[tag] Haberleri |İlkses Gazetesi - Son Dakika [tag] Haberleri

#sosyal medya

sosyal medya haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, sosyal medya haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Sorumlu sosyal medya etkileyicileri için eğitim programı hayata geçirilecek Haber

Sorumlu sosyal medya etkileyicileri için eğitim programı hayata geçirilecek

Kamuoyunda "influencer" olarak bilinen ve takipçi sayılarıyla etkileme güçleri yüksek sosyal medya kullanıcılarına yönelik gerçekleşen eğitimin duyurusu amacıyla toplantı yapıldı. Türkiye Odalar Borsalar Birliği’nde gerçekleşen toplantıya, Ticaret Bakanlığı Tüketicinin Korunması ve Piyasa Gözetimi Genel Müdürü Avni Dilber, Hazine ve Maliye Bakanlığı Vergi Denetim Kurulu Başkanlığı İstanbul Sektörel-3 Denetim Daire Başkanı Ahmet Gezgin ve Reklam Özdenetim Platformu Başkanı Ahmet Pura ile reklam sektörü temsilcileri katılım sağladı. Avni Dilber, yaptığı konuşmada, sosyal medya etkileyicilerinin toplumu yönlendirme ve doğru bilgi aktarımındaki kritik rollerine vurgu yaptı. Dilber, eğitim programı ile sosyal medya etkileyicilerinin, faaliyetlerini yasal zeminde ve etik kurallar kapsamında devam ettirmelerini hedeflediklerini kaydederek, "Dijital dünyanın hızla büyüyen gücü olan sosyal medya, aynı zamanda büyük bir sorumluluk taşıyor. Tüketicilerin doğru bilgilendirilmesi, şeffaflık ve güven ortamının oluşturulması için etkileyicilerin rolü kritik. Reklam verenlerden ajanslara kadar tüm paydaşların işbirliği içinde olduğu bu program, sosyal medyanın ticaretteki gücünü daha da etkin ve güvenilir kılacaktır. Dürüst bir ticari hayat ve bilinçli bir tüketici kitlesi oluşturmak adına bu eğitimlerin büyük katkı sağlayacağını düşünüyorum." diye konuştu. Şeffaflığı ve kontrollü gelişimini destekleyerek bu büyümeye katkıda bulunacak Ahmet Gezgin de dijital dünyada, sosyal medya içerik üreticilerinin ticaretin ve pazarlamanın önemli bir parçası haline geldiğini ifade ederek, "Bu eğitimin sosyal medya içerik üreticilerine vergi süreçlerinde bilinçli adımlar atmalarını sağlayarak yasal yükümlülüklerini eksiksiz yerine getirmeleri ve uzun vadede daha sürdürülebilir bir iş modeli oluşturmaları açısından önemli avantajlar sunacağına inanıyorum." diye konuştu. Ahmet Pura da sorumlu reklamcılığın önemine dikkat çekerek potansiyel istihdama dikkat çekti. 2023 sonunda reklam yatırımlarının 140 milyar liraya ulaştığını, bu artışın en büyük etkenlerinden birinin dijitalin yüzde 72, mobilin ise dijital içinde yüzde 82'lik paya ulaşması olduğunu belirten Pura, "Güvenli bir ortam sağlanmasıyla yatırımların 2,5 kat daha artma potansiyeli taşıdığını görüyoruz. Bu doğrultuda, medya ölçüm konseyi tüm mecralarda şeffaflığı ve kontrollü gelişimini destekleyerek bu büyümeye katkıda bulunacak." dedi. Tüm yasal ve etik ilkeleri öğrenme fırsatı bulacaklar İlk etapta 300 binden fazla takipçiye sahip sosyal medya etkileyicilerinin katılabileceği eğitim programı ile içerik üreticilerinin sosyal medya dünyasında daha şeffaf, güvenilir ve etik bir reklam anlayışını benimsemesi amaçlanıyor. Tüketici haklarından vergi mevzuatına, sosyal medyada reklamların etik kurallar çerçevesinde nasıl yönetileceğinden reklamda kişisel verilerin korunmasına kadar geniş bir yelpazede bilgilerin aktarılacağı eğitim programında, sosyal medya içerik üreticilerinin sorumluluklarına ilişkin detaylı bir müfredat bulunuyor. Reklam Kurulu'na yapılan başvurular ve inceleme sonuçlarına dair bazı örneklerin de yer alacağı eğitim kapsamında, Kurul'un verdiği kararlar paylaşılarak güncel bilgiler verilecek. İlki 25 Kasım'da düzenlenecek, 1 yıl boyunca 2 ayda bir yapılması planlanan eğitimlerde sosyal medya etkileyicileri, pazarlama iletişiminde dikkat etmeleri gereken tüm yasal ve etik ilkeleri öğrenme fırsatı bulacak. Eğitimi tamamlayan katılımcılar, katılım belgesi alma hakkına sahip olacak ve isimleri Reklam Özdenetim Kurulunun www.rok.org.tr adresli internet sitesinde yayınlanacak. Böylelikle yasal, etik ve sorumlu pazarlama iletişimi değerlerini destekleyen sosyal medya etkileyicileri, markaların gözünde kendilerini farklı kılmış olacak. Eğitimle ilgili detaylı bilgi ve kayıt için www.rok.org.tr adresi ziyaret edilebilir.

