[tag] Haberleri |İlkses Gazetesi - Son Dakika [tag] Haberleri

#soykırım

soykırım haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, soykırım haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Altun: Soykırıma gençlerin verdiği mesajlar hakikati en çıplak şekliyle gören yaklaşım Haber

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Altun: Soykırıma gençlerin verdiği mesajlar hakikati en çıplak şekliyle gören yaklaşım

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, İstanbul Zorlu Performans Sanatları Merkezi'nde alanında uzman genç gazeteci, akademisyen, sivil toplum örgütü üyeleri ve girişimcilerin seslerini duyurması ve fikir alışverişinde bulunulması amacıyla düzenlenen TRT World NEXT Forumu'nda konuştu. Forumun, gençleri edilgen değil temel bir aktör, nesne değil özne olarak gören bir yaklaşımı olduğunu belirten Altun, bugünün küresel dünyasının belki en önemli kavramının belirsizlik olduğunu, belirsizlik çağında yaşandığını ve insanlığın çeşitli kaoslarla karşı karşıya kaldığını ifade etti. Altun, bütün dünyada normlarını yitirmiş uluslararası bir düzenden bahsedildiğine işaret ederek, bu düzende kuralların ne yazık ki belgelerde kaldığını dile getirdi. Dünyada adalet ve hakikat krizi olduğunun altını çizen Altun, "Bütün bu krizler, bütün bu yaşadığımız kaotik ortam, bütün bu belirsizlikler aslında hepimize şu soruyu sorduruyor, 'Bizi ne bekliyor? Bundan sonra hangi meydan okumalarla karşı karşıya kalacağız? Dünyamız hangi krizlere gebe? Bizler birey olarak kendimiz, ailemiz, çevremiz bu krizlerden nasıl etkilenecek?' Her birimiz, bu tarihin hızlandığı, mekanların birbirine yakınlaştığı bu dönemde bir kaotik ortamda kendimizi, çevremizi, ailemizi, ülkemizi hatta değerlerimizi korumak adına uğraş veriyoruz." diye konuştu. Altun, bugün korumacılığın, küresel anlamda egemen değer haline geldiğini, bunu gerek küresel ve bölgesel aktörlerin ülke siyasetlerinde gerekse daha küçük ulus devletlerinin siyasetlerinde gördüklerini söyledi. Batılı modernliğin norm kriziyle karşı karşıya kaldığını dile getiren Altun, daha önce kurumlarıyla uluslararası alanı dizayn eden Batılı modernliğin, bugün bu kurumlarıyla uluslararası düzeni şekillendiremediğine işaret etti. Altun, İsrail'in Gazze'ye saldırısıyla ilgili, "İsrail'in Gazze'deki soykırımı karşısında hiçbir somut adım atamayan ve siyonizmin tamamen esareti altına girmiş bir uluslararası sistemle karşı karşıya kaldık. Uluslararası sistem esas itibariyle bütün seküler, bütün aydınlanmacı söylemine rağmen siyonizmin sözüm ona dini diskuruna teslim oldu. Bu dini diskur üzerinden esas itibarıyla bugün uluslararası sistemin Gazze'de yaşanan soykırımı meşrulaştırmaya çalıştığına şahit olduk." ifadelerini kullandı. Adalet ve hakikat kriziyle afetler, diğer salgın hastalıklar, terörizm, savaşlar, ekonomik krizler, düzensiz göçler ve yabancı düşmanlığının dünyayı esaret altına aldığını belirten Altun, bu sorunlar karşısında sistematik işleyen, fonksiyonel bir uluslararası düzenin olmadığını ve düzen arayışının da bulunmadığını kaydetti. "Hakikatten yana çok açık tavır almak durumundayız" Altun, çelişkilerin ve belirsizliklerin belirgin hale geldiği bu dönemde, çalışmak ve üretmek zorunda olduklarını, haktan, adaletten, hakikatten yana çok açık tavır almaları gerektiğini vurguladı. Bunlara ek olarak teknolojik devrimler yaşandığını anımsatan Altun, bu teknolojilerin varlığıyla beraber insansızlaşma ve kültürsüzleşme riskiyle karşı karşıya kaldıklarını söyledi. Ne olursa olsun dezenformasyona müsaade etmeden iletişimden yana, gelir adaletsizliğine müsaade etmeden üretimden ve kalkınmadan yana, insansızlaşmaya, kültürsüzleşmeye müsaade etmeden teknolojik gelişmelerden yana tavır ortaya koymak durumunda olduklarının altını çizen Altun, bunun da farkındalıkla yapılması gerektiğini anlattı. "İletişimin ötekisi sessizlik değil, gürültüdür" İletişim Başkanı Altun, gençlerin teknolojiyle daha yoğun muhatap olduğu belirterek, şöyle devam etti: "Baktığımızda, en başından sanayi devriminden, bugün yapay zeka devrimine kadar yaşadığımız, muhatap olduğumuz bütün teknolojik devrimler, toplumların hayatına çok önemli katkılar yapan unsurlar. Fakat aynı zamanda bu teknolojiler küresel anlamda adaletsizliği ve yine küresel anlamda hakikat krizini derinleştiren unsurlara dönüşmüş durumda. Biz nasıl ki bir teknofili, yani teknoloji seviciliği yapmayacaksak, elbette teknofobi, yani bir teknoloji korkusu içerisinde de yaşamayacağız. Çünkü teknofili de teknofobi de bu anlamda teknolojik determinizmin, yani teknolojinin, kültürlerin ve insanların üstünde olduğu ve onları her halükarda, her şartta belirlediği yaklaşımının birer ürünüdür. Hayır, biz insanlığı, kültürü savunacağız ve teknoloji karşısında insansızlaşmayı ve kültürsüzleşmeyi ne olursa olsun reddedeceğiz. Kültüre inanacağız, insana inanacağız ve sadeliğin gücüne inanacağız. Çünkü hepinizin malumudur, iletişimin aslında ötekisi sessizlik değildir. İletişimin ötekisi gürültüdür. Bu gürültülü ortamda bizler sağlıklı bir iletişim için gerçek diyalog zeminleri için ne olursa olsun insana, kültüre ve sadeliğin gücüne inanacağız, güveneceğiz. Her şeyden önce burada biz, hakikat ve adalet namına bunu yapacağız." Dünyadaki sistemlerin her şeyden önce gençleri birer hedef, ideolojilerini yayacak nesneler olarak gördüğünü belirten Altun, "Ürettiklerini tüketecek, sorgulamadan daha fazla tüketecek müşteriler olarak gördü. Aslında ikincil unsurlar, pasif nesneler olarak varsaydı. Bunu reddetmeliyiz. Her şeyden önce bu uluslararası aksak sistemin önümüze koyduklarını sorgusuz tüketen genç formasyonunu kabul etmemeliyiz ve etmediğinizi görüyorum." şeklinde konuştu. Altun, bunların gençlerin adalet, hakkaniyet, sadelik, heyecan, hayret ve merhamet duygularıyla kayıtlı olan yapısını, aslında onları hak ve adalet mücadelesinde daha direngen, daha güçlü bir toplum kesimi haline getirdiğini kaydetti. Bunun Türkiye'de 15 Temmuz 2016'da görüldüğünü dile getiren Altun, şöyle konuştu: "15 Temmuz'da silahlı kuvvetlerin içine sızmış bir terör örgütü Türkiye'de darbe yapmaya kalktı. Bu darbeyi gençler başta olmak üzere, Türkiye'de toplum, sivil insanlar bastırdı ve başarısız olmasını sağladı. Elbette Cumhurbaşkanı'mızın oradaki dirayetli tutumu ve öncelikle bunun altını özellikle vurguluyorum, gençlerin gösterdiği güçlü tepkiyle birlikte bu darbe başarısızlığa uğradı. Türkiye'de bugün demokratik bir süreç işlemeye devam ediyorsa Türkiye'de bugün Türkiye Yüzyılı diyerek birçok kazanımdan bahsediyorsak o gün orada; ki gençlerimiz de şehit oldular, Allah rahmet eylesin, onların sayesindedir." "Gençlerin merhametine, adalet duygusuna ve direncine ihtiyacımız var" Altun, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Yine bugün bütün dünyada gördüğümüz üzere, İsrail'in Gazze'de yürüttüğü soykırıma gençlerin verdiği, vermeye devam ettiği mesajlar, gerçekten gençlerin merhametini, gençlerin hakikati en çıplak şekliyle gören yaklaşımını, adaletli tutumunu ortaya koyan bir yaklaşım. Bu nedenle biz bu enerjiye güvenmeliyiz. Bugün içinde olduğumuz dünyada gençlerin merhametine, sadeliğine, adalet duygusuna ve direncine ihtiyacımız var. Bu dünyada bu gençlerin, sizlerin küresel anlam işbirliğine ihtiyacımız var. Açık ve samimi diyaloğunuza, göz hizasında ilişkiler kurmanıza ihtiyacımız var. Sizlerin uluslararası alandaki sivil inisiyatiflerde var olmanıza ihtiyacımız var. İnsanlık olarak buna ihtiyacımız var. Küresel sömürü düzenine karşı bir güç oluşturmanıza, diğer taraftan yabancı düşmanlığına, ırkçılığa karşı, bütün dünyada ortak bir şekilde ses vermenize insanlık olarak ihtiyacımız var." Aydınlanmacı aklın kibrinin, modern dönemde yıkımlar, savaşlar ve ağır tahribatlar ürettiğini belirten Altun, "Bugün tahribatların hala biz faturasını ödüyoruz. Yeni ve ağır tahribatların yine bugün gerek Karadeniz'de gerek Orta Doğu'da izleriyle karşı karşıyayız. Bunlara karşı direngen olmalıyız. Yaşadığımız dünyayı dönüştürmeye dair enerjimizi canlı tutmalıyız. Adalet mücadelemizi ve hakkaniyet mücadelemizi küresel bir dil oluşturarak yürütmek durumundayız. Bu konuda bizlere düşen ne varsa bu konuda yapabileceğimiz ne olursa biz burada elimizden gelen gayreti göstermeye çalışıyoruz, çalışacağız." şeklinde konuştu.

