[tag] Haberleri |İlkses Gazetesi - Son Dakika [tag] Haberleri

#vinç kazası

vinç kazası haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, vinç kazası haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

TMMOB’dan kaza isyanı: Köşger’e ‘mevzuat’ çıkışı Haber

TMMOB’dan kaza isyanı: Köşger’e ‘mevzuat’ çıkışı

AYLİN TOPALOĞLU İzmir’in Bornova ilçesinde bir otel inşaatında 30 Aralık’ta meydana gelen vinç kazasında 6 işçi hayatını kaybetti. 32 katlı inşaatta kurulu vincin devrilmesi ile meydana gelen kazanın ardından projenin müteahhidi, şantiye şefi, iş güvenliği uzmanı ve vinç firması sahibi tutuklandı. İşçilerin daha önce konteynerlerin güvenli olmadığı için başka bir yere taşınmasını talep ettikleri öne sürülürken kaza ile ilgili ihmal iddiaları dile getirildi. Gelişmelerin ardından İzmir’i yasa boğan kazayla ilgili Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) İzmir İl Koordinasyon Kurulu (İKK) konuyla bir basın açıklaması gerçekleştirdi. İŞÇİLERİN KANI TEDBİR ALMAYANLARIN ELİNDE TMMOB Makine Mühendisleri İzmir Şubesi’nden Evrim Aksoy’un okuduğu ‘İşçilerin kanı zorlayıcı tedbirleri almayanların elindedir’ başlıklı açıklamada ‘iş cinayeti’ vurgusu yapılırken şu sözlere yer verildi: “Bilindiği üzere, 2022’nin son günlerinde, 30 Aralık 2022 tarihinde Bornova’da bir otel inşaatında meydana gelen vinç kazasında 6 işçi yaşamını yitirdi. Olay, her ne kadar “kaza” olarak tanımlanıyorsa da Bornova’da göz göre göre gelen bir iş cinayeti işlendiği açıktır. Öncelikle belirtmek isteriz ki, maksimum rantı insan yaşamından daha değerli gören, işçilerin yaşam hakkını gözetmeyen politikalar bu varlığını koruduğu sürece, iş cinayetleri artarak devam edecektir. TMMOB İzmir İl Koordinasyon Kurulu olarak, meslek alanlarımızdan yola çıkarak alınması gerektiğini düşündüğümüz bir dizi tedbiri şu şekilde sıralayabiliriz. Mesleki eğitim kapsamında, kule vinç montajcısı ve kule vinç bakımcısı eğitimleri düzenlenmelidir. Kamusal denetim ilkesi ile bu eğitimlerin Mesleki Yeterlilik Kurumu (MYK) gibi piyasalaşan bir alanın dışında kalması için kamu kurum, kuruluşları ve meslek odaları tarafından düzenlenmesi gerekmektedir. Tüm kule vinç üreticisi firmaların modellerine ilişkin kurulum, kullanım ve bakım bilgilerini içeren ve kesinlikle anlaşılır olabilmesi için üretici tarafından Türkçeye çevirisi yapılmış kullanım kılavuzlarını barındıran bir ulusal bilgi bankası oluşturulmalıdır. 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu çerçevesinde, iş sağlığı ve güvenliği hizmetleri tek elden yönlendirilmeli, işveren ile iş güvenliği uzmanı arasındaki ekonomik bağ koparılmalıdır. Bu süreç kamu kurum, kuruluşları veya meslek odaları tarafından yönetilmelidir. İş güvenliği uzmanlarının işvereni, kamu kurum, kuruluşları veya meslek odaları olmalıdır. Kule vinçlerin montaj bakım ve işletmelerine ilişkin ulusal mevzuat düzenlenmelidir. Kule vinç bom (kol) çalışma ve şaryo (araba) çalışma aralığının tanımlanarak bunların şantiye içi yaşam alanları ve şantiye dışı meskûn mahalleri tehlikeye sokmayacak şekilde sınırlandırılması, montaj uygunluk değerlendirmeleri (kamusal denetim), zemin etütleri kontrolü ve ilgili meslek odalarından alınacak uygunluk değerlendirmesi raporlarına bağlı olarak inşaat ruhsatlarının düzenlenmesi sağlanmalıdır.” TAKİPÇİSİ OLACAĞIZ Aksoy, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu sıralananlar, gerçekleştirilmesi çok zor öneriler değildir. Ancak kârlarından bir kuruş dahi feragat etmek istemeyen sermaye ve onların hamisi konumunda bulunan iktidar için atılmasından kaçınılan adımlardır. Bu tedbirler alınmadığı sürece; yaşamını yitiren, yaralanan, hayatını engelli olarak sürdürmek zorunda kalan her işçinin kanı, iktidarın ve patronların eline bulaşmış olacaktır. TMMOB İzmir İKK olarak, sıraladığımız ve ivedilikle gündeme alınması gereken adımların atılması doğrultusunda çabalayacağımızı ve bunun takipçisi olduğumuzu duyururken, tüm yurttaşlarımızı bu doğrultuda talepte bulunmaya ve kamuoyu baskısı oluşturmaya davet ediyoruz.” VALİ’NİN MEVZUAT BİLMEMESİ İLE İLGİLİ Kazanın ardından İzmir Valisi Yavuz Selim Köşger ile Bornova Belediye Başkanı Mustafa İduğ arasında yaşanan sorumluluk polemiği hakkındaki soruya yanıt veren TMMOB İKK Sekreteri Aykut Akdemir, “Buradaki inşaat alanı yetki ve sorumluluğu Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nda. Ruhsat alana kadar sorumluluk belediyede. Burada sorun şurada valinin mevzuat bilmemesi ile ilgili bir şey.  Ruhsat alana kadar sorumluluk belediyede. Mevzuatlar açık ve net. İzmir’de tümüyle büyük denetimlerin çevre ve şehircilik bakanlığı tarafından takibinin yapılması gerekiyor. Her kaza olduğunda orada bir şantiye şefinin tutuklanması ile durumun çözülmesi değil. Oradaki çalışma koşullarının düzenlenmesi. İş güvenliği uzmanlarının bağımsızlıklarının sağlanması. Kamudan talebimiz denetlenmelerin sağlanması” ifadelerini kullandı.

