[tag] Haberleri |İlkses Gazetesi - Son Dakika [tag] Haberleri

#şiir

şiir haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, şiir haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

YAZIDER'den müzik ve şiir dinletisi Haber

YAZIDER'den müzik ve şiir dinletisi

Yazı Dükkanı Akademik Etkinlikler Derneği (YAZIDER) tarafından, Dünya Şiir Günü kapsamında bir etkinlik düzenlendi. Bornova Belediyesi Altındağ Atatürk Kültür Merkezi Sivil Toplum Yerleşkesi’nde düzenlenen etkinliğin sunumunu Semihat Karadağlı yaptı. Etkinlikte müzik ve şiir dinletisi gerçekleşti. Türk Sanat Müziği (TSM) solisti Sinnor Arslan’ın popüler TSM parçalarını okumasıyla başlayan etkinlikte, dünya şiir günleri nedeniyle tanınmış sanatçıların yayınladığı şiir bildirileri okundu. Gazetemizin yazarlarından Uzm.Dr. Mustafa Torun da etkinlikte şiir okudu. ŞİİR EVRENSELDİR Etkinliğin açılışında konuşan YAZIDER Başkanı Recai Oktan, şunları söyledi: “Yazı Dükkanı Akademik Etkinlikler Derneği, hedeflerini her zaman yüksekte tutmuştur ve bu hedeflere de birer birer ulaşıyoruz. Tabi ki bu sizlerin yani bize destek veren arkadaşların sayesinde. Bugün konumuz şiir. Şiir hayal edebildiğimiz, düşünebildiğimiz bütün güzelliklere ulaşabilen ve oradan da daha güzel yerlere evrilen bir çalışmadır. Şiir bir bakıyorsunuz opera, bir bakıyorsunuz tiyatroda karşımıza çıkıyor. Bu yönleriyle şiir evrensel boyuttadır. Bir Fransız genci benim topraklarımda yazılmış şiiri anlayabilmeli. Şair, iyi şiir okuyan değildir. Şair, esinlenerek yazan kişidir. Bu açıdan bana göre en önemlisi; şiir hem yazan için hem de okuyan için emek ister. Bu yüzden şair taklit tuzağına düşmemeli. Ondan sonrası kolay. Ondan sonrası düzelebilir. O açıdan, umarım gelecek yıl Yazı Dükkanı Akademik Etkinlikler Derneği bu etkinliği gelenekselleştirir.”

Türk şiirinin unutulmaz ismi Nilgün Marmara kimdir? Haber

Türk şiirinin unutulmaz ismi Nilgün Marmara kimdir?

Türk şiirine kazandırdığı ölümsüz eserlerle hafızalara kazınan ve birçok kişinin ilham kaynağı olmayı başaran Nilgün Marmara kimdir? Edebiyat dünyasında son derece önemli bir yere sahip olan Nilgün Marmara’nın hayatı hakkında merak edilenleri, haberimizin devamında sizin için derledik. Nilgün Marmara kimdir? Nilgün Marmara, Balkan göçmeni bir ailenin kızı olarak 13 Şubat 1958'de İstanbul, Moda'da dünyaya geldi. Babası Fikri Marmara, bir Marksist ve muhasebe müdürüydü; annesi ise Vidin'den İstanbul'a göç etmişti.Kadıköy Maarif Koleji'nde lise eğitimini tamamladıktan sonra İstanbul Üniversitesi’ne başlayan Nilgün Marmara, siyasi nedenlerle İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi'nde başladığı üniversite eğitimine devam edemedi. Boğaziçi Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı bölümünü kazandı ve eğitimini burada sürdürdü. Sylvia Plath'in Şairliğinin İntiharı Bağlamında Analizi başlıklı teziyle 1985'te buradan mezun oldu. Mezuniyetinin ardından bir tatil köyünde çalışmaya başladı, ancak iş hayatı uzun sürmedi. Farklı şirketlerde sekreterlik yapmasının ve Mısır Konsolosluğu'nda memurluk görevlerinde bulunmasının ardından, 1982'de endüstri mühendisi Kağan Önal ile evlendi. Nilgün Marmara, eşinin işi nedeniyle Libya'ya taşında ve burada 16 ay yaşadı. Nilgün Marmara nasıl öldü? Nilgün Marmara 13 Ekim 1987 tarihinde, henüz 29 yaşındayken, kaldığı evin balkonundan atlayarak intihar etti. Bu trajik olayın ardından Ece Ayhan, "Aldırma! İntiharın parasız yatılı küçük zabit okullarında." dizeleriyle ona seslendi. Ölümünün ardından çeşitli şairler ve yazarlar, Nilgün Marmara'ya dair eserler kaleme aldılar. Ferda Erdinç, onu "üstü ağır oturaklı bir kadın, altı ayak parmakları birbirine bakan bir çocuk" olarak tanımlarken, Cemal Süreya da Nilgün'ün ölümünü "bu dünyayı başka bir hayatın bekleme salonu ya da vakit geçirme yeri olarak görmesi" olarak yorumladı. Cezmi Ersöz, ölümünün ardından ona ithaf ettiği bir kitap yazarken, Seyhan Erözçelik de onun için bir şiir kaleme aldı. Nilgün Marmara intihar mektubunda ne yazdı? Nilgün Marmara intihar etmeden önce, değer verdiği insanlara ithafen bir intihar mektubu yazdı. Bu mektupta, “Çocukluğun kendini saf bir biçimde akışa bırakması ne güzeldi. Yiten bu işte! Bu tükenişle hiçbir yeni yaşama başlanamaz, bu nedenle tüm sevdiklerime elveda diyorum.” İfadelerine yer verdi.

