Başka Bir Tarımda yeni proje ‘Susuz Bamya’
İzmir Büyükşehir Belediyesi Başkanı Tunç Soyer’in ‘Başka Bir Tarım Mümkün’ vizyonuyla başlatılan proje her geçen gün daha çok alana yayılarak gelişmeye devam ediyor. Mera İzmir ve Yamanlar domatesi projelerinin ardından yeni başlayacak olan susuz bamya projesi iklim krizi sebebiyle tüm dünyanın en büyük sorunu olan kuraklığa karşı çıkabileceği en önemli çözüm yolu oluyor. Yeni başlayacak projenin kuraklıkla mücadele kapsamında başta tüm Türkiye’ye sonrasında dünyaya örnek olmasını istediklerini belirterek proje hakkında konuşan İZTAM saha araştırmacısı Sosyolog Mutlu İmal, “Kuraklığa dayanıklı, susuz yetişen bamya İzmir ve çevresine yaymak için çalışmalarımızı başlattık. 2024 yılında muhtemelen dağıtıma başlanacak. Buna benzer ürünleri ne kadar çok yayarsak kuraklık tehlikesini o kadar ortadan kaldırmış oluruz ve geleceğe daha güzel bir dünya bırakırız” dedi.
PROJE BİLİNÇSİZ TARIMIN ÖNÜNE GEÇECEK
Sosyolog İmal, projeye başlamadan önce üç temek kriterle yola çıktıklarını belirtti. Bu kriterleri iklim kriziyle mücadele, kuraklıkla mücadele ve çiftçiyi kalkındırmak gibi ana başlıklar altında topladıklarını söyleyen İmal, “İklim krizi ve kuraklık günümüzün en önemli konularından biri. Bu durumu bilinçsiz sulamayla daha fazla kötü duruma getirmemeliyiz. Bunun yanı sıra çiftçilerimiz artan girdi maliyetleri ve ürünlerini pazara sunamadığından dolayı zor durumda kalıyor. Biz tüm bunları düşünerek Mera İzmir projesini başlattık. Çobanlarımıza destek verelim, bizim istediğimiz şartları yapan üreticimizden sadece süt alalım diye düşündük. Sonrasında bizim şartlarımıza uyan 411 tane üreticiyi belirledik. Süt alımlarında kooperatiflerle çalıştık. Burada da kooperatiflerin canlanmasına ve üreticilerin birlik olmasını amaçladık. Sonrasına Yamanlar domatesi projesini başlattık. Biz öncelikle çiftçimizden bu tohumları alarak çoğaltmaya başladık. Sonrasına dağıtım yaparken de domatesin yetişebileceği belli rakım aralıklarında yaşayan ve bu işi yapacak olan vatandaşlarımızı belirledik. Gelişigüzel bir belediyecilik yapmak istemedik. Büyükşehir belediyesi olarak da üreticiye elimizden gelen tüm desteği sağladık. Tohumları doğru yerlere verdiğimiz için inanılmaz şekilde yayıldı ve şu ana kadar 109 köye 25 bin fide olarak dağıtım yaptık” diye konuştu.
YENİ PROJE SUSUZ BAMYA
Çağımızın en büyük sorunlarından olan ve geleceğimizi tehdit eden iklim krizi ve susuzluğa karşı koyabilmek için son olarak susuz bamya projesinin üstünde çalıştıklarını açıklayan İmal, “Kuraklığa dayanıklı, susuz yetişen bamya İzmir ve çevresine yaymak için çalışmalarımızı başlattık. Bamyanın tohum üretimine Bergama ilçemizde başladık. 2024 yılında muhtemelen dağıtıma başlanacak. Bu projemizin sadece İzmir’de değil başta ülke geneline sonra da tüm dünyaya yayılması en büyük temennimiz. Buna benzer ürünleri ne kadar çok yayarsak kuraklık tehlikesini o kadar ortadan kaldırmış oluruz ve geleceğe daha güzel bir dünya bırakırız” diye belirtti.
