[tag] Haberleri |İlkses Gazetesi - Son Dakika [tag] Haberleri

#skolyoz

skolyoz haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, skolyoz haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Tam kapalı omurga cerrahisi hızlı iyileşme sağlıyor Haber

Tam kapalı omurga cerrahisi hızlı iyileşme sağlıyor

Dünyada giderek yaygınlaşan ve Türkiye'de de sayılı merkezde uygulanan endoskopik omurga cerrahisine ilişkin açıklamalarda bulunan Ortopedi ve Omurga Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Mehmet Atıf Aksekili, bu yöntemin hastalarda hızlı ayağa kalkma ve iyileşmeyi sağladığını ifade etti. Aksekili, "Bu tam kapalı omurga cerrahisi dediğimiz bir yöntem. Yaklaşık 5-7 milimetre arasındaki kesilerle direkt omurgadaki kireçlenmeye, bel fıtığına ulaşıp o patolojiyi ortadan kaldırabilmemizi, hastayı tedavi edebilmemizi sağlıyor. Yöntemi uygularken kamera ve özel el aletlerini kullanıyoruz." dedi. Yöntemin açık cerrahi ameliyatlara göre hastalara ciddi kolaylıklar sağladığını aktaran Aksekili, "Bu tip ameliyatlarda amacımız hastanın en kısa sürede sağlığına kavuşması. Küçük kesi yaptığımız için ameliyat sonrası iyileşme süresi oldukça kısa. Hastaları kısa süre içerisinde ayağa kaldırabiliyoruz. Kamera ve özel el aletleriyle direkt patolojiye ulaşabildiğimiz için normal dokulara zarar verme riski kalkıyor. Ayrıca ameliyat sürecinde hastaya vida, plak, platin gibi implantları kullanma ihtiyacı çok azalıyor. Yöntemle, omurgadaki kanal daralmalarını, çeşitli omurga eğriliklerinin yol açtığı sinir sıkışmalarını, bel, boyun fıtığını, çeşitli omurga enfeksiyonlarını tedavi edebiliyoruz." şeklinde konuştu. Türkiye'de de giderek yaygınlaşıyor Prof. Dr. Aksekili, endoskopik omurga cerrahisinde kullanılan kameraların açık cerrahi ameliyata göre daha iyi bir görüş açısı sunduğuna dikkat çekerek, "Tedavi başarımız oldukça yüksek, kullandığımız teknolojinin yardımıyla patolojik dokulara direkt ulaşabiliyoruz. Kameralar, hastadaki probleme yaklaşık 30 kat büyüterek bakmamızı sağlıyor." dedi. "Unilateral biportal endoskopi" olarak da adlandırılan yöntemin ilk olarak Güney Kore'de geliştirildiğini, yaklaşık 10-12 yıllık bir geçmişinin olduğunu aktaran Aksekili, "Güney Kore'de yüzde 80-90 civarında artık bu yöntem tercih ediliyor. Japonya, Avrupa'da oldukça sık kullanılıyor, tüm dünyada yaygınlaşan bir yöntem. Türkiye'de de giderek yaygınlaşıyor, sayılı merkezlerde yapılan bir yöntem ve bilinirliği arttıkça çok standart bir cerrahi yöntem haline geleceğini düşünüyorum." dedi. Aksekili, özellikle ek hastalıkları olan ileri yaş hastalarda küçük kesili ameliyatların önem taşıdığının altını çizerek, belden bacaklara vuran uyuşma, karıncalanma, ağrı, çekilme, yanma hissi ve yürüme problemi olan hastaların ameliyat sonrası çok daha rahat yürüyebildiğini ve ağrı gibi sıkıntılarının çok azaldığının görüldüğünü ifade etti. Artık evin içinde gezebiliyorum, uyuyabiliyorum Omurgada kireçlenme sorunu olan ve endoskopik omurga cerrahisi yöntemiyle ameliyat edilen 75 yaşındaki ev hanımı Elif Murat da rahatsızlığı sebebiyle yaklaşık 6-7 sene çok ciddi ağrılar çektiğini, uyuyamaz hale geldiğini ifade etti. Murat, "Son sürecimde neredeyse yürüyemez noktaya gelmiştim, ancak evin içinde duvarlara tutunarak adım atabiliyordum. Hep kendi kendime ağlıyordum, ileride ne olacağım, yatalak mı olacağım diye... Şükür bu yöntemi öğrendik, hocamdan Allah bin kere razı olsun. Şimdi iyiyim, artık evin içinde gezebiliyorum, uyuyabiliyorum. Yavaş yavaş dışarı çıkmaya başladım." diye konuştu. Şu anda çok iyiyim, işime geri döndüm Makine yüksek mühendisi 74 yaşındaki Mehmet Aktaş ise yaklaşık 10 yıl önce yüksekten düşme sonucu omurgasının çatladığını ve o dönem ameliyatla üç omurunun platinle birbirine bağlandığını dile getirdi. Aktaş, ameliyat sonrası hareketinin tek omur üzerine binmesi, platinlerinin yıllar içerisinde batma yapmaya başlaması gibi sıkıntılarla karşı karşıya kaldığını söyleyerek, "Yürümekte zorlanıyordum, ayaklarım uyuşuyordu, ağrı çekiyordum. Ben çalışmaya devam ediyorum ve bu sorunlarım sebebiyle çalışamaz noktaya gelmiştim. Otururken bile rahatsız oluyordum, uzun mesafe yürüyemiyordum. Ameliyat olalı bir ay oldu. Şu anda çok iyiyim, işime geri döndüm, araba kullanıyorum, yürüme konusunda bir sıkıntım yok. Ufak tefek ağrılarım var tabi ama onun da üç aylık bir sürede çok azalacağını söyledi doktorumuz." ifadelerini kullandı.

