[tag] Haberleri |İlkses Gazetesi - Son Dakika [tag] Haberleri

#Uyku problemi

Uyku problemi haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Uyku problemi haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Uyku problemlerinden biri: İnsomnia Haber

Uyku problemlerinden biri: İnsomnia

Düzenli olarak yeterli uyku alamama veya uyandıktan sonra tekrar uyuyamama durumunun insomnia olarak adlandırıldığını belirten uzmanlar, bu uyku sorununun çok yaygın görüldüğüne dikkat çekiyor. Birçok faktörün insomnia gelişimine katkıda bulunabileceğinin altını çizen Uzman Klinik Psikolog Solin Çekin, hem fizyolojik hem de ruhsal faktörlerin bir kombinasyonu olarak ortaya çıkabildiğini vurguluyor. İnsomnianın uzun süreli etkilerinin, genel psikolojik sağlık olumsuz bir etkiye sahip olabileceğini ifade eden çekin, korunmak için uyku hijyenine özel gösterilmesini, günlük işlevselliği ve yaşam kalitesini olumsuz etkilemeye başladığı durumlarda bir uzmana başvurulmasını öneriyor. İNSOMNİA BİR DÖNGÜ ŞEKLİNDE İLERLEYEBİLİR Uyku, fiziksel ve zihinsel sağlığımız için hayati öneme sahip olan bir süreç. Ancak, modern yaşamın getirdiği stres, baskı ve diğer faktörler nedeniyle birçok insan uyku sorunlarıyla karşı karşıya kalıyor. Uyku sorunlarının en yaygın olanının insomnia olarak bilinen uykusuzluk olduğunu belirten Uzman Klinik Psikolog Solin Çekin, “İnsomnia, düzenli olarak yeterli uyku alamama veya uyandıktan sonra tekrar uyuyamama durumudur. İnsomnia, uyku kalitesini, süresini ve uyku sürecini etkileyerek kişinin dinlenmemiş hissetmesine, gündüz yorgunluğuna ve işlevsellikte azalmaya yol açabilir.” dedi. İnsomnianın, bir döngü şeklinde ilerleyebileceğine dikkat çeken Çekin, “Uyku sorunlarına bağlı olarak kişi endişelenmeye başlar ve uyku ile ilgili kaygılar geliştirir. Bu kaygılar uykuya dalma sürecinde stres ve gerginlik yaratır. Uykusuzluk devam ettikçe, kişi uykusuzlukla daha fazla ilgilenmeye ve düşünmeye başlar. Bu da kaygıyı artırır ve uyku sorunlarını daha da şiddetlendirir. Bu döngü, insomnianın sürmesine ve kronikleşmesine yol açabilir.” uyarısında bulundu. UYKU ALIŞKANLIKLARININ TAKİBİ İÇİN GÜNLÜK TUTULABİLİR İnsomnianın teşhisinin genellikle belirtilerin ve uyku düzeninin değerlendirilmesiyle yapıldığını ifade eden Çekin, “Bir hekim kontrolünde uyku sorunlarınızla ilgili detaylı bir görüşme yapılabilir. Hekim, uyku alışkanlıklarınız, uyku düzeniniz, uykuya dalma ve uykuda kalma süreçleri hakkında bilgi alır. Ayrıca, uyandıktan sonra uyuma zorluğu, geceleri sık sık uyanma gibi belirtiler hakkında da bilgi istenebilir.” dedi. Uyku alışkanlıkları ve sorunlarının takip edilebilmesi için uyku günlüğü tutmanın faydalı olabileceğine değinen Çekin şöyle devam etti: “Uykuya dalma süresi, uykuda kalma süresi, uyanma zamanları, uyandığınızda hissettikleriniz gibi bilgileri günlük olarak kaydetmek, uyku düzeninizin ve kalitenizin değerlendirilmesine yardımcı olabilir. Bazı kurumlarda Epworth Uykululuk Ölçeği, gündüz uykululuk düzeyinizi değerlendirmek için kullanılır. Ölçekteki sorular, günlük aktiviteler sırasında uyuma eğilimi hakkında bilgi sağlar ve uyku sorunlarının neden olduğu gündüz yorgunluğunu değerlendirmeye yardımcı olur. Diğer bir alternatif olarak ise Laboratuvar Uyku Testleri insomnia teşhisinde nadiren kullanılan bir yöntem olmasına rağmen, bazı durumlarda laboratuvar ortamında uyku testleri yapılabilir. Bu testler, uyku sırasında beynin elektriksel aktivitesini göz hareketlerini ve kas aktivitesini kaydederek uyku kalitesini ve olası uyku bozukluklarını değerlendirmeye yardımcı olabilir.” ZİHNİ MEŞGUL EDEN DÜŞÜNCELER İNSOMNİAYA KATKI SAĞLAYABİLİR Birçok faktörün insomnia gelişimine katkıda bulunabileceğinin altını çizen Uzman Klinik Psikolog Solin Çekin, “Günlük yaşamda karşılaşılan stres ve kaygı, uykunun kalitesini etkileyebilir ve uyku sorunlarına neden olabilir. Zihin sürekli olarak dönüp duran düşüncelerle meşgul olabilir ve rahatlama sağlamak zorlaşabilir. Aynı şekilde depresyon da uyku düzenini etkileyen yaygın bir psikolojik bozukluktur. İnsanlar depresyon dönemlerinde uykusuzluk, erken uyanma veya aşırı uyuma gibi uyku sorunlarıyla