SES İzmir’den ‘yemek’ boykotu: Şirket değil kamu eliyle verilsin!
Sağlık Emekçileri Sendikası (SES) İzmir Şubesi, hastanelerde yaşanan kalitesiz ve sağlıksız yemek mağduriyeti nedeniyle boykot kararı aldı.
“Sağlıklı ve doyurucu beslenme haktır” çağrısıyla Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Buca Seyfi Demirsoy Eğitim ve Araştırma Hastanesi ve Alsancak Nevvar Salih İşgören Devlet Hastanesi önünde toplanan sağlık çalışanları, yemekhaneye gitmeyerek simit ve ayranla karınlarını doyurdu. Hasta ve hastane çalışanlarının sağlıklı beslenme hakkı için yemek hizmetlerinin kamu tarafından verilmesi talep edilen eylemlerin önemli adreslerinden biri de Alsancak Nevvar Salih İşgören Devlet Hastanesi oldu. Hastane bahçesinde bir araya gelen sağlık çalışanları ellerinde, “Yemekte taşeron şirkete hayır”, “Sağlıklı yemek hastanın da çalışanın da hakkıdır, ve “Yemekhanelerde özelleştirmelere son verilsin” yazılı dövizler taşıdı. Eylemde basın açıklamasını SES İzmir 2 Nolu Şube Yönetici Fatih Özbilgi okudu.
YOK SAYMA EĞİLİMİNİ ORTAYA KOYUYOR
Eksiklikler ve taleplere duyarsız kalındığını belirten Özbilgi, “Sağlık emekçilerinin mali ve özlük hakları ihlal edilip emekleri sömürülürken bir taraftan hastane yönetimi/idarecilerinin hastanelerin ekonomik darlıktan çıkış yolu olarak yemeklerden tasarruf etme eğiliminde olmaları ya da eksiklikler ve taleplere karşı duyarsız kalmaları sağlık emekçilerini değersizleştirme ve yok sayma eğilimini ortaya koymaktadır. Bu eğilim gıda fiyatlarındaki artışla birlikte sağlık emekçilerine çalışırken protein değeri, içindeki kurtlardan ibaret olan âdete ortaçağ koşullarında emekçilere reva görülen beslenme koşulları dayatmasına dönüşmüştür. SES olarak bu sorunu görünür kılmak için daha öncede eylemler, anketler, imza kampanyaları örgütledik. Konuyla ilgili olarak Diyarbakır şubemiz boykot düzenlemiş ve mafyalaşan yemek şirketleri işyeri temsilcimizi yemekhanede silahla yaralanmıştı. Yine çeşitli illerde bu soruna dikkat çekmek isteyen temsilcilerimiz, yemek firmaları tarafından tehdit edilmişlerdi. Bu gelişmeler olurken Sağlık Bakanlığı gözünü kulağını kapatmış şu an olduğu gibi izlemekle yetinmişti. Bu sessizliği, vurdumduymazlığı yemekhaneleri boykot ederek bozuyor ve tüm halkımızın sorunun giderilmesi için bizi desteklemesini bekliyoruz” dedi.
YEMEK HİZMETİ KAMU SUNMALI
Sorunun asıl nedeninin yemekhane hizmetlerinin kamusal olmaktan çıkarılması olduğunu kaydeden Özbilgi, “Sektörde adeta tekelleşen belirli yemek firmaları tarafından yetersiz ve nitelikten çok uzak bir biçimde sunulan yemek ve beslenme hizmetleri sağlık emekçilerinin ağır çalışma koşullarının ihtiyacını karşılamamaktadır. Çeteleşen, tekelleşen bu firmaların ihale yolsuzlukları iki hafta önce yayınlanan Sayıştay raporunda 15 sayfalık bir bölümde yer almıştı. Bu nedenle bizlerden alınan vergilerle karlarına kar katarken bizi aç bırakan özel sektörce sunulan yemek ve beslenme hizmetleri eskiden olduğu gibi kamu tarafından sunulmalı ve taleplerimiz karşılanmalıdır” ifadelerini kullandı.
ÇOK ŞEY İSTEMİYORUZ!
Konuşmasının sonunda sağlık emekçilerinin taleplerini sıralayan Özbilgi, şunları söyledi: “Toplu iş sözleşmeleri çerçevesinde ‘işyerinde verilen yemekler çalışanların çalıştıkları işe göre gereksinim duydukları enerjinin yarısını karşılayacak yeterlilikte olmalıdır’ kuralına uygun düzenlenmelidir. Hastanelerde yemek hizmetleri, kar amacı güden özel şirketlerin elinden alınarak devlet eliyle verilmelidir. Yemekhanede özel şirkette çalışan tüm taşeron işçilerin, kadrolu güvenceli istihdamları sağlanmalıdır. Hijyen kurallarına uygun, yeterli miktarda, kaliteli sağlıklı öğünler çıkarılmalıdır. Hastalara, hastalıklarına uygun çeşitlilik ve doyurucu miktarda öğünler olmalıdır. Hastaların kullandığı çatal kaşık ve tabaklar; sağlıksız yemekte kırılan plastikler değil sağlık koşullarına uygun olanlardan olmalıdır. Radyasyonlu alanlar gibi ağır ve tehlikeli yerde çalışan sağlık emekçileri için diyetisyen ve çalışan temsilcileri ile ortak ara öğün de içeren diyet listeleri düzenlenmelidir. Hastanelerde çalışanların ve hastaların içme suyu sorunu çözülmeli ve kliniklere su arıtma cihazları konulmalıdır. Kişiye özel vegan ve vejetaryen diyetler yapılmalıdır. Çok şey istemiyoruz aslında, çalışırken hak ettiğimizi değeri, kaliteli yeterli ve dengeli beslenmeyi istiyoruz. Yani en temel biyolojik ihtiyacımızın karşılanmasını istiyor ve bu konudaki ısrarımızdan ve mücadelemizden vazgeçmiyoruz.”
BU HABER DE İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR - TEKNOFEST İzmir'de, üçüncü gün etkinliklerle devam ediyor