[tag] Haberleri |İlkses Gazetesi - Son Dakika [tag] Haberleri

#yaz

yaz haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, yaz haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Yaz aylarında hangi cilt problemleri görülür? Çözümleri neler? Haber

Yaz aylarında hangi cilt problemleri görülür? Çözümleri neler?

Yazın en çok karşılaşılan cilt sorunlarının başında güneş yanıkları bulunur. Güneşin zararlı UV ışınlarına maruz kalmak, cildin yanmasına ve kızarmasına sebep olabilir. Bu durum, ciltte acı, kabarcıklar ve soyulmalar oluşturur. Uzm. Dr. Rahime Kaşıkaralar, güneş yanıklarından korunmak için yüksek koruma faktörlü (SPF 30 ve üzeri) güneş kremlerinin kullanılması gerektiğini anlattı. Güneş kremi güneşe çıkmadan 20 dakika önce sürülmeli ve her iki saatte bir yeniden sürülmeli. Yanık meydana geldiyse, soğuk su kompresi dermatoloji polikliniğine başvuruda bulunulmalıdır. Isı döküntüleri için ne yapılmalı? Sıcak ve nemli havalarda ter bezlerinin tıkanması ile meydana gelen ısı döküntüleri, özellikle bebeklerde ve çocuklarda çok sık görülür. Küçük, kırmızı kabarcıklar şeklinde olup kaşıntıya sebep olur. Serin ve havadar ortamlarda olmak, pamuklu ve gevşek giysiler giymek, cildin nefes almasına destek olacaktır. Tahriş olmaması için sıklıkla duş alınmalı ve cildi ferahlatan losyonlar kullanılmalıdır. Uzm. Dr. Rahime Kaşıkaralar, bu önlemlerin ısı döküntülerini azaltmada etkili olduğunu aktardı. Kuruluk Yazın yüksek sıcaklıklar ve klimalı ortamlarda bulunma, cildin nem kaybetmesine ve kurumasına sebep olur. Kuruyan cilt, çatlayabilir ve pul pul döküntü oluşturur. Uzm. Dr. Rahime Kaşıkaralar, bol su içip nemlendirici kremler kullanarak cildin nem dengesini korunabileceğini ifade etti. Duştan sonra nemlendirici ürünler uygulanmalı ve aşırı sıcak suyla duş almaktan kaçınmak gerek. Güneş lekeleri için çözüm Uzun süre güneşte kalmak, ciltte kahverengi lekelerin oluşmasına sebep olur. Bu lekeler, özellikle yüz, el ve omuz gibi güneşe fazla maruz kalan bölgelerde meydana gelir. Güneş koruyucu kremler kullanmak, geniş kenarlı şapkalar takmak ve gölgede kalmak lekelerin oluşmasına engel olabilir. Uzm. Dr. Rahime Kaşıkaralar, var olan lekeler için ise dermatologların önerdiği leke açıcı kremleri ve lazer tedavilerinin çözüm olabileceğini önerisinde bulundu. Terleme ve yağ üretimi gözeneklerin tıkanmasına sebep olabilir Yaz aylarında artış gösteren terleme ve yağ üretimi, ciltte gözeneklerin tıkanmasına ve akne oluşumuna sebep olabilir. Özellikle yağlı ciltlerde bu sorun daha belirgin olur. Uzm. Dr. Rahime Kaşıkaralar, cildi düzenli olarak temizlemenin, hafif formüllü ve yağsız ürünler kullanmanın öneminden söz etti. Gözenekleri tıkayan ağır makyajdan kaçınmak ve dermatolog tarafından tavsiye edilen akne tedavi ürünlerini kullanmak da yararlı olacaktır. Uzm. Dr. Rahime Kaşıkaralar, “Cilt problemleri yaşayanların, dermatologlara danışarak uygun tedavi yöntemlerini belirlemeleri gerekiyor.” diye konuştu.  Yaz aylarında cilt sağlığını korumak için genel olarak güneşten korunmanın, cildin düzenli temizlenmesinin ve nemlendirmenin önemine dikkat çekti.

Psikiyatrik ilaçların dozu yaz aylarında düzenlenmeli! Haber

Psikiyatrik ilaçların dozu yaz aylarında düzenlenmeli!

