[tag] Haberleri |İlkses Gazetesi - Son Dakika [tag] Haberleri

#Türk

Türk haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Türk haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Restoranı kundaklanan Türk aile çare bekliyor Haber

Restoranı kundaklanan Türk aile çare bekliyor

Kanada'nın Quebec bölgesinde Türk ailenin sahibi olduğu Pizza Mozza restoranı, 31 Ağustos ve 2 Eylül gecesi iki kez kundaklandı. Olayın aydınlatılmasını beklediklerini belirten işletme sahiplerinden Berat Saymadi, çevreyle hiçbir sorun yaşamadıklarını ve herkesle iyi ilişkiler içinde olduklarını ifade etti. Restoran tamamen yandı İlk kundaklama büyük hasara yol açmazken, ikincisinde restoran tamamen yandı. Berat Saymadi, polislerin soruşturma için çevredeki kamera kayıtlarını topladığını ve restoran çevresindeki komşularla konuştuklarını belirtti. Olayın sebebinin göçmen karşıtlığı mı yoksa rekabet mi olduğunu bilmediklerini vurgulayan Saymadi, kundaklamanın toplum sağlığını tehdit eden büyük bir olay olduğunu ve bu durumun bir an önce aydınlatılmasını istediklerini söyledi. Ne olmuştu? Türk ailenin sahibi olduğu Pizza Mozza restoranı, 31 Ağustos ve 2 Eylül geceleri iki kez kundaklanmıştı. İşletme sahiplerinden Berat Saymadi, yerel basına yaptığı açıklamada, ilk kundaklamanın restoranda büyük bir hasara yol açmadığını, ancak ikincisinin işletmenin kullanılamaz hale gelmesine neden olduğunu belirtmişti. Kundaklama saldırısı sonucu polis soruşturma başlatmış, ancak henüz herhangi bir şüpheli ya da fail tespit edilememişti. Saymadi, sosyal medya platformu X'te yaptığı paylaşımda, saldırıdan bu yana geçen 10 gün boyunca kabus gibi bir süreç yaşadıklarını ve hala herhangi bir sonuç alamadıklarını ifade etmişti. Destekleri için Türk Konsolosluğu ve Oka Belediyesi'ne teşekkür ederken, restoranın müşterilerle geliştirdikleri güçlü ilişkilerden bahsetmişti. Yemeklerin çok sevildiğini ve müşterilerin siparişlerini genellikle bilerek içeri girdiklerini belirtmişti. Aile, kundaklanan işletmeyi yeniden inşa etmek için bir bağış kampanyası başlatmıştı.

Kutsal topraklarda vefat eden Türk vatandaşı sayısı 23 oldu Haber

Kutsal topraklarda vefat eden Türk vatandaşı sayısı 23 oldu

Dünyanın dört bir yanından kutsal topraklara gelen Müslümanlar, gerekleri yerine getirmenin ardından hacı oldu. Arafat ve Müzdelife'de Kurban Bayramı arifesinde vakfe görevlerini yapan ve daha sonra Cemerat'a geçerek "büyük şeytan" olarak ifade edilen "Akabe cemresi"ne 7 taş atan Müslümanlar, daha sonra Kabe'de ziyaret tavafı ve sa'yi gerçekleştirdi. Türkiye'den ilk kafilenin 9 Mayıs'ta gerçekleştirdiği süreçle başlayan 2024 yılı hac organizasyonunda hayatını kaybeden Türk vatandaşı sayısı 23'e yükseldi. Vefat eden hacı adaylarının ölüm nedenlerinin büyük bölümünü, kalp damar hastalıkları ve enfeksiyona bağlı hastalıkların oluşturduğu öğrenildi. Hacı adaylarının yaş ortalaması ise 60 oldu Bu sene 84 binden fazla vatandaş hac ibadeti için kutsal topraklara gelirken, bu kişilerin yüzde 53'ünü kadın, yüzde 47'sini ise erkekler oluşturdu. Hacı adaylarının yaş ortalaması ise 60 oldu. Öte yandan, 2024 yılı hac organizasyonunda Diyanet İşleri Başkanlığınca kutsal topraklarda sağlanan sağlık hizmeti kapsamında 56 binden fazla muayene gerçekleştirildi. Hacı adaylarının muayenelerinin büyük bölümü, Diyanet Mekke Hastanesinde yapıldı. 500'ün üzerinde sağlık personelinin görevli olduğu hastane, C tipi, bir ve ikinci basamak düzeyinde hizmet veriyor. 100 yatak kapasitesi, 20 branştaki poliklinikleri, acil servisi, görüntüleme merkezi, diş merkezi bulunan hastanede bu sene ilk kez çocuk polikliniği de açıldı.