Türkiye’de adaleti sosyal medya mı sağlayacak? Haber

Türkiye’de adaleti sosyal medya mı sağlayacak?

Türkiye genelinde artan sorunlar, hukuk sistemine olan güveni derinden sarsmaya devam ediyor. Suçluların serbest bırakılmasının ardından sosyal medyada yükselen tepkiler sonucu tekrar tutuklanması hem adalet anlayışına olan güveni hem de ülkedeki güvenlik zafiyetini sorgulayan bir tablo yaratıyor. Halkın zihninde sıkça yankılanan 'Ülkede adalet sosyal medya aracılığıyla mı sağlanacak?' sorusu, yargı bağımsızlığına yönelik endişeleri de körüklüyor. Bu durumun temel nedenlerini değerlendiren İzmir Barosu Başkanı Av. Sefa Yılmaz, Türkiye’de hukuk sisteminin toplumsal tepkiye muhtaç hale geldiğini ve verilen kararların kişilere ve kurumlara göre değişkenlik gösterdiğini belirtti. Yılmaz ayrıca, adaletin sosyal medya etkisiyle şekillenmesinin, yargı üzerindeki baskıyı artırdığını ve hukuk devleti ilkesine zarar verdiğini vurguladı. TOPLUMSAL TEPKİYE MUHTAÇ BİR HUKUK SİSTEMİ Son zamanlarda suçluların serbest bırakılmalarının ardından sosyal medyada yükselen tepkiler sonucunda yeniden tutuklanmalarına dikkat çeken Yılmaz, bunun asıl nedeninin sistem ve cezasızlık politikası olduğunu vurguladı. Toplumsal tepkinin olduğu yerde, tepkiye uygun davranan bir adalet anlayışının olduğunu dile getiren Yılmaz, “İnfaz yönetimiyle ilgili şu anda çok büyük bir kargaşa var. Bu nedenle, özellikle yargı mensupları bu kargaşayı bir türlü aşamıyorlar. Bu doğrultuda da karşımıza sosyal medyada birtakım kampanyalar ya da birtakım söylemler olduğunda, bu tepkilere ve söylemlere göre tavır geliştiriyorlar. Aslında çok sakıncalı ve yanlış bir şey. Türkiye’de hukuk devletinin olmadığı bir süreci yaşadığımızı hep söylüyorum. Hukuk devleti değiliz çünkü. Eğer hukuk devleti olsaydık, bütün bunlar daha yargılama ve infaz aşamasında değerlendirilirdi. Toplumsal tepkiye bağlı olarak yeniden bir tutukluluk kararı verilmemeli. Doğru olan neyse o olmalı. Toplumsal tepkiye muhtaç hale gelmiş bir hukuk sisteminden bahsediyoruz. Bu da hukuk devletinin olmadığı sonucunu doğuruyor” diye aktardı. SOSYAL MEDYADA YANLIŞ BİR KAMPANYA YÜRÜTÜLÜRSE NE OLACAK? Türkiye’deki vatandaşların adalete olan güveninin kalmadığını vurgulayan Yılmaz, “Peki sosyal medyada yanlış bir kampanya yürütülürse ne olacak? Doğruya ve gerçeğe ulaşılmadan ortaya atılan bilgilerin sonuçları neler olabilir? Ceza hukukunun amacı gerçeğe ulaşmak. Toplumsal tepkinin yanlış olduğunu düşünün. O zaman bunun sorumluluğunu kimse almayacak. Çünkü sorumsuzlar. Hakimlerin ve savcıların şu anda baktıkları dava sebebiyle hiçbir sorumlulukları yok. Yanlış bir toplumsal tepki olursa ne yapacaksınız? Hukuk devletinde bunlar olmaz. Hukuk devletinde özellikle ceza mahkemesinin kararları, her türlü şüpheden uzak, maddi gerçeğe ulaşan bir değerlendirmeyle sonlandırılmalı. Bu nedenle yargının her aşamasında avukat olmalı. Avukatı salonlardan atarsanız, adliyeye, karakola sokmazsanız, kollukta yer almasına engel olursanız, kamu alanından izole ederseniz sonuç böyle olur. Tek başına yargının karar verdiği ya da yargının karar veremediği bir süreci yaşatırsınız. O zaman da toplumun hukuka olan, adalete olan inancını yok edersiniz. Şu an hukuka olan, adalete olan güven yüzde 1 civarında. Bu dünyanın hiçbir yerinde böyle değil. Yargıya olan güven açısından şu anda dünyanın son sırasındayız” dedi. VERİLEN KARARLAR