[tag] Haberleri |İlkses Gazetesi - Son Dakika [tag] Haberleri

#serebral palsi

serebral palsi haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, serebral palsi haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Çocuğunuzda bu eksiklikler varsa dikkat! Serebral Palsi olabilir Haber

Çocuğunuzda bu eksiklikler varsa dikkat! Serebral Palsi olabilir

Çocuklarda engelliliğe en sık neden olan durumların başında, halk arasında beyin felci olarak da bilinen Serebral Palsi geliyor. Çocuk Nöroloji Uzmanı Doç. Dr. Cem Paketçi, hastalığın sebeplerini ve belirtilerini tüm yönleriyle anlattı. Serebral Palsi’nin ülkemizde bin doğumun 5’inde görüldüğünü aktaran Doç. Dr. Paketçi, “Serebral Palsi, hareket etmemizi sağlayan kasları, solunum sistemini, mesane bağırsak kontrolünü, yemek yemeyi ve konuşmayı etkileyebilir. Bazı çocuklarda bu durum yürüme çağına kadar ya da daha büyük yaşlara gelene kadar belirti vermeyebilir. Çocuklardaki belirtileri arasında oturmada, emeklemede ve yürümede gecikme görülebilir” dedi. Nadiren de olsa doğumdan sonra hasar almasıyla ortaya çıkar Serebral Palsi’nin ortaya çıkmasında bazı risk faktörlerinden söz edilebileceğini ifade eden Doç. Dr. Paketçi, “Her zaman neden bulunamamakla birlikte, gebelikte veya doğum sırasında yaşanan sorunlar, prematüre doğumlar önemli risk faktörlerini oluşturmaktadır. Düşük doğumlar, ikiz ya da üçüz gebelikler de Serebral Palsi’ye sebep olabilir. Beynin bazı bölgelerinin gerek doğumdan önce, gerek doğum sırasında, nadiren de olsa doğumdan sonra hasar almasıyla ortaya çıkar” diye konuştu. Davranış problemleri de gerekli terapilerle tedavi edilmelidir Hastalığın tanısının nasıl konulduğu hakkında bilgi veren Doç. Dr. Paketçi, “Hastanın gelişiminde bazı gerilikler söz konusu olabilir. Özellikle zamanında başını tutamayan, oturamayan, emekleyemeyen, yürüyemeyen, kollarını ve bacaklarını olması gerektiği şekilde hareket ettiremeyen bebeklerde bu durumdan şüphelenilebilir. Hastanın hareket koordinasyonunda bozukluklar, kaslarda sertlik ya da gevşeklik görülebilir. Ancak bu bulgular her zaman ilk muayenede saptanamayabilir. Özellikle çocukların hızlı geliştiği ilk iki yılda bu bulgular zaman içerisinde ortaya çıkabilir. Günümüz şartlarında beyindeki hasarları onaracak ya da ortadan kaldıracak kanıtlanmış bir tedavi yöntemi yoktur. Ancak bu hastalığa eşlik edebilecek sorunların tedavisi yapılabilir. Bunlardan biri olan epilepsi, ilaç tedavisi uygulanarak tedavi edilebilir. Öte yandan hastalarda beslenme ve kilo alımı da son derece önemlidir. Davranış problemleri de gerekli terapilerle tedavi edilmelidir” dedi.

