CHP’de Tüzük Kurultayı :Seçimli kurultaya döner mi?

CHP’de 4-8 Eylül’de yapılacak Tüzük Kurultayı öncesi konuşan partinin ağır toplarından Sındır, “Tüzük kurultayı adı altında olağanüstü kurultay olmaz. Ama Tüzük Kurultayı’nda bir araya gelen delegeler imza toplayarak Tüzük Kurultayı sonrasında bir olağanüstü kurultay çağrısında bulunabilir. Delegeler gerekli imza toplandığında kurultay toplama yetkisi var. Ama ben delegelerin bu yetkiyi kullanacaklarını düşünmüyorum ve doğru da bulmuyorum.” dedi

Haber Giriş Tarihi: 30.08.2024 08:23
Haber Güncellenme Tarihi: 30.08.2024 15:15
Kaynak: HABER MERKEZİ
CHP’de Tüzük Kurultayı :Seçimli kurultaya döner mi?

SEMİ TEKTAŞ-ÖZEL HABER Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) 2023 yılında yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ve parlamento seçimlerinde istediği sonucu elde edememiş parti içi muhalefet ‘değişim’ isteğiyle kazan kaldırmıştı. 2023 yılında yapılan kurultay sonrasında 13 yıllık Genel Başkanlığı sonlanan Kemal Kılıçdaroğlu görevi Manisa Milletvekili Özgür Özel’e devir etmişti. 31 Mart 2024 Mahali İdareler seçimlerini CHP kazanırken nereyse yarım asır sonra parti Özel ile ilk sıraya yerleşti. Lakin CHP’nin bu başarısı CHP içindeki tartışmaları bitirmeye yetmedi. Eylül ayında yapılacak olan Tüzük Kurultayı öncesinde ise tartışmalar iyice alevlenmiş durumda. CHP’de Genel Sekreter, İzmir Milletvekilliği ve Bornova Belediye Başkanlığı yapmış olan partinin ağır toplarından olan Prof. Dr. Kâmil Okyay Sındır ile CHP’deki süreci konuştuk. Tüzük Kurultayı’ndan Cemil Tugay-Tunç Soyer gerilimine, Kılıçdaroğlu-İmamoğlu görüşmesinden Tuncay Özkan’ın ‘Züppe’ çıkışına kadar birçok şeyi konuştuk.

OLAĞANÜSTÜ KONGRE TÜZÜK’TE OLMAZ

CHP’de 4-8 Eylül’de yapılacak olan Tüzük Kurultayı’nın olağanüstü kurultaya dönme iddiaları hakkında konuşan Sındır, delegelerin kongre yetkisini Tüzük Kurultayı’ndan kullanmayacağını dile getirdi. Sındır, “Tüzük kurultayı adı altında olağanüstü kurultay olmaz. Ama Tüzük Kurultayı’nda bir araya gelen delegeler imza toplayarak Tüzük Kurultayı sonrasında bir olağanüstü kurultay çağrısında bulunabilir. Delegeler gerekli imza toplandığında kurultay toplama yetkisi var. Ama ben delegelerin bu yetkiyi kullanacaklarını düşünmüyorum ve doğru da bulmuyorum. Parti şu anda uzun yıllardır en güçlü olduğu dönemde. Partimizin seçmen nezdinde umudun partisi olduğu kritik bir dönemdeyiz. Seçmenin bizden beklentilerine karşılık vermemiz gerektiği bir süreçteyiz. Yeni seçilmiş yerel yönetimlerin üzerinde siyasal iktidarın son derece yıpratıcı bir baskısı olmasına rağmen seçmene umut veriyoruz. İktidara giderken Tüzük Kurultay’ında seçmene güçlü bir mesaj vermeliyiz.  Parti içinde demokrasiyi sağlarsak seçmen ‘Bak bunlar kendi içlerinde özgürlüğü sağladı. İktidara gelirlerse bizlerde özgür olabiliriz’ diye bir anlayış hâkim olabilir. Tüzük Kurultayı süresince parti içindeki yıpratıcı, yıkıcı, seçmeni ‘Ülkeyi bunlar mı yönetecek’ anlayışına sevk edecek eylemlerden uzak durmamız gerekiyor.  Genel Başkanımız geçtiğimiz günlerde bir televizyon kanalında ‘Cumhurbaşkanlığına aday mısınız?’ sorusuna net bir şekilde ‘Hayır değilim’ tavır koydu. Ben bu açıklamasını çok kıymetli buluyorum. Gelecekte aday olur olmaz bilemiyorum. Olmalı ya da olmalı diye de demiyorum. Ama partiyi yıpratmaya çalışan, partide cumhurbaşkanı adaylık mücadelesi var algısının önüne geçen bir mesajdı. Tüzük Kurultayı olağanüstü kurultaya döner mi tartışmasının da ortadan kaldıran net bir mesajdı” diye konuştu.

