[tag] Haberleri |İlkses Gazetesi - Son Dakika [tag] Haberleri

#sınav kaygısı

sınav kaygısı haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, sınav kaygısı haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Akademik başarıda sınav kaygısının önemi Haber

Akademik başarıda sınav kaygısının önemi

Uzman Psikolog Tansel Tara Çapar, pek çok öğrencinin yaşadığı sınav kaygısı yani “öğrencinin gerçek performansını göstermesini engelleyen, içerisinde betimsel ve davranışsal özellikler barındıran, çocukta olumsuz duygular hissettiren durum” ile ilgili önemli bilgiler verdi. Sınav kaygısının çocukların öğrendikleri bilgileri sınav sırasında kullanmalarına engel olarak performans düşüşüne neden olduğunu belirten Çapar, ayrıca psikolojik problemleri de beraberinde getirdiğini vurguladı. Sınav kaygısı olan çocukta “huzursuzluk, endişe, tedirginlik, sıkıntı” hislerinin belirginleştiğine dikkat çeken Psikolog Çapar “Ders çalışmada isteksizlik, mide bulantıları, karın ağrıları, ağız kuruluğu, taşikardi ve benzeri belirtiler gözlemlenebilir. Konsantre olmadıklarını dile getirebilir, özgüvende azalma ve değersiz hissetme ile karşılaşılabilir. Uyku ve iştahta bozulmalar görülebilir. Çocuğun ders notlarında gözle görülür bir düşüş gözlemlenir. Ders çalışma eylemini devamlı olarak erteleme, sınav öncesi ve sonrası süreç hakkında konuşmayı reddedebilirler. Okul, ders ve sınavlar hakkında sorular sorulmasından büyük ölçüde rahatsız olurlar. Sınav kaygısı olan çocukların çok çalışmasına rağmen performans düşüklüğü yaşadıkları bilinmektedir. Öğrenciler sınavın içeriği yerine kendilerine odaklanır. Bu nedenle bilgilerini aktaramaz, okuduğunu anlayamaz, düşüncelerini organize etmede güçlük yaşayabilir” diye konuştu. “Bilinçaltındaki korkular kaygıya dönüşebilir” Psikolog Çapar, çoğu öğrencinin sınavları kendi kişiliklerini ölçen bir test olarak gördüğüne değinerek sınavların kişiliği değil, bilgiyi ölçtüğünü hatırlatmak gerektiğini ifade etti. Aksi taktirde çocukların başarısızlık düşüncesini tehdit olarak görerek kaygılarının artacağını belirten Psikolog Çapar sınav kaygısını etkileyen faktörlerin “genetik faktörler, aile içinde verilen yanlış eğitimler, bireydeki iç çatışmalar ve öğrenilmiş tepki olarak kaygı” olduğunu söyledi. Çocuklarda kaygı oluşturan nedenlerden birinin “bilinçaltındaki korkular” olduğunu; bireylerin genellikle korkunun kaynağı olan ilk hatıralarını unutma, bastırma ve reddetme eğiliminde olsa da korkuların kaygı olarak ortaya çıktığını sözlerine ekledi. Çocuğa karşı aile ve öğretmenlerin