Her yıl 6 bin çocuk beyin felci oluyor Haber

Her yıl 6 bin çocuk beyin felci oluyor

Serebral Palsinin genellikle doğum sırasında ya da 0-2 yaş arasında ortaya çıkan bir hastalık olduğunu belirten Uzm. Dr. Mehmet Gündüzalp, Türkiye’de her yıl 6 bin çocuğa Serebral Palsi tanısı konulduğunu söyledi. Serebral Palsi hastalığını “Çocukluk çağında sık görülen yaşam boyu süren, özellikle hareket ve postürü etkileyen, ilerleyici olmayan ancak kalıcı bir gelişimsel bozukluk” olarak tanımlayan Gündüzalp, “Motor yetersizliğine sıklıkla görme ve işitme azlığı gibi duyusal, mental retardasyon gibi bilmek ile alakalı, dil gelişimindeki gerilik gibi iletişim, algılama, dikkat azlığı, hiperaktivite gibi davranış bozuklukları, epilepsi ve ikincil olarak gelişen kas-iskelet sorunları eşlik edebilir” dedi. "Serebral Palsiye neden olan lezyon değişmez ve yaşam boyu devam eder" Düşük doğum ağırlıklı olan bebeklerde Serebral Palsi sıklığının 70 kat arttığını belirten Uzm. Dr. Gündüzalp, “Gelişimsel, genetik, metabolik, iskemik, enfeksiyon ve kazanılmış etiyolojik nedenlere göre farklı nörolojik keşifler gösterir. Serebral Palsi serebrum, serebellum ve beyin sapını içine alan bir motor bozukluktur. Serebral Palsiye neden olan lezyon değişmez ve yaşam boyu devam eder. Dünyadaki sıklığı bin canlı doğumda 1,3-3; erkek-kız oranı ise 1,4/1 olarak bildirilmektedir. Düşük doğum ağırlıklı prematürelerde (1500 gram) Serebral Palsi sıklığı 70 kat artmaktadır. Gestasyon yaşı küçüldükçe sıklığı artmaktadır. Türkiye’deki sıklığı ise 2-16 yaş grubunda 1000 canlı doğumda 4,4 olarak bildirilmektedir. Ülkemizde her yıl 6 bin çocuğa bu hastalığın tanısı konmaktadır. Epidemiyolojik çalışmalara göre en fazla risk faktörü yüzde 70-80 doğum öncesinde, yüzde 10-20 ise doğum ve sonrasında bildirilmektedir. Hastaların yüzde 20-30’unda ise etiyoloji gösterilememektedir” diye konuştu. Serebral Palsinin mutlak tedavisinin bulunmadığını belirten Uzm. Dr. Mehmet Gündüzalp, “Serebral Palsi tanısının konulması sosyoekonomik düzeyi yüksek ülkelerde 12-24 aya kadar, düşük ülkelerde ise beş yaşa kadar gecikmektedir. Tanı için detaylı pre/peri ve postnatal öykünün alınması, psikomotor gelişim özelliklerinin değerlendirilmesi ve detaylı nörolojik muayene yapılması gereklidir. Üçüncü aydan sonra asimetrik el kullanımı ya da iki yaşından önce bariz el tercihinin olması yine unilateral SP için önemli bir klinik keşiftir. Serebral Palsinin mutlak tedavisi yoktur. Fizyoterapi, konuşma terapisi, ergoterapi ve medikal tedavisi ve cerrahi tedavi yöntemleri hastaların maksimum potansiyellerine ulaşmalarına yardımcı olabilir” ifadelerine yer verdi. BU HABER DE DİKKATİNİZİ ÇEKEBİLİR: Bebeklerde Neden Gaz Sancısı Olur? Bebeklerde Gaz Sancısına Ne İyi Gelir?

