İzmir'deki elektrik faciasında mütalaa verildi

İzmir Konak’ta 12 Temmuz’da sağanak sırasında su birikintisine basan Özge Ceren Deniz ve İnanç Öktemay’ın elektrik akımına kapılarak hayatını kaybetmesiyle ilgili davanın ilk duruşmasında mütalaa verildi

Haber Giriş Tarihi: 06.09.2024 15:08
Haber Güncellenme Tarihi: 06.09.2024 16:42
Kaynak: HABER MERKEZİ
İzmir'deki elektrik faciasında mütalaa verildi

SEMİ TEKTAŞ / İzmir Konak’ta 12 Temmuz’da sağanak sırasında su birikintisine basan Özge Ceren Deniz ve İnanç Öktemay’ın elektrik akımına kapılarak hayatını kaybetmesiyle ilgili davanın ilk duruşması 10. Ağır Ceza Mahkemesinde görüşüyor. 13’ü tutuklu, 24’ü adli kontrol tedbiri olan 42 sanık yargılanıyor. Tutuklu sanıkların tamamının ifadeleri ilk gün alınırken bugün kalan 29 sanığın ifadesi alındı ve ara karar verildi. 

MÜTALAA AÇIKLANDI, DURUSMAYA ARA VERILDi!

Savcı, mütalaayı açıkladı. Mütalaada tutukluların tutuklulugunun devamına adli kontrol şartı olanların da adli kontrol şartının  devamı talep edilirken yeni deliller dogrultusunda sanıkların ifadelerinin tamamlanmasının ardından bilirkişi raporu talep etti. Mütalaanın açıklanmasının ardından duruşmaya yarım saat ara verildi.

Aranın ardından Özge Ceren Deniz’in ailesi de davaya katılma talebinde bulundu. Özge Ceren Deniz’in babası, bir daha böyle bir durum yaşanmaması için sorumluların cezalandırılmasını talep etti. Özge Ceren Deniz’in annesi Filiz Abi, “42 kişinin de müebbet almasını istiyorum, daha önce de söyledim” dedi.

MÜTALAAYA İLK TEPKİLER!

İzmir Barosu’nun katılma talebinin ret edilmesi mütalaada yer almıştı. Baro adına konuşan avukat, taleplerinin kabul edilmesi gerektiğini söyleyerek, “Mütalaayı kabul etmemiz mümkün değildir. Katılma talebimizin kabul edilmesi. Keşke herkes görevini yapsaydı da burada olmasaydık. Biz baro olarak hukuku korumamız gerekiyor. Hukuk zarar gördü mü evet, hukuk zarar gördüyse baro da zarar görmüştür. Baronun zarar görmedi demek binanın zarar görmesi demek değildir. Gediz ve İZSU'nun sorumlulukları ortaya konmuştur. Ben artık burada hiçbir insanın sokakta rahat rahat yürüyebildiğini mazgallara basabildiğini düşünmüyorum. Bu sadece iki kişinin ölümü değil insan hakları ihlalidir”  dedi

Müşteki avukatı, “Savcı mütalaasına katılıyoruz ve hatta ‘olası kast’ mı var demek istiyoruz. Beyan veren herkes ben bilmem şu bilir diyor. Alsancak İzmir'in merkezi ve vatandaşlar 2 tane görev yapmayan kurum personeli aymazlığı sebebiyle hayatını kaybetti. Bir insan olarak soruyorum. Ben bu kurumlara nasıl güvenicem. Sorumlu kim bilelim” diye konuştu.

Tutuklu yargılananların avukatları mütalaaya tepki göstererek ‘cadı avı’ vurgusu yapılırken sosyal medyaya yansımasının kararı etkilediği ve ‘kamuoyu’ korkusu olduğu öne sürüldü. İddianamede kimin ne görevde olduğunun da yazılmadığının bilirkişi raporundan kopyalandığı iddia edildi.