KİŞİLERE VE KURUMLARA GÖRE DEĞİŞİYOR Toplumun haber alma özgürlüğünün doğal ve bir hak olduğunu ifade eden Yılmaz, halkın haber almadan yoksun kılınamayacağını belirtti. Bu konuda yapılması gerekenleri aktaran Yılmaz, “Burada yapılması gereken tek şey yargıyı bağımsız ve tarafsız kılmak. Yargı bağımsız kılındığı zaman sorunlar yavaş yavaş düzelir. Bunun en önemli argümanı ise yargı bağımsızlığının teminatı olan savunma mesleği yani avukatlar ve barolar. Bu alanlar güçlendirilmeli. Bu alanlara değer verilirse yargı itibarsızlaştırılmaz ve bağımsız hale gelir. Bağımsızlıktan kastımız yargılama aşaması değil. Bütün yargıçlar, savcılar baskıdan uzaklaşabilmeli ve baskıyı karşılayabilmeli. Bu baskıdan muaf olmaları gerekiyor. Hukuk devletlerinde bu durum böyle. Kişiye göre karar verilmez ve taraf tutulmaz. Yargı kararı bu ülkede yaşayan herkes için. Hukuk güvenliğinin sağlanması gerekiyor ancak sağlanamıyor. Kişilere göre tavırlar belirleniyor. Yani bağımsız ve tarafsız olmayan bir yargının olduğu sistemde, sosyal medyada her şey döner. Şu an mahkemelere, adliye kapılarına girildiği andan itibaren taraflı ve bağımlı bir yargının varlığını iliklerinize kadar hissedersiniz. Verilen kararlar kişilere ve kurumlara göre değişiyor. Biz bağımlıyız ve taraflıyız diye resmen haykırıyorlar. Bu yüzden yargının bağımsızlığı, tarafsızlığı da ancak demokratik tahammüllerin hayata geçmesiyle ve hukukun üstünlüğüyle olur. Gerçekten hukuka, hukukun üstünlüğüne inanan, demokratik değerlere bağlı olan, laik, demokratik, sosyal hukuk devleti ilkesinden taviz vermeyen bir anlayışı bu ülkede gerçekleştirdiğinizde sorunları çözersiniz” ifadelerini kullandı. ÖRTÜLÜ BİR AFFI ÜLKENİN GÜNDEMİNE SOKTULAR Son zamanlarda Türkiye gündeminde yaşanan olaylara değinen Yılmaz, "Son 1 haftada 10 kadın öldürüldü. Bununla ilgili çıkıp doğru düzgün bir açıklama yapan var mı? İçişleri Bakanı 'gereği yapılacak' diyor. Şimdiye kadar yapıldı mı? Artık cins kırımına gidiyor her şey. Ne yazık ki kadınların bu ülkede yaşam hakkını ortadan kaldıran bir anlayış mevcut. Sadece sözel olarak kınayan ve bunun dışında başka bir şey yapmayan bir siyasal iktidar var. Kadınların evlilik kurumu 2023 genel seçimlerinde tartışmaya açıldı. Bunu bile tartışmaya açık hale getirdiler. Kadının sosyal, sağlık, öğrenim, ekonomik ve her alandaki durumunu tartışmaya açtılar. Ülkemizde kadınlar yerel seçimlere 1930'da katılmaya hak kazandı. 1934'te ise milletvekili olma hakları oldu. Dünyanın birçok ülkesinde sonradan hak kazandılar. Örneğin; İsviçre’de 1971’de yapıldı. Şimdi neredeyiz? Bunu sorgulamak gerekmiyor mu? Sorgulamayan, sormayan, eleştirmeyen, okumayan, fikir üretmeyen, yönetmeyen, yönetebilme kabiliyeti olmayan bir toplum yaratırsınız. 100 yıl öncesine döndürmeye çalışıyorlar. Biz barolar olarak, insan haklarından, demokrasiden yana olduk ve Cumhuriyetin değerlerini savunduk. Kadının, çocuğun ve doğanın yanında olmaya çalıştık. İnfaz rejiminin eğilip bükülmesinden, sürekli değiştirilmesinden kaynaklanan bir cezasızlık politikası mevcut. Af yok diyorlar ancak infaz kanunu sürekli değiştirerek, örtülü bir affı ülkenin gündemine soktular. Her şeyi torba yasalarla halletmeye çalışıyorlar. Kimseye sormadan, danışmadan, fikir alışverişi yapmadan. Ne sahadaki akademisyene ne barolara ne barolar birliğine hiçbir bilgi vermeden bir gecede yasa çıkarıyorlar” sözlerine yer verdi.

