[tag] Haberleri |İlkses Gazetesi - Son Dakika [tag] Haberleri

#tedavi

tedavi haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, tedavi haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

PET-BT cihazı ile kanser tanı ve tedavisinde büyük kolaylık Haber

PET-BT cihazı ile kanser tanı ve tedavisinde büyük kolaylık

Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesi (TOGÜ) Hastanesi Nükleer Tıp Uzmanı Dr. Öğretim Üyesi Özge Ulaş Babacan, 2024 yılı ile beraber hastane bünyesine kazandırılan PET-BT cihazının önemini ve kullanım alanlarını aktardı. Babacan, bu cihaz ile artık Tokat ve çevre illerdeki hastaların tanı ve tedavi süreçleri için başka illere gitmeye gerek kalmadığını ifade etti. PET ve BT teknolojilerinin birleşiminden oluşan hibrit görüntüleme sistemi, kanser hastalarının tanısında ve kemoterapi ile radyoterapiden sonra tedaviye verilen cevabın değerlendirilmesinde büyük kolaylık elde ettiriliyor. Çekimden sonra hamile ve çocuklardan uzak durulmalı PET-BT çekimlerinde hastalara radyoaktif madde uygulandığını aktaran Babacan, verilen maddenin düşük dozda olması sebebiyle kısa zamanda vücuttan atıldığını aktardı. Çekimin ardından hastaların, özellikle hamile ve çocuklardan bir gün uzak durmaları gerektiğine dikkat çekti. Babacan, bol su içilerek radyasyonun vücuttan daha hızlı şekilde atılabileceğini aktardı. Gerekli çalışmalar başladı Dr. Özge Ulaş Babacan, bu ileri teknolojideki cihazın Türkiye'de sadece birkaç hastanede yer aldığını, bunlardan birinin de Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesi Hastanesi olduğunu aktardı. Babacan, cihazın yaklaşık yüzde 90-95 oranında tüm kanser türlerinde kullanılabildiğini ifade etti. Fakat, prostat kanseri ve nöroendokrin tümörlerde kullanılan radyoaktif maddenin şu anda hastanelerinde bulunmadığını söyleyen Babacan, bu tür vakalar için hastaların başka şehirlere gitmek zorunda kaldığını aktardı. Yakın zamanda bu tür hastalıkların da çekimlerinin gerçekleşebileceğini müjdeleyen Babacan, bu alanda gerekli çalışmaların başladığını ifade etti. “TOGÜ'den yeni müjdeler” Babacan, tiroid kanserinde kullanılan ve halk arasında "atom tedavisi" olarak adlandırılan radyoaktif iyot tedavisinin de çok yakında hastanede uygulanacağını ifade etti. Prostat kanseri ve nöroendokrin tümörlerde kullanılan lutesyum tedavisini de yakın zamanda verebileceklerini aktardı.

