Kamuda yoksulluk krizi
KEMAL ÖZKURT – ÖZEL HABER - Türkiye’de açlık ve yoksulluk sınırları hızla yükselirken, resmi enflasyon oranlarının sokağa yansıyan etkisi çok daha ağır hissediliyor. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) son verilerine göre, Ekim ayında enflasyon bir önceki aya göre yüzde 2,88, geçen yılın aralık ayına göre yüzde 39,77 ve yıllık bazda yüzde 48,58 olarak açıklandı. Öte yandan, Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (Türk-İş) tarafından açıklanan Ekim 2024 açlık ve yoksulluk sınırı verilerine göre, yoksulluk sınırı 66 bin 553 TL, açlık sınırı ise 20 bin 431 TL oldu. Bu verilerin ardından 17 bin 2 TL olan asgari ücret ile 12 bin 500 TL olan emekli maaşları açlık sınırı altında kalırken, öğretmen, polis ve sağlık çalışanı gibi birçok kamu personeli maaşları da yoksulluk sınırının çok altında kaldı. Temmuz ayında memurlara verilen yüzde 19,31’lik zam, aylık yüzde 2-3 seviyelerinde artan enflasyon karşısında dört ayda eridi. Özellikle asgari ücret ve emekli maaşları açlık sınırının altında kalırken, öğretmen, polis ve sağlık çalışanı gibi birçok kamu görevlisi de yoksulluk sınırının altındaki yaşam koşullarıyla mücadele ediyor.
ZAMLAR ENFLASYON KARŞISINDA ERİDİ
Son dönemde artan enflasyon ve yaşam maliyetlerinin, kamu çalışanlarının maaşlarını hızla eriterek milyonlarca kamu görevlisini ve emekçiyi yoksulluk sınırının altına ittiğini belirten Memur-Sen İzmir İl Başkanı Gençer Yılmaz, “Gelinen noktada öğretmenlerimizden polisimize, hemşiremizden teknik personelimize kadar geniş bir kesim, yalnızca aile geçimini sağlamak için dahi büyük zorluklar yaşamaktadır. Birçok sivil toplum kuruluşu tarafından açıklanan yoksulluk ve açlık sınırı verileri, kamu çalışanlarının ekonomik durumunu bir kez daha çarpıcı bir şekilde gözler önüne sermektedir. En düşük memur maaşının 39 bin 177 TL olduğu bir tabloda, Ekim ayı itibarıyla yoksulluk sınırının 66 bin civarına yükselmesi, kamu çalışanlarının yaşam standardını sürdürülebilir olmaktan çıkarmıştır. Öğretmenlerimiz, polislerimiz ve sağlık çalışanlarımız, yüksek sorumluluk gerektiren görevlerde bulunmalarına rağmen maalesef yoksulluk sınırının altında kalmaktadır” diye konuştu.
BU ÜCRETLER KABUL EDİLEMEZ
Mevcut şartlarda yalnızca maaş artışları değil, kamu çalışanlarının alım gücünü artıracak kalıcı ekonomik reformların da zorunlu hale geldiğini söyleyen Yılmaz, “Kamuda çok önemli görevlere sahip çalışanların, yoksulluk sınırının altında bir yaşama mahkûm edilmesi kabul edilemez. Yöneticilerimizden teknisyenlerimize, memurdan hizmetliye, hemşireden din görevlisine kadar tüm kamu çalışanlarının hak ettikleri hayat standardını sağlanmasını bekliyoruz. Memur-Sen olarak, tüm kamu çalışanlarımızın refahını artıracak, alım gücünü koruyacak ve sürdürülebilir bir ekonomik iyileşmeyi amaçlayan politikalara olan ihtiyacımızı bir kez daha vurguluyoruz. Bu bağlamda, kamu çalışanlarımızın hak ettiği ekonomik standartları sağlayacak tedbirleri alan hükümetimize teşekkür ederken, yeni yılda memuru enflasyona ezdirmeyecek bir maaş düzenlemesi için gerekli adımların atılmasını bekliyoruz” dedi.
MEMUR YOKSULLUĞA MAHKÛM
Memur maaşları, kıdem, unvan, görev yeri, ek göstergeler ve tazminatlar gibi birçok faktöre bağlı olarak değişiyor. TÜİK’in açıkladığı Ekim ayı enflasyon rakamları, asgari ücretli çalışan ve emeklilerin yanı sıra birçok kamu çalışanının maaşlarının, Türk-İş tarafından açıklanan yoksulluk sınırı rakamlarının altında kaldığını ortaya koydu. En düşük memur maaşı şu an 39 bin 177 TL olarak belirlenmişken, son açıklanan Ekim ayı enflasyon rakamlarıyla birlikte memurların aldığı zam erimiş oldu. Güncel memur maaşlarına bakıldığında, lisans mezunu, yeni atanan bir memur maaşı 40 bin 821 TL düzeyindeyken yoksulluk sınırı ile arasındaki fark göze çarpıyor.