destekleyici tutumunun önemini vurgulayan Psikolog Çapar “Sınav kaygısı olan çocuk, "Ya başaramazsam", "Kazanamayacağım", "Ya sınavda bayılırsam", "Yapamayacağım" gibi gerçekçi olmayan düşünceler ile kendilerini eleştirebilir. Çocukta, dikkat dağınıklığı, odaklanamama problemi, endişe ve huzursuzluk gibi ruh halleri hissedilebilir. Bedensel belirtilere bakıldığında; mide bulantısı, kalp hızında artış, terleme, titreme vb semptomlar görülebilir. Bu kaygının oluşmasında olumsuz otomatik düşünceler ve çevre baskısı yer aldığı için çocuğa karşı aile ve öğretmenlerin destekleyici tutumu çok önemlidir” dedi. “Başka çocuklarla kıyaslamadan, anlayışla yaklaşılmalı” Ailelerin çocuktan beklentisinin yüksek olmasının da kaygıya yol açabileceğinden bahseden Psikolog Çapar aile, arkadaş ve öğretmenlerinden destek gören çocukların motive olarak başarılarını arttırdıklarını anlattı. Ebeveynlerin çocuklarından beklentilerinin gerçekçi olması gerektiğinin altını çizen Psikolog Çapar şunları dile getirdi: “Aileler çocuğa karşı kıyaslayıcı, otoriter, eleştirici ve baskıcı tutumlar değil empatik ve anlayışlı yaklaşımlar sergilemelidir. Ailenin hedeflerinin gerçekçi ve ulaşılabilir olması durumunda çocuklarda sınav kaygısı kontrol edilebilir düzeye gelir.” “Deneme sınavları moral bozmadan devam etmeyi sağlıyor” Nefes ve gevşeme egzersizlerinin gevşeme ve odaklanma sağlayarak sınav kaygısı ile başa çıkmada yardımcı olduğunu vurgulayan Psikolog Çapar kaygıyı yok sayıp bastırmak yerine kabul edip tanımaya çalışmanın kaygıyı azaltıcı bir yöntem olduğunu belirtti. Araştırmalara göre, çocuğun sınav kaygısıyla yüzleşmesinde olumlu etkileri olan deneme sınavlarının, yapılamayan sorularda moral bozmadan devam edebilme yeteneğini geliştirdiğini sözlerine ekledi. Psikolog Çapar bir diğer faktörün de uyku düzeni olduğuna dikkat çekerek “Sınav senesini bir maratona benzetebiliriz. Bu nedenle uygun saatte yatarak sabah dinlenmiş bir şekilde uyanmak çocuğun enerji depolamasını sağlar. Sınav stresini azaltan bir diğer faktör ise, egzersizlerdir. Bu sebeple öğrencilerin düzenli egzersiz yapmaları teşvik edilir. Sınav kaygısı psikolojik problemlerle ilgili olabilir. Psikoterapi ile öğrencilerin sınav kaygılarının nedenleri belirlenir ve bunlar üzerinde seans yapılandırılır. betimsel Davranışçı Terapi (BDT), öğrencilerin olumsuz düşüncelerini ve inançlarını sınava yönelik işlevli ve yapıcı düşünceler ile değiştirilmesinde yardımcı olur. Bu terapi yöntemi öğrenciye sınav stresiyle başa çıkma becerisi kazandırır” diye konuştu.