İZMİRLİ, AVRUPA PAZARINA HAZIRLANIYOR
Projeye başlandıktan sonra çiftçiden alınan sütlerin işlenmesi ve süt ürünleri olarak satılması için İzmirli markasını kurduklarını dile getiren İmal, “Aldığımız sütleri biz işlemek istedik ve ‘İzmirli’ markasını kurduk. Keçi sütünden, keçi peynirine, koyun sütünden, koyun peynirine karışık ürünler yapmaya başladık. Şu anda yurt dışına, Amerika’ya ve Kanada’ya ihracat yapıyoruz. Avrupa’ya şu anda sadece peynir altı suyu ve peynir tozu satabiliyoruz. Avrupa pazarın, sağlıklı gıdaya erişimi sağlamak için uluslararası geçerliliği olan sertifika sürecine dahil ettik. Uluslararası geçerliliği olan, akredite olmuş Avrupa’nın kabul ettiği bir ürün oluşturmak istiyoruz. Şimdiye kadar eğitimlerimizi aldık, akredite olduk ve sertifika verme yetkimiz var. Bundan sonra süt aldığımız üreticimize sertifika vereceğiz. Bunu da sertifikasyon sürecini sağlıklı gıdayı tasdiklemek için yaptık” ifadelerini kullandı.
DESTEKLEMEYE DEVAM EDECEĞİZ
Tarımda yapılan çalışmaların sadece İzmir’de kalmayıp Türkiye geneline yayılarak sürdürülebilir olması gerektiğini savunan İmal, “Tarım sektöründe yapılan işlerin bir sürdürülebilirliği yok. İklim krizi sebebiyle suyumuz azalıyor. Olan suyu da tarım alanlarında bilinçsizce kullanmaya devam edersek bizi çok daha kötü günler bekliyor olacak. Artık döngüsellik adından yeni bir kavram oluştu. Nedir bu döngüsellik? Mera hayvanına sahip çıkarsak oradaki meraya da sahip çıkmış oluruz, üstündeki ota da, böceğe de sahip çıkmış oluyoruz. Bir şeyin devamını sağlarken diğer şeylerin sonunu getirmememiz lazım. Üreticilerimiz bizimle irtibata geçtikleri zaman onlara ne ekecekleri konusunda, marka kurma, logo hazırla ve ürününü satmasına kadar her konuda destek oluyoruz. Çalışmalarımız devam edecek ve küçük üreticimizi her zaman desteklemeye devam edeceğiz” dedi.
SONUCA GİDECEK ÜRÜNLERE ÖNEM VERİYORUZ
Bölgesel tarıma dikkat çekerek alan ve ürün konusunda detaylı incelemeler sonucunda yapacakları projelere karar verdiklerini söyleyen İZTAM saha araştırmacısı Ziraat Mühendisi Özgür Sözen, “Biz bir projeye başlarken önce araştırmasını çok iyi yapıyoruz. Makul ve sonuca gidecek ürünlerin üstünde duruyoruz. Şimdiye kadar yaptığımız projeler çok büyük ama biz bunlarla sınırlı kalmadan sürekli olarak daha iyisi için çabalıyoruz. Mesela karakılçık dediğimiz çok faydalı bir ürünümüz var. Üretimi çok kolay. Çiftçi sadece tarlaya atıyor, sulaması veya gübre atması gerekmiyor. İnsanlar boş tarlalardan para kazanıyor bu şekilde. Samanı çok kaliteli oluyor. Karakılçığın verimi hibrit tohuma göre biraz az ama biz yine çiftçimize destek vererek aradaki farkı kapatıyoruz. Karakılçık hasadından sonra biz yine üreticimize tavsiye veriyoruz. Tarlasına bakla ekmesini söylüyoruz ve ondan da kazanıyor. Baklayı sürdükten sonra topraktaki azot miktarı artıyor ve üretici oraya bir şey daha ekebiliyor. Yani bir tarladan 3 farklı ürün almış oluyor” sözlerini kullandı.