Türk ve Mısırlı gazeteciler Kahire'de bir araya geldi Haber

Türk ve Mısırlı gazeteciler Kahire'de bir araya geldi

Yunus Emre Enstitüsü’nün (YEE) Türkiye ile diğer ülkeler arasında medya alanında iş birliğinin geliştirilmesi ve medya alanında uluslararası ilişkilerin güçlendirilmesine katkıda bulunmak amacıyla hayata geçirdiği “Medya Buluşmaları” devam ediyor. YEE tarafından sivil bir inisiyatif anlayışıyla gerçekleştirilen “Medya Buluşmaları” Bosna Hersek, Sırbistan, Arnavutluk, Romanya, Venezuela ve Meksika’nın ardından serisi Mısır’da yapıldı. Mısır’ın başkenti Kahire’da tarihi Tahrir Meydanı’nda bulunan bir otelde yapılan buluşmalar çerçevesinde Türk ve Mısırlı gazeteciler bir araya geldi. Medya Buluşmaları’na Türkiye’den İhlas Haber Ajansı, NTV, Sabah Gazetesi ve TRT Haber temsilcileri, Mısır’dan ise Al-Shorouk Gazetesi, Al-Cumhuriya (Cumhuriyet) Gazetesi, Al-Ahram Gazetesi, Al-Siyassa Al-Dawliya (Uluslararası Politika) Dergisi, Al-Dimokrati (Demokrasi) Dergisi, Al-Ghad TV, Mısırlı Gazeteciler Sedikası, Al-Shams TV temsilcileri katıldı. “YEE, 14 yıldır Mısırlı kardeşlerimize açılan bir kapı niteliğinde” Konferansın açılış konuşmasını Yunus Emre Enstitüsü Kahire Koordinatörü ve YEE Afrika Bölge Koordinatörü Emin Boyraz gerçekleştirdi. Boyraz; YEE’nın Türk dilini, kültürünü tanıttığını ifade ederek Yunus Emre Enstitüsü, dünyanın dört bir yanında 60’dan fazla ülkede 86 merkezde Türk kültürünü, dilini ve tarihini tanıtıyor. Kahire Yunus Emre Kültür Merkezi, ilk kurulan merkezden birisidir ve 14 yıldır faaliyetlerini aralıksız sürdürüyor” ifadelerini kullandı. "Ülke arasındaki ilişiklerden bahsederken kültür de önemli bir başlık olarak ortaya çıkıyor" Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Mısır ziyaretinde düzenlenen basın toplantısında Kahire merkezinin dünyada en fazla ilginin olduğu merkez durumda söylediğini aktaran Boyraz, “Türkiye ve Türkçe ile kültür sanatlarımıza teveccüh Türkiye ile Mısır arasındaki bağların derin olmasından kaynaklanıyor. Bu nedenle iki ülke arasındaki ilişiklerden bahsederken kültür de önemli bir başlık olarak ortaya çıkıyor” dedi. Her alanda olduğu gibi kültürel etkileşimde medyanın önemli bir etkisi olduğunu sözlerine ekleyen Emin Boyraz, “İki ülke arasındaki ilişkilerden bahsederken kültür de artık önemli bir başlık olarak öne çıkıyor. İki ülke arasında ekonomi, eğitim, turizm alanında olduğu gibi kültür etkileşiminin de ivme kazandığını memnuniyetle görüyoruz. Türk-Mısır medya mensuplarıyla yaptığımız bu toplantının yaralı olacağını ve bu ilişkilere katkıda bulunacağını umut ediyoruz” açıklamasını yaptı. Boyraz, “Yunus Emre Enstitüsü, 14 yıldır Mısırlı kardeşlerimize açılan bir kapı niteliğinde. Bu kapı mısırlı medya mensuplarımıza da sonuna kadar