[tag] Haberleri |İlkses Gazetesi - Son Dakika [tag] Haberleri

#TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş

TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

TBMM Başkanı Kurtulmuş: Anayasa’nın ilk 4 maddesiyle ilgili tartışma söz konusu değil Haber

TBMM Başkanı Kurtulmuş: Anayasa’nın ilk 4 maddesiyle ilgili tartışma söz konusu değil

Kurtulmuş, Türkiye'nin Cenevre Başkonsolosluğunda, İsviçre'deki Türk sivil toplum kuruluşlarının temsilcileriyle gerçekleştirdiği toplantının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı. Cenevre'deki programlarını değerlendiren Kurtulmuş, milletvekilleriyle birlikte Parlamentolar Arası Birlik (PAB) 149. Genel Kurulu'na katılmak üzere Cenevre'de bulunduklarını, yarın ve sonraki günlerde Genel Kurul çalışmalarının olacağını ifade etti. Bugün, İslam İşbirliği Teşkilatı Parlamento Birliği'nin (İSİPAB) istişare toplantısını yaptıklarını dile getiren Kurtulmuş,  "İslam ülkelerinden çok sayıda meclis başkanı ve meclislerini temsil eden heyetler buradaydı. İSİPAB toplantısında, temel konularımızın başında gelen husus, Genel Kurula Cezayir ve Filistin tarafından verilen, Filistin halkının davasının savunulması ve İsrail'in saldırganlığının durdurulmasıyla ilgili bir acil gündem talebi var. Bu acil gündem talebinin ittifakla Genel Kurulda ele alınması ve ümit ediyoruz ki oylanarak, çoğunluk bulunarak bu kararın çıkartılması için gayret sarf edecekler. Ayrıca bu toplantıdan sonra bizim milletvekili arkadaşlarımız ve diğer ülkelerin katılımcı milletvekilleri, kendi bölgelerindeki diğer parlamenterlerle de temas haline geçerek yarın ve öbür gün devam edecek Genel Kurulda bu kararın alınması için bütün gücümüzü ortaya koyacağız, seferber edeceğiz. Ümit ederim ki bu acil gündem tasarısı kabul edilir ve böylece Filistin'de yaşananların, uluslararası gündeme daha rahat bir şekilde taşınılması ve İsrail hükümetinin durdurulmasıyla ilgili özellikle Uluslararası Adalet Divanı'nda alınan kararların ve Birleşmiş Milletlerin kararlarına uyması konusunda İsrail'e politik bir baskının yapılması mümkün olur." dedi. APA'nın önceki Genel Kurulu'nda benzer bir tasarının sadece 12 oy eksikliği dolayısıyla gündeme girmediğini anımsatan Kurtulmuş, bu toplantıda ise yeterli sayıya ulaşmayı ümit ettiklerini söyledi. Yeni anayasa tartışması "Meclis açıldığı gün ilk 4 madde üzerinde herhangi bir tartışma yok, bunlar suni tartışmalar demiştiniz. Ama Gazi Üniversitesi açılış töreninde yaptığınız konuşma, '3. Madde tartışmaya açılıyor mu?' sorusunu da beraberinde getirdi. Bu konudaki değerlendirmeniz nedir?" sorusu üzerine Kurtulmuş, TBMM Başkanı olarak bugüne kadar anayasa yapım süreçlerine ilişkin muhteva ile ilgili konuşmaktan bilerek kaçındığını, Meclis Başkanı olarak en temel görevinin, bu sürecin açık, şeffaf ve herkesi işin içine katacak şekilde sürdürülebilmesi olduğunu aktardı. Yeni anayasa çalışmasına ilişkin geçen yasama yılında bütün siyasi partilerle temaslar gerçekleştiğini, hiçbir siyasi partinin kategorik olarak kapıyı kapatmadığını hatırlatan Kurtulmuş, "Tabii ki eleştirileri var. Demokrasinin güzelliği de burada. Herkes farklı fikirleri söyleyecek ama sonuçta partiler arasında eğer Meclis'te güzel bir konsensüs ortaya çıkarsa, bizim zihnimizden geçen çok büyük bir katılım ve ortaklıkla parlamentoda 400'ün çok üstünde bir oyla anayasa kabul edilsin. Bunun için çalışmaları sürdürüyoruz." dedi. Meclis'te 6 siyasi partinin grubunun bulunduğuna, 14 siyasi partinin de temsil edildiğine dikkati çeken Kurtulmuş, yeni anayasa konusunda sadece partilerin değil hukuk fakültelerinin, yargı camiasının, sivil toplum kuruluşlarının ve bu konuda çalışması olan herkesin görüşlerinin açık bir şekilde tartışılabileceği bir platformu oluşturmaya çalıştıklarını vurguladı. "Meclisin açılmasından bir gün evvel yaptığım basın toplantısında, ondan önceki birçok görüşmemde, televizyon konuşmalarında da açıklıkla ifade ettim; ilk 4 dört maddeyle ilgili bir tartışma söz konusu değildir" diyen Kurtulmuş,  "Kaldı ki bu konuda da çok titiz olmamız gerektiği bir süreçteyiz. Altını çizerek en az 7-8 kere söylediğimi ben hatırlıyorum. İlk 4 madde hakkında tartışma yapılması, tartışmanın başlatılması, aslında sürece zarar veren ve vakit kaybettiren bir gelişme olur. Gazi Üniversitesi'ndeki konuşmamda sanki 3. maddeyle ilgili bir mesele gündeme geliyormuş gibi bir yanlış algının oluşturulmaya çalışılması en hafif ifadesiyle bir algı meselesidir, algı yönetimidir, kabul etmem mümkün değil. Konuşmamın hiçbir yerinde '3. madde' diye bir şey geçmemiştir. Ben şunu söylüyorum; usul esasa mukaddemdir. Anayasada hangi maddeleri yazacağınızdan daha ziyade anayasanın nasıl yapılacağı, demokratik, şeffaf bir şekilde süreçlerin hangi yöntemlerle yönetileceği ve bu süreçte de anayasanın ruhuna, yapımına, diline ilişkin konuları ben şimdiye kadar konuştum. 3. maddeyle ilgili bir tartışma varmış gibi göstermek en hafif tabiriyle haksızlıktır, yanlışlıktır ve bir algı operasyonudur." şeklinde konuştu.

