Okul öncesi eğitim kurumları yetersiz kalıyor

Okul öncesi eğitim kurumları talepleri karşılamıyor, özel kurumların sayısı ise her geçen gün artıyor. Ceylan, “Türkiye de her mahalle ve köyde olması gereken okul öncesi eğitim kurumları günümüz koşullarında gelen talepleri karşılamakta yetersiz kalmakta” dedi

Haber Giriş Tarihi: 26.08.2024 08:17
Haber Güncellenme Tarihi: 26.08.2024 08:35
Kaynak: HABER MERKEZİ
Okul öncesi eğitim kurumları yetersiz kalıyor

Türkiye özel eğitim kurumlarının yuvası haline geldi. 2002’de özel eğitim veren kurum sayısı yüzde 1,4 iken 2024 yılı itibariyle bu oran yüzde 20’yi aştı. Türkiye genelinde 2023 yılı itibariyle okul öncesi eğitim veren resmi kurum sayısı 31 bin 955 iken özel kurum sayısı ise 7 bin 871 oldu. Toplamda ise okul öncesinde eğitim veren kurum sayısı ise 39 bin 826 olarak kayıtlara geçti. Türkiye genelinde 32 bin 254 adet mahalle ve 18 bin 254 köy bulunuyor. Toplam 50 bin 508 yerleşim yeri bulunurken en az 18 bin 254 yerleşim yerinde ise okul öncesi eğitim veren kurum bulunmuyor. Çocukların gelişimleri için önemli bir yere sahip olan bu kurumlara birçok çocuk ulaşamıyor. Özel kurumların ise ücretlerinin yüksek olması ve verilen eğitimin kalitesi tartışılırken bu süreç içerinde çocukların sosyalleşme, sorumluluk bilincini pekiştirme, bilişsel becerileri gelişimi, dil gelişimi, spor alışkanlığı ve düzenli yaşam adapte olmasının önüne engel oluyor. İzmir Eğitim Sen 1 No’lu Şube Başkanı Nafiz Ceylan ise konu ile ilgili olarak, “Türkiye de her mahalle ve köyde olması gereken okul öncesi eğitim kurumları günümüz koşullarında gelen talepleri karşılamakta yetersiz kalmakta” dedi.      

                                     

İZMİR ÜÇÜNCÜ SIRADA

Türkiye’de 39 bin 958 adet okul öncesi eğitim veren kurum bulunurken bunların 31 bin 955’i resmi, 7 bin 871’de özel kurum bulunuyor. En çok okul öncesi eğitim veren kurum 4 bin 900 ile İstanbul olurken bunların 2 bin 772’si resmi 2 bin 128’i özel kurumlar oluşturdu. İstanbul’u sırasıyla 2 bin 445 kurum (resmi: bin 499-özel:946) ile Ankara ve (resmi: bin 55-özel: 602) kurum ile İzmir takip etti. En az kurum ise 7’si özel olmakla birlikte toplam 39 kurum ile Tunceli olurken onu sırasıyla 4’ü özel 57 kurum ile Bayburt ve 5’i özel 70 kurum ile Gümüşhane takip etti. Bölgesel olarak ise Güney Doğu Anadolu Bölgesi yer aldı. Bölgede toplamda 5 bin 957 okul öncesi eğitim veren kurum bulunurken bunların 407’si özel, 5550’si de resmi kurum oldu.