Erken tanı skolyoz hastalarını ameliyattan kurtarıyor Haber

Erken tanı skolyoz hastalarını ameliyattan kurtarıyor

Sağlıklı bir insan omurgasına arkadan bakıldığında baş, boyun, sırt ve bel düz bir hat şeklinde uzanır. Skolyozda ise omurga eğriliğinde bu hat bozulur ve omurga sağa ya da sola doğru eğilir. Medicana Sağlık Grubu doktorlarından Doç. Dr. Dilek Eker Büyükşireci, 9-17 yaş aralığındaki çocuklarda skolyozun önceden bilinmesinin hayati önem taşıdığını ifade ederek, açıklamalarda bulundu. Bu belirtiler varsa çocuğunuz skolyoz olabilir Skolyoza erken tanı koyulmamasının kozmetik problemlerin yanı sıra ciddi sağlık sorunlarına da yol açacağını dile getiren Medicana International Samsun Hastanesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Doç. Dr. Dilek Eker Büyükşireci, “Skolyoz büyüme çağındaki çocukların (9-17 yaş) geleceğini tehdit eden önemli bir sağlık problemidir. En sık genç kızlarda, ergenlik çağında, hızlı büyüme döneminde ortaya çıktığından büyüme gelişme cağındaki çocuklarımıza bu açıdan ebeveynler olarak dikkat edilmesi gerekir. Eğer zamanında tespit edilmezse kozmetik problemlerin yanında erişkinlikte bel-sırt ağrıları, kalp ve akciğer sorunları yaşanabilir. Büyüme gelişme cağındaki çocuklara arkadan baktığımızda omuzlar veya kalçaların yükseklikleri eşit değilse, ayakta dururken omurgada bir asimetri görülüyorsa ya da öne eğilirken sırtta hörgüç görünümü oluşuyorsa, çocuklarımız bel, sırt, boyun ağrısı yaşıyorsa anne ve babalarımız çocukta skolyoz olabileceği konusunda uyanık olmalılar. Skolyoz tanısı koyarken fizik muayenenin yanında skolyoz röntgeninden yararlanıyoruz. Skolyoz röntgeninde ‘cobb açısı' dediğimiz eğrilik açısının 10 derecenin üzerinde olması çocukta skolyoz olduğunu gösterir” dedi. “Skolyozda erken tanı çocuklarımızı ameliyattan kurtarıyor” Erken tanı koyulan çocukların gerekli fizik tedavi yöntemleriyle ameliyata gerek kalmadan sağlığına kavuşabildiğine dikkat çeken Doç. Dr. Büyükşireci, “Genel olarak skolyoz hastalarının tedavisinde 3 yoldan biri izlenir. Eğrilik açısı 20 derecenin altında olan bireylerde belirli aralıklarda gözlem veya skolyoza özel egzersizlerden yararlanıyoruz. Bunlardan en bilineni schroth egzersizleridir. Eğrilik açısı 20-40 derece arasında ise korse kullanmak gerekir. Korse kullanımı ile skolyozun ilerlemesini durdurmak ve ameliyatsız tedaviyi sağlamayı hedefliyoruz. Cerrahi tedavi seçeneği ise genellikle 45-50 derecenin üzerindeki eğriliklerde gündeme geliyor. Tedavide hedefimiz çocuğumuzun büyüme evresini, eğrilik açısı 40 derecenin altında olacak şekilde tamamlamasını sağlamaktır. Nasıl ki erken tanı kanserde hayat kurtarıyor; skolyozda da erken tanı çocuklarımızı ameliyattan kurtarıyor. O nedenle tüm anne babalarımızın özellikle ergenlik döneminde çocuklarımızın büyümesinin ve boy uzamasının en yüksek olduğu dönemde skolyoz açısından dikkatli olması son derece önemlidir” diye konuştu.