Artan burun ameliyatı taleplerinde sosyal medyanın etkisi Haber

Artan burun ameliyatı taleplerinde sosyal medyanın etkisi

Kulak Burun ve Boğaz Uzmanı Op. Dr. Ahmet Sacit Özbay, son zamanlarda artış gösteren burun ameliyatları hakkında açıklamalar yaptı. Burun ameliyatlarının sık bir şekilde gerçekleştiğini ifade eden Op. Dr. Ahmet Sacit Özbay, "Özellikle sosyal medyanın sık kullanılmasından sonra bütün dünyada ve ülkemizde rinoplasti ameliyatlarına aşırı bir talep olmaya başladı. İnsanların estetik kaygıları her geçen gün daha da artmaktadır. Eskiden sadece nefes alma problemiyle ilgili talepler varken bugün nefes alma problemlerinin yanında burun şekliyle ilgili talep de oldukça yoğunlaştı. Buna bağlı olarak insanlar bir an önce hayal ettikleri burunla yaşamak istediklerinden dolayı rinoplasti ameliyatlarını olabilecek en erken yaşta olmaya çalışıyorlar. Burada da önemli olan şahsın kemik gelişmesini tamamlamış olması gerekiyor. Bu kemik yaşı erkeklerde 17 yaş sonu, kadınlarda ise 16 yaş sonudur. Eğer nefes almada ciddi bir sıkıntı varsa ailenin onayıyla burun ameliyatı bir sene daha öne alınabilir. Onun dışında kemik gelişiminin tamamlanmasını beklemek gerekmektedir" şeklinde konuştu. "Burun iskelet yapısının tamamlandıktan sonra ameliyat yapılması daha uygundur " Bu ameliyatlarda ister istemez burundaki gelişme noktalarına müdahalelerin olduğunu da aktaran Op. Dr. Özbay, "Bu müdahaleler sonucunda burnun istenilen büyüklüğe ulaşamama problemlerinin yanında büyüme noktalarının kayması nedeniyle ileride burunda eğilmeler ve istenmeyen şekil bozukluklarına neden olabilir. Bu nedenle en güzeli kemik gelişiminin ve burun iskelet yapısının tamamlandıktan sonra ameliyat yapılması daha uygundur" dedi.

