” Sergi açılışında konuşan, Üsküdar Belediye Başkanı Hilmi Türkmen, şunları söyledi; “Devrim Erbil, doğayı, Anadolu kasabalarını, İstanbul’u kendine has çizgi ve renklerle resmeden; hem sanatçı hem de bilim insanı olarak ulusal görsel hafızamızda önemli bir yer tutan usta bir ressamdır. Eserleri Türkiye’yi, dünyayı gezer ve seçkin müzelerde, koleksiyonlarda yer alır. Hem sanatçı olarak eserleriyle hem de bilim insanı olarak yetiştirdiği öğrencileri ve ürettiği akademik metinlerle Devrim Erbil bugün bizim ulusal görsel hafızamızda önemli bir yerde duruyor. Biz de her zaman bu başarıyı takdir ediyor, saygınlığını teslim ediyoruz.” Erbil: “Sanat benim için sadece resim yapmak değil, topluma katkı sağlamaktır” Serginin açılışında söz alan ressam Devrim Erbil ise sanatın uygarlığın kritiri olduğunu söyledi: “Üsküdar Belediyesi ve Kaymakamlığı’nın destekleriyle açtığım bu sergide, altmış yıllık sanat yolculuğumun izlerini görebilirsiniz. Benim için sanat, sadece resim yapmak değil, aynı zamanda topluma katkı sağlamak demektir. Bu yüzden eğitim, kültür, sosyal sorumluluk gibi pek çok alanda çalışmalar yaptım ve yapmaya devam ediyorum. Sanatın, uygarlığın kriteri olduğuna inanıyorum. Büyük Atatürk’ün dediği gibi, sanata, bilime, sevgiye, dostluğa önem verelim ki, dünya daha güzel olsun. Çocuklarımız daha güzel bir dünyada yaşasın.” Ünlü İş Adamlarından Sergiye Yoğun İlgi Sergiye destek verenler arasında, Kültür ve turizm Bakanlığı, Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü, Ankara Resim ve Heykel Müzesi, İzmir Resim ve Heykel Müzesi, Erzurum Resim ve Heykel Müzesi, İstanbul Resim ve Heykel Müzesi yer alırken, sergiye iş dünyası da büyük ilgi gösterdi. Sergilenen Devrim Erbil'in resimlerinin sahipleri arasında ünlü iş insanları Ali Koç, Murat Ülker, Murat Sancak, Remzi Gür, Mesut Albayrak da yer aldı. Devrim Erbil Türkiye’nin önde gelen çağdaş ressamlarından ve yaşayan efsane olarak adlandırılan Devrim Erbil, 1937 yılında Uşak’ta doğan sanatçı, 1959 yılında İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi’ni bitirmiştir. Akademide Halil Dikmen ve Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun öğrencisi olmuştur. 1962 yılında akademiye asistan olarak girmiş, 1981 yılında profesör olmuştur. 1991 yılında Devlet Sanatçısı unvanını almıştır. Soyut resim sanatının Türkiye’deki öncülerinden olan Devrim Erbil eserlerinde İstanbul ve Anadolu temalarını işlemiş, renk ve çizgi kullanımıyla kendine has bir dil oluşturmuştur. Devrim Erbil, yurt içinde ve yurt dışında yüzlerce sergi açmış, pek çok ödül kazanmış ve sanat konferansları vermiştir. Sanatçının eserleri dünyanın ve Türkiye’nin birçok müzesinde ve koleksiyonlarında yer almaktadır. BU HABER DE İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR - İstanbul Anadolu Yakası’nda sağanak yağış etkili oluyor

Türkiye'deki tek barok arp sanatçısı: Zeynep Öykü Haber

Türkiye'deki tek barok arp sanatçısı: Zeynep Öykü