açık” dedi. “Mısır bizim için özel ülke” Yunus Emre Enstitüsü Kültürel Diplomasi Akademisi Koordinatörü Dr. Melih Barut ise, medya buluşmalarının 7’ncisinin düzenlendiğini ifade ederek, YEE desteği ile daha önceki Medya Buluşmalarının Bosna Hersek, Sırbistan, Arnavutluk, Romanya, Venezuela ve Meksika’da gerçekleştirildiğini söyledi. Bugüne kadar Mısır hakkında yazılanları üst üste koyduğumuzda şu kanaate varıyoruz: Mısır bizim için özel ülke, inanılmaz bağlarımız var. Tarihî, kültürel çerçevede yapılacak çok işlerimiz var. Küçük bir araştırma yapıldığında Türkiye’nin siyasi kültürel anlamda yön veren isimlerin Mısır’dan geçtiğini görüyoruz. Bu isimler arasında İstiklal Marşı’mızın yazarı Mehmet Akif Ersoy, hiciv ustası Neyzen Tevfik ve neredeyse ilk dönem Türkiye-Mısır ilişkilerine yön veren Evliya Çelebi. Çelebi ne kadar seyyah olarak gözükse de dönemin gazetecilerinden sayılabilir” ifadelerini kullandı. Barut, “Birinci hedefimiz toplumları, medya üzerinden yapılacak yayımlar ile daha yakından tanıma ve anlama fırsatının sağlanması, geçmişten gelen bizleri bir araya getiren, yakınlaştıran ve bir arada tutan değerlerin kamuoyu ile paylaşılması, sorumlu yayın anlayışı ile bölgesel barışın tesis edilmesi, katılımcı medya profesyonelleri arasında bağ oluşturması. Bunu çok önemsiyoruz. Veri akışı bizlere batı kaynaklı ajanslar üzerinden sağlanıyor. Karşılıklı teyit mekanizmalarının kurulması ve medya iş birliğinin kurulması bu etkinliğin ana amacı” açıklamasını yaptı. “Bozulmaz dostluk devam etmektedir” Gazeteci Yavuz Donat ise, “Türkiye- Mısır Arası İlişkilerin Geliştirilmesinde Medyanın Rolü” başlıklı konuşmasına “7 bin yıllık tarihi olan ülkedeyiz. Birçok medeniyetin doğduğu topraklardayız. Kuzey Afrika’nın, İslam dünyasının büyük gücündeyiz. Dünya ölçeğinde bir güç olan Mısır’dayız” ifadeleriyle başladı. Türkiye-Mısır ilişkilerinin tarihî gelişiminden bahseden Donat, 1926’da Mısır ile diplomatik ilişkilerin başladığını ve 90 Mısırlı öğrencinin Türkiye’ye geldiğini ifade etti. Gazeteci Donat, Türkiye ve Mısır arasındaki ilişkilerin unutulmaz olduğunu dile getirerek, “Bozulmaz dostluk devam etmektedir” dedi. Mısırlı Gazeteciler Sendikası Başkan Vekili, Al-Shorouk Gazetesi Genel Yayın Başkanı Mohamed Saad Abdelhafeez ise, “Mısır ile Türkiye arasında ortak yönler var. Tarih, kültür ve medeniyet açısından her iki ülkenin istifade edebileceği hususları ortaya çıkarabileceğimize inanıyorum” dedi. “Halkların temsilciyiz” diyen Abdelhafeez, gazetecilerin insanlara doğru bilgileri ve farklı görüşleri aktarmak görevini üstlendiğini hatırlattı. Abdelhafeez, iki ülkedeki dostluk görüşmelerinin iki ülke halklarını barışçıl sonuçlara yönlendireceğini kaydetti. Açılış konuşmaların ardından ilk oturuma geçildi. “Türkiye-Mısır