Serebral palside ailelere düşen roller Haber

Serebral palside ailelere düşen roller

Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Dr. Beyhan Yenerkol, serebral palsi hastalığı hakkında bilgi verdi. Yenerkol, “Serebral palsi halk arasındaki deyimi ile beyin felcidir. Çocuklarda gördüğümüz bir hastalıktır. Çocuklar doğduktan sonra 18 aya kadar beyin gelişimlerinin büyük kısmını tamamlarlar. Ama 6 yaşına kadar bu gelişim devam eder. Çocuktaki bu hasar kalıcı bir bozukluk oluyor. Çocuk yürüyemeyebiliyor, konuşamayabiliyorlar, beyinsel bozukluklar olabiliyor, yutkunamayabiliyorlar. Daha hafif vakalarda sadece parmak ucuna basarak yürüme şeklinde karşımıza çıkabiliyor" dedi. Aile çocuğun gelişimine dikkat etmeli Hastalığın tanısında ailelere büyük görev düştüğünü vurgulayan Yenerkol, şunları söyledi: “Serebral palside erken tanı çok önemli. Erken tanıda bulunabilmek için anne-babanın bir çocuğun normal gelişimini bilmesi gerekiyor. Çocuk 0-3 ay arasında başını tutabilmeli. 4 aylık bebek sırtüstü yatarken yan dönebilmeli. 6 aylık bir bebek desteklendiğinde oturabilmeli. 8 aylık bebek artık desteksiz oturabilir. 9'uncu ayda bebek emeklemeye başlar. 10-11 ayda tay durabilir, 12-14 aylar arasında yürüyebilir. 2 yaşında olduğunda merdivenleri inip çıkabilir. 2 buçuk yaşına gelen çocuk zıplayabilir. Eğer anneler çocuklardaki bu gelişimi biliyorlarsa bir sorun olduğunu fark edebilirler. Ailelerin bilinçli olması şart. Halk arasında ‘erkek çocuğu geç yürür, geç konuşur' diye düşünüyorlar. O yüzden geç farkına varabiliyorlar. Eğer hafif bulgular varsa çocuk öyle büyüyüp gidiyor.” Çocuk hareket edemez hale gelebilir Erken tanı ve tedavi ile hastalığın ilerleyişinin büyük oranda durdurulacağını söyleyen Yenerkol, “Çocuk tedavi edilmezse zamanla adalelerde tutulmalar, eklemlerde bozukluklar gelişiyor. Adaleler rehabilitasyon ile çalıştırılmazsa zayıflar. O kol veya bacakta kısalık gelişebilir, eklemlerde bozukluk olabilir. Çocuk hareket edemez hale gelebilir. Tedaviye erken başlanmışsa birtakım eklem kısıtlılıkları gelişmeden önlem alabiliyoruz” diye konuştu. Son teknoloji cihazlar ile tedavi Fizyomer, 18 yıldır rehabilitasyon uygulayarak serebral palsili çocukları tedavi etmektedir. Serebral palsi tedavisinde son teknoloji cihazların kullanıldığına da değinen Rehabilitasyon Uzmanı Dr. Beyhan Yenerkol, “Serebral palsi tedavisinde aktif yürüme robotunu kullanıyoruz. Bunun yanı sıra sanal gerçeklik cihazlarımız var. Bu özellikle oyunla karışık aktif hareket etmeyi sağladığı için çocuklar tarafından da çok seviliyor. Terapi havuzumuzu kullanıyoruz. Ayrıca Uzay Terapi cihazımız var. Bu cihazda çocuk bir kafes içinde özel giysi ve kemerlerle bağlanıyor, bu şekilde yürüyor. Çocuk yürüyebildiğini görüyor ve bu çocuğu motive ediyor ve gelişmeyi hızlandırıyor” şeklinde konuştu. Yürümek mümkün Son olarak tedavi sonuçlarında yaşanan gelişmeleri aktaran Yenerkol, "Çok sayıda serebral palsili çocuğumuzun çeşitli rehabilitasyon programları ile gelişimlerini destekliyoruz, sağlıklı bir şekilde gelişmelerine ve yürümelerine yardımcı oluyor. Örneğin rehabilitasyon programı ile başını tutamayan bir bebek başını tutabiliyor, oturamayan oturabiliyor, yürüyemeyen de bazen kısa, bazen de uzun süreçte yürüyebiliyor. Rehabilitasyon bir ekip işidir. Fizik tedavi ve rehabilitasyon uzmanlarımız, fizyoterapistler ve aileler hep birlikte hareket etmelidir" ifadelerini kullandı.  BU HABER DE İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR: Grip aşısında önemli uyarılar