Türkiye'de ilk kez yerli arp üreten ve Türkiye'nin tek barok arp sanatçısı olan 32 yaşındaki Zeynep Öykü, 13 yaşında yurtdışında bir müzik mağazasının vitrininde arpı gördü. O an bu enstrümanı çalmak için ders almaya karar veren Öykü, vitrinde gördüğü arpı satın aldı. Türkiye'de uzun zaman arp öğrenebileceği hoca bulamayan müzisyen Öykü, ilk derslerini Ceren Necipoğlu'ndan aldı. Eğitimine yurtdışında çeşitli hocalarla devam eden arp sanatçısı, Türkiye'ye döndüğünde kendi öğrencilerini yetiştirmeye başladı. Öğrenci sayısı arttıkça arp bulmakta zorlanan Öykü, enstrümanı üretmek için harekete geçti. Üretim için de önce yurtdışında eğitim alan Öykü, Bilecik'e yerleşerek burada bir merkez kurdu. Enstrümanları da burada eşiyle birlikte üreten Öykü, gelen talepler üzerine dünyanın farklı yerlerine arp gönderiyor. New York'ta ‘Peri Kraliçesi'nin arplarını da seslendiren Zeynep Öykü, verdiği konserlerle de Türkiye'yi temsil ediyor. “Ülkedeki tek barok arp sanatçısıyım” Türkiye'deki tek barok arp sanatçısı olduğunu ifade eden Zeynep Öykü, “Ülkedeki çok az sayıda arp sanatçısından biriyim. Ülkedeki tek barok arp sanatçısıyım. Erken dönem müziği üzerine çalışıyorum. Klasik arp eğitimi aldım ancak daha sonra barok dönem ve daha da gerisi Rönesans ve Orta Çağ müziklerine ilgi duyarak bu dönemlerin arplarını çalmaya başladım. Bugünde ülkemizde dönem müziği icra ediyorum. Arp gerçekten dünyada da az bilinen bir çalgı, sadece Türkiye'ye özgü bir durum değil. Hatta Türkiye olarak arp sanatı konusunda birçok ülkenin ilerisindeyiz. Çalmasının zor olması, üretiminin çok zor olması bununda fiyatının çok yüksek tutulması, ulaşımının zor olması yıllar boyu bu çalgıyı biraz daha insanlar uzak tutar hale getirmiş. Bu bugün için geçerli değil. Tarihte de böyle gerçekten küçük bir zümrenin çaldığı bir çalgı olarak kalmış. Bizim sazımız gibi İrlanda'nın halk şarkılarına ve türkülerine eşlik eden bir numaralı enstrümanı arptır. Sadece İrlanda'da halka mal olmuş bir çalgı olmuş. Onun dışında üst zümrenin çaldığı bir çalgı” dedi. “Tesadüfen bir müzik mağazasının vitrininde arpla karşılaştım” Küçük yaşlarda yurtdışında bir müzik mağazasının vitrininde arpla tanıştığını anlatan Öykü, “Ben aslında ressam olmak istiyordum. Resim de yapıyordum, hayalim buydu. Müziği de hobi olarak yapıyordum. Çocukluğumda piyano ve gitar çalıyordum. Yurtdışında bir resim kampına gitmiştim. Küçüğüm daha ilk kez yalnız yurtdışına çıkıyorum. Liseye başlamamıştım henüz. Orada yolda yürürken tesadüfen bir müzik mağazasının vitrininde arpla karşılaştım. Arp diye bir şeyin varlığını biliyordum ama fiziksel olarak bir arp görmemiştim. İlk gördüğüm arp, ilk aldığım arpım olmuş oldu. O mağazaya girip o arpı satın aldım. Bütün kamp için kullanacağım parayı arpa vermiştim. Sonra ailemi arayıp para kalmadı dediğim için fırça yemiştim. O arp oldukça küçük ve kötü bir arptı. Aslında bakarsanız piyasadaki en kalitesiz arptı. Türkiye'ye döndüğümde uzun süre hoca bulamadım. Benim 7'den 70'e değil, 5'den 80 yaşına kadar öğrencilerim var. Türkiye'de büyük zorluklarla hoca bulduktan sonra ilk derslerimi Ceren