Güney Afrika'lı Bakan Pandor: ABD'de bazı siyasiler Güney Afrika'ya karşı olumsuz bir pozisyon aldı Haber

Güney Afrika'lı Bakan Pandor: ABD'de bazı siyasiler Güney Afrika'ya karşı olumsuz bir pozisyon aldı

Güney Afrika Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Naledi Pandor, AA'nın "Global İletişim Ortağı" olduğu, Belek Turizm Bölgesi'ndeki NEST Kongre Merkezi'nde düzenlenen Antalya Diplomasi Forumu (ADF) 2024'te, AA muhabirine ülkesinin Filistin konusundaki tutumuna ve Uluslararası Adalet Divanı (UAD) sürecine dair açıklamalarda bulundu. Pandor, Güney Afrika'nın geçmişte "beyaz hükümetin" ırkçı politikalar güttüğü bir dönemde apartheide karşı uzun yıllar mücadele ettiğini hatırlattı ve uluslararası toplumun yardımına ihtiyaç duyduklarını belirtti. Ülkesinin mücadelesinin bir kısmının silahlı olduğunu, diğer taraftan uluslararası dayanışma için uğraştıklarını ve ülke ülke dolaşarak yardım istediklerini vurgulayan Pandor, Filistinlilerin destekçileri arasında başta Yaser Arafat'ın bulunduğunu ifade etti. Pandor, Filistinlilerin zor zamanlar yaşadığı dönemde Güney Afrika'nın yanında yer aldığını ve bu durumun bir görev olduğunu dile getirdi. Uluslararası hukukun İsrail tarafından ciddi şekilde ihlal edildiğine inandıklarını belirten Pandor, bu nedenle Uluslararası Adalet Divanı'na başvurarak bir karar çıkartmak istediklerini açıkladı. Pandor, Uluslararası Adalet Divanı'nın (UAD) ihtiyati tedbir kararından bu yana, birçok ülkenin dahi İsrail'e UAD'nin kararlarını uygulama çağrısı yapmaya başladığını belirtti. Önceden bu ülkelerin bu davaların saçma ve zaman kaybı olduğunu düşündüklerini ve başarı şanslarının olmadığını ifade ettiklerini hatırlatan Pandor, şimdi ise durumun değiştiğini ve artık bu konuların gündemde olduğunu söyledi. Pandor, "Güney Afrika, ahlaki ve doğru bir mesele için mücadele ediyor." diyerek İsrail'in dünya için bir tehdit oluşturduğunu vurguladı. Ayrıca, ABD'deki bazı siyasetçilerin Güney Afrika'ya karşı olumsuz bir tavır aldığını belirterek, ABD'nin güçlü ekonomisi ve ticaret ilişkileri nedeniyle bu tavrın ülkeye yatırım ve istihdam anlamında tehdit oluşturduğunu ifade etti. Pandor, Güney Afrika'nın uluslararası alanda ahlaki bir duruş sergilediğini ve ABD halkının Güney Afrika'ya karşı olumsuz bir tutum almasının yanlış olduğunu belirtti. Pandor, Uluslararası Adalet Divanı'ndaki dava konusunda herhangi bir ülkeden baskı görmüş olup olmadığına ilişkin, "Biz egemen bir ulusuz ve hakkımız var. Davamızı yürütme hakkımız var. Birçok ülkenin Güney Afrika'nın Filistin'e verdiği desteği kabul etmediğini biliyoruz ancak biz her zaman bu yolda ilerledik ve Filistin halkına destek olmaktan vazgeçmeyeceğiz." şeklinde konuştu. İsrail'in Uluslararası Adalet Divanı'nın kararlarına verdiği yanıta ilişkin ise, "Başvurmadılar. Hepimiz biliyoruz ki Netanyahu, Uluslararası Adalet Divanı'nın kararlarını reddetti ve bu şaşırtıcı değil. Apartheid döneminde de aynı şeyi yaşadık. BM organları uluslararası kararlar aldığında, apartheid devleti 'hayır' diyecek. Benzer bir uygulama ve yaklaşım İsrail hükümeti ile apartheid dönemi arasında görülüyor." yorumunu yaptı. Türkiye'nin Uluslararası Adalet Divanı'ndaki davaya desteği hakkında ise Pandor, "Türkiye, Güney Afrika'nın adımlarını takdir ettiğini ve her zaman iletişim halinde olduğunu belirtti." dedi. Pandor, davaya daha fazla ülkenin katılmasını umduklarını ve mahkeme sürecinin ilerledikçe bölgeden daha fazla ülkenin Güney Afrika'nın yanında yer alacağını ifade ederek, "Mahkemeden hala bir tarih bekliyoruz. Bu süre zarfında gerçek dostlarımızı ve Filistin'in gerçek dostlarını göreceğiz." açıklamasını yaptı. Pandor, İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılarında hayatını kaybeden gazetecilere ilişkin duygularını şu sözlerle ifade etti: "Yaşanan trajediden dolayı kalbim acıyor. Özellikle gazetecilerin özgürce faaliyet gösterememesi, korkunç tehlikelere maruz kalması ve birçoğunun öldürülmesi beni kesinlikle tiksindiriyor. Sık sık basın özgürlüğünden bahseden gazeteci örgütleri de dahil olmak üzere dünyanın büyük bir kısmının sessiz kalması çok üzücü. Bu yüzden yaşananlar karşısında tiksinti duyuyorum. Tüm medya çalışanlarının ve hayatını kaybedenlerin ailelerine başsağlığı diliyorum." Batı ülkelerinin Gazze'deki olaylara sessiz kalmasına yönelik bir soruya cevap veren Pandor, "Bu, sık sık karşılaştığımız bir sorunun bir yansıması: İnsanların farklı olarak görülmesi. Siyahsanız, daha az değerlisiniz. Eğer Arapsanız, daha az değerlisiniz. Eğer Avrupalıysanız, çok değerlisiniz. Ve bu nedenle korunmaya daha layıksınız. Dünya böyle algılanıyor. Bence bu algıyı değiştirmemiz gerekiyor. Güney yarımküredeki insanlar olarak, bu algıyı değiştirmek için mücadele etmeliyiz. Kendi gücümüzü ele almalı ve dünyaya farklı bir bakış açısı getirmeliyiz." şeklinde konuştu. Pandor, Antalya Diplomasi Forumu'nda (ADF) AA standını ziyaret ederek, kurumun "Kanıt" kitabını inceledi ve bilgi aldı.