Akıl hastalıkları bulunanların sıcak havalarda ölüm ve hastalık açısından ciddi bir risk altında olduğunu belirten Psikiyatri Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Elvan Çiftçi, “Alzheimer, demans, psikoz, şizofreni ve gelişimsel yetersizlikleri bulunan hastalar, çevresel farkındalık, sıvı alımı, günlük aktivitelerin uygun şekilde planlanması veya uygun kıyafetlerin giyilmesi gibi uyum sağlayan davranışları başlatma becerisinden yoksun olabiliyor.” dedi. Bazı psikiyatrik ilaçların terlemeyi bozarak, ısı atılımını azalttığının altını çizen Dr. Öğr. Üyesi Elvan Çiftçi, “Susuzluk algısı, düzenleme sisteminin çeşitli seviyelerindeki ilaçlar tarafından bozulabilir, bu da dehidrasyonun gelişmesine katkıda bulunur. Psikiyatrik ilaçların yaz döneminde düzenlenmesinde, psikiyatri doktorunuz ile iş birliğinde olmanız gerekir.” uyarısında bulundu. Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Hastanesi Psikiyatri Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Elvan Çiftçi, sıcak havaların psikiyatrik sorun yaşayan kişileri nasıl etkilediğini anlattı ve psikiyatrik ilaç kullanan kişilerin sıcak havalarda dikkat etmesi gerekenlere değindi. Yüksek sıcaklıklar, psikiyatrik sorunlar nedeniyle hastaneye başvuru sayısını artırıyor İklim değişikliğinin ruh sağlığı üzerindeki etkilerine ilişkin araştırmaların son birkaç yılda önemli ölçüde arttığını belirten Psikiyatri Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Elvan Çiftçi, “Isıya bağlı hastalık ile psikiyatrik bozuklukların gelişme riski arasındaki ilişkinin araştırıldığı bir çalışmada, psikiyatrik bozuklukların oluşma riskinin 4 kata yakın arttığı tespit edildi. Şizofreniform bozukluklar, travma sonrası stres bozuklukları ve akut stres bozukluğu dışındaki psikiyatrik bozuklukların gelişimi ile ilişkiliydi. Sıcaklık, psikiyatrik bozuklukların artması üzerinde potansiyel bir tehlike olabileceği sonucuna varıldı.” dedi. 1993-2006 yılları arasında, Güney Avustralya'da sıcak hava dalgalarının, hastaneye başvurular ve zihinsel, davranışsal ve bilişsel bozukluklara atfedilen ölümler üzerindeki etkisinin araştırıldığı bir başka araştırmadan bahseden Dr. Öğr. Üyesi Elvan Çiftçi şunları söyledi: “Tüm akıl hastalıkları için 26,7 derecelik ortam sıcaklığı eşiğinin üzerinde hastaneye başvurularda yüzde 7,3'lük bir artış olduğu bildirildi. Yüksek hava sıcaklıklarının demans, ruh hali duygusal bozuklukları, nevrotik, strese bağlı ve somatoform bozukluklar, psikolojik gelişim bozuklukları ve yaşlılık gibi organik hastalıklara bağlı hastaneye başvuru oranları üzerinde önemli bir etkiye sahip olduğu görüldü. Ayrıca araştırmacılar 65-74 yaş grubundaki kişilerde ve şizofreni, şizotipal ve sanrısal bozukluk hastalarında ruhsal bozukluklara atfedilen ölümlerde bir artış gözlemlemiştir. Benzer şekilde, Toronto, Kanada'da, yüksek sıcaklıklar ile zihinsel ve davranışsal hastalıklarla ilişkili acil servis ziyaretleri arasında şizofreni, duygudurum ve nevrotik bozukluklara yönelik önemli eğilimler ile bir ilişki olduğu rapor edilmiştir.” Psikiyatrik ilaçların yaz döneminde düzenlenmesi gerekebilir Psikiyatri ilaçları kullanan kişilerin yaz mevsiminde doz ayarlaması yapması gerekebileceğini dile getiren Psikiyatri Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Elvan Çiftçi, bu konuda yapılmış araştırmalara değindi: “1950'den 1984'e kadar New York Eyaleti psikiyatri hastanesindeki ölüm verilerini analiz eden araştırmacılar, bu dönemde psikiyatri hastalarının sıcak hava dalgası sırasında ölme riskinin genel nüfusa göre iki kat daha fazla