Sapanca Şiir Akşamlarından muhteşem final Haber

Sapanca Şiir Akşamlarından muhteşem final

Sanatın ve şiirin şehri Sakarya’da 22’nci kez düzenlenen Uluslararası Sapanca Şiir Akşamları muhteşem bir kapanışla son buldu. Yurt içi ve yurt dışından gelen söz ustası 22 şairin ruhlara dokunan şiirlerini seslendirdiği akşamda doyumsuz bir şiir dinletisi yaşandı. Sakarya’nın 22’nci kez ev sahipliği yaptığı Uluslararası Sapanca Şiir Akşamları muhteşem bir kapanışla son buldu. Sapanca SGM’de gerçekleştirilen kapanış programı Sedat Anar’ın santur dinletisiyle başladı. Kulakları mest eden dinleti programı sonrası yurt içi ve yurt dışından gelen söz ustası 22 şair ruhlara dokunan şiirlerini seslendirdi. Çok sayıda sanatseverin katıldığı kapanış programında tüm şairlere hediyeler takdim edildi. ETKİNLİK 3 GÜN SÜRDÜ Sakarya’nın ev sahipliğinde düzenlenen 22. Uluslararası Sapanca Şiir Akşamları 3 gün süren etkinliklerin ardından son buldu. Kosova, Makedonya, Bulgaristan ve Türkiye’nin dört bir yanından gelen 22 şairin şehir genelinde liselerde, üniversitelerde, ilçelerde ve Büyükşehir işletmelerinde sanatseverlerle buluştuğu dev program Sapanca’da son buldu. Aileden sevgiliye, ormanlardan denizlere, kuşlardan ağaçlara kadar duygulu, içten şiirlerin paylaşıldığı akşamda tüm şairler tek tek sahnede şiirlerini seslendirdi. Uzak ve yakın birçok kentten gelen şairler böylesi bir akşamın düzenlenmesinde emeği geçen herkese teşekkürlerini sundu. Bu haber de ilginizi çekebilir: Sakarya'da 80 köpeği boş araziye bıraktılar

Şiire yeni bir soluk; ‘Rüzgarla Gelenler’ Haber

Şiire yeni bir soluk; ‘Rüzgarla Gelenler’