Uluslararası toplum UAD'nin İsrail aleyhindeki kararlarına destek verdi Haber

Uluslararası toplum UAD'nin İsrail aleyhindeki kararlarına destek verdi

UAD, Güney Afrika'nın açtığı soykırım davasında, İsrail'in Gazze sakinlerine yönelik öldürme, saldırı ve yıkımla ilgili her türlü eylemden kaçınması ve soykırımı önlemek için tüm tedbirleri almasına hükmetti. Birçok ülke UAD'nin kararını olumlu karşılarken İsrail'in bu karara uyma zorunluluğuna da çokça vurgu yapıldı. Türkiye tedbir kararının İsrail tarafından derhal ve tam olarak uygulanmasını bekliyor Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, UAD'nin İsrail kararına ilişkin sosyal medya hesabından "Uluslararası Adalet Divanında Gazze'deki insanlık dışı saldırılarla ilgili alınan ihtiyati tedbir kararını değerli buluyor, memnuniyetle karşılıyorum. Filistinli masum sivillere yönelik işlenen savaş suçlarının cezasız kalmaması için sürecin takipçisi olmayı sürdüreceğiz. Soykırım Sözleşmesi'ne taraf ülkeler için bağlayıcı olan bu kararın, İsrail'in kadın, çocuk, yaşlı ayırt etmeden gerçekleştirdiği saldırılarının artık bir son bulmasına vesile olmasını diliyoruz." değerlendirmesinde bulundu. Dışişleri Bakanlığı da UAD'nin, İsrail'in Gazze'de yaşayan Filistin halkına yönelik saldırılarına ilişkin açıkladığı ihtiyati tedbir kararının İsrail tarafından derhal ve tam olarak uygulanmasının beklendiğini belirtti. İrlanda, UAD'nin aldığı tedbir kararlarından memnun olduğunu açıkladı İrlanda Başbakan Yardımcısı, Dışişleri ve Savunma Bakanı Micheal Martin, yazılı açıklamasında "Divan'ın kesin ve bağlayıcı olan kararlarını memnuniyetle karşılıyorum. Bunlar, İrlanda'nın çatışmanın başlangıcından beri sürekli olarak talep ettiği önlemlerdir." ifadelerini kullandı. Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres, UAD'nin İsrail'e yönelik aldığı ihtiyati tedbir kararlarının tüm taraflar için bağlayıcı olduğunu vurguladı. BM Sözcülük Ofisinden yapılan açıklamada, Guterres'in, UAD'nin "İsrail'in Gazze sakinlerine yönelik öldürme, saldırı ve yıkımla ilgili her türlü eylemden kaçınması ve soykırımı önlemek için tüm tedbirleri alması" ve "İsrail devleti, Gazze'de yürüttüğü askeri operasyonları derhal durdurmalı" hükümlerini not ettiği belirtildi. Almanya: İsrail de bu kararlara uymak zorunda İspanya'da azınlık sol koalisyon hükümeti, UAD'nin İsrail'in Gazze'de soykırımını önlemek için tüm tedbirleri alması gerektiğiyle ilgili verdiği kararı memnuniyetle karşılayıp bu tedbirlerin alınmasında ısrarcı olduğunu kaydetti. Sosyal medya hesabından açıklama yapan İspanya Başbakanı Pedro Sanchez, "Barışı, savaşın sona ermesini, rehinelerin serbest bırakılmasını, insani yardıma erişimi ve İsrail'in yanında Filistin devletinin kurulmasını savunmaya devam edeceğiz. Böylece her iki ulus da barış ve güvenlik içinde bir arada yaşayabilir." görüşünü aktardı. İspanya Dışişleri Bakanlığından yapılan açıklamada da "ateşkes" ve "iki devletli çözüm" çağrıları yinelenerek, "Barıştan ve uluslararası hukuktan yanayız. UAD'yi destekliyoruz ve şiddet sarmalını durdurmak için çalışıyoruz." ifadeleri kullanıldı. Alman hükümeti, UAD'nin İsrail ile ilgili kararının uluslararası hukuk kapsamında bağlayıcı olduğunu ve İsrail'in de bunlara uymak zorunda olduğunu belirtti. Almanya Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock, yaptığı yazılı açıklamada, UAD'nin davanın esasına ilişkin bir karar vermediğine ancak ihtiyati tedbirle ilgili önlemler alınmasına hükmettiğine işaret ederek, "Bunlar uluslararası hukuk kapsamında bağlayıcıdır. İsrail de bunlara uymak zorundadır." görüşünü paylaştı. Slovenya Dış ve Avrupa İşleri Bakanı Tanja Fajon, kararın, İsrail'e Gazze'deki sivillere yönelik katliamı derhal durdurması için açık bir mesaj olduğunu söyledi. Fransa'da muhalif siyasetçiler, UAD'nin İsrail aleyhine açılan "soykırım" davasında ihtiyati tedbire hükmetmesini "tarihi bir karar" olarak niteledi. Fransa, İsrail aleyhinde açılan soykırım davası kapsamında, BM Soykırımın Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi'ne ilişkin görüşünü sunmayı planladığını belirtti. Fransa Dışişleri Bakanlığından yapılan açıklamada, "Fransa, uluslararası hukuka saygı duyulmasına son derece bağlı olduğunu, Uluslararası Adalet Divanına güvendiğini ve onu desteklediğini bir kez daha belirtiyor." ifadesine yer verildi. Hollanda'nın geçici hükümeti, UAD'nin İsrail'e yönelik aldığı ihtiyati tedbir kararlarına uyulması çağrısında bulundu. Filistin, kararı memnuniyetle karşıladı Filistin Başbakanı Muhammed Iştiyye, ihtiyati tedbir kararının İsrail'in "cezalandırılmaktan kaçış sürecini sonlandırdığı" değerlendirmesinde bulundu. Iştiyye, yayımladığı yazılı açıklamada “Bu karar, İsrail'in cezadan kaçış sürecinin sonu