[tag] Haberleri |İlkses Gazetesi - Son Dakika [tag] Haberleri

#Türk Tabipleri Birliği

Türk Tabipleri Birliği haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Türk Tabipleri Birliği haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Türk Tabipleri Birliği’nden Etki Ajanlığına tepki: Beyin göçü daha da tırmanacak Haber

Türk Tabipleri Birliği’nden Etki Ajanlığına tepki: Beyin göçü daha da tırmanacak

‘Etki Ajanlığı’ düzenlemesinin derhal ve kesin olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) gündeminden çıkarılması gerektiğini savunan Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi, yazılı bir açıklama yaparak uyarı ve taleplerde bulundu. Sağlık alanı özelinde hekimlerin ve bilim insanlarının uluslararası kurum ve kuruluşlarla yaptıkları iş birliklerinin, kaynaklara erişimlerinin, bilgi alışverişlerinin ve bilimsel üretimlerinin sınırlanacağını öne süren TTB, “Beyin/hekim göçü daha da tırmanacaktır” dedi. FARKLI TOPLUMSAL KESİMLERDEN GELEN TEPKİLER ÜZERİNE… Yapılan yazılı açıklamada TTB, şunları aktardı: “Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) milletvekilleri tarafından 18 Ekim 2024 günü Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne sunulan ve 23 Ekim 2024 günü Adalet Komisyonu’nda görüşülerek kabul edilen ‘Noterlik Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’ başlıklı torba yasa teklifinin, bu hafta TBMM Genel Kurulu gündemine alınması bekleniyor. Torba yasa teklifinin 16. maddesinde; Türk Ceza Kanunu’nun ‘Devlet Sırlarına Karşı Suçlar ve Casusluk’ bölümünde ‘Devletin güvenliği veya siyasal yararları aleyhine suç işleme’ başlığıyla yeni bir suç ihdas edilmesi, ‘devletin güvenliği veya iç ya da dış siyasal yararları aleyhine yabancı bir devlet veya organizasyonun stratejik çıkarları veya talimatı doğrultusunda suç işleyenler’in 3 yıldan 7 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması, söz konusu eylem ‘savaş sırasında işlenmiş veya devletin savaş hazırlıklarını veya savaş etkinliğini veya askeri hareketlerini tehlikeyle karşı karşıya bırakmışsa’ cezanın 8 yıldan 12 yıla kadar artırılması, söz konusu eylemin ‘milli güvenlik açısından stratejik önemi haiz birimler ile proje, tesis ve hizmetleri yerine getiren kurum ve kuruluşlarda görev yapanlar tarafından işlenmesi halinde’ cezanın bir kat artırılması teklif edilmektedir. Kamuoyunda ‘Etki Ajanlığı Yasası’ olarak da nitelendirilen düzenlemenin, Mayıs 2024’te farklı toplumsal kesimlerden gelen tepkiler üzerine 9. Yargı Paketi taslağından çıkarılmasının ardından bu defa da bir torba yasa teklifine dahil edildiği görülmektedir.” BİLİMSEL DOĞRULARI SAVUNMAYA DEVAM EDECEĞİZ Açıklamanın devamında, “Düzenlemenin en büyük sorunu; ‘devletin iç ve dış siyasi yararları’, ‘yabancı organizasyon’, ‘stratejik çıkar’, ‘talimat’, ‘savaş etkinliği’ gibi kapsamı/sınırı belirsiz ve geniş yorumlamaya açık ifadelere yer vermesidir. Yakın tarihimizde belirsiz ve yoruma açık ibarelerle hayata geçirilen birçok düzenlemenin ifade özgürlüğüne büyük darbeler vurduğu, keyfi uygulamalara ve suiistimallere yol açtığı, muhalif kişi ve kurumlar nezdinde ciddi hak kayıpları yarattığı unutulmamalıdır. Teklifin yasalaşması halinde mesleki bağımsızlığın önem taşıdığı sivil toplum, medya, kültür-sanat, akademi, bilim gibi birçok alanda halihazırda kısıtlı olan özgür çalışma ve üretme ortamı daha da zedelenecektir. Mesleklerini icra edenlerin her an ‘etki ajanı’ olarak suçlulaştırılmasına, düşünme ve ifade özgürlüğünün gerek dışsal gerek içsel bir basınçla daha da kısıtlanmasına zemin sağlanacaktır. Sağlık alanı özelinde hekimlerin ve bilim insanlarının uluslararası kurum ve kuruluşlarla yaptıkları iş birlikleri, kaynaklara erişimleri, bilgi alışverişleri ve bilimsel üretimleri sınırlanacak, beyin/hekim göçü daha da tırmanacaktır” sözlerine dikkat çekildi. Son olarak ise, “Temel hak ve özgürlükleri açıkça kısıtlayan; Türkiye’nin siyasal, sosyal, kültürel, bilimsel ortamına tehdit oluşturan; kanunilik, belirlilik ve öngörülebilirlik ilkelerini yok sayması nedeniyle Anayasa’ya ve Türkiye’nin tarafı olduğu uluslararası sözleşmelere aykırı olan “Etki Ajanlığı” düzenlemesinin derhal ve kesin olarak TBMM gündeminden çıkarılmasını istiyoruz. Mesleğimizin bağımsızlığı, meslektaşlarımızın hakları ve toplumun sağlık hakkı için sözümüzü söylemeye, bilimsel doğruları savunmaya devam edeceğiz” mesajı iletildi.