Gözünde tümör çıkan Gazzeli Muhammed tedavi olmayı bekliyor Haber

Gözünde tümör çıkan Gazzeli Muhammed tedavi olmayı bekliyor

İsrail'in abluka altındaki Gazze Şeridi'ne yönelik saldırı ve ablukası 317 gündür sürüyor. Saldırılardan kurtulan sağlıklı insanların bile çok zor şartlar altında, hayatta kalma mücadelesi verdiği Gazze'de, tedavi olmayı bekleyen 10 bin kanser hastasının sıkıntısı ise her geçen gün artıyor. Son olarak 15 Ağustos'ta Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), 11 kanser hastası çocuğun Gazze dışında tedavi olabilmeleri için çıkışlarını uluslararası kurumlar aracılığıyla organize etmişti. Çocuklar ve refakatçilerinin Kerem Ebu Salim Sınır Kapısı'nı kullanarak Gazze Şeridi'nden çıkartılmaları planlanıyor. Karra'nın da söz konusu kafileyle birlikte yurt dışına çıkması gerekirken, İsrail'in annesine çıkış izni vermemesi nedeniyle bu haktan mahrum edildi. Nasır Hastanesinde kısıtlı imkanlarla tedavi gören Karra'nın gözündeki tümörün bir an evvel tedavi edilmesi gerekiyor. Gözündeki tümör 2 hafta önce çıktı Küçük Muhammed'in anneannesi Subhiyye Atiyye, Han Yunus'un doğusunda yaşadıklarını ancak, İsrail'in bölgenin boşaltılması yönünde uyarıda bulunmasıyla Muhammed'in çilesinin de arttığını söyledi. Muhammed'in saldırılardan önce hayatını normal bir şekilde idame ettirdiğini aktaran Atiyye, "Ne zamanki bir kamptan diğerine, bir okuldan diğerine göç etmeye başladık çocuğun gözü birden kötüleşmeye başladı. Yaklaşık 2 hafta önce sol gözünde bir tümör çıktı ve tıbbi imkansızlıklar nedeniyle bu tümör büyümeye ve beyne baskı yapmaya başladı." dedi. Han Yunus'un doğusundan Mevasi'ye, deniz kenarına göç ettiklerini anlatan Atiyye, kaldıkları çadırın naylondan ibaret olduğunu, havanın da sıcak olması ve İsrail'in attığı füzeler ve çevrede oluşan toz ve duman nedeniyle Muhammed'in durumunun kötüleştiğini dile getirdi. Biraz empati istiyoruz Muhammed'in bir an evvel tedavi olması gerektiğini vurgulayan Atiyye, vicdan sahibi insanlara ve Arap ülkeleri ile liderlerine seslendi: "Durumu gün geçtikçe kötüleşiyor. Bu tümör beynine baskı yapıyor. Diğer gözünden de şikayet etmeye başladı. Bu videoyu seyredenlerden bu çocuğun dışarıda tedavisine yardımcı olmasını istiyorum. Çocuklarımız gözümüzün önünde ölüyor, biraz olsun empati istiyoruz. Sınır kapılarını açın ve bu çocuklar dışarıda tedavi olsun. Kanser hastalarını tedavi edemiyoruz. Onları 'tamam annecim' diyerek teskin etmekten başka bir şey yapamıyoruz. Başta Muhammed olmak üzere kanser hastalarının dışarıda tedavi olmasını sağlayın." Daha önce de pek çok gazetecinin kendisiyle röportaj yaptığını hatırlatan Atiyye, "Yorulduk artık. Biz, videolarımızın Arap ülkelerinde yayılmasını değil, bu ülkelerin harekete geçmesini istiyoruz." diye konuştu.

