[tag] Haberleri |İlkses Gazetesi - Son Dakika [tag] Haberleri

#üroloji

üroloji haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, üroloji haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Böbrek sağlığı için 2-3 litre su için Haber

Böbrek sağlığı için 2-3 litre su için

Üroloji Uzmanı Op. Dr. Münir Ali Bilgehan, özellikle yazın sıcak havalarda vücudun su dengesini korumanın, tüm metabolizmanın yanı sıra böbreklerin düzgün çalışması için de kritik bir rol oynadığını dile getirdi. Böbreklerin vücudun atık maddelerden arındırılmasında ve su-elektrolit dengesinin korunmasında kilit rol oynadığını belirten Dr. Bilgehan, “Her biri yaklaşık bir yumruk büyüklüğünde olan böbrekler, kanı süzerek atık ürünleri ve fazla sıvıyı idrar yoluyla dışarı atar. Aynı zamanda, kan basıncının düzenlenmesi, kırmızı kan hücrelerinin üretimi ve kemik sağlığının korunması gibi hayati işlevleri vardır. Böbrekler, vücudun asit-baz dengesini koruyarak, pH seviyesini düzenler. Ayrıca, elektrolit dengesini sağlar; sodyum, potasyum, kalsiyum gibi minerallerin seviyesini ayarlar. Bu minerallerin dengesi, sinir iletimi, kas fonksiyonları ve kalp ritmi gibi pek çok hayati süreç için kritiktir. Böbrekler işlevini düzgün bir şekilde yerine getirememesi böbrek yetmezliğine uzanan, sonrasında da diyaliz veya böbrek nakli gibi ciddi sonuçları olan sorunlara yol açabilir” şeklinde konuştu. “Bulantı, baş ağrısı ve kramplara yol açabilir” Sıcaklık artışı ve terleme yoluyla yazın daha fazla su kaybedildiğini ve bunun da böbrek taşı oluşumu riskini artıran önemli bir faktör olduğunu belirten Dr. Bilgehan, “Yetersiz su tüketimi, idrarın yoğunlaşmasına ve minerallerin kristalleşerek böbrek taşlarına dönüşmesine neden olabilir. Bunun yanı sıra vücudun toksinlerden arındırılması sürecini de olumsuz etkiler. Ayrıca, sıcak havalarda yapılan yoğun fiziksel aktiviteler de su kaybını artırarak böbrek fonksiyonlarını zorlayabilir. Yetersiz sıvı alımı ‘hiponatremi' yani düşük sodyum seviyesi gibi elektrolit dengesizliklerine, bu da bulantı, baş ağrısı ve kas krampları gibi belirtilerle kendini gösterip ciddi vakalara yol açabilir” ifadelerini kullandı. “Günde en az 2-3 litre su için” Böbrek sağlığı için yaz aylarında alkol ve kafein tüketimini azaltmanın önemine işaret eden Dr. Bilgehan, konuşmasının devamında şunları söyledi: “Bu maddeler, idrar söktürücü etkileri nedeniyle vücudun su kaybını artırıp susuz kalma riskini yükseltebilir. Bu nedenle, alkol ve kafein yerine bol su içmek gerekir. Günlük su ihtiyacımız yaş, cinsiyet, fiziksel aktivite düzeyi ve çevresel şartlara bağlı olarak değişse de yetişkin bir birey günde en az 2-3 litre su içmelidir. Yeterli su alımı böbreklerin kanı etkili bir şekilde filtreleyip atık maddeleri idrar yoluyla atmasını sağlar. Su, aynı zamanda idrar yollarının temizlenmesi ve enfeksiyon riskinin azalmasına, idrarın seyreltilmesi ve böbrek taşı oluşumunu önlemeye yardımcı olur.” “Çalışırken su molaları verin” Su tüketimini teşvik etmek nedeniyle birkaç ipucu da veren Dr. Bilgehan, “Su içmeyi unutmamak için yanınızda sürekli bir su şişesi bulundurun. Telefonunuzda su içmeyi hatırlatan uygulamalar kullanarak su tüketiminizi takip edin. Su dışında, doğal maden suyu, bitki çayları ve taze meyve suları gibi sağlıklı sıvı alternatifleri tüketin. Günlük rutininizde su içmeyi bir alışkanlık haline getirin. Örneğin, her sabah kalktığınızda ve gece yatmadan önce bir bardak su için. Her yemekten önce bir bardak su içmek hem su alımını arttırır, hem de tokluk hissi vererek daha az yemek yemeyi sağlar. Ofia ortamında çalışanlara da belirli aralıklarla su molaları vererek su içmelerini tavsiye ediyorum. Yeterli su alımı böbreklerin işlevlerini düzgün bir şekilde yerine getirmesine yardımcı olurken, susuz kalma ve böbrek taşı oluşumu gibi risklerin önüne geçer. Düzenli su tüketimi sadece yaz aylarında değil, yılın her döneminde gereklidir” diye konuştu.