MAHKEMEYE SİYASET GİRDİ

Söz alan Sanık Barış Koç'un avukatı, çarpıcı açıklamalarda bulunarak, "İktidarın özelleştirme politikası mı, yoksa CHP zihniyetinin Belediyesi'nin duyarsız kalması mı? Soruşturma apar toplar tamamlandı. Siz sanıkların hepsini dinlemediniz. Tanıkları hiç görmediniz bile. Bu dava neden örgütlü suçlardan görevli başsavcıya verildi. Dün duruşmaya ara verilince AK Parti ve MHP İl Başkanı ve bir vekil savcı ile görüşmüştür" dedi.

HAKİM TEPKİ GÖSTERDİ

Mahkeme Başkanı ise, "Beni o kişilerle 1 metre, 10 metre yan yana gören oldu mu? Bu şekilde konuşmanız doğru değil. Olmayan şeyleri söyleyerek müdahale etmeme sebep oluyorsunuz" diye tepki gösterdi.

NELER YAŞANDI?

Yoklama alınmasının ardından tutuksuz yargılanan sanıkların ifadeleri alınmaya başladı. İlk ifadeyi Gediz Elektrik Dağıtım A.Ş. Metropol Bölge Konak Operasyon Takım Yöneticisi Abdülkadir Satık verdi.

Olayın olduğu yerde geçici kabul tutanağı, Kanalizasyon Dairesi Güney Bölge çalışanı tekniker Alara Ekli’ye soruldu. Ekili, işin henüz tamamlanmadığı için geçici kabul tutanağının tutulamayacağını ve görev tanımına göre iş yapılırken değil yalnızca bittikten sonra denetlediğini söyledi. Öte yandan geçici kabul tutanağı sorusunun ısrarla sorması Gediz Elektrik ve İZSU avukatları arasında tartışmaya neden oldu. Bir avukat söz alarak Ekli’ye tekrardan sorulan soruyu ‘Bir iş tamamen bitmeden geçici kabul tutanağı olmaz’ ifadeleri ile yanıtlaması sonrası salonda sesler yükseldi. Ekli’ye sorulan mazgalların yapım ihalesi ve şartnamesinin görüntülerini gösteren GDZ Elektrik avukatına, İZSU avukatları ‘Manipülasyon yapılıyor’ çıkışında bulundu. Mahkeme başkanı müdahale ederken, “Avukat Bey sorunuzu sorun, ikili diyalog yapmayalım sanığa sorunuz varsa sorun” dedi.

‘OĞLUMU BANA GETİRİN’

Savunmalar yapılırken İnanç Öktemay’ın annesi söz istedi. Mahkeme başkanı söz verirken anne, “Herkesten şikayetçiyim Benim evladım vardı biri gitti. Ben artık yaşayan ölüyüm. Benim oğlum gitti. Getirsinler benim oğlumu, ben oğlumu göreyim, hepsinden şikayetçiyim. Davaya katılmak istiyorum” diye konuştu.

Annenin ardından baba Yalçın Öktemay da söz aldı. Yalçın Öktemay, “Davaya katılmak istiyorum” dedi. İnanç Öktemay’ın abisi Gökhan Öktemay da şikayetçi olduğunu ve davaya katılmak istediğini beyan etti.

PROJE YÖNETMELİĞE AYKIRIYDI

Gediz Elektrik Yapım İşleri Sorumlusu Alper Doğan'ın avukatı projenin yönetmeliğe aykırı olduğunu dile getirerek, "Proje mevzuata ve yönetmeliğe aykırıydı. Bundan 10 yıl önce mevzuatın tartışılması gerçek suçluların kendini haklı çıkarma çabasıdır" dedi.