Skolyozu yenen hasta sevincini doktoruna keman çalarak yaşadı Haber

Skolyozu yenen hasta sevincini doktoruna keman çalarak yaşadı

Bundan 6 yıl önce Denizli'de görev yaparken annesinin duş aldırdığı kızı Perihan Türkyılmaz'ın vücut geometrisinde bir anormallik fark eden baba İsmail Türkyılmaz, hemen bir doktora başvurdu. O zaman 6 yaşında olan küçük Perihan'ı muayene eden doktor, aileye sorunun skolyoz hastalığı olduğunu söyleyerek zaman kaybetmeden tedaviye başlanmasını önerdi. Baba Türkyılmaz da bunun üzerine skolyoz konusunda deneyimli bir hekim arayışına girdi. Aradıkları doktoru Adana'da buldular Çevresine durumu anlatan baba Türkyılmaz'a kardeşinin eşi, Medline Adana Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Prof. Dr. Mustafa Çeliktaş'ı önerdi. Bunun üzerine apar topar Adana'ya gelen aile, kızları Perihan'ı Prof. Dr. Çeliktaş'a götürdüler. Burada tekrar muayene edilen küçük kızın skolyoz teşhisi teyit edilerek uzun sürecek bir tedavi süreci başlamış oldu. Önce korse sonra ROD yöntemi Prof. Dr. Çeliktaş, küçük Perihan'ın tedavisine ilk adımda korse yöntemi ile başlayarak hastalığın ilerlemesini durdurmayı hedefledi. Bunda başarılı olan Prof. Dr. Çeliktaş, 2021 yılına gelindiğinde Perihan'ın yaşının küçük olmasından dolayı boyunun uzama potansiyelini göz önüne alarak onu küçük yaş grubundaki çocuklara uygulanan ROD sistemi (Uzayan Manyetik Çubuk Sistemi) ile ameliyat etmeye karar verdi. Tedavisi sürerken konservatuvara başladı Bu arada geçen zaman içerisinde Çukurova Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Yaylı Çalgılar Anasanat Dalı'nda keman üzerine eğitimine başlayarak okulunu başarı ile sürdüren Perihan Türkyılmaz aynı zamanda doktoru Prof. Dr. Çeliktaş ile beraber skolyoz hastalığıyla olan mücadelesine de devam etti. 2021 yılındaki ameliyatın ardından periyodik kontroller ile hastasını takip eden Prof. Dr. Çeliktaş, son olarak bu yılın haziran ayında son kez ameliyat kararı aldı. Prof. Çeliktaş: “Babayı tebrik ediyorum” Gerçekleştirilen ameliyattan tam 2 ay sonra doktorunun yanına kontrol için son defa gelen Perihan'a artık tamamen sağlığına kavuştuğunu müjdeleyen Prof. Dr. Çeliktaş, “Skolyoz omurganın sağ ya da sol tarafa doğru 10 derecenin üzerinde eğrilmesi ile karakterize bir hastalık. İleri deformitelerde iç organların yerleşimi de problemli hale gelebiliyor. Skolyoz varlığında hasta veya ebeveynleri, vücut geometrisine baktıklarında omuzlar ve bel oyuklarındaki asimetriyi fark edebilir. Burada İsmail Bey'i, dikkatinden kaçmayarak sorunu fark etmesinden dolayı tebrik ediyorum. Çünkü birçok hastalıkta olduğu gibi skolyozda da erken teşhis tedavi açısından önemli bir rol oynar. Bunun tüm anne-babalara örnek olmasını dilerim. Çocuklarını her zaman göz ile kontrol etsinler. Bir şüphe durumunda ise uzman bir hekime başvumaktan çekinmesinler” dedi. Keman çalarak kutladı Aldığı güzel haberin ardından sevinçten göz yaşına boğulan aile Prof. Dr. Çeliktaş'a teşekkür ederken Perihan Türkyılmaz'da kemanı ile orada bulunanlara mini bir konser verdi. Ardından da Prof. Dr. Çeliktaş Perihan'ı tebrik ederek tüm hastane doktorlarına özel bir keman konseri vermesi konusunda Perihan'dan söz aldı.

