[tag] Haberleri |İlkses Gazetesi - Son Dakika [tag] Haberleri

#tazminat

tazminat haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, tazminat haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Otobüs firması üzerine kaynar su dökülen yolcuya tazminat ödeyecek Haber

Otobüs firması üzerine kaynar su dökülen yolcuya tazminat ödeyecek

Türkiye'de mahkemelerin, tüketici ve hizmet alanları korumaya yönelik verdiği örnek kararlardan biri İzmir Bölge Adliye Mahkemesi (istinaf) tutanaklarına yansıdı. Olay, 16 Eylül 2017'de yaşandı. Antalya Kemer'den İzmir'e seyreden özel bir otobüs firmasında görevli muavin, çay-kahve ikramı yaparken yolculardan Melahat Köseoğlu'nun üzerine kaynar su döktü. İkinci derecede yanık, 12 gün yatarak tedavi Vücudunun sağ tarafının büyük bir bölümünde ikinci derecede yanık meydana gelen Köseoğlu, ambulansla kaldırıldığı hastanede 12 gün yatarak tedavi gördü. Tedavi masrafları eşi tarafından karşılanan Köseoğlu, taburcu edildikten sonra avukatı Seda Ballıkaya aracılığıyla otobüs firmasına maddi ve manevi tazminat talepli dava açtı. İzmir 1. Tüketici Mahkemesi'ne sunulan dava dilekçesinde Köseoğlu'nun, otobüs firmasının ağır ihmal ve kusurları sonucunda yaralandığı, olayın ardından firmanın ilgisiz kalıp gayri ciddi davranışlarda bulunduğu, bunun da yolcunun acısını daha da artırdığı öne sürüldü. Firmanın bin 76 lira maddi, 50 bin lira da manevi olmak üzere 51 bin 76 lira tazminat ödemesi talep edildi. Davalı firmanın cevap dilekçesinde ise, olayda bir kusurun olmadığı ve Köseoğlu'nun önce sigorta şirketine başvuru yapması gerektiği belirtilerek, davanın reddi istendi. Dosyada uzmanlığına başvurulan bilirkişi, davacının 87 liralık bilet parası da dahil toplam talep edebileceği miktarın bin 76 lira olabileceğini bildirdi. İlk karar: 8 bin 76 liralık tazminat ödensin Davayı karara bağlayan tüketici mahkemesi, kişinin beden bütünlüğüne zarar geldiği, davacının manevi olarak zarara uğradığı ve davalı firmanın söz konusu olayda kusurlu olduğuna dikkati çekti. Mahkeme bin 76 lira maddi ve 7 bin lira da manevi olmak üzere 8 bin 76 lira tazminatın, olay gününden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte firmadan alınarak davacı Köseoğlu'na ödenmesini kararlaştırdı. Mahkeme, talep edilen yüksek manevi tazminat beledinin haksız zenginleşmeye yol açabileceği gerekçesiyle bu kararı aldı. Taraflar bu kararı, itiraz için üst mahkeme sayılan İzmir Bölge Mahkemesi'ne taşıdı. Köseoğlu'nun avukatı Seda Ballıkaya, temyiz dilekçesinde; müvekkilinin psikolojik sarsıntı nedeniyle taşıma sistemine güveninin kalmadığı, kazayı üzüntüyle karşıladığı, tazminat talebinin zenginleşme aracı olarak değil yaşanan ızdırabın karşılığı olarak talep edildiğini vurgulayarak, kararın Köseoğlu lehine bozulmasını istedi. Davalı firma avukatının dilekçesinde ise davanın usulden reddi talep edilerek; şirketin personel seçerken gerekli özeni gösterdiği, karardan önce kusur oranlarının tespit edilmesi gerektiği, mağdur Köseoğlu'nun sağlık masraflarının SGK tarafından karşılandığı, tazminat isteminin yerinde olmadığı iddia edildi. "Manevi tazminat talebi haksız zenginleşme ve fakirleşme aracı değil" İtiraz başvurularını inceleyen İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi, tarafların ekonomik ve sosyal durumlarına göre manevi tazminatın haksız zenginleşme ve fakirleşme aracı olmadığına işaret etti. Otobüste yolculuk yapan davacının, firma çalışanı tarafından üzerine kaynar su dökülmesi sonucunda vücudunda yanıklar oluştuğu ve uzun süre tedavi gördüğü olayda hiçbir kusurunun bulunmadığı bilgisini veren istinaf mahkemesi, bu hususlara göre ilk derece mahkemesince hükmedilen 7 bin liralık manevi tazminatın hak ve nefaset kuralları çerçevesinde bir miktar düşük kaldığı yorumunu yaptı. Yerel mahkemenin kararını kaldıran istinaf, bin 76 lira maddi, 25 bin lira da manevi olmak üzere toplam 26 bin 76 liranın davacı Melahat Köseoğlu'na yasal faiziyle birlikte ödenmesi yönünde hüküm kurdu.