‘TEK İŞİM ADRESE GİDİP YAPILIP YAPILMADIĞINI KONTROL ETMEK’

Kanalizasyon Dairesi Güney Bölge çalışan mühendis Deniz Sunal, savunmasında işin tamamen bitmesinin ardından söylendiği kadar mazgal yapılıp yapılmadığına baktığını söyledi. Bir süre çalıştıktan sonra yine İZSU’da başka bir bölüme geçtiğini söyleyen Sunal, sorumluluğu olmadığını ve suçlamaları kabul etmediğini beyan etti.

Avukatın ‘Nasıl denetliyorsunuz, insan hayatı için tehlikeli olup olmadığına kuş bakışı bakarak mı karar veriliyor?’ sorusuna Sunal, “İmalat sırasında bulunulmadığı için sunulan gözlemci raporu ile alanda belirtildiği bir şekilde işlemler bittikten sonra yapılıp yapılmadığına bakıyoruz” dedi.

Başka bir avukatın,  ‘O zaman çok sığ kontrol ediliyor, kim denetliyor? O zaman sistem yanlış.’ sorusuna Sunal, “Ben işçi statüsünde bir inşaat mühendisiyim, benim işim bu kadar. Bize işin yapım süreci ile alakalı herhangi bir görsel iletilmeli. Benim işim, iş yapıldıktan sonra adrese gidip gerçekten 3 mazgal yapılmış mı yapılmış mı diye bakmak. İmalat sırasında bulunmadım. Eğer bir görsel çekildiyse ben görmedim. Benim tek görevim mazgalları saymak ve mazgalın ebadının uygun olup olmadığına bakmak” diye konuştu.

Bir avukattan mahkeme başkanına ‘Sorulara müdahale edin, zamanın yarısı geçici kabul tartışması ile geçiyor’ talebi geldi. Mahkeme başkanı ise ‘Bu savunma hakkına müdahale olur’ dedi.

TOP GEDİZ ELEKTRİK’TE: İZSU ÇALIŞIRKEN KABLOLAR GÖZÜKMÜYOR

İZSU’da çevre mühendisi olarak görev yapan Ezgi Nazaroğlu’nun savunmasına geçildi.Nazaroğl,u görevinin hakkediş kontrolünü yaparak imza atmak olduğunu söyledi. Kendisine getirilen rapora göre hareket ettiğini ve ona göre imza attığını ve sahaya çıkmadığını dile getirdi. Nazaroğlu’nun avukatından iddianamenin yetersiz olduğuna dair eleştiri gelirken, “O kablolar yeterli kadar derinde olsaydı, bu kaza meydana gelir miydi ona bakmalıyız. Birtakım maliyetlerden kaçınarak yeterli kazılmadığı ve Gediz Elektrik’in denetlemediği kanaatindeyiz. Yüzeye çıkartılan bir kablo yok, ızgara yerine konuyor ve dolgu tamamlanmadan önce de herhangi bir kablo görünmüyor. Yani İZSU’nun 3-4 Ocak’ta yaptığı çalışmada herhangi bir usulsüzlük yoktur. Sonra güya Gediz Elektrik tarafından kazanın meydana geldiği yerde onarım yapılıyor ve iş bu kazayı getiriyor. Gediz Elektrik orada çok ilkel bir çalışma yapılıyor, önce kazma kırılıyor ve sonra kürek ile kablo yukarıya çıkartılıyor. O kablo değiştirilmek yerine kablo asfalta çıkartılıp su yüzeyinde tamirat yapılıyor. Müvekkilimin ev hapsi kararının kaldırılmasını talep ediyoruz” şeklinde konuştu.

TRAJİKOMİK BİR İDDİANAME

Gediz Elektrik Metropol Bölge Müdürü Ali Arcan'a bağlı Konak İşletme Yöneticisi Koray Arif Fırat, “Arıza aramaları çağrı merkezine gelir ve arıza personeline iletilir. Personel arızayı giderir. Sorun görürse onu amirine, mühendisine gerekirse yöneticiye iletir. Ben hiçbir sorumluluk kabul etmiyorum” dedi. Fırat, duman çıktığına dair ihbarın sisteme düşmediği ve kendisine ulaşmadığını dile getirdi.