Necipoğlu'ndan aldım. Daha sonra dersler için yurtdışına gitmeye başladım. Yurtdışında çeşitli hocalarla çalıştım. Sonrada zaten kendimi barok arpa sardım” ifadelerini kullandı. "Eğer arp üretebiliyor olmasaydık ona ulaşmam çok zor olurdu” Arp üretmeseydi enstrümana ulaşmasının çok zor olduğuna değinen Müzisyen Öykü, “Dönem çalgısına ulaşmak çok kolay değil. Şu an barok arp çalıyorum. Eğer arp üretebiliyor olmasaydık ona ulaşmam çok zor olurdu. Arp üretmeye yokluk, imkansızlık ve zorluklar nedeniyle karar verdik. Her zaman içimde ülkemizde arp üretilsin diye bir istek vardı. Genel de benim bu düşüncem üçüncü bir kişiyle birlikte oluyordu. Enstrüman yapımcısı bir kişiyle ortak bir proje yapılır ve arp üretilir. Bu şekilde denemelerim olmuştu. Her seferinde başarısız oldu. Arpın üretimi diğer çalgıların üretiminden çok farklı dolayısıyla çok iyi bir çalgı yapımcısı, çalgı yapımında okumuş ve gerçekten işini bilen birisi de olsa sıfırdan başlıyor. Temelden prensip olarak arp diğer çalgılardan çok farklı. Ben çalgı yapan birinin arpta yapabileceğini düşünerek bir yanılsamaya uğruyormuşum. Bunu artık kendimiz yapmalıyız diye karar verdim. Amerika'da benim arpımı üreten ustadan eğitim aldım. Eşim Ali Öztürk ile birlikte aldık. Gitar ürettiği için temel bilgileri vardı. Eğitim aldığım hocalarımız destekleriyle, her adımda yanımda olmalarıyla bu işi başardık. Arp eğitimi veriyorum. Çok fazla öğrencim var gerçekten. Hobi olarak arp çalan çoğu kişi benim öğrencimdir. Dolayısıyla arpı onlara hiçbir zaman yetiştiremiyordum. Ben kendi açığımı kapatmak istiyordum. Şimdi kendi açığımı kapatmanın dışında ürettiğimiz arplar gerek görüntüsü gerekse sesi olarak kalitesini gösteriyorlar. Yurtdışında çok fazla talep gelmeye başladı. Geçen gün Avustralya'dan birisi sordu. Mısır'a, Suudi Arabistan'a, Japonya'ya gönderdik. Geçtiğimiz 2-3 ay içinde Amerika'ya ve Afrika'ya gönderdik. Yurtdışından da ilgi olmaya başladı. Kendi öğrencilerimin açığını kapatırım diye düşündüğüm şey şu anda beklediğimden fazla bir ilgiyle karşılanıyor. Gittikçe de büyüyor. Çok memnunum tabii bu durumdan” şeklinde konuştu. “Barok arp çalmak istediğimde hayalim o büyük opera sahnesinin içinde olmaktı” Lise çağlarından bu yana çeşitli konserler yaptığını aktaran Zeynep Öykü, “Kendi projelerimi sahnelemeye 2016-2017 yılında başladım. Zaman geçtikçe daha spesifik, daha dönem müziğinde ve besteciler üzerinde projeler yapmaya başladım. Şimdi de barok arp ‘arpa doppia' enstrümanını çalıyorum. Şu an ülkemizde tek kişi olmamın yanı sıra dünyada çok az kişi var. Barok arp daha çok opera için önemlidir. Çeşitli yerlere dünyada çalabilen az kişiler davet ediliyor. Bu yaz New York'ta ‘Peri Kraliçesi'nin arplarını seslendirdim. Önümüzdeki sene tekrar başka bir opera projesi için davet edildim. Benim için gerçekten çok heyecan verici çünkü barok arp çalmak istediğimde benim de hayalim o büyük opera sahnesinin içinde olmaktı” diye konuştu. BU İÇERİK DE İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR- Nefes terapisi nedir?