TBMM Başkanı Kurtulmuş'tan AP Başkanı Metsola'ya Haber

TBMM Başkanı Kurtulmuş'tan AP Başkanı Metsola'ya "Kıbrıs" Eleştirisi

TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, Avrupa Parlamentosu (AP) Başkanı Roberta Metsola’ya gönderdiği mektubunda, AP Başkanlığına yeniden seçilmesi öncesinde Genel Kurul’da yaptığı konuşmasını eleştirerek, "AB’nin üyelik dayanışması adı altında Kıbrıs meselesine tek taraflı yaklaşımı ve Ada'nın içinde bulunduğu gerçekleri göz ardı etmesi, sorunların çözümü için yeni bir zemin oluşmasına da engel teşkil etmektedir.” ifadesini kullandı. Kurtulmuş, AP Başkanlığına yeniden seçilmesi dolayısıyla Roberta Metsola’ya mektup göndererek tebrik etti, görevinde başarılar diledi. KURTULMUŞ'TAN METSOLA'YA MEKTUP AB ve Türkiye arasındaki ilişkilerin daha da güçlenmesi, ortak değerler ve hedefler doğrultusunda işbirliğinin artarak devam etmesinin en büyük temennileri olduğunu belirten Kurtulmuş, mektubunda şunları kaydetti: “AB halklarının demokratik temsilini üstlenen AP'nin, yeni yasama döneminde rasyonel ve objektif bir tutumla ön yargıların aşılmasında ve karşılıklı güvenin inşa edilmesinde yapıcı bir rol oynayabileceğine inanıyorum. Bu konuda kaydedeceğimiz ilerleme Türkiye-AB ilişkilerinin geliştirilmesine de katkı sunacaktır. Önümüzdeki dönemde, AP dahil tüm AB kurumlarının, Türkiye ile ilişkilerini ahde vefa ilkesi çerçevesinde adil ve sonuç odaklı bir yaklaşımla yürütmesini, ilişkilerimizi çıkmaza sokan politika ve söylemlerden kaçınmasını bekliyoruz. Bu vesileyle seçimler öncesinde Genel Kurul’da yapmış olduğunuz konuşmada, Türkiye’nin aday ülke statüsüne atıfta bulunmamanızı, ayrıca Kıbrıs meselesi bağlamındaki ifadelerinizi üzüntüyle karşıladığımı ifade etmek isterim. Kıbrıs meselesinin çözümü için tüm tarafların çabalarını doğru yöne sevk etmesi ve samimiyetle çözüme katkıda bulunması önem arz etmektedir. AB’nin üyelik dayanışması adı altında Kıbrıs meselesine tek taraflı yaklaşımı ve Ada’nın içinde bulunduğu gerçekleri göz ardı etmesi, sorunların çözümü için yeni bir zemin oluşmasına da engel teşkil etmektedir. Parlamentolarımız arasındaki işbirliğinin güçlendirilmesi için birlikte çalışmaya hazır olduğumuzu belirterek sizi bir kez daha tebrik eder, görevinizde başarılar dilerim."

TBMM Başkanı Kurtulmuş Özbekistan Cumhurbaşkanı Mirziyoyev ile bir arada Haber

TBMM Başkanı Kurtulmuş Özbekistan Cumhurbaşkanı Mirziyoyev ile bir arada

TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, resmi ziyaret kapsamında geldiği Özbekistan’da temaslarına devam ediyor. Kurtulmuş, Özbekistan Cumhurbaşkanı Şevket Mirziyoyev ile bir araya geldi. Özbekistan Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda, Mirziyoyev ile yaptığı görüşmenin ardından Özbek ve Türk medyasının sorularını yanıtlayan Kurtulmuş, Taşkent’te bugün çok verimli görüşmeler yaptıklarını, Cumhurbaşkanı Mirziyoyev ile gerçekleştirdiği görüşmeyle de bunları taçlandırdıklarını söyledi. Mirziyoyev ile son derece samimi, yapıcı ve güzel bir görüşme gerçekleştirdiklerini ifade eden Kurtulmuş, “Bu anlamda, Yasama Meclisi Başkanı ve Senato Başkanıyla yaptığımız görüşmelerin bir özetini ortaya koyduk. Sayın Mirziyoyev'in başlatmış olduğu üçüncü büyük medeniyet yürüyüşü ya da Üçüncü Rönesans ismini verdiği reform programını yakinen takip ettiğimizi ifade ettik. Bu programın sadece Özbekistan için değil aynı zamanda bütün İslam dünyası ve hatta insanlık için fevkalade önemli bir medeniyet projesi olduğunu, özellikle önümüzdeki dönemde Türk dünyasının birlik ve beraberliğinin sağlanabilmesi, dünyada yeni, adil, hakkaniyetli bir sistemin kurulabilmesi için iki dost ve kardeş ülke; her iki tarafta da birbirini çok iyi tanıyan, ‘kardeşim’ diyerek hitap eden Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan ve Sayın Cumhurbaşkanımız Şevket Mirziyoyev'in olduğu bu dönemde, el ele, gönül gönüle vererek hem Türk dünyasının birlik ve beraberliğinin sağlanması hem de yeni, adil, hakkaniyetli bir dünyanın kurulabilmesi için görüşlerimizi karşılıklı olarak teyit ettik” dedi. Görüşmede, Türkiye ve Özbekistan arasında ticari, ekonomik ve kültürel alandaki ilişkileri konuşma fırsatı bulduklarını ifade eden Kurtulmuş, Cumhurbaşkanı Mirziyoyev’in, Özbekistan Yasama Meclisi, Özbekistan Senatosu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi arasında üçlü, parlamenter diplomasinin imkanlarını arttırabilecek çalışmalara ilişkin görüşlerini ifade ettiğini kaydetti. Kurtulmuş, “İnşallah biz de Özbekistan Yasama Meclisi, Özbekistan Senatosu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak dostluk gruplarımızı çalıştırarak en kısa zamanda parlamenter diplomasi bakımından iki ülkenin köprülerini sağlam bir şekilde kurmuş olacağız. Zaten var olan ilişkileri çok daha kuvvetlendirmek, dostluk grupları, ihtisas grupları üzerinden parlamenter diplomasinin imkanlarını arttırmak için canla başla çalışacağız” dedi. Mirziyoyev’e, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın selamlarını ve sevgilerini ifade ettiğini aktaran Kurtulmuş, “O da aynı şekilde Cumhurbaşkanımıza selamlarını gönderdi. İki ülkenin kardeşliğinin, dostluğunun bölgeye, Türk dünyasına ve insanlığa çok büyük faydaları olacağı kanaatindeyim” dedi. İlişkilerin daha da güçlendirilmesi için ne gibi çalışmaların yapılması gerektiği yönündeki soru üzerine Kurtulmuş, “Devam eden ve şu anda 3 milyar dolar seviyesini aşmış olan bir ikili ticaret hacmi var. Öncelikle bunun orta vadede 5 milyar dolara, uzun vadede 10 milyar doların üzerine çıkarılması lazım. Ticari ilişkilerin yanı sıra turizm alanında çok büyük bir potansiyel var. Ayrıca milli savunma sanayinde önemli potansiyeller var. Karşılıklı olarak yüksek düzeyli işbirliği toplantıları gerçekleşiyor. Yüksek düzeyli işbirliği toplantısı önümüzdeki dönemde Türkiye'de gerçekleşecek. İki cumhurbaşkanının eş başkanı olarak katıldığı bu toplantılarda çok teferruatlı olarak bu konular gündeme gelecek. Zaten başlamış olan bu süreci hızlandırarak daha da güçlü bir şekilde bu ilişkiler somut projeler üzerinden sürdürülecek. İnşallah başarılı olur. Türkiye'deki toplantıya da Sayın Mirziyoyev katılacağını ifade etti” ifadelerini kullandı. Kurtulmuş, başka bir soruya cevap verirken de en kısa sürede bir mutabakat imzalayarak parlamentolar arasında ilişkileri de kuvvetlendireceklerini ifade etti.