ve İsrail'e yardım eden ülkeleri bu yardımı bırakmaya zorlama anlamına geliyor." ifadelerini kullanarak, UAD’nin, Gazze Şeridi'nde yaşanan vahşet ve trajediyi göz önünde bulundurarak derhal ateşkes kararı almasını beklediklerini ve İsrail'in sanık sandalyesine oturtulmasının önemini vurguladı. Filistin Dışişleri Bakanı Riyad el-Maliki, UAD'nin İsrail'in Soykırım Sözleşmesi kapsamında yasaklanan fiilleri işlemesini önlemesine ve gerekli tedbirleri almasına hükmetmesini memnuniyetle karşıladı. Maliki, yaptığı yazılı açıklamada, "İşgalci güç İsrail de dahil olmak üzere tüm devletlere UAD'nin hükmettiği tüm geçici tedbirlerin uygulanmasını sağlama çağrısında bulunuyoruz, bu bağlayıcı bir hukuki yükümlülüktür." ifadesini kullandı. Filistin Dışişleri Bakan Yardımcısı Büyükelçi Ammar Hijazi, UAD'nin açıkladığı ihtiyati tedbirlerin "tarihi" olduğunu vurgulayarak, "İsrail tarihte ilk kez halkımıza yönelik işlediği insan hakları ihlallerinin hesabını veriyor." dedi. Alınan ihtiyati tedbir kararının "tarihi" olduğunu vurgulayan Hijazi, "İsrail tarihte ilk kez halkımıza yönelik işlediği insan hakları ihlallerinin hesabını veriyor. Üçüncü devletlerin de mahkeme kararını uygulamakla eşit derecede sorumlu olduğunun vurgulanması da önemlidir. Bu karar kesinlikle İsrail'in halkımıza yönelik vahşetine son vermesini sağlayacaktır." diye konuştu. Filistin Ulusal Girişim Hareketi Genel Sekreteri Mustafa el-Bergusi, ihtiyati tedbir kararını, İsrail ve destekçilerinin yargılanmasının başlangıcı olarak değerlendirdi. Bergusi, yaptığı yazılı açıklamada, "Bu karar, İsrail'i ve destekçilerini Gazze Şeridi'nde ve tüm Filistin'de işlediği savaş suçları ve soykırımdan sorumlu tutmanın başlangıcıdır." dedi. Filistin İslami Direniş Hareketi Hamas, ihtiyati tedbir kararına ilişkin memnuniyetini açıkladı. Kararın, Gazze'deki Filistin halkına yönelik her türlü saldırının durdurulması anlamına geldiğine dikkati çeken açıklamada, "Uluslararası toplumu, düşmanı (İsrail) mahkeme kararlarını uygulamaya zorlamaya ve halkımıza karşı devam eden soykırım suçunu durdurmaya çağırıyoruz." denildi. Öte yandan Filistin İslami Cihad Hareketi, İsrail'i, Gazze Şeridi'ndeki saldırılarını durdurmaya zorlayan bir karar almayan UAD'yi kınadı. UAD'nin soykırım davasında aldığı ihtiyati tedbir kararının İsrail tarafından istismara açık ve istenilen şekilde kullanılabileceğine dikkati çekilen İslami Cihad'ın açıklamasında, "Dolayısıyla bu karar, Filistin halkını devam eden soykırımdan korumak için öldürme ve saldırıların durdurulması talebini karşılamadı." değerlendirmesi yer aldı. Güney Afrika, kararı uluslararası hukuk açısından zafer olarak nitelendirdi Güney Afrika Adalet Bakanı Ronald Lamola, UAD'de İsrail aleyhine alınan kararın uluslararası hukuk açısından zafer olduğunu belirterek, "Divanın kararı, uluslararası hukuk açısından, Gazze halkı, çocukları ve kadınları açısından bir zafer." değerlendirmesinde bulundu. Güney Afrika Uluslararası İlişkiler ve İşbirliği Bakanlığı, UAD'nin İsrail aleyhine aldığı tedbir kararlarının, Filistin halkının adalet arayışında önemli bir dönüm noktası olduğunu bildirdi. Bakanlıktan yapılan açıklamada, "UAD, aldığı kararla İsrail'in Gazze'deki eylemlerinin soykırım niteliğinde olduğunu tespit etti ve bu temelde geçici tedbirler alınmasına karar verdi." ifadesi kullanıldı. Güney Afrika Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Cyril Ramaphosa, kararının ardından ateşkes için ortak bir çaba gösterilmesi ve iki devletli kalıcı bir çözüm için müzakerelere başlanması gerektiğini söyledi. Ramaphosa, karar sonrası yaptığı ulusa sesleniş konuşmasında, "İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılarını soykırım eylemleri olarak nitelendirdik ve İsrail'in sorumlu tutulmak zorunda olduğunu söyledik. Uluslararası Adalet Divanı bizi haklı buldu." ifadelerini kullandı. Güney Afrika Uluslararası İlişkiler ve İşbirliği Bakanı Naledi Pandor da kararın Gazze'deki hayatların kurtarılması için önemli olduğunu belirterek, artık iki devletli çözümün tartışılması gerektiğini söyledi. Okunan kararda "ateşkes" kelimesinin yer almamasının hayal kırıklığı olmadığını ancak dahil edilmesi gerektiğini söyleyen Pandor, "Umudum, bundan sonra iki devletli çözümün tartışıldığı bir sürece doğru ilerleriz." görüşünü aktardı. Güney Afrika Kamu Diplomasisi Başkanı Clayson Monyela, tedbir kararı hakkında, "Hükümlerin hayata geçmesinden oluşan asıl iş şimdi başlıyor." açıklamasında bulundu. Güney Afrika Uluslararası İlişkiler ve İşbirliği Dairesi Genel Müdürü Zane Dangor, ihtiyati tedbirlerin, İsrail'in "75 yıldır süregelen kurumsal cezasızlık anlayışına son verdiğini" söyledi. Pakistan: Karar tam ve etkili uygulanmalı Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mariya