[tag] Haberleri |İlkses Gazetesi - Son Dakika [tag] Haberleri

#TTB

TTB haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, TTB haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

TTB, ses yükseltti: Yaşamak ve yaşatmak istiyoruz Haber

TTB, ses yükseltti: Yaşamak ve yaşatmak istiyoruz

Türk Tabipleri Birliği (TTB) ‘Sağlıkta Dönüşüm Programı’nın beraberinde getirdiği olumsuzlukları hatırlatarak yazılı bir açıklama yaptı. Öldürülen ve halen daha şiddete maruz kalan sağlık çalışanlarına dikkat çeken TTB, “Yaşamak ve yaşatmak istiyoruz” çağrısında bulundu. TTB, şunları kaydetti: “2003’ten beri ülkemizde ‘Sağlıkta Dönüşüm Programı’ ile had safhaya ulaşan piyasacı; halk sağlığını ve hekimleri/sağlık emekçilerini yok sayan, değersizleştiren, kışkırtılmış sağlık politikalarının sağlık sistemini işin içinden çıkılmaz hale getireceğini, şiddeti daha çok artıracağını defalarca söyledik.” BİRÇOK KEZ İKTİDARI UYARDIK TTB, açıklamaya şöyle devam etti: “Özellikle Dr. Ersin Arslan’ın katledilmesinin ardından sağlıkta şiddete karşı etkili önlemler için birçok kez iktidarı uyardık, yasa önerilerimizi sunduk. Ancak çağrılarımıza kulak verilmemesi sonucunda her gün Türkiye’nin farklı şehirlerinden akıl almaz şiddet olayları duymaya devam ettik. Yürüttüğümüz mücadele sonucunda adım atmak zorunda kalan Sağlık Bakanlığı’na; önerilerimizin yalnızca bir kısmını alarak çıkarılan yasanın yetersiz olduğunu, sorunun yalnız yasayla da çözülemeyeceğini, toplumsal varoluşumuzu aşındıran, şiddeti körükleyen, düşmanlaştırıcı politikalarla sağlık sistemi başta olmak üzere her boyutu kapsayan bütünlüklü bir değişim gerektiğini ilettik. Geldiğimiz noktada, ne gerçekten caydırıcı önlemler alındı ne de çalışma alanlarımızda ve koşullarımızda sağlıkta şiddete karşı düzenlemeler yapıldı.” MALPRAKTİS DAVALARI, ERTELENEN AMELİYATLAR… “Her geçen gün sorunlarımız artarak devam ediyor” denilen açıklamada, “Başta yaşadığımız şiddet olmak üzere, çalışma koşullarımızın giderek kötüleşmesi, ekonomik ve özlük haklarımızın yıllar içindeki gaspı, malpraktis davaları,  3-5 dakikaya sığdırılmaya çalışılan muayenelerle verilemeyen sağlık hizmeti, yok sayılan sağlık hakkı, iyileşemeyen hastalar, bulunamayan ilaçlar, ertelenen  ameliyatlar, mesleki özerkliğe yönelik müdahaleler, hekimlerin/sağlık emekçilerinin tükenmişliği ve son zamanlarda iyice derinleşen ekonomik zorluklar, hayat pahalılığı, toplumun sağlığını bozmuştur. Toplumda artarak süregelen şiddet iklimi, iktidarın şiddet dili, sağlığımızı bozan, bizi yok sayan, tüketen, değersizleştiren sağlık politikaları, hem bizi hem de halkı geçinememeye sürükleyen ekonomik buhranla birleşince; sağlığın fiziksel, zihinsel, toplumsal bütün bileşenleri de zarar görerek sağlık alanlarında şiddete de zemin oluşturmuştur” bilgisi paylaşıldı. BOYUN EĞMEYECEĞİZ! TTB, son olarak “Sağlık Bakanlığı yaşadığımız bunca soruna ve şiddete karşı sadece tweet atmakla yetinmektedir. Sağlık Bakanı’na yeniden sormak istiyoruz: Artık canımıza da kasteden bu sorunlarımıza karşı halen sadece tweet atmakla mı yetineceksiniz? Herhangi bir önlem almayacak mısınız?  Daha önce verdiğiniz sözleri ne zaman yerine getireceksiniz? Görmüyor musunuz, duymuyor musunuz, her ay sayısı katlanarak artan yüzlerce hekim bu kötü koşullar ve gelecek kaygısıyla ülkesini terk ediyor. Daha geçen hafta üç meslektaşımız intihar etti. Yüzlerce sağlık emekçisi her gün şiddet görüyor. Tüm hekimler/sağlık emekçileri geçim derdi ile boğuşuyor. Günde en az 100 sözel ve fiziksel şiddetle karşılaştığımız, hekimlerin yüzde 84'ünün en az bir kere şiddete maruz kaldığı çalışma koşullarındayız. TTB ve tabip odaları olarak sağlıkta artan şiddetin de, toplumda körüklenen şiddet dilinin de karşısındayız ve sağlıkta şiddetle etkin mücadele çağrımızı yineliyoruz. Asla yaşamımıza kasteden bu çalışma koşullarına boyun eğmeyeceğiz, emeğimizin sömürülmesine, geleceğimizin karartılmasına izin vermeyeceğiz. Yaşamı ve yaşatmayı kendine şiar edinmiş bir mesleğin mensupları olarak sağlıkta şiddete karşı her yönüyle mücadelemiz devam edecektir” dedi. Bu haber de ilginizi çekebilir: TTB’den Eris’e karşı kırmızı alarm