Sosyal medya kullanımı özgüveni zedeliyor Haber

Sosyal medya kullanımı özgüveni zedeliyor

Günümüzde sosyal medya platformları, hayatın önemli bir parçası haline geldi. Bu platformlar, iletişim kurma, bilgi paylaşma ve toplumsal olaylara hızlı tepki verme gibi işlevler sunarak insanların günlük yaşamlarını derinden etkiliyor. Ancak sosyal medyanın ruh sağlığı üzerindeki etkileri hem olumlu hem de olumsuz yönde önemli boyutlara ulaşabiliyor. BHT CLINIC İstanbul Tema Hastanesi'nden Uzman Klinik Psikolog Beldem Sekban, sosyal medya platformlarının ruh sağlığı üzerindeki olumlu ve olumsuz etkilerini anlattı. “Duygusal iyileşme süreçlerine katkı sağlayabilir” Sosyal medyanın olumlu yönlerine değinen Sekban, şu ifadeleri kullandı: “Sosyal medya, bireylerin kendilerini ifade etmeleri için güçlü bir araç sunar. İnsanlar, ilgi duydukları konular hakkında görüşlerini paylaşabilir, içerik üretebilir ve duygusal deneyimlerini paylaşarak destek arayabilirler. Özellikle zor zamanlarda yapılan paylaşımlar, duygusal iyileşme süreçlerine katkı sağlayabilir. Ayrıca sosyal medya, motivasyonu artırıcı içerikler ve destekleyici topluluklar aracılığıyla insanların psikolojik iyiliklerine katkıda bulunabilir. Kişisel gelişim ve bilgi paylaşımı gibi alanlarda da faydalı olabilir.” Dikkat eksikliği yaşayanlar, sosyal medyadan uzak durmalı Sosyal medyanın insanlar üzerinde ‘mükemmel olma' baskısı oluşturarak ruh sağlığı için olumsuz etkilere de neden olabildiğini hatırlatan Sekaban, “Özellikle anonimlik ve uzaktan iletişim imkanları, zorbalık ve tacize maruz kalma riskini artırabilir. Kullanıcılar, karşılaştıkları içerikler veya diğer insanların yaşam tarzlarıyla kendi hayatlarını karşılaştırarak özgüvenlerini zedeleyebilirler. Güzellik standartları ve mükemmeliyetçilik baskısı da sosyal medya aracılığıyla yayılabilmekte. Filtrelerin kullanımı ve sanal gerçeklik, insanların kendilerini gerçek hayatta olduğundan farklı algılamalarına neden olabilir” dedi. “Zaman yönetimini olumsuz etkileyebilir” Aşırı sosyal medya kullanımının zaman yönetimini de zorlaştırdığını belirten Psikolog Sekban, “Ayrıca sosyal medya, kullanıcıların zaman yönetimini olumsuz etkileyebilir ve günlük işlerini yönetmelerini zorlaştırabilir. Özellikle dikkat eksikliği yaşayan bireyler için bu durum daha belirgin olabilir” şeklinde konuştu. Sekban, “Bu nedenlerden dolayı sosyal medyada bilinçli bir şekilde içerik tüketmek, zaman yönetimine dikkat etmek ve online etkileşimleri sağlıklı sınırlar içinde tutmak önem taşıyor” uyarısında bulundu.