olduğunu belirtti. Ayrıca, antipsikotik ilaçların geniş çapta kullanıma sunulmasından önce, 1950'lerde ölüm riskinin 1980'lere göre daha yüksek olduğunu da gözlemledi. Hem psikiyatrik hastalığın hem de antipsikotik ilaç kullanımının sıcak hava dalgaları sırasında artan ölüm riskine katkıda bulunduğu sonucuna varıldı.” Antidepresanlar ve antipsikotik ilaçların, monoaminlerin seviyelerini doğrudan etkilediğine dikkat çeken Psikiyatri Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Elvan Çiftçi, “Sıcak hava dalgaları sırasında antipsikotik ilaçlar uyumsuz etkiler oluşturabilir. Antikolinerjik ilaçlar veya antikolinerjik etkileri olan ilaçlar terlemeyi bozar, ısı atılımını azaltır, böylece kullanıcılarının sıcak hava dalgalarına karşı savunmasızlığını artırır. Bazı ilaçlar derideki kan akışının azalmasına, dolayısıyla hipertermiye yani sıcak çarpmasına neden olabilir. Antikolinerjik etkiler dışında diğer hücresel tepkimeler ile de ısı dengesi değişebilir. Özellikle egzersiz yapan kişilerde vücut sıcaklığını önemli ölçüde artırabilir. Susuzluk algısı, düzenleme sisteminin çeşitli seviyelerindeki ilaçlar tarafından bozulabilir, bu da dehidrasyonun gelişmesine katkıda bulunur. Psikiyatrik ilaçların yaz döneminde düzenlenmesinde, psikiyatri doktorunuz ile iş birliğinde olmanız gerekir.” şeklinde konuştu. Alzheimer, demans ve şizofreni hastaları sıcağa karşı daha savunmasız Genel nüfusla karşılaştırıldığında, ruh sağlığı hastaları genellikle daha kötü bir genel sağlık durumuna sahip olduğunu ve genel olarak kötüye gidiş ve ölüm oranlarının arttığını dile getiren Psikiyatri Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Elvan Çiftçi, “Akıl hastalıkları olanların sıcak hava dalgaları sırasında ölüm ve hastalık açısından ciddi bir risk altında olduğu tespit edilmiştir. Bunun altında yatan nedenler arasında, Alzheimer, demans, psikoz, şizofreni ve gelişimsel yetersizlikler gibi hastalarda, çevresel farkındalık, sıvı alımı, günlük aktivitelerin uygun şekilde planlanması veya uygun kıyafetlerin giyilmesi gibi uyum sağlayan davranışları başlatma becerisinin yetersiz olması gösteriliyor.” dedi. Psikiyatrik ilaç kullananlar sıcak havalarda bunlara dikkat etmeli! Ciddi akıl ve ruh hastalığı olan bireylerin aşırı sıcağa karşı savunmasız olduklarını hatırlatan Dr. Öğr. Üyesi Elvan Çiftçi, “Bir toplum ruh sağlığı merkezinde tedavi gören bireylerde, ısıya karşı hassasiyetle mekânsal ilişki yaygınlığı inceldiğinde, ısıya karşı duyarlılığın yüksek olduğu nüfus bölgelerinde yaşama olasılıklarının daha yüksek olduğunu gösteriyor. Isı haritalama stratejileri ile hastalık alevlenmesini önlemek ve intihar girişimlerini azaltmak için erken uyarı sistemleri kurmak, risk altındaki popülasyonların izlenmesi yerel ölçekte riskin iletilmesine ve kaynakların hedeflenmesine yardımcı olabilir.” dedi. Bununla birlikte psikiyatrik ilaç kullanan kişilerin sıcak havalarda dikkat etmesi gerekenlere değinen Psikiyatri Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Elvan Çiftçi sözlerini şöyle tamamladı: “Psikiyatrik ilaç kullanan kişiler mümkünse güneşin tepede olduğu saatlerde dışarı çıkmamalı. Su tüketmek için susuzluk hissi oluşmasını beklememeliler ve sıvı alımına özen göstermeliler. Sıcak havalarda özellikle dış mekan aktivitelerinden ve yoğun egzersizden kaçınmalılar. Dışarıda vakit geçirmek için serin ortamları tercih etmeliler. Psikiyatrik ilaçların kendilerini olumsuz etkilediğini düşünerek doz azaltma veya atlama gibi yöntemlere başvurmamalılar ve mutlaka doz ayarlamasını doktorlarına danışarak yapmalılar.”