İMAMOĞLU-KILIÇDAROĞLU GÖRÜŞMESİ

CHP önceki Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Başkanı
Ekrem İmamoğlu arasında gerçekleştirilen görüşme sonrasında yeni bir ittifak olabileceği iddiaları hakkında konuşan Sındır, “Bu iddiaların somut dayanakları olmayan, genellikle siyaseten şu anda yetki ve sorumluluk sahibi alamamış kişilerin o yetkiyi ve o sorumluluğu almak adına ortaya attığı uçuşan sözler, tartışmalar olarak görüyorum. Ekrem İmamoğlu, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanımızdır. Partimizde gelecekte hem İstanbul hem de Türkiye siyasetinde uzun yıllar etkili olmasını istediğim birisi. Türkiye'nin en büyük kamusal idaresinin başında bulunuyor. Bu tartışmalar onun yıpratılması, partimizin yıpratılması, onun üzerinden başkalarının yıpratılmasına neden oluyor. Bu iddialar zeminsiz anlamsız iddialardır.  Önceki Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu da mevcut Genel Başkanımı Özgür Özel’de, birlikte çalışmış olmaktan onur duyduğum, her zaman saygı duyduğum ve her zaman yanlarında olduğum kişilerdir. Dolayısıyla bu isimler üzerinden siyasi birtakım komplolar üretmeyi son derece yanlış buluyorum. Zamanı geldiğinde her şey olur. Kurultay demokratik bir süreç. Kurultay da birtakım birliktelikler olur mu? Olabilir. Onun şu kadar delegesi var bunun şu kadar delegesi var demek delegeye saygısızlık olur. Parti içindeki süreci iyi takip eden delege yarın başka bir aday üzerinden kanaat oluşturabilir. Bunların hepsi mümkün. Partide herkesin saygı duyduğu kişiler düşüncelerini ortaya koyar, delegeler hak verirse o düşüncenin-kişinin değil- etrafında bir araya gelebilir. Kılıçdaroğlu’nun bir yönetim anlayışı vardı. Hala ona saygı duyan onu benimsemiş delegelerimiz de var. Değişimi desteklediği için Özel’i de destekleyen bir delege yapısı da tabi ki mevcut. Herkes Tüzük Kurultay’ında oturup eteğindeki taşları dökecek. Özgür Özel’in ‘Ben cumhurbaşkanı adayı değilim’ söylemi her şeyin önünü kesen bir açıklamaydı. Bu iddialarında önünü kesmiştir” değerlendirmesinde bulundu.

DİYALOGLARIN AÇIK KALMASI ÖNEMLİ

CHP Genel Başkanı Özgür Özel ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan arasında yaşanan ‘Normalleşme’ süreci hakkında konuşan Sındır, “Normalleşmeden kast edilen ve benim de anladığım kamu düzeninde, kamu hiyerarşisinde ve kamusal ilişkilerde belli bir saygınlığı ve düzeyi korumayı ve söz ile söylemlerdeki kin, öfke, nefret söylemlerinden uzaklaşma amaçlanıyor. Halkı kutuplaştırmak, halkı şiddete sevk eden bu söylemlerden uzak tutmak, uzlaşı kültürünün, çoğulculuğun egemen olması adına söylem üzerinden normalleşmeyi son derece olumlu bir tavır olarak görüyorum. Ama tabi karşılığı varsa normalleşebilirsiniz. Söylemin karşılık bulması gerekiyor. Bizim hedefimiz iktidar olmak değil, bizim hedefimiz ülkemizi Atatürk'ün bize gösterdiği çağdaş uygarlık seviyesine çıkarmak. Ülkemizi huzur, refah, ekonomik, sosyal, kültürel her alanda o düzeyin üzerine çıkarma hedefimiz var. İktidar bunun bir aracı. İktidarın kutuplaştırıcı dilinden ayrı yeni bir söylem üretmemiz gerekiyor. Normalleşmeyi, diyalogları açık tutmak olarak görüyorum. Mecliste bile ne kavgalar yaşanıyor. Bazen eşkıyalar çıkabiliyor ama yine de dinlenirsin, sözünü söylersin. Mecliste diyalog her zaman vardır. Meclis başkanı tüm partilerin grup başkanvekillerini toplar, bir araya gelirler. Ortak karar alırlar. Diyalog kanallarının açık olması, normalleşmeden anladığım benim bu. Diyalog yollarını kapatmak ne bize ne iktidara bir yarar getirir. Tam tersine bu millete yapılacak en büyük kötülüklerden birisidir” şeklinde konuştu.