TBMM Başkanı Kurtulmuş: TBMM’nin anayasa yapım sürecini yönetmesi gerekiyor Haber

TBMM Başkanı Kurtulmuş: TBMM’nin anayasa yapım sürecini yönetmesi gerekiyor

TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, Kadıköy'deki TBMM Filizi Köşk Sosyal Tesisi'nde sivil toplum kuruluşlarının temsilcileriyle bir araya geldiği iftar programında konuştu. Kurtulmuş, Türkiye'nin anayasa yapma yetkisinin sadece ve sadece milli iradenin sembolü olan Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde olduğunu vurguladı. Meclisin bu süreçte üzerine düşen sorumluluğu yerine getirerek, anayasa yapım süreçlerini düzgün bir şekilde yönetmesi gerektiğini belirtti. Sivil toplum kuruluşlarının önemine değinen Kurtulmuş, Türkiye'de sivil toplum alanında önemli çalışmaları olan kuruluşların temsilcileriyle bir araya gelmekten güç aldığını ifade etti. Siyasetin sadece siyasi partiler aracılığıyla yapılan bir çalışma olmadığını ve demokrasinin sivil toplumla birlikte güçlendirilmesinin en doğru yol olduğunu vurguladı. Kurtulmuş, sivil toplumun güçlenmesini ve her kuruluşun kendi alanında öncü hale gelmesini önemsediklerini dile getirdi. Demokrasinin sadece seçim dönemlerinde değil, seçim aralarında da halkın bütün kesimlerini kucaklayacak güçlü bir söz ve faaliyetler rejimi olduğunu vurgulayan Kurtulmuş, demokrasinin sürekli olarak güçlendirilmesi gerektiğini belirtti. Kurtulmuş, "En az siyasi partiler kadar sivil toplum kuruluşlarının da önemli olduğu, hatta sivil toplum kuruluşlarının çalışmalarıyla siyaseti de yönlendirebilme becerisine sahip olması gerektiğini biliyor ve buna inanıyoruz. Onun için her birinize yaptığınız hizmetleriniz dolayısıyla teşekkür ediyoruz." diye konuştu. Devrim arabasının tasarımcılarından Gündüz Sait Güngen için başsağlığı mesajı Türkiye'nin ilk yerli otomobili Devrim'in üretim ekibinde yer alan yüksek mimar mühendis Gündüz Sait Güngen'in bugün vefat ettiğini dile getirerek kendisine Allah'tan rahmet dileyen Kurtulmuş, şunları kaydetti: "Devrim arabalarının baş tasarımcısı, Devrim arabalarını yapan, bunun için güzel bir kariyerini bırakıp kolları sıvayarak Türkiye’nin gerçekten önemli projelerinden birisi olan Devrim arabalarını gerçekleştiren tasarımcı ekibin başındaki yüksek mimar, mühendis bir ağabeyimiz, bir büyüğümüzdü. Bugün vefat etti. Allah rahmet etsin. Bu vesileyle onun şahsında Devrim arabaları meselesini bir kere daha anmak ve hatırlamak durumundayız. Gerçekten Türkiye’nin sanayileşme tarihi, bir tarafından baktığınız zaman da Türkiye’deki ihanet tarihidir. Türkiye’nin sanayileşmesinin nasıl engellendiği, nasıl bunun önüne iç ve dış birtakım vesayet odaklarının engel olarak bunun önüne geçtiklerinin en tipik örneklerinden birisi Devrim arabalarıdır. Çalıştırılmış, projesi oluşturulmuş, başarılı bir şekilde sonlandırılmış bir proje maalesef hain ihanetler zincirinin sonunda çalışamaz hale getirilmiş, ‘Nasılsa bunlar araba üretemez’ diyerek kenara atılmıştır." Kurtulmuş, dün Devrim arabalarında ve birçok alanda engellenen Türkiye’nin teknolojik gelişimimin, bugün belli bir noktaya geldiğini de ifade ederek, “Bugün yerli arabası Togg'u üretebilen, özellikle savunma sanayii alanında üstün teknoloji ürünleri dünyada bir marka haline gelmiş olan bir ülkeyiz. Allah bu istikametteki yürüyüşümüzü sürdürmeyi nasip eylesin. Gündüz Sait Bey’in şahsında Türkiye'nin sanayileşme davasına emeği geçen herkesi şükranla, hayırla yad ediyoruz.” şeklinde konuştu. "Türkiye, güven ve istikrar içerisinde yoluna devam etmek mecburiyetindedir" Türkiye'nin ve dünyanın tarihi bir süreçten geçtiğine işaret eden Kurtulmuş, bugün gelinen noktada dünyanın neredeyse üçüncü dünya savaşının eşiğinde olduğunu söyledi. Kurtulmuş, küresel çatışmalara vesile olabilecek bölgesel çatışmaların tamamının da Türkiye’nin içinde bulunduğu coğrafyada yer aldığını kaydetti. Ukrayna-Rusya krizinin, İsrail’in Gazze’de gerçekleştirdiği, bütün insanların kanını donduran insanlık dışı vahşet ve soykırımın, Kafkaslardaki meselelerin, Doğu Akdeniz’deki gerilimlerin dünyayı zor bir sürece doğru sürüklediğini belirten Kurtulmuş, “Bizim bu coğrafyada ve tarihin bu diliminde, Türkiye olarak güçlü bir şekilde ayağımızı yere basmaktan başka bir şansımız yoktur. Türkiye, güven ve istikrar içerisinde yoluna devam etmek mecburiyetindedir. Önümüzdeki en önemli meselemiz budur.” değerlendirmesinde bulundu. "Sivil toplumun gücünün siyasi sorunları aşabilmekte muktedir bir araç olduğunu biliyoruz" Sivil toplumun Türkiye’nin siyasetinin demokratikleşmesine katkı sağlaması gerektiğini düşündüklerini söyleyen Kurtulmuş, sözlerini şöyle sürdürdü: "Sivil toplumun gücünün aslında çok zor zannedilen, aşılmaz zannedilen siyasi sorunları da aşabilmekte muktedir bir araç olduğunu fevkalade iyi biliyoruz. En son örneğini özellikle hükümetlerinin, İsrail hükümetinin gölgesinde durmayı bir marifet zanneden Batılı ülkelerdeki birçok insanın sokaklara çıkması, gösteriler yapması, büyük bir şekilde Filistin davasına destek vermesi ve İsrail'in bu zulümlerine karşı ‘Yeter artık, durun’ diyecek feraseti gösterebilmesinin arkasındaki en büyük güç, o ülkelerdeki sivil toplumun gücüdür." Gazze konusunda Türkiye'de hükümet ve millet olarak, devlet ve millet olarak aynı paralelde, aynı istikamette yürüdüklerini dile getiren Kurtulmuş, “Arkadaşlarımızı bir kere daha tebrik ediyorum. 