TTB Pratisyen Hekimler Kolu’ndan aşı çığlığı Haber

TTB Pratisyen Hekimler Kolu’ndan aşı çığlığı

Türk Tabipleri Birliği (TTB) Pratisyen Hekimler Kolu, bulaşıcı hastalıkları önlemede kullanılan aşıların temininde yaşanan yetersizliğin aşılama hizmetlerinde yarattığı sorunlar ile ilgili bilgilendirmede bulundu. Dr. Doğan Barbaros tarafından okunan açıklamada, “Aşılama hizmetleri, temel olarak birinci basamak sağlık kuruluşlarında yürütülen bir hizmettir. Bu hizmet, ülkemizin her yanında her yıl dünyaya gelen yaklaşık bir milyon bebeği kapsar. Aşılama hizmetleri, birinci basamağın en önemli hizmetlerinden biridir ve sağlık çalışanlarının büyük özverisi ile yürütülmektedir” denildi. SORUN GİDEREK BÜYÜYOR VE DERİNLEŞİYOR Açıklamanın devamında, “Günümüzde Türkiye’de çocukluk döneminde 13 hastalığa karşı aşı yapılmaktadır. Sağlık çalışanlarının özverisi ile yürütülen aşılama çalışmaları sayesinde bugün Türkiye’de aşıyla önlenebilen bulaşıcı hastalıkların görülme oranı oldukça azdır. Ancak son yıllarda artan aşı kararsızlığının yanına bugünlerde Sağlıkta Dönüşüm Programı’yla yerleşen piyasacı sağlık sisteminin etkisi ile birinci basamak ve diğer sağlık kuruluşlarında yeterli aşı temin edilememesi de eklendi ve bu sorun giderek büyüyor ve derinleşiyor. Ülkemizde tüm illerde aylardır yapılması zorunlu çocukluk dönemi aşıları ve özellikle Hepatit B, Tetanos gibi bebek/çocuk, yetişkin aşıları çok az dağıtılıyor ya da hiç gelmiyor. Bazı illerde gebelere yapılacak tetanos aşıları acillere yaralanma ile gelen hastalar için hastanelere çekiliyor ancak bu da yeterli olmuyor. Bu durumun yıl sonuna kadar böyle devam edeceğini duyuyoruz” sözlerine yer verildi. DAYANMA GÜCÜMÜZ TÜKENİYOR “Geçmiş yıllarda da zaman zaman aşı temininde sıkıntılar yaşanmakta ve çözülmekteydi fakat artık aşı temini sorunun çözüleceğine dair umudumuz da dayanma gücümüz de tükeniyor!” serzenişinin de yer aldığı açıklamada, “Çünkü Sağlık Bakanlığı aşı temini sorunuyla ilgili hiçbir açıklama yapmıyor, sorunun tüm yükünü birinci basamağın üzerine yüklüyor! Aile sağlığı merkezlerinde aşı yapmakta olan ebe ve hemşirelerimiz yasal sınırlardaki aşı ertelemelerini artık daha çok yapıyorlar. Bilimsel olarak ertelenme mümkün olsa da ‘aşı takvimi’ne uygun olarak zamanında yapılmasının tercih edileceği ortadadır. Sağlık Bakanlığı’nın aşı teminindeki yetersizlik, aşılama hizmetlerinde ciddi boyutlarda kesintiye yol açmaktadır. Bu durumun yıllardır birinci basamağın özverisi ve gayretiyle ulaştığımız bağışıklama oranlarını düşüreceği aşikardır. Bununla beraber toplumda her geçen gün artan aşı kararsızlığını da körükleyebilecek, bebekler/çocuk ve yetişkinlerin aşılanamaması toplumda bulaşıcı hastalıkları artıracaktır” bilgisi paylaşıldı. AŞILARI TEMİN ETMEYE DAVET EDİYORUZ Son olarak ise, “Sağlık Bakanlığı’nı koruyucu sağlık hizmetlerinin sürekliliği ve devamı için, bebeklerimizin boğmacadan, kızamıktan ölmemesi için ivedilikle aşıları temin etmeye davet ediyoruz. Sadece tedavi edici sağlık hizmetlerine yatırım yapan, sağlığı kamusal bir anlayıştan uzaklaştırıp piyasacı anlayışa teslim eden politikaların bugün geldiği son nokta yenidoğan ölümleridir. Bebeklerin önlenebilir hastalıklarla ölmesine, yılların birinci basamak emeğinin heba edilmesine izin vermeyeceğiz. Bu nedenle; Sağlık Bakanlığı’na tekrar hatırlatıyoruz: Aşılanma doğrudan yaşam hakkıyla ilişkilidir. Yeterli ve düzenli aşı temin etmek Sağlık Bakanlığı’nın en temel görevidir. Sağlık Bakanlığı derhal çözüm bulmalı, aşılarımızı göndermelidir. Bundan sonrasında benzer aksaklıkların tekrar yaşanmaması için gerekli tedbirleri almalıdır” çağrısı yapıldı.