Aşırı terleme sorununda en etkili ve kalıcı tedavi cerrahi Haber

Aşırı terleme sorununda en etkili ve kalıcı tedavi cerrahi

Günümüzde insanlar genellikle kapalı ve sınırlı alanlarda yaşamak zorunda kalıyor. Bazılarımız neredeyse 24 saatin tamamını küçük bir odada geçiriyor; çalışıyor ve dinleniyor. Bu durumda, el ve vücuttaki ter yükünü dışarı atmak pek mümkün olmuyor. Aşırı terleme sorunu kapalı alanlarda yaşayanları daha çok etkiliyor. BHT CLINIC İstanbul Tema Hastanesi Göğüs Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Orhan Yücel, "Bazı insanların el, yüz ve koltuk altlarından ter resmen damlıyor. Bu yüzden alternatif tedavilere yöneliyorlar" dedi. “Tedavi kişiye göre değişiyor” Doç. Dr. Orhan Yücel, "İnsanlar yıllardır bu sorunlarıyla mücadele ediyor. Krem kullanıyorlar, iyontoforez veya botoks yapılabiliyor. Ameliyatsız yöntemlerle sorun çözülmezse, kalıcı etkili şansı olan klipsli ETS ameliyatı yapılıyor. Ancak aşırı terleme tedavisi, kişinin şikayetlerine göre değişmektedir. İdeal tedavi nedir? Örneğin, koltuk altına botoks yapılabilir. Ancak aşırı terleme varsa ve kontrolsüz krem tedavisi uygulanırsa, ağır metallere maruz kalabilirler. Bu durum psikolojik sorunlara veya nörolojik bozukluklara neden olabilir. Bu yüzden alternatif tedavi seçenekleri önemlidir. En etkili ve kalıcı tedavi cerrahidir" şeklinde konuştu. “Vücudun genelinde olan terlemelerde cerrahi etkili değil” Cerrahinin doğru endikasyonlarla yapılması gerektiğini vurgulayan Doç. Dr. Orhan Yücel, "Gece yattığınızda el, yüz, koltuk altı terlemiyorsa cerrahi açısından değerlendirilebilirsiniz. Özellikle sadece el, yüz, koltuk altı ve ayak aşırı terlemesi olan hastalar klipsli ETS ameliyatı yönünden kesin değerlendirilmelidir. Bu kişiler cerrahiden mükemmel sonuçlar alabilir. Cerrahi yöntemlerle etkili ve kalıcı bir tedavi sağlanabilmektedir. Vücudun genelinde olan terlemelerde cerrahi etkili değildir. Bu ameliyatın mutlaka uzmanları tarafından yapılması gerekir. Uzman olmayan kişiler tarafından yapılan tedavilerden