31 Aralık akşamı, 1 Ocak sabahına karşı İstanbul'da sivil toplumun değerli katkılarıyla oluşan o gösteri, dosta güven, düşmana da endişe vermiştir." dedi. "Türkiye olarak her platformda güçlü bir şekilde durduk" Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, en başından itibaren, herkesin ayaklarının titrediği bir zamanda Filistin meselesine sahip çıkarak bütün uluslararası platformlarda, acil ateşkes ve eşzamanlı olarak da insanı ve tıbbi yardımların gönderilmesi konusundaki Türkiye'nin tavrını söylediğini aktaran Kurtulmuş, bu süreçte kendisinin de 100'ün üzerinde meclis başkanı, devlet başkanı, başbakan ve bakanlarla görüştüğünü ve bu konuları gündeme getirdiğini hatırlattı. Kurtulmuş, Türkiye olarak her platformda güçlü bir şekilde duruşlarını ortaya koyduklarını bildirdi. Siyonist lobinin baskılarına rağmen son Birleşmiş Milletler oylamasında, ABD'nin çekimser kaldığına dikkati çeken Kurtulmuş, "Bunun en temel nedenlerinden birisi Amerika kamuoyunun ortaya koyduğu kararlılıktır. Önemli bir neden de Netanyahu çetesinin işledikleri insanlık suçlarının artık hiçbir hükümet tarafından taşınamayacak bir noktaya gelmiş olmasıdır." dedi. Kurtulmuş, şöyle devam etti: "Bir kez daha söylüyorum, İsrail'in katliamlarına, bu insanlık dışı suçlarına bir şekilde göz yumanlar, kuvözlerde 30-40 bebek aynı hastane içerisinde ölürken sevinç çığlıkları atanlar ya da çığlıklarını belli etmeden 'Oh ne güzel Müslümanlar ölüyor' diye bir şekilde bundan sevinç duyanlar, Netanyahu ekibini bir kenara koyarak, ellerini yıkayarak bu işten çıkamazlar." Gazze'de yaşananlar üzerinden bütün küresel sistemin büyük bir imtihan verdiğini bildiklerini ve sonunda bir hesaplaşmaya gidildiğinin görüldüğünü vurgulayan Kurtulmuş, şunları söyledi: "Artık çivisi çıkmış, hiçbir konuda çözüm üretemeyen, hiçbir sorunu çözemeyen, dünyanın hiçbir yerinde bir milletin hayrına bir çözüm üretmeyen bu küresel siyasal sistem zaten çökmüştü, Gazze'deki katliamlar dolayısıyla bunun iflası ilan edilmiştir. Bu salonda bulunanlar, yakın zamanda dünyada yeni bir küresel mimarinin kurulduğunu göreceklerdir. Türkiye de 'Dünya 5'ten büyüktür' diyerek yıllardır uluslararası sistemin ağlarına bir şekilde posta koyan o üslubuyla bunu daha somut teklifler haline getirerek bu sürecin öncüsü olacaktır. Dünyada yeni bir Birleşmiş Milletlerin, diğer kurum ve kuruluşlarıyla birlikte yeni bir küresel sistemin kuruluşuna inşallah hep beraber şahit olacağız." Türkiye'nin bu yoluna devam etmesi için içeride de çok güçlü olması gerektiğine dikkati çeken Kurtulmuş, içeride halkının birliğini, beraberliğini sağlayarak, millet olarak ortak milli hedeflere yürümeyi başararak yola devam etmek mecburiyetinde olduklarını söyledi. Yeni anayasa çağrısı Kurtulmuş, yeni anayasa konusunda da çağrıda bulunarak, şöyle konuştu: "Güçlü Türkiye’nin önemli ayaklarından birisi, içeride yeni bir anayasayla toplumsal yapısını güçlendirmeyi başarması olacaktır. Bu çerçevede yeni bir anayasa yapılması ya da anayasanın yenilenmesi meselesi bir fantezi değildir, bir ya da birkaç partinin isteyebileceği bir şey değildir. Yıllardır Türkiye’de bir ihtiyaç olarak ortadadır ve artık vakti gelmiştir. Türkiye, bu yeni anayasa meselesini önümüzdeki dönemde hallederek içerideki birliğini, beraberliğini, kardeşliğini, milli bütünlüğünü tahkim edecek bir şekilde yoluna devam etmek mecburiyetindedir." Bazıları yeni anayasa denildiğinde, zaman zaman "Kurucu meclis olmak lazım" gibi bazı şeyler söyleyebildiğini, bu sözlere hiç itibar etmediklerini belirten Kurtulmuş, şu değerlendirmeyi yaptı: "Yeni anayasadan bahsedildiği zaman kurucu meclisten bahsedenler, 1960 darbesinden sonra rahmetli Menderes’in katili olanların nasıl anayasa yaptıklarını ve anayasayı yapanların nasıl bir kurucu meclis olduklarını söylüyor ve buna inanıyorlar. Yine aynı şekilde, 12 Eylül'de hayatta kalmalarına müsaade edilmelerine rağmen siyaseten tasfiye edilmelerine çalışılan rahmetli Ecevit'in, Erbakan'ın, Demirel'in, Türkeş'in siyasi alanlarını kapatanların nasıl bir kurucu meclis olarak anayasa yaptıklarını düşünüyorlar ve bunu bir demokratik anayasa zannediyorlar. Çok açık söylüyorum, bu memlekette anayasa yapma gücü sadece ve sadece milli iradenin sembolü olan Türkiye Büyük Millet Meclisindedir. Türkiye Büyük Millet Meclisinin bu süreçte üzerine düşen sorumluluğu yerine getirerek, inşallah düzgün bir şekilde bu anayasa yapım süreçlerini yönetmesi gerekiyor. Buradaki kilit kavramın ‘doğru zeminde, doğru yöntemlerle anayasanın tartışılması’ olduğunu düşünüyorum. Doğru zemin, Türkiye Büyük Millet Meclisidir. Doğru yöntemlerse, burada bütün siyasi partiler kendi anayasa çalışmalarını hazırlarlar. Hiçbir partinin anayasası olmaz. Partilerin anayasa teklifleri olur. Partiler bu anayasa çalışmalarını çalışırlar. Yöntemini Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde tartışır, buluruz. Ayrıca sadece Meclis’te grubu bulunan partiler ya da Meclis’teki diğer partiler değil, sivil toplum kuruluşları, akademi, yargı camiası, Türkiye'de sözü olan, 'Benim de bu konuda söyleyecek bir sözüm var.' diyen kim ya da kimler varsa, herkesin sözlerini açık, net ve sarih bir şekilde masaya getirebileceği bir sürecin yönetilmesi gerekir ki, biz burada inisiyatif olarak bu sürecin en güzel şekilde işlemesi için gayret sarf edeceğiz." Kurtulmuş, en yüksek mutabakatla, partiler arasında bir anlayış ortaya konulmasını ümit ettiğini dile getirerek, siyasi partilerin, milletin istediği istikamette sivil, demokrat, kuşatıcı, kapsayıcı, milli bir anayasa yapma imkanına bu milleti kavuşturması temennisinde bulundu.