Zaharova, UAD'nin İsrail'in Gazze'den çekilmesini talep etmediğini belirterek, "Bununla birlikte mahkeme, Gazze'deki sivil nüfusun çektiği acıların boyutunun soykırım sorusunu gündeme getirilmesini haklı kıldığını kabul etmiştir." dedi. UAD'nin kararlarına ilişkin İsrail’in Gazze'den çekilmesine yönelik beklentiler olduğunu vurgulayan Zaharova, "Kararlarla, çok sayıda beklentinin aksine, İsrail'in düşmanlıkları durdurması ve Gazze Şeridi'nden çekilmesi talep edilmedi." ifadesini kullandı. Pakistan, UAD'nin İsrail'e yönelik aldığı ihtiyati tedbir kararlarını memnuniyetle karşılayarak, bunun tam ve etkili uygulanması gerektiğini vurguladı. Pakistan Dışişleri Bakanlığından yapılan açıklamada, İsrail'in 7 Ekim 2023'ten bu yana Filistin halkına karşı askeri saldırganlık ve suç teşkil eden eylemlerde bulunduğu belirtilerek, UAD'nin kararının Filistin halkının adalet arayışında ve İsrail'in uluslararası hesap verebilirliğinde önemli bir kilometre taşı olarak görüldüğü kaydedildi. Uganda, karara "karşı" oy kullanan yargıcın kendi duruşlarını temsil etmediğini bildirdi Uganda, UAD'de İsrail aleyhine alınan tedbir kararlarının hepsine "karşı" oy kullanan Ugandalı yargıç Julia Sebutinde'nin kendi duruşlarını temsil etmediğini duyurdu. Uganda'nın BM Daimi Temsilcisi Adonia Ayebare, sosyal medya platformu X'ten yaptığı açıklamada, "Yargıç Sebutinde'nin UAD'de verdiği karar, Uganda hükümetinin Filistin'deki duruma ilişkin tutumunu temsil etmemekle birlikte, Uganda'nın Filistin halkının içinde bulunduğu acı durumun son bulması için verdiği destek, Birleşmiş Milletlerde kullandığı oylarla ortaya konmuştur." ifadelerini kullandı. Kolombiya Cumhurbaşkanı Gustavo Petro, UAD'nin soykırım davasında İsrail ile ilgili aldığı karara ilişkin, "İnsanlığın zaferi, İsrail'in yaptığı soykırımı durdurmalı." ifadesini kullandı. Sosyal medya hesabı X'ten UAD'nin İsrail'e yönelik kararını paylaşan Petro, "İnsanlığın zaferi, İsrail'in yaptığı soykırımı durdurmalı. Talep edilen şey, her iki tarafın da elindeki rehineleri bırakması ve kapsamlı bir ateşkes yapılmasıdır." değerlendirmesinde bulundu. Mısır, UAD'nin Gazze'de "acil ateşkes talep etmesini" beklediğini ifade ederek, İsrail'e UAD'nin Gazze Şeridi'ne ilişkin tedbirlerine uyma çağrısı yaptı. Mısır Dışişleri Bakanlığından yapılan açıklamada Mısır, "UAD'nin İsrail'in Gazze Şeridi'nde işlediği soykırım suçları konusunda birincil yargı yetkisine sahip olma kararını memnuniyetle karşıladı." denildi. Suudi Arabistan da kararı memnuniyetle karşıladı. Suudi Arabistan Dışişleri Bakanlığından yapılan açıklamada, "Uluslararası Adalet Divanının, abluka altındaki Gazze Şeridi'nde Filistin halkına yönelik soykırımı durdurmayı amaçlayan her türlü ön kararını memnuniyetle karşılıyoruz." ifadelerine yer verildi. İsrail UAD'yi "antisemitizm"le suçladı İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, ihtiyati tedbir kararına ilişkin, ülkesinin "uluslararası hukuka bağlılığının sarsılmaz" olduğunu iddia etti. Netanyanu, "İsrail'in uluslararası hukuka bağlılığı sarsılmazdır. Ayrıca, ülkemizi ve halkımızı savunmaya devam etme yönündeki kutsal bağlılığımız da aynı derecede sarsılmazdır." ifadelerini kullandı. İsrail'e yönelik "soykırım" suçunu reddeden İsrail Başbakanı, ülkesinin "Hamas’a karşı kendini savunmaya ve Filistinli sivillerin zarar görmesini engellemek için elinden geleni yapmaya" devam edeceğini iddia etti. İsrail aşırı sağcı Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir, ülkesi aleyhinde açılan soykırım davasında ihtiyati tedbir kararı alan UAD'yi "antisemitizm" ile suçladı. UAD'yi "Yahudi karşıtlığı" ile suçlayan Ben Gvir, "Lahey'deki antisemit mahkemenin kararı, önceden bilineni kanıtlıyor: Bu mahkeme adalet değil, Yahudi halkına yönelik zulüm arıyor. Holokost sırasında sessiz kaldılar, bugün de ikiyüzlü bir şekilde devam ederek bir adım daha atıyorlar." ifadelerini kullandı. İsrail Dışişleri Bakanlığından yapılan açıklamada "Uluslararası Adalet Divanında İsrail'e yöneltilen soykırım suçlaması yanlış ve çirkindir." ifadelerine yer verilerek, söz konusu suçlamanın temelsiz olduğu ve Soykırım Sözleşmesi'ni "istismar ettiği" öne sürüldü. İsrail'in aşırı sağcı Maliye Bakanı Bezalel Smotrich, UAD yargıçlarından, Gazze'deki Filistin halkının göç ettirilmesi için dünya ülkelerine çağrı yapmasını istedi. Smotrich, X sosyal medya platformundan yaptığı açıklamada, "Hamas'ın Yahudi halkına soykırım yapma girişiminde bulunduğunu" iddia etti. UAD hakimlerini hedef alan aşırı sağcı Smotrich, "Gazzelilerin durumuyla ilgilenen Lahey hakimleri, dünya ülkelerine kapılarını açma, Gazzelileri kabul etme ve rehabilitasyonuna yardımcı olma çağrısı yapmaya davetliler." ifadelerini kullandı.

