İzmir Barosu: Yasaların kadınlar aleyhine değiştirilmesine karşıyız!
İzmir Barosu: Yasaların kadınlar aleyhine değiştirilmesine karşıyız!
İzmir Barosu Kadın Hakları Merkezi Yürütme Kurulu Üyesi Av. Önal, “Siyasi iktidarca yapılan değişiklik önerileri Türk Medeni Kanunu’nun değiştirilmesine yönelik nabız yoklama girişimidir. Yasaların kadınlar aleyhine değiştirilmesine karşıyız” dedi
Haber Giriş Tarihi: 26.10.2023 11:49
Haber Güncellenme Tarihi:
Kaynak:
Haber Merkezi
ilksesgazetesi.com
İzmir Barosu, “Boşanmayı Değil Kadınlara Yönelik Şiddeti Engelleyin” konulu basın açıklaması düzenledi. Alsancak’taki baro binası önünde gerçekleştirilen açıklamaya katılan kadın avukatlar, “Erkek adalet değil gerçek adalet”, “Nafaka haktır engellenemez” ve “Nafaka hakkıma dokunma” yazılı dövizler taşıdı. Kadın avukatlar adına basın açıklamasını İzmir Barosu Kadın Hakları Merkezi Yürütme Kurulu Üyesi Av. Gözde Önal okudu.
BARO VE KADIN ÖRGÜTLERİNDEN ORTAK ÇALIŞMA
Bakanlık tarafından İzmir’de düzenlenen Aile Çalıştayı’na davetli olarak katıldıklarını belirten Önal, bu çalışmada toplumu dizayn ederken aile kavramından yola çıkıldığı gerçeğiyle bir kez daha yüzleştiklerini vurguladı. Esas tartışılması gerekenin yaşadıkları şiddete rağmen evliliğini sürdürmek zorunda bırakılan kadınlar olduğuna işaret eden Önal, “Oysaki insan hakları, evrensel hukuk kuralları, taraf olunan uluslararası sözleşmeler, kadın erkek eşitliğine dayalı Türk Medeni Kanunu gözetildiğinde, günümüz yüzyılında güçlü bir toplum dizaynının eşit ve özgür bireylerle mümkün olduğu düşünülmektedir. Bu düşünce ve ihtiyaç ile İzmir Barosu kamuoyuna açık bir çalışma yapmış; meslektaşlarımızın ve kadın örgütleri temsilcilerinin yürüttüğü çalışmada ‘Nafaka ve Velayet; Toplumsal Cinsiyet Kalıp Yargılarının Boşanma Oranlarına Etkisi; Cinsiyetlendirilmiş Emek; Aile, Toplumsal Cinsiyet Temelli Şiddet ve Cinsiyet Eşitsizliği’ konuları görüşülmüştür. Bakanlığa da göndereceğimiz; toplumsal cinsiyet eşitliğinin mutlak surette sağlandığı, kadına yönelik şiddetin son bulduğu bir dünya düzenine kavuşmanın umuduyla yaptığımız çalışmamız sonucunda ortaya çıkan raporu özetle sizlerle paylaşmak isteriz” dedi.
VELAYET VE NAFAKA HAKKI
İzmir Barosu ve kadın örgütleri tarafından hazırlanan raporda görüşülen konulardan bahseden Önal, “İlk olarak ‘Nafaka ve Velayet’ konusu tartışılmıştır. Her ne kadar toplumda nafakanın sadece kadınlar lehine hükmedildiği ve süresiz olduğu algısı bulunsa da nafaka kurumu cinsiyetsiz ve devamı şarta bağlı bir kurumdur. Boşanma nedeniyle yoksulluğa düşen taraf yapısal şiddet ve eşitsizlik nedeniyle genellikle kadınlardır. Yine de hükmedilen nafaka miktarı boşanma nedeniyle yoksulluğa düşen kadınların hayatlarını yeniden kurabilmelerini sağlamaktan oldukça uzak ve erkeklere mağduriyet yaratmayacak kadar cüzidir. Velayet çocuğun üstün yararı dikkate alınarak belirlenmelidir. Ancak velayet hem hak hem de yükümlülük olarak düzenlenmesine rağmen uygulamada kadınlara yönelik bir şiddet unsuru olarak kullanılmaktadır. İkinci olarak ‘Toplumsal Cinsiyet Kalıp Yargılarının Boşanma Oranlarına Etkisi’ tartışılmıştır. Şiddet içeren evliliklerde bile toplumsal cinsiyet kalıp yargıları nedeniyle kadınlar boşanma kararı alamamaktadır. Bu kalıp yargılardan bir kısmı kadınların boşanma kararı alamamasına neden olurken diğer bir kısmı boşanma sırasında kusurlu taraf olarak görülmelerine neden olmaktadır. Bunlardan bir kısmı: ‘Nafaka isteyen kadının açgözlü olduğu, çocukların velayetini almak istemeyen kadınların kötü anne olduğu, boşanmış kadınların görünmez olmak zorunda olduğu’ yönündeki toplumsal cinsiyet kalıp yargılarıdır” ifadelerini kullandı.