Aynı gün içinde üç hekim intiharı! Haber

Aynı gün içinde üç hekim intiharı!

Türk Tabipleri Birliği (TTB), Adana, Adıyaman ve Mersin’de yaşamlarına son veren sağlık çalışanlarına yönelik yazılı açıklama yayınladı. Hekimlik mesleğinin ve sağlık ortamının ekonomik kriz, güvencesizlik, yoğun ve güvensiz çalışma koşulları, idare baskısı, sağlıkta şiddet gibi birçok nedenle kıskaca alındığını vurgulayan TTB, “Yaşamak ve yaşatmak için, emeğimizin hakkı için tüm meslektaşlarımızı mücadeleye çağırıyoruz!” mesajını verdi. YAŞAMAK VE YAŞATMAK İÇİN… TTB’nin X platformu üzerinden yaptığı açıklama şu şekilde: “Bugün iki genç meslektaşımızın yaşamlarına son verdiğini öğrendik. Adana Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Anesteziyoloji ve Reanimasyon Kliniği’nde asistan hekim olarak görev yapan Dr. Rümeysa Keleş’i ve Adıyaman Toplum Sağlığı Merkezi'nde pratisyen hekim olarak görev yapan Dr. Eren Özkara'yı kaybetmenin üzüntüsü içindeyiz. Kaybettiğimiz meslektaşlarımızın ailelerine, yakınlarına ve sağlık camiasına başsağlığı ve sabır diliyoruz. Hekimlik mesleğinin ve sağlık ortamının ekonomik kriz, güvencesizlik, yoğun ve güvensiz çalışma koşulları, idare baskısı, sağlıkta şiddet gibi birçok nedenle kıskaca alınmasını kabul etmiyoruz! Yaşamak ve yaşatmak için, emeğimizin hakkı için tüm meslektaşlarımızı mücadeleye çağırıyoruz!” Aynı gün içinde Mersin'de de genç bir kadın hekimin yaşamına son verdiğini de kaydeden TTB, “Meslektaşımızın ailesine, yakınlarına ve sağlık camiasına başsağlığı ve sabır diliyoruz. Üzgünüz ama öfkeliyiz de! Hekimlik mesleğinin onuru, emeğimizin hakkı, çalışma koşullarımızın sağlığı için; yaşamak ve yaşatmak için mücadele çağrımızı yineliyoruz!” yorumunda bulundu. BU İÇERİK DE İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR: Yüzde 70’i yurtdışına göz dikti… Hemşireler kendilerini değersiz hissediyor!