Sınav kaygısı ile baş etmenin bir diğer yolu: Nefes egzersizi Haber

Sınav kaygısı ile baş etmenin bir diğer yolu: Nefes egzersizi

Yüzbinlerce öğrencinin ter dökeceği sınavların sonuçlarında, öğrencilerin gösterdiği performans kadar sınav sırasındaki ruh halleri de etkili oluyor. Sınav kaygısının gerekli ve beklenen bir durum olduğunu belirten Medicana International İzmir Hastanesi Uzman Psikoloğu Burçin Deniz, “Kaygı yüksek olduğunda endişe, tedirginlik, başarısızlık korkusu, ‘Yapamayacağım, sınav kötü geçecek’ gibi düşünceler, terleme, titreme, çarpıntı, mide bulantısı, karın ağrıları ile kişide dikkat dağınıklığı, anlama güçlüğü, bilgiyi hatırlama ve organize etmede güçlüğe ve öğrencinin performansında düşüşe neden olur” dedi. Sınavın sürecinden çok, sınavın sonucuna odaklanma, sınav sonucunu felaketleştirme, güvensizlik ve kişinin bilgisinin değil, kişiliğinin değerlendirileceği korkusunun sınav anksiyetesine neden olacağına değinen Uzm. Klinik Psk. Burçin Deniz, şu önerilerde bulundu: “Sınav öncesi mutlaka iyi beslenmeye ve iyi uyumaya özen gösterin. Sınav öncesi bir strateji belirleyin. Mesela, sınav süresini ne kadar verimli kullanabiliyorsunuz, hangi alandaki soruları daha kolay ve kısa sürede yapıyorsunuz, hangi alandaki sorulardan başlarsanız ve alanlar arasında nasıl bir sıralama yaparsanız verimliliğiniz artar, bunları planlayın.” Yanlış düşünceler kaygıyı tetikleyebilir Uzm. Klinik Psk. Deniz, diyafram nefesinin faydalarına değinerek, burundan bir kere derin nefes alıp, nefesi kesik kesik üç kerede ağzınızdan vererek bunun üst üste 5 kere, yavaşça tekrar edilmesi gerektiğini söyledi. Bazı yanlış düşüncelerin kaygıyı tetiklediğine işaret eden Uzm. Klinik Psk. Burçin Deniz, kişinin bu düşünceleri her fark ettiğinde, kendisine telkin edebileceklerini şöyle sıraladı: “Yaşamımız ve kurduğumuz ilişkiler sadece bu sınav ve sonucundan ibaret değil. İnsanların sizi takdir etmesi sadece sınavla bağlantılı değil, siz onları sadece başarılı oldukları için sevmiyorsunuz. ‘Rezil olmak’ soyut ve kafamızda oluşturduğumuz bir şey. Önemli olan sizin ne istediğiniz ve ne yapacağınız, dikkatinizi diğerlerinin istekleri üzerinde odaklarsanız işiniz zorlaşabilir. Sınavı kazanamamak sizi değersiz ve başarısız biri yapmaz. Sadece sınava çalışma davranışınızın yanlış olduğunu veya bildiklerinizi yansıtmakta sorun yaşadığınızı gösterir.”