Arası İkili Medya İlişkileri” adlı ilk oturumda iki ülke arasındaki sosyal, kültürel bağlar dikkate alındığında medya kuruluşları ve medya profesyonellerinin iki ülke arasındaki ilişkilerin geliştirilmesinde nasıl daha aktif yol oynanabileceği, televizyon yapımlarının ortak gösterimde olan diziler ve filmler iki ülke halklarının kaynaşmasına ve ilişkilerin geliştirilmesine nasıl katkı sağladığı ve ne tür içeriklerin iki ülke ilişkilerinin gelişmesine daha olumlu katkı sunabileceğine ilişkin fikirler sunuldu. Türk dizileri ve Mısır dizileri ile de ülkelerin kültürlerinin aktarımı noktasında önemli olduğu ifade edilirken medya mensuplarının da köprü olduğu kaydedildi. “Türkiye ve Mısır Arası İkili İlişkilerin Geliştirilmesinde Medyanın Toplumları Birbirlerine Yakınlaştırıcı Gücü” başlıklı ikinci oturumda ise, kamuoyunun doğru bilgilendirilmesi noktasında medya profesyonelleri arasında bir bilgi paylaşım mekanizmalarına ihtiyaç olup olmadığı, medya profesyonelleri arasında sürdürülebilir iş birliği sağlamak için neler yapılabileceğini ele alındı. Türk ve Mısırlı gazeteciler, iki ülkenin birbirini daha yakından tanıması ve yakınlaşması amacıyla fikirlerini sundu. İki ülke arasındaki ilişkiler değerlendirildi. Etkinlik çerçevesinde kültürel alışverişin artırılması, ortak projelerin geliştirilmesi, sürdürülebilir bir iletişim platformunun kurulması kararı alındı. Türk ve Mısır basının karşılıklı işbirliğinin geliştirilmesinde mutabık kalındı. “Bu ziyaretler, deneyim ve bilgi alışverişi fırsatı sağlayacak” Toplantının ardından İhlas Haber Ajansı’na konuşan Mısırlı Gazeteciler Sendikası Başkan Vekili, Al-Shorouk Gazetesi Genel Yayın Başkanı Mohamed Saad Abdelhafeez, Medya Buluşmaları etkinliğinin Mısırlı ve Türk gazeteciler arasında işbirliği ve deneyim alışverişine yönelik adımların atılması için önemli bir başlangıç olduğunu ifade etti. Abdelhafeez, “Önümüzdeki dönemde Mısırlı Gazeteciler Sendikası, Medya Yüksek Konseyi gibi kurumlar Türk Basın ve Medya kuruluşları arasında karşılıklı ziyaret organize edilebilir. Bu ziyaretler, deneyim ve bilgi alışverişi fırsatı sağlayacak. Ortak staj programları da yapılabilir. Gazeteciler Sendikası'nda eğitim-staj merkezimiz var. Türkiye Gazeteciler Birliği ile iş birliği protokolü de yapılabilir. Bu tür projeler Mısırlı ve Türk gazeteciler arasındaki iletişimi daha sağlam hale getireceğine inanıyorum. Mısırlılar Türk dizi ve filmlerini beğeniyle takip ediyor ve bunlardan Türk kültürünü, gelenek ve göreneklerini öğreniyor. Ancak, Mısırlıların Türk sokağında neler olup bittiğini ve Türkiye’deki halkın eğilimlerini bilmeleri gerektiğini düşünüyorum. İki toplumu yakınlaştırıcı rolü yapacaksak çeşitli yönleri Mısırlılara göstermemiz gerekiyor” açıklamasını yaptı.