karşılaşabilirler. Ayrıca gece geç yatmak, düzensiz uyku programı, yatakta dış aktivitelerin yapılması gibi faktörler ve bazı ilaçların gerek uzun süreli gerekse hekim dışı kullanımları da uyku kalitesini olumsuz etkileyebilir.” açıklamasını yaptı. BELİRTİLER UZUN SÜRELİ OLURSA DİKKAT! Uykusuzlukla ilişkili belirtilere değinen Çekin, bu belirtiler arasında; uykuya dalma güçlüğü, uykuda sık sık uyanma veya erken uyanma, geceleri uykusuz kalmak ve dinlenememek, gündüz aşırı uyku hali veya uyku ihtiyacı hissi, gündüz yorgunluk ve halsizlik, odaklanma güçlüğü, dikkat dağınıklığı ve bilişsel performansta azalma, irritabilite, sinirlilik ve ruh hali değişiklikleri, anksiyete ve kaygı durumlarını sıraladı. İnsomnianın uzun süreli bir sorun olarak ortaya çıkabileceği veya geçici bir dönemde yaşanabileceğini belirten Çekin, “Uyku sorunları sürekli hale gelirse, günlük işlevselliği ve yaşam kalitesini olumsuz etkilerse, bir uzmana başvurmak önemlidir.” önerisinde bulundu. OLUMSUZ ETKİLERİNDEN KORUNMAK İÇİN UYKU HİJYENİNE ÖZEL GÖSTERİLMELİ İnsomnianın uzun süreli etkilerinin, bireyin genel psikolojik sağlığı üzerinde olumsuz bir etkiye sahip olabileceğine vurgu yapan Çekin, “Bunlar duygudurum değişiklikleri, konsantrasyon ve hafıza sorunları, işlevsellikte azalma, kaygı ve içsel stres şeklinde sıralanabilir.” dedi. İnsomnia ile başa çıkmak için etkili olabilecek bazı yöntemler olduğunu da sözlerine ekleyen Çekin, sözlerine şöyle devam etti: “Düzenli bir uyku programı oluşturmak, rahat bir uyku ortamı sağlamak, alkol ve kafein gibi uyarıcı maddelerden kaçınmak, yatakta sadece uyku aktivitelerine odaklanmak gibi uyku hijyeni kurallarına uymak önemlidir. İkinci olarak stresi azaltmaya yönelik meditasyon, derin nefes alma, gevşeme egzersizleri gibi teknikler öğrenmek ve günlük rutinlere dahil etmek, uyku kalitesini artırabilir. Bilişsel anlamda düşünce içeriklerimizi tanımalı ve sorgulayabilmeliyiz. Örneğin uykusuzlukla ilgili negatif düşüncelerin farkında olun. Bu düşünceleri sorgulayın ve gerçekçi olup olmadığını değerlendirin. Kendinize daha olumlu ve yapıcı bir şekilde yaklaşmaya çalışın. Uyku ile ilgili endişelerle başa çıkmak için, endişe yaratan düşünceleri not alın ve bunları daha gerçekçi bir şekilde değerlendirin.” UYKU BÖLÜNDÜĞÜNDE YATAKTAN ÇIKILMALI Uykunun bölünmesi sebebiyle birçok kişinin tekrar uyumaya çalışmak için yatakta kaldığını belirten Çekin, “Bu birçok kişinin yaptığı bir hata. Uyandığınızda mutlaka yataktan kalkın. Yatakta dönüp durmak yerine başka bir odada rahatlatıcı bir aktivite yapabilirsiniz. Bu, yatağı uykusuzlukla ilişkilendirmenizi önler ve stresi azaltabilir. Rahat bir yatak, sessiz bir ortam, uygun sıcaklık ve loş bir aydınlatma uyku kalitesini artırabilir. Bu nedenle, uyku ortamınızı optimize etmek için gerekli önlemleri alın. Kronik insomnia durumunda, bir uyku uzmanından veya bir psikologdan destek almak faydalı olabilir.” tavsiyesinde bulundu. NEDENİ HEM FİZYOLOJİK HEM DE RUHSAL OLABİLİR İnsomnianın, hem fizyolojik hem de ruhsal faktörlerin bir kombinasyonu olarak ortaya çıkabildiğini belirten Uzman Klinik Psikolog Solin Çekin, “Fizyolojik olarak, insomnia genellikle uyku düzeni ve uyku kalitesi gibi süreçlerdeki bozukluklardan kaynaklanır. Bazı fizyolojik nedenler arasında ağrı, solunum problemleri gibi fiziksel rahatsızlıklar, menopoz, tiroit sorunları gibi hormonsal değişiklikler, uyku apnesi, huzursuz bacak sendromu gibi nörolojik durumlar yer alabilir.” dedi. İnsomnianın genellikle ruhsal sağlıkla ilişkili olduğunu dile getiren Çekin, sözlerini şöyle tamamladı: “Stres, kaygı, depresyon ve diğer ruhsal bozukluklar uyku kalitesini etkileyebilir ve uyku sorunlarına neden olabilir. Stresli bir olay yaşamak, zihnin sürekli aktif olmasına ve uyumayı zorlaştırmasına yol açabilir. Depresyon ise uyku düzenini etkileyerek uykusuzluğa veya aşırı uyuma sorunlarına neden olabilir. Dolayısıyla, insomnianın etkili bir şekilde ele alınması için hem fizyolojik hem de ruhsal unsurların değerlendirilmesi önemlidir.” BU İÇERİK DE İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR: Uyku bozukluğu olanlara 'Felç' riski uyarısı