TTB’den mesleki dayanışma Haber

TTB’den mesleki dayanışma

Türk Tabipleri Birliği (TTB), Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde tıpta uzmanlık öğrencilerinin çalışma koşulları ile ilgili şikayetler üzerine 13 Eylül 2023 günü fakülte dekanlığına bir yazı yazarak sorunların çözüme kavuşturulmasını istedi. Tıpta uzmanlık öğrencilerinden, 36 saate varan çalışma saatleri olduğu, nöbet ertesi izin hakkının kullandırılmadığı, kullandırılması halinde ücret kesintisine gidildiği, yasal sınırın üzerinde çalışmanın dayatıldığı gibi bildirimler yapıldığının aktarıldığı yazıda sağlık alanındaki çalışma düzeninin çerçevesi hatırlatıldı. VEFAT EDEN DR. ŞEN UNUTULMADI Dr. Rümeysa Berin Şen’in 23 Ekim 2021’de Ankara Şehir Hastanesi’ndeki 36 saatlik nöbetinden çıktıktan sonra trafik kazası geçirerek yaşamını yitirdiği hatırlatılan yazıda şu ifadeler yer aldı: “Yasalarla da güvence altına alınan çalışma ve eğitim haklarından yararlanmanın önündeki engelleri aşmak için Birliğimizden talep edeceğiniz her türlü işbirliğine açık olduğumuzu; tıbbi deontoloji ve mesleki etik ilkelere aykırı haller durumunda Birliğimiz ve bağlı oda kurullarımıza başvuru yapılması hâlinde de gerekli disiplin soruşturmalarının yürütülebileceğini tarafınıza bir kez daha iletmek isteriz. Fakültenizde eğitim ve çalışma hakkı ihlallerinin oluşmaması ve varsa hızla çözülmesi için ilgili anabilim dallarının uyarılması konusunda gerekli hassasiyet ve mesleki dayanışmayı göstereceğinize olan inancımızla saygılar sunarız.” Yazının detaylarına buradan ulaşabilirsiniz

TTB bir kez daha yineledi: “Her çocuğa en az bir öğün ücretsiz yemek” Haber

TTB bir kez daha yineledi: “Her çocuğa en az bir öğün ücretsiz yemek”