İzmir 2022’de en az 90 işçisini kaybetti Haber

İzmir 2022’de en az 90 işçisini kaybetti

BURCU YANAR Sultan Gümüş Kaya İle Birinci Sayfa programına konuk olan A Sınıfı İş Güvenliği Uzmanı Burcu Türker, Bornova’da 6 kişinin yaşamını kaybetmesine neden olan vinç kazasını gündemine aldı. Sözlerine, vinç kazasında hayatını kaybedenleri anarak başlayan Burcu Türker, “Yeni bir yıla erişmenin arifesindeyken işçi ölümleriyle sarsıldı yine yüreklerimiz. Ölüler hep aynı yaşta kalır derler, ateş düştüğü yeri yakar derler… Biz bunları söyleyelim tekrar, işçi kardeşlerimizin ailelerine başsağlığı, yaralılara şifalar dileyelim. Peki, işverenler ne söyler ölen işçisinin ardından? İş güvenliği ve işçi sağlığı için yapması gerekenleri kulak ardı eden, bunları maliyet ve zaman kaybı gören işverenler; ‘Ölen ölür, kalan sağlar bizimdir’ mi der acaba?” dedi. 2022’DE EN AZ 1800 İŞÇİ ÖLDÜ 2022’de en az 1800 işçinin hayatını kaybettiğini, İzmir’de ise en az 90 işçinin çalışırken iş cinayetlerine kurban gittiğini vurgulayan Türker, “Bunu üçlü bir saç ayağı gibi düşünün.  Bir tarafta patron ve devlet, diğer tarafta çalışan, tam ortada ise biz yani iş sağlığı ve güvenliği uzmanları.  Sermaye daha fazla kâr ve düşük maliyet için işçi sağlığı ve işçi güvenliği önlemlerini almamayı, devlet ise denetlememeyi tercih ediyor… İş Güvenliği Uzmanları olarak bizler de kanun nazarında işçisiyiz. O yüzden bir tarafız, işçinin yaşam hakkının tarafıyız. Kanun ve ilgili yönetmelikler bize rehberlik, gözetim gibi görevler yükler. Rehberliğin yapılabilmesi için işverenden bu yönde bir talep gelmesi gerekir. Bir iş yapılmadan önce devlet bizden ne ister, benim ne yapmam lazım demesi gerekir ki, iş güvenliği uzmanı rehberlik yapsın” cümlelerine dikkat çekti. İŞÇİ KELLE KOLTUKTA… “İş hayatı işveren ve işçi tarifleriyle şekillenir” ifadelerini kullanan Türker, “Kâr amacı güden, elinde bütçesi bulunan, yetkisi olan taraf işverendir, işveren vekilidir. Maliyet olarak görülen, hakları kısıtlanan, ekmeğinin peşinde olan taraf ise işçidir. İşçi kelle koltukta kule vincin tepesine çıkar, teknik yeterliliği olmayan vinç üzerinde yükseltme yapar, hatta güvende olmak için ‘kamp alanı şantiye dışına alınsın’ gibi talepleri olursa kapı bile gösterilir işçiye… Bizim güvenlik kültürü anlayışımız, işverenin güvende ve keyifte olmasıdır. Fakat önlenebilir kazalar, işverenlerin ve vekillerinin risklere karşı önlem almaması sonucu önlenemiyor ve devlet kurumu işverenin insafına bıraktığı iş güvenliği uzmanından işvereni yönetmesini bekliyor” bilgisini paylaştı. “YALNIZ BIRAKILIYORUZ” Vinç kazasının yaşandığı inşaatın iş sağlığı ve güvenliğinden sorumlu olan Fikret Kamil Aydın’ın tutuklanmasına ilişkin de konuşan Türker, “İş sağlığı ve güvenliği uzmanları olarak yalnız bırakılıyoruz. Bizler birer günah keçisi değiliz. Meslektaşımızı serbest bırakın. Esas sorumluların peşine düşün ve iş güvenliği uzmanlığı mesleğini işverene hizmet olarak değil, kamu görevi olarak nitelendirerek 6331 Sayılı Kanun’u doğru bir şekilde uygulayın. Patronlarla birlikte kamu yetkilileri de yargılanmalı. Yoksa daha pek çok işçi kardeşimiz hayatını güvensiz ortamlar yüzünden kaybedecek” dedi. “İŞİ DURDURMA YETKİMİZ YOK” İş sağlığı ve güvenliği uzmanlarının çalışma alanı en az bir inşaat işçisi kadar tehlikeli olmasına rağmen aldıkları ücretin çok düşük olduğunu kaydeden Türker, şunları ekledi: “Bizim işi durdurma yetkimiz yok. Tüm karar işverene bırakılmış durumda. Bu yüzden önce işveren eğitilmeli. OSGB’ler yapı denetim gibi çalışmalı. Bakanlık adına çalışma yapmalı. Bizler sadece danışman ve rehberiz. Bakanlık bize destek olmalı. Sistem geliştirilmeli. Denetimler yapılırken uzmanın değil, işverenin denetlendiği Bakanlık yetkilileri tarafından belirtilmeli, farkındalık arttırılmalı.”