Uzmanından çocuklarda sınav kaygısına karşı uyarı Haber

Uzmanından çocuklarda sınav kaygısına karşı uyarı

Aylarca süren sınav hazırlıklarının sonunda, sınav kaygısı nedeniyle hüsran yaşanabilir, başarının düşmesine yol açabilir. Sınav kaygısı, birçok kişinin başa çıkmakta zorlandığı bir durum olarak karşımıza çıkmaktadır. Büyük Anadolu Hastaneleri Psikiyatri Uzmanı Dr. Akif Taşdemir, aileleri ve öğrencileri sınav öncesi etkileyen "sınav kaygısı" hakkında bilgilendirmelerde bulundu.0 Uzm. Dr. Akif Taşdemir, "Sınav kaygısı iki aşamalı olarak düşünülebilir. Bir kısa vadede sınav esnasında performansı istediği gibi gösterememenin kaygısı, bir de uzun vadede kazanamazsam hayatımda oluşturacağı sonuçların getireceği kaygılar olarak görülmektedir. Sınav kaygısı yaşayan çocuklarımız, genel itibarıyla yaşantılarında da kaygılı olan çocuklardır. Sınav kaygısına sebep olan durumlardan bir tanesi maalesef sınavdan beklentilerdir. Çocuğun sınavdan beklentisi, sınavın kötü geçeceği ve kötü geçer ise her şeyin kötü olacağına dair düşüncelerdir. Sınav öncesinde başlayan bu kaygı, sınav esnasında da devam edebilir. Sınav esnasında yoğunlaşan kaygı sebebiyle; kalp çarpıntısı, terleme, titreme, mide bulantısı, ağız kuruluğu gibi fiziki belirtilerle baş gösterirse kaygı daha da yoğunlaşabilir ve kısır döngüye dönüşebilir. Sınav kaygısına neden olan önemli olan sebeplerden bir tanesi de ebeveynlerin tutumlarıdır. Maalesef fazla beklentisi mükemmeliyetçi olan ve bu beklentiyi çocuğa yansıtan ebeveynlerin çocuklarında bu sınav kaygısını daha yoğun olarak görüyoruz” diye konuştu. Sınav kaygısı tedavi yöntemleri Sınav kaygısı tedavi yöntemleri hakkında bilgi veren Psikiyatrist Taşdemir, “Sınav kaygısı olan çocukların tedavi değerlendirmesinde, eğer kaygıları önceki süreçte de var olan ve hayat kalitesini düşüren bir seviyede ise, sınavdan bir kaç ay öncesinden başlamak üzere çocuğun durumuna göre medikal tedavi düşünülebilir. Fakat sınava kısa bir süre kala çocuklarda medikal tedavi başlamak çokta uygun bir yaklaşım değildir. Bu çocuklarda kısa süreli ve iyileştirici terapi yöntemleri uygulamak çok daha faydalı olabilir. Eğer zamanınız var ise 5,6 seanslık bir bilişsel davranışlı terapi uygulaması sınav kaygısını belirgin olarak yatıştıracaktır" şeklinde konuştu.