Çocuklarda omurga duruşuna dikkat Haber

Çocuklarda omurga duruşuna dikkat

Skolyozun görülme sıklığının kadınlarda erkeklere oranla 10 kat daha fazla olduğunu dile getiren Acıbadem Kayseri Hastanesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Prof. Dr. Yüksel Ersoy, “Skolyoz, omurga eğriliğinin genel ismidir. Bu eğrilik S tipinde veya C tipinde görülebilirken, omurganın dönüş hareketleriyle de meydana gelmiş olabilir. Bu iki durum birlikte de olabilir. Bu eğrilikler genel olarak belde ve sırtta meydana geliyor. İlgili bölgelerde asimetriye ve normalden farklı görünüme sebep olabiliyor” dedi. “En sık nedeni bilinmeyen skolyoz tipi görülüyor” Skolyozun görülme sıklığı ortalama olarak yüzde 3 olduğunu söyleyen Prof. Dr. Yüksel Ersoy sözlerine şöyle devam etti: “Her 100 kişiden 3 kişide skolyoz görülmektedir. Kızlarda erkeklere göre 8-10 kat daha sık görüldüğü bildirilmektedir. Genellikle 0-5 yaş ve ergenlik çağı olmak üzere büyümenin daha hızlı olduğu dönemlerde ailelerin bu konuda daha çok dikkat etmeleri gerekir. Omurgasında eğrilik belirlenen çocukların ancak yüzde 10’u tedaviye ihtiyaç duymaktadır. Dolayısıyla yüzde 90’ı genellikle bir tedaviye ihtiyaç duymadan bazı önleyici tedbirlerle, egzersizlerle ve postür düzeltmesiyle mevcut skolyozun ilerlemesi önlenebilmektedir. Skolyozun birçok çeşidi bulunmakla birlikte en sık sebebi belirli olmayan skolyozla karşı karşıya kalmaktayız. Bir diğer şekli ise kas ve sinir hastalıklarına bağlı gelişen tiptir. Yine anne karnındayken, çocuğun vertebrasındaki gelişim anomalilerine bağlı olarak gelişen türde bir diğer çeşididir.” “Aileler çocuklarının duruşlarına dikkat etmeli” Ailelerin ilk dikkat etmeleri gereken hususun duruş olduğunu aktaran Ersoy, “Çocukta postür bozukluğu olup olmadığını kontrol etmeliler. Çocuk dik durduğunda omurgası da dik görünüyor mu? Yoksa sağa, sola eğik mi görünüyor? Eğer ki bundan şüpheleniyorlarsa aileler çocuklarının üzerlerindeki elbiseleri çıkartarak, omurgalarının görünüşünde bir problem olup olmadığını kontrol etmeleri gerekir. Dik duran bir kişide dizler kırılmadan belden öne eğildiğinde omurganın düz konumunu koruması gerekiyor. Eğer omurgada S tipinde ya da C tipinde bir farklı duruş olursa yani merkezden sapma meydana gelirse bu da skolyoz belirtisi olabilir. Bu durumda aileler çocuklarını bir uzmana götürmeliler” dedi. “Eğriliğin derecelerini saptıyoruz” Omurganın eğrilmesi şikayeti ile gelen hastalardan skolyoz grafiklerini çektirdiklerini belirten Dr. Ersoy, “Eğer bu grafikler yeterli olmazsa yine tomografi veya MR görüntülemeden de yararlanıyoruz. Bu görüntülemelerle elde ettiğimiz omurganın şeklinde bir eğrilik olup olmadığına bakıyoruz. Eğer bir eğrilik varsa bu eğriliğin derecesini tespit ediyoruz. Bu eğriliğin derecesi 10 derecenin altındaysa skolyoz olmayıp, bu durum asimetri olarak kabul ediliyor. Ancak 10 derecenin üzerindeyse skolyoz olarak gruplandırılıyor. 20 derecenin üzerindeki eğriliklerde tedavi gerekiyor. Bu durumda cerrahi dışı tedavi yöntemlerine başvuruyoruz. Bunların arasında daha çok ağrıyı ve spazmları gidermek, postürü düzeltmek için fizik tedavi yöntemleri kullanılıyor. Bunların yanı sıra postür egzersizleri, güçlendirme egzersizleri gibi bazı uygulamalarla biz bu hastaların tedavisi takip ederek, düzenliyoruz” şeklinde konuştu.