Vücudu örten giysiler giyilmeli ve kene çıplak el ile öldürülmemeli Haber

Vücudu örten giysiler giyilmeli ve kene çıplak el ile öldürülmemeli

Başhekim Dr. Orkun Kızılöz, havaların ısınmasıyla birlikte piknik yapanların artması, bağ ve bahçelerde çalışmaların yoğunlaşması üzerine vatandaşları kene ısırmasına karşı dikkatli olunması konusunda uyarılarda bulundu. Türkiye'de kenelerin yaşamaları için coğrafi açıdan oldukça uygun bir yapıya sahip olduğunu belirten Kızılöz sözlerine şöyle devam etti; “Vücudumuza kene tutunmasıyla bulaşmakla birlikte keneler çıplak elle çıkarılması ya da ezilmesi ile hasta insanların tükürük ve kan gibi vücut sıvılarına temas etmekle, mikrop taşıyan hayvanların kanları, vücut sıvıları ve dokularına korunmasız temasla da bulaşabilmektedir. Genel olarak hastalığa bağlı ölüm oranlarının yüzde 30-50'lere ulaşabilir. En sık ölüm sebebi organ yetmezliği (kalp, beyin, karaciğer, böbrek, akciğer), beyin içi kanama ve diğer iç kanamalar." "Vücudu örten giysiler giyilmeli" Kızılöz açıklamasının devamında, "Kene yönünden riskli tarla, bahçe, orman ve piknik alanı gibi alanlara gidilirken, kenelerin vücuda girmesini engellemek amacıyla mümkün olduğu kadar vücudu örten giysiler giyilmeli, uzun kollu kazak veya gömlek ile uzun paçalı pantolonlar, uzun çorap ve bot tercih edilmeli, giysiler düzenli olarak kene varlığı açısından kontrol edilmelidir. Kişi riskli alanlardan dönünce kendisinin ve varsa çocuklarının vücudunda özellikle kulak arkası, koltuk altları, kasıklar ve diz arkasında kene olup olmadığını kontrol etmeli, kene tutunmuş ise hiç vakit kaybetmeden çıplak el ile dokunmamak şartıyla vücuda tutunduğu en yakın yerden tutarak uygun bir malzeme ile çıkarmalıdır. Hastalık hayvanlarda belirti göstermeden seyrettiğinden hastalığın sık olarak görüldüğü bölgelerde bulunan hayvanlar sağlıklı görünse bile hastalığı bulaştırabilir. Bu sebeple hayvanların kanlarına, vücut sıvılarına veya dokularına çıplak el ile temas edilmemelidir" dedi. "Kene çıplak el ile öldürülmemeli" Dr. Orhan Orkun Kızılöz hastalığın görüldüğü bölgelerde hayvancılıkla uğraşanlar eldiven, gözlük gibi koruyucu kullanmalarını söyleyerek, "Hastalıkla mücadelede bir diğer önemli nokta ise hastalığın görüldüğü bölgelerde kene sayısının kontrolü amacı ile uygun kimyasal ilaçlarla tarlaların ilaçlanmasıdır. Hastalığa yakalanan kişilerin kan, vücut sıvıları ve çıkartıları ile hastalık bulaşabildiğinden, hasta ile temas eden kişiler gerekli korunma önlemlerini almalıdır. Vücuda tutunan veya hayvanların üzerinde bulunan keneler kesinlikle çıplak el ile öldürülmemeli ve patlatılmamalıdır. Keneler üzerine sigara basmak, kolonya, gaz yağı gibi maddeler dökmek kenenin kasılmasına sebep olarak vücut içeriğini, kanını emdiği kişiye aktarmasına sebep olacağı için yapılmamalıdır. Kene ısırmasından sonra şiddetli baş ağrısı, nefes darlığı, kalp çarpıntısı, kusma, kas ağrıları ya da vücudunuzun herhangi bir bölgesinde felç bulguları ortaya çıkarsa derhal bir sağlık kuruluşuna başvurmanız hayati bir önem taşımaktadır" ifadelerine yer verdi.