Uzmanlar uyarıyor: İlk 5 dakika zihinsel körlük yapıyor Haber

Uzmanlar uyarıyor: İlk 5 dakika zihinsel körlük yapıyor

Uzmanlar sınav günü yaklaştıkça öğrencilerin kaygı düzeyinin de arttığına dikkat çekiyor. Sınavdan önce ve sınav esnasında yapılabilen kimi hatalı davranışları hatırlatan Eğitim Uzmanı Ertuğrul Tut, sınavdan bir gün önce zihnin boşaltılması ve biraz rahatlatılması gerektiğini belirtiyor. Sınavın ilk 5 dakikasının kaygı düzeyinin zirve yaptığı ve hata yapma oranının yüksek olduğu bir zaman dilimi olduğunu vurgulayan Tut, zihinsel körlüğün yaşanabileceği bu dilimin çok iyi yönetilmesi gerektiği uyarısında bulunuyor. Tut, taktik ve egzersiz önerilerinde bulunuyor.   Üsküdar Üniversitesi Eğitim Kurumları ve Rehberlik Hizmetleri Yöneticisi Eğitim Uzmanı Ertuğrul Tut, YKS’den bir gün önce ve sınav esnasında dikkat edilmesi gerekenlere dair açıklamalarda bulundu. ZİHNİ MEŞGUL EDECEK AKTİVİTELER YAPILMALI Sınav gününe yaklaşıldıkça kaygı düzeyinin de artmaya başladığını belirten Eğitim Uzmanı Ertuğrul Tut, “Kaygının fazla artması ile birlikte süreci hatalı ya da yanlış yönlendirme durumları söz konusu olabiliyor.” dedi. Sınavdan bir gün önce ve sınav esnasında yapılabilen bazı yanlış davranışları değiştirmek gerektiğine vurgu yapan Tut, “Sınavdan bir gün önce artık zihni boşaltmak ve biraz rahatlamak gerekiyor. Fiziksel olarak yorulmayacağınız ama aynı zamanda kafanızı da meşgul edecek aktiviteler bünyeye en iyi gelecek etkinliklerdir. Aile ile vakit geçirme ve sınav üzerine çok konuşmamak kaygı düzeyinizi düşürmeye katkı sağlayabilir.” tavsiyesinde bulundu. AĞIR YİYECEKLER TÜKETİLMEMELİ Sınavdan bir gün önce ve sınav sabahı yapılacak kahvaltıda vücudu yoracak gıdalardan uzak durulması konusunda uyaran Tut, “Sınav sabahı hafif bir kahvaltı ile sınava girebilirsiniz. Bir gün öncesinde yenecek ağır yemekler ve sınav günü ağır kahvaltı sınav performansını da olumsuz etkileyecek bir durumdur.” dedi. UYKUNUZ KAÇABİLİR Sınava kadar olan zaman diliminde yatış ve kalkış saatlerinin sınav gününe göre programlanması gerektiğini de sözlerine ekleyen Tut, “Vücudunuzu uygun saatlere alıştırmak oldukça önemlidir. Sınavdan bir gün önce kaygı düzeyinizin yükselmesi ile uykunuzun kaçması söz konusu olabilir. Bu duruma da dikkat etmeniz ve kaygı düzeyinizi ortalama seviyeye indirgemeniz gerekiyor. Unutmayın ki bu sınava uzun süredir hazırlanıyorsunuz. Sonuç ne olursa olsun asıl olan mutluluğunuz ve sağlıklı varlığınızdır. Hayatta birçok şeyin telafisi olduğu gibi bu sınavın da telafisi söz konusu.” şeklinde konuştu. STRATEJİYİ BOZMAYIN Sınav esnasında uygulanması gereken en önemli taktiğin şimdiye kadar ki stratejiyi bozmamak olduğunu ifade eden Eğitim Uzmanı Ertuğrul Tut, “Şimdiye kadar uyguladığınız deneme sınavlarındaki stratejiyi değiştirmeyin. ‘Branşların çözüm sıralarını bu sefer şu şekilde deneyeyim’ diyerek risk almamalısınız. Yapamadığınız, takıldığınız sorular elbette olacaktır. Bunlar üzerinde çok da fazla vakit kaybetmeden, soruyu daire içerisine alarak sonradan zaman kalırsa dönüş yapabileceğinizi biliyor olmamız önemlidir.” uyarısında bulundu. ''ZİHİNSEL KÖRLÜK YAŞAYABİLİRSİNİZ'' Sınavın ilk 5 dakikasının kaygı düzeyinin zirve yaptığı zaman dilimi olduğunu kaydeden Tut, “İlk 5 dakika oldukça önemli, hata yapma oranınız yüksek olur. Zaman kalırsa ilk 5 dakika içerisinde çözdüğünüz soruları gözden geçirmekte fayda var. Kimi zaman zihinsel körlük yaşayabilirsiniz. Bunu hissettiğiniz anda dik oturuş pozisyonuna geçip diyafram şişirerek derin nefes alıp 30 saniye ara vermek iyi gelecektir. Zaman kontrolünü asla elden bırakmamalısınız. Planlama açısından oldukça önemli. Panik yaşamamak adına zaman yönetimini iyi kullanmanız gerekiyor.” önerisinde bulundu. KONTOLLÜ KAYGI Özellikle Temel Yeterlilik Testinde kat sayı olarak daha fazla puan getirisi olacak branşların üzerinde durmak gerektiğine dikkat çeken Eğitim Uzmanı Ertuğrul Tut sözlerini şöyle tamamladı: “Sınav esnasında çok fazla su içmek stresten de kaynaklı tuvalet ihtiyacı doğurabilir, bu sebeple temkinli olmakta fayda var. Unutulmamalı ki yerinde ve dereceli kaygı düzeyi sizlere olumlu motivasyon olarak geri dönecektir. Düşük ve yüksek kaygı düzeyi ise başarınızın önündeki en büyük engeldir. Tüm öğrencilere bu süreçte başarılar dilerim.” HABER MERKEZİ

