Doğan Yaşar: İzmir’i ciddi bir su sorunu bekliyor

Su sıkıntısı çekmemek adına yerel yönetimin daha etkili projeler geliştirmesi gerektiğini dile getiren Prof.Dr. Doğan Yaşar, aksi halde İzmir’de büyük bir su sıkıntısı yaşanabileceğini söyledi

Haber Giriş Tarihi: 22.03.2024 08:52
Haber Güncellenme Tarihi: 22.03.2024 08:52
Kaynak: HABER MERKEZİ
Doğan Yaşar: İzmir’i ciddi bir su sorunu bekliyor

AYSELİN UZUN-ÖZEL HABER-  Tüm dünyada kendini göstermekte olan su krizi son yıllarda Türkiye’de de yoğun bir şekilde gözlemlenmekte. Bu durum, özellikle büyük şehirlerdeki nüfus yoğunluğunun da etkisiyle çok daha fazla hissediliyor. Bu şehirlerden biri olan İzmir’i su sorunu açısından ele alan İklim Bilimi Uzmanı Prof.Dr. Doğan Yaşar, İzmir’in en büyük su kaynaklarından biri olan Tahtalı Barajı’nın doluluk oranının her geçen sene düştüğüne dikkat çekti. Yaşar, yerel yönetimin hayata geçirdiği sünger kent ve benzeri projelerin su farkındalığı yaratmak için güzel bir düşünce olduğunu ancak yetersiz geldiğini belirterek bu konuda belediyelerin daha etkili projelere imza atması gerektiğini vurguladı. Yaşar, “İzmir gibi şehirlerde kanalizasyon sistemleri ile yağmur sistemleri ayrılmalı ve toplanan yağmur suları yeniden barajlara ya da yapılacak olan göletlere yönlendirilmeli. Bunlara ek olarak arıtma tesislerinden arıtılan sular tarımda kullanılmalıdır. Şehir şebekelerinde kayıp kaçak oranları düşürülmeli ve sular çok daha dikkatli kullanılmalıdır” dedi.

İZMİR’İN 1 SAATLİK SUYU

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in yağmur suyu biriktirme depolarını değerlendiren Yaşar, “İzmir’e günde ortalama 650 bin metreküp su veriliyor. Yani bu depolarda biriken su İzmir’in 1 saatlik suyu. Aslında sünger kent ve su depoları falan su farkındalığı yaratmak için güzel düşünceler ama bunları sanki kurtarıcı gibi ortaya koymak olmaz. Halka bir şeyleri yaparak anlatmak gerekir. Örneğin şehrin her yerine bolca ve sürekli sulanması gereken çiçekler dikmek mantıksız. Bunun yerine daha az sulanan bitkiler tercih edilmeli. Çimenler sürekli sulanmamalı. Bu konuda, yerel yönetim en ufak ayrıntıya dikkat edilmeli ki halk da ister istemez bilinçlensin. Diğer yandan İzmir gibi şehirlerde kanalizasyon sistemleri ile yağmur sistemleri ayrılmalı ve toplanan yağmur suları yeniden barajlara ya da yapılacak olan göletlere yönlendirilmeli. Bunlara ek olarak arıtma tesislerinden arıtılan sular tarımda kullanılmalıdır. Şehir şebekelerinde kayıp kaçak oranları düşürülmeli ve sular çok daha dikkatli kullanılmalıdır. Özetle iklim krizi diye ağlamayı bırakalım da bir an önce yapılması gerekenleri yapalım” diye konuştu.

YERALTI BARAJLARI YAPILMALI

Tahtalı Barajı’nın doluluk oranının 2022’de yüzde 70, 2023’de yüzde 41 ve şu anda yüzde 32 olduğunu belirten Yaşar, bu oranın İzmir için çok az olduğunun altını çizdi. Yakın gelecekte su sıkıntısı çekmemek için yapılması gerekenlere de değinen Yaşar, “Bu yıl İzmir’i ciddi bir su sorunu bekliyor. Yapılması gereken Tahtalı yüzde70 gibi dolu iken suyu buradan kullanmalı ve kuyuları rahat bırakmalıydık. Ancak biz İzmir olarak suyumuzun yüzde 55-60’ını ısrarla yeraltından çekiyoruz ve bunun yarısını yakın bir kısmını da Manisa’dan çekiyoruz. Ve Gölmarmara 2023’de tamamen kurudu. Yani İzmir’e yapılabilecek her yere baraj ve yeraltı barajları yapılmalı ama projesi hazır Çamlı Barajı altın madeni nedeni ile yapılamıyor. Kasım ayından itibaren Tahtalı Barajı’nın nisan ayına kadar en az yüzde15-20 dolması gerekiyordu. Yani Kasım ayında yüzde 28’lere kadar düşen seviye bugünlerde en az yüzde 40’lara çıkmalıydı. Ancak yüzde 32’lerde kaldı. Bu oran da önümüzdeki ekim kasım aylarında Tahtalı Barajı’nın seviyesinin yüzde 20’lere düşeceğini göstermekte. Tahtalı 300 bin metreküp ile çok büyük barajdır. Yani ana barajımızdır. Su varsa devlet vardır, suyun bittiği gün devlet de biter. Dünyada tüm savaşların çıkış nedeni sudur, kuraklıktır. Bu nedenle suyumuzu çok dikkatli kullanmak zorundayız” dedi.

VAHŞİ SULAMA DEVASA BOYUTA

Dünya nüfusunun her 45 yılda bir yüzde 100 artmakta olduğunu söyleyen Yaşar, bu artışın Türkiye’de çok daha fazla olduğu dile getirdi. Yaşanan hızlı nüfus artışının su ve gıda ihtiyacını da beraberinde getirdiğini belirten Yaşar, “Türkiye nüfusu 1960’lı yıllarda 27 milyon, 2007’de 70 milyon ve günümüzde de 85 milyonu geçmiştir. Tüm bu hızla artan nüfusun gıda, kullanma ve enerji amaçlı olarak suya olan gereksinimi de çok çok hızlı artmaktadır. Özetle yağdı yağmadı ısındı soğudu tartışmalarını bırakıp bu değişimleri avantaja dönüştürebilmek için yapılması gerekenlerin başında; tarım için gerekli suların barajlardan tarlalara kapalı sistemle ulaştırılması ve tarlalarda damlama/yağmurlama sulama sistemine geçilmesi gerekir. Çünkü gelişmiş ülkelerde suyun yüzde 40’ı tarımda kullanılırken Türkiye’de bu oran vahşi sulama nedeni ile yüzde 80 gibi devasa boyutlardadır. Vahşi sulama aynı zamanda verimli tarım topraklarında erozyona neden olmaktadır. İkinci olarak, yeraltı suları kesinlikle kontrol altına alınmalı ve zorunlu haller dışında en üst akiferden su kullanımına izin verilmelidir. Öte yandan tarım ürün desenleri, iklimsel değişimlere göre, devlet tarafından belirlenmelidir. Su kullanan sanayi, tarım alanları dışındaki suyun bol olduğu bölgelere

yönlendirilmelidir. Ayrıca yeraltı barajlarının planlanması şarttır” bilgilerini verdi.

Kaynak: HABER MERKEZİ

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.