‘’Başarı, Dün, Bugün, Yarın’’ ve ‘’ Akıl Fırtınası’’ kitaplarından sonra uzun süre ara verdiği şiir yolculuğuna son kitabı ‘’Rüzgarla Gelenler’’ ile devam eden yazar Mustafa Tuğrul Edis; hayal ve duygu dünyasından yansıyan yaşanmışlıkları okuyucularına sözcüklerle imgelediği şiirlerinde sunuyor.  İlk şiir kitabını 1998 yılında okuyucuları ile buluşturan ve bu güne kadar kişisel gelişimden, yaşanan hayat öykülerine kadar çeşitli konularda edebi değer taşıyan 14 kitap yayınlayan yazar Mustafa Tuğrul Edis; son şiir kitabı ‘’Rüzgarla Gelenler’’de  51 adet özgün şiirini bir araya topladı. Hayal Yayınları tarafından hazırlanan ve yayınlanan kitabın yayın yönetmenliğini Özgen Kılıçarslan Danyal, editörlüğünü ise Burak Çapan üstlendi. Bugüne kadar birçok edebi dergide şiir ve yazıları yayınlanan yazar Mustafa Tuğrul Edis, dokuz yıl ara verdiği şiirin kendi yazın hayatı içerisinde ayrı bir önem ve yeri olduğunu vurguluyor.  Başarılı yazar Mustafa Tuğrul Edis ile çocukluğunun geçtiği ve hala yaşamını sürdürdüğü İzmir’in şirin ilçesi Urla’da buluştuk ve şiire dair pek çok şeyi konuştuk. Geçmişten günümüze izler taşıyan büyüdüğü sokaklar ve bahçeler içerisinde aldığı ilhamla beslenen yazar şiirlerinde okuyucularını insan doğası ve yaşama, yaşanmışlıklara ve onların insan üzerinde bıraktığı izlere dair farklı duygu ve düşünceler arasında benzersiz bir yolculuğa çıkarıyor. Şiirlerinde okuyucusunu sözcüklerle gerçekleştirdiği imgelemeyle hikayenin içine çeken ve ortamdan alıp adeta şiirdeki duygunun rüzgarında sürükleyen şair Mustafa Tuğrul Edis; yaşamla şiiri iç içe düşünüyor. Nefes aldığı her an günlük rutinlerin içerisinde gözlerden kaçan, farkında olmadan sadece seyredilen bir manzara, bir fotoğraf karesi belki kısa bir diyalog bile kendisi için ilham kaynağı olarak başka bir şiirin ilk izleği olabiliyor. Yazın hayatında yaşamın içinden beslendiğini ifade eden şair, kimi zaman hayal dünyasından bir olgunun kelimelere dökülerek şiire yansıdığını söylüyor. Ortaya çıkardığı farklı içerikte kitaplar üzerinde çalışırken araya giren şiirin kendisini rahatlatarak düşünsel açıdan da zihnini açtığını belirten yazar, şiirin kendisi için diğer edebi türlerden apayrı bir yeri olduğunu anlattı. Bitmeyen bir yolculuk olarak tanımladığı şiir için, arada durup mısralarıyla hayatı sorguladığını ifade eden şair birçok duyguyu en doğru şekilde ancak şiirle anlatabildiğini söylüyor.Şairin son kitabı ‘’Rüzgarla Gelenler’’ Hayal Yayınları imzasıyla kitap evlerinde okuyucularını bekliyor. Mustafa Tuğrul Edis Hakkında: Edirne’de doğdu, çocukluğu İzmir Urla’da çevresinde geçti. Rumeli kökenli geniş bir aileden geldiğinden masallar, efsaneler ve öykülerle büyüdü. Babası şair ve öğretmen, dolayısıyla küçük yaşta yazmaya ve not almaya alıştı.  İlk şiir kitabını 1998 yılında çıkardı. 2006 yılında bir fotoğraf sergisi açtı. Uzun yıllar uluslararası faaliyet gösteren yabancı firmalarda görev aldı. Organizasyon, kalite, yönetim sorunları üzerine teori ve pratiği birleştiren, sonuç almaya ve sinerji oluşturmaya yönelik çalışmalarına hız verdi.Antarktika dahil beş anakara üzerinde farklı ülkelere seyahat etti. İki arkadaşıyla birlikte İzmir’de GT Art & Interiors sanat galerisi bulunuyor. Deneyimlerini, düşüncelerini ve hayallerini paylaşmayı, sabırla bekleyerek keşfetmeyi seviyor. Başarının özüne yolculuğun, geleceği değiştirmek için birlikte çalışmak ve inanmak olduğu düşüncesiyle, amacına ulaşmak en büyük hedefidir.Academy of Management üyesi. Evli ve iki çocuğu var. İngilizce biliyor. Bu haber de dikkatinizi çekebilir... Bir mahalle, istasyonunu savunuyor!