Sağlık çalışanları 33. haftada da ses yükseltti: Vergide Adalet! Haber

Sağlık çalışanları 33. haftada da ses yükseltti: Vergide Adalet!

Türk Tabipleri Birliği Aile Hekimliği Kolu (TTB AHEK) ile Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası’nın (SES) öncülük ettiği, illerde sağlık emek-meslek örgütlerinin de katıldığı ‘Sağlık Çalışanları Vergide Adalet İstiyor’ başlıklı eylemler, 33. haftasında sağlıkta ticari çeteleşme olayına odaklandı. Hastaneler, aile sağlığı merkezleri ve vergi daireleri önlerinde yapılan basın açıklamalarında sağlıkta piyasacı politikaların yarattığı tahribata dikkat çekildi; kamuoyunun şeffaf biçimde bilgilendirilmesi, denetleme sorumluluğu olanlardan hesap sorulması ve kapatılan hastanelerde çalışanların mağduriyetlerinin giderilmesi istendi. YÜZLERCE SAĞLIK ÇALIŞANI MAĞDUR EDİLDİ İllerde okunan basın açıklaması şöyle: “33 haftadır vergide adalet talebimizi çeşitli etkinlikler yaparak, basın açıklamaları düzenleyerek kamuoyuna açıklamaya çalışıyoruz. Sağlığın kâr alanı haline getirildiği, yüksek paralar kazanmak amacıyla bebek öldürmekten kaçınmayan çetelerin cirit attığı bir sağlık ortamında; olanca gücüyle sağlık hizmeti sunan, şifa dağıtan, can kurtaran sağlık çalışanları olarak oldukça üzgünüz ve kaygılıyız. Sağlık hizmetlerini ticari alana açan, piyasa koşullarıyla, rekabete dayalı sağlık hizmeti tercihini sürdüren hükümet; yolsuzluklara, hırsızlıklara, insan sağlığını hiçe sayan çeteleşmeye zemin hazırlamıştır. Giderek yoksullaşan emekçi halktan alınan yüksek vergilerle toplanan paraları sağlık şirketlerine akıtmaktan kaçınmayan, bu sağlık şirketlerini doğru dürüst denetlemeyen hükümetin toplumun haklı infialini dindirmek ve sorumluluğunu örtbas etmek için hastaneleri kapatmasıyla, emeğiyle geçinen yüzlerce sağlık çalışanı mağdur edilmiştir.” YÜZDE 35 VERGİ KESİNTİSİNİ KABUL ETMİYORUZ Açıklamanın devamında, “Sağlık hizmetleri kâr alanı oldukça toplum sağlığı zarar görecek, can alan çetelerin sonu gelmeyecektir. Sosyal Güvenlik Kurumu'ndan haksız kazanç elde etmek için çok sayıda bebeği ihtiyaç olmamasına karşın enfeksiyona açık yoğun bakım ortamında tutmakla ve pek çoğunun ölümüne yol açmakla suçlanan çetenin tüm ilişkileri şeffaf ortamda ortaya konulmalı, sağlık hizmetlerini denetleme sorumluluğu olanlardan hesap sorulmalı, kapatılan hastanelerde çalışanların mağduriyetleri giderilmelidir. Vergide adalet talebimizi bu hafta da tekrarlıyoruz: Yüzde 35 vergi kesintisini kabul etmiyoruz. Adaletsiz vergi uygulamasına karşı her ay sabit kalmak koşuluyla en fazla yüzde 15 vergi talebimizi yineliyoruz. Aile hekimliği çalışanları ve tüm sağlık çalışanları olarak 33 haftadır sürdürdüğümüz ‘Vergide Adalet İstiyoruz’ eylemlerimizi taleplerimiz karşılanana dek her çarşamba sürdüreceğiz. Gelirde ve vergide adalet sağlanması, toplumun sağlık hakkı ve sağlık çalışanlarının hakları için söz söylemeye mücadele etmeye kararlı olduğumuzu bir kez daha ilan ediyoruz” çağrısı yapıldı.