TBMM Başkanı Kurtulmuş: Başkenti Kudüs olan bir Filistin devletini görmek nasip olacaktır Haber

TBMM Başkanı Kurtulmuş: Başkenti Kudüs olan bir Filistin devletini görmek nasip olacaktır

TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, Çemberlitaş'taki Birlik Vakfı Genel Merkezi'nde düzenlenen 40. Geleneksel Birlik Vakfı İftarı'nda yaptığı konuşmada, Türkiye'nin içindeki vesayet odaklarına karşı milletin verdiği büyük mücadelelerin meyvelerini topladığını ifade etti. Kurtulmuş, bu başarının her alanda kendini göstermeye devam ettiğini belirterek, şimdi ise Türkiye'nin liderliğinde küresel vesayet odaklarına karşı mücadele etme zamanı olduğunu vurguladı. Filistin davasının insanî bir sorumluluk ve İslami bir yükümlülük olduğunu dile getiren Kurtulmuş, "Bu aslında yıllardır dile getirdiğimiz, adil ve hakkaniyetli bir dünya düzeninin kurulması, yani dünyanın beşten büyük olduğunun ifade edilmesi için de yeni bir dönemin başladığını açıkça görüyoruz. Uzun sürecek bir küresel mücadelenin başlangıcındayız." dedi. Ayrıca, Güney Afrika'nın Uluslararası Adalet Divanında (UAD) açtığı davaya da dikkat çeken Kurtulmuş, TBMM olarak bu süreci yakından takip ettiklerini söyledi. Kurtulmuş, İsrail'in Gazze'deki saldırılarını ramazanda sürdürmesinin insanlığın sabrını taşıdığını belirtti. Dünyanın dört bir yanından insanların "Yeter artık." dediğini vurgulayan Kurtulmuş, Türkiye'nin bu mücadelede tarihi bir sorumluluk üstlendiğini ifade etti. "Türkiye, içerde vesayet odaklarıyla mücadele ederken büyük sıkıntılarla karşılaştı. Bundan sonra küresel vesayet odaklarıyla mücadelede aynı şekilde ve hatta daha şiddetli zorluklarla karşılaşacak." diyen Kurtulmuş, hazırlıklı olunması gerektiğini ve bu mücadeleyi fikri ve siyasi olarak vermeye hazır olunması gerektiğini belirtti. Kurtulmuş, Gazze'deki mağdur insanların ve onları koruyan kitlelerin Türkiye'ye baktığını belirtti. "Bu abartı değil." diyen Kurtulmuş, uluslararası temaslarında beklenmedik ülkelerin yöneticilerinin de aynı duyguları ifade ettiğini gözlemlediklerini dile getirdi. Bu durumdan memnuniyet duyduklarını ve sorumluluklarını hatırladıklarını vurguladı. Filistin davasının uzun vadeli bir mücadele gerektirdiğini vurgulayan Kurtulmuş, "Doğru adımlar atılırsa, küresel bir dayanışmayla 1967 sınırlarında tam bağımsız, egemen, Kudüs'ü başkenti olan bir Filistin devletinin mümkün olacağına inanıyoruz." şeklinde değerlendirme yaptı. TBMM Başkanı Kurtulmuş, barış aktivisti Rachel Corrie'nin ölüm yıl dönümünde onu anmayı da ihmal etmedi. İsrail'in Filistin topraklarına yönelik saldırılarına İslam dünyasının yeterince güçlü bir tepki veremediğini vurgulayan Kurtulmuş, şunları söyledi: "Defalarca dile getirdiğimiz bir noktayı tekrarlamak istiyorum. İsrail'in en büyük gücü, topu, tüfeği, askeri yetenekleri, teknolojisi, uluslararası finansal etkisi veya medya hakimiyeti değildir. İsrail'in en büyük gücü, İslam ülkelerinin parçalanmışlığı, bölünmüşlüğü, inisiyatif alamamaları ve kararsızlığıdır. İnşallah, yeni bir düzenin oluşturulmasında, öncelikle kendi içimizde düzeni sağlamak ve ardından İslam dünyasının mevcut durumunu iyileştirmek için mücadelemizi en üst seviyeye çıkarmak, en önemli vazifelerimizden biridir." "İnancımızda yer alan değerlerimiz nelerdir? Yoldaki dikenleri kaldırmak gibi" Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, katılımcılara ramazan ayının manevi atmosferinde bol bereketli günler dileyerek sözlerine başladı. Osmanlı'nın vakıf geleneğine vurgu yaparak, "Birlik Vakfı uzun bir süredir bu kutsal görevi üstlenmiş müesseselerimizden biri. Başından bugüne kadar emek veren, katkı sağlayan herkesin emeğine sağlık. Ahirete irtihal edenlere Allah'tan rahmet diliyorum. Benim görevim Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı. Bizim inancımızda hangi değerler önemlidir? Yoldaki engelleri kaldırmak gibi. Ben de bu misyonu yerine getirmek için gayret ediyorum." şeklinde konuştu. Birlik Vakfı'na davetleri için teşekkür eden Uraloğlu, iftarın kendisi için özel ve manevi bir ortam olduğunu belirtti. Programda, eski TBMM başkanlarından ve Birlik Vakfı Kurucular Kurulu Üyesi İsmail Kahraman, Birlik Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Mehmet Alacacı, HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, TBMM Milli Savunma Komisyonu Başkanı Hulusi Akar, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hayati Yazıcı da selamlama konuşmaları gerçekleştirdi.