İzmir, şiir ve sanata bu buluşmayla doydu Haber

İzmir, şiir ve sanata bu buluşmayla doydu

Bir haftadır Kordon, Bostanlı, Karantina Meydanı ve Foça'da yapılan etkinliklerde İzmirliler şiir dinletileri, klasik müzik konserleri, canlı heykel performansları, mim gösterileri, şiir/mask sunumları ve ateş danslarını izleme imkanı buldu. Şiiri ve sanatı alanlara ve sokaklara taşımak amacıyla, toplam yüz yirmi sanatçı, kendi alanlarına ait birbirinden zengin performanslar sundu. ''BU KENTE SANAT ÇOK YAKIŞIYOR'' “İnsanlar sanata zaman ayıramıyorlarsa, sanat ve şiir insanlara gider” anlayışından yola çıktıklarını belirten projenin koordinatörü şair ve yazar Namık Kuyumcu “Yıl içinde de kentin önemli merkezlerinde etkinliklerimizi sürdüreceğiz. İzmir, çok önemli bir Akdeniz kenti. Şiir ve sanat bu kente çok yakışıyor. Geçtiğimiz yıllarda vapurlarda, metro istasyonlarında ve alanlarda yaptığımız etkinlik; bu yıl gelişerek daha çok sahiplenilmiştir. Her yıl İzmir'de yaşayan hemen her şairin yer almasını amaçlayan Buluşma, sanatta ve şiirde popülizm ve kolaycılığın dışında durmaktadır. İyi şiirlerin ve sanat gösterilerinin halkla buluşarak hayata dahil olması önemlidir. Bunu etkinliğimize emek veren katılan şair arkadaşlarımız ve İzmirli sanatseverlerle başarmanın sevincini yaşıyoruz" dedi. ''ŞİİR VE SANATIN GÜCÜNÜ GÖRMEK GÜZEL''  APİKAM Müdürü Tuğba Kılıçkaya da "Buluşmaya ev sahipliği yapmaktan sevinç duyuyoruz. Büyükşehir Belediye Başkanımız Tunç Soyer'in açtığı yolda, şairlerle birlikte yürümek İzmir'e çok yakıştı. Şiirin ve sanatın gücünü hep birlikte görmek güzel. Başta Namık Kuyumcu olmak üzere emeği geçen tüm şairleri ve sanatçıları kutluyoruz" diye konuştu. Etkinliğin son akşamında, şairler Neslihan Yalman, Coşkun Şimşekli, Neval Savak, Erkut Tokman, Mehmet Özceylan, Eylem Te, Tuğçe Yerdelen ve Namık Kuyumcu bir şiir kendilerinden, bir şiir de ustalardan okuyarak buluşmayı renklendirdiler. Son bölümde çimlerin üstünde sahneye çıkan dans sanatçıları Melek Bilgili ve İris Deniz, şiirli ateş danslarıyla izleyicilere renkli dakikalar yaşattı. HABER MERKEZİ