Uluslararası Adalet Divanı kararını verdi: İsrail soykırımı önlemek için tedbir alacak Haber

Uluslararası Adalet Divanı kararını verdi: İsrail soykırımı önlemek için tedbir alacak

UAD, Güney Afrika'nın açtığı soykırım davasında, "İsrail Devleti'nin Gazze'deki askeri operasyonları derhal durdurması gerektiği" talebiyle ilgili olarak, İsrail'in Gazze sakinlerine karşı öldürme, saldırı ve yıkımla ilgili her türlü eylemden kaçınması ve soykırımı engellemek için gerekli bütün önlemleri alması gerektiğine hükmetti. UAD Başkanı olan ABD'li Yargıç Joan Donoghue, Güney Afrika Cumhuriyeti'nin, İsrail'in Gazze'deki eylemlerinin Soykırım Sözleşmesi'ni ihlal ettiği iddiasıyla açtığı davada talep edilen ihtiyati tedbirlerle ilgili mahkeme kararını açıkladı. Donoghue, İsrail'in 7 Ekim'den sonra Gazze'ye yönelik hava, kara ve deniz operasyonlarının çok sayıda sivilin hayatını kaybetmesine, sivil altyapının zarar görmesine ve Gazze'deki insanların büyük çoğunluğunun evlerinden edilmesine yol açtığını belirtti. Ayrıca, bölgede yaşanan insanlık trajedisinin boyutunun farkında olduklarını ve devam eden kayıplardan derin endişe duyduklarını ifade etti. Donoghue, Uluslararası Adalet Divanı'nın, İsrail'in Soykırım Sözleşmesi çerçevesindeki yükümlülüklerini ihlal ettiğine dair bazı delillerin mevcut olduğunu belirtti ve Güney Afrika'nın iddialarını "makul seviyede" ispatladığına karar verdi. Donoghue, Filistinlilerin Soykırım Sözleşmesinin ikinci maddesinde belirtilen etnik ve dini bir grup olarak kabul edilebileceğini ifade etti. Ayrıca, Gazze'deki insani durumun felaket boyutunda olduğunu ve acil bir tehdit oluşturduğunu vurgulayarak Uluslararası Adalet Divanı'nın (UAD) tedbir kararı alınması gerektiğine hükmettiğini belirtti. UAD Başkanı Donoghue, Güney Afrika'nın açtığı soykırım davasında mahkemenin, "İsrail Devleti'nin Gazze'deki askeri operasyonları derhal durdurması gerektiği" talebiyle ilgili olarak, İsrail'in Gazze sakinlerine yönelik öldürme, saldırı ve yıkımla ilgili her türlü eylemden kaçınması ve soykırımı önlemek için gerekli tüm tedbirleri almasına karar verdiğini açıkladı.

UAD önündeki göstericilerin beklentisi 'soykırım' kararının durdurulması Haber

UAD önündeki göstericilerin beklentisi 'soykırım' kararının durdurulması

Hollanda'nın Lahey kentinde bulunan Uluslararası Adalet Divanı (UAD) önünde toplanan göstericiler, "soykırımın" durdurulmasını sağlayacak bir kararın çıkmasını umuyor. İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılarında 1948 tarihli Birleşmiş Milletler (BM) Soykırımın Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi'ni ihlal ettiği iddiasıyla Güney Afrika Cumhuriyeti tarafından UAD'de açılan davada, ihtiyati tedbir talebinin sonuçlanmasını bekleyen göstericiler, soruları cevapladı. Filistinli Roaa Almasri, Uluslararası Adalet Divanı'nın Gazze'deki "soykırımın" durdurulması için karar vermesini umut ettiğini belirterek, "Şu anda Gazze'de yaşananların durdurulması yönünde bir karar almalarını umuyorum çünkü oradaki yaşam felaket boyutunda." dedi. Almasri, bir Filistinli olarak her gün bu acılara tanıklık etmenin zorluğunu vurgulayarak, "Her gün televizyonda onların ölümünü ve dünyadaki sessizliği görmek çok ama çok zor. Soykırımın herkesin önünde gerçekleşebileceğini asla düşünmezdim. Bugüne kadar hiç kimse Filistinliler adına doğru kararı vermedi ama bugün bu mahkeme karar verme yetkisine sahip." şeklinde değerlendirmede bulundu. Almasri, Uluslararası Adalet Divanı'nın İsrail'in saldırılarını durdurmasına yönelik bir karar alamaması durumunda uluslararası hukuk ve insanlık adına inancını yitireceğini belirtti. "İsrail'in işgalini ve Gazze'de yaşananları affetmeyeceğiz" diyen Ahmad İskandar, Lübnan'daki mülteci kampından gelerek ülkesini ve Filistin halkını desteklediğini ifade etti. İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılarında sorumluluğu bulunan herkesi affetmeyeceklerini vurguladı. İskandar, Uluslararası Adalet Divanı'nda (UAD) açılan davanın, 74 yıldır Filistin meselesine ilgisiz kalan uluslararası toplumu uyandırma görevini üstlendiğini belirtti. UAD'nin alacağı kararın dünyanın dört bir yanına dağılmış Filistinlilerin güvenli bir şekilde ülkelerine dönmelerini umduğunu ifade etti. Nadia, Uluslararası Adalet Divanı (UAD) önünde bekleyerek, mahkemenin bugün Gazze ve Filistin halkını korumak için önlem almasını umduğunu ifade etti. Kararın "Filistin halkı için adalete doğru atılan ilk adım olacağını" belirtti. UAD'nin açıklayacağı ihtiyati tedbir kararlarının Gazze'deki saldırıları durdurma gücüne vurgu yaparak, ayrıca bu kararın Avrupa başta olmak üzere birçok hükümetin saldırılara yönelik tutumunu değiştirebileceğini dile getirdi. Nadia, "Hollanda hükümetinden gördüklerimiz şimdiye kadar bana pek umut vermedi, ancak Lahey'den çıkacak kararın bu durumu değiştireceğini ve bu kararı ciddiye alacaklarını umuyorum. Aynı durum Avrupa'daki diğer hükümetler için de geçerli olmalı." şeklinde konuştu.