Uzmanlar uyarıyor! Skolyozunuz varsa dikkat.. Haber

Uzmanlar uyarıyor! Skolyozunuz varsa dikkat..

Skolyoz omurga eğriliği olarak da tanımlanır. Skolyoz kişiden kaynaklı oluştuğu gibi başka faktörlerden dolayı da oluşabilir. Sinir cerrahisi uzmanı Opr. Dr. Ali Kemal Ulaş ise skolyozun omurganın sert ve bel bölgesinin yana doğru eğrili bir şekilde oluştuğunu açıkladı. Erken teşhisin önemine de vurgu yaptı. Peki, Skolyozun belirtileri nelerdir? Skolyoz hangi yaş aralığında oluşur? Skolyozun belirtileri nelerdir? Skolyoz, omurga eğriliği olarak biliniyor. Omurganın belirli şeklinin bozulmasına da skolyoz denilmektedir. Uzmanlar bu hastalığa sahip olan ya da olmasından şüphelenen kişilerin erkenden gerekli tedaviyi olmaları gerektiğini söylüyor. Erken teşhis her hastalıkta olduğu gibi skolyoz rahatsızlığında da oldukça önem taşımaktadır. Uzman doktor Ali Kemal Ulaş ise yaptığı açıklamada skolyozun belirtilerine değinmiştir. Skolyozun birçok belirtisi bulunur. Bunlardan bazıları ise şu şekildedir: Kötü duruş, omuz seviyeleri arasında eşitsizlik, bel çukurlarında asimetri, bel kemiğinde bir tarafın önde çıkıntı oluşturması, kürek kemiğinde tümsek görünümü, elbiselerin vücuda tam oturmaması ya da kız hastalarda eteğin yukarı doğru çekilmesi gibi belirtilerin bulunduğunu iletmiştir. Eğer kişide bu belirtiler mevcutsa en kısa zamanda ilgili hekime başvurması gerektiğini de belirtmiştir. Skolyoz hangi yaş aralığında görülmektedir? Skolyoz, omurgada oluşan eğrilik sonucu oluşmaktadır. Oluşan bu eğriliğin ise birçok sebebi vardır. Bu belirtiler arasında, kötü duruş bozukluğu, bel kemiğinin öne çıkması, kıyafetlerin kişiye tam oturmaması ya da kürek kemiğinde tümsek görünümünün oluşması gibi nedenler sayılabilir. Skolyoz, her türlü yaştan insanda görülebilir. Ancak yapılan bir araştırmaya göre daha çok ergenlik zamanında olan çocuklarda görüldüğü belirtiliyor. Opr. Dr. Ali Kemal Ulaş’ın yaptığı açıklamalara göre skolyozun kız çocuklarda da sıklıkla görüldüğünü belirtti. Ayrıca doktor Ali Kemal Ulaş erken teşhis ve tedavinin oldukça önemli olduğunu da vurguladı. Bunun dışında toplumun yüzde 2 ile yüzde 4’ü arasında görüldüğü de belirtiliyor.