İş sağlığı ve güvenliğine ‘Kriz var’ bahanesi Haber

İş sağlığı ve güvenliğine ‘Kriz var’ bahanesi

SULTAN GÜMÜŞ KAYA / ÖZEL HABER İzmir Bornova’daki 6 kişinin hayatını kaybettiği vinç kazasının ardından Türkiye’deki iş sağlığı ve güvenliği bir kez daha gündeme geldi. Yapılan araştırmalara göre, iş kazalarının yüzde 50’si kolaylıkla önlenebilecek, yüzde 48’i sistemli çalışma ile önlenebilecek; sadece yüzde 2’si önlenemeyecek kazalardan oluşuyor! Türkiye’de 2012 yılında 6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun çıkarıldığını, bu kanunla birlikte iş sağlığı ve meslek hastalıklarının azalacağı algısının yaratıldığını kaydeden A Artı OSGB firması ile iş sağlığı ve güvenliği alanında hizmet veren Şenol Aslanoğlu, “Ancak her geçen yıl iş kazaları artarak devam etti” dedi. “Yasanın birçok maddesini uygulama noktasında sıkıntı var” ifadelerini kullanan Aslanoğlu, “Hele ki ‘Kriz var’ bahanesiyle 2018’den bu yana daha fazla risk yaratılıyor” bilgisini paylaştı. İş Sağlığı ve Güvenliği’nin bir kültür meselesi olduğunu, Türkiye’de ise bunun eksikliğini yaşadıklarını vurgulayan Aslanoğlu, “İş cinayetleri, kadercilik ile başlayan ve yasaların uygulanmamasıyla sonuçlanan zincirleme olaylar… Türkiye iş kazalarında, dünya ölçeğinde hep ilk üç ülkeden biri. Maalesef bu konuda başarı yüzdemiz pek iyi değil” sözlerini gündeme getirdi. Görüşlerine yer verdiğimiz bir diğer isim İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) İzmir Şube Başkanı Eylem Ulutaş Ayatar ise “Tamamıyla önlenebilir bir kaza, ihmaller nedeniyle 6 işçimizin hayatını kaybetmesine neden olmuştur” dedi. BİR KÜLTÜR MESELESİDİR Yasaların yanında mutlaka iş güvenliği bilincinin oluşturulması gerektiğini kaydeden Şenol Aslanoğlu, Bornova’da yaşanan ve 6 kişinin hayatını kaybetmesine neden olan vinç faciasına değinerek, “Vinç başlı başına zaten ciddi bir konu. İşler başladıktan sonra bu tarz kaldırma araçları penarik kontrollerden geçmeli. Kurulumunun tamamlandığı süreçte çok ciddi bir sistem oluşturulmalı. O sırada orada olmadığımız için neleri eksik yaptılar, neleri atladılar, neler yanlıştı bilemiyoruz. Söylemesi de zor. Ama insanların ölümüne neden olan konteynırların yaşam alanlarının, vinç çalışma bölgesinin altında olması doğru bir durum değildi zaten… Dolayısıyla İş Sağlığı Güvenliği bir kültür meselesidir. Ama Türkiye’de genel olarak bir kültür eksikliğimiz var. Bir günde, bir olayda, bir saniyede değerlendirilebilecek bir durumdan bahsetmiyoruz. Kadercilik ile başlayan ve yasaların uygulanmamasıyla sonuçlanan zincirleme olaylar” dedi. BAŞARI YÜZDEMİZ PEK İYİ DEĞİL Özellikle gelişmiş ülkelerin çıkardıkları yasalarla İş Sağlığı Güvenliği bilincini çalışanlarına verdiğini aktaran Aslanoğlu, sözlerine şöyle devam etti: “Türkiye’de de 2012 yılında 6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu çıkarıldı. Bu kanunla birlikte iş