Gediz Elektrik Yapım İşleri Saha Sorumlusu Mürsel Arıcı’ya savunmasının ardından ‘ölçümleme yaptım’ söylemleri soruldu. Arıcı, “Bu yüzeysel bir ölçümdür, kablonun boyunu ölçtük yüzeysel olarak” dedi. ‘Siz görmeden ölçümleme raporu mu düzenlediniz?’ sorusuna Arıcı, ‘Evet, işin başında arkadaşlar uygun olarak yapıyor. Biz de hakkedişe esas ölçüm alıyoruz” dedi. Aile avukatı, ‘Siz yapmıyorsunuz, bu işi kim yapıyor. Herkes bize kaçamak cevaplar veriyor. Bu ölçümlemeyi kim yapıyor. Biz iki kurumdan da bu işi kimin yaptığını anlayamadık. Bu ölçümlemeyi kim yapar?’ sorusunu yöneltti. Arıcı, en başta verdiği cevabı tekrarladı.

Elektrik ve Elektronik Mühendisi Tahsin Erdoğan, Gediz Elektrik ile bir bağlantısı olmadığını ve olayın olduğu yerde hiç bulunmadığını söyledi. Bağlayıcı hiçbir evrakta adı geçmediği, imzası olmadığı ve kablonun yapımından da bilgisi olmadığını söyledi. Gediz Elektrik’in iş verdiği Demircan İnşaat’ta 2015 yılında çalışmadığını Nevşehir’de olduğunu ve SGK kaydının de yer aldığını söyledi ve bilirkişi raporunda bunun yer almadığını belirtti ve süreç ile alakası olmadığını söz konusu kablonun yapımının kendisi işe başlamadan önce yapıldığını vurguladı.

Demircan Elektrik bünyesinde çalıştığını söyleyen Elektrik Elektronik Mühendisi Ufuk Eryılmaz’ın avukatı, müvekkilinin bu olaylar yaşanırken İzmir sınırında dahi olmadığının altını çizdi. Avukat, “Müvekkilim 2024’te başka firmada 2015 yılından önce askerde ondan sonra da yurtdışındaydı. Trajikomik bir iddianame ile karşılaştık. İtirazlarımız da kabul edilmediği için burada bu savunmayı yapmak zorunda kalıyoruz” açıklamasını yaptı.

SAVCI: TUTUKLUĞA DEVAM EDİLSİN

Savcı mütalaasında şu ifadelere yer verildi: "Dosyada ilgili kurumlara yazılan müzekkere cevaplarının beklenilmesine, suçtan zarar görme ihtimaline binaen müştekilerin katılma taleplerinin kabulü, İzmir Barosu’nun  suçtan zarar görmediği anlaşılmakla davaya katılma talebinin reddi, olayla ilgili bilgisi olduğu anlaşılan tanıkların beyanlarının tespiti, yargılama aşamasında dosyaya sunulan kamera görüntülerinin incelenerek rapor tazminin istenilmesi, sanık savunmaları tamamlandıktan sonra olay yerinde keşif yapılarak dosyaya yeni giren deliler ile bilirkişi raporu aldırılması, tutuklu sanıklar Ahmet Orhan Kaygısız, Ali Külak, Arif Kapuş, Barış Koç, Barış Sevgili, Doğan Kılıç, Fırat Akbay, Mehmet Fatih Tosun, Mehmet Zeki Aytulum, Mert Ceylan, Mesut Türkan, Ömer Karabilgin ve Yavuz Üner’in üzerlerine atılı suçun mahiyeti, mevcut delil durumu ve henüz diğer sanıkların savunmaları alınmamış oluşu, cezainin asgari durumu ve dosyada bulunan beyan ve belgeleri ile suçun niteliği ve kuvvetli suç şüphesini gösteren olguların mevcudiyeti ile kaçma ve deliller nedeniyle ayrı ayrı tutukluluklarının devamına, haklarına adli kontrol tedbiri uygulanan sanıkların adli kontrol tedbirlerinin devamına kamu adına talep olunur."