sonuç alınamıyor" dedi. “Sinirin yakılması vücut genelinde terlemeyi artırabiliyor” Bu ameliyatlarda daha önceden koter sık kullanılıyordu. Göğüs Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Orhan Yücel, "Koter kullanımı, sinir dokusunun fazla hasar almasına yol açtığını gözledik. Hastalarda zaman zaman kalp atış sayısında dahi azalma gözleniyordu. Koter kullanımı sırasında daha uzun sinir boyu etkileniyor ve vücudun genelinde aşırı terleme (refleks terleme) sıklığını artırabiliyor. Ayrıca, ameliyat sonrası memnuniyetsizlik durumunda, klipsli ETS'de olduğu gibi kişi eski durumuna dönüş şansı olmuyor” açıklaması yaptı. “Klipsli tedavi ile eski hale dönmek mümkün” "Uzun zamandır aşırı terleme tedavisiyle ilgileniyoruz" diyen Dr. Orhan Yücel sözlerine şunları ekledi: "Klipsli ETS ameliyatı uyguluyoruz. Diyelim ki kişi ameliyattan çıktı ve genel durumundan rahatsız oldu, vücudunun başka yerlerinde çok ciddi terlemeler oldu. Bu durumda, klips çekildiğinde kişi büyük oranda eski haline dönebiliyor. Şahsi tecrübem, bu tedaviyi klipslerle yaptıysanız ve sadece belli bölgelere müdahale ettiyseniz, büyük oranda kişilerin şikayetlerinin tamamen geçtiğini görüyoruz.” “Yanlış tedavi uygulamalarının sonuçları” Yanlış tedavi uygulandığında karşılaşılabilecek sorunlar hakkında konuşan Dr. Orhan Yücel son olarak "En sık karşılaşılan problem, refleks terlemedir. Ameliyat sonrası vücudunuzun genelinde aşırı terleme ile karşılaşabilirsiniz. Refleks terleme riskini azaltmak için ameliyat öncesinde, kullanılan cerrahi yöntem ve ameliyat sonrasında ciddi gayret sarf ediyoruz. Bu da bizim kabul edilebilir bir risk ile tedavi şansı sağlıyor. Bu ameliyat Avrupa ve Amerika başta olmak üzere birçok ülkede güncel gelişmeler ışığında uygulanmaktadır. Sonuçta, hastalarımıza bilimsel veriler ışığında tedavi alternatifini sunuyoruz. Hastalarımız bunu unutmamalıdır. Bölgesel aşırı terleme tedavisi olmayan bir durum değildir. Şikayetinizi geçirmek için klipsli ETS açısından değerlendirilmenizde fayda olabilir" dedi.