NABIZ YOKLAMA GİRİŞİMİ
Yasaların kadınlar aleyhine değiştirilmesine karşı olduklarını ve yasaların uygulanması için mücadeleyi sürdüreceklerini dile getiren Önal, “Üçüncü olarak ‘Cinsiyetlendirilmiş Emek’ konusu tartışılmıştır. Bu başlık altında öncelikle ev içi emeğin görünmezliği tartışılmış, kamusal alanda çalışmayan/çalışmasına izin verilmeyen kadınların yaşamış olduğu ekonomik şiddet neticesinde boşanma kararı almakta zorlandıkları tespit edilmiştir. Bunun yanında kadınlar kamusal hayattaki çalışma içerisinde de cinsiyet temelli mobbinge maruz kalmakta, daha fazla çalışsalar da aynı işi yapan erkeklerden daha az ücret almaktadırlar. Eşit işe eşit ücret sağlanmalı, bu anlamda taraf olunan uluslararası sözleşmelere uyulmalıdır. Dördüncü ve son olarak ise ‘Aile, Toplumsal Cinsiyet Temelli Şiddet ve Cinsiyet Eşitsizliği’ tartışılmıştır. Bu başlık altında din ve geleneksel toplum normlarının toplumsal cinsiyet eşitsizliğini pekiştirdiği, erkekten çalışmasının kadından ev işi yapmasının beklendiği değerlendirilmiştir. Siyasi iktidarın eşitliğin fıtrata aykırı olduğu yönündeki açıklamaları ile kadınları doğum yapmaya teşvik eden politikaları neticesinde kadınları aileye hapsedilmekte, kamusal alanda medeni varlıklar olarak bulunmalarının önüne geçilmekte ve bunun sonucunda da kadınlar şiddet döngüsünden çıkamayarak evliliklerini devam ettirmek zorunda bırakılmaktadır. Genel olarak ifade etmek gerekirse, son dönemde siyasi iktidarca yapılan değişiklik önerileri laik ve eşitlikçi anlayışa dayanan 4271 Sayılı Türk Medeni Kanunu’nun değiştirilmesine yönelik nabız yoklama girişimidir. Mevcut yasaların uygulanmasını sağlamak gerekirken bu değişikliklerin gündeme gelmesi toplumsal ihtiyaçlarla uyumlu değildir. Yasaların kadınlar aleyhine değiştirilmesine karşı durduğumuzu ve yasaların uygulanması için mücadelemizi sürdüreceğimizi bir kez daha bildiririz” açıklamasını yaptı.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
İzmir Barosu Kadın Hakları Merkezi Yürütme Kurulu Üyesi Av. Önal, “Siyasi iktidarca yapılan değişiklik önerileri Türk Medeni Kanunu’nun değiştirilmesine yönelik nabız yoklama girişimidir. Yasaların kadınlar aleyhine değiştirilmesine karşıyız” dedi
İzmir Barosu, “Boşanmayı Değil Kadınlara Yönelik Şiddeti Engelleyin” konulu basın açıklaması düzenledi. Alsancak’taki baro binası önünde gerçekleştirilen açıklamaya katılan kadın avukatlar, “Erkek adalet değil gerçek adalet”, “Nafaka haktır engellenemez” ve “Nafaka hakkıma dokunma” yazılı dövizler taşıdı. Kadın avukatlar adına basın açıklamasını İzmir Barosu Kadın Hakları Merkezi Yürütme Kurulu Üyesi Av. Gözde Önal okudu.