Sınav stresi ile başa çıkabilmenin yolları Haber

Sınav stresi ile başa çıkabilmenin yolları

YKS ve LGS sınavları, öğrencilik çağındakilerin hayatındaki dönüm noktalarını oluşturuyor. Öğrenciler gelecek planlarını bu sınavlar doğrultusunda yaparken, hem kendileri hem de aileleri bu dönemi oldukça stresli geçiriyor.  Psikolog Cansu Karaman, sınav kaygısının oluşturduğu stresi şöyle tanımlıyor: “Birçok öğrenci, önemli sınavlar öncesinde kendini stresli hissedebilir. Minimum düzeyde oluşan kaygı, kişinin başarılı olmasına yarar sağlayabilirken, kaygının yüksek seviyede olması kişinin performansını düşürebilir. Bu sebeple öğrenciler, önceden öğrendikleri bilgileri sınav anında doğru şekilde kullanamaz. Bunun sonucunda da sınav kaygısı dediğimiz stresli durum kaçınılmaz hale gelir.” Belirtileri Nelerdir?  Sınav kaygısının belirtilerinin fizyolojik, bilişsel, duygusal, davranışsal olarak sınıflandırılabileceğine değinen Cansu Karaman, “Bilişsel belirtileri hafızaya yönelik sorunlar, konsantre olmada güçlük, olumsuz düşünceler (Bu sınavda başarılı olamayacağım, herkes benden daha zeki, kendimi eksik ve yetersiz görüyorum vb.), dikkat dağınıklığı; fizyolojik belirtileri kalp atım hızının yükselmesi, terleme, bulantı, ağız kuruluğu, ellerde titreme, bağırsak hareketlerinde artış ve sık tuvalete çıkma, üşüme, uyku sorunları; duygusal belirtileri huzursuzluk, sinirlilik, karamsar ruh hali, aşırı panik hali; davranışsal belirtileri endişeli yüz ifadesi, gergin bir duruş” olarak sıraladı.                                                 Başa Çıkmak İçin Neler Yapılmalı? Karaman, öğrencilerin sınav kaygısı ile baş edebilmek için dikkat etmesi gerekenleri ise şöyle anlattı: “Düzenli uyumak, strese yol açabilecek kafeinden, şekerden uzak durmak, sağlıklı beslenmeye özen göstermek kişilerin bunalma hissinin azalmasına yarar sağlar. Etkili zaman planlaması yapmak, kişinin kendisi ile olumlu bir diyalog halinde olması, gevşeme egzersizleri yapmak, destekleyici kişilerle vakit geçirmek kişinin rahatlamasına yardımcı olabilir.” Ailelere Öneriler Sınav kaygısı yaşayan öğrencilerin ailelerine bu süreçte büyük yükümlülükler düştüğünün altını çizen Psikolog Cansu Karaman, “Sınava hazırlanan kişilerde bazı ciddi değişimler görülebilmektedir. Ebeveynlerin bunları fark ederek profesyonel yardım alması, kişinin sınav sürecini daha rahat geçirmesine yardımcı olacaktır. Ebeveynler, sınav hakkında konuşurken dikkatli ve özenli olmalıdırlar. Çocuklarını bir başkasıyla kıyaslamaktan kaçınmalı ve onun kapasitesini farkında olmalıdırlar. Öğrenciye çalışmak için uygun alan oluşturmalı ve öğrencinin sınırları ihlal edilmemelidir. Ebeveynler, kendi kaygılarını yönetmeyi ve bunu çocuklarına yansıtmamayı öğrenmelilerdir. Sınav kaygısı ile baş edemedikleri durumda ise psikolojik destek almayı ihmal etmemelidirler” dedi. Terapi Yöntemleri Nelerdir? Karaman son olarak, sınav kaygısı için çok çeşitli psikoterapi yöntemleri olduğunu ve en yaygın olanları şu şekilde açıkladı:  Bilişsel Davranışçı Terapi: Öğrencilerin sınav ile ilgili olumsuz düşüncelerini ve inançlarını, sınava yönelik olumlu düşüncelere dönüştürür ve onlara sınav kaygısıyla başa çıkma becerisi geliştirmeyi öğretir. Nefes Egzersizleri: Öğrencilerin sınav esnasında gevşeme sağlaması ve sınava daha iyi odaklanabilmesine yardımcı olmak amacıyla öğretilir. Bu sayede sınav esnasında ve sınav sonrasında streslerini kontrol altına alabilirler. Fiziksel Egzersiz: Öğrencilerin düzenli olarak fiziksel aktivitede bulunması sınav kaygısını azaltabilir.  Emdr Terapi (Göz Hareketleriyle Duyarsızlaştırma ve Yeniden İşleme): Bu yöntemde olumsuz duygu, düşünce, davranışların ardında işlenmemiş anılar yer almaktadır. Kişilerin, bu duyguları anlamlandırması sağlanarak daha az rahatsızlık vermesi ve güçlüklere karşı baş etme potansiyelinin farkına varması amaçlanıyor. Kişiye göre değişebiliyor ancak 2-4 seans arası yeterli olabiliyor. HABER MERKEZİ