Tek parmağı ile hayata tutundu Haber

Tek parmağı ile hayata tutundu

İkiz kardeşi ile dünyaya gelen ancak doğum sırasında oksijensiz kaldığı için yüzde 92 engelli olarak serebral palsi tanısı alan 23 yaşındaki Münevver Büşra Ekinci, adeta tek parmağı ile hayata tutundu. İlkokulu örgün eğitimle okuyan, ortaokul ve liseyi ise evde eğitimle bitiren Ekinci, kalem tutamadığı için bilgisayar üzerinden tek parmağı ile derslerine çalıştı. Kendisine evde eğitim veren edebiyat öğretmeni İlknur Gökgöz ise ondaki şiir yeteneğini fark etti. Tek parmakla şiirler yazmaya başlayan, oturduğu Çalıkuşu Mahallesi’ndeki Reşat Nuri Güntekin Çocuk Kitaplığında bulunan tüm kitapları okuyan Ekinci, uzaktan eğitimle okuduğu Atatürk Üniversitesi Sosyal Hizmetler Bölümünü üstün başarı belgesi ile bitirdi. Açık öğretimle Anadolu Üniversitesi Sosyoloji Bölümünde okumaya devam eden Ekinci, engelli bireylerin yarıştığı EKPSS’ye de girdi. Atamasını beklerken günlerini okuyarak geçiren Ekinci, Kalpten Nağmeler isimli bir şiir kitabı da çıkardı. Hayatı mücadele ile geçen genç kız, “Tek parmağım, hayata tutunmamı sağladı. Ben başarabildiysem herkes başarabilir” dedi. "Yılmadım, yılmayacağım" Şiir yazmayı çok sevdiğini söyleyen Münevver Büşra Ekinci, “14 yaşından beri şiir yazıyorum. Öğretmenim için bir şiir yazmıştım ve bu vesileyle şiire olan ilgimi fark etti. Ardından bir şiir kitabı çıkardım. Bu yüzden çok mutluyum. Ben başarabildiysem herkes başarabilir. Engelimden dolayı yazı yazamadığım için tek parmakla şiir yazdım. Tek parmağım, hayata tutunmamı sağladı. Engelimden dolayı bir takım zorluklar elbette yaşadım. Çevremde bana ‘Yapamazsın’ diyenler de oldu ama ben yılmadım ve yılmayacağım. Üniversiteyi bitirdim, EKPSS’ye girdim. Eğer atanırsam ve insanlara yardım edebilirsem ne mutlu bana. Ben bu yola azmederek geldim. Bu yolda annem, babam ve öğretmenim de bana çok destek oldu. Onlara çok teşekkür ederim" dedi. "Onunla gurur duyuyorum" Ekinci'nin annesi Şerife Ekinci ise “Büşra çok azimli biri. Onun azmi, cesareti, özverisi bize de ilham oluyor. Biz de onun gibi mücadele ediyoruz. İlkokulu örgün eğitimle okudu. Ben de onunla okula gittim, onun yazamayan eli oldum. Daha sonra bilgisayar kullanmayı öğrendi. Tek parmağı ile ödevlerini yapabildi. Ortaokulu ve liseyi evde eğitimle bitirdi. Üniversiteyi engelinden ötürü örgün eğitimle okuyamayacaktı. Bu yüzden 4 yıllık Atatürk Üniversitesi Sosyal Hizmetler Bölümünü uzaktan eğitimle okudu. Büşra okumaya doymadı. Son senesinde açık öğretimden sosyoloji bölümü okumaya karar verdi. Şu anda sosyoloji bölümü 2. sınıfta okuyor. Eğitimi sürerken bir yandan da EKPSS’ye girdi. Şu anda atama bekliyoruz. Ayrıca çıkardığı şiir kitabı da bizi çok mutlu etti. Bir anne olarak onunla gurur duyuyorum. Ona verdiğimiz emeklerin karşılığını fazlasıyla verdi" diye konuştu. Büşra başarı merdivenlerini çıkarken onu hiç yalnız bırakmayan edebiyat öğretmeni İlknur Gökgöz de, “Büşra ile yollarımız, lise 1’de ona evde eğitim verdiğimde kesişti. Büşra’nın yüzde 92 düzeyinde engelli olduğunu gördüm ve ‘Bu çocuğa destek olmalıyım’ dedim. Büşra zeki bir kızdı. Dersi anlamasında herhangi bir eksiklik yoktu. Sadece konuşamıyordu ve kalem tutamıyordu. Derslere başladığımızda Büşra’nın şiire olan ilgisini fark ettim. Ders işlerken doğaçlama olarak dörtlükler oluşturuyordu. Bu yüzden onunla şiir yazmaya karar verdik. Tek parmakla bilgisayar üzerinden şiirler yazmaya başladı. Lise dönemi boyunca mahallede bulunan kütüphanedeki bütün şiir kitaplarını, bütün romanları okudu. Büşra eğitim hayatı boyunca şiir okuyan, şiir yazan, edebiyata ilgisi olan, notları da 100’den aşağıya düşmeyen bir öğrenciydi. Üniversitesini de üstün başarı belgesi ile bitirdi" ifadelerini kullandı. Gökgöz, Büşra’nın şiir kitabının çıkmasına destek veren Karabağlar Kaymakamı Cemil Özgür Öneği, İzmir İl Milli Eğitim Müdürü Mücahit Yentür ve Karabağlar İlçe Milli Eğitim Müdürü Metin Ender Karabulut’ a teşekkür etti. İHA

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.