Sağlık çalışanları 32. haftada da ses yükseltti: Vergide Adalet! Haber

Sağlık çalışanları 32. haftada da ses yükseltti: Vergide Adalet!

Türk Tabipleri Birliği Aile Hekimliği Kolu (TTB AHEK) ile Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası’nın (SES) öncülük ettiği, illerde sağlık emek-meslek örgütlerinin de katıldığı ‘Sağlık Çalışanları Vergide Adalet İstiyor’ başlıklı eylemler, 32. haftasında devam etti. Hastaneler, aile sağlığı merkezleri ve vergi daireleri önlerinde yapılan basın açıklamalarında ‘Vergide Adalet’ çağrılı pankartlar ve dövizler taşındı. YÜKSEK VERGİ YÜKÜNÜ AZALTMAK YERİNE… İllerde okunan basın açıklaması şöyle: “32 haftadır vergide adalet talebimizi çalıştığımız sağlık merkezlerinde, sağlık müdürlükleri ve vergi daireleri önlerinde dile getiriyoruz. Buna karışlık hükümet çalışanlardan alınan yüksek vergi yükünü azaltmak yerine, topluma yeni ek vergiler getiremeye çalışıyor. Gelir dağılımı bozulurken vergide adaletsizlik büyüyor. Hükümet, Savunma Sanayi Destekleme Fonu adı altında dolaylı ek vergileri, çalışanların sırtına yüklemek istiyor. Kredi kartlarından tapu harçlarına, oyuncaklardan SGK beyannamelerine, tapu harçlarından iğne ipliğe kadar yeni ek vergilerle derin yoksulluk yaşayan halkın nefesini tamamen kesecek düzenlemeleri hayata geçirmeye çalışıyor.” ENDİŞE DUYUYORUZ Devamında, “Her hafta yüksek kârlarına rağmen vergi ödemeyen şirketler ilan ediliyor. Peki, soruyoruz: Vergi affı, muafiyeti, istisnası, hibesi gibi adlarla hiç vergi ödemeyen ya da küçük miktarlarda göstermelik vergi ödeyen, yüksek kârlı ve ayrıcalıklı şirketlerin hangileri olduğu bilinmiyor mu? Bu şirketleri yıllardır kim koruyor? Bu soruları yanıtlamayanların tercihinin, çalışanlar üzerinden toplanan doğrudan ve dolaylı vergilerle Hazine kasasını doldurmak olduğunu görüyoruz. Toplumun beşte biri toplam gelirin yüzde 48,7’sini alırken, beşte biri ancak yüzde 6,1’ini alabiliyor. Vergide ve gelirde adaletsizlik sonucunda halkın yaşadığı derin yoksullaşmanın toplumda şiddet, hukuksuzluk, çeteleşme ve çürümeye vardığını üzülerek görüyoruz, endişe duyuyoruz” denildi. EZİYET YÖNETMELİĞİ GERİ ÇEKİLMELİ Aile hekimliği eziyet yönetmeliğine izin vermeyeceklerini vurgulayan sağlık çalışanları, “Aile hekimliği çalışanları her ay olduğu gibi dün de aldıkları ücretlerinin yüksek vergi kesintileri nedeniyle bir önceki aya göre nasıl daha da azaldığını görmüş oldu. Sağlık Bakanlığı geçen hafta yeni ödeme yönetmelik taslağıyla aile hekimliği çalışanlarından büyük ücret kesintileri yapmayı, iş ve gelir güvencesini tamamen ortadan kaldırmayı, mesleki bağımsızlığı yok saymayı, performans baskısıyla birinci basamak koruyucu sağlık hizmetlerini zayıflatan programını basına sızdırınca çalışanların büyük tepkisiyle karşılaşmıştı. Aile hekimliği çalışanlarının iş ve gelir güvencesini tamamen ortadan kaldıran, ücretlerini azaltan, ücret ve özlük haklarını performansa/keyfiyete göre belirleyen, hak kaybı yaratan, birinci basamak koruyucu sağlık hizmetlerini zayıflatan, hem halka hem sağlık çalışanına eziyete dönüşecek ‘Eziyet Yönetmeliği’ geri çekilmelidir” bilgisini de paylaştı. TOPLUMCU BİR SAĞLIK PROGRAMI HAYATA GEÇİRİLMELİ Son olarak ise, “Emek-meslek örgütlerinin görüş ve önerilerinin dikkate alındığı, birinci basamak sağlık hizmetlerini güçlendirecek, koruyucu sağlık hizmetlerinin önemsendiği, sağlık çalışanlarının haklarının korunduğu, tamamen kamu kaynakları ve eliyle toplumcu bir sağlık programı hayata geçirilmelidir. Talebimizi 32. haftada tekrar hatırlatıyoruz: Yüzde 35 vergi kesintisini kabul etmiyoruz. Adaletsiz vergi uygulamasına karşı her ay sabit kalmak koşuluyla en fazla yüzde 15 vergi talebimizi yineliyoruz. Aile hekimliği çalışanları ve tüm sağlık çalışanları olarak 32 haftadır sürdürdüğümüz ‘Vergide Adalet İstiyoruz’ eylemlerimizi taleplerimiz karşılanana kadar her çarşamba sürdüreceğiz. Gelirde ve vergide adalet sağlanması, toplumun sağlık hakkı ve sağlık çalışanlarının hakları için söz söylemeye, mücadele etmeye kararlı olduğumuzu bir kez daha ilan ediyoruz” çağrısı yapıldı.