Kocagül’den zamansız dizeler: Mevsimsiz Haber

Kocagül’den zamansız dizeler: Mevsimsiz

ÇAĞLA GENİŞ-RÖPORTAJ 1973 yılında Hatay Dörtyol’da dünyaya gözlerini açan Hatice Suna Kocagül’ün sözcüklerle yakın ilişkisi henüz küçük bir çocukken başladı. Doğayla iç içe bir yaşamın ortasında, eteğinden bir an olsun ayrılmadığı babaannesinin ağzından çıkan hikaye ve masallarla kalbini doyurdu. Sözcüklere duyduğu açlıkla zamanla adeta bir kitap kurduna dönüşen Kocagül, ortaokulda yazdığı “Her şey vatan için” isimli üç perdelik piyesle okul yarışmasında birinci oldu. Ardından hikayeler, denemeler derken, kaleminin daha çok şiire doğru evrilmeye başladığını fark etti. Bugüne kadar aklından ve kalbinden süzerek biriktirdiği dizeleri, sevdiği ve saydığı isimlerin yüreklendirici desteğini de aldıktan sonra bir kitapta toplamaya karar verdi. 2017 yılından beri İzmir Valiliği İl Sosyal Etüt ve Proje Müdürü olarak görev yapan Kocagül, “Mevsimsiz” adını verdiği ilk kitabını şiir sevenlerle buluşturdu. Kitapyurdu etiketiyle yayınlanan ve içinde 38 şiirin yer aldığı kitap, zaman ölçütlerinden bağımsız ve boyutsuz olarak aslında herkese kendini anlatıyor ve ‘mevsim sizsiniz’ diyor. Şiirlerinin temelini aşk, acı, ayrılık, ölüm, hayal kırıklığı, umut, mutluluk, mutsuzluk yani insana dair her şeyin oluşturduğunu anlatan Kocagül ile ‘Mevsimsiz’i konuştuk. KALEMİMİN ŞİİRE EVRİLDİĞİNİ FARKETTİM -Okurlar için, sizi kısaca tanıyabilir miyiz? 1973 yılında Hatay Dörtyol’da doğdum. Okumaya ve yazmaya olan merakımın ilk tezahürü, ortaokul 1’nci sınıfta kaleme alıp okuldaki yarışmada birinci olduğum “Her Şey Vatan İçin” isimli üç perdelik bir piyestir. Ortaokuldan sonra Maliye Meslek Lisesi’ni kazanarak geldiğim, küçük yaşlardan beri özel bir sevgi duyduğum ve hayallerimi süsleyen İzmir’de, 17 yaşında gümrük teşkilatında memuriyete başladım. Dokuz Eylül Üniversitesi İİBF İktisat Bölümü mezunuyum. İkinci lisansımı Anadolu Üniversitesi AÖF Sosyoloji Bölümü’nde tamamladım. 2017 yılından beri İzmir Valiliği İl Sosyal Etüt Proje Müdürü olarak görev yapmaktayım. -Sözcüklerle yakın bir ilişkiniz olduğunu ne zaman ve nasıl keşfettiniz? Şiirin hayatınızdaki yerini nasıl tanımlarsınız? Sözcükleri işitsel olarak sevmeye, özlemeye, beklemeye, kavuştuğumda mutlu olmaya başladığımda okul öncesi çağlardaydım. Rahmetli babaannemin eteğinin peşinde, doğayla iç içe bir yaşamın ortasında, onun ağzından çıkacak envai çeşit masalları, hikayeleri, destanları, manileri dinlemek inanılmaz bir haz verir, kalbimin doyduğunu hissederdim. Kompozisyonlarım öğretmenlerim tarafından çok beğeniliyordu, çoğunlukla birinciliği kimseye bırakmıyordum. Fakat eser diyebileceğim ilk çalışmam ortaokul birinci sınıfta okuldaki yarışmaya katılmak için yazdığım “Her şey vatan için”  isimli bir piyesti ve son derece kurallarına uygun bir şekilde üç perdelik bir oyun yazmıştım. Yarışmada birinci oldum. Sonra hikayeler, denemeler, piyesler derken kalemimin daha çok şiire doğru evrildiğini fark ettim. Sanırım laf anlatmak değil söz söylemek istiyordum. Şiire sevgim okur olarak hep vardı. Yıldızlar gibi muhteşem şairlerimiz, gökyüzünü avizelendiriyordu zaten. Ve ben o gökyüzünün altındaki yıldız yağmurunun altında olmayı seviyordum. O yüzden hiçbir zaman ben şairim ya da şair olacağım iddiasında ve cüretinde bulunmadım. ISMARLAMA OLMUYOR BU İŞLER -Üretimlerinizde size rehberlik eden ve ilham veren kişi ya