TUNCAY ÖZKAN’IN ‘ZÜPPE’ ÇIKIŞI

CHP İzmir Milletvekili Tuncay Özkan’ın Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yönelik sarf ettiği ‘Züppe’ çıkışı hakkında ‘gündemi değiştirmeye yönelik çıkışlar’ diyen Sınır, “Tuncay Bey'i tanıdığımı düşünüyorum. Ne zaman nasıl tepki vereceğini iyi kötü tahmin edebildiğimi düşünüyorum. Kimi zaman böylesi tepkileri bilerek yaptığını düşünüyorum. Gazetecilikten geldiği için böyle çarpıcı çıkışları olabiliyor. Züppe kelimesi hakaret değil. Mahkeme kararı ile tescillenmiş bir şey. Ama o çıkışın zamanlaması normal değil. Normalleşme veya diyalog kanallarının açık tutma çabasına olumlu bir etki yarattığını düşünmüyorum. Uzaklaştırma çıkışı olarak görüyorum. Yoksa bir milletvekilinin söyleminde haklılık-haksızlık ziyade kimse ifade hakkını elinden alamaz, Tuncay Özkan’ın. Ağır eleştiri ya da eleştiri diyebiliriz.  Türkiye'de çok ciddi bir ekonomik ve sosyal çöküntü var. Artık kriz değil çünkü kriz aşılabilecek bir şeydir, kriz olmaktan çıkmış çöküntü bu.  Türkiye'nin içine sürüklendiği bu çöküntünün konuşulması gerektiği bir dönemde bunu konuşmak doğru değil. Gündemi değiştirmeye yönelik çıkışlar bunlar. Gidiyorsun kahvehanelerde bunlar konuşuluyor. Özkan ne demiş? Sen esas memlekete bak ne oluyor? Memleket elek haline gelmiş. Önüne gelen giriyor, önüne gelen çıkıyor. Ekonomi batık durumda, tarım bitmiş durumda” değerlendirmesinde bulundu.

TUNÇ SOYER-CEMİL TUGAY GERİLİMİ

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay ile önceki Başkan Tunç Soyer arasında gündemden düşmeyen sürtüşmeler hakkında konuşan Sındır, ‘sağduyu’ işaret etti. Sındır, “Bütün bu sorunlar iyi bir diyalogla rahatlıkla çözülebilir. Cemil Başkan'ın Tunç Soyer'in başkanlığı dönemindeki yaptığı başarılı işler üzerinden bir devri sabık yaratmaya çalıştığını düşünmüyorum. Cemil Bey'in böyle bir amaç içerisinde olduğunu düşünmüyorum. Tunç Bey'in de böyle algılamasına gerek olmadığını düşünüyorum. Cemil Bey Belediye Başkanı oldu. Belediye başkanı seçildiğinde kafasında bir sürü heyecanla projeleri vardır, onları hayata geçirmek ister. Yeni icraatler yapmak ister. Bazı projeleri değiştirmek istersin, bazı projeleri geliştirip devam edersin. Bu noktada Tunç Bey'in kendi dönemi ile sanki Cemil Bey sürekli uğraşıyor algısı varsa bir şey diyemem. Ama bunu ortadan kaldıracak tek şey ikisinin bir araya gelip güzel bir sohbetle basının önünde güçlü bir görüntü vermesi gerekiyor.  Her belediye başkanı kente iyi ve güzel hizmetler yapmaya gayret eder ve kendisinden sonra da o hizmetlerin iyi anılmasını ister. Bundan daha doğal, daha insani bir talebi olamaz. Tunç Bey'in Cemil Bey'i yıpratmak, Cemil Bey'in üzerinden siyaset yapmak gibi bir olgusu neden olsun ki? Cemil Başkanımızın başarılı olması için ben de Tunç Bey'e de elinden geleni yapar ve yapacaktır. Bu iyi bir diyalog ile çözülebilir. Yoksa siyasi kutuplaşma yerelde karşılığını bulursa bu partimize çok büyük zarar veri” ifadelerini kullandı.

ERKEN SEÇİM OLMAZ

Sındır, “Ben erken seçim beklemiyorum. Erken seçime gidebileceklerini, öyle bir cesaret göstereceklerini zannetmiyorum. Türkiye'nin içinde bulunduğu ekonomik, sosyal, kültürel, eğitim, dış politika, toplumsal barış adına içinde bulunduğu koşullar iktidarı erken seçime götürme noktasında olmadığını düşünüyorum. Seçime giderseler çok kötü bir sonuç alabilirler. Seçime ancak bizi yıpratarak gider iktidar.  Büyükşehir belediye başkanlarımız niye tartışıyor diye konuşuyoruz. Onların tartışması kamuoyunda tedirginlik yaratıyor. Partimize gönül veren veya AKP iktidarından artık yeter, kurtulalım diyenler, bu tartışmaları gördükçe tedirgin oluyorlar.  ‘Kendi içinizde kavga etmeyin, ne olur yapmayın, şu ülkeye sahip çıkın’ diyen çok seçmen olduğunu düşünüyorum. Dolayısıyla bu oyunlara gelmeden partiyi yıpratmadan, partiyi ileriye güçlenerek taşırsak erken seçime gitme noktasında iktidarın irade gösteremeyeceğini düşünüyorum. Onlar ancak bizim en zayıf olduğumuz anı yakalayıp, onun üstüne giderek seçimde malzeme yaparlar. 2024 ve 2025'te seçim olmaz ama 2026'da maaş zamları, ekonomiyi düzelttik, her şey gülük gülistanlık haydi arkadaşlar daha güzel yarınlar, Türkiye Yüzyılı yılı gibi söylemlerle belki seçime gidebilirler” diyerek sözlerini tamamladı.

Kaynak: HABER MERKEZİ

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.