TBMM Başkanı Kurtulmuş: Uluslararası mahkemenin kararı dönüm noktasıdır Haber

TBMM Başkanı Kurtulmuş: Uluslararası mahkemenin kararı dönüm noktasıdır

Ziyaretlerin oldukça başarılı geçtiğini ve zamanlamasının da uygun olduğunu ifade eden Kurtulmuş, "Her iki ülkede Devlet Başkanları ve Meclis Başkanları ile görüşmeler gerçekleştirdik. Ayrıca Bahreyn'de Şura Meclisi Başkanı ile BAE'de Devlet Başkanı Yardımcısı, Başbakan ve Dubai Emiri ile de bir araya geldik." şeklinde konuştu. Görüşmelerdeki isimlerin Türkiye'ye karşı olumlu bir tutum sergilediklerini belirten Kurtulmuş, "Bölgesel sorunların çözümü ve gerginliklerin azaltılması için Türkiye ile ilişkilerin önemini vurguladılar." dedi. TBMM Başkanı Kurtulmuş, şunları ekledi: "Hem bölgenin hem de kendi geleceklerinin Türkiye ile ortaklığın, işbirliğinin gelişmesi için samimi, iyi niyetli ve yapıcı bir yaklaşım içerisinde olduklarını gördüm. Örneğin, şu anda Türkiye ile BAE arasındaki ikili ticaret hacmi 20 milyar dolar seviyesinde. Al Nahyan, 'Bu yetersiz, 50 milyar dolara çıkarılmalı, belki ileride iki katına çıkarılmalı' diyor. Türkiye ile bu ülkeler arasında her alanda karşılıklı işbirliği, ortak projeler ve yatırımlar yapılabilir. Savunma sanayi gibi alanlarda verimli işbirlikleri geliştirilebilir. Turizm ve kültürel alanda da işbirliklerimiz artırılabilir. Örneğin, BAE'de Yunus Emre Enstitüsü'nün açılması için taleplerimizi ilettik ve en kısa sürede faaliyete geçmesini umuyoruz. Benzer şekilde, BAE'nin İstanbul veya Ankara'da kültür merkezi açması ilişkilere önemli katkılar sağlayabilir." Kurtulmuş, ASELSAN'ın Abu Dabi'deki ofisinin açılışını da gerçekleştirdiklerini dile getirerek, "Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayi Başkanımızın liderliğinde, ASELSAN, HAVELSAN, ROKETSAN, TUSAŞ gibi önemli şirketlerimizin genel müdürleri ve yönetim kurulu üyeleriyle bir toplantı gerçekleştirdik. Bu toplantıda, Türk savunma sanayiinin elde ettiği son başarılar bir kez daha vurgulandı. Bu, buradaki dostlarımız için oldukça ilgi çekici bir gelişme. Özellikle dışa bağımlılığın azaltılması ve daha bağımsız bir konuma gelme arzusu, bölge ülkeleriyle güçlü bir işbirliği alanı olarak görülüyor. Umarım bu yaklaşımı birlikte geliştiririz." şeklinde konuştu. Bu ülkelerle ilişkilerin mevcut durumu hakkında sorulan bir soruya ise Kurtulmuş, "Şu anda ilişkilerimiz oldukça olumlu, dostça ve geçmişteki gerginliklerin telafi edilmesi yönünde bir yaklaşım içerisindeler. Biz de bu yönde adımlar atıyoruz. Sayın Cumhurbaşkanı'nın 12-13 Şubat'ta yapacağı ziyaretin, ilişkilerimizi daha da ileriye taşıyacağını ümit ediyorum." şeklinde yanıt verdi. TBMM Başkanı Kurtulmuş, bu ziyaretlerin son derece faydalı olduğunu ve ilişkilerin olumlu bir şekilde geliştiğini gözlemlediğini belirtti. "Türkiye ile BAE'nin çıkarlarının ortak olduğu ve birlikte hareket edebileceği yorumu yapılabilir mi?" şeklindeki soruya ise Kurtulmuş, dış politikanın artık değiştiğini ve Türkiye'nin durağan bir politika izleyemeyeceğini, bölgesel ve küresel dengelerin sürekli değiştiğini ifade etti. Türkiye'nin, kendi ve bölgenin çıkarlarını öncelikli tutan bir dış politika izlediğini vurgulayan Kurtulmuş, eski kalıpların artık geçerli olmadığını ve Türkiye'nin esnek, çok taraflı bir politika izlediğini belirtti. "Gerginliklerin bu ülkeler için hiçbir faydası olmadı." diyen Kurtulmuş, konuşmasına şu şekilde devam etti: "Örneğin, Rusya-Ukrayna arasında saygın bir şekilde iletişim kurarak kendi fikirlerimizi ifade edebildiğimiz ve temel meselelerde özgün politikalar geliştirebildiğimiz bir siyaset izliyoruz. Rusya-Ukrayna arasındaki tutum da benzer bir nitelik taşımaktadır. Herkesle görüşmeye açık olmak ve müzakere masasını aktif tutarak bölgenin ve Türkiye'nin çıkarına olan işleri gerçekleştirmek... Üstelik, bölge ülkeleri bu gerginliklerden ciddi şekilde zarar gördü. Bu gerginliklerin hiçbir ülkeye faydası olmadı. Diğer yandan, İsrail'in Filistin'e yönelik saldırganlığıyla ortaya çıkan yeni belirsizlikler ve istikrarsızlıklar, yakın geleceğimize ilişkin yeni ve yüksek düzeyde tehditler oluştururken, bölge ülkeleri arasında dostane işbirliğini geliştirmek zorundayız. Bu, Bahreyn, BAE ve diğer Körfez ülkeleri gibi bölge ülkelerinin yanı sıra Türkiye'nin de çıkarınadır. Yani, 'Ben sana küstüm ve sonsuza dek küs kalacağım' demek, dış politikanın mantığına uygun değildir. Türkiye, ilkelerinden ödün vermeden mücadelesine devam ediyor. Kendi itibarını ve ilkelerini koruyarak tüm taraflarla görüşmeye devam ediyor ve mümkün olduğunca sonuç almaya çalışıyor." "Ortak adımlar atılamazsa, bu savaşın Kızıldeniz'e yayılma ihtimali var" TBMM Başkanı Kurtulmuş, "Bölgede uluslararası anlamda bir paradigma değişikliği görüyor musunuz?" sorusuna, "Hiç şüphesiz. Bir taraftan bu ülkelerin bir kısmı başta İsrail olmak üzere normalleşme süreçlerini başlatmışlar, büyük de mesafe almışlardı. Ama İsrail'in, özellikle Netanyahu ve yönetiminin saldırgan tavırları ve arkasında Batı'nın, Amerika'nın kayıtsız şartsız desteğinin nerelerde duracağı belli değil. Böyle bir siyasi manzara herkesin gözüne sokulmuş oldu." cevabını verdi. Bunun çok ciddi bir dirilişe, uyanışa vesile olmasını temenni eden Kurtulmuş, "Aksi takdirde ortak adımlar atılamazsa, bu savaşın Kızıldeniz'e yayılma ihtimali var. Bölge ülkeleri kendi aralarında birbirlerini tehdit olarak algılamayı sürdürürlerse; diyelim ki İran, Suudi Arabistan, Yemen'deki çatışmalar, bölge ülkeleri arasındaki gerginlikler… Bunların geçmişte hiçbirisine faydası olmadığı gibi gelecekte de zerre miskal faydası