Sınav; hayat/ölüm-kalım denkleminden çıkmalı Haber

Sınav; hayat/ölüm-kalım denkleminden çıkmalı

YAREN ELMAS GÜZELKAN-ÖZEL HABER Yaklaşan üniversite sınavıyla birlikte kaygı tüm öğrencilerde arttı. Birçok öğrenci yaşadığı kaygı nedeniyle sınav anında çok iyi bildikleri konuları bile unutabilmekte. Uzman Klinik Psikolog Metin Olataş, sınav sürecinde öğrenci veya ailelerin kaygı sorununu nasıl aşması gerektiğine dair konuştu. Olataş, depremzede öğrencilerin sınav kaygısını aşmak için hayat düzenlerinin depremi yok saymadan fakat sürekli göz önünde tutmadan olması gerektiğini söyledi. SAVAŞMA-KAÇMA TEPKİSİ Sınav öncesi için önerilerde bulunan Olataş, “Kaygı, tehlike veya tehdit olarak algılanan durumlarda ortaya çıkan; duygusal, davranışsal ve fiziksel değişiklikler ve tepkilerin yer aldığı, otomatik, sağlıklı ve doğal bir yanıt mekanizmasıdır. Bir anlamda kaygı organizmamızın savaşma-kaçma tepkisidir. Sınav kaygısı ise öncesinde öğrenilen bilginin sınav sırasında etkili bir biçimde kullanılmasına engel olan ve başarının düşmesine yol açan yoğun kaygı olarak tanımlanır. Bireyin sınava yüklediği anlamlar, sınavla ilgili zihinde oluşturulan imaj, sınav sonrası duruma ilişkin atıflar ve sınav sonrası elde edilecek kazanımlara verilen önem sınav kaygısı oluşumu üzerinde etkilidir. Sınav kaygısına yönelik ne yapabilirim diye soracak olursanız eğer bunu sınav öncesi, esnası ve sonrası şeklinde ele almak mümkündür. Sınav öncesinde elde kalan zaman dilimi içinde yapılabilecek en etkin davranış şunlar olacaktır: Zamanı iyi kullanmak, düzenli beslenme ve uyku, düzenli ve zamanında çalışmaya devam etmek. Sınav esnasında ise; olumsuz düşünce durumunda olduğunu fark ettiği anda şu anda buradayım ve elimden geleni yaptım ve yapıyorum diyerek, en iyi olduğu dersin testinden başlayarak, olumsuza (yani yapamadığı sorulara) değil olumluya (yapabildiği sorulara) odaklanarak, kaygıyı azaltacak nefes tekniklerini en fazlasını 10 saniyesini ayırıp uygulayarak kendimizi sınav anında oluşabilecek kaygılara karşı kendimizi koruyabiliriz. Sınav sonrasında da şunları yapmak iyi gelecektir. Kendini ödüllendirmek, keyifli etkinliklere katılmak, sonuçlar açıklanana kadar sınav sohbetlerinden uzak durmak, planlamalarını sonuçların açıklanacağı döneme bırakmak sınav sonrasında bitmiş olan sınava yönelik kaygıyı azaltmaya katkı sağlayacaktır. Ailelerin ise bu süreçte kendilerine sormaları gereken ilk soru şu olmalıdır: Çocuğumun yaşadığı ve çocuğuma yaşattığım bu kaygı, aslında benim kaygım ve bana ait bir kaygı mı? Bu herkes için oldukça kritik bir sorgulama olacaktır. Ayrıca sınav=hayat/ölüm-kalım meselesi denkleminden önce kendilerini kurtarmaları ve sınavın bir amaç değil, araç olduğunu fark etmeleri hem kendileri için hem de çocukları için hayatı daha anlamlı ve yaşanabilir kılacaktır” açıklamasında bulundu. PSİKOLOJİK DESTEK ALABİLİRLER 6 Şubat’ta yaşanan deprem, 11 ilimizde ağır hasarlara sebebiyet verdi. Haziran ayında