Bitki karantinası tazminat desteği belli oldu Haber

Bitki karantinası tazminat desteği belli oldu

2023 yılında yapılacak olan tarımsal desteklemelere ilişkin Cumhurbaşkanlığı Kararı Resmi Gazete'de yayımlandı. Buna göre, Çiftçi Kayıt Sistemi (ÇKS)'ne dahil çiftçilere bitki karantinası tazminat desteği kapsamında aynı alan için bir kereye mahsus olmak üzere; fındıkta turunçgil uzun antenli böceği için 4 yıllık karantina süresinde toplam 16.000 TL/dekar, taş çekirdekli meyvelerde şarka virüsü için 3 yıllık karantina süresinde toplam 450 TL/ağaç destekleme ödemesi yapılacak. Söz konusu tazminat ödemeleri, turunçgil uzun antenli böceğinde alan (dekar), şarka virüsünde ağaç (adet) üzerinden hesaplanarak gerçekleştirilecek. ARANAN ŞARTLAR a) Üretim alanının ÇKS’de kayıtlı olması, b) Turunçgil uzun antenli böceği varlığı enstitü müdürlüğünce doğrulanmış ve il/ilçe müdürlüğünce belirlenmiş olan bahçenin, karantina tedbiri nedeni ile 17/6/2014 tarihli ve 29033 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Ani Meşe Ölümü ve Çam Çıralı Kanser Hastalığı ile Turunçgil Uzun Antenli Böceği ve Kestane Gal Arısı Mücadelesi Hakkında Yönetmelik hükümlerince, bulaşık bitkilerin tamamının kökleri ile birlikte konukçusu kalmayacak şekilde, il/ilçe müdürlüğü gözetiminde imha edilmiş ve imha işlemi hakkında tutanak düzenlenmiş olması, c) Şarka virüsü varlığı enstitü müdürlüğünce doğrulanmış ve il/ilçe müdürlüğünce belirlenmiş olan ağaçların karantina tedbiri nedeni ile Şarka Hastalığı ile Mücadele Hakkında Talimat doğrultusunda bulaşık bitkilerin tamamının kökleri ile birlikte konukçusu kalmayacak şekilde üreticiler tarafından sökülerek, il/ilçe müdürlüğü gözetiminde imha edilmiş ve imha işlemi hakkında tutanak düzenlenmiş olması, ç) Üreticinin Ek-1’de yer alan dilekçe ile birlikte şahsen veya yasal temsilcisi aracılığıyla il/ilçe müdürlüğüne başvuru yapması gerekir. ÖDEMELER NASIL YAPILACAK? Bitki karantinası destek ödemesi için gerekli finansman, Kararda belirtilen esaslar çerçevesinde Bakanlık tarımsal destekleme bütçesinden karşılanır. Ödemeler bankanın ilgili şubelerinde daha önce çiftçiler adına açılan veya açılacak olan hesaplara yapılır. BU HABER DE İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR - 4 milletlerarası anlaşma Resmi Gazete'de yayımlandı

O işçilere artık tazminat yok! Haber

O işçilere artık tazminat yok!