Üroloji uzmanından uyarı: Prostat zamanında tedavi edilmezse ölümle sonuçlanıyor Haber

Üroloji uzmanından uyarı: Prostat zamanında tedavi edilmezse ölümle sonuçlanıyor

Üroloji Uzmanı Dr. İsrafil Ağaoğlu, prostat kanserinin vücutta sinsi bir şekilde ilerleyen bir hastalık olduğunu belirtti. Normalde 45-50 yaşından sonra erkeklerde büyümeye başlayan bir organ olan prostatın, bazen kanser olmayan normal dokularla (adenom) büyüdüğünü, bazen ise nadir de olsa kanserleştiğini ifade etti. "Yüzde 5 veya yüzde 10 oranında kanser olarak büyüyebilir ve bu durum hayatı tehdit edebilir" diyen Dr. Ağaoğlu, her erkeğin 45-50 yaşından sonra düzenli olarak üroloji doktoruna muayene olması gerektiğini vurguladı. Basit bir elle muayene ve kan tahlili ile bu durumun tespit edilebileceğini belirten Dr. Ağaoğlu, şüphelenildiğinde prostattan parça alınarak tanının konulabileceğini ve gerekli tedavinin yapılabileceğini dile getirdi. Prostat kanserinin ilaç tedavisi veya ameliyat ile tedavi edilebileceğini, son zamanlarda teknolojinin gelişmesiyle artık bu ameliyatların robotlarla yapılabildiğini ifade etti. Dr. Ağaoğlu, prostat kanseri ameliyatlarını artık Mardin gibi ileri teknolojiye sahip merkezlerde gerçekleştirebildiklerini, birkaç gün önce daha ağır vakalarda başarılı operasyonlar gerçekleştirdiklerini ve hastaların kısa sürede taburcu edildiğini belirtti. Erken tedavi edilmediğinde hastalığın ölümle sonuçlanabileceğine dikkat çeken Dr. Ağaoğlu, "Prostat kanseri çok ciddi bir kanser türüdür. Zamanında tedavi edilmez, tespit edilmez veya göz ardı edilirse, akciğer, beyin ve kemiklere sıçrayabilen bir kanserdir. En kötü durumda ölümcül bir sonuca yol açabilir" şeklinde konuştu.

Bu bitkiler prostat büyümesini önlüyor Haber

Bu bitkiler prostat büyümesini önlüyor

Üroloji Uzmanı Opr. Dr. Mustafa Çağlar, Prostat Kanseri Farkındalık Günü dolayısıyla prostat büyümesini önleyici bitkiler hakkında bilgilendirmelerde bulundu. Domatesin etken maddesi olan likopenin, prostat sağlığını destekleyici özelliklere sahip olduğunu söyleyen Opr. Dr. Mustafa Çağlar, “Likopen bakımından oldukça zengin olan domates bu sayede prostat sağlığını korumakta ve kanser oluşumu riskini azaltmaya yardımcı olmaktadır. Buna göre, domates salçası, domates sosu ve doğal ketçap gibi, domates kaynaklı besinlerin, likopen içeriklerinden dolayı prostat büyümesine karşı koruyucu etkileri olduğu farklı çalışmalarda gösterilmiştir” dedi. “Nar oldukça faydalıdır” Nar tüketimimin prostat sağlığına faydasına değinen Opr. Dr. Çağlar, “Nar, antioksidan ve ellagitannin adı verilen bitkisel besinler bakımından zengindir. Prostat sağlığı üzerine yararlı etkilere sahiptir. Yapılan çalışmalar nar özlerinin prostata neden olan hücrelerinin çoğalmasını yavaşlattığını, prostat büyümesi ve prostat kanserini önlemede yardımcı olduğu kanıtlanmıştır” diye konuştu. “Yeşil çay tüketilebilir” Tam 5500 yıldır antioksidan kaynağı olarak tüketilen yeşil çayın, vücuttaki toksin ve zararlı maddelerin atılımını hızlandırdığını dile getiren Mustafa Çağlar, “Prostat hastalığı tanısı koyulan erkekler, düzenli olarak günde 2 bardak yeşil çay tükettikleri takdirde hem prostat hastalığının etkileri anlamlı oranda azalır hem de rahat idrar yapmaları kolaylaşır. Yeşil çayın erkeklerde prostat büyümesi ve prostat kanseri gelişiminin engellenmesinde yararlı olduğunu gösteren çalışmalar mevcuttur” şeklinde konuştu. BU HABER DE İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR: Alzheimer'a karşı öneriler