‘HEPİNİZ HAPİSTE ÇÜRÜYÜN’

İzmir’in Konak ilçesinde 12 Temmuz’da yoğun sağanak yağışı sırasında oluşan elektrik akımına kapılarak hayatlarını kaybeden Özge Ceren Deniz ve İnanç Öktemay’ın ilişkin açılan dava ikinci gününde devam ediyor. Özge Ceren Deniz’in annesi Filiz Abi, Osmaniye’den canlı bağlantı ile duruşmaya katıldı. Abi, Gediz ve İZSU sanıklarına sitem dolu sözlerle seslenerek, “Size yazıklar olsun, suçu birbirinize atıyorsunuz” dedi. Abi, “Yok şu kadar maaş alıyorum yok bu kadar maaş alıyorum diyorsunuz. Tıp okuyanlar sizler kadar maaş almıyor. Daire başkanısın hiçbir şey yapmıyorsun, yemişsin, içmişsin, gezmişsin. Ben de sizin yaşamanızı istemiyorum, yaptıklarınızı çekeceksiniz” diye konuştu.

Özge Ceren Deniz’in annesi Filiz Abi, Osmaniye’den bağlantı ile duruşmaya katıldı. Abi, “Kızımın ölümünden sorumlu olan herkesten şikayetçiyim. Kanser tedavisi gören, hamile olan herkesin de hapiste çürümesini istiyorum. Ben kızımı bu yaşa getirdim, zor şartlarda okuttum. Hamileyim, kanserim diyenler de içeride çürüsün. Davaya katılmak istiyorum. Onların çocukları da acılar içerisinde elektrik çarparak ölsün. Ben çocuğumu toprağa verdim, mezarda. Benim çocuğum tıp kazanmak için yıllardır çalışıyor. Siz de torpille işlere girdiniz, 42 kişi. Benim kızım 8 bine girerek Tıp Fakültesi’ni kazandı. İzmir’e düzgün bir şehir diye geldi ben o 42 katil yüzünden kızımı kaybettim. O 42 kişi de aileleri de elektrik çarparak ölsün. Size yazıklar olsun 5 yılda neden yapmadınız? Bu 42 kişi torpille işe girmiş. İki kardeşi, babası acı çekiyor. Size yazıklar olsun, suçu birbirinize atıyorsunuz. Benim yavrum doktor olacaktı, yalnız başına Avrupa’ya gidip geliyordu, hiçbir şey olmadı İzmir’de oldu. Ben belediye başkanlarının da cezasını çekmesini istiyorum. Benim çocuklarımın hayalleri vardı, 50 gün hapiste yattım diyenler var. Benim çocuğum geri gelmeyecek ama hepiniz beraat istiyorsunuz. Hepiniz müebbet yatacaksınız, çocuklarınız da aynı şekilde ölecek. Benim çocuğum sizler gibi değildi, kültürlü bir kızdı. Sizin yüzünüzden her şey bitti. Yok şu kadar maaş alıyorum yok bu kadar maaş alıyorum diyorsunuz. Tıp okuyanlar sizler kadar maaş almıyor. Daire başkanısın hiçbir şey yapmıyorsun, yemişsin, içmişsin, gezmişsin. Ben de sizin yaşamanızı istemiyorum, yaptıklarınızı çekeceksiniz. Herkesin en ağır cezayı almasını istiyorum. Üç çocuk okutuyordu babası Tıp Fakültesi’nde benim kızım küçük kardeşinin tıp kazandığını bilemeden gitti” dedi.

Kaynak: HABER MERKEZİ

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.