Bir maden şirketinde yer altı maden işçisi olarak çalışan genç, iş güvenliğini hiçe saydığı gerekçesiyle tazminatsız kovuldu. İş Mahkemesi'nin yolunu tutan davacı işçi, sözleşmesinin haksız ve geçersiz olarak feshedildiğini, iş yerinde kesintisiz, düzenli ve verimli olarak hiçbir ceza almadan, performans düşüklüğü göstermeden çalıştığını öne sürdü. AĞIR KUSUR Fesih bildiriminde; "Vardiya bitiminde yer altı galerisinden yürüyerek çıkmanız gerekirken, posanın (ekonomik değeri olmayan artık malzeme) yer üstüne çıkarılabilmesi için kullanılan bant konveyörünün üzerine 3 adet dinamit kutusu ile beraber binerek galeriyi terk ettiğiniz tespit edilmiş ve konu hakkında yazılı savunmanız alınmıştır. Yaptığınız bu davranış hem işletmeyi hem de çalışanların can güvenliğini tehlikeye atacak nitelikte ağır kusur ve İşçi Sağlığı ve Güvenliği hükümlerini ihlal edici niteliktedir. Disiplin Kurulunca alınan karar ile 4857 Sayılı İş Kanunu 25/1l-ı maddesi ile düzenlenen 'İşçinin kendi isteği veya savsaması yüzünden işin güvenliğini tehlikeye düşürmesi' hükmüne göre iş akdiniz tazminatsız olarak feshedilmiştir' şeklinde ifadeler olduğunu dile getirdi.  UYARI LEVHASI YOKMUŞ Davacı işçi, asli görevi olmayan dinamitçinin yanında durmasının istendiğini, dinamitçi arkadaşı ile birlikte banda bindiklerini, davalı işverenin bandın kullanımı hakkında işçilere bilgilendirme yapmadığını, olay gününde bandın üzerine binmenin yasak olduğuna dair uyarı levhasının bulunmadığını kaydetti. Bu hali ile yapılan feshin geçerli olmadığını, bu feshin ölçülülük ilkesine de aykırı olduğunu, söz konusu olay nedeni ile feshin son çare ilkesine de aykırı hareket edildiğini söyledi. Davanın kabulüne, feshin geçersizliğine, işine iadesine, davalının müvekkilini işe başlatmaması halinde 8 aylık brüt ücret tutarında tazminat hükmedilmesine karar verilmesini talep etti.  RİSKLİ BİR SEKTÖR Davalı şirket sahibi ise davacının iş akdinin, davacının iş yeri güvenliği kurallarına aykırı davranışı nedeniyle feshedildiğini, maden sektörünün riskli bir sektör olduğunu, davacının yaptığı davranışının, davacı ve iş arkadaşlarının iş güvenliğini tehlikeye düşürdüğünü öne sürüp davanın reddini talep etti. Mahkeme; işletme içerisinde bant konveyörüne binmenin yasak olduğuna dair levhanın bulunmadığı, bant konveyörüne binilerek işletme galerisinden çıkış yapan başka işçilerin de olduğu, davacının bant konveyörüne binme eylemi nedeniyle hakkında başkaca bir ceza uygulanabilecekken doğrudan iş akdinin feshi yoluna gidilmesinin ölçülülük ve feshin son çare olması ilkelerine aykırı olduğuna hükmetti. Mahkeme, davanın kabulüne karar verdi. Davalı şirket kararı istinafa götürdü. BAM 11. Hukuk Dairesi, emsal nitelikte bir karara imza attı.  HER ŞEYİN BİR BEDELİ VAR İş güvenliği kurallarını hiçe saymanın bir bedeli olduğunun hatırlatıldığı kararda şöyle denildi:  "Somut uyuşmazlıkta, davacının tahkimatçı olarak yer altında çalıştığı, olay günü davacının vardiya bitiminde yük taşımak için kullanılan bant konveyörünü çalıştırması için düğmeciye talimat verdiği, bu durumun davacı tanığı E.K. tarafından doğrulandığı, bant konveyörünün çalışması üzerine davacının bant üzerine binerek galeriyi terk ettiği ortadadır. Davacının yazılı savunmasında bant üzerine bindiğini kabul ettiği, tanık M.D.'nin; 'Bant konveyörüne her ne kadar binilmesi yasak olsa da iş yerinde kaçak olarak binen birçok çalışan vardı' şekildeki beyanı dikkate alındığında iş yerinde bant konveyörüne binmenin yasaklandığının tüm tanık anlatımları uyarınca sabit olduğu, binenlerinde kaçak bindiği anlaşıldığından davacının iş güvenliğini tehlikeye düşürdüğünün sabit olduğu, bu nedenle iş akdi feshin haklı nedenle olduğunun kabulü gerektiği bu nedenle davalılar vekillerinin istinaf taleplerinin yerinde olduğu anlaşılmıştır. İstinaf müracaatının kabulüne, İş Mahkemesi kararının ortadan kaldırılmasına oy birliği ile hükmedilmiştir." İHA