gerçekleşecek olan üniversite sınavı, depremzede öğrencilere yaşadıkları hayat mücadelesinin yanı sıra sınav kaygısı da oluşturuyor. Olataş, “Yaşadığımız bu büyük yıkıcı deprem bizlere her canın ayrı bir dünya olduğunu ve her bir kaybın ayrı birer kıyamet olduğunu gösterdi. Bu sebeple canın kıymetinin üzerinde başka bir değer ya da önemli bir şey düşünmemek gerektiğini anlamış olmalıyız. Biraz evvel sizinle gerçek olan yani hayatta kalmaya yönelik olan ve kurgu olan hayatta kalmaya yönelik olmayan ama bize öğretilmiş olan kaygılar, atıflarımız ve neler yapılmalı üzerine konuştuk. Yaşanan deprem olayı gerçek bir ölüm kalım olayı olduğu için daha gerçek bir kaygı kaynağı düşünemiyorum. Bu sebeple pek tabi olarak sınava girecek olan bu bölgenin öğrencileri aynı anda birden fazla sorunla uğraşmak zorunda kaldı. Her ne kadar pek çok kişi üzerinden çok zaman geçti ve benzeri şeyler demeye kalksa da uzaktan konuşmak her zaman daha kolaydır. Bu bölge öğrencileri hem gerçek olan hayatta kalma kaygısını hem de kurgusal-öğrenilmiş olan sınav kaygısını yaşadı. Bu sebeple bu konu hakkında tavsiye edilebilecek en sağlıklı şey eğer yaşadıkları herhangi bir zorlanma varsa imkânları ölçülerinde kendilerine yakın olan ve erişilebilir olan bir psikolojik danışman ve rehberlik öğretmeninden, bir psikologdan ve eğer herhangi bir ilaç takviyesi gerekiyorsa bir psikiyatristten destek talep etmeleri olacaktır. Bu uzmanlardan alınılacak en küçük bir yardım bile pek çok şeyi idare etme konusunda büyük farklar yaratabilir” dedi. DUYGUSAL ANLAMDA DESTEKLENMELİLER Depremzede öğrencilerin sınav kaygısını en kolay şekilde nasıl atlatabileceğine ve sınava nasıl odaklanmaları gerektiğine ilişkin Olataş, “Yas sürecini bir kavanozun içindeki kara bir topa benzetecek olursak eğer, süre içinde o kara top ufalıp kaybolarak yas süreci tamamlanmış olmaz. Böyle olması o olayın hiç yaşanmamış sayılması demektir. Bu da gerçekçi bir yaklaşım değildir. Çünkü o olay ya da o an yaşandı. Yapılabilecek tek şey o kavanozu (yani kendimizi) genişleterek, psikolojik olarak besleyip büyüterek o kara topun kapladığı alanı bu şekilde azaltmak olacaktır. Bu, yaşanan olayı yok saymadan fakat sürekli gözümüzün/aklımızın önünde tutmadan hayata devam etmektir. Özellikle çocukların, gençlerin ve hatta yetişkinlerin ilk olarak yanlarında olabilen, hayatta olan yakınlarınca yalnız bırakılmamaları ve koşulsuz şekilde duygusal anlamda desteklenmeleri en büyük koruyucu önlemdir. Yanımızda olan sevdiklerimizle birlikte vakit geçirmeyi ihmal etmeden, elimizdeki var olan hazırlığı olabildiğince optimize ederek ve onu koruyarak sınava kalan son haftaları değerlendirmek öğrencilerin nefes almasına imkân tanıyacak. Öğrencilerin etraflarındakilerle olan ilişkileri hem kaliteli bir şekilde sürdürmelerine destek olacak hem de en iyi şekilde sınav sürecini tamamlamalarına yardım olacaktır” ifadelerini kullandı.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.