ÖĞRETMENİ, POLİSİ, HEMŞİRESİ HEPSİ YOKSUL
Kamu çalışanları arasında en kalabalık grubu oluşturan öğretmenlerin maaşları, uzun yılların deneyimine sahip olanlar dışında yoksulluk sınırının çok altında. Ekim 2024 itibarıyla öğretmen maaşları ortalama olarak 47 bin 419 TL seviyesinde. Benzer şekilde, emniyet teşkilatında görev yapan polis memurlarının maaşı 52 bin 551 TL’ye çıkmış durumda. Ancak bu maaş, gün geçtikçe artan yaşam maliyetleri ve enflasyon karşısında yetersiz kalıyor. Sağlık sektöründe çalışan hemşirelerin maaşları ise 47 bin 909 TL seviyelerinde; bu durum, sağlık gibi yüksek sorumluluk gerektiren bir meslekte dahi maaşların yoksulluk sınırına oldukça yakın olduğunu ortaya koyuyor. Uzman doktorlar gibi daha kıdemli sağlık personelinin maaşları yoksulluk sınırını aşsa da, sağlık hizmetleri sunumunda temel rol oynayan hemşirelerin maaşı hâlâ yoksulluk sınırına çok yakın bir noktada.
VALİ MAAŞLARI YOKSULLUK SINIRINDA
Öğretmen, polis, hemşire ve memur maaşlarının yoksulluk sınırına yakın ya da altında kalması, kamu sektöründeki diğer meslek gruplarının maaşlarını da gündeme getirdi. Deneyim ve görev yerine göre değişen vali maaşları 65 bin 400 TL ile 95 bin TL arasında; kaymakam maaşları ise 70 bin TL’den başlayıp 143 bin TL’ye çıkıyor. Bu rakamlara bakıldığında, göreve yeni başlayan bir valinin yoksulluk sınırının sadece bin TL üzerinde maaş aldığı görülüyor. Cumhuriyet savcıları 60 bin TL ile 95 bin TL arasında gelir elde ederken, kamu mühendisleri ortalama 52 bin 827 TL, teknisyenler ise 41 bin 890 TL maaş alıyor. Maaşlar kıdeme göre değişse de birçok mühendis ve teknik personel maaşı yoksulluk sınırının altında kalıyor. Diyanet personelinde imam maaşları 30 bin-42 bin TL arasında değişirken, müezzin maaşı 35 bin 800 TL, vaiz maaşı ise 37 bin TL seviyesinde. Türk Silahlı Kuvvetleri’nde görev yapan personel maaşlarına bakıldığında ise orgeneral, tuğgeneral ve albay maaşları yoksulluk sınırının üzerinde kalırken, yüzbaşı, teğmen, astsubay başçavuş, astsubay üstçavuş, astsubay ve uzman çavuş maaşları yoksulluk sınırının altında kaldı. Yılbaşında kamu maaşlarına yapılması beklenen zam dikkate alındığında, artmaya devam eden yoksulluk sınırı sebebiyle önümüzdeki iki ay içinde vali ve kaymakam gibi üst düzey yöneticilerin maaşlarının dahi yoksulluk sınırının altına düşebileceği öngörülüyor.
ENFLASYON BİLİNENDEN DAHA FAZLA
Açıklanan mevcut rakamlar ile enflasyon farkının yüzde 1,87 olduğunu ifade eden Memur-Sen Genel Başkanı Yalçın, “Uzun süredir piyasalarda baskılanan tek kalem ‘sabit ücretlilerin gelirleri’ olarak kayıtlara geçmeye devam ediyor. ‘Enflasyon düşecek’ kavramı üzerinden sadece sabit ücretlilerin harcamalarını baskılayan, zam oranlarını düşük tutan, ‘sabit gelirliler harcamazsa enflasyon düşecek’ dayatması yapılan bir süreci yaşıyoruz. Beklenen, açıklanan ve hissedilen enflasyondan çok daha fazlasını yaşadığımız yakın geçmiş dönemimizde, başta kamu görevlilerimiz olmak üzere sabit gelirlilerin ücretleri hak ettiği seviyeye yükseltilemediği için bozulan gelir dağılımı dengesi halen beklenen seviyeye ulaşmış değil” ifadelerini kullandı.