olmayacaktır. Hatta bundan sonra çok daha büyük zararlar gerçekleşebilir." yorumunu yaptı. "Savunma sanayiinde ortak adımlar atılabilir" Bunun artık herkesçe görüldüğünü söyleyen Kurtulmuş, "Dostluk, kardeşlik, kültürel, tarihi birliktelik bunların hepsi eyvallah ama bunun üstünde ülkelerin somut kazanımları ortaya konuldukça bu ilişkilerin çok daha verimli bir noktaya gideceğinden eminim." dedi. Körfez ülkeleriyle somut işbirlikleri, somut yatırımlar olup olmayacağı sorusuna Kurtulmuş, olabileceğini, çok büyük imkanların olduğunu söyledi. Bunları nihayetinde rasyonel şartlar içerisinde, ticari ortaklıkların faydalı olacağı anlaşılan her alanda bu ortaklığın yapılabileceğini gördüklerini anlatan Kurtulmuş, "Hem Türkiye tarafında bilgi, birikim, deneyim var hem de bu tarafta aynı şekilde bir tecrübe var ve bunu finanse edebilecek imkanları var. Bunların hepsi bir araya getirilerek ülkelerin ortak faydalarına uygun sonuçlar alınır." ifadelerini kullandı. Hangi alanda Türkiye ile işbirliği yapmak istediklerinin sorulması üzerine Kurtulmuş, BAE'de, Dubai'de çok sayıda Türk firması olduğunu ama özellikle savunma sanayiinin önemli bir alan olarak görüldüğünü vurguladı. Savunma sanayiinde ortak adımlar atılabileceğini kaydeden Kurtulmuş, turizmde de ciddi potansiyeller olduğunu belirtti. Dubai'nin bir uluslararası yatırım alanı olduğunu dile getiren Kurtulmuş, bu imkanların hepsinin çok ciddi bir şekilde Türkiye'nin lehine sonuçlanacak adımlara dönüşebileceğini kaydetti. "Çok pratik bir tehditle dünya karşı karşıya kaldı" TBMM Başkanı Kurtulmuş, çok pratik bir tehditle dünyanın karşı karşıya kaldığını belirterek, "Artık ben onu sadece Filistin'in karşılaştığı bir tehdit ya da Filistin halkına karşı yapılan katliam boyutlarını çoktan aşmış bir soykırım olarak görmemek gerektiğini düşünüyorum." ifadelerini kullandı. Dünyanın gözü önünde, dünyanın tam da ortasında, Filistin topraklarında hayatını kaybedenlerin sayısının çoktan 30 bini aştığını, kaydedilemeyenlerle birlikte çok daha fazla insanın katledildiğini, soykırım yapıldığını anlatan Kurtulmuş, "Atılan her bir bomba aslında kendilerini bu meseleye ne kadar uzak hissederlerse hissetsinler bölge ülkelerinin başkentlerine atılmış bir bomba gibidir. Bu halklar bunu bu şekilde hissediyorlar. Öyle olduğu için BAE'de, Bahreyn'de insanlar ciddi şekilde bu olaylara karşı çıkıyorlar." değerlendirmesinde bulundu. Kurtulmuş, şöyle konuştu: "Ayrıca Lahey'deki uluslararası mahkeme, sadece Filistin davası için değil, insanlık davası için de bir dönüm noktasıdır. Yani artık Allah'ın izniyle hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Filistinliler çok büyük acı bir bedel ödediler. Bundan sonra bedeller ödenmesin, insanlar daha rahat, müreffeh, huzur, güvenlik içerisinde yaşasınlar. Başta bölge ülkeleri olmak üzere vicdan sahibi halklar bu konuda hemfikirdir. Yani güvenliğin, istikrarın ve refahın her şeyin çok çok üstünde olduğu bir kere daha görülmüş oldu. Bunu temin etmenin yolu da dışarıdan gelecek birtakım korumalarla değil, bölge ülkelerinin kendi iç dinamizmiyle sağlayabilmektir. Evet, bugün tam bu noktada olmayabiliriz ama istikametin bu yönde olduğu kanaatindeyim." "Biz bu filmi çok gördük" "Türkiye'de son dönemde yükselen yabancı düşmanlığı dalgası olduğu ve bu konuda diğer ülkelerden gelen şikayetler olup olmadığı" konusunda değerlendirmesi sorulan Kurtulmuş, Körfez turu kapsamındaki görüşmelerinde ve özel sohbetlerde bu konuda bir şikayet almadığını söyledi. Hem Bahreyn'in hem BAE'nin halklarıyla Türk halkı arasında hiçbir problem ve farklılaşma olmadığını; lisan ve kültürlerin farklı olmasına rağmen kendilerini birbirlerine çok yakın hisseden halklar olduğunu dile getiren Kurtulmuş, "Maalesef Türkiye'de yükseltilmeye çalışılan ırkçılığın, özellikle Arap düşmanlığı, İslam ülkelerinin vatandaşlarına karşı düşmanlığın üretilmiş bir provokasyon olduğu kanaatindeyim. Bunun Türk halkının kendi isteğiyle ortaya çıkmadığı, birtakım ırkçı odakların, belki perde arkasından uluslararası çevrelerle irtibatlı bazı odakların ürettiği bir provokasyon olduğu kanaatindeyim." diye konuştu. Türk milletinin geleneğinde ırkçılık olmadığını ancak ara sıra birkaç provokatör çıkabildiğinin altını çizen Kurtulmuş, sözlerini şöyle sürdürdü: "Geçtiğimiz yıl Arap ülkelerinden bir kişiye yapılan saldırı tamamen münferit bir saldırıdır. Birileri bunu artırmak istiyor. Özellikle Filistin meselesi noktasında Türk kamuoyunun fevkalade büyük bir duyarlılık, birlik, beraberlik gösterdiği bir noktada ortaya çıkarılan, üretilmiş Müslüman, Arap düşmanlığının çok tehlikeli olduğunu görüyoruz. Ama bunun milletimizi asla bağlamadığını, milletimizin böyle bir tavrı olmadığını herkes biliyor. Şundan emin olun ki Türkiye'nin içerisinde Arap, İslam karşıtlığı yapanlarla İslam ülkelerinde Türk karşıtlığı yapanlar aynı odaklardır. Biz bu filmi çok gördük. 