“Ülkemizin Bütün Çocukları İyi Bir Eğitim Ortamında Sağlıklı ve Mutlu Eğitim Alma Hakkına Sahiptir” başlıklı bir yazılı açıklama yapan Türk Tabipleri Birliği (TTB), yeni eğitim-öğretim dönemine başlayan öğrenciler için taleplerini sıraladı. TTB, öncelikle şu ifadeleri kullandı: “İlk ve ortaöğretimde yeni okul yılı başlıyor. Sağlığın tanımında fiziksel, ruhsal, sosyal iyilik var. Çocuklarımız günlerinin önemli bir bölümünü okulda geçiriyor, bu nedenle de okulların çocukların iyilik halini koruyacak ve geliştirecek yerler olması gerekiyor. Ancak her yıl olduğu gibi bu yıl da çocuklarımızın fiziksel ve zihinsel sağlığını etkileyebilecek, çözüm bekleyen pek çok sorun mevcut. Ülke nüfusunun yaklaşık yüzde 33’ünü oluşturan 18 yaş altı çocukların sağlıklı gelişimi için çok önemli olan okullar için ayrılan bütçe toplam bütçenin yaklaşık sadece yüzde 10’u. Okulların acil ve önemli pek çok sorunu var.” EN AZ BİR ÖĞÜN ÜCRETSİZ YEMEK “Milli Eğitim Bakanlığı’ndan (MEB) taleplerimiz” diyerek çağrıda bulunan TTB, “Okul sağlığı hizmetleri Sağlık Bakanlığı tarafından aile sağlığı merkezlerine bırakılmıştır ancak aile hekimlerinin iş yükü zaten çok fazladır ve sistem tıkanmış durumdadır. Kamu okullarına okul hemşireliği kadrosu tanımlanmalı ve çocuklar için temel sağlık hizmetleri (çocukların boy kilo takibi, rutin göz taraması, aşılar vb) çocukların yaşam alanı olan okullarda verilmelidir. Bağışıklamadaki sorunlar nedeni ile ülkemizde kızamık yıllar sonra tekrar tırmanışa geçti. Eksik aşılı çocuklar tespit edilip okullarda aşı kampanyaları yaparak bütün çocukların çocukluk çağı aşıları okullarda tamamlanmalıdır. Türkiye’de her dört çocuktan biri okula aç geliyor ve okul devamsızlığının en önemli nedeni yoksulluk. Bütün çocukların dengeli ve yeterli beslenmesini sağlamak için okullarda her çocuğa en az bir öğün ücretsiz yemek verilmelidir” ifadelerini kullandı. YETERLİ BÜTÇE VERİLMELİ Okullarda sınıf mevcutlarının özellikle bazı bölgelerde hala çok kalabalık olduğunu belirten TTB, “Bu durum öğrenmeyi zorlaştırmanın yanı sıra bütün solunum yolu ile bulaşan hastalıklara davetiye çıkarıyor. Yeterli derslik olmadığı için ikili öğretimin yapıldığı yerlerde çocuklar sabah çok erken ya da akşam çok geç saatlerde okulda olmak zorunda kalıyor. İkili eğitimi ortadan kaldıracak, bütün çocukların tam gün okula gitmesini sağlayacak ve sınıf mevcutlarını 30’un altına indirecek şekilde yeterli derslik ve öğretmen ataması yapılmalıdır. Okullarda temizlik hizmeti için hiçbir görevli yoktur. Okulların pis olması herkesçe kanıksanmış durumdadır ve öyle boyuttadır ki, pek çok çocuk okuldaki pis tuvaletlere girmemek için ihtiyacını eve kadar bekletmektedir. Okulların temizliği için ek çalışan ataması yapılmalı ve okulların sabun ve temizlik malzemesi gibi temel ihtiyaçları almaları için yeterli bütçe verilmelidir” dedi. SINIFLAR KIŞ KOŞULLARINA GÖRE HAZIRLANMALI Deprem bölgesinde okulların fiziksel şartlarının düzenlenmesi gerektiğini kaydeden TTB, “Özellikle deprem bölgesinde konteynır sınıflar kış koşullarına göre hazırlanmalıdır. Deprem bölgesindeki öğrencilerin öğrenme kayıplarını karşılamak için bir plan oluşturmalıdır. Öğrencilerin psikososyal gelişmelerini takip edecek, erken tanı ve zamanında müdahale olanakları sağlayacak olan kişiler psikolojik danışman ve rehberlik (PDR) uzmanlarıdır. Buna rağmen okulların çoğunda bu kadro ya yoktur ya da atama yapılmamıştır. PDR alanındaki eksiklik bir an önce kapatılmalıdır. ÇEDES projesi gibi projelerle çocuk eğitimi konusunda eğitim almamış ‘manevi danışman’lara okullarda görev verilmemelidir. Okullarda yasadışı madde, sigara ve elektronik sigara kullanımı her geçen gün artıyor ve kullanma yaşı da düşüyor. MEB, Sağlık Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığı okullarda sigara ve uyuşturucu ile daha etkili mücadele etmelidir” talebinde bulundu. KAĞIT ÜZERİNDE OKULLAŞMA Açıklamanın devamında ise şunlar yer alıyor: “Kağıt üzerinde okullaşma oranı her yıl artıyor ancak bu artış çocukların gerçekten okulda olduğunu göstermiyor. Açık lise gibi aslında istisnai bir çözüm olması gereken liselere kayıt çok yaygın ve bu çocuklar okulda değiller. Pek çoğu evlenmiş ya da çalıştırılıyorlar. Meslek liselerindeki çocuklar ise mesleki eğitim adı altında ucuz işgücü olarak kullanılıyor. 18 yaşına kadar çocukların ve gençlerin gerçekten okul ortamında ve yaşıtları ile birlikte olmaları sağlanmalıdır.Okul öncesi dönem çocukların zekalarının en hızlı geliştiği ve sonraki okul başarısı üzerinde çok etkili olduğu bilinen bir dönem olmasına rağmen devlet okullarında yeterli anaokulu olmadığından sadece fahiş özel okul paralarını verebilen varlıklı ailelerin çocukları okul öncesi eğitim alabiliyor. Okul öncesi eğitim almak nesilden nesle devredilen yoksulluğu önlemek ve çocukların potansiyellerini tam olarak gerçekleştirebilmeleri için gereklidir. Okul öncesi eğitim parasız olmalı ve her çocuk üç yaşından itibaren okul öncesi eğitime katılabilmelidir.” BU HABER DE DİKKATİNİZİ ÇEKEBİLİR: Okullarda ‘gizli açlık’: “Büyüme ve gelişmede ciddi sorunlara yol açacak”

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.