Gülden Karaböcek: 80'lerin efsane ismi çorbacıda sahne aldı! Haber

Gülden Karaböcek: 80'lerin efsane ismi çorbacıda sahne aldı!

İLK PLAK 14 YAŞINDA 1963 yılında dünyaya gelen Gülden Karaböcek, Arabesk ve fantezi müziğin ilk isimlerinden olup müzik kariyeri boyunca pek çok tarzı denemiş ancak asıl ününü fantezi şeklinde tanımlanan kendine özgü arabesk şarkılarından kazanmıştır.Orijinal adı Saniye Gülden Göktürk olan sanatçı, ilk ve orta öğrenimini Ankara'da tamamladıktan sonra, Ankara Radyosu'nda Yaşar Aydaş'tan şan, nota ve solfej eğitimi aldı. Ankara'dan ailesi ile birlikte İstanbul'a gelerek ilk plağını 14-15 yaşlarında Pathé adlı firma hesabına doldurdu: "Yazılanlar Gelir Başa & Garip Kaldım" 45'liği. Bu plakta Karaböcek'e ünlü sanatçı Orhan Gencebay bağlamasıyla eşlik etti. İlk iki plağını Gülden Göktürk adıyla çıkartan sanatçı, yaşadığı aile içi gerilim sebebiyle dönemin ünlü starı ablası Neşe Karaböcek'in takma soyadını 1972 yılında mahkeme kanalı ile alarak resmileştirdi. 70'li yıllarda Anadolu Pop Folk olarak adlandırılan türküler seslendiren Gülden Karaböcek, o dönem ayrıca "Yaralı Kalp", "Anca Beraber Kanca Beraber", "Taka Taka", "Dur Bırakma Beni" gibi aranjmanları başarıyla seslendirdi.  "Non Ce N'est Pas Fini" nin Türkçe sözlüsü Dur Bırakma Beni[2] adlı şarkıda Gülden Karaböcek'e vokalde Nilüfer ve Füsun Önal eşlik eder. Gülden Karaböcek, o dönem Onno Tunç, Norayr Demirci, Esin Engin, Süheyl Denizci Orkestrası gibi başarılı müzisyenlerle birlikte çalıştı. Gülden Karaböcek, 70'li yılların ilk yarısında Aşık Veysel, Aşık Mahzuni Şerif, Neşet Ertaş, Aşık Nesimi Çimen, Aşık Mevlüt İhsani gibi ozanların eserlerini başarıyla seslendirir. Arif Sağ, Selahattin Bölük, Yücel Paşmakçı, Bedir Çağlayan gibi Türk Halk Müziği'nin duayenleriye çalışan Gülden Karaböcek bu dönemde Aşık Veysel'den "Derdimi Dökersem Derin Dereye" Aşık Mahzuni Şerif'ten "Mehmet Emmi", "Dumanlı Dumanlı", "Nem Kaldı", "Dokunma Keyfine Yalan Dünyanın", "İşte Gidiyorum Çeşm-i Siyahım ve "Yalancısın", Sabahattin Ali'den "Aldırma Gönül"  Ali Ercan'dan "Adaletin Bu mu Dünya", Neşet Ertaş'tan "Gönül Dağı" ve "Sarmaşık Güllere Dolandım", Aşık Mevlüt İhsani'den "Oy Beni Beni" ve "Oy Bende Yare Bende", Selahattin Bölük'ten "Gel Bari Bari", Pir Sultan Abdal'dan "Dostum Dostum", Aşık Ali İzzet Özkan'dan "Şu Sazıma Bir Düzen Ver" gibi eserleri seslendirdi.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.