da topluluklar var mı? Hayatın ve insanın ta kendisi diyebilirim. Yaşanmadan ya da yaşanılanı gerçekten derinimizde hissetmeden yazılamıyor. Ismarlama olmuyor bu işler. Şaşı baktığınız, sağır kesildiğiniz, kalbinizi kapattığınız hiçbir şey size ilham vermez. Yürekte bir karşılığı olmalı mutlaka. -Nasıl bir yazma pratiğiniz var? “Masamda otururum”, “Mutlaka yanımda defter taşırım” gibi ritüelleriniz var mı? Yanımda mutlaka kalem, kağıt, ajanda gibi şeyler vardır. Telefonumun not defterini de aktif kullanırım. Eskiden uzunca süre aklımda da tutabiliyordum, şimdi şansa bırakmıyorum. Uyku arasında bile geldiyse mutlaka not ediyorum. Ama özel bir konumlama ya da zamanlama yok. Masa başı olur, pencere kenarı olur, yatak olur, sokak olur, araba olur, gece gündüz, sabahın körü, akşamın hüznü, fark etmiyor. Geldiyse gelmiştir… -Şiirlerinizin temelini oluşturan temel konular ve duygular neler? İnsana dair her şey; aşk, acı, ayrılık, ölüm, hayal kırıklığı, umut, mutluluk, mutsuzluk... ‘MEVSİM SİZSİNİZ’ DEMEK İSTEDİM -‘Mevsimsiz’ adlı kitabın çıkış sürecinden bahseder misiniz? Neden adı Mevsimsiz? Ailem ve sevenlerim yıllardır kitap mevzusunu dile getirir dururlardı. Fakat ulu çınarlar gibi yükselen ya da gökyüzünü avizeye çeviren ve yeryüzünde söylenebilecek bütün sözleri en güzel biçimde söylemiş şairlerin dünyasında şiir kitabı çıkarmak hadsizlik gibi geliyordu. Fakat zamanla şöyle bir düşünce de gelişti bende; çocuklarıma annelerinden derli toplu ve anlamlı bir anı bırakmak. Bir gün arkadaşım Ayşegül İnceoğlu ile birlikte Okan Yüksel üstadı ziyaret ettik ve şiir dosyasını kendisine teslim ettik. O, memleketimizin en önemli şairlerinden, benim de hayran olduğum... Hatta onunla aynı gün (15 Haziran) doğmuş olmaktan içten içe hep sevindiğim, Attila İlhan’la yakın çalışma arkadaşlığı yapmış, İzmir’in duayen gazeteci yazarlarındandır. Üstad, şiir söz konusu olduğunda son derece acımasız olduğunu, yaşamı boyunca sadece inandığını söyleyip, inandığını yazdığını beyan ederek dosyamı aldı ve çok değerli şair Yıldız Aktaş ile birlikte değerlendirme yapacaklarını söyledi. Mahcup ve heyecanlı bir bekleyişten sonra onlardan o kadar yüreklendirici ve mutluluk verici bir geri dönüş aldım ki, işte bu kitabın çıkış noktası tam da burasıdır. Bir gün çocuk kitapları yazarı sevgili Dilşat Deniz Kaya geldi ve bu işe resmen el koydu. Süreci baştan sona yöneterek kitabın Kitapyurdu’ndan kısa bir sürede yayınlanmasına vesile oldu. Deniz’e de ayrıca teşekkür ediyorum. Acıların da, sevinçlerin de, aşkların da, savaşların da bilinen zaman ölçütlerinden bağımsız ve boyutsuz olduğuna inanıyorum. Bu nedenle şiirlerimde tarih yok, mevsimsiz. Aynı zamanda kışın mücadelesini, yazın özgürlüğünü, baharın umudunu, sonbaharın hüznünü yaşamı boyunca hercümerç ederek ruhunda taşıyan insana ‘mevsim sizsiniz’ demek istedim. -Kitapta kaç şiir yer alıyor, ne anlatıyor? Yazma serüveniniz devam edecek mi? Kitapta 38 şiir yer alıyor. Şiirler insanın yaşadığı, hissettiği, ürettiği, kazandığı ve kaybettiği şeylere ait bütün sırların teşekkül ettirdiği birer ayna misali yüzüne tutan herkese aslında kendini anlatıyor. Yazma serüvenim devamlılık halinde. Kalemimin ucundan bazen bal damlıyor, bazen zehir, bazen kan, bazen bir şebnem… Aslında ikinci ve üçüncü kitabı dolduracak kadar şiirim mevcut… Ancak şimdi mevsim “Mevsimsiz...”

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.