İsrail aleyhine açılan soykırım davasında Haber

İsrail aleyhine açılan soykırım davasında "ihtiyati tedbir kararı" yarın açıklanacak

UAD'den yapılan yazılı açıklamada, İsrail'in, Gazze'ye yönelik saldırılarında 1948 tarihli Birleşmiş Milletler (BM) Soykırımın Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi'ni ihlal ettiği gerekçesiyle Güney Afrika Cumhuriyeti tarafından açılan davadaki ihtiyati tedbir talebine ilişkin kararın, yarın TSİ 15.00'te açıklanacağı bildirildi. Güney Afrika’nın, "Filistin halkının Soykırım Sözleşmesi kapsamındaki haklarına daha fazla, ciddi ve telafisi mümkün olmayan zararın gelmesini önlemek" amacıyla Divan’dan talep ettiği ihtiyati tedbirlerin kabul edilmesi durumunda, bu karar İsrail için bağlayıcı olurken davanın esasına ilişkin sürecin uzun yıllar alması bekleniyor. Yarın ne olacak? UAD, Güney Afrika’nın tedbir talebine ilişkin kararı, yarın kamuya açık oturumda canlı ilan edecek. Karar okunurken Divan’ın 15 daimi hakimi ve İsrail ile Güney Afrika’nın bu dava özelinde atadığı ad hoc hakimlerle birlikte 17 hakim, duruşma salonunda hazır bulunacak. Divan’ın kararını ilk olarak Divan Başkanı ABD’li Yargıç Joan E. Donoghue İngilizce okuyacak, daha sonra Divan Başkatibi Philippe Gautier’in kararın Fransızca özetini okumasıyla oturum sona erecek. Kararın ilan edileceği oturumlarda davanın tarafı olan ülkeler herhangi bir sunum veya beyanatta bulunmazken tarafların avukatları kararı, Divan salonunda hazırda bulunarak dinleyecek. Yarın Uluslararası Adalet Divanında Güney Afrika tarafını, Uluslararası İlişkiler ve İşbirliği Bakanı Dr. Naledi Pandor’un temsil etmesi bekleniyor. Tedbir kararı ne anlama geliyor Divan’ın yarın vereceği karar, İsrail’in Soykırım Sözleşmesi'ne aykırı hareket edip etmediğine ilişkin olmayıp sadece muhtemel soykırım tehlikesine karşısında oluşacak zararların önüne geçmek için davada nihai karar verilinceye kadar tarafların uyması gereken geçici önlemler anlamına geliyor. Divan, tedbir taleplerine ilişkin yaptığı incelemede Güney Afrika’nın “makul” gerekçeler sunmasını yeterli bulurken, Gazze’de soykırımın gerçekleşip gerçekleşmediğine ilişkin incelemesini davanın esasına ilişkin safhada gerçekleştirecek. Divan’ın ihtiyati tedbirler konusunda, soykırımın işlendiğine ilişkin “kesin” sonuçlar istemeyip “makul” gerekçeleri yeterli bulması sebebiyle Güney Afrika’nın talepleri doğrultusunda karar vermesi daha muhtemel. Divan, Güney Afrika’nın tüm taleplerini kabul etmese de İsrail’in Gazze'deki askeri operasyonlarında uluslararası hukuku kurallarının gözetilmesi için gerekli tedbirleri almasına ve özellikle yerlerinden edilenlerin evlerine dönerek yeterli gıda, su, yakıt, tıbbi ve hijyen malzemeleri, barınak ve giysi dahil olmak üzere insani yardıma erişiminin sağlamasına ilişkin tedbirler hükmetmesi bekleniyor. Tedbir kararı bağlayıcı mı? Divan Şartı'nın 59. maddesi uyarınca UAD'nin aldığı kararlar, taraflar için bağlayıcı durumda iken üçüncü ülkeler için kararın bağlayıcılığı bulunmuyor. Divan, hükmettiği kararları BM’nin ilgili kurumlarına da tebliğ ediyor ve İsrail, Divan'ın muhtemel tedbir kararına uymazsa bu durumda Güney Afrika konuyu BM Güvenlik Konseyi'ne taşıyarak Divan kararının uygulanması için harekete geçilmesini talep edebiliyor. Divan’ın kararlarını icra ettirmek için kendi askeri gücü veya organı bulunmazken bu kararların uygulanması büyük oranda BM Güvenlik Konseyi’nin tasarrufunda bulunuyor. Divan’ın kararı neticesinde oluşacak politik baskı sebebiyle üçüncü devletlerin İsrail’e açıktan askeri ve siyasi destek vermesinin çok daha zorlaşması muhtemel. Davanın seyri ne olacak? Tedbir talepleri davanın ilk aşaması olurken, bundan sonraki adımda önce "ilk itirazlar" safhasına geçerek Divan'ın yargı yetkisi ve kabul edilebilirlik şartları sağlanırsa daha sonra "davanın esası"na ilişkin yargılama yapılıyor. Divan’ın kararları kesin ve itiraza tabi değil. Divan her ne kadar son yıllarda dava süreçlerinde daha hızlı hareket etse de soykırım gibi benzer davaların tamamlanmasının 10 yılı geçtiği görülüyor. Bosna Hersek Cumhuriyeti, 20 Mart 1993 tarihinde Yugoslavya Federal Cumhuriyeti'ne karşı soykırım davası açtığında Divan, tedbir taleplerini 11 Temmuz 1996’da reddetmişti. Divan, 27 Şubat-9 Mayıs 2006 tarihlerinde yapılan esasa ilişkin duruşmaların ardından, 26 Şubat 2007'de Srebrenitsa’da soykırım yapıldığına ilişkin nihai kararını vermişti ve 10 yılı aşan dava sonuçlanmıştı. Benzer bir davada Divan, Hırvatistan’ın 2 Temmuz 1999'da Yugoslavya Federal Cumhuriyeti'ne karşı açtığı soykırım davasında esasa ilişkin duruşmaları 3 Mart-1 Nisan 2014 tarihlerinde tanık ve bilirkişileri de dinleyerek tamamlamış, esasa ilişkin nihai kararını 3 Şubat 2015'te vermişti. Güney Afrika'nın hangi tedbirleri talep etti? Güney Afrika, Divan'dan, İsrail'i "soykırım yapmamaya, soykırımı önlemeye ve soykırımın faillerini cezalandırmaya" zorlamak için geçici tedbir uygulanmasını istiyor. Bu tür geçici tedbirler, dava süreci devam ederken durumun daha da kötüleşmesini önlemeyi amaçlıyor. Güney Afrika, şu 9 ihtiyati tedbir kararına hükmedilmesini talep ediyor. Bu kapsamda Güney Afrika, Divan'dan; 1- Gazze'deki askeri operasyonları derhal durdurmasına, 2- Kontrolü altındaki herhangi bir grup tarafından, Gazze'deki herhangi bir askeri operasyonu ilerletecek adımlar atmamasına, 3- Filistinlilere yönelik soykırımın önlemesi için gerekli tüm makul tedbirleri almasına, 4- Soykırım Sözleşmesi'nin 2. maddesi kapsamına giren her türlü eylemden kaçınmasına, 5- Yerlerinden edilenlerin evlerine dönerek yeterli gıda, su, yakıt, tıbbi ve hijyen malzemeleri, barınak ve giysi dahil olmak üzere insani yardıma erişiminin sağlamasına, 6- Soykırıma karışanların cezalandırılmaları için gerekli adımları atmasına, 7- Soykırımın delillerini muhafaza etmesine ve bu amaçla gelen uluslararası görevliler ve diğer yetkililerin Gazze'ye erişimini engellememesine, 8- Verilen tedbirleri uyguladığına ilişkin Divan'a düzenli rapor sunmasına, 9- Davayı zorlaştıracak veya uzatacak eylemlerden kaçınmasına hükmetmesini istiyor.