BARO VE KADIN ÖRGÜTLERİNDEN ORTAK ÇALIŞMA
Bakanlık tarafından İzmir’de düzenlenen Aile Çalıştayı’na davetli olarak katıldıklarını belirten Önal, bu çalışmada toplumu dizayn ederken aile kavramından yola çıkıldığı gerçeğiyle bir kez daha yüzleştiklerini vurguladı. Esas tartışılması gerekenin yaşadıkları şiddete rağmen evliliğini sürdürmek zorunda bırakılan kadınlar olduğuna işaret eden Önal, “Oysaki insan hakları, evrensel hukuk kuralları, taraf olunan uluslararası sözleşmeler, kadın erkek eşitliğine dayalı Türk Medeni Kanunu gözetildiğinde, günümüz yüzyılında güçlü bir toplum dizaynının eşit ve özgür bireylerle mümkün olduğu düşünülmektedir. Bu düşünce ve ihtiyaç ile İzmir Barosu kamuoyuna açık bir çalışma yapmış; meslektaşlarımızın ve kadın örgütleri temsilcilerinin yürüttüğü çalışmada ‘Nafaka ve Velayet; Toplumsal Cinsiyet Kalıp Yargılarının Boşanma Oranlarına Etkisi; Cinsiyetlendirilmiş Emek; Aile, Toplumsal Cinsiyet Temelli Şiddet ve Cinsiyet Eşitsizliği’ konuları görüşülmüştür. Bakanlığa da göndereceğimiz; toplumsal cinsiyet eşitliğinin mutlak surette sağlandığı, kadına yönelik şiddetin son bulduğu bir dünya düzenine kavuşmanın umuduyla yaptığımız çalışmamız sonucunda ortaya çıkan raporu özetle sizlerle paylaşmak isteriz” dedi.
VELAYET VE NAFAKA HAKKI
İzmir Barosu ve kadın örgütleri tarafından hazırlanan raporda görüşülen konulardan bahseden Önal, “İlk olarak ‘Nafaka ve Velayet’ konusu tartışılmıştır. Her ne kadar toplumda nafakanın sadece kadınlar lehine hükmedildiği ve süresiz olduğu algısı bulunsa da nafaka kurumu cinsiyetsiz ve devamı şarta bağlı bir kurumdur. Boşanma nedeniyle yoksulluğa düşen taraf yapısal şiddet ve eşitsizlik nedeniyle genellikle kadınlardır. Yine de hükmedilen nafaka miktarı boşanma nedeniyle yoksulluğa düşen kadınların hayatlarını yeniden kurabilmelerini sağlamaktan oldukça uzak ve erkeklere mağduriyet yaratmayacak kadar cüzidir. Velayet çocuğun üstün yararı dikkate alınarak belirlenmelidir. Ancak velayet hem hak hem de yükümlülük olarak düzenlenmesine rağmen uygulamada kadınlara yönelik bir şiddet unsuru olarak kullanılmaktadır. İkinci olarak ‘Toplumsal Cinsiyet Kalıp Yargılarının Boşanma Oranlarına Etkisi’ tartışılmıştır. Şiddet içeren evliliklerde bile toplumsal cinsiyet kalıp yargıları nedeniyle kadınlar boşanma kararı alamamaktadır. Bu kalıp yargılardan bir kısmı kadınların boşanma kararı alamamasına neden olurken diğer bir kısmı boşanma sırasında kusurlu taraf olarak görülmelerine neden olmaktadır. Bunlardan bir kısmı: ‘Nafaka isteyen kadının açgözlü olduğu, çocukların velayetini almak istemeyen kadınların kötü anne olduğu, boşanmış kadınların görünmez olmak zorunda olduğu’ yönündeki toplumsal cinsiyet kalıp yargılarıdır” ifadelerini kullandı.