İzmir Büyükşehir önünde tek kişilik direniş: Beni açlığa mahkum ettiler! Haber

İzmir Büyükşehir önünde tek kişilik direniş: Beni açlığa mahkum ettiler!

ÇAĞLA GENİŞ-ÖZEL HABER İzmir’de yaşayan 32 yaşındaki Çağlar Kızılyıl, 2019 yerel seçimleri sonrasında Büyükşehir Belediyesi’nde göreve başladı. Belediyenin İZDOĞA ve İZSU şirketlerinde çalıştığı 2 yıllık süreçte mobbing ve baskıya maruz kaldığını iddia eden Kızılyıl, bel fıtığı rahatsızlığı olmasına rağmen görev tanımında olmayan ağır işlerde çalıştırıldığını söyledi. Yapılan haksızlıklara karşı çıktığı için hakkında defalarca tutanak tutulduğunu anlatan Kızılyıl’ın iş akdi geçen yıl şubat ayında tazminatsız olarak sona erdirildi. Tazminatının dışında 4 aylık mesai ücretinin dahi ödenmediğini dile getiren Kızılyıl, yargıya başvurarak işe iade davası açtı. Dava süreci devam eden Kızılyıl, Konak’taki Egemenlik Evi Başkanlık Ofisi önünde süresiz oturma eylemi başlattı. Kod 49 gerekçe gösterilerek işten çıkarıldığı için işsizlik maaşı da alamayan Kızılyıl, “Babamın emekli maaşı ile geçiniyoruz. Beni açlığa mahkum ettiler. Herkesten bu haklı mücadelemde bana destek olmalarını istiyorum” sözleriyle isyan etti. TAZMİNATSIZ İŞTEN ÇIKARILDI Mobbing ve baskıların gölgesinde işten çıkarmaya kadar uzanan süreçte yaşadıklarını anlatan Kızılyıl, “İZSU’nun Karşıyaka’daki Kanalizasyon Daire Başkanlığı’nda çalışıyordum. Mesleğim kepçe operatörlüğü olmasına rağmen başka işler yaptırıldı. Ardından İZDOĞA’ya geçirdiler. Orada da yine özel işlere gönderilmeye başlandım. İş yüküm çok fazlaydı, tek kişinin yapabileceği işler değildi. Hem evrak düzeltiyordum hem de dışarıya gönderiliyordum. Gittiğim her yere yürüyerek gidiyordum, araç verilmiyordu. Bir de süre tutuyorlardı. Beni 2 yıl boyunca iş tanımımın dışında işlerde çalıştırdılar. Karşı çıkıp yapmak istemeyince de defalarca tutanak tutup sürekli mobbing uyguladılar. Defalarca sözlü olarak işten çıkarılmakla tehdit edildim. Ben de savunmamda yaşadığım mobbingleri anlattım, bunu yapan yetkililerin isimlerini verdim. Ama bu savunmam işleme alınmadı çünkü isimler geçiyordu ve onları görevden almaları