[tag] Haberleri |İlkses Gazetesi - Son Dakika [tag] Haberleri

#Ziraat Fakültesi

Ziraat Fakültesi haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Ziraat Fakültesi haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Egeli Akademisyenin “Sebze Islahı” kitabı raflarda Haber

Egeli Akademisyenin “Sebze Islahı” kitabı raflarda

Prof. Dr. Düzyaman’ı yaptığı bilimsel çalışmalardan dolayı tebrik eden Rektör Prof. Dr. Budak, “Ülkemizde sebze ıslahındaki gelişmelere bağlı olarak, sebze ıslahını bilimsel boyutu ile ele alan kapsamlı bir kaynağa ihtiyaç duyuluyordu. Ziraat Fakültesi öğretim üyemiz Prof. Dr. Eftal Düzyaman hocamız bu alanda önemli bir ihtiyacı kapatan toplam 6 ciltten oluşan ‘Sebze Islahı Kitapları Serisi’nde editör olarak yer aldı. Bu kaynak kitap, gerek kamu gerekse özel sektörde görev yapan ıslahçılara ve tarım eğitimi alan lisans ve lisansüstü öğrencilere büyük katkı sağlayacak. Hocamızı ve kitaba destek veren tüm yazarları çalışmalarından dolayı tebrik ediyorum” dedi. “Dünyada kişi başı sebze tüketimi iki kattan fazla arttı” Sebze ıslahının önemine değinen Prof. Dr. Eftal Düzyaman, “Sebze ıslahı sürecinde günümüze kadar ağırlıklı olarak verim ve dış görünüm kalitesi, muhafaza ve taşımaya uygunluk ile hastalıklara ve zararlılara karşı dayanıklılık özellikleri üzerinde durulmuştur. Özellikle vitamin, mineral, lif, antioksidanlar ve birçok fitokimyasal bakımından zengin olan sebzeler son elli yıl içinde sağlıklı beslenmenin önemli bir ögesi olarak kabul görmeye başlanmıştır. Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) verilerine göre 1980 ile 2010 arasındaki otuz yılda dünya kişi başına yıllık sebze tüketimi ortalaması 64 kilogramdan 135 kilograma yükselerek iki kattan fazla artmıştır. Bu bağlamda günümüzde sebze ıslahında ürünlerin besin değeri, sağlıkla ilgili fitokimyasallarca zenginliği, tat ve aroma gibi hedefler ön sıralara çıkmıştır. Gelecekte iklim değişiklerinin getireceği yeni olumsuzlukları aşmak için abiyotik stres faktörlerine tolerans özellikleri konularındaki çalışmalar daha da önem kazanacak. Bu bağlamda sebze ıslahında kaynak kitaba ihtiyaç duyulmuştur” dedi. Her bir cilt farklı sebzeleri konu alıyor Kitap hakkında bilgi veren Prof. Dr. Düzyaman, “Lahanagiller familyasını konu alan Cilt 1’de lahana, karnabahar, brokoli ve turp ıslahı işlenmiştir. Cilt 2’de Kabakgiller familyasından kabak,  hıyar, kavun ve karpuz ıslahı bölümleri bulunuyor. Nisan 2022’de hazırlanan Cilt 3 ve Cilt 4 sırasıyla Patlıcangiller ve Soğangiller familyalarını kapsıyor. Cilt 3’de domates, biber ve patlıcan ıslahı yer alırken cilt 4’te ise soğan, pırasa ve sarımsak ıslahına yer veriliyor. Serinin son iki kitabı Cilt 5’te Maydanozgiller, Ebegümecigiller, Kazayağıgiller ve Kuşkonmazgiller familyalarından havuç kereviz, bamya, ıspanak ve kuşkonmaz ıslahı işlenirken son ciltte Baklagiller ve Bileşik Çiçekliler familyasından taze fasulye, bezelye, bakla, enginar, marul ve salata ıslahına ilişkin bilgiler yer alıyor. Ayrıca bu eserin basımı Bitki Islahçıları Alt Birliği desteği ile Gece Kitaplığı yayım evinde gerçekleştirilmiştir” dedi. Sebze Islahı Kitapları Serisinin editörleri arasında Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü emekli öğretim üyesi Prof. Dr. Kazım Abak, Ondokuz Mayıs Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Ahmet Balkaya, Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü emekli öğretim üyesi Prof. Dr. Ş. Şebnem Ellialtıoğlu ve Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Eftal Düzyaman yer alıyor. Ege Ajans