İsrail'in Haber

İsrail'in "soykırım" davasında tedbir kararı açıklanıyor

UAD'dan yapılan yazılı açıklamada, İsrail'in, Gazze'ye yönelik saldırılarında 1948 tarihli Birleşmiş Milletler (BM) Soykırımın Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi'ni ihlali gerekçesiyle Güney Afrika Cumhuriyeti tarafından açılan davadaki ihtiyati tedbir taleplerine ilişkin kararın cuma TSİ 15.00'te açıklanacağı bildirildi. Açıklamada, tedbir kararının kamuya açık bir oturumda Divan Başkanı Yargıç Joan E. Donoghue tarafından okunacağı kaydedildi. Güney Afrika'nın 29 Aralık 2023'te, Soykırım Sözleşmesi kapsamındaki yükümlülüklerini ihlal ettiği iddiasıyla İsrail aleyhine dava açtığı hatırlatılan açıklamada, "Filistin halkının Soykırım Sözleşmesi kapsamındaki haklarına daha fazla, ciddi ve telafisi mümkün olmayan zarar gelmesini önlemek" amacıyla ihtiyati tedbir talep ettiği belirtildi. Güney Afrika hangi tedbirleri talep etti? Güney Afrika, Divan'dan, İsrail'i "soykırım yapmamaya, soykırımı önlemeye ve soykırımın faillerini cezalandırmaya" zorlamak için geçici tedbir uygulanmasını istiyor. Bu tür geçici tedbirler, dava süreci devam ederken durumun daha da kötüleşmesini önlemeyi amaçlıyor. Bu kapsamda Güney Afrika, Divan'dan, İsrail'in; 1- Gazze'deki askeri operasyonları derhal durdurmasına, 2- Kontrolü altındaki herhangi bir grup tarafından, Gazze'deki herhangi bir askeri operasyonu ilerletecek adımlar atmamasına, 3- Filistinlilere yönelik soykırımın önlemesi için gerekli tüm makul tedbirleri almasına, 4- Soykırım Sözleşmesi'nin 2. maddesi kapsamına giren her türlü eylemden kaçınmasına, 5- Yerlerinden edilenlerin evlerine dönerek yeterli gıda, su, yakıt, tıbbi ve hijyen malzemeleri, barınak ve giysi dahil olmak üzere insani yardıma erişiminin sağlamasına, 6- Soykırıma karışanların cezalandırılmaları için gerekli adımları atmasına, 7- Soykırımın delillerini muhafaza etmesine ve bu amaçla gelen uluslararası görevliler ve diğer yetkililerin Gazze'ye erişimini engellememesine, 8- Verilen tedbirleri uyguladığına ilişkin Divan'a düzenli rapor sunmasına, 9- Davayı zorlaştıracak veya uzatacak eylemlerden kaçınmasına hükmetmesini istiyor.

İspanyol Bakan Avrupa'ya soykırım çıkışı Haber

İspanyol Bakan Avrupa'ya soykırım çıkışı

Belarra, mesajında "Gazze'de cehennemi andıran bir gecenin ardından Avrupa liderlerine çok basit ama önemli bir mesajım var. Bizi soykırımın suç ortağı yapmayın, harekete geçin." ifadelerini kullandı. İsrail'in Gazze Şeridi'nde dün geceden beri tüm iletişim kanallarını kapattığını hatırlatan Belarra, "Bunun tek bir amacı var. İsrail suçunu örtmeye çalışıyor." dedi. Avrupalıların birçoğunun Gazze'de olup bitenler karşısında "Kimse bir şey yapmayacak mı?" diye sorduğunu aktaran İspanyol Bakan, şöyle devam etti: "Avrupa ülkelerine iki mesajım var. İspanya'da mevcut Başbakan Pedro Sanchez dahil tüm başbakan ve devlet başkanları, hareketsiz kalmak bizi programlı bir soykırımın suç ortağı yapmaktadır. İsrail, istediğini yapmakta çünkü uluslararası müttefikleri dokunulmazlığını garanti ediyor. Harekete geçmeliyiz. Yarın geç olacak. İsrail ile diplomatik ilişkilerinizi kesin. Bu soykırımın sorumlularına karşı örnek olacak ekonomik yaptırımlar uygulayın. Ve hiç şüphe yok ki Netanyahu'yu insanlığa karşı işlediği savaş suçlarından dolayı yargılanması için Uluslararası Ceza Mahkemesine götürelim." İsrail'in Gazze'deki saldırılarından dolayı çok üzüntülü ve öfkeli olduğunu ifade eden Belarra, Avrupa vatandaşlarına da seslenerek, "Bizim adımıza değil, bizim sessizliğimizle değil. Evlerinizden çıkın, seferber olun, harekete geçin. Her eyleme, gösteriye katılın. Bu soykırımın sona ermesi için sesimizi yükseltelim." açıklamasında bulundu. BU İÇERİK DE İLGNİZİ ÇEKEBİLİR- Gazze karanlıkta... Patlama sesleri giderek artıyor

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.