NABIZ YOKLAMA GİRİŞİMİ
Yasaların kadınlar aleyhine değiştirilmesine karşı olduklarını ve yasaların uygulanması için mücadeleyi sürdüreceklerini dile getiren Önal, “Üçüncü olarak ‘Cinsiyetlendirilmiş Emek’ konusu tartışılmıştır. Bu başlık altında öncelikle ev içi emeğin görünmezliği tartışılmış, kamusal alanda çalışmayan/çalışmasına izin verilmeyen kadınların yaşamış olduğu ekonomik şiddet neticesinde boşanma kararı almakta zorlandıkları tespit edilmiştir. Bunun yanında kadınlar kamusal hayattaki çalışma içerisinde de cinsiyet temelli mobbinge maruz kalmakta, daha fazla çalışsalar da aynı işi yapan erkeklerden daha az ücret almaktadırlar. Eşit işe eşit ücret sağlanmalı, bu anlamda taraf olunan uluslararası sözleşmelere uyulmalıdır. Dördüncü ve son olarak ise ‘Aile, Toplumsal Cinsiyet Temelli Şiddet ve Cinsiyet Eşitsizliği’ tartışılmıştır. Bu başlık altında din ve geleneksel toplum normlarının toplumsal cinsiyet eşitsizliğini pekiştirdiği, erkekten çalışmasının kadından ev işi yapmasının beklendiği değerlendirilmiştir. Siyasi iktidarın eşitliğin fıtrata aykırı olduğu yönündeki açıklamaları ile kadınları doğum yapmaya teşvik eden politikaları neticesinde kadınları aileye hapsedilmekte, kamusal alanda medeni varlıklar olarak bulunmalarının önüne geçilmekte ve bunun sonucunda da kadınlar şiddet döngüsünden çıkamayarak evliliklerini devam ettirmek zorunda bırakılmaktadır. Genel olarak ifade etmek gerekirse, son dönemde siyasi iktidarca yapılan değişiklik önerileri laik ve eşitlikçi anlayışa dayanan 4271 Sayılı Türk Medeni Kanunu’nun değiştirilmesine yönelik nabız yoklama girişimidir. Mevcut yasaların uygulanmasını sağlamak gerekirken bu değişikliklerin gündeme gelmesi toplumsal ihtiyaçlarla uyumlu değildir. Yasaların kadınlar aleyhine değiştirilmesine karşı durduğumuzu ve yasaların uygulanması için mücadelemizi sürdüreceğimizi bir kez daha bildiririz” açıklamasını yaptı.
BU HABER DE DİKKATİNİZİ ÇEKEBİLİR: Kadın Bakanlığı olmalı mı, olmamalı mı?
Kılıçdaroğlu hakim karşısında!
Piri Reis’i Hangi El Tutuyor?
Menemen’de okulda öğretmene şiddet: Toplumsal sorunu yansıtıyor!
Böyle hırsızlık şeytanın aklına gelmez
AK Partili Boztepe içme suyuna yapılan zamma tepki gösterdi
Valilik duyurdu: O bölge için özel çevre koruma planı askıda
Başkan Saygılı’dan Tugay’a 2. çevreyolu cevabı
İzmir haber: Cezaevinden tahliye olur olmaz dehşet saçtı
Evka 5’in gençleri ve yolları ilgi bekliyor
Bayındır’da Öğretmenler Günü coşkusu
Son Girilen Haberler
Bugün gökyüzü şansınızı parlatıyor: 23 Kasım günlük burç yorumları
Bugün, gökyüzünde önemli hareketlerin olduğu ve her burç için farklı fırsatların kapılarını aralayacağı bir gün olarak karşımıza çıkıyor. Bugün, içsel dengeyi bulmak ve çevremizdeki değişimlere uyum sağlamak her zamankinden daha önemli olacak. İşte 23 Kasım 2024 günlük burç yorumları
Kaf-Kaf'lı Sipahi, milli formayla parlıyor
FIBA EuroBasket 2025 Elemeleri B Grubu’nda parkeye çıkan A Erkek Milli Takımımızda kaptan Kenan Sipahi, Macaristan maçında 10 sayı, 6 asist ile parladı. Kaf-Kaf'ın milli gururu Sipahi sahada devleşti. Detaylar haberimizde...
Konak’ta Anne Destek Programı’nın tanıtım toplantısı başlıyor
Konak Belediyesi tarafından 3-6 yaş arası çocuğu olan annelere yönelik olarak düzenlenen Anne Destek Programı’nın tanıtım toplantısın 26 Kasım’da başlıyor