Mandal: Türk Gençliği’nden mutluyum Haber

Mandal: Türk Gençliği’nden mutluyum

Ege Üniversitesi Prof. Dr. Yusuf Vardar MÖTBE Kültür Merkezi düzenlenen tören ile TÜBİTAK(BİDEP) 2209 A/B Üniversite Öğrencileri araştırma Projeleri Destekleme Programı Belge Takdim Töreni gerçekleştirildi. Törene katılan TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Hasan Mandal, Cumhuriyetin 100. Yılında Türk Gençliğinden umutlu olduğunu vurgulayarak, “Ege Üniversitesi, Türkiye genelindeki üniversiteler içinden TÜBİTAK’a proje sunup, en fazla kabul alan üniversite oldu. Bu kapsamda projeleri kabul gören öğrencilerimize, projelerini hayata geçirmeleri için 6 bin lira maddi destekte bulunacağız. Bu programı diğer programlarda ayırt eden en büyük özellik, öğrencilerin bu programda bir projenin hem yürütücüsü aynı zamanda da yürütücüsü olmalarıdır. Bu iki sorumluluğu verdiğimiz başka bir lisans öğrencisi araştırma projesi daha yok. Bu sebeple projenin sağlamış olduğu kazanım hem yürütme anlamında hem de idari anlamda çok kıymetli” diye konuştu. “PROJEYİ İÇİN 6 BİN TL DESTEK” Ege Üniversitesi öğrencilerinin sundukları projelerle TÜBİTAK’tan en çok kabul alan üniversitesi olmayı başardığını belirten Başkan Mandal, Ege Üniversitesi öğrencilerine ve akademik kadrosuna bu sebeple teşekkür etti. Ayrıca kabul alan proje sahiplerine, TÜBİTAK tarafından projelerin hayata geçirilmesi için 6 bin TL maddi destek verileceğini bildiren Mandal, yaptığı konuşmada: “Ege Üniversitesi, Türkiye genelindeki üniversiteler içinden TÜBİTAK’a proje sunup, en fazla kabul alan üniversite oldu. Bu kapsamda projeleri kabul gören öğrencilerimize, projelerini hayata geçirmeleri için 6 bin lira maddi destekte bulunacağız. Bu programı diğer programlarda ayırt eden en büyük özellik, öğrencilerin bu programda bir projenin hem yürütücüsü aynı zamanda da yürütücüsü olmalarıdır. Bu iki sorumluluğu verdiğimiz başka bir lisans öğrencisi araştırma projesi daha yok. Bu sebeple projenin sağlamış olduğu kazanım hem yürütme anlamında hem de idari anlamda çok kıymetli. Özellikle erken aşamada öğrencilerimizi projelere dahil etme yaklaşımı açısından en iyi olanağı vermeye çalışıyoruz. Ben geleceğe baktığım zaman bu projelerinde sayesinde başarmış olduğumuzu düşünüyorum. Bu kadar geniş bir kitlenin TÜBİTAK’la ilişkilendirilmiş olması büyük bir mutluluk” sözlerine yer verdi. “ARAŞTIRMA ÜNİVERSİTESİ OLMA GURURU” Ege Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necdet Budak ise üniversitesinin öğrencileriyle gurur duyduğunu dile getirdiği konuşmasında: “Bizler Ege Üniversitesi olarak bu projeler sayesinde, daha çok çalışarak ve projeler üretiyoruz. Böylece ise ülkemize, bilime ve insanlığa karşı taşıdığımız sorumlulukları yerine getiriyoruz. Bu yılla birlikte 68 yıllık köklü bir geçmişe ve nitelikli akademik kadrosu ve güçlü bilimsel çalışmaları ile ülkemizin geleceğine değer katıyoruz. Cumhuriyetin 100 yılını, öğrenci odaklı araştırma üniversitesi olma gururunu yaşıyoruz. Devletimizin kalkınma planındaki öncelikli alanlara yönelip araştırma ve geliştirme hareketlerimizi sürdürüyoruz.” dedi. BU HABER DE İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR - Ege Üniversitesi’nden özel gereksinimli çocuklar için iş birliği

Fitch Ratings, Türk bankacılık sektörünün marjlarında toparlanma bekliyor Haber

Fitch Ratings, Türk bankacılık sektörünün marjlarında toparlanma bekliyor

Fitch Ratings, Türk bankacılık sektörünün marjlarında bu yılın ikinci yarısında bir miktar toparlanma beklendiğini ve yetkililerin politika değişikliği kapsamında bazı önlemleri hafifletilmesinin bankaların kredi verme iştahını canlı tutabileceğini bildirdi. Fitch Ratings'in Türk bankacılık sektörü varlıklarının yüzde 83'ünü kapsayan 13 bankanın bulunduğu Datawatch raporunda, söz konusu bankaların faaliyet karı/ortalama risk ağırlıklı varlık oranının marj daralmasına rağmen yılın ikinci çeyreğinde iyileştiği kaydedildi. Lira mevduatları üzerindeki fiyat baskısına rağmen, yüksek kredi faizleri ve TÜFE endeksli tahvil getirilerine bağlı olarak marjların bu yılın ikinci yarısında bir miktar toparlanmasının beklendiği kaydedilen raporda, KKM'deki kademeli azalışa bağlı olarak bankaların döviz mevduat paylarında yılın ikinci yarısında önemli ölçüde artış beklenmediği de aktarıldı. Raporda, bankaların döviz fonlama ve özsermaye dışı fonlamadaki ortalama paylarının yükseldiği ve bu durumun Türk bankalarının düşük risk primlerinin ardından artan piyasa ihraçlarının yansıması olduğu belirtildi. Öte yandan, para politikasının normalleşmesi ve son politika değişikliklerine rağmen Türk bankalarının kredi büyümesinin yılın ikinci çeyreğinde yavaşladığı kaydedilen raporda, düzenleyici tedbirler nedeniyle büyümenin yılın ikinci yarısında da zayıf kalmasının beklendiği ifade edildi. BU HABER DE İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR: Borsa güne nasıl başladı: İşte Borsa İstanbul’da son durum