Sosyal medyada karşınıza çıkan ürünleri kullanmayın Haber

Sosyal medyada karşınıza çıkan ürünleri kullanmayın

Deri ve Zührevi Hastalıkları Uzmanı Doktor Rana Başara Şahin, mümkün olduğunca sıcak havalarda dışarı çıkmamak gerektiğini belirterek, temmuz ve ağustos aylarında sıcakların daha çok artacağını söyledi. Özellikle saat 10.00 ile 17.00 arasında mümkün oldukça dışarı kalınmaması gerektiği uyarısında bulunan Dr. Şahin, ultraviyole indeksinin en yüksek olduğu saatler olup, dışarı çıkılacaksa mutlaka gölgenin tercih edilmesi ve dışarı çıkmadan önce güneş kreminin uygun miktarda uygulanmasını ifade etti. Zaman geçtikçe ve terledikçe güneş kreminin de etkisi azaldığını aktaran Dr. Şahin, "Bu sebeple 2-3 saatte bir güneş kremimizi tekrar sürmeliyiz. Yazın güneşten korunmaya, güneş koruyucu sürmeye daha çok dikkat etmeliyiz. Ancak yaz kış demeden güneş kremi kullanmalıyız. Aksi takdirde ileri zamanlarda derinin kanser olma oranı oldukça artıyor. Bunun yanında sıcak çarpmasını önlemek için özellikle gün içinde tüketilen su miktarına dikkat etmeliyiz. Günde 2-3 litre kadar su tüketimine özen göstermeliyiz. Güneş ışınlarının en yoğun olduğu saatlerde dışarda çalışmak zorunda olanlar mümkünse gölge alanları tercih etmeli, güneş ışından koruma özelliği olan pamuklu kıyafetler giymeli, güneş koruyucusunu sık tekrarlamalı ve sıvı tüketimine dikkat etmelidir. Ayrıca araba içinde bebek, çocuk ve evcil hayvan bırakılmamasına çok dikkat edilmelidir” dedi. Evde yapılan maskelerin ciltte ciddi hasarlara neden olabileceğine dikkat çeken Dr. Şahin, "Cilt lekeleri için kesinlikle doğal yöntemlere başvurulmaması gerekiyor. Doğal olarak nitelendirildiğimiz yiyeceklerle veya başka doğal yöntemlerle yaptığınız maskeler cildinizde kalıcı hasarlara ve lekelere sebep olabilir. Limon ve turunçgiller cilde direk uygulandığında tam tersi ciltte Lekeye sebep olabiliyor. Cilt bakım rutinin oluşturmak ve ürünler hakkında bilgi almak için mutlaka cildiye hekiminden randevu alınmalı. Lekeleri önlemek için de güneş kremi mutlaka kullanmamız gerekiyor” ifadelerini kullandı. "Sosyal medyada önerilen bakım kremlerini cilt doktorunuza sormadan kullanmayın" diyen Dr. Şahin, “Piyasada ve bir çok farklı markalarda oldukça fazla ürün bulunmaktadır. Cildinize uygun olan ürünler kişiye özel ve güvenilir markalardan seçilmelidir. Bu yüzden en iyi tercih cilt doktorunuzun sizin cildinize göre önerdiği ürünler olacaktır. Bu yüzden sosyal medyada influencerların önerdiği ürünleri direkt kullanmayalım. Cilt doktorundan randevu alıp cilt probleminize uygun tedavi ile tedaviye destek cilt bakım rutini oluşturarak ürün önerisi almalısınız. Güneş hassasiyeti olan, güneş alerjisi olan, Lupus hastalığı gibi güneşle birlikte hastalığının aktivitesi artan, akne, gül hastalığı gibi cilt hastalıkları olan kişiler mutlaka güneşte çok dikkat etmelidir. Örneğin bir akne hastası güneşe dikkat etmez ve güneş koruyucusu kullanmazsa hem sivilceleri artabilir hem de bu lekeleri artabilir. Ya da gül hastalığı varsa, cildi sürekli kızarıyorsa güneş koruyucu kullanmıyorsa şikayetlerin artış görülebilir" şeklinde konuştu.