gerekiyordu. Onları görevden almamak için beni harcadılar. Yaşanan haksızlıklara karşı çıkınca önce şirketime iade edip ardından da tazminatsız olarak işten çıkardılar” dedi. BABAMIN EMEKLİ MAAŞIYLA GEÇİNİYORUZ Kod 49 gerekçe gösterilerek işten çıkarıldığı için işsizlik maaşı da alamayan Kızılyıl, “2022 yılında işten çıkarıldım. Yaklaşık 1,5 yıldır işsizim. Kod 49 gerekçe gösterilerek işten çıkarıldım. Tazminat ve işsizlik maaşı da alamadım bu sebeple. 4 aylık mesai ücretim dahi ödenmedi. İçeride alamadığım bir sürü hakkım kaldı. İşe iade için açtığım dava sürüyor. Dava sürecinde yalancı şahit bile gösterdiler. Doğruyu söyleyeceğiz diye yemin etmelerine rağmen şahit olarak gösterilen iki kişi gözümün içine baka baka mahkemede yalan söylediler. Ailemin yanında kalıyorum, babamın emekli maaşı ile geçiniyoruz. Başka bir gelirimiz yok. Evimiz de kira üstelik” ifadelerini kullandı. SAĞLIĞIM BOZULDU Yaşadığı sıkıntı ve stresten dolayı sağlığının da bozulduğunu sözlerine ekleyen Kızılyıl, “Bütün bu süreçte yaşadığım sıkıntı ve stres kalbime vurdu. Sağlığım bozuldu. Doktor anjiyo olmam gerektiğini söyledi ama onu olamadım. Psikolojim de bozuldu ama onun için de yardım alamıyorum. Maddi imkansızlıklardan ötürü tedavimi yaptıramıyorum. Beni beş kuruşsuz kapının önüne koyarak resmen açlığa mahkum ettiler” şeklinde konuştu. ÖNÜMDEN GEÇİP YÜZÜME BAKMIYOR 30 gündür belediye binası önünde oturma eylemi yapan Kızılyıl, “30 gündür belediye binası önünde oturma eylemi yapıyorum. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, her gün önümden gelip geçiyor ama dönüp yüzüme bakmıyor bile. Buradan Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’na seslenmek istiyorum. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nde zulüm var, işçi katliamı var. Artık buna bir son verilsin. Umarım gerçekler görülür. Verilen sözler tutulsun, torpilli kişilere ayrıcalık yapılmasın. Bizim torpilimiz yok diye bizi işten çıkarmasınlar. Herkesten bu haklı mücadelemde bana destek olmalarını istiyorum” çağrısı yaptı.

Bekara ev yok diyen ev sahibine 10 bin lira ceza! Haber

Bekara ev yok diyen ev sahibine 10 bin lira ceza!