sağlığı ve meslek hastalıklarının azalacağı algısı yaratıldı. Ancak her geçen yıl iş kazaları artarak devam etti. Yasa, o günden beri birçok alanda sulandırıla sulandırıla neredeyse 11 yılını tamamladı. Yasayı uygulama noktasında sıkıntı var. Hele ki ‘Kriz var’ bahanesiyle 2018’den bu yana daha fazla risk yaratılıyor… Türkiye iş kazalarında, dünya ölçeğinde hep ilk üç ülkeden biri. Maalesef bu konuda başarı yüzdemiz pek iyi değil. Odalar, TMMOB her ay zaten bunun için bir rapor yayınlıyor. Yasanın uygulanışını hızlandırmamız gerekiyor. Devletin yasaya yönelik denetimleri daha da sıklaştırması lazım.”   İLK ŞART, ÖNCE İNSAN                          “İş kazalarını önleme yolunda herkese büyük sorumluluk düşüyor” diyen Şenol Aslanoğlu, “İlk şart, önce insan anlayışının benimsenmesidir. İş kazalarının yaşandığı iş yerlerinde çalışmalar, gözlemler yapılmalı ve en doğru raporlar tutulmalı. Denetim mekanizmaları en etkin şekilde işletilmeli. Ayrım yapmadan, tüm iş yerlerinde daha fazla iş müfettişi görevlendirilmeli. Bu noktada, patron kesimi, iş sağlığı ve güvenliği tedbirlerini bir maliyet unsuru olarak asla görmemeli. İşverenler, iş kazalarını ve meslek hastalıklarını önleyici tutumu yüzde 100 benimsemeli. Ülke genelinde iş güvenliği anlayışının yerleşmesi, benimsenmesi meselesi sürekli gündemde tutulmalı. Konuyla alakalı kim varsa sürekli bir araya gelmeli ve özellikle de iş kazalarının en sık yaşandığı sektörlere yönelik çalışmalar yapmalı. Başta işçi ve işveren olmak üzere toplumun her katmanına iş sağlığı ve güvenliği kültürünü aşılamak zorundayız” açıklamasını yaptı. KESİNLİKLE ÖNLENEBİLİR BİR KAZA…      İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) İzmir Şube Başkanı Eylem Ulutaş Ayatar, iş kazalarının önlenebilir olduğunu belirterek “Ne yazık ki bu kazada da daha önceki benzer kazalarda olduğu gibi işçi sağlığı ve iş güvenliği kurallarına uyulmadığı görülmektedir. İnşaatta çalışan işçilerin ifadelerinden ilk olarak parçalanarak devrilen vincin yükseltilmesi sürecinde bir dizi hatalı işlem yapıldığı anlaşılmaktadır. İddialarda vinç yükseltme işleminde yetkili teknik personelin orada olmadığı, bazı işçilerin uyarılarına rağmen vincin kapasitesinin çok üzerinde yükseltilmeye çalışıldığı ve bu işlem sırasında vincin altında bulunabilecek kişiler için herhangi bir güvenlik önleminin alınmadığı ifade edilmektedir. Ayrıca işçi konteynırlarının vincin altında bulunduğu, bu konuda işçiler tarafından daha önce yapılan uyarıların dikkate alınarak yerinin değiştirilmediği de iddia edilmektedir. Kesin bir değerlendirme yapmak için resmi bilirkişi raporunun tamamlanmasını beklemek gerekmektedir. Ancak basına yansıyan ilk ifadeleri göre tamamıyla önlenebilir bir kaza, ihmaller nedeniyle 6 işçimizin hayatını kaybetmesine neden olmuştur” bilgisini paylaştı.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.