Üroloji nedir? Haber

Üroloji nedir?

Kadın ile erkeğin idrar yollarının ve erkek üreme organının incelendiği bilim dalı olan üroloji; mesane, üretra, böbrekler, idrar kanalları, testisler, penis, skrotum ve prostat bezi gibi boşaltım ve üreme organlarına ait teşhis ve tedavileri kapsamakta olan bir bölümdür. Kadın vücudunda ve erkek vücudunda böbreklerden başlayarak mesane çıkışına kadar olan sistem aynı olduğundan, kadın ve erkeğin boşaltım sistemi ile ilgili çeşitli rahatsızlıklarının tedavisi için üroloji bölümünden yardım alınmaktadır. ÜROLOJİ ERKEKLERDE HANGİ HASTALIKLARA BAKAR? Üroloji bölümünün erkeklerde baktığı hastalıklardan bazıları aşağıda listelenmektedir; İdrar yolu enfeksiyonları Kronik böbrek hastalığı Kısırlık Genital siğiller Testis tümörleri İdrar yollarında tespit edilen tümör Prostat kanseri Böbrek taşı İdrar kaçırma ve mesane kontrol bozuklukları İdrar yollarında oluşan darlık Prostat hastalıkları İdrar yollarında oluşan taş Böbrekte ve diğer boşaltım organlarında oluşmuş olan kist veya tümör ÜROLOJİ KADINLARDA HANGİ HASTALIKLARA BAKAR? Üroloji bölümünün kadınlarda baktığı hastalıklardan bazıları aşağıda listelenmektedir; İdrar yolu enfeksiyonları Böbrek taşı Böbrek ve diğer boşaltım organlarında oluşan kist veya tümör İdrar kaçırma ve mesane kontrol bozuklukları Kronik böbrek hastalıkları İdrar yollarında oluşan taş İdrar yollarında oluşan darlık İdrar yollarında oluşan tümör Genital siğiller ÜROLOJİ BÖLÜMÜ ÇOCUKLARDA HANGİ HASTALIKLARA BAKAR? Üroloji bölümünün çocuklarda baktığı hastalıklardan bazıları aşağıda listelenmektedir; İdrar kaçırma İdrar yolu ile ilgili yapısal problemler nedeniyle meydana gelen tıkanıklıklar İnmemiş testis varlığı Sünnet derisinde meydana gelen şişlik veya kızarıklık Penis hastalıkları ÜROLOJİNİN ALT BİLİM DALLARI Pediatrik üroloji Kız ve erkek çocukların boşaltım sistemi ve genital sistemleri ile ilgilenen ürolojinin alt bilim dalıdır. Kadın üroloji Kadın hastalıkları bölümü ile birlikte çalışma yürüten kadın üroloji bölümü, kadınların boşaltım sistemleri ile ilgilenen ürolojinin alt bilim dalıdır. Androloji Kadın ve erkeklerin cinsel sağlıkları ve cinsel yolla bulaşan hastalıklar ile ilgilenen ürolojinin alt bilim dalıdır. Üroonkoloji Kadın ve erkeklerin idrar yolları ve erkeklerin üreme yollarında meydana gelen kanser tanısı ile ilgilenen ürolojinin alt bilim dalıdır. Endoüroloji ve taş hastalıkları Böbreklerde ve idrar yolunda meydana gelen taş oluşumunun tetkik ve tedavisi ile ilgilenen ürolojinin alt bilim dalıdır. BU İÇERİK DE İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR: Kolonoskopi nedir? Nasıl yapılır?