TALEPLERİ KARŞILAMIYOR

Okul öncesi eğitim veren kurumların sayısının yetersiz olduğunu söyleyen Ceylan, büyükşehirler de mahallerde bulunan bir kurumun talebi karşılamadığını ifade etti. Ceylan, “Türkiye de her mahalle ve köyde olması gereken okul öncesi eğitim kurumları günümüz koşullarında gelen talepleri karşılamakta yetersiz. Özellikle büyükşehirlerde bazı mahallelerde ihtiyaç çok fazla bir okul öncesi eğitim veren kurum olması talepleri karşılamamakta. Okul öncesi eğitimin örgün eğitim içindeki önemini çok iyi biliyoruz. Çocuğun 1. Sınıfa ve okula uyumunda bir basamaktır. Eğitimde fırsat eşitliği ilkesi kapsamında her çocuğun anasınıfına girmesi gerekirken, alanda bunu görmüyoruz. Birçok aile özellikle ekonomik nedenlerle, anasınıfların her yerde olmaması ve çok uzak olması velinin çocuğunu okul öncesine gönderemediğini görüyoruz. Ülkemizde okul öncesi eğitim kurumları çok çok yetersiz” diye konuştu.

ÖZEL KURUM CENNETİ

Özel kurum sayısının 2002 yılından bu yana yüzde 20 seviyesini aştığını belirten Ceylan bu kurumların kapatılması gerektiğini söyledi. Ceylan, “Türkiye bir özel kurum cenneti gibi. Bugün ülkemizde her beş eğitim kurumdan biri özel eğitim kurum olmuştur. Siyasi iktidar eğitimde gizli gizli bir özelleştirmenin yolunu açmıştır. Bu iktidar göreve geldiğinde 2002 yılında özel eğitim kurumları oranı yüzde 1,4 iken, bugün yüzde 20’yi aşmaktadır. Eğitimde ticarileştirmenin önünü açmıştır. Siyasi iktidar okul yapmak, o okula öğretmen atamak, okulun içini doldurmak görevini yerine getirmekte zorlanmaktadır. İşin kolayı bulmuş kamusal görevini yapmayıp özel sektörden umut bekliyor. Bu gittikçe yoksullaşan ülkemizin halkına bir haksızlıktır. Parası olanın iyi eğitim aldığı bir ülke olmak istemiyoruz. Tüm özel okulların kapatılmasını bekliyoruz. Özel Anaokulları açmak çok kolay. Buralarda verilen eğitim ve denetimleri yeterli görmüyoruz. Buralarda neden bir halk çocuğu kayıt yapamıyor. Özel ilköğretim kurumlarında anasınıfları az olmasının sebebini yine özel kurumların kendi aralarındaki anlaşmalardan kaynaklı olduğunu düşünüyorum” değerlendirmesinde bulundu.

Özel kurumlarının artmasıyla devlet kurumlarının yetersiz olduğu algısının oluşabileceğini söyleyen Ceylan, özel kurumlarda denetimlerin yetersiz olduğunun altını çizdi. Ceylan, “Parası olan herkes özel bir kurum açabilir. Burada denetimler çok yetersiz. Açılan özel kurumların kapasiteleri yetersiz, açılan kişisel gelişim ve etüt merkezleri mantar gibi çoğalmaktadır. Dershaneler kapatıldı deniliyor fakat her yere açılan özel kurumlarda nasıl bir eğitim veriliyor. Denetimler kaç ayda bir yapılıyor. Öğrenciler nasıl bir eğitim alıyor bilen yok. Ayrıca bu bölgede devlet okullarında yeterli bir eğitim verilemediği fikri ortaya çıkabilir. Devlet okullarında öğretmen eksikliği ve kalabalık sınıflar sebeplerden birkaçı olabilir. Özel kurumların açılması, kapanması ve öğretim süresi içinde denetimi milli eğitim tarafından yapılmaktadır. Sorun bu denetimlerin yetersiz olması. Birçoğunun açılması için gereken kriterlerinin yerine tam getirilmesini bekliyoruz. Dönem sonlarında verilen eğitim ve öğretim değerlendirilmeli. Bu kurumlarda çalışanların diplomaları kontrol edilmeli. Çalışanların ücretlerinin öğretmen ücretiyle eş olmalarına dikkat edilmeli” diyerek sözlerini noktaladı.

Kaynak: HABER MERKEZİ

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.