TUS adayları endişeli… Kontenjanlar azaltılıyor! Haber

TUS adayları endişeli… Kontenjanlar azaltılıyor!

Tıpta Uzmanlık Sınavı’na (TUS) giren bazı adayların, kontenjanların azaltılmasından dolayı endişe duyduğunu belirten Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi, yazılı bir açıklama yaparak değerlendirmede bulundu. Açıklamada, “Sağlık Bakanlığı tarafından 2024 yılı 2. Dönem TUS kontenjanlarını gösterir tablonun, toplam sayıda önceki döneme göre yaklaşık yüzde 20 oranında azaltılarak hazırlandığı, azalma oranının tüm branşlarda aynı olmadığı, branşlara göre daha az/daha fazla olacak şekilde değişiklik gösterdiği öğrenilmekle birlikte henüz kesin bir tablo haline gelmemiştir” denildi. ŞEFFAF VE DÜZENLİ BİR ŞEKİLDE DUYURULMALI Devamında, “Bilindiği gibi tıpta uzmanlık eğitimi, bir hekimin tıbbın bir alanında özel bilgi edinmesi, beceri ve tutum kazanmasını sağlayan lisansüstü eğitimdir. Tıpta uzmanlık eğitiminin ana hedefi, toplum sağlığını en yüksek düzeyde tutacak olan, belli standartlara sahip, nitelikli, yetkin ‘iyi hekim’ yetiştirmektir. Dolayısıyla uzmanlık öğrencisi sayısı eğitim kurumlarındaki yatak sayısı, günlük acil ve poliklinik sayısı gibi unsurlar ile birlikte teorik ve klinik/uygulamalı eğitim olanakları, eğitici sayıları, eğitim ve öğretimi nitelikli bir biçimde sürdürmeyi sağlayacak kurumsal altyapı olanakları ile orantılı şekilde ve mutlaka eğitimin niteliğinden taviz verilmeden belirlenmelidir. Kuşkusuz bu belirleme, toplum ve ülkenin ihtiyacı gözetilerek, istihdam gereksinimlerinin yanı sıra istihdam koşulları da dikkate alınarak insan kaynaklarının planlanmasından ve geliştirilmesinden sorumlu paydaşlar ve eğitim kurumlarına danışılarak insan gücü planlaması ile birlikte yapılmalı; şeffaf ve düzenli bir şekilde duyurulmalıdır” çağrısı yapıldı. ADAYLARIN MAĞDURİYETİNE YOL AÇMAYACAK… Son olarak ise, “Bu çerçevede eğitim kurumlarının üst kurumlar aracılığı ile Sağlık Bakanlığı’na bildirdikleri ve bu sınav dönemi için açılmasını istedikleri uzmanlık öğrencisi kontenjanlarının belirlenmesinde, tüm öznelerin sürece katılımı sağlanmalı ve Tıpta Uzmanlık Kurulu’nun görüşü de alınmalıdır. Bu yöntemle kontenjanların, adayların mağduriyetine yol açmayacak şekilde hızla belirlenerek yayımlanmasını bekliyoruz” mesajı verildi.