Yem kaynakları yetersiz: Hayvanlar kesime gidiyor Haber

Yem kaynakları yetersiz: Hayvanlar kesime gidiyor

NURETTİN BAKİ-ÖZEL HABER Türkiye’de besicilik; girdi kalemlerinde artan maliyetler karşısında zor zamanlar geçiriyor. Bu kalemlerden biri de yem. Yem fiyatlarındaki artışlar market raflarına kısa sürede yansıyor. Özellikle deprem bölgesinde ciddi yem sorunu var. Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Süt Teknolojileri Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Harun Raşit Uysal’a göre, Türkiye hayvan varlığını arttırmaya çalışıyor ancak aynı oranda yem kaynaklarını arttırmıyor. Bu da üreticiyi zor durumda bırakırken, anaç hayvanların kesime gitmesine sebep oluyor. DEPOLAR ÇÖKTÜ SIKINTILAR BAŞLADI Türkiye’yi yasa boğan depremde on binlerce insan hayatını kaybederken, çok sayı da hayvan telef oldu. Uysal, “Türkiye büyük bir facia geçirdi. On bir ilde meydana gelen deprem nedeniyle 46 binden fazla insanımızı kaybettik yüzbinlerce insanımız da yaralandı. Deprem bölgesinde yardımlar ikinci günden sonra ulaşırken, öncelik olarak insan yaşamaları olduğu için hayvanlar ikinci planda düşünüldü. Depremin acısı taze olduğu için bizler şu anda doğal olarak sadece can kayıplarından söz ediyoruz. Halbuki depremde sadece insanlar hayatlarını kaybetmediler, hayvanlar da telef oldular. Sokak hayvanları ve ev hayvanlarının yanı sıra sığırlar, koyunlar, keçiler, tavuklar da çöken ahırların, ağılların ve kümeslerin altında kaldılar. Yine köylülerin kullandıkları traktörler ile tarın alet ve ekipmanları da dam, depo çöküntülerin altında kalarak kullanılmaz hale geldiler. Bunların yanı sıra depolarda, damlarda satılmayı bekleyen binlerce ton ürün kayıpları da meydana geldi. Acılar paylaşılarak hafifletildiğinde bu konular da gündeme gelecek ve insan kayıplarının yanı sıra hayvan ve ekipman kayıplarının boyutları ortaya çıkacak. Velhasıl büyük deprem her anlamda ülkeyi vurdu. Kayıplar arasında yem ve ilaç depoları da var. Ayrıca birçok yem ve ilaç satan bayi de çöken binaların altında ya can verdi ya da yaralandı. Depolar çöktü ve ardından yem sıkıntısı baş gösterdi. Depremin ilk günlerinde bölgeye yem gelmezken daha sonraları gelen yemler bazıları da koordinasyonsuzluk yüzünden heba oldu. Ayakta kalan yem ve ilaç bayileri yapılan yardımlardan etkilendiler ve ürünlerini satamaz oldular. Aslında devletin bayilerden yem alıp köylülere ücretsiz dağıtması gerekirken bayilerde maalesef mağdur oldular. Bütün bu olaylar yem fiyatlarını arttırırken yem fiyatları karkas et fiyatlarının yükselmesine bu da kasap veya marketlerdeki et fiyatlarının artmasına neden oldu” dedi. YEM KAYNAKLARI ARTIRILMIYOR Ülkenin hayvan yemleri konusunda ithalatçı bir ülke olduğunu anımsatan Uysal, Türkiye’nin hayvan varlığını artırmaya çalıştığını ancak yem kaynaklarını aynı oranda artırmadığını ifade ederek, “Türkiye uzunca bir süredir yem katkı maddeleri yani mısır ve soya açısından net ithalatçı bir ülke. Kanatlı hayvanların (tavuk) beslenmesinde kullanılan mısır ve soya ağırlıklı olarak ithal ediliyor. Yıllık 2 milyon ton soya gereksinimini 1 milyon 950 bini ithal ediliyor. Mısırın ise bir kısmı ülke içerisinde üretiliyor. İthal edilen mısır ve soyanın hemen hemen tamamı da GDO’lu tohumlardan elde edilmiş. Bir de böyle bir sorun var. Türkiye son yıllarda hayvan varlığını arttırmaya çalışıyor. Hayvan varlığı artınca yem kaynaklarının da arttırılması gerekiyor. Öyle oluyor mu? Hayır. Yem sorunu hem et hem de süt fiyatlarını etkiliyor. Yem sorununun çözülmesi için mera alanlarının rehabilite edilerek ineklere sunulması gerekiyor. Ancak bu şekilde maliyetleri düşürebilirsiniz. Bununla ilgili çalışmalar var tabii ki. Ancak yeterli mi? Hayır” değerlendirmesinde bulundu. TÜRKİYE ET VE SÜT KRİZİNE SÜRÜKLENİYOR Yem fiyatlarıyla baş edemeyen besicilerin hayvanlarını kesime gönderdiğini de vurgulayan Uysal, “Buna hayır demek gözlerini ve kulağını köylerden gelen çığlıklara kapatmak anlamına gelir. Yem açığı fiyatları tetikliyor, yetiştirici kendini kurtaracak ve bir miktar da kar edecek satış fiyatını bulmadığında da hayvanlarını kasaba gönderiyor. Şu anda et fiyatları yüksek. Süt hayvanı yetiştiricisi sütten kazanamayınca ineklerini yüksek fiyata satıyor. Üretimden ve doğurganlıktan çıkan inekler bir daha yavru veremiyor. Bu da ülkenin hayvan varlığını etkiliyor pek tabii ki. İlk günlerde kesilen hayvanlardan dolayı et sıkıntısı yaşanmazken arkadan ineklerin doğurdukları danalar gelmedikleri için zamanla et sıkıntısı baş gösteriyor. Et fiyatları yükseliyor, düşürmek için ithalat izni çıkıyor, gümrükler sıfırlanıyor, başka ülkelerin üreticilerinin cebine milyon dolarla konuyor ve ülke et ve süt krizine sürükleniyor” dedi.