Muayene süreleri indi  tetkik sayıları patladı Haber

Muayene süreleri indi tetkik sayıları patladı

SEMİ TEKTAŞ-ÖZEL HABER- Türkiye bir süredir ‘Sağlıkta Dönüşüm’ projesini tartışıyor. Doktorların üzerine yük olmaya devam eden proje, sağlık çevrelerinde tepkiyle karşılanıyor. Özelikle muayene sürelerinin kısalığı doktorlardan alınan verimi düşürüyor. Bunun sonucunda da birçok olumsuz durum ortaya çıkıyor. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca muayene sürelerinin 10 dakika olarak sınırlandığını söylese de bazı hastanelerde bu sürenin 3 dakikaya kadar indiği iddia ediliyor. Sağlık çevrelerinde 10 dakikalık sürede doktorun fiziki muayene, hastayı dinlemesi ve çözüm üretmesi imkânsız olarak görülüyor. Bu durumun sonucunda da tetkik sayılarında ciddi yükselişler olduğu belirtiliyor. MR ve tomografi Avrupa ile kıyaslanamayacak derecede artışın olduğunu söyleyen Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) İzmir 2 No’lu Şube Eş Başkanı Başak Edge Gürkan, sağlıkta dönüşüm projesi kapsamında bu durumun şirketlere para kazandırma yöntemi olduğunu ifade etti. EN AZ 15-20 DAKİKA Hastanelerde randevu krizi yaşandığını belirten Edge Gürkan, minimum muayene süresinin 15-20 dakika olması gerektiğinin altını çiziyor. Edge Gürkan, “Şu anda hastanenler de büyük bir randevu krizi yaşanıyor. İnsanlar randevu bulamıyorlar. Özellikle bazı spesifik bölümler için asla ve asla randevu bulunamıyor. Bakanlık şimdi bu randevu krizini çözmek adına muayene sürelerini kısalttıkça kısalttı. Buna karşılık olarak ta verilen hizmetin kalitesi düşüyor. Bir hekimin hastayı muayene edebileceği bir süre 3-5 dakika değil. Aynı zamanda bu durum tedavi hizmetinin kalitesini düşürüyor. Hekimi ilgilendiren bir durum da yok. Hekime de bu kadar süre içinde bu kadar hasta bakacaksın diyorlar. Hekim ancak o süre içinde sanırım sadece hastanın yüzüne bakabilir. Standart muayene süresi 15-20 dakikadan aşağı olamaz. Hekimin hastanın şikayetini dinlemesi, ondan sonra fiziki muayeneye başlaması bu aşamaları düşündüğümüzde minimum muayene süresi 15-20 dakika olmak zorunda aslında. Bu süre bazı bölümler için bu daha uzunda olabiliyor” diye konuştu. MR VE TOMOGRAFİ PATLAMASI Muayene sürelerinin kısa olmasından dolayı MR ve tomografi tetkik sayılarında çok ciddi artışların olduğunu söyleyen Edge Gürkan, “Muayene süreleri kısaldıkça hekim fiziki muayeneyi yapamıyor. Çok hızlı hastaya bakıp diğer hastayı almak zorunda kalıyor. Bu da aynı zamanda gereksiz tetkik sayısını arttıran olay olarak karşımıza çıkıyor. Sağlıkta dönüşüm projesi tam olarak budur.  Sağlık sistemi kâr-zarar üstüne kuruluyor. Hekim, muayene süresinde hızlıca sonuca varabilmek için çok fazla tetkik istemek mecburiyetinde kalıyor. Bu tetkiklerin aslında bir kısmı süre yetersizliğinden kaynaklı isteniyor. Hekim hastayı yeterli dinleyerek muayene edemediği için. Atölye hastanelerin MR ve tomografi hizmeti taşeron firmadan alınıyor. Büyük hastanelerin de büyük bir kısmında böyle. Beyin cerrahisi, ortopedi gibi daha fiziki muayene dayalı bölümlerde, muayene süresi yeterli olmadığı için MR ve tomografi sayılarında Avrupa’yla kıyaslanamayacak düzeyde ciddi bir artış var. Bir taraftan sağlıkta dönüşüm projesi dediğimiz şey tam olarak da böyle bir şey. Bir taraftan hastanın muayene süresini kısaltıyor ama bir taraftan da görüntüleme şirketlerine para kazandırmanın da bir aracı olarak kullanıyor” diyerek sözlerini noktaladı.