Hekimlerden miting desteği Haber

Hekimlerden miting desteği

Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi, 19 Ekim 2024 günü Ankara’da Aile Hekimliği Sözleşme ve Ödeme Yönetmeliğinde Yapılması Planlanan Değişikliğe karşı gerçekleştirilecek mitingi desteklediklerini açıkladı. TTB açıklamasında, “Toplumun sağlık hakkını, hekimlerin ve sağlık emekçilerinin özlük haklarını savunan tüm hak arama eylemlerini destekliyoruz” mesajını verdi. MİTİNGİ DESTEKLİYORUZ Açıklamanın devamında, “Türk Tabipleri Birliği olarak yıllardır toplumun sağlık hakkı ile hekimlerin ve sağlık emekçilerinin özlük hakları için mücadele yürütüyoruz. Bu bağlamda 19 Ekim 2024 günü Ankara’da Aile Hekimliği Sözleşme ve Ödeme Yönetmeliğinde Yapılması Planlanan Değişikliğe Karşı gerçekleştirilecek mitingi destekliyoruz. İktidarın uyguladığı politikalar sonucunda ekonomik krizin her geçen gün ağırlaşan yükünü, tüm emekçiler gibi hekimler ve sağlık emekçileri de derinden hissetmektedir. Bir tüketim nesnesine dönüştürülen, değersizleştirilen hekimler ve sağlık emekçileri hep birlikte bu gidişata dur demek zorundadır. Bu uzun soluklu mücadelenin başarıya ulaşması için güçlü hekim buluşmaları düzenlemenin, talepleri ortaklaştırmanın, sağlık emek-meslek örgütleri arasındaki birliği ve dayanışmayı güçlendirmenin büyük önem taşıdığı açıktır. Demokratik bir ülke, emeğimizin hakkı ve toplumun sağlık hakkı için birleşik mücadeleye ihtiyaç olduğunun bilinciyle, tüm hak arama eylemlerini desteklediğimizi bir kez daha vurguluyoruz” mesajı verildi.