Türk balıkçısı uluslararası sularda avlanıyor Haber

Türk balıkçısı uluslararası sularda avlanıyor

TBMM Balıkçılık ve Su Ürünleri Araştırma Komisyonunda, Tarım ve Orman Bakanlığı Balıkçılık ve Su Ürünleri Genel Müdürlüğünce yapılan sunuma göre, üç tarafı denizlerle çevrili Türkiye'nin, balıkçılık ve su ürünleri sektöründeki büyümesi hız kesmeden devam ediyor. Balıkçılık sektöründeki teknolojik gelişmeler ve av gücündeki büyümenin etkisiyle Türkiye, avlandığı uluslararası suları da genişletiyor. Bugüne kadar Moritanya ve Fas gibi 15 ülkeyle balıkçılık konusunda anlaşma veya mutabakat zaptı imzalanırken, halihazırda Cibuti, Ekvator Ginesi ve Madagaskar başta olmak üzere 12 ülkeyle bu konudaki görüşmeler devam ediyor. Yaklaşık 100 Türk balıkçı gemisi, başta Moritanya ve Gürcistan olmak üzere Gine Bissau, Umman gibi ülkelerin kara sularında avcılık faaliyeti gerçekleştiriyor. Türkiye, balıkçıların kutuplarda krill avcılığı yapabilmesi için de çalışma yürütüyor. Kutuplarda yaşayan bu canlıdan elde edilen krill yağı, besleyici özelliği dolayısıyla besin takviyesi olarak kullanılıyor. Levrek ve çipura üretiminde dünya lideri Türkiye, su ürünleri yetiştiriciliğinde de adından söz ettiriyor. Sektörün geçen yılki üretim miktarı 515 bin tona ulaşırken, bu yıl sonunda 550 bin tonluk üretim bekleniyor. Bu sektördeki üretimiyle AB ülkeleri arasında birinci sırada yer alan Türkiye, dünyada 17. sırada bulunuyor. Levrek ve çipura üretiminde dünya lideri konumunda olan Türkiye, gökkuşağı alabalığı üretiminde dünyada ikinci sırayı alıyor. Türkiye, geçen yıl 157 bin ton levrek, 152 bin ton çipura, 140 bin ton alabalık, 45 bin ton Türk somonu üretti. Su ürünleri ihracatının bu yıl sonunda 2 milyar dolara yaklaşması hedefleniyor. BU İÇERİK DE İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR- İzmir'de balıkçının denize düşme anı kameralara yansıdı