Üroloji uzmanı: Robotik cerrahi altın standart Haber

Üroloji uzmanı: Robotik cerrahi altın standart

Prostat kanserinin dünya çapında yaklaşık 1.4 milyon yeni vaka ile erkekler arasında en sık görülen ikinci kanser olduğunu kaydeden Üroloji Uzmanı Prof. Dr. Eyüp Veli Küçük, “ Her yıl 375 bin ölümle kanserden ölümlerinin beşinci nedeni. Dünya ülkelerinin yarısından fazlasında en sık teşhis edilen kanser. En yüksek görülme oranları Kuzey ve Batı Avrupa, Karayipler, Avustralya/Yeni Zelanda, Kuzey Amerika ve Güney Afrika. En düşük görülme oranları ise Asya ve Kuzey Afrika. Teşhise dair uygulamadaki, özellikle de PSA taramasındaki uluslararası farklılıklar, dünyadaki prostat kanseri görülme sıklığı farklılıklarının en büyük sebebi. Tanı alan hastaların yüzde 75’i 65 yaş ve üzerinde. Prostat kanseri görülme sıklığı yaş ile birlikte artıyor” dedi. PROSTAT KANSERİ TÜRKİYE’DE EN SIK GÖRÜLEN DÖRDÜNCÜ KANSER Türkiye’de prostat kanserinin dördüncü en sık görülen kanser olduğunu belirten Ümraniye Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Üroloji Uzmanı Prof. Dr. Eyüp Veli Küçük, ‘‘Erkeklerde en sık görülen ikinci kanserdir. Ülkemizde son verilerde prostat kanser görülme sıklığı yüz binde 42, mortalitesi yaklaşık yüzde 11” olduğunu ifade etti. Prof. Dr. Eyüp Veli Küçük, ‘‘Prostat kanseri günümüzde lokal(erken) evredeyken tanı alma oranı yüksek bir kanser. PSA’nın kullanılmaya başlanması ile prostat kanserinde tanı koyma oranlarında hızlı bir artış gerçekleşmiştir. Bunun yanı sıra günümüzde yeni görüntüleme yöntemleri ile prostat kanseri tanısı için yol gösterici veriler elde edilebilmektedir. Günümüzde erken tanı konusunda PSA, görüntüleme yöntemleri ve yapılacak muayene ile önemli yol kat edildi. Özellikle prostata yönelik Multiparametrik MR, MR füzyon biyopsi gibi yeni tanı yöntemleri de erken evrede hastalığın tanınmasını ve tedavinin başarılı bir şekilde gerçekleştirilmesini sağlamaktadır” dedi. Türkiye’nin Robotik Cerrahideki başarısı Prostat kanseri ameliyatlarında robotik teknolojinin gelişimi ile fonksiyonel sonuçlarda ciddi bir iyileşme olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Eyüp Veli Küçük, ‘‘2000’li yıllarla robotik cerrahi sistemin prostat kanseri cerrahi tedavisinde özellikle kullanılmaya başlandı ve cerrahinin fonksiyonel başarısında ciddi artış sağlandı. Robotik cerrahi ile prostat kanseri ameliyatları Türkiye’de ve dünyada uzun zamandır yapılıyor. Gelişmiş ülkelerde robot yardımlı prostat kanseri ameliyatı yapılma oranı yüzde 90’ın üzerinde. Artık bu ameliyatlarda altın standart olduğunu söyleyebiliriz. Türkiye’de çoğunluğu prostat kanseri olmak üzere şuana kadar 50 bin robotik cerrahi ameliyatı yapıldı. Ümraniye Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde de robotik cerrahi uzun zamandır kullanılmakta. Benim yaptığım ameliyat sayısı ise bin 500’ü buldu. Prostat kanseri ameliyatlarında robotik teknolojinin gelişimi ile fonksiyonel sonuçlarda ciddi bir iyileşme oluştu. Ameliyat sonrası hastanede kalış süreleri azaldı ve operasyon sırasında kan kaybı ciddi oranda azaldı. Robotik prostat ameliyatları konusunda da ülkemiz dünya ülkeleri ile benzer başarı oranlarına sahiptir. Robotik cerrahi sistemleri ülkemizde yaygınlaştıkça da robotik cerrahi ile prostat ameliyatı oranları daha da artacaktır” şeklinde konuştu. Prostat kanseri ameliyatlarında robotik cerrahinin hastalara büyük bir konfor sağladığını kaydeden Küçük, “Bu cerrahinin etkilerini ameliyat sırasında ve ameliyat sonrasında görmek mümkün. Cerrahi sırasında hastaların kan kaybı oranları azaldı. Cerrahi sırasında robotik teknoloji ile prostatın olduğu alanda daha iyi bir görüşe sahip oluyoruz ve en ince anatomik yapıları da değerlendirerek yüksek hareket kabiliyeti ile operasyonu gerçekleştiriyoruz. Tüm bunlar fonksiyonel olarak daha iyi sonuçlar almamıza yardımcı oluyor. Ayrıca operasyon süresi deneyimli ellerde çok daha kısa oluyor. Operasyon sonrasında açık cerrahiye göre hastaların ciltlerinde küçük kesiler ile prostat çıkarılabildiği için de iyileşme dönemi daha kolay geçirilebiliyor. Hastaların ameliyat sonrasında hastaneden taburculuğu 2 ya da 3 gün gibi kısa sürelerde oluyor. Ameliyat sonrası takiplerde ise robotik cerrahi ile prostat ameliyatı geçirmiş hastaların idrar tutma/boşaltma ve cinsel fonksiyonlar ile ilgili sonuçları da memnuniyet verici ve yüz güldürücü oluyor” açıklamasında bulundu. BU İÇERİK DE DİKKATİNİZİ ÇEKEBİLİR: Prostat kanserine karşı yılda bir kez kan testi uyarısı

50 yaşını geçen erkekler dikkat! Haber

50 yaşını geçen erkekler dikkat!

Türkiye’de görülen kanserlerin yaklaşık yüzde 13’ünü prostat kanserinin oluşturduğunu belirten Üroloji Uzmanı Prof. Dr. Bülent Oktay, ölümlerin ise yüzde 5’ini oluşturduğunu söyledi. Prostatın üremeye yardımcı bir organ olduğunu ifade eden Üroloji Uzmanı Prof. Dr. Bülent Oktay, “Genç yaşlarda üremeye yardımcı olurken, belli bir yaştan sonra prostatta hem büyüme hem de bazı hücrelerde tür değişiklikleri olmaya başlar. Prostat kanseri çoğunlukla 50 yaşın üzerinde görülür. Erkeklerde akciğer kanserinden sonra en sık görülen ikinci kanser türüdür. Kanser ölümlerinin de yüzde 5’ini oluşturur. Türkiye’de görülen kanserlerin yaklaşık yüzde 13’ü prostat kanseridir. Prostat kanseri erken evrede teşhis edildiği takdirde hayat kurtarıcı tedavilere sahiptir. Hasta, erken teşhis edildiğinde genelde prostat kanserinden hayatını kaybetmez. Erken teşhis için elimizde diğer kanserlerde olmayan önemli bir teşhis yöntemi vardır. Prostat spesifik antijen, yani kısaca PSA dediğimiz bir kan testi. Bu nedenle 50 yaşının üzerinde olan her erkeğin PSA kan testini rutin olarak yılda bir kez yaptırmasında fayda vardır” dedi. "Risk faktörü varsa daha erken yaşta yaptırmalı" Erken teşhisin hayat kurtardığını belirten Oktay, “Kilolu olanların ve ailesinde birden çok prostat kanseri görülen kişilerin prostat kanserine yakalanma ihtimali daha yüksektir. Dolayısıyla risk faktörlerine sahip kişilerin daha erken yaşlarda PSA kan testini yaptırmaları gerekir. PSA kan testinde anormallik tespit edildiğinde, günümüzde yine multiparametrik prostat MR’ı ve burada da lezyon görülürse, özel bir ultrasonografiyle hedefe yönelik prostat biyopsisi ile biyopsi yapılması şarttır. Biyopside teşhis edildiğinde tedavi yöntemine geçilir. Yayılmamış, organa sınırlı prostat kanserinde günümüzün en etkin tedavisi robot yardımlı laparoskopik radikal prostatektomi ameliyatıdır. Kanser tedavisinde çok büyük katkı sağlamamasına rağmen bu yöntemle idrar kaçırma ve erkeğin cinsel fonksiyonlarının geri dönüşünde diğer ameliyat yöntemlerine göre daha iyi sonuçlar alınmaktadır” ifadelerini kullandı. BU HABER DE İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR: Alzaymır’da erken tanı önemli

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.