Bebeklerde sağlıklı uyku alışkanlıkları oluşturmanın yolları Haber

Bebeklerde sağlıklı uyku alışkanlıkları oluşturmanın yolları

Bebeklik döneminde sağlıklı bir uyku fiziksel ve zihinsel gelişimde büyük bir önem taşıyor. Ancak günümüzde bebeklerde uyku probleminin görülme sıklığı giderek artıyor. Yapılan araştırmalara göre; her üç bebekten ikisi uyku sorunu yaşıyor. Uykuya dalmakta güçlük ve geceleri sık uyanmak bebeklerde en sık görülen uyku problemlerini oluşturuyor. Uyku düzeninin bozulmasında teknolojinin, sosyal ve çevresel faktörlerin rolü çok fazla. Örneğin, elektronik cihazların yaydığı mavi ışık, uykuya geçişi sağlayan ve karanlık bir ortamda salgılanan melatonin hormonunu baskılayabiliyor. Özellikle çalışan annelerin hissettikleri suçluluk duygusu da bebeklerde uyku probleminin görülme sıklığını arttırıyor. Zira, anne yeterince zaman ayıramadığı kaygısıyla bebeğin her uyaranına cevap veriyor ve kurallar koymakta sorun yaşıyor. Bunun sonucunda da bebeğin uyku düzeninde problemler gelişebiliyor. Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Neslihan Korkmaz, bebeklerin yeterli ve dengeli uyumalarında uyku eğitiminin son derece önemli olduğuna işaret ederek, “Uyku eğitiminde bebeklerin doğru uygulamaya ve tutarlılığa ihtiyaçları vardır. Hızlı fikir değiştirmek çözümsüzlüğe, daha önemlisi bebeklerin zihinlerinde karışıklığa neden olabiliyor. Ebeveynler kendi kapasitelerine güvenmeli, uyku eğitiminin önemini anlamalı ve doğru uygulamalıdır” diyor. BEBEKLER NE KADAR UYUMALI? Bebeklerin uykuya olan gereksinimleri ve uyku süreleri büyüme dönemlerine göre farklılık gösteriyor. Yeni doğan bebekler günün neredeyse üçte ikisini uykuda geçiriyorlar. Uyku düzeni yaklaşık altı haftadan sonra oluşmaya başlasa da ilk üç ayda belli bir düzen olmuyor. Üç aylık bebekler gece boyunca 5 saat uyuyabiliyor ve bu aşamada gece–gündüz ayrımını yapmaya başlıyorlar. Bebeğin 6-9 aylık döneminde gündüz uykuya yatma sıklığı azalmaya başlıyor, gece ile gündüz dengesi oluşuyor ve yavaş yavaş uzun uyku süreci başlıyor. Dr. Neslihan Korkmaz, 9 ay ve üstü bebeklerde ise artık uyku düzeninin sağlanmış olduğunu belirterek, “Bebeğin 15-18 ayları itibariyle gündüz sadece bir kez ve toplam 12-14 saat uyuması yeterli geliyor. Ancak her bebek özeldir, bu veriler ortalama değerlerdir. Dolayısıyla belirli bir sınırın altında olmadığı sürece daha az veya daha çok uyuyabilir” diyor. UYKU