Menenjit nedir? Menenjit belirtileri neler? Menenjit tedavisi var mı? Haber

Menenjit nedir? Menenjit belirtileri neler? Menenjit tedavisi var mı?

Nijerya'nın kuzeyinde bulunan Yobe eyaletinde, birçok okulda menenjit salgını patlak verdi. Şu ana kadar yaşanan salgında 20 öğrencinin yaşamını yitirdiği menenjit nedir sorusu arama motorlarında yerini aldı. Menenjit belirtiler ve tedavisi hakkında merak edilenler haberimizde… MENENJİT NEDİR? Menenjit, beyni ve omuriliği saran koruyucu zarların ve aralarındaki sıvının nadir ancak ciddi bir enfeksiyonudur. Hastalık hızla ilerleyerek saatler içinde ölüme neden olabilir, bu yüzden erken teşhis ve tedavi hayati öneme sahiptir. Genellikle akut seyreder ve erken fark edilip tedavi edilmediğinde beyin veya sinirlerde kalıcı hasara yol açabilir. Menenjitin belirtileri arasında ateş, baş ağrısı, kusma ve ense sertliği bulunur. Ancak, bu belirtiler birçok enfeksiyon hastalığında da görülebileceğinden, hemen bir sağlık profesyoneline başvurmak önemlidir. Menenjit, her yaş grubunda görülebilir, ancak farklı etkenlere bağlı olarak ortaya çıkabilir. En çok etkilendiği yaş grupları ise 1 yaşın altındaki bebekler, gençler ve genç yetişkinler (16-25 yaş arası) ile 60 yaş ve üzeridir. Yeni doğanlar ve bir yaşın altındaki küçük çocuklarda ise en tehlikeli hastalıklardan biridir, kalıcı hasarlara ve hatta ölüme neden olabilir. Menenjit, üst solunum yolu enfeksiyonu sonrasında gelişebilir ve bakteri, virüs, mantar veya parazitlerle oluşabilir. Hastalığın spesifik nedenini belirlemek, etkene bağlı olarak tedavinin farklılık göstermesi açısından önemlidir. Menenjite karşı koruyuculuk sağlayan aşılar mevcuttur, özellikle çocukluk döneminde yapılan karma aşılar birçok menenjit etkenine karşı koruma sağlar. MENENJİT BELİRTİLERİ NELER? Menenjit, etkeninden bağımsız olarak ateş, baş ağrısı, bulantı, fışkırır tarzda kusma, iştahsızlık, huzursuzluk, sinirlilik, ışık hassasiyeti, bel-boyun ağrısı ve sertliği, uyku hali, epileptik nöbet, koma gibi belirtilerle kendini gösterir. Meningokoksik menenjitte deride mor-kırmızı döküntü görülebilir, bu döküntü küçük, kırmızı iğne batmaları şeklinde başlar ve şeffaf bir bardağın kenarına basılırsa solmaz. Menenjit belirtileri, hastalığın türlerine göre değişiklik gösterebilir. Viral ve bakteriyel menenjit belirtileri başlangıçta benzer olsa da hastalık ilerledikçe farklılık gösterir. Bakteriyel menenjit belirtileri genellikle diğer türlerden daha şiddetlidir ve yaşa göre farklılık gösterebilir. Belirtiler, gribi taklit edebilir ve birkaç saat içinde veya birkaç gün içinde gelişebilir. Yeni doğanlar ve bebeklerde menenjit belirtileri arasında yüksek ateş, sürekli ağlama, aşırı uyku hali veya sinirlilik, uykudan uyanmada zorluk, hareketsizlik, yetersiz beslenme, kusma, emmeye ya da yemek yemeye karşı ilgisizlik, bıngıldağın şişkin ve gergin olması, vücutta ve boyunda sertlik ve kaskatılık bulunabilir. Menenjitli bebekleri rahatlatmak zor olabilir ve hatta tutulduklarında daha çok ağlayabilirler. İki yaşından büyüklerde ise belirtiler arasında ani yüksek ateş, şiddetli baş ağrısı, boyun sertliği, kusma, kafa karışıklığı, kasılma nöbetleri, uyku hali veya uyanma zorluğu, ışığa duyarlılık ve deri döküntüsü (meningokokal menenjitte) bulunabilir. MENENJİT TEDAVİSİ VAR MI? Menenjit tedavisinde doktorun fiziksel muayenesi, kan testleri, beyin bilgisayarlı tomografisi ve lomber ponksiyon gibi yöntemler kullanılabilir. Kesin tanı için beyin omurilik sıvısının mikrobiyolojik ve biyokimyasal testlere tabi tutulması gereklidir. Tedavi süreci hastanede gerçekleştirilmelidir ve bu süreç birkaç gün veya birkaç hafta sürebilir, hastalığın erken tespiti tedavi sürecini etkileyebilir. Tam iyileşme süreci hastalığın etkilerinin tam olarak ne zaman tespit edildiğine bağlı olarak uzun sürebilir. Eğer herhangi bir komplikasyon ortaya çıkarsa, farklı tedavi yöntemlerine başvurmak gerekebilir. Viral menenjit genellikle kendi kendine iyileşme eğilimindedir ve genellikle uzun vadeli sorunlara yol açmaz.