Atık sular kuraklığa cansuyu Haber

Atık sular kuraklığa cansuyu

AYLİN TOPALOĞLU Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarımsal Yapılar ve Sulama Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şerafettin Aşık, Sultan Gümüş Kaya İle Birinci Sayfa programına konuk oldu. İklim krizinin nedenlerinden biri olan kuraklık ülke gündemini meşgul ederken, İzmir’in göllerinde ve daha birçok sulak alanda su seviyesinin azalmış olması karanlık tabloyu gözler önüne seriyor. Özellikle Ege bölgesinde çalışmalar yürüterek susuzluğa karşı mücadele veren isimlerden biri olan Prof. Dr. Aşık, alternatif su kaynaklarının can suyu olabileceğini kaydetti. ATIK SULARDAN YENİ BİR KAYNAK Suyu toprakla yönetmenin önemini vurgulayan Aşık, suyla ilgili karamsar tablolar yerine çözüme odaklı olunması gerektiğini aktardı. Atık su arıtma tesislerinde arıtılan suların tarımsal sulama açısından yeni bir kaynak olabileceğini söyleyen Aşık, arıtılmış atık suların tarımda değerlendirilmesi öncesi mikrobiyolojik yönden kriterlerinin mutlaka göz önüne alınması gerektiğini ifade etti. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin de hazırlıklarını sürdürdüğü sulamanın istediği kalitede suyun arıtılması çalışmalarının, tarihin akışının değiştirebileceğini kaydeden Aşık, yerel yönetimler, üniversiteler ve ilgili kurumların işbirliği yapması durumunda Türkiye’de arıtılmış atık suların yeni bir kaynak olarak ülkenin su bütçesine kazandırılabileceğini anlattı.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.