Türk Tabipleri Birliği’nden çevrimiçi panel Haber

Türk Tabipleri Birliği’nden çevrimiçi panel

Türk Tabipleri Birliği (TTB) ve Türkiye Psikiyatri Derneği (TPD) tarafından düzenlenen ‘Dünya Ruh Sağlığı Günü: Sağlık Ortamında Ruh Sağlığı, Sorunlar ve Çözüm Önerileri’ paneli, çevrimiçi olarak yapıldı. Panel, TTB’nin sosyal medya kanallarından canlı yayımlandı. Panelin ilk açılış konuşmasını TTB Merkez Konseyi Başkanı Dr. Alpay Azap yaptı. Son zamanlarda ağırlaşan çalışma koşullarına bağlı olarak hekimlerin ruh sağlığındaki bozulmaların ve intiharların arttığını söyleyen Azap, TTB ve TPD olarak bu konuda ortak bir görev gücü oluşturduklarını, hem stres yönetimi hem de çalışma koşullarının iyileştirilmesi üzerine görüşler oluşturarak çalışmalar yürütmeyi amaçladıklarını ifade etti. YAPILMASI GEREKEN ÇOK ŞEY VAR Bir diğer açılış konuşmasını yapan TPD Merkez Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Ejder Akgün Yıldırım da bu yılki Dünya Ruh Sağlığı Günü’nün ana temasının işyerlerinde ruh sağlığı olduğunu ve bu bağlamda hekimlerin ruh sağlığını ele almak üzere bu etkinliğin yapıldığını aktardı. Son zamanlarda artan şiddet olaylarında ruh sağlığının ve ruhsal hastalığı olan insanların hedef haline getirilmesini eleştiren Akgün Yıldırım, “Evet, yapılması gereken çok şey var ama çözümü olumsuzlukların ve zorbalıkların sonucunda ortaya çıkmış acılar nedeniyle ruhsal zorluk yaşayan insanların hedef gösterilmesi olmamalıdır” dedi. MOBBİNG SADECE İŞ ORTAMININ BİR ÖZELLİĞİ DEĞİL… Kolaylaştırıcılığını Dr. Serap Erdoğan Taycan ve Dr. Burhanettin Kaya’nın yaptığı panelde ilk sözü Ankara Tabip Odası Yönetim Kurulu üyesi Dr. Togay Yılmaz aldı. ‘Sağlık Sisteminde Mobbing ve Zorlayıcı Çalışma Koşulları’ başlıklı bir sunum yapan Yılmaz, mobbingin sadece iş ortamının bir özelliği değil, Sağlıkta Dönüşüm Programı ile şekillenen neoliberal politikanın da yıkıcı bir unsuru olduğunu ifade etti. Mobbingin hem güncel hem de travmatik etkileri nedeniyle uzun vadede ruh sağlığı alanındaki etkisinden söz eden Yılmaz; bireysel ve kurumsal olarak yapılabilecekleri sıraladı. ÇALIŞMA KOŞULLARI DÜZENLENMELİ TPD Merkez Yönetim Kurulu üyesi Dr. Gülin Özdamar Ünal, ‘Hekimlerde Tükenmişlik ve Depresyon’ başlıklı bir sunum yaptı. Son yıllarda artış eğiliminde olan tükenmişliğin tanımını, köklerini, ölçümünü, nedenlerini, yol açtığı fiziksel ve ruhsal hastalıkları ve yaygınlığını ayrıntılı bir biçimde aktaran Özdamar Ünal, daha sonra hekimlerde depresyonun fiziksel, ruhsal, davranışsal etkilerini dile getirdi. Hekimlerde intihar oranlarının yüksekliğine, kadın hekimlerde risk oranının fazla olmasına ve nedenlere değinen Özdamar Ünal, “Hekimlerin ruh sağlığını korumak için çalışma koşulları düzenlenmeli, ruhsal destek almalarının önündeki engeller giderilmelidir” diyerek sunumunu tamamladı. SAĞLIKTA DÖNÜŞÜM PROGRAMI’NIN YIKICI ETKİLERİNDEN BİRİ… TTB Merkez Konseyi üyesi Dr. Murat Erkan, ‘Sağlık Çalışanlarının Hak Mücadelesi: Özlük Hakları ve İyileştirme Adımları’ başlıklı sunumunda hekimlerin Cemiyet-i Tıbbiye-i Şahane’den Bölge Etibba Odaları’na ve oradan da TTB’ye uzanan özlük hakları mücadelesinin tarihsel izleğini sundu. TTB’nin özellikle 60’lı yılların ortalarından itibaren dünyada ve Türkiye’deki gelişmelere de bağlı olarak toplumsal sorunlarla da ilgilendiğini, demokratik talepleri mücadele başlıkları haline getirdiğini, Beyaz Eylemler gibi yeni mücadele formları geliştirdiğini ifade eden Erkan, “Demokratik hakların alınmadığı bir ortamda mesleki hakların da alınamayacağı düşünüldüğünde, bu siyasallaşma eğiliminin doğru bir tavır olduğunu söylemek mümkün” dedi. 1980’den sonraki neoliberalleşme sürecinin ve Sağlıkta Dönüşüm Programı’nın yıkıcı etkilerinden birinin de hekimlerin ruh sağlığında yaşandığını vurgulayan Erkan, TTB’nin hekimlerin ruh sağlığına ilişkin doğrudan yaklaşımlarının yanı sıra yürütülen mücadelelerin de anlamlı olduğunun altını çizdi. SAĞLIK ÇALIŞANLARI CİDDİ RUHSAL HASTALIK ALTINDA Britanya Psikiyatri Birliği İşyeri Psikiyatrisi Grubu Yönetim Kurulu üyesi Dr. Muzaffer Kaşer ise, ‘Hekimlerin Ruh Sağlığına Erişim Hakkı ve Çözüm Önerileri’ başlıklı bir sunum yaptı. Sağlık çalışanlarını ruh sağlığının nedenlerinden ve ortaya çıkış süreçlerinden söz eden Kaşer; buna karşı uluslararası alanda çalışma saatlerini düzenleyen, dayanışma ortamlarını sağlayan, farkındalık eğitimleri veren, olumsuzluklara karşı destek sistemleri kuran birinci, ikinci ve üçüncü basamak girişimleri aktardı. Sağlık çalışanlarının ciddi ruhsal hastalık altında dahi çalışmaya devam etmesinin risklerine de dikkat çeken Kaşer, travma öykülerinden örnekler verdi. Panel, soru-yanıt bölümüyle birlikte son buldu.