Fizik tedavi nedir, ne işe yarar? Haber

Fizik tedavi nedir, ne işe yarar?

Yıl içerisinde birçok insan, çeşitli sebeplerle fizik tedavi uygulamalarına ihtiyaç duyuyor. Alnında uzaman bir doktorun yönlendirmesiyle ve fizyoterapistin özel uygulamaları ile pek çok sağlık probleminin iyileştirildiği fizik tedavi nedir? Birlikte inceleyelim. Fizik tedavi nedir? Fizik tedavi ve rehabilitasyon, çeşitli nedenlerle oluşmuş fiziksel rahatsızlıkların veya yaralanmaların tedavisinde kullanılan bir tıbbi disiplindir. Bu tedavi yöntemi, hastanın fonksiyonel yeteneklerini geri kazanmasına yardımcı olmak, ağrıyı azaltmak, kas gücünü artırmak, esnekliği artırmak ve genel olarak yaşam kalitesini iyileştirmek için uygulanır. Fizik tedavi, bir dizi farklı teknik ve yöntemleri içerebilir. Bu yöntemler arasında egzersiz terapisi, manuel terapi (ellerle yapılan manipülasyonlar), elektriksel stimülasyon, ultrason, sıcak ve soğuk uygulamalar, hidroterapi (su terapisi), masaj ve akupunktur gibi tedavi modaliteleri bulunabilir. Her bir hasta için uygun olan tedavi yöntemleri, hastanın durumuna, fiziksel yeteneklerine ve tıbbi geçmişine bağlı olarak değişir. Fizik tedavi, kas-iskelet sistemi rahatsızlıkları, spor yaralanmaları, bel ağrısı, boyun ağrısı, omurga rahatsızlıkları, romatizmal hastalıklar, felç sonrası rehabilitasyon, ameliyat sonrası iyileşme süreci gibi birçok durumda kullanılabilir. Tedavi süreci, genellikle bir fizyoterapist veya uzman doktor tarafından yönetilir ve hastanın özel ihtiyaçlarına göre uyarlanır. Fizik tedavi ne işe yarar? Fizik tedavinin birçok faydası vardır. Bu faydalardan bazıları şu şekildedir: Ağrıyı azaltır: Fizik tedavi kaslarda gerginlik, eklem sertliği veya yaralanma gibi durumlardan kaynaklanan ağrıyı azaltabilir. Tedavi ağrıyı hafifletmek için çeşitli teknikler kullanır, bu da hastanın daha rahat hissetmesine yardımcı olur. Fonksiyonel hareketliliği artırır: Fizik tedavi kas gücü ile eklem esnekliğini artırarak ve postürü düzelterek hastanın hareket kabiliyetini ve fonksiyonel yeteneklerini iyileştirebilir. Yaralanma ve rahatsızlıklardan iyileşmeyi hızlandırır: Fizik tedavi, yaralanmalardan veya cerrahi müdahalelerden sonra iyileşmeyi hızlandırabilir. Kasların güçlenmesi, doku iyileşmesi ve esnekliğin artması gibi faktörler iyileşme sürecini destekleyebilir. Spor performansını artırır: Sporcular, fizik tedaviyi sakatlanmaları önlemek ve performanslarını artırmak için sıkça kullanır. Fizik tedavi, sporcuların vücutlarını daha güçlendirmelerine ve esnekliklerini artırmalarına yardımcı olabilir. Yaşam kalitesini artırır: Fizik tedavi, yaşam kalitesini artırabilir. Ağrının azalması, hareket kabiliyetinin artması ve günlük yaşam aktivitelerine geri dönüşün teşvik edilmesi, hastaların daha bağımsız ve aktif bir yaşam sürmelerine yardımcı olabilir. Kronik rahatsızlıkların yönetimine yardımcı olur: Fizik tedavi, kronik rahatsızlıkların semptomlarını yönetmeye ve kontrol etmeye yardımcı olabilir. Bu, hastaların uzun vadeli sağlık durumlarını daha etkin bir şekilde idare etmelerine olanak tanır. Fizik tedavi, bireyin yaşam kalitesini iyileştirmek ve sağlığını korumak için geniş bir yelpazede faydalar sağlar. Uzman bir fizyoterapist veya doktor tarafından yönetilen fizik tedavi programı, hastanın özel ihtiyaçlarına ve durumuna uygun olarak özelleştirilir.

Doğal iyileşme sürecini destekleyen yöntem Nöral terapi nedir? Nöral terapi nasıl yapılır? Haber

Doğal iyileşme sürecini destekleyen yöntem Nöral terapi nedir? Nöral terapi nasıl yapılır?