20 yılda koskoca Osmanlı cihan devletini ırkçılık üzerinden parçalamadılar mı? Aklımızı başımıza alacağız. Bu anlamda aziz milletimizin çok feraset sahibi olduğuna da inanıyorum. Böyle oyunlara gelmez, bu oyunlardan da bir sonuç çıkmaz." Kurtulmuş, Yemen, Irak ve Filistin gibi ülkelerde yaşananlar hatırlatılarak, "Size göre bölgede kaosa giden bir yapı mı var yoksa tam anlamıyla çıban patlıyor ve bir şekilde bir barış ortamı olmasa da artık oyunları bozacak mekanizmaya mı doğru gidiyor?" sorusu üzerine, şunları söyledi: "Bu gerilimlerin bir müddet daha devam edeceği, belki bazı bölgelerde artarak devam edeceği görülüyor. Bunun temel sebebi, dünya sisteminde tam bir dengesizlik durumunun olmasıdır. Dünya barışının temin edilebilmesi için ya güçler arasında bir dengenin olması ya da bir gücün diğerlerinin, hepsinin üstünde olması lazım. Tam tersine şu anda çok kutuplu bir dünyaya doğru gidiyoruz. Dünyanın birçok bölgesinde çok sayıda devlet kendi projelerinde kendi hakimiyet tezlerini gerçekleştirmeye çalışıyor. Doğu Akdeniz'de 10'un üzerinde ülkenin fiziki varlığı, Orta Doğu'da, Suriye'de, Irak'ta çok sayıda ülkenin varlığı söz konusudur. Burada Türkiye olarak üzerimize düşen, çok taraflı bir dengenin oluşmasında Türkiye'nin de merkezinde olduğu bir güç birikimini temin etmek ve bu istikamette yürüyüşümüzü sürdürmektir. Bunun yolu hem Türkiye'nin hem bölgenin mümkün olduğunca çatışmalardan uzaklaştırılması, içimizdeki farklılıkların da karşılıklı müzakerelerle çözülebileceği imkanların temin edilmesi, tesis edilmesidir." Türkiye'nin küresel olarak çok doğru bir istikamette ilerlediğine dikkati çeken Kurtulmuş, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın yıllardır "Dünya beşten büyüktür" sözüyle ifade ettiği "yeni ve adil bir dünya mümkündür" tezine yaklaşıldığını; artık dünyada yeni bir sisteme ihtiyaç olduğunun görüldüğünü belirtti. Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda İsrail'in çok büyük bir ittifakla telin edilmesi ya da İsrail karşıtı kararların alınmasının bunun bir göstergesi olduğunu vurgulayan Kurtulmuş, "Uluslararası Adalet Divanında ara kararın fevkalade olumlu çıkmış olması bir adımdır. Bundan sonra bizim bu bölgede sorunları çözecek, müzakereyle, karşılıklı rızayla çözecek barışçıl mekanizmaların öncülüğünü yapmamız, dünyada da yeni bir dünya sisteminin oluşması için küresel bir denklemin, çok taraflı denklemin kurulması için katkıda bulunmamız lazım. Bunu tek başımıza yapamayız ama tek başımıza öncülüğünü yapabiliriz." ifadelerini kullandı. Can Atalay'ın milletvekilliğinin düşürülmesi "Türkiye İşçi Partisinden (TİP) Hatay milletvekili seçilen Gezi parkı davası hükümlüsü Can Atalay'ın milletvekilliğinin düşürülmesinin ardından CHP ile TİP'in vatandaşları sokağa davet etmesiyle" ilgili değerlendirmesi sorulan Meclis Başkanı Kurtulmuş, Can Atalay meselesi veya başka bir konu üzerinden siyasi tartışmaların köpürtülerek bugüne kadar gelinmiş olmasını doğru bulmadığını söyledi. Bahreyn ve Birleşik Arap Emirlikleri'ni kapsayan Körfez turunun aylar öncesinden planlandığını aktaran Kurtulmuş, sözlerini şöyle sürdürdü: "Biz burada, milletimizin verdiği yetkiyle TBMM adına, milletimizi temsilen ülkeler arasında diplomatik ilişkileri arttırmak ve parlamenter diplomasinin imkanlarından istifade etmek için görüşmeler yaparken, böyle bir çalışmanın içerisindeyken, benim şahsımı da işin içerisinde katan, hatta bu ziyaretle Atalay'ın kararının okutulmasını bir şekilde ilişkilendiren bazı açıklamaları kategorik olarak reddettiğimi ifade etmek isterim. Bunlar haksız ve doğru olmayan yorumlardır. Bu ziyaretler aylar öncesinden planlanmıştır. Meclis Başkanı'nın teamüller gereği Meclisi ne zaman yöneteceği bellidir. Biz bu hafta Ankara'da olsaydık dahi kararı yine Sayın Bozdağ okutacaktı. Çünkü Meclisin çalışmalarında Genel Kurul yönetimi nöbetçi başkanvekili tarafından deruhte edilmektedir. Dolayısıyla bu süreci, hele hele buradan doğacak siyasi tartışmaları sokakta halletmeye kalkmak doğru değildir." İki yargı kurumu arasındaki hukuki ihtilafın tarafının Meclis olmadığını başından beri söylediklerinin; bu süreçte Meclisin taraf olmaması için de özel bir özen gösterdiklerinin altını çizen Kurtulmuş, Meclisin ilk açıldığı gün yemin için Atalay'ın isminin okunduğunu, davet edildiğini ancak tutuklu olduğu için gelemediğini anımsattı. Atalay'ın özlük haklarının da verildiğini, danışmanlarının atandığını ve bütün partilerin ortak anlayışıyla TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonuna seçildiğini aktaran Kurtulmuş, tüm süreç boyunca Meclisin tavrının belli olduğunu söyledi. TBMM'nin yerel mahkeme adına karar verip Atalay'ın tutukluluk halini kaldırmak gibi bir yetkisi olmadığını anlatan Kurtulmuş, şöyle konuştu: "Mecliste birçok defa milletvekillerinin dokunulmazlığı kaldırıldı, milletvekillikleri düştü... Buna benzer olaylar defaatle tekrarlandı. Bu anlamda esas itibarıyla Meclisin üzerine düşen sorumluluk, Anayasa'da var olan bu konudaki çelişkileri ortadan kaldırmaktır. Yüksek yargı birbirleriyle çelişen, kararları farklılaşan kurumlar olmanın ötesine geçmelidir. Her birisinin fonksiyonu bellidir. Her birisinin vazifesi bellidir. Hiçbir mahkeme devletin diğer kurumlarının üzerinde bir hak ve yetkiye sahip değildir. Dolayısıyla bütün bunların yeniden düzenlenmesi, örneğin; 153, 138. maddelerin yeniden düzenlenmesi; 14. maddede devlete karşı işlenen suçları belirleyen faaliyetlerin daha sarih, daha açık bir hale getirilmesi için bazı değişikliklerin yapılması gerekir. 'Meseleyi şahsileştirmemek gerekir' derken bu ya da benzeri problemleri sistemik olarak çözmenin Meclisin görevi olduğunu hatırlatmak isterim." TBMM Genel Kurulunda, Atalay hakkındaki mahkemenin gerekçeli kararının okutulması yerine bekletilmesine yönelik eleştirilere de değinen Kurtulmuş, "Kararın okutulmasında acele edilmeyerek hem ilgili milletvekiline hukuki yolları tüketme, hem de yüksek mahkemelere aralarındaki içtihat farklılıklarını hal yoluna koyma imkanı verilmiştir. Anayasa Mahkemesinin bu kararlarını hukuki açıdan denetleme durumunda olmadığımız gibi icrası konumunda da bulunmuyoruz. Muhatap derece mahkemesidir." dedi.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.