14 Mart Tıp Haftası’na doğru giderken… Hekimlerin 14 acil talebi! Haber

14 Mart Tıp Haftası’na doğru giderken… Hekimlerin 14 acil talebi!

Türk Tabipleri Birliği (TTB) ve tabip odaları, düzenledikleri basın toplantısı ile 14 Mart Tıp Haftası’na giderken ‘Hekimlerin 14 Acil Talebi’ni açıkladı, 16 Mart 2024 günü İstanbul’da yapılacak Büyük Hekim Yürüyüşü’ne çağrıda bulundu. “14 Mart’a giderken 14 talebimizle yeniden hatırlatıyoruz” denilen basın açıklamasında, “TTB’nin sağlıkta şiddet yasa teklifi, şiddetsiz, güvenli çalışma ortamları için mekânsal önlem önerileri kabul edilmelidir. Güvenli çalışma ortamlarının sağlanması idarecilerin sorumluluğundadır. Şiddet olaylarında idarecilerin sorumluluğu öncelikli olarak dikkate alınmalıdır” ifadeleri kullanıldı. HEKİMLERDE EK GÖSTERGE ÜST SINIRI 7600’E YÜKSELTİLMELİ Açıklamanın devamında, “Hekimlerin/sağlık emekçilerinin dinlenme koşulları, sağlık hizmetinde hataya sevk etmeyecek şekilde yeniden düzenlenmelidir. Doktor dinlenme odaları, emzirme odaları, kreş her sağlık kurumunda yeterli sayıda sağlanmalıdır. Nöbet ertesi izin, idarecilerin insafına bırakılmamalıdır. Pandemilerde, pandemiye yol açan hastalık, sağlık emekçileri için illiyet bağı aranmadan meslek hastalığı kabul edilmelidir. Sağlık emekçileri için fiili hizmet süresi zammı 120 gün olmalıdır. Hekimlerde ek gösterge üst sınırı 7600’e yükseltilmelidir. Tüm sağlık emekçilerine hakları olan, hiçbir koşuldan negatif etkilenmeyen, emekliliğe yansıyan, gerçek enflasyona uygun, insanca yaşayabilecekleri tek kalem maaş verilmelidir. Emekli sandığı, SSK, Bağ-Kur emekli aylıkları arasındaki uçurum giderilmeli, tüm emekli hekim aylıkları yoksulluk sınırının üzerine çıkarılmalı, tüm hekimler emeklerinin hakkı ölçüsünde emekli ikramiyesi alabilmelidir” sözlerine dikkat çekildi. PARASIZ BİR SAĞLIK SİSTEMİ İNŞA EDİLMELİ Son olarak ise “Vergide adalet istiyoruz! Vergi dilimi üst sınırı yüzde 15 olmalıdır. Muayene süreleri, bilimsel ve nitelikli sağlık hizmeti gözetilerek düzenlenmelidir. Acil servislerde yeşil alan kaldırılmalı, poliklinik hizmeti verilmemelidir. Sağlık ortamına dair düzenlemeler, TTB ve ilgili sağlık emek-meslek örgütlerinin görüşleriyle yapılmalıdır. Atamalar bilimsel ölçütlere ve liyakate dayalı olmalıdır. Tıp fakültesi ve tıpta uzmanlık eğitimi kontenjanları, eğitimin niteliği gözetilerek azaltılmalıdır. Koruyucu sağlık sisteminin öncelendiği, güçlü ve bölge tabanlı birinci basamak, basamaklandırılmış ve parasız bir sağlık sistemi inşa edilmelidir” çağrısı yapıldı.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.