Nöral terapi, kronik ağrıların hafifletilmesi amacıyla temel alınan bir tamamlayıcı tıp uygulamasıdır. Son dönemde ülkemizde yaygınlaşan bu tedavi yöntemi, hemen hemen herkes tarafından başvurulabilir bir seçenek olarak kabul edilmektedir. Nöral terapi, vücudun içindeki doğal iyileştirme potansiyelini ortaya çıkarmak amacıyla kullanılmaktadır. Peki, günümüzde artan taleple dikkat çeken nöral terapi nedir? Nöral terapi nasıl yapılır? NÖRAL TERAPİ NEDİR? Sinir sistemi, hastalıkların oluşum ve ilerleme süreçlerinde önemli bir rol oynar. Sorunlu bir sinir sistemi, birçok organda etkileşimde bulunarak genel sağlığı olumsuz etkileyebilir. Nöral terapi, giderek daha fazla tanınan bir tedavi yöntemi olup sinir sisteminin sağlığını hedefler. Nöral terapinin temel etki mekanizması, otonom sinir sisteminin düzenlenmesine yardımcı olmaktır. Nöral terapide, lokal anesteziklerin serum fizyolojikle seyreltilmiş formu vücuda enjekte edilir. Lidokain ve prokain genellikle tercih edilen lokal anesteziklerdir. Diğer ağrı kesici yöntemlerden farkı, uzun süreli bir etkiye sahip olmasıdır, bu da oral ilaç veya cerrahi müdahale ile sağlanan ağrı kesici etkiden ayrılır. Nöral terapi genellikle seanslar halinde uygulanır ve genellikle ilk seanstan sonra iyileşme belirtileri görülebilir. NÖRAL TERAPİ NASIL YAPILIR? Nöral terapi, vücudun enerji akışını düzenlemeye odaklanan holistik bir yaklaşım olarak tanımlanmaktadır. Bu terapi, sinir sistemi bozukluklarını tedavi etmek için kullanılır ve temel ilkesi, vücuttaki enerji akışının dengelemek ve iyileşme sürecini hızlandırmaktır. Nöral terapi genellikle lokal anestezi ve ince iğneler kullanılarak belirli noktalara uygulanır. Bu yöntem, vücudun kendi iyileşme mekanizmalarını harekete geçirir ve ağrıları azaltarak genel sağlığı destekler. Terapistin deneyimi ve hassasiyeti, uygulama sırasında hastanın rahatsızlık alanlarına odaklanarak tedavi sürecini optimize etmeyi amaçlar. Kişiselleştirilmiş bir yaklaşım benimseyen nöral terapi, vücuttaki enerji akışını düzenleme ve tedavi etme amacını taşır. Genellikle ağrı ve fonksiyonel bozuklukları tedavi etmek için kullanılan bu alternatif tıp yöntemi, hangi hastalıklarda kullanılır sorusuna yanıt olabilir. NÖRAL TERAPİ FAYDALARI NELERDİR? Nöral terapi, çeşitli sağlık sorunlarına yönelik bir dizi fayda sağlayabilen bir tedavi yöntemidir. Bu yöntemin çeşitli faydaları bulunmaktadır. Nöral terapi hangi hastalıklara iyi gelir? İşte nöral terapinin bazı faydaları: Ağrı Azaltma: Nöral terapi, lokal anestezi ve ince iğneler kullanarak ağrıyı hafifleten bir yöntemdir. Migren, baş ağrıları, bel ağrıları ve kas spazmları gibi çeşitli ağrılı durumların tedavisinde destekleyici bir rol oynar. Sinir Sistemi Düzenleme: Nöral terapinin, sinir sistemi üzerinde düzenleyici bir etkisi olabileceğine inanılmaktadır. Bu terapi yöntemi, sinir uyarılarını düzenler ve sinirsel dengesizlikleri azaltır, böylece çeşitli sağlık sorunlarına karşı bir denge oluşturur. İltihap Azaltma: Bazı araştırmalarda, nöral terapinin inflamasyonu azaltmada etkili olabileceği ve iltihaplı durumların tedavisinde potansiyel bir fayda sağlayabileceği öne sürülmüştür. NÖRAL TERAPİ TEDAVİSİ Nöral terapi tedavisi, vücuttaki enerji akışını düzenlemeyi amaçlayan bir alternatif tıp tedavi yöntemidir. Bu terapi, sinir sistemini düzenleme, ağrıları azaltma ve genel sağlığı iyileştirme amacı taşıyan bir yaklaşıma sahiptir. Nöral terapi genellikle vücuttaki belirli akupunktur noktalarına odaklanarak uygulanır. İnce iğneler bu noktalara yerleştirilir ve duruma göre lokal anestezi kullanılır. İğnelerin yerleştirilme süreci, terapistin deneyimine ve hastanın ihtiyaçlarına bağlı olarak kişiselleştirilir.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.