Bir apartmanın ikinci katındaki daireyi kiralamak isteyen M.N.A., emlak danışmanı G.Ş. ile irtibata geçti. İddiaya göre; emlakçı direkt olarak M.N.A.'a medeni halini sorunca olanlar oldu. ''BEKARA EV YOK'' Genç kadının bekar olduğunu söylemesi üzerine "Aile şeklinde olacaksa veririz yoksa ev sahibi vermiyor, ev sahibi aile istiyor" şeklinde beyanda bulunan emlakçı, görüşmeyi sonlandırdı. Bir süre sonra yeniden emlakçıyla irtibata geçen M.N.A., evi görmek istediğini, yaptığının yanlış olduğunu ve ev sahibiyle görüşmek istediğini dile getirdi. Emlak danışmanı ise görüşme talebini reddederek "Biz sadece aracıyız bekara ev vermiyoruz, ev sahibinin isteği bu yönde" şeklinde cevap verdi. TİHEK'E MÜRACAAT ETTİ Yaşanılanlar sonrası üzüntüye boğulan genç kadın TİHEK'e müracaat ederek; yanlış muameleye maruz kaldığını öne sürdü.  Müracaatı değerlendiren TİHEK, emlak danışmanı G.Ş. ile yurt dışında yaşayan ev sahipleri E.U. ve eşi R.U.'dan savunma talep etti. Muhatap emlak danışmanı; ev sahipleri E. U. ve R. U. ile aralarındaki güven ilişkisi nedeniyle herhangi bir sözleşme yapmadıklarını, ev sahibinin, eski kiracılarının eve zarar vermesinden, kirayı zamanında ödememelerinden ve binanın aile binası olmasından dolayı evini aileye kiralamayı tercih ettiğini dile getirdi. Ev sahiplerinin talebi ile ilan için arayan müşterilere bu yönde bilgi verdiklerini, ancak kendisinin ayrımcılık yapmadığını zira daha önce de bekar kişilere ev kiralanmasına aracılık ettiğini söyledi. Kurum, konsolosluk aracılığıyla ev sahiplerinin de görüşünü istedi. ancak resmi yazıya cevap gelmedi.  Müracatı masaya yatıran TİHEK, olayda ayrımcılık ihlalinin yaşandığına hükmetti. Kararda şu ifadelere yer verildi: "Öncelikle başvuranın, başvuru dilekçesinin ekinde muhatap emlak danışmanı ile yapmış olduğu görüşmenin ekran görüntüsünü sunduğu görülmüştür. Bu görüntüde, emlak danışmanının aldığı talimat ile bekâr kiracı kabul edilmediğini belirttiği anlaşılmaktadır. Muhatap ev sahipleri ile emlak danışmanı arasında dosyaya yansıyan herhangi bir emlakçı kira komisyon sözleşmesi veya benzeri bir sözleşme yoktur. Ancak muhatap emlak danışmanının, ev sahiplerinin istekleri ile hareket ettiğini ifade etmiş olması dikkate alındığında; ayrımcılık talimatını uygulama hükmü istikametinde sorumlu olacağı kanaatine varılmıştır. Muhatap emlak danışmanı, ev sahiplerinden aldığı talimatla uyguladığı ayrımcı muameleyi kabul ederken, muhatap ev sahipleri dosyaya görüşlerini kanuni süresi içinde sunmamıştır. Başvuran tarafından sunulan yazışma içerikleri göz önüne alındığında muhataplar tarafından kendi iddialarına dayanak oluşturabilecek herhangi bir bilgi veya belgenin dosyaya sunulmadığı görülmektedir. Dolayısıyla, olayda muhatapların ayrımcılık yasağının ihlal edilmediğii ispatlayamadığı sonucuna varılmıştır. Tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde başvuranın medeni hali nedeniyle doğrudan ayrımcı bir muameleye maruz kaldığı dolayısıyla da eşit muamele ilkesi ile ayrımcılık yasağının ihlal edildiği kanaatine varılmıştır. Başvuruda ayrımcılık yasağı ihlali yapıldığına, muhataplar hakkında 10'ar bin TL idari para cezası uygulanmasına oy birliği ile karar verilmiştir." İHA  

Bekara ev yok diyen ev sahibine ceza yağdı! Haber

Bekara ev yok diyen ev sahibine ceza yağdı!