Rektör Kızıltoprak: Ayasofya Türk'ün ruhudur Haber

Rektör Kızıltoprak: Ayasofya Türk'ün ruhudur

Kütahya Dumlupınar Üniversitesi (DPÜ) Rektörü Prof. Dr. Süleyman Kızıltoprak, "Ayasofya İstanbul demektir. Ayasofya Türk'ün Anadolu'ya, dünyaya vurduğu barış mührü demektir" dedi.  Kütahya Dumlupınar Üniversitesi (DPÜ) Rektörü Prof. Dr. Süleyman Kızıltoprak, Kütahya Kadim Vakfı tarafından tertiplenen 'Tarihten Günümüze Ayasofya Çalıştayı'na katıldı. Çalıştayda konuşan Kızıltoprak, "Ayasofya bir semboldür, Ayasofya İstanbul'un sembolüdür. Ayasofya İstanbul demektir, Osmanlı Devleti demektir, Fatih'in emaneti demektir. Nasıl Hz Peygamber'in müjdesi İstanbul'un fethini bize haber verdiyse Ayasofya'nın tekrar açılacağını müjdeleyen Necip Fazıldır. Ayasofya Türk'ün ruhudur, sadece bir taş değildir, sadece mimari bir eser değildir. Ayasofya İstanbul demektir, Ayasofya Türk'ün Anadolu'ya, dünyaya vurduğu barış mührü demektir. Ayasofya'nın açılışını 1965'te müjdeleyen Necip Fazıldır. Türk'ün bahtının açıldığı gün Ayasofya açılacak demiştir. Hakikaten Cumhurbaşkanımız Türk'ün bahtının açıldığı günü müjdeleyerek milyarlarca sayfadan oluşan insanlık tarihinin en aydınlık günlerinden birisini ilan ederek Ayasofya'yı tekrar açmış ve Necip Fazıl'ın gençlere, 'Siz gençler kalbinizdeki Ayasofya sevgisini beslediğiniz müddetçe o bir rahmet yağmuru gibi yağacak ve sel olacak, Ayasofya açılacak' demiş ve Ayasofya açıldığında bu millet sel olup yağmış, Ayasofya'yı, içini dışını, Sultanahmet Meydanını doldurarak bu sevince ortak olmuştur. Ayasofya bir daha kapanmamak üzere açılmıştır. Ayasofya'nın bir daha kapanmaması sizlerin, Türk milletinin gençlerinin, Ayasofya'ya her sabah fecr vaktinden yatsı vaktine kadar sahip çıkmasıyla, gece ve gündüz orada olmasıyla devam edecektir" diye konuştu. BU HABER DE İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR - Kütahya'da Engelsiz DPÜ'ye 13 ödül

Erzincan’da Türk İslam sanatları yaşatılıyor Haber

Erzincan’da Türk İslam sanatları yaşatılıyor

Türk İslam sanatlarının tanıtılması, İslam geleneğinde geçmişten bu yana icra edilen sanatların yaşatılması, korunması, yaygınlaştırılması ve gençlerin Türk İslam sanatlarına yönelik ilgilerinin artırılması maksadıyla Erzincan İl Müftülüğünce çalışma başlatıldı. İl Müftülüğü binasında kurulan küçük atölye de İmam Hatip Teoman Kayalar tarafından ney, ud, kanun ve rebap gibi İslam musikinde kullanılan aletler üretilerek her yaştan vatandaşa hitap edecek şekilde çeşitli kurslar düzenleniyor. İmam Hatip Teoman Kayalar, toplumun her kesimine hitap edecek kursların düzenlendiğini belirterek, “Erzincan Müftülüğünde imam hatip olarak görev yapmaktayım. Türk İslam sanatlarının tanıtılması, korunması ve yaygınlaştırılması, gelecek nesillere aktarılması yönünde çalışmalarımız devam etmektedir. Bu çerçevede Müftülüğümüz binasında oluşturduğumuz bu küçük atölyede ney, ud, kanun ve rebap üretiyor, toplumun her kesimine hitap edecek şekilde kurslarımız devam ediyor” dedi. Erzincan İl Müftüsü Muharrem Gül ise, özellikle üniversite ve lise gençliğine bu sayede ulaşmayı, gençlik merkezlerini daha aktif kullanmayı hedeflediklerini kaydederek, “Diyanet İşleri Başkanlığımız Erzincan İl Müftülüğünün Cami Gençlik Merkezlerinde gençlere yönelik faaliyetlerimiz var. Bu gençlik merkezlerini de çok aktif kullanmaya çalışıyoruz. Gençlerimize açtık. Buralarda sosyal ve sanatla ilgili etkinliklerimiz de var çünkü gençlerimiz bu sosyal ve sanatla ilgili etkinliklere daha fazla rağbet ediyorlar ve musiki de gençlerimizi cezbeden ve gençlerimizin ilgisini çeken alanlardan. Dolayısıyla tasavvuf musiki koromuzun şefi Teoman Kayalar hocamız burada hem musiki enstrümanları üretimi yapmakta. Hem üretim yapıyor hem de gençlerimize eğitim veriyor. Dolayısıyla biz gençlerimizin daha fazla buralara gelmesini rağbet etmesini arzu ediyoruz. Üniversite gençliğine, lise gençliğine bu şekilde ulaşmak istiyoruz” diye konuştu. BU İÇERİK DE İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR- Erzincan’da düzenlenen yarışlar nefes kesti

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.