Uzmanından yaz aylarında beslenme önerileri Haber

Uzmanından yaz aylarında beslenme önerileri

Metabolizma terleme ile vücut ısısını dengede tutulmaya çalışsa da, aşırı sıcaklarda sadece terleyerek vücut ısısı dengede tutulamayacağını ifade eden Medicana Bursa Hastanesi Beslenme ve Diyet Bölümü’nden Diyetisyen Hande Güngör, "Ayrıca şişmanlık, herhangi bir hastalığa bağlı yüksek ateş, aşırı sıvı kaybı (dehidratasyon), kalp hastalığı, ruh ve sinir hastalığı, alkol ve uyuşturucu madde kullanımı ile tedavi hedefli bazı ilaçların (tansiyon düşürücüler, idrar söktürücüler gibi) kullanımı da sıcak havalarda terlemeyi etkileyen diğer faktörlerdendir. Bu gibi durumlarda yükselen vücut ısısı beyin ve diğer hayati organlarda hasara yol açabilir. Sıcak havalarda metabolizmanın uyum becerisini arttırmanın en önemli yollarından biri beslenmedir. Özellikle susuzluk hissi olmasa bile her gün en az 12-14 su bardağı sıvı tüketilmelidir. Kafein, alkol ve fazla miktarda şeker içeren içecekler vücuttan daha fazla sıvı kaybına yol açtığı için tüketilmemelidir. Sıvı alımında su içmek esas olmakla beraber, su dışı sıvı alımında kahve, çay, şekerli ve gazlı içecekler gibi kafein içeren içecekler yerine de süt, meyve suyu, ıhlamur ve kuşburnu gibi bitki çayları, meyve ve sebze suları, sade maden suyu tercih edilmelidir. Eğer doktor tarafından sıvı alımı kısıtlanmış veya idrar söktürücü ilaç kullanılması söz konusu ise ilgili doktora başvurmak gerekir" dedi. Beslenmeye dikkat Terleme ile artan sıvı ve mineral kaybının önlenmesi için her zamankinden daha fazla miktarlarda sıvı ve mineral alınması gerektiğini belirten Diyetisyen Hande Güngör, "Terlemeyle sodyum, kalsiyum, potasyum ve magnezyum gibi mineraller büyük ölçüde kaybedilir. Mineral kayıplarının önüne geçmek için peynir, zeytin, kuruyemiş gibi sodyum kaynaklarından, yumurta, süt ve süt ürünleri ve koyu yeşil yapraklı sebzeler gibi kalsiyum kaynaklarından, muz, pazı, patates, ve baklagiller gibi potasyum kaynaklarından, tam tahıllar, badem, havuç, hurma, ayçiçeği ve muz gibi potasyum kaynaklarından zengin beslenmek gerekir. Su oranı yüksek, mevsimine uygun sebze ve meyvelerden destek alınmalıdır. Yaz mevsimde öne çıkan su içeriğinden zengin salatalık, marul, kabak, kavun, karpuz, limon, ananas, çilek, üzüm gibi yiyeceklerin çiğ tüketimi sıvı ihtiyacının karşılanmasını destekler. Mide kramplarına sebep olabileceği için çok soğuk ve buzlu içecekler tercih edilmemelidir. Bu gibi besinler tüketilecekse yavaş ve küçük porsiyonda tüketilebilir. Vücut direncini artırmak ve vücudun yeterli miktarda vitamin ve mineral almasını sağlamak için bol miktarda sebze ve meyve tüketilmelidir. Tüm sebze ve meyvelerin iyi yıkanması gıda güvenliği açısından önem taşır. Yağlı besinlerin ve yağda kızartmaların tüketiminden kaçınılmalı, yemeklerde bitkisel sıvı yağlar kullanılmalıdır. Yemekleri pişirirken kızartma ve kavurma yerine haşlama, ızgara, kendi suyunda veya az suda pişirme gibi sağlıklı pişirme yöntemleri uygulanmalıdır. Dışarıda ve açıkta satılan yiyeceklerin, tüketiminden kaçınılmalı, çabuk bozulma riski olan besinler açıkta bekletilmemeli, besinlerin hazırlanması ve pişirilmesi aşamalarında hijyen kurallarına özen gösterilmelidir. Gıda zehirlenmelerinin önüne geçmek için bitkisel bazlı beslenme tercih edilmelidir. Sıcak yaz aylarında bu beslenme önerilerine özen göstererek sağlıklı bir yaz geçirilebilir" diye konuştu.

Yaz aylarında dermokozmetik işlemlere dikkat! Haber

Yaz aylarında dermokozmetik işlemlere dikkat!

Uzm. Dr. Gül Şekerlisoy Tatar, yaz ayında yapılabilecek dermokozmetik uygulamalar hakkında bilgi verdi. Yaz aylarının cildimizin en çok güneşe maruz kaldığı ve çevresel faktörlerden en fazla etkilendiği dönemlerden biri olduğunu işaret eden Uzm. Dr. Tatar, “Güneş ışınlarının etkisi, sıcaklık ve nem oranlarının artması, havuz veya deniz suyu ile sürekli temas cildimize ekstra bir yük bindirir. Bu nedenle, yaz aylarında cilt bakım rutininizi yeniden gözden geçirmek ve cildinizi korumaya yönelik önlemler almak büyük önem taşır” şeklinde konuştu. “Cilt bakım rutininizi yaz aylarına göre yeniden düzenleyin” Yazın cilt bakımının nasıl düzenlenmesi gerektiği ve ne zaman dermokozmetik işlemlere başvurulabileceği konusunda açıklamalarda bulunan Uzm. Dr. Tatar, “Yazın cilt bakım rutininizde hafif nemlendirici ve koruyucu ürünler ön plana çıkmalıdır. Güneş koruyucu kremler, bu dönemde cilt bakımının vazgeçilmezidir ve günlük kullanımda yüksek koruma faktörlü (SPF 50 ve üzeri, PA) ürünler tercih edilmelidir. Ayrıca, su bazlı nemlendiriciler ve antioksidan serumlar, cildinize nem sağlarken çevresel zararlara karşı koruma da sunar. Yaz aylarında ciltte yağlanma artabileceği için, gözenekleri tıkamayan ve cildi ağırlaştırmayan hafif temizleyiciler kullanılmalıdır” ifadelerine yer verdi. Dermokozmetik işlemlere ne zaman başvurulmalı Cildi yenilemek, matlaşan cilde parlaklık katmak, lekeleri azaltmak veya yaşlanma belirtileri ile mücadele etmek için yaz aylarında da güvenle yapılabilecek bazı dermokozmetik işlemler bulunduğunun altını çizen Uzm. Dr. Tatar, ancak yaz aylarında dermokozmetik işlemlere başvurmadan önce cilde ve çevresel faktörlere dikkat edilmesi gerektiğini işaret etti. Uzm. Dr. Tatar, “Özellikle güneşin etkisi altında olan cildinizin hassasiyetini göz önünde bulundurmalısınız, işlem sonrası cildinizi güneşten korumak ve iyileşme sürecine dikkat etmek en az işlem kadar önemlidir” diye konuştu. “Yazın gerçekleştirilebilecek işlemler” Yazın mezoterapi, Broad Band Light (BBL) tedavileri, botoks ve dolgu uygulamaları ve düşük enerji modu ile lazer epilasyon uygulamalarının gerçekleştirilebileceğini ifade eden Uzm. Dr. Tatar, işlem öncesi ve sonrası dikkat edilmesi gerekenler hakkında şu bilgileri paylaştı: “Mezoterapi: Mezoterapi cilt altına vitamin, mineral ve amino asit gibi maddelerin enjekte edilmesi ile cildin canlanmasını sağlar. Yaz aylarında bu işlem özellikle yüz, boyun ve dekolte bölgelerinde tercih edilebilir. Yaz aylarında iyice yıpranmış cildimizi kışa hazırlamanın ve tatil dönüşü azalmış cilt parlaklığının tekrar sağlanmasının en etkili yollarından biri mezoterapidir. Mezoterapi denince akla gençlik aşısı, ışıltı mezoterapileri vb. birçok kavram gelmekle birlikte, cildinizin ihtiyacına uygun mezoterapi seçimini için hekiminize başvurmalısınız. Cilt altına verilen bu besleyici maddeler, yazın cildin nem dengesini korumaya ve parlaklığını artırmaya yardımcı olur. İşlem yapıldığı gün deniz/havuz gibi aktiviteler önerilmemektedir fakat sonrasında güneşten korunma koşuluyla suyun keyfini çıkarabilirsiniz. Broad band light (BBL) Tedavileri: BBL tedavisi, cilt yenileme, lekelenme sorunlarının düzeltilmesi ve cilt tonunun eşitlenmesi için kullanılan gelişmiş bir ışık tedavisidir. İşlem ağrısı minimaldir ve öğlen arası tedavisi olarak da adlandırılabilen BBL tedavisi, cildinizin üst yüzeyinde herhangi bir hasar bırakmadığı için işlemden hemen sonra günlük hayata dönülebilir. Yaz aylarında, bu işlem özellikle cilt tonu eşitleme ve ince damarların tedavisinde etkili olabilir. BBL tedavileri, cildi daha parlak ve genç gösterir. Güneşte bronzlaşmamış ciltlerde yaz kış uygulanabilen bu işlemden sonra güneşe karşı dikkatli olunmalı ve yüksek koruma faktörlü güneş kremleri düzenli kullanılmalıdır. Ayrıca, işlemden önce ve sonra doğrudan güneş ışığına maruz kalmamaya özen gösterilmelidir. Botoks ve dolgu uygulamaları: Botoks, yazın uygulanan en popüler işlemlerden biridir. Hem artan güneşin etkisiyle artan mimik hareketlerine bağlı oluşan kırışıklıkların tedavisinde hem de artan sıcaklar sebebiyle koltuk altında zaman zaman kötü görünüm veya kokuya yol açan terlemelerin azaltılması için tercih edilebilir. Dolgu maddeleri ise cilde hacim kazandırarak daha genç bir görünüm sağlar. Bu işlemler yaz aylarında güvenle yapılabilir, çünkü güneş ışığına maruziyetle lekelenme veya hassasiyet riski artırmazlar. Ancak, işlemin yapıldığı bölgeyi güneşten korumak, uygulama sonrası şişlik ve morlukların oluşumunu en aza indirmek açısından önemlidir. Lazer epilasyon (düşük enerji modu ile): Lazer epilasyon, istenmeyen tüylerden kurtulmanın en etkili yollarından biridir. Yaz aylarında bu işlem, düşük enerji modu ile yapılabilir. Ancak, işlem sonrası cilt güneşe karşı çok hassas olacağı için işlemden sonraki birkaç hafta boyunca güneşten kaçınılmalı ve cilt mutlaka güneş koruyucu ile korunmalıdır.”

Böbrek sağlığı için 2-3 litre su için Haber

Böbrek sağlığı için 2-3 litre su için

Üroloji Uzmanı Op. Dr. Münir Ali Bilgehan, özellikle yazın sıcak havalarda vücudun su dengesini korumanın, tüm metabolizmanın yanı sıra böbreklerin düzgün çalışması için de kritik bir rol oynadığını dile getirdi. Böbreklerin vücudun atık maddelerden arındırılmasında ve su-elektrolit dengesinin korunmasında kilit rol oynadığını belirten Dr. Bilgehan, “Her biri yaklaşık bir yumruk büyüklüğünde olan böbrekler, kanı süzerek atık ürünleri ve fazla sıvıyı idrar yoluyla dışarı atar. Aynı zamanda, kan basıncının düzenlenmesi, kırmızı kan hücrelerinin üretimi ve kemik sağlığının korunması gibi hayati işlevleri vardır. Böbrekler, vücudun asit-baz dengesini koruyarak, pH seviyesini düzenler. Ayrıca, elektrolit dengesini sağlar; sodyum, potasyum, kalsiyum gibi minerallerin seviyesini ayarlar. Bu minerallerin dengesi, sinir iletimi, kas fonksiyonları ve kalp ritmi gibi pek çok hayati süreç için kritiktir. Böbrekler işlevini düzgün bir şekilde yerine getirememesi böbrek yetmezliğine uzanan, sonrasında da diyaliz veya böbrek nakli gibi ciddi sonuçları olan sorunlara yol açabilir” şeklinde konuştu. “Bulantı, baş ağrısı ve kramplara yol açabilir” Sıcaklık artışı ve terleme yoluyla yazın daha fazla su kaybedildiğini ve bunun da böbrek taşı oluşumu riskini artıran önemli bir faktör olduğunu belirten Dr. Bilgehan, “Yetersiz su tüketimi, idrarın yoğunlaşmasına ve minerallerin kristalleşerek böbrek taşlarına dönüşmesine neden olabilir. Bunun yanı sıra vücudun toksinlerden arındırılması sürecini de olumsuz etkiler. Ayrıca, sıcak havalarda yapılan yoğun fiziksel aktiviteler de su kaybını artırarak böbrek fonksiyonlarını zorlayabilir. Yetersiz sıvı alımı ‘hiponatremi' yani düşük sodyum seviyesi gibi elektrolit dengesizliklerine, bu da bulantı, baş ağrısı ve kas krampları gibi belirtilerle kendini gösterip ciddi vakalara yol açabilir” ifadelerini kullandı. “Günde en az 2-3 litre su için” Böbrek sağlığı için yaz aylarında alkol ve kafein tüketimini azaltmanın önemine işaret eden Dr. Bilgehan, konuşmasının devamında şunları söyledi: “Bu maddeler, idrar söktürücü etkileri nedeniyle vücudun su kaybını artırıp susuz kalma riskini yükseltebilir. Bu nedenle, alkol ve kafein yerine bol su içmek gerekir. Günlük su ihtiyacımız yaş, cinsiyet, fiziksel aktivite düzeyi ve çevresel şartlara bağlı olarak değişse de yetişkin bir birey günde en az 2-3 litre su içmelidir. Yeterli su alımı böbreklerin kanı etkili bir şekilde filtreleyip atık maddeleri idrar yoluyla atmasını sağlar. Su, aynı zamanda idrar yollarının temizlenmesi ve enfeksiyon riskinin azalmasına, idrarın seyreltilmesi ve böbrek taşı oluşumunu önlemeye yardımcı olur.” “Çalışırken su molaları verin” Su tüketimini teşvik etmek nedeniyle birkaç ipucu da veren Dr. Bilgehan, “Su içmeyi unutmamak için yanınızda sürekli bir su şişesi bulundurun. Telefonunuzda su içmeyi hatırlatan uygulamalar kullanarak su tüketiminizi takip edin. Su dışında, doğal maden suyu, bitki çayları ve taze meyve suları gibi sağlıklı sıvı alternatifleri tüketin. Günlük rutininizde su içmeyi bir alışkanlık haline getirin. Örneğin, her sabah kalktığınızda ve gece yatmadan önce bir bardak su için. Her yemekten önce bir bardak su içmek hem su alımını arttırır, hem de tokluk hissi vererek daha az yemek yemeyi sağlar. Ofia ortamında çalışanlara da belirli aralıklarla su molaları vererek su içmelerini tavsiye ediyorum. Yeterli su alımı böbreklerin işlevlerini düzgün bir şekilde yerine getirmesine yardımcı olurken, susuz kalma ve böbrek taşı oluşumu gibi risklerin önüne geçer. Düzenli su tüketimi sadece yaz aylarında değil, yılın her döneminde gereklidir” diye konuştu.

Hamileler dikkat: Tatil döneminde bu kurallara uyun Haber

Hamileler dikkat: Tatil döneminde bu kurallara uyun

Hava sıcaklığının yüksek olduğu günlerde çok daha fazla sıvı kaybı yaşandığını vurgulayan Op. Dr. Öye, gebelerin bu yüzden sıvı tüketimini arttırması gerektiğinin altını çizdi. Günde yaklaşık 3 litre sıvı tüketilmesini önerdiklerini dile getiren Öye, “Bunun çoğunluğu su olmalıdır. Bunun yanında doğal meyve suları, ayran, limonata, soda, diğer içecekler de tüketilebilir. Gün içerisinde çok aktif olunduğunda ya da yoğun iş yükü harcandığında içilecek sıvı miktarı daha da arttırılmalıdır” dedi. Gebelerin havuz yerine temiz denizleri tercih ederek tatilden faydalanabileceğini dile getiren Öye, “Havuzları çok önermiyoruz. Mecbur kalındıysa gebelerimizin hijyene çok dikkat etmesi gerekiyor. Özellikle güneş ışınlarının dik açıyla geldiği 12 ila 15 saatleri arasında deniz ve havuz tercih edilmemelidir. Aynı zamanda bu saatlerde kesinlikle güneşlenmemelidirler. Günün diğer saatlerinde sabah ve akşam vakitlerinde gölgede kalarak, şapka takarak güneşlenebilir ve tatilden faydalanabilirler. Ayrıca güneşe çıkmadan 15 - 20 dakika önce güneş kremi kullanmaları gerekir. Güneş kremleri her 2-3 saatte bir de tazelenmelidirler” şeklinde konuştu. Naylon giysiler tercih edilmemeli Denizden çıktıktan sonra değiştirilmeyen mayo ve bikinilerin enfeksiyonlara neden olacağına dikkat çeken Öye, “Asla ıslak mayo ve bikiniyle güneşlenmemelidirler. Çünkü ıslak mayo ve bikini özellikle vajinite neden olabilir. Uzun süre denizde kalmamalı, 15 - 20 dakikayı geçmemelidir. Gebelerimiz tek başına denize girmemeli, çok uzaklara da açılmamalı. Çünkü gebelikte kas krampları oluşabiliyor. Bu durumda anne ve bebek için sıkıntıya neden olabilir. Bunun dışında özellikle giysilerin ve iç çamaşırların pamuklu olması gerekir. Buna mutlaka özen göstermeliler. Naylon ve sentetik madde içeren çamaşırlar ve giysiler asla tercih edilmemelidir. Sıkı giysiler aynı şekilde giyilmemeli, giysilerin rengi açık olmalıdır ve bol giysiler daha rahat etmelerini sağlarlar” ifadelerini kullandı.

Yaz aylarında çocuklardaki ishale dikkat Haber

Yaz aylarında çocuklardaki ishale dikkat

Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Mehmet Gözübüyük, yaz aylarında çocuklarda artış gösteren ishale dikkat çekti. İshalin önlem alınmadığı takdirde ciddi problemlere yol açacağını söyleyen Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Mehmet Gözübüyük, aileleri bu konuda uyardı. Dr. Gözübüyük, “Çocuklarda sıcaklıkların artması ile ishal yoğun olarak görülmeye başlandı. Özellikle ishal 0-5 yaş grubundaki çocukları daha fazla etkiliyor. Çünkü bu yaştaki çocuklarda bağışıklık sistemi tam olarak gelişmiş değil. İshal, dışkı miktarının artması, dışkı kıvamının yumuşamasıyla meydana geliyor. Normalde 5-7 gün içinde ishal kendiliğinden geçiyor. Eğer ishal bu süre içinde kendiliğinden geçmiyorsa sıvı kaybı artıyor. İshali tehlikeli yapan ishalin şiddeti ve sıvı ihtiyacının karşılanamaması. Özellikle bazı ishal vakalarında sıvı kaybı oldukça hızlı gelişebiliyor. Bu süreçte su eksikliği giderilmezse, halsizlik, dalgınlık, uykuya meyilli olma, el ve ayaklarda soğukluk, ağız içi kuruluğu gibi belirtileri beraberinde getiriyor. Önlenemeyen ishal, su ve tuz kaybına yol açarak çocuklarda ölümlere neden olabiliyor “ dedi. İshalden korunmak için hijyen ve dengeli beslenmenin önemli olduğunu dile getiren Dr. Mehmet Gözübüyük, “Uzun süre dışarıda bekletilen veya uygun şartta saklanmadığı için bozulan gıdaların tüketilmesi, az pişmiş yiyecekler veya iyice yıkamadan ya da kirli suyla yıkanarak çocuğa verilen meyveler, sinek, böcekle temas eden gıdalar, kaynağı belli olmayan içme sularının tüketilmesi, kirli havuz veya deniz suyunun yutulması çocukların ishal olmasında önemli rol oynuyor. Çiğ meyve ve sebzeler iyice yıkanmadan çocuklara verilmemeli, gıdalar özellikle sıcakta uzun süre bekletilmemeli, buzdolabında muhafaza edilmelidir” diye konuştu. İshal vakalarında sıvı kaybı giderilmezse, hayati tehlike oluşturabileceğini ifade eden Dr. Gözübüyük, ishali olan çocukların vakit kaybetmeden doktora götürülmesi ve çocuğa doktor önerisi dışında hiçbir ilaç verilmemesi gerektiği konusunda uyardı.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.