Ergenlik döneminde Skolyoz’a dikkat Haber

Ergenlik döneminde Skolyoz’a dikkat

Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzm. Dr. Öğr. Üyesi Elif Berber, “Skolyoz, ergenlik döneminden önce büyüme çağında ve ergenlikle beraber omurganın eğilmesi olarak tanımlanır. En sık görülen büyüme (ergenlik) ile ortaya çıkan idiopatik skolyozdur. Hafif eğriliklerde ilk etapta ağrı şikâyeti çok belirgin değildir” dedi. Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Elif Berber skolyoz ile ilgili önemli açıklamalarda bulundu. Hangi belirtiler olduğunda skolyozdan şüphelenilmesi gerektiğini anlatan Dr. Elif Berber, "Karşıdan bakıldığında her iki omuzun ve meme uçlarının aynı hizada ve eşit olmaması, (birinin yukarıda ve daha büyük diğerinin ise aşağıda ve daha küçük görünmesi), göğüs kemiğinde kunduracı göğsü olarak tabir edilen içe çöküklük olması, Karşıdan bakıldığında kaburga hatlarının ve vücudun yan oyuntularının eşit olmaması. Arkadan bakıldığında omurganın simetrik olarak aşağıya inmemesi, kürek kemiklerinden birinin yukarıda ve daha silik diğerinin ise daha aşağıda ve daha çıkık görünmesi ve yine arkadan bakıldığında kalçaların asimetrik görünümüne bağlı oluşabilecek bacak boyu farklılıklarıdır” diye konuştu. İzlenen yöntemler Dr. Öğr. Üyesi Elif Berber şunları söyledi: “Skolyoz tedavisinde yaşına göre;(ergenlik veya ileri yaş omurga dejeneratif skolyoz)eğriliğin derecesine göre herhangi bir organa bası yağıp yapmamasına göre bir yöntem izlenir. İleri evrelerde cerrahi gerekebilir. Diğer evrelerde ise; 3 boyutlu omurga skolyoz rehabilitasyonu, uygun egzersizler, postur, pozisyonlama tedavileri ayrıca tüm omurganın (omuzdan kalçalara kadar) rahatsızlığı olarak düşündüğümüz için ligamanları normal uzunluğuna getirmeyi amaçlayan enjeksiyon tedavileri (örneğin; Proloterapi Enjeksiyonu gibi) çok etkili olabilir.”  BU HABER DE İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR: Grip aşısında önemli uyarılar

Ergenlik öncesi skolyoz kontrolü tedavi şansını artırıyor Haber

Ergenlik öncesi skolyoz kontrolü tedavi şansını artırıyor

Doç. Dr. Coşkun, omurganın ön ve arka planında 10 dereceden fazla olan eğriliği skolyoz hastalığı olarak kabul ettiklerini belirtti. Skolyozun duruş bozukluğundan ayırt edilmesi gerektiğini vurgulayan Coşkun, duruş bozukluğunun basit egzersizlerle düzelebileceğini, skolyozda ise omurga yapısında bir deformasyondan söz ettiklerini anlattı. Coşkun, skolyozun genellikle 10-19 yaş aralığında görüldüğüne işaret ederek, "Skolyoz, nedeni bilinmeyen bir hastalıktır. Ergenlik, adölesan idiopatik skolyozun en sık görülen yaş grubunu oluşturmakta. Şikayetler genelde omuzların bir tarafında yükseklik farkı olması, bir omuzun daha yukarıda yerleşmesi. Ayrıca hasta öne doğru eğildiğinde, hastada bir tarafında sırtında bir yükseklik, bir kamburluk bulgusu olması. Bu yükseltinin bir tarafta belirginleşme, diğer tarafta silinme, skolyozun ana bulgularındandır." dedi. Skolyozun tedavisinin mümkün olduğunu ve genellikle kabul görmüş üç tedavi şeklinin olduğunu aktaran Coşkun, şöyle devam etti: "Skolyoz hastalığında tedavilerden biri gözlem tedavisidir. Gözlem skolyozda bir tedavidir. Biz gerçekten de 0 ila 20 derece arasındaki eğriliklere pek bir şey yapmayız. Bu çocukların gelişimini takip ederiz ve erişkin yaşa geldiğinde de bu tedaviyi sonlandırırız. Artık bu çocukların bir riski, hastalığın ilerlemesi açısından yoktur. 20 ila 40 derece arasında ise ya da 45 dereceye kadar biz çocuğun yaşı eğer uygunsa korse tedavisi uygularız. Korse tedavisi için çocuğun büyümesinin devam etmesi lazım. Kemik yaşı tamamlan, büyümesi tamamlanmış bir çocukta korse tedavisinin yeri yoktur. 45 dereceyi aşan eğriliklerde ise eğriliğin her sene ilerleyeceğini öngörerek cerrahi tedavi uygulamaktayız." Yaptıkları cerrahi müdahalelerin başarıyla sonuçlandığını aktaran Coşkun, ameliyat sonrası hastaların boylarının birkaç santimetre uzadığını söyledi. "Yüzmenin direkt olarak skolyoz eğriliğinin gerilemesinde bir etkisi yok" Coşkun, yüzmenin skolyoza iyi geldiğinin doğru olmadığı dile getirerek, "Yüzmenin skolyoza iyi geldiği yıllarca söylendi. Biz de hep öyle inandık. Yapılan çalışmalar artık gösteriyor ki yüzmenin direkt olarak skolyoz eğriliğinin gerilemesinde bir etkisi yok. Hatta bazı yayınlar kötüleştirdiğini de söylüyor. Ama bu da teyide muhtaç bir çalışma. Sonuçta yüzme genel vücut sağlığı açısından gayet iyi bir spordur. Tüm kasları çalıştırır. Ancak skolyoza direkt olarak etkisi maalesef yoktur." diye konuştu. Skolyozun özellikle kız çocuklarında daha sık görüldüğünün altını çizen Coşkun, ergenlik öncesi çekilecek bir omurga röntgeninin tedavide daha iyi yol alınmasını sağlayacağına işaret ederek, "Kız çocuklarında doğumsal kalça çıkığında olduğu gibi skolyoz yönünden tedbirli olmakta fayda var. Özellikle adet öncesi dönemde kızların en azından bir omurga röntgeninin çekilmesi, yine erkeklerde de ergenlik öncesi dönemde bir kez omurga röntgeninin çekilmesi olası bir skolyoz hastalığının tedavisine erken başlamak adına önemli. Çünkü tedaviye ne kadar erken başlarsak o kadar iyi sonuç alma ihtimalimiz yüksek." ifadelerini kullandı. Doç. Dr. Coşkun, salgın döneminde kontrollerin aksatılması nedeniyle skolyoz hastalarının sayısında bir miktar artış gözlemlediklerini sözlerine ekledi. BU HABER DE İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR: Lenf büyümesi, gece terlemesi ve kilo kaybına dikkat

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.