Sosyal medya gündelik hayatla örtüşmeli Haber

Sosyal medya gündelik hayatla örtüşmeli

Dijital çağın en çok kullanılan iletişim araçlarından olan sosyal medya platformlarının kullanımı her geçen gün artıyor. Online istatistik portalı Statista verilerine göre, bu yılın nisan ayı itibarıyla dünya nüfusunun yüzde 62'si sosyal medya kullanır hale geldi. Sosyal medyada geçirilen süreler de her geçen yıl artıyor. Dünyada günlük sosyal medyada harcanan süre 2 saat 23 dakika olurken, Türkiye'de ise günlük 2 saat 44 dakika sosyal mecralar için harcanıyor. Rakamlar sürekli artarken sosyal medyanın nasıl kullanıldığı da çok önemli hale geliyor. AA muhabirine konuşan Klinik Psikolog Dr. Sevilay Abudaram, dikkat dağınıklığının sosyal medya kullanımında önemli sorunlardan biri olduğuna işaret ederek, insanların kendi iç dünyalarını etkilemeyen konuları hızlı geçtiğini ancak iç dünyalarına dokunan içeriklerde ise daha uzun vakit geçirdiğini anlattı. Zararlı mı yararlı mı olacağı kişilerin kullanım şekline bağlı oluyor Sosyal medyanın duygular üzerinde çok etkili olduğunu ve insanların bu mecralarda kendilerine rol modeller edindiğine dikkati çeken Abudaram, kişilerin sosyal medyada öğrenmek istedikleri ya da istemedikleri birçok bilgiye maruz kaldıklarını ve bunun sosyal medyanın hijyenik olmayan bir ortam olmasından kaynaklandığını söyledi. Abudaram, bu durumun ne kadar faydalı ya da zararlı olduğunun kişinin sosyal medyayı kullanma biçimine bağlı olduğunu anlatarak, "Sosyal medyada bilgiye ulaşabilmek güzel bir şey ama o bilgileri filtrelemek, temizlemek veya hangi bilgiyi doğru veya yanlış kabul ettiğiniz kilit noktadır. Dolayısıyla bu bilgiler arasında kaybolmak da mümkün, bu bilgileri bir kaynak olarak kullanıp kendinizi geliştirmek de. Kullanım şekli burada çok önemli." ifadelerini kullandı. Instagram gibi platformlarda kişilerin arzu ettiği ve hayal ettiği hayatları görmesinin mümkün olduğunu vurgulayan Abudaram, kişilerin sosyal medyada sadece sonuçları gördüğünü ve sonuca giden yoldaki zorlu süreçleri görmediği için yanıltıcı bir algıya sahip olduğunu söyledi. Abudaram, "Bir yandan 'Bunu istiyorum, demek ki mümkün çünkü birileri yaşıyor' diye düşünüyor, diğer yandan 'Ben niye yaşayamıyorum? Benim ne eksiğim var?' diyerek değersizlik ve yetersizlik duygularıyla yüzleşiyor. Bu duyguları örtmek için kendisini sosyal medyada olduğundan farklı gösteriyor. Bunun faturası ise kişinin kendisinden uzaklaşması oluyor. Kişi, sosyal medyada kendisini farklı lanse ettiği için, gerçek hayattaki sosyal ilişkilerinden izole oluyor." diye konuştu. "Önemli olan sosyal medyada takip ettiğiniz sayfalar sizin zihninizi ne kadar geliştiriyor" Sosyal medyayı kullanmamanın bir çözüm olmadığını dile getiren Abudaram, sosyal medyanın, dijital platformlarda var olmanın, bilgiye ulaşmanın ve gündemi takip etmenin çok kıymetli bir yolu olduğunu kaydetti. Abudaram, "Sosyal medyayı kendi hayatınızda nasıl konumlandırdığınız ve neden kullandığınız çok belirleyici bir unsur. Önemli olan sosyal medyada edindiğiniz bilgiler ve takip ettiğiniz sayfalar sizin zihninizi ne kadar geliştiriyor. Eğer bu içerikler, kişisel gelişiminize ve bilgi dağarcığınıza katkıda bulunuyorsa ne ala. Ama eğer sizi kendinizden uzaklaştırıyor ve olmadığınız biri gibi hissetmenize sebep oluyorsa bu tehlikeli bir şey, çünkü gerçekçi değil." ifadelerini kullandı. "Sosyal medya gündelik hayatın gerçeklerini destekleyen bir pozisyonda olmalı" Abudaram, sosyal medyanın gündelik hayatın gerçeklerini destekleyen bir pozisyonda olması gerektiğini vurguladı. "Bu mecralar, gerçekliği destekleyen ve zenginleştiren bir mecra olmalıdır." diyen Abudaram, sosyal medyanın bir diğer avantajının da sosyalleşme imkanı sunması olduğunu söyledi. Abudaram, "Bu platformlar, günlük hayatta iletişiminizin az olduğu çevrenizle sizi bağlayan ve birbirinizin hayatlarıyla ilgili fikir sahibi olmanızı sağlayan araçlar olabilir. Bu nedenle sosyal medya ilişkilerinizi güçlendirmek açısından çok kıymetli olabilir. Ancak sosyal medya kişilerin kendi gerçeklik dünyalarından, gerçek hayatlarından ve gündelik yaşamlarındaSosyal medya, gerçek ve gündelik hayatlarınızla örtüşen ve bu hayatları zenginleştiren bir alan olmalıdır.n farklı bir yaşamı yaşadıkları bir alan olmamalıdır. Sosyal medya, gerçek ve gündelik hayatlarınızla örtüşen ve bu hayatları zenginleştiren bir alan olmalıdır." şeklinde konuştu.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.