Bir apartmanın ikinci katındaki daireyi kiralamak isteyen M.N.A., emlak danışmanı G.Ş. ile irtibata geçti. İddiaya göre; emlakçı direkt olarak M.N.A.'a medeni halini sorunca olanlar oldu. ''BEKARA EV YOK'' Genç kadının bekar olduğunu söylemesi üzerine "Aile şeklinde olacaksa veririz yoksa ev sahibi vermiyor, ev sahibi aile istiyor" şeklinde beyanda bulunan emlakçı, görüşmeyi sonlandırdı. Bir süre sonra yeniden emlakçıyla irtibata geçen M.N.A., evi görmek istediğini, yaptığının yanlış olduğunu ve ev sahibiyle görüşmek istediğini dile getirdi. Emlak danışmanı ise görüşme talebini reddederek "Biz sadece aracıyız bekara ev vermiyoruz, ev sahibinin isteği bu yönde" şeklinde cevap verdi. TİHEK'E MÜRACAAT ETTİ Yaşanılanlar sonrası üzüntüye boğulan genç kadın TİHEK'e müracaat ederek; yanlış muameleye maruz kaldığını öne sürdü.  Müracaatı değerlendiren TİHEK, emlak danışmanı G.Ş. ile yurt dışında yaşayan ev sahipleri E.U. ve eşi R.U.'dan savunma talep etti. Muhatap emlak danışmanı; ev sahipleri E. U. ve R. U. ile aralarındaki güven ilişkisi nedeniyle herhangi bir sözleşme yapmadıklarını, ev sahibinin, eski kiracılarının eve zarar vermesinden, kirayı zamanında ödememelerinden ve binanın aile binası olmasından dolayı evini aileye kiralamayı tercih ettiğini dile getirdi. Ev sahiplerinin talebi ile ilan için arayan müşterilere bu yönde bilgi verdiklerini, ancak kendisinin ayrımcılık yapmadığını zira daha önce de bekar kişilere ev kiralanmasına aracılık ettiğini söyledi. Kurum, konsolosluk aracılığıyla ev sahiplerinin de görüşünü istedi. ancak resmi yazıya cevap gelmedi.  Müracatı masaya yatıran TİHEK, olayda ayrımcılık ihlalinin yaşandığına hükmetti. Kararda şu ifadelere yer verildi: "Öncelikle başvuranın, başvuru dilekçesinin ekinde muhatap emlak danışmanı ile yapmış olduğu görüşmenin ekran görüntüsünü sunduğu görülmüştür. Bu görüntüde, emlak danışmanının aldığı talimat ile bekâr kiracı kabul edilmediğini belirttiği anlaşılmaktadır. Muhatap ev sahipleri ile emlak danışmanı arasında dosyaya yansıyan herhangi bir emlakçı kira komisyon sözleşmesi veya benzeri bir sözleşme yoktur. Ancak muhatap emlak danışmanının, ev sahiplerinin istekleri ile hareket ettiğini ifade etmiş olması dikkate alındığında; ayrımcılık talimatını uygulama hükmü istikametinde sorumlu olacağı kanaatine varılmıştır. Muhatap emlak danışmanı, ev sahiplerinden aldığı talimatla uyguladığı ayrımcı muameleyi kabul ederken, muhatap ev sahipleri dosyaya görüşlerini kanuni süresi içinde sunmamıştır. Başvuran tarafından sunulan yazışma içerikleri göz önüne alındığında muhataplar tarafından kendi iddialarına dayanak oluşturabilecek herhangi bir bilgi veya belgenin dosyaya sunulmadığı görülmektedir. Dolayısıyla, olayda muhatapların ayrımcılık yasağının ihlal edilmediğii ispatlayamadığı sonucuna varılmıştır. Tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde başvuranın medeni hali nedeniyle doğrudan ayrımcı bir muameleye maruz kaldığı dolayısıyla da eşit muamele ilkesi ile ayrımcılık yasağının ihlal edildiği kanaatine varılmıştır. Başvuruda ayrımcılık yasağı ihlali yapıldığına, muhataplar hakkında 10'ar bin TL idari para cezası uygulanmasına oy birliği ile karar verilmiştir." İHA

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.