EĞİTİMİ ÇOK ÖNEMLİ! Doğum sonrasında bebeklerin ilk üç ayda belli bir uyku düzenleri olmazken geceleri de beslenmeleri için sık sık uyanmaları gerekiyor. Üç - dört aydan sonra da uyaranlara karşı duyarlılıkları arttığı için uyku düzenleri bozuluyor. Uyku problemlerinin en sık yaşandığı dönem, ayrılık anksiyetesi nedeniyle 7-9 aylar oluyor. Bu döneme denk gelmeden uyku eğitiminin alınması, bebeğin uyku sürecine daha kolay adapte olmasını sağlıyor. Çeşitli yöntemlerden oluşan uyku eğitimi, bebeklerde uykuyu düzenlemek ve uyku kalitesini artırmak amacıyla uygulanıyor. EN SIK GÖRÜLEN NEDENİ ‘KOLİK’ SANCISI Ayrılık anksiyetesi gibi psikolojik etkenlerin yanı sıra fiziksel rahatsızlıklar da bebeklerde uyku düzenini olumsuz etkileyebiliyor. İlk aylarda en yaygın neden, kolik sancısı oluyor. Bebek büyüdükçe reflü gibi sindirim problemleri, diş çıkarmanın yol açtığı ağrılar, büyüme atakları, besin alerjileri, orta kulak iltihabı ve idrar yolu enfeksiyonu gibi çeşitli etkenler bebeklerde uyku problemlerine yol açabiliyor. Bunların yanı sıra ebeveynlerin bebeği uyutma alışkanlıkları veya stresli olmaları ya da bebeğin gece sık beslenmesi uyku düzenini bozabiliyor. UYKU ALIŞKANLIĞI KAZANDIRMAK İÇİN 10 ÖNERİ! Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Neslihan Korkmaz, bebeklerin uykuya geçişini kolaylaştıran önerileri şöyle sıralıyor: • Bebeğinizi gece boyunca rahatsız etmeyecek miktarda, saat 22:00’den sonra anne sütü veya mama ile besleyebilirsiniz. • Ilık banyo yaptırmanız vücudunun rahatlamasına yardımcı olacaktır. • Odasını iyi havalandırın ve sıcaklığın 22-24 derece olmasına özen gösterin. • Odasının sesiz ve karanlık olmasına dikkat edin. • Uyku rutini oluşturun. Örneğin bebeğinize kitap okuyabilir veya ninni söyleyebilirsiniz. • Uyku saatine sadık kalın, böylece bebeğiniz aynı saatte uyku rutinine girecektir. • İlk aylarda bebeğinizin sadece kollarını kundaklayabilirsiniz. Kundakta sıkışan bebeğiniz kendini anne karnında, dolayısıyla güvende hissedecektir. • Yanındayken yavaş ve sakin hareket edin. • Yatağına bırakırken “uyku zamanı” gibi çeşitli anahtar kelimeleri tekrarlayabilirsiniz. • Sevdiği bir oyuncağı uyku arkadaşı olarak yanına bırakabilirsiniz.

Uyumadan önce yenmemesi gereken gıdalar. Bunları yiyip yatarsanız sağlığınız tehlikeye girebilir... Haber

Uyumadan önce yenmemesi gereken gıdalar. Bunları yiyip yatarsanız sağlığınız tehlikeye girebilir...

Beden ve ruh sağlığı, kaliteli bir uyku ile mümkündür. Uyku kalitesi günün geri kalanını verimli geçirmek için son derece önemlidir. Kaliteli bir uyku için bazı besinlerin tüketilmemesi öneriliyor. İşte sizler için o besinleri listeledik, uyumadan önce bunları tüketirseniz uykunuz ile birlikte huzurunuz da kaçabilir... Pizza Pizza, içerdiği çok çeşitli malzemeler nedeniyle kişilerde reflü problemine yol açabilir. Bununla birlikte içerdiği yoğun miktardaki donmuş yağ nedeniyle de gece uyumadan önce yenmemesi gereken besinler arasında yer alıyor. Kırmızı et Kırmızı et her ne kadar protein kaynağı olup vücut için faydalı bir besin olsa da gece uyumadan önce yenmesinin sakıncaları bulunuyor. Uyumadan önce yenen kırmızı et, vücudun kendini onarım sürecini yavaşlatmasına neden oluyor. Vücut dinlenmek için ihtiyaç duyduğu enerjiyi yediğimiz kırmızı eti sindirmek için harcayacağından yatmadan önce kırmızı et tüketilmemesi önerilir. Sebze Sebzeler içerdiği yüksek lif sebebiyle uykunuzun kaçmasına neden olan yiyecekler arasında bulunur. Bu nedenle sağlığınız ve uyku kaliteniz için sebzeleri uyumadan çok öncesinde tüketmenizde fayda var. Acılı yiyecekler Acı biber, içerdiği yoğun karbonhidrat nedeniyle yüksek kalorili bir besin olup uyumadan önce tüketildiği takdirde vücutta ağırlık yapar. Bu nedenle gece uyumadan önce tüketilmemesi önerilir. Alkol Alkol tüketmek, vücudun onarım sürecini geciktirdiği için uyumadan önce tüketilmemesi gerektiği ifade ediliyor. Abur cuburlar Yağ ve şeker deposu olan abur cuburlar, yalnız uyumadan önce değil normal şartlarda da sağlığımız için fazlaca zararlıdır. Abur cuburlar içerdiği Çin tuzu nedeniyle insanda sürekli tüketme isteği gibi bir bağımlılıkla beraber vücudu rahatsız edecek ve sindirim sistemini kötü etkileyecek maddeler içerir. Bunun sonucunda da abur cubur yemek uyku kalitenizi ciddi oranda düşürür. Makarna Makarna herkes tarafından oldukça sevilen ve tüketilen bir yiyecektir. Ancak içeriğindeki şekerin kısa sürede yağa dönüşüyor olması, uyumadan önce yenmemesi gereken besinler listesine yerleşmesine sebep oluyor. Dondurma Yine makarna kadar seveni bulunan ve yaz mevsiminde bizi serinleten lezzet bombası dondurma da uyumadan önce yenmemesi gereken yiyecekler arasında yer alıyor. İçeriğinde yer alan yoğun miktarda yağ ve şeker nedeniyle uyumadan önce tüketilmesi halinde uyku kalitesini düşürürken aynı zamanda kilo almanıza sebep olur. BU İÇERİK DE İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR: BOZALAN İNCİR FESTİVALİ MENEMEN'DE BAŞLIYOR!

Uyku sorunu yaşayanların felç geçirme riski daha yüksek! Haber

Uyku sorunu yaşayanların felç geçirme riski daha yüksek!

Bir grup bilim insanının yaptığı uluslararası çalışmada, felç geçirmiş 2 bin 243 kişi ile felç geçirmemiş 2 bin 253 kişi araştırmaya dahil edildi. Yaş ortalaması 62 olan katılımcılara uyku davranışları, kaç saat uyudukları, uyku kalitesi, uyuklama, horlama, burundan soluma ve uyku sırasında nefes alma üzerine sorular soruldu. Çok fazla veya çok az uyumak, uzun şekerlemeler yapmak, kalitesiz uyku, horlama, burnundan soluma ve uyku apnesinin uyku sorunları olarak belirlendiği araştırmada, bu semptomlardan beş veya daha fazlasına sahip olanların felç riskinin daha yüksek olduğu görüldü. Çok fazla veya çok az uyumak riski artırıyor Araştırmada, çok fazla veya çok az uyuyan kişilerin felç geçirme olasılığı, ortalama süre uyuyan kişilere göre daha yüksek çıktı. Günlük 5 saatten az uyuyan kişilerin, ortalama 7 saat uyuyanlara nazaran felç geçirme ihtimalinin 3 kat daha fazla olduğu tespit edildi. 9 saatten fazla uyuyanların felç geçirme olasılığı ise 7 saat uyuyanlara göre 2 kattan fazla oldu. Bir saatten fazla şekerleme yapanların felç geçirme olasılığının, yapmayanlara göre yüzde 88 daha fazla olduğu görüldü. Uyku sırasında horlama, burundan soluma ve uyku apnesi gibi problemler de incelendi. Horlayan kişilerin felç geçirme olasılığının, horlamayanlara kıyasla yüzde 91 daha fazla olduğu görülürken, burundan soluyanların felç geçirme olasılığı, solumayanlara göre yaklaşık üç kat daha fazla çıktı. Uyku apnesi olan kişilerin ise felç geçirme olasılığının, olmayanlara nazaran yaklaşık üç kat daha fazla olduğu ortaya çıktı. Araştırmada, uyku sorunlarının